25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ANKARA - İşte Ankara’nõn ayazõnda bütün bir geceyi so- kakta taburelerin üzerinde ge- çirmiş binlerce kadõn-erkek işçi- nin arasõndayõm. Tek tek yüz anlatõmlarõna, gözlerine bakarak birkaç kelimeyle ifade ettikleri, “direnişlerini kararlılıkla sür- düreceklerinin, geri dönmeye- ceklerinin” ötesinde bir şeyler okumak istiyorum. On yõllar öncesinde kalmõş, be- nim için çok tanõdõk, inatçõ, ama- cõna odaklanmõş, büyük direnişleri, toplumsal kõrõlma noktalarõnõ ya- ratmõş işçilerin heykel gibi sabit- lenmiş yüz anlatõmlarõ... Geldikleri şehirler, daha doğ- rusu fabrikalara göre yan yana gruplar oluşturmuşlar. Farklõ kül- türlerin anlamõ kalmamõş, ek- mek kavgasõnda diz dize, ayaza yenik düşmemek için arada kol kola yürüyorlar... Dayanõşma için gelen sanatçõlar, gençler, sivil toplum örgütleri, si- yasetçileri aynõ sõcak alkõşlarla karşõlõyor, coşkulu sloganlar ve horonlarla hem moral buluyor, hem de enerji topluyorlar... Türk-İş’in binasõndan ana cad- deye, lokantalara doğru ara so- kaklara çok çabuk uyum sağla- mõşlar. Uzun soluklu kalmaya, da- yanmaya yönelik pratik çözümler üretiyorlar. Başlarõnõn üstünü pa- zaryerleri brandalarõna benzer yön- temle naylonla örtüyorlar. Polis, ateş yakmaya uygun malzemenin sokulmasõna izin vermiyor. Es- naf, karton ayakkabõ kutularõnõ, am- balaj malzemelerini bağõşlõyor. Yer yer en çok geceleri onlarõn al- evinde moral sõcaklõk topluyorlar. Aralarõnda dolaşmaya en fazla 1- 2 saat dayanabiliyorum. İliklerime kadar donmuş olarak soluğu Türk- İş Başkanõ’nõn odasõnda alõyorum. Sõcak çay-otlar.. titremem ancak 1- 2 saatte geçiyor. Tekrar aralarõna dönüyorum. Onlarsa gece-gündüz saflarõnõ koruyorlar, ancak tuvalet ihtiyacõ için tek tek terk ediyorlar. Bir tek konuklarla gösteri turlarõ ya- par, slogan atarken, horon oynar- ken can topluyorlar. Nasõl mõ dayanõyorlar? Siz işçi sõnõfõnõn gazaba gelmesi hallerine, kaybedecek bir şeylerinin kalma- dõğõnõ anladõklarõ noktada, amaç- larõna kitlenmelerine hiç tanõklõk et- tiniz mi? Aralarõnda durmadan hastaneye kaldõrõlanlar çõkõyor. Benim yanõmda hiç değilse ka- dõnlarla çocuklarõ evlerine götür- mek isteyen ne kadar da gönüllü çõktõ. Şiddetle reddediyorlar. An- kara’daki akrabalarõna 1-2 saatli- ğine gitmeyi kabul etmiyorlar. Dayanõşma için gelen akla-kara kadar birbirlerinin karşõtõ sivil top- lum örgütleri, siyasi parti temsil- cileri arasõnda ayrõm yapõlmõyor. Onlar da uzun bir aradan sonra ilk kez işçi sõnõfõ ile dayanõşmanõn haz- zõnõ yakalõyorlar. Irksal-dinsel- örgütsel kimlik farklõlõklarõ gün- deme gelemiyor. Yanlarõnda ge- tirmişlerse, ayrõmcõ kimlik taşõyan afiş, flama, pankartlarõnõ sakla- mak gereğini duyuyorlar. Gelecek toplumsal öngörüler yapan ukalalardan olmak istemem. Yine de en son bahar-yaz direniş- leri, büyük madenci direnişinin bir başka kokusunu, havasõnõ alõ- yorum. Özalizmi kõran dönemeç taşlarõ... Erdoğanizm için de bir dö- nemeç, kõrõlma noktasõ mõ?.. CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada olmayan bir zaman diliminde Yemen’de daha etkin olacağını gösteriyor. Eğer Amerikalılar bu konuda ciddiyse, Türklerin Yemen macerasını çok iyi okumalı ve dersler