Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ANKARA - İşte Ankara’nõn
ayazõnda bütün bir geceyi so-
kakta taburelerin üzerinde ge-
çirmiş binlerce kadõn-erkek işçi-
nin arasõndayõm. Tek tek yüz
anlatõmlarõna, gözlerine bakarak
birkaç kelimeyle ifade ettikleri,
“direnişlerini kararlılıkla sür-
düreceklerinin, geri dönmeye-
ceklerinin” ötesinde bir şeyler
okumak istiyorum.
On yõllar öncesinde kalmõş, be-
nim için çok tanõdõk, inatçõ, ama-
cõna odaklanmõş, büyük direnişleri,
toplumsal kõrõlma noktalarõnõ ya-
ratmõş işçilerin heykel gibi sabit-
lenmiş yüz anlatõmlarõ...
Geldikleri şehirler, daha doğ-
rusu fabrikalara göre yan yana
gruplar oluşturmuşlar. Farklõ kül-
türlerin anlamõ kalmamõş, ek-
mek kavgasõnda diz dize, ayaza
yenik düşmemek için arada kol
kola yürüyorlar...
Dayanõşma için gelen sanatçõlar,
gençler, sivil toplum örgütleri, si-
yasetçileri aynõ sõcak alkõşlarla
karşõlõyor, coşkulu sloganlar ve
horonlarla hem moral buluyor,
hem de enerji topluyorlar...
Türk-İş’in binasõndan ana cad-
deye, lokantalara doğru ara so-
kaklara çok çabuk uyum sağla-
mõşlar. Uzun soluklu kalmaya, da-
yanmaya yönelik pratik çözümler
üretiyorlar. Başlarõnõn üstünü pa-
zaryerleri brandalarõna benzer yön-
temle naylonla örtüyorlar. Polis,
ateş yakmaya uygun malzemenin
sokulmasõna izin vermiyor. Es-
naf, karton ayakkabõ kutularõnõ, am-
balaj malzemelerini bağõşlõyor.
Yer yer en çok geceleri onlarõn al-
evinde moral sõcaklõk topluyorlar.
Aralarõnda dolaşmaya en fazla 1-
2 saat dayanabiliyorum. İliklerime
kadar donmuş olarak soluğu Türk-
İş Başkanõ’nõn odasõnda alõyorum.
Sõcak çay-otlar.. titremem ancak 1-
2 saatte geçiyor. Tekrar aralarõna
dönüyorum. Onlarsa gece-gündüz
saflarõnõ koruyorlar, ancak tuvalet
ihtiyacõ için tek tek terk ediyorlar.
Bir tek konuklarla gösteri turlarõ ya-
par, slogan atarken, horon oynar-
ken can topluyorlar.
Nasõl mõ dayanõyorlar? Siz işçi
sõnõfõnõn gazaba gelmesi hallerine,
kaybedecek bir şeylerinin kalma-
dõğõnõ anladõklarõ noktada, amaç-
larõna kitlenmelerine hiç tanõklõk et-
tiniz mi? Aralarõnda durmadan
hastaneye kaldõrõlanlar çõkõyor.
Benim yanõmda hiç değilse ka-
dõnlarla çocuklarõ evlerine götür-
mek isteyen ne kadar da gönüllü
çõktõ. Şiddetle reddediyorlar. An-
kara’daki akrabalarõna 1-2 saatli-
ğine gitmeyi kabul etmiyorlar.
Dayanõşma için gelen akla-kara
kadar birbirlerinin karşõtõ sivil top-
lum örgütleri, siyasi parti temsil-
cileri arasõnda ayrõm yapõlmõyor.
Onlar da uzun bir aradan sonra ilk
kez işçi sõnõfõ ile dayanõşmanõn haz-
zõnõ yakalõyorlar. Irksal-dinsel-
örgütsel kimlik farklõlõklarõ gün-
deme gelemiyor. Yanlarõnda ge-
tirmişlerse, ayrõmcõ kimlik taşõyan
afiş, flama, pankartlarõnõ sakla-
mak gereğini duyuyorlar.