çıkarmalı. Acısını türkülerde dile getirdiğimiz Yemen, ilk yerel başkaldırıların başladığı 1869’dan, elden çıktığı 1914’e kadar on binlerce Anadolu ve Balkan gencine mezar olmuştu. Bedri Rahmi Eyüboğlu diyor ya “türkülerde ara Yemen’i”... Ben de 1999’da “Haydi Balbay Yemen’de ara türküleri” demiş, yola düşmüştüm. Yemen’in başkenti Sana’da Şerif adlı ortaokul öğrencisine sormuştum: - Derslerde Türklerle ilgili bir şey okuyor musunuz? “Evet” deyip şu karşılığı vermişti:“Öğretmenimiz söyledi. Yemen coğrafyasının 20. yüzyıl başındaki adı, Makbarat al Etrek’miş. Yani Türkler Mezarlığı...” Öğrencinin yanıtı beni çok etkilemişti. Yemen’le ilgili gezi-inceleme kitabıma da bu adı koymuştum. 1869’dan 1914’e 45 yılda Yemen’e gidip dönmeyenlerin sayısının bir milyona yakın olduğu tahmin ediliyor. Bunların bir bölümü ölmüş, bir bölümü de dönmemiş, Yemen’e yerleşmiş. Türkümüz diyor ya, “giden gelmiyor, acep nedendir”... Biraz da gidip dönmeyen, oraya yerleşenlere gönderme var. Yemen’de bugün, 500 bin kadar “Türk kökenlinin” olduğu tahmin ediliyor. Taiz’deki Eşrefiye mahallesinde oturanların çoğu Türk kökenli olduğunu söylüyor. Kalanlar bir yana, ölenlerin sayısının 100 binin üzerinde olduğu kabul ediliyor. Yemen, sadece Osmanlı’nın değil, İngilizlerin, Portekizlilerin, Almanların, İtalyanların da ilgi odağı oldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında da tıpkı dünya gibi ikiye bölündü. Kuzey Yemen, Güney Yemen. Güney Sovyetler’le, Kuzey Batı’yla müttefik oldu. Sovyetler çökünce iç savaş çıktı. 90’ların ortasında iki Yemen birleşti. Ama Yemen’in iki yakası bir araya gelmedi. Şimdi Amerika Yemen’de daha etkili olmak istiyor. Yemen’le Romalılar da ilgilenmişler, bölgenin doğal zenginliklerine bakıp şu adı vermişler: Mutlu Arabistan... Yemen çağlar boyu neden büyük güçlerin ilgi merkezi oldu? Bunun için uzun uzun tümceler kurmaya gerek yok, haritaya bakmak yeterli: Koca Hint Okyanusu’ndan Afrika’ya yüzlerce millik denizde tek güvenli ve büyük liman Aden Körfezi’nde. Kızıldeniz’i okyanusa bağlayan Bab el Mendeb’in kontrolü büyük ölçüde Yemen’de, öteki kıyı Cibuti’den Somali’ye paramparça. Yemenliler bu coğrafyayı anımsatıp şunu söylüyorlar: Dünyanın en stratejik ülkesi biziz! Gerçekten öyle... Bakalım Yemen 21. yüzyılda neler yaşayacak? Türkçemizde “şapa oturmak” diye bir deyim vardır. Bu deyim, Kızıldeniz’den geliyor. Yemen’in Hudeyde limanına giden Osmanlı gemileri, sık sık su yüzeyinin bir metre altında oluşan Şap adasının üzerine oturur, çakılır kalırmış! Bir anlatım daha: Osmanlı’ya kök söktüren İmam Yahya, Sana’da bir isyana daha hazırlanırken, babası uyarıyor. “Yapma oğlum” diyor, “Osmanlı sırf Yemen için 7. orduyu kurmuş, başa çıkamazsın”. Yahya bir testi alıyor, taş duvara çarpıyor. Tuzla buz olan testiyi gösterip, babasına sesleniyor: “Burası Yemen... Yemen’de ordular böyle kırılır!” ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 18 OCAK 2010 PAZARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Ocak Oslo K -3 Helsinki K -5 Stockholm K 0 Londra B 6 AmsterdamK 4 Brüksel B 3 Paris B 6 Bonn B 1 Münih K -3 Berlin K 3 Budapeşte K 3 Madrid Y 14 Viyana K 4 Belgrad K 3 Sofya K 5 Roma B 14 Atina Y 13 Zürih B 4 Moskova PB -16 Aşkabat PB 9 Taşkent PB 5 Bakû Y 8 Bişkek PB -4 Tiflis K 3 Kahire Y 18 Şam B 13 İstanbul Y 10 Edirne Y 5 Kocaeli Y 13 Çanakkale Y 11 İzmir Y 14 Manisa B 13 Denizli B 15 Zonguldak B 12 Sinop Y 12 Samsun Y 12 Trabzon Y 14 Giresun Y 15 Ankara B 9 Eskişehir B 8 Konya B 9 Sıvas Y 6 Antalya B 17 Adana Y 15 Mersin Y 18 Diyarbakır Y 14 Şanlıurfa Y 13 Mardin Y 11 Siirt Y 16 Hakkâri K 7 Van Y 11 Kars B 4 Ülke geneli çok bu- lutlu, Marmara Kıyı Ege, Orta ve Doğu Akdeniz, Anadolu’nun güney ve doğusu, Orta Karade- niz, Doğu Anadolu’nun güney ve batısı, Güney Doğu Anadolu ile Çan- kırı, Kastamonu, Trab- zon, Gümüşhane ve Bayburt çevreleri ya- ğışlı geçecek. Yağışlar yağmur ve sağanak, Trakya, Orta Karade- niz’in iç kesimleri ve Anadolu’nun güney ve doğusunun yüksekle- rinde, Doğu Anado- lu’nun güneyinde kar bekleniyor. AKP’liler Adil Gür’e Neden Kızdı? Geçen hafta objektiflere ilginç bir görüntü yakalandı. Gazeteci Fehmi Koru’nun Hidiv Kasrı’nda düzenlediği fasılda AKP milletvekilleri Atilla Koç ve Feyzullah Kıyıklı ile 2007 seçimlerini neredeyse tam tutturan AG araştırma şirketinin sahibi Adil Gür aynı masada oturmuşlardı. Görüntülere bakılırsa Adil Gür konuştukça, Koç ve Kıyıklı’nın yüzü asılıyor. Bu konuda beklenen yorum ve tahminler gecikmedi: İddiaya göre Gür’ün elinde yeni bir seçim anketi olduğu duyumunu alan Koç ve Kıyıklı, soluğu Gür’ün yanında almış ve henüz yayımlanmayan anket sonucunu sormuşlardı. Gür de AKP’nin oylarının düşüşte olduğunu anlatınca, AKP’lilerin yüzü asılmıştı. Geçen hafta Meclis kulisinde bir grup gazeteci Koç’a bu görüntüleri sordu. Gür’le “seçim anketi” konuşulduğu doğruydu. Gür, AKP ve CHP’nin oylarının düşüşte olduğunu, buna karşın MHP ve BDP oylarının yükselişte olduğunu söylemişti. Gür’e göre AKP oyları yüzde 34’lerde seyrediyordu. Koç, anket sonucunu o kadar da önemsemediğini söyleyince, bir gazeteci, “Eee o halde CHP’nin durumuna mı üzüldünüz?” diye espri yaptı. Koç o zaman baklayı ağzından çıkardı: “Gür, ‘Oyunuz düşüşte, hemen erken seçime gidin’ dedi. O zaman ben de ‘Demek ki siz de o lobidensiniz, erken seçim lobisindensiniz’ diyerek tepkimi gösterdim.” Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan parlamentokulisi@gmail.com Batman’da 1 uzman çavuş şehit Yurt Haberleri Servisi - Batman’õn Sason il- çesi kõrsal kesiminde operasyona çõkan gü- venlik güçleri, dün sabah bir grup PKK’li teröristle karşõlaştõ. Teröristlerin açtõğõ ilk ateşte, Uzman Jandarma Çavuş Serkan İpek şehit oldu, kimliği açõklanmayan 1 uz- man jandarma çavuş da yaralandõ. Yaralõ uzman jandarma çavuş, Diyarbakõr Asker Hastanesi’nde tedavi altõna alõndõ. Bölgede ise hava destekli geniş çaplõ operasyon baş- latõldõ. Şehit Uzman Çavuş İpek’in Kon- ya’nõn Ereğli ilçesindeki evine giden Ereğli İlçe Jandarma Komutanlõğõ ekiplerini gören şehit annesi Sevdiye İpek, karşõsõnda as- kerleri görünce “Ne oldu yavruma? Söyle- yin” diyerek sinir krizleri geçirdi. Şehidin cenazesinin bugün memleketinde toprağa verileceği ifade edildi. PKK’Lİ TERÖRİSTLERLE ÇATIŞMA CHP iktidarında ‘sigara yasağı teşviki’ CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu ve Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin -her ikisi de sigara içmiyor- sigara yasağının yumuşatılmasıyla ilgili önerileri tartışma yarattı. CHP lideri Deniz Baykal da sigara içmiyor. Üstelik, “13 Ocak 1974’ten beri, tam 36 yıldır içmiyorum” diye ayrıntılı tarih de veriyor. Baykal, bir uyum döneminin gerekliliği üzerinde duruyor. Algan Hacaloğlu da önerisini savunurken “Gerekli tedbirler alınmadan, ortamı yaratılmadan, yasakladım, demekle olmaz. Kahvehane kültürünü yasaklayamıyorsun. Benim teklifimde yemek yenen yerler yasak kapsamındadır. Ben kahveye gitmiyorum ama milyonlarca insan gidiyor; buraya gitme, diyemezsin. Sosyal bir olay, bir ihtiyaç var” diyor. Hacaloğlu, “iktidara geldiklerinde” bir teşvik politikası getireceklerini de anlatıyor: “Sigara yasağını uygulamaya geçen kahvehaneler teşvik alacaklar. Fiilen o ortamların sigarasız konuma dönüştürülmesi programlanacak. Kafadan, yasakladım demekle olmaz. O kahvehaneleri bütünüyle sağlıklı ortamlara dönüştürmek lazım.” Hacaloğlu ayrıca yasadaki “tütün ürünü” tanımına dikkat çekiyor: “Tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder.” Hacaloğlu, “Bu, enfiye ve kokain kullanımını yasallaştıran, bunun yaşlı bakımevlerinde, denizyolları araçları güvertelerinde ve otellerde özel odalarda kullanılması serbesttir anlamına gelen bir düzenleme. Hangi zihniyet bunu koydurmuştur, soruyorum...” diyor. Genel direniş çağrısı Eylemlerinin 35. gününe giren TEKEL işçilerinin mitingine 60 bin kişi katõldõ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk-İş’in düzenlediği “Emek, Barış, Özgürlük İçin Demokrasi ve Haklar Mitin- gi”ne yaklaşõk 60 bin kişi katõlõr- ken, miting sõrasõnda platforma çõ- kan TEKEL işçileri Türk-İş’ten genel grev kararõ almasõnõ istedi. Mitinge katõlmak amacõyla Türkiye’nin dört bir yanõndan Ankara’ya gelen TEKEL işçileri ile mitinge destek veren sivil top- lum ve meslek örgütleri, sendi- kalar ve öğrenci gruplarõ dün sa- at 10.00’da Ankara Garõ’nõn önün- de toplanmaya başladõ. ‘İşçiler birleşin’ Bugün direnişlerinin 35. günü- ne giren TEKEL işçilerinin en baş- ta bulunduğu kortej, saat 11.00’de miting alõnõna doğru yürümeye başlarken, mitinge başta CHP, İP, ÖDP, TKP olmak üzere çeşitli siyasi partilerinin temsilcileriyle birlikte DİSK, KESK, Birleşik Kamu-İş ve Türkiye Kamu-Sen gibi konfederasyonlarõn temsilci- leri ile TMMOB, Türk Tabipleri Birliği gibi meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri ve kadõn örgüt- leri de destek verdi. TEKEL işçileri ellerinde Türk bayraklarõ ile yürürken, bazõ işçi- lerin ise Atatürk posterleri taşõ- dõklarõ gözlendi. TEKEL işçileri ve katõlõmcõlar yürüyüş boyunca “Zafer direnen emekçinin ola- cak”, “TEKEL işçisi direnişin simgesi”, “Direne direne kaza- nacağız”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap ve- recek” ve “İşçi memur el ele ge- nel greve” sloganlarõ attõ. İşçiler ve katõlõmcõlar “Genel grev, genel direniş”, “İşçiler birleşsin, iktidara yerleşsin”, “C-4 olsan kâr etmez”, ve “Eşitlik, özgürlük, devrim” ya- zõlõ pankartlar taşõdõ. ‘Rüzgâr eken, fırtına biçer’ Sõhhiye’deki Hitit Güneşi hey- keli üzerine de “Eller şaltere, 1 günlük dayanışma grevine” pan- kartõ asõldõ. TEKEL işçileri ve katõlõmcõlar kontrol