Gelecek toplumsal öngörüler
yapan ukalalardan olmak istemem.
Yine de en son bahar-yaz direniş-
leri, büyük madenci direnişinin
bir başka kokusunu, havasõnõ alõ-
yorum. Özalizmi kõran dönemeç
taşlarõ... Erdoğanizm için de bir dö-
nemeç, kõrõlma noktasõ mõ?..
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
olmayan bir zaman diliminde Yemen’de daha
etkin olacağını gösteriyor.
Eğer Amerikalılar bu konuda ciddiyse,
Türklerin Yemen macerasını çok iyi okumalı ve
dersler çıkarmalı.
Acısını türkülerde dile getirdiğimiz Yemen, ilk
yerel başkaldırıların başladığı 1869’dan, elden
çıktığı 1914’e kadar on binlerce Anadolu ve
Balkan gencine mezar olmuştu.
Bedri Rahmi Eyüboğlu diyor ya “türkülerde
ara Yemen’i”... Ben de 1999’da “Haydi Balbay
Yemen’de ara türküleri” demiş, yola
düşmüştüm.
Yemen’in başkenti Sana’da Şerif adlı
ortaokul öğrencisine sormuştum:
- Derslerde Türklerle ilgili bir şey okuyor
musunuz?
“Evet” deyip şu karşılığı
vermişti:“Öğretmenimiz söyledi. Yemen
coğrafyasının 20. yüzyıl başındaki adı, Makbarat
al Etrek’miş. Yani Türkler Mezarlığı...”
Öğrencinin yanıtı beni çok etkilemişti.
Yemen’le ilgili gezi-inceleme kitabıma da bu adı
koymuştum.
1869’dan 1914’e 45 yılda Yemen’e gidip
dönmeyenlerin sayısının bir milyona yakın
olduğu tahmin ediliyor. Bunların bir bölümü
ölmüş, bir bölümü de dönmemiş, Yemen’e
yerleşmiş. Türkümüz diyor ya, “giden gelmiyor,
acep nedendir”... Biraz da gidip dönmeyen,
oraya yerleşenlere gönderme var. Yemen’de
bugün, 500 bin kadar “Türk kökenlinin” olduğu
tahmin ediliyor.
Taiz’deki Eşrefiye mahallesinde oturanların
çoğu Türk kökenli olduğunu söylüyor. Kalanlar
bir yana, ölenlerin sayısının 100 binin üzerinde
olduğu kabul ediliyor.
Yemen, sadece Osmanlı’nın değil, İngilizlerin,
Portekizlilerin, Almanların, İtalyanların da ilgi
odağı oldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında da tıpkı
dünya gibi ikiye bölündü.
Kuzey Yemen, Güney Yemen.
Güney Sovyetler’le, Kuzey Batı’yla müttefik
oldu. Sovyetler çökünce iç savaş çıktı. 90’ların
ortasında iki Yemen birleşti. Ama Yemen’in iki
yakası bir araya gelmedi.
Şimdi Amerika Yemen’de daha etkili olmak
istiyor.
Yemen’le Romalılar da ilgilenmişler, bölgenin
doğal zenginliklerine bakıp şu adı vermişler:
Mutlu Arabistan...
Yemen çağlar boyu neden büyük güçlerin ilgi
merkezi oldu?
Bunun için uzun uzun tümceler kurmaya
gerek yok, haritaya bakmak yeterli:
Koca Hint Okyanusu’ndan Afrika’ya yüzlerce
millik denizde tek güvenli ve büyük liman Aden
Körfezi’nde. Kızıldeniz’i okyanusa bağlayan
Bab el Mendeb’in kontrolü büyük ölçüde
Yemen’de, öteki kıyı Cibuti’den Somali’ye
paramparça.
Yemenliler bu coğrafyayı anımsatıp şunu
söylüyorlar:
Dünyanın en stratejik ülkesi biziz!
Gerçekten öyle...
Bakalım Yemen 21. yüzyılda neler
yaşayacak?
Türkçemizde “şapa oturmak” diye bir deyim
vardır. Bu deyim, Kızıldeniz’den geliyor.
Yemen’in Hudeyde limanına giden Osmanlı
gemileri, sık sık su yüzeyinin bir metre altında
oluşan Şap adasının üzerine oturur, çakılır
kalırmış!
Bir anlatım daha:
Osmanlı’ya kök söktüren İmam Yahya,
Sana’da bir isyana daha hazırlanırken, babası
uyarıyor. “Yapma oğlum” diyor, “Osmanlı sırf
Yemen için 7. orduyu kurmuş, başa
çıkamazsın”.
Yahya bir testi alıyor, taş duvara çarpıyor.
Tuzla buz olan testiyi gösterip, babasına
sesleniyor:
“Burası Yemen... Yemen’de ordular böyle
kırılır!”
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 18 OCAK 2010 PAZARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Ocak
Oslo K -3
Helsinki K -5
Stockholm K 0
Londra B 6
AmsterdamK 4
Brüksel B 3
Paris B 6
Bonn B 1
Münih K -3
Berlin K 3
Budapeşte K 3
Madrid Y 14
Viyana K 4
Belgrad K 3
Sofya K 5
Roma B 14
Atina Y 13
Zürih B 4
Moskova PB -16
Aşkabat PB 9
Taşkent PB 5
Bakû Y 8
Bişkek PB -4
Tiflis K 3
Kahire Y 18
Şam B 13
İstanbul Y 10
Edirne Y 5
Kocaeli Y 13
Çanakkale Y 11
İzmir Y 14
Manisa B 13
Denizli B 15
Zonguldak B 12
Sinop Y 12
Samsun Y 12
Trabzon Y 14
Giresun Y 15
Ankara B 9
Eskişehir B 8
Konya B 9
Sıvas Y 6
Antalya B 17
Adana Y 15
Mersin Y 18
Diyarbakır Y 14
Şanlıurfa Y 13
Mardin Y 11
Siirt Y 16
Hakkâri K 7
Van Y 11
Kars B 4
Ülke geneli çok bu-
lutlu, Marmara Kıyı Ege,
Orta ve Doğu Akdeniz,
Anadolu’nun güney ve
doğusu, Orta Karade-
niz, Doğu Anadolu’nun
güney ve batısı, Güney
Doğu Anadolu ile Çan-
kırı, Kastamonu, Trab-
zon, Gümüşhane ve
Bayburt çevreleri ya-
ğışlı geçecek. Yağışlar
yağmur ve sağanak,
Trakya, Orta Karade-
niz’in iç kesimleri ve
Anadolu’nun güney ve
doğusunun yüksekle-
rinde, Doğu Anado-
lu’nun güneyinde kar
bekleniyor.
AKP’liler
Adil Gür’e
Neden Kızdı?
Geçen hafta objektiflere ilginç bir
görüntü yakalandı. Gazeteci Fehmi
Koru’nun Hidiv Kasrı’nda düzenlediği
fasılda AKP milletvekilleri Atilla Koç ve
Feyzullah Kıyıklı ile 2007 seçimlerini
neredeyse tam tutturan AG araştırma
şirketinin sahibi Adil Gür aynı masada
oturmuşlardı. Görüntülere bakılırsa Adil
Gür konuştukça, Koç ve Kıyıklı’nın yüzü
asılıyor.
Bu konuda beklenen yorum ve
tahminler gecikmedi: İddiaya göre
Gür’ün elinde yeni bir seçim anketi
olduğu duyumunu alan Koç ve Kıyıklı,
soluğu Gür’ün yanında almış ve henüz
yayımlanmayan anket sonucunu
sormuşlardı. Gür de AKP’nin oylarının
düşüşte olduğunu anlatınca, AKP’lilerin
yüzü asılmıştı.
Geçen hafta Meclis kulisinde bir grup
gazeteci Koç’a bu görüntüleri sordu.
Gür’le “seçim anketi” konuşulduğu
doğruydu. Gür, AKP ve CHP’nin
oylarının düşüşte olduğunu, buna karşın
MHP ve BDP oylarının yükselişte
olduğunu söylemişti. Gür’e göre AKP
oyları yüzde 34’lerde seyrediyordu.
Koç, anket sonucunu o kadar da
önemsemediğini söyleyince, bir gazeteci,
“Eee o halde CHP’nin durumuna mı
üzüldünüz?” diye espri yaptı. Koç o
zaman baklayı ağzından çıkardı:
“Gür, ‘Oyunuz düşüşte, hemen erken
seçime gidin’ dedi. O zaman ben de
‘Demek ki siz de o lobidensiniz, erken
seçim lobisindensiniz’ diyerek tepkimi
gösterdim.”
Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan
parlamentokulisi@gmail.com
Batman’da 1
uzman çavuş şehit
Yurt Haberleri Servisi - Batman’õn Sason il-
çesi kõrsal kesiminde operasyona çõkan gü-
venlik güçleri, dün sabah bir grup PKK’li
teröristle karşõlaştõ. Teröristlerin açtõğõ ilk
ateşte, Uzman Jandarma Çavuş Serkan
İpek şehit oldu, kimliği açõklanmayan 1 uz-
man jandarma çavuş da yaralandõ. Yaralõ
uzman jandarma çavuş, Diyarbakõr Asker
Hastanesi’nde tedavi altõna alõndõ. Bölgede
ise hava destekli geniş çaplõ operasyon baş-
latõldõ. Şehit Uzman Çavuş İpek’in Kon-
ya’nõn Ereğli ilçesindeki evine giden Ereğli
İlçe Jandarma Komutanlõğõ ekiplerini gören
şehit annesi Sevdiye İpek, karşõsõnda as-
kerleri görünce “Ne oldu yavruma? Söyle-
yin” diyerek sinir krizleri geçirdi. Şehidin
cenazesinin bugün memleketinde toprağa
verileceği ifade edildi.
PKK’Lİ TERÖRİSTLERLE ÇATIŞMA
CHP
iktidarında
‘sigara yasağı
teşviki’
CHP Genel Sekreter Yardımcısı
Algan Hacaloğlu ve Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin -her
ikisi de sigara içmiyor- sigara
yasağının yumuşatılmasıyla ilgili
önerileri tartışma yarattı.
CHP lideri Deniz Baykal da
sigara içmiyor. Üstelik, “13 Ocak
1974’ten beri, tam 36 yıldır
içmiyorum” diye ayrıntılı tarih de
veriyor. Baykal, bir uyum
döneminin gerekliliği üzerinde
duruyor. Algan Hacaloğlu da
önerisini savunurken “Gerekli
tedbirler alınmadan, ortamı
yaratılmadan, yasakladım,
demekle olmaz. Kahvehane
kültürünü yasaklayamıyorsun.
Benim teklifimde yemek yenen
yerler yasak kapsamındadır. Ben
kahveye gitmiyorum ama
milyonlarca insan gidiyor; buraya
gitme, diyemezsin. Sosyal bir
olay, bir ihtiyaç var” diyor.
Hacaloğlu, “iktidara
geldiklerinde” bir teşvik politikası
getireceklerini de anlatıyor:
“Sigara yasağını uygulamaya
geçen kahvehaneler teşvik
alacaklar. Fiilen o ortamların
sigarasız konuma dönüştürülmesi
programlanacak. Kafadan,
yasakladım demekle olmaz. O
kahvehaneleri bütünüyle sağlıklı
ortamlara dönüştürmek lazım.”
Hacaloğlu ayrıca yasadaki “tütün
ürünü” tanımına dikkat çekiyor:
“Tüttürme, emme, çiğneme ya da
buruna çekerek kullanılmak üzere
üretilmiş, hammadde olarak
tamamen veya kısmen tütün
yaprağından imal edilmiş
maddeyi ifade eder.” Hacaloğlu,
“Bu, enfiye ve kokain kullanımını
yasallaştıran, bunun yaşlı
bakımevlerinde, denizyolları
araçları güvertelerinde ve
otellerde özel odalarda
kullanılması serbesttir anlamına
gelen bir düzenleme. Hangi
zihniyet bunu koydurmuştur,
soruyorum...” diyor.
Genel direniş çağrısı
Eylemlerinin 35. gününe giren TEKEL işçilerinin mitingine 60 bin kişi katõldõ
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türk-İş’in düzenlediği
“Emek, Barış, Özgürlük İçin
Demokrasi ve Haklar Mitin-
gi”ne yaklaşõk 60 bin kişi katõlõr-
ken, miting sõrasõnda platforma çõ-
kan TEKEL işçileri Türk-İş’ten
genel grev kararõ almasõnõ istedi.
Mitinge katõlmak amacõyla
Türkiye’nin dört bir yanõndan
Ankara’ya gelen TEKEL işçileri
ile mitinge destek veren sivil top-
lum ve meslek örgütleri, sendi-
kalar ve öğrenci gruplarõ dün sa-
at 10.00’da Ankara Garõ’nõn önün-
de toplanmaya başladõ.
‘İşçiler birleşin’
Bugün direnişlerinin 35. günü-
ne giren TEKEL işçilerinin en baş-
ta bulunduğu kortej, saat 11.00’de
miting alõnõna doğru yürümeye
başlarken, mitinge başta CHP,
İP, ÖDP, TKP olmak üzere çeşitli
siyasi partilerinin temsilcileriyle
birlikte DİSK, KESK, Birleşik
Kamu-İş ve Türkiye Kamu-Sen
gibi konfederasyonlarõn temsilci-
leri ile TMMOB, Türk Tabipleri
Birliği gibi meslek örgütleri, sivil
toplum örgütleri ve kadõn örgüt-
leri de destek verdi.
TEKEL işçileri ellerinde Türk
bayraklarõ ile yürürken, bazõ işçi-
lerin ise Atatürk posterleri taşõ-
dõklarõ gözlendi. TEKEL işçileri
ve katõlõmcõlar yürüyüş boyunca
“Zafer direnen emekçinin ola-
cak”, “TEKEL işçisi direnişin
simgesi”, “Direne direne kaza-
nacağız”, “Gün gelecek, devran
dönecek, AKP halka hesap ve-
recek” ve “İşçi memur el ele ge-
nel greve” sloganlarõ attõ.
İşçiler ve katõlõmcõlar “Genel
grev, genel direniş”, “İşçiler
birleşsin, iktidara yerleşsin”,
“C-4 olsan kâr etmez”, ve
“Eşitlik, özgürlük, devrim” ya-
zõlõ pankartlar taşõdõ.
‘Rüzgâr eken, fırtına biçer’
Sõhhiye’deki Hitit Güneşi hey-
keli üzerine de “Eller şaltere, 1
günlük dayanışma grevine” pan-
kartõ asõldõ. TEKEL işçileri ve
katõlõmcõlar kontrol noktasõndan
tek tek aranarak mitingin yapõla-
cağõ Sõhhiye’ye alõndõlar. Alan
tamamen dolarken, bazõ katõlõm-
cõlar Sõhhiye Köprüsü üzerine çõk-
tõ. Sağanak yağmura karşõn alan-
da yaklaşõk 60 bin kişi toplandõ.
Miting, girişler uzayõnca 40 daki-
ka gecikmeli olarak 12.40’ta baş-
ladõ.
TEKEL işçilerine seslenen
Türk-İş Genel Başkanõ Mustafa
Kumlu, Türkiye’nin bir yangõn ye-
rine döndüğünü ve emeğin üret-
tiklerinin haramilerce talan edil-
diğini belirtti. Kumlu, “Ama rüz-
gâr eken, fırtına biçer” dedi.
İşçilerin düşmanlõk, kin, haset
nedir bilmediğini dile getiren
Kumlu, şunlarõ kaydetti:
“Ülkemiz için alın teri döker,
ekmek paramız için çalışırız.
İsteriz ki çocuklarımız sağlıklı ve
gelecek kaygısı duymadan bü-
yüsün. Sizlerin verdiği müca-
deleye ‘ideolojik’ diyenler var.
Böyle diyerek, kendi hatalarının
üzerini örtmek isteyenler var.
Ben şahidim ki değil, ben kefilim
ki değil. Sizler, ekmek parası
için, özlük haklarınız için mü-
cadele veriyorsunuz. Sizler, özel-
leştirmelerin memleketimizi na-
sıl yoksullaştırdığını göstermek
için mücadele ediyorsunuz.”
TEKEL işçilerinin eylemlerin-
den rahatsõz olanlarõn bulundu-
ğunu kaydeden Kumlu, “Herkes
bilsin ki, Türk-İş belki her za-
man gürlemez ama gürlediğin-
de yağar ve kuru gürültüye pa-
buç bırakmaz. Taleplerimizi ku-
lak ardı ederlerse sorumluluk
hatada ısrar edenlerin olur, iş-
çinin değil” diye konuştu.
‘Türkiye de kaybeder’
Kumlu’nun konuşmasõnõn ar-
dõndan platforma çõkan TEKEL iş-
çileri Türk-İş’in genel grev kara-
rõ almasõnõ talep etti. TEKEL iş-
çileri “Genel grev, genel direniş”
sloganõ attõ. Harb-İş Genel Başkanõ
Ahmet Kalfa da “Emekçilerin
sorunlarının çözümü için genel
greve ihtiyaç vardır. Türk-İş de
bu kararı almalıdır” dedi. İşçiler,
daha sonra Türk-İş Genel Merke-
zi önüne gitti. İşçiler daha sonra ge-
nel merkez binasõna girdi. 34 gün-
dür sendika merkez binasõ giriş ka-
tõnda bulunmalarõna izin verilen iş-
çiler slogan atarak daha üst katla-
ra çõktõ. Yaklaşõk 200 işçi, yönetici
katõna çõkarken,Türk-İş’ten genel
grev kararõ almasõna yönelik ta-
leplerini yineledi. İşçilerin büyük
bölümü, polis ile bazõ işçi temsil-
cilerinin ikna çabalarõ sonucun-
da dõşarõ çõktõ. Tek Gõda-İş
Sendikasõ Genel Başkanõ
ve Türk-İş Genel Sekrete-
ri Mustafa Türkel, TE-
KEL işçisinin kaybet-
mesi halinde Türkiye’nin
kaybedeceğini vurgula-
yarak “genel grev” çağ-
rõsõnda bulundu. İşçiler
de “Genel grev, genel
direniş”, “Gemileri
yaktık, geri dönmek
yok” sloganlarõnõ attõ.
Kırılma noktası
“Emek, Barõş, Özgürlük İçin Demokrasi ve Haklar
Mitingi”ne katõlmak üzere yurdun hemen her yerinden
60 bin kişi Ankara’ya geldi. Mitingin ardõndan Türk-İş
Genel Merkezi yönetim katõnõ kõsa süreli işgal eden
işçiler, katõlõmcõlarla birlikte “genel grev” diye haykõrdõ.
İşçiler, “Ölmek var dönmek yok” dedi.
İşçiler, Türk-İş
Başkanı Kumlu’yu
da platforma
çıkarak protesto
etti. Yurdun dört
bir yanından gelen
on binler de işçilere
destek verdi.
İstanbul’da
eylemlerini
sürdüren itfaiye
işçileri de miting
için Ankara’ya
geldi. (Fotoğraflar:
NECATİ SAVAŞ)
İŞÇİ MİTİNGİNDEN İZLENİMLER/ŞÜKRAN SONER