noktasõndan tek tek aranarak mitingin yapõla- cağõ Sõhhiye’ye alõndõlar. Alan tamamen dolarken, bazõ katõlõm- cõlar Sõhhiye Köprüsü üzerine çõk- tõ. Sağanak yağmura karşõn alan- da yaklaşõk 60 bin kişi toplandõ. Miting, girişler uzayõnca 40 daki- ka gecikmeli olarak 12.40’ta baş- ladõ. TEKEL işçilerine seslenen Türk-İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu, Türkiye’nin bir yangõn ye- rine döndüğünü ve emeğin üret- tiklerinin haramilerce talan edil- diğini belirtti. Kumlu, “Ama rüz- gâr eken, fırtına biçer” dedi. İşçilerin düşmanlõk, kin, haset nedir bilmediğini dile getiren Kumlu, şunlarõ kaydetti: “Ülkemiz için alın teri döker, ekmek paramız için çalışırız. İsteriz ki çocuklarımız sağlıklı ve gelecek kaygısı duymadan bü- yüsün. Sizlerin verdiği müca- deleye ‘ideolojik’ diyenler var. Böyle diyerek, kendi hatalarının üzerini örtmek isteyenler var. Ben şahidim ki değil, ben kefilim ki değil. Sizler, ekmek parası için, özlük haklarınız için mü- cadele veriyorsunuz. Sizler, özel- leştirmelerin memleketimizi na- sıl yoksullaştırdığını göstermek için mücadele ediyorsunuz.” TEKEL işçilerinin eylemlerin- den rahatsõz olanlarõn bulundu- ğunu kaydeden Kumlu, “Herkes bilsin ki, Türk-İş belki her za- man gürlemez ama gürlediğin- de yağar ve kuru gürültüye pa- buç bırakmaz. Taleplerimizi ku- lak ardı ederlerse sorumluluk hatada ısrar edenlerin olur, iş- çinin değil” diye konuştu. ‘Türkiye de kaybeder’ Kumlu’nun konuşmasõnõn ar- dõndan platforma çõkan TEKEL iş- çileri Türk-İş’in genel grev kara- rõ almasõnõ talep etti. TEKEL iş- çileri “Genel grev, genel direniş” sloganõ attõ. Harb-İş Genel Başkanõ Ahmet Kalfa da “Emekçilerin sorunlarının çözümü için genel greve ihtiyaç vardır. Türk-İş de bu kararı almalıdır” dedi. İşçiler, daha sonra Türk-İş Genel Merke- zi önüne gitti. İşçiler daha sonra ge- nel merkez binasõna girdi. 34 gün- dür sendika merkez binasõ giriş ka- tõnda bulunmalarõna izin verilen iş- çiler slogan atarak daha üst katla- ra çõktõ. Yaklaşõk 200 işçi, yönetici katõna çõkarken,Türk-İş’ten genel grev kararõ almasõna yönelik ta- leplerini yineledi. İşçilerin büyük bölümü, polis ile bazõ işçi temsil- cilerinin ikna çabalarõ sonucun- da dõşarõ çõktõ. Tek Gõda-İş Sendikasõ Genel Başkanõ ve Türk-İş Genel Sekrete- ri Mustafa Türkel, TE- KEL işçisinin kaybet- mesi halinde Türkiye’nin kaybedeceğini vurgula- yarak “genel grev” çağ- rõsõnda bulundu. İşçiler de “Genel grev, genel direniş”, “Gemileri yaktık, geri dönmek yok” sloganlarõnõ attõ. Kırılma noktası “Emek, Barõş, Özgürlük İçin Demokrasi ve Haklar Mitingi”ne katõlmak üzere yurdun hemen her yerinden 60 bin kişi Ankara’ya geldi. Mitingin ardõndan Türk-İş Genel Merkezi yönetim katõnõ kõsa süreli işgal eden işçiler, katõlõmcõlarla birlikte “genel grev” diye haykõrdõ. İşçiler, “Ölmek var dönmek yok” dedi. İşçiler, Türk-İş Başkanı Kumlu’yu da platforma çıkarak protesto etti. Yurdun dört bir yanından gelen on binler de işçilere destek verdi. İstanbul’da eylemlerini sürdüren itfaiye işçileri de miting için Ankara’ya geldi. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) İŞÇİ MİTİNGİNDEN İZLENİMLER/ŞÜKRAN SONER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle