18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 2010 PAZARTESİ 4 HABERLER 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Sokaklara Çıkmak!.. Sokağa çıkmaya çok alışkın bir toplum değiliz. Sokak şenliklerimiz yoktur. Ev mahremiyeti kültürümüzün temelidir. Kapımızın dışı bizim değildir. Onun için de sokağı önemsemeyiz. Sokaklara dökülmek artık başka çare kalmadığını anlatır. Sokak, kitlelerin sorunlarını açıklama yolu olduğu zaman durup düşünmek gerekir. Ama iktidar durmuyor. İktidar umursamıyor. İktidar aldırmıyor. O zaman bir kez daha durup düşünmek gerekiyor? İktidar neden hiçbir şeye aldırmıyor? TEKEL işçileri günlerdir sokaklarda. Memurlar ülke çapında iş bırakarak tepkilerini gösterdiler. Eczacılar sokağa çıktı. Doktorlar sokakta yürüyorlar. İlgi çekici yan, bu kitlesel tepkilerin kendiliğinden olma niteliğidir. Bu protestolarda örgütsel zorlamaların olmadığı görülüyor. Demek ki kitleler artık sokağa dökülmekten başka umut taşımıyorlar. Parlamentonun çözüm üretemediği kanısı çok önemlidir. İktidarın ‘çatışma siyaseti’ uygulaması önemli sonuçlar doğuracak bir yol izliyor. Üniversitelerle çatışma. Yargı kurumlarıyla çatışma. Sendikalarla çatışma. Meslek kuruluşlarıyla çatışma. TSK ile üstü örtülü gerginlik. İktidar, kendisini tam olarak izlemeyen her kurumla çatışıyor. İktidarın istediği ‘tam itaattir’. Muhalefet halkın tepkisini temsil edebilecek gücü gösteremiyor. Muhalefet parlamentodaki konuşmalarla yetiniyor. Burada son derece önemli bir ‘kaynayan kazan’ sendromu yaşanıyor. Sayın Başbakan Adnan Menderes’ten, Turgut Özal’dan söz ediyor. Aynı suçlamaların onlara da yapıldığını söylüyor. Acaba aynı sert ton, aynı sindirme stratejisi mi izleniyor? Bu sorunun yanıtı ülkenin geleceğini etkileyecektir. Elbette öfke de bir politikadır. Sert davranışlar, şiddet de bir stratejidir. ‘Çatışma siyaseti’ kişisel tercihler midir, karar verilmiş bir strateji mi? Zorlamak, gerginlik yaratmak. Bıktırmak, yıldırmak, sindirmek, korkutmak? Denenmiş yöntemlerdir bunlar. Bir süre çevre sessizleşir. Bir süre ses soluk kesilir. Bir süre hareketler yavaşlar. Tam da istenen oldu sayılır. Böylesi daha iyi gibi görünür. Ama ‘çatışma siyaseti’ taraflar yaratmaya başlamıştır. Ve sabırlar tükenmektedir. Toplulukların davranışları böyle gelişir. Sonra birden sokaklar hareketlenir. Kitleler sokaklara çıkar. Sokaklar hakkını arama yerleri olur. Kırsal kesimde aşiretler. Kentlerde tarikatlar, cemaatler. Bizim toplumumuzun güç alanları bu sosyal dokudadır. Bu yapıdaki topluluklar ‘itaat toplumu’nu oluşturur. Aşiretlerle tarikatlarda ağalar ile şeyhler toplulukları kontrol altında tutarlar. Ama bu yapısıyla toplum ‘demokratik’ olmaz, olamaz. Ve sokaklar artık bir şey anlatmaya başladığı zaman, memuruyla, işçisiyle, eczacısıyla, doktoruyla, hastasıyla, sağlamıyla halk sokaklara çıktığı zaman, belki de demokrasi için umut doğuyor demektir. Türkiye değişiyor mu? ‘Çatışma siyaseti’ oluşturulmak istenen kabuğu çatlatıyor mu? Önümüzdeki günler gösterecek. [email protected] ‘Demokratik açõlõm’õn tartõşõldõğõ günlerde hazõrlanan imar tasarõsõnda meslek odalarõ ‘etkisiz’leştiriliyor ‘İmar darbesi’ geliyorOKTAY EKİNCİ Ülke gündemi “demokratik açılım” ve “darbe kuşkuları”na kilitlenirken imar hu- kukumuzdaki “darbe” hazõrlõğõ son aşamaya getirildi. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Ku- rulu’nun imar yağmasõna karşõ çõkan meslek oda- larõnõ “siyaset yapmak”la eleştiren raporu, mürekkebi kurumadan yeni düzenlemelere ilham kaynağõ oldu. Aynõ raporun “tavsiyeleri”ne uy- gun yasa değişikliği tasarõsõ geçen günlerde TBMM Meclis komisyonlarõna gönderildi bile... İşte yapõlmak istenen değişiklikler: Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca hazõr- lanan “İmar Yasasında Değişiklik” tasarõsõn- da ilk müdahale yasanõn “planlama disiplini”ni öngören 3. maddesine yapõlõyor. Herhangi bir ala- nõn plana aykõrõ kullanõlamayacağõnõ öngören fõk- raya “bakanlığın resen müdahalesi” ekleniyor. Aynõ maddeye özellikle meslek odalarõnõn yi- ne bakanlõkça “denetlenmesi”nin getirilmesi ise “demokratik kurumların etkisizleştiril- mesi” niyetini açõğa çõkarõyor. Tasarõdaki “ba- kanlık, meslek odalarının her türlü iş ve iş- lemlerini yönlendirir ve denetler..” hükmü, TMMOB ve odalarõn adeta “bakanlığa bağlı genel müdürlük” konumuna getirilmesi anla- mõnõ taşõyor... Çıkar amaçlı düzenleme Tasarõnõn çevre ve kültür değerlerine yöne- lik “imar darbesi” ise yasadaki “istisna”larda yapõlan değişiklik... Yürürlükteki İmar Kanunu’nun 4. maddesinde “Boğaziçi Yasası”, “Kültür ve Tabiat Var- lıklarını Koruma Yasası”, “Çevre Yasası” gi- bi tarihi ve doğal alanlarõn korunmasõyla ilgi- li yasalarõn “önceliği” vurgulanõrken tasarõda aynõ kural kaldõrõlarak bu gibi “özel kanunla- rın bu kanuna aykırı olan hükümleri uygu- lanamaz” hükmü yer alõyor. Böylece çevrenin ve kültürel-doğal zenginliklerin güvenceleri olan diğer yasalar tümüyle “etkisiz”leştiriliyor... Tasarõda, son yõllarda giderek artan, kimi ka- mu kurumlarõnõn “çıkar amaçlı imar düzen- lemeleri”ne de “koruyucu” hükümler var. Ya- sanõn 7. maddesindeki “harita ve planların ya- pım ve onama yetkisi” konusunda “belediyeler ve valilikler” hükmü kaldõrõlarak “ilgili ida- reler” tanõmõ getiriliyor. Böylece “Özelleştir- me İdaresi”, “TOKİ” gibi kuruluşlara tanõnan “pazarlamaya dönük planlama” yetkileri imar yasasõnda da güvenceye alõnõyor. İmar Yasasõ’nõn “kamu yapıları”yla ilgili 26. maddesinde öngörülen değişiklik de depreme da- yanõklõlõklarõ tartõşma konusu olan bu yapõlarõn denetiminde “ticari” kuruluşlarõ devreye soku- yor. Yeni düzenlemede “yeterli teknik per- soneli bulunmayan kamu kurum ve kuru- luşları”, yeterli elemanõ olan diğer kamu ku- rumlarõndan ya da kamu yararõna çalõşan mes- lek odalarõndan destek almak yerine “yapı de- netim şirketleri”ne yönlendiriliyor. Ayrõca “de- netim hizmetlerine yardımcı olmak için ku- rulan ve bakanlıktan belge alan mimarlık, mühendislik ve müşavirlik kuruluşları” ta- nõmõyla da yine meslek odalarõna “rakip” kõ- lõnacak yeni ticari kuruluşlar tanõmlanõyor... Bilimsel denetim devre dışı kalıyor İmar Yasasõ’ndaki değişiklik tasarõsõnda öngörülen bütün bu “darbeci” hükümler, “plan tadilatlarının zorlaşması”, “planla- rın itirazların sonuçlanmasının ardından kesinleşmesi” gibi bazõ “olumlu” denilebi- lecek yeniliklerin de kamu ve toplum yararõ- na uygulanmasõnõ engelleyecek nitelikte... Çünkü “bilimsel ve demokratik denetim” tü- müyle devreden çõkarõlõrken ülkenin ve kent- lerin imarõnda bütün yetkiler egemen “siya- si erk”lere bağlanõyor. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Türkiye ile İsrail ara- sõnda yaşanan alçak koltuk krizinin hemen sonrasõnda Ankara’ya gelen İsrail Savunma Bakanõ Ehud Ba- rak, Dõşişleri Bakan Yardõmcõsõ Danny Ayalon’un neden olduğu skandala ilişkin Türkiye’nin gönlünü almaya çalõştõ. Ayalon’un alçak koltuğa oturtarak mesaj vermeye ça- lõştõğõ Türkiye’nin Tel Aviv Bü- yükelçisi Oğuz Çelikkol’a özel il- gi gösteren Barak, “Türk Büyük- elçisi’ne yönelik tavrı onaylamı- yorum” dedi. Barak, Çelikkol ile hatõra fotoğrafõ da çektirdi. Barak devletin zirvesinden ran- devu alamazken daha önce iki gün olarak programlanan Türkiye ziya- retini yaşanan kriz sonrasõnda bir gü- ne indirdi. Sabah saatlerinde gelen Barak’õ havaalanõnda Ankara Vali Yardõmcõsõ, İsrail’in Ankara Bü- yükelçisi ve Savunma Bakanlõğõ adõna bir tuğgeneral karşõladõ. İlk olarak Anõtkabir’i ziyaret eden Barak, Anõtkabir Özel Defteri’ne “Savaşta ve barışta bir kahraman olan Kemal Atatürk’e büyük tak- dir ve hayranlık duygularımla buradayım” yazdõ. Barak ilk olarak Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldi. 3 saat 20 dakika süren kritik görüşmeye, iki bakanõn yanõ sõra Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Çelikkol ile İsrail’in Ankara Bü- yükelçisi Gaby Levy de katõldõ. Gö- rüşmeye, Ayalon’un alçak koltuk skandalõ ile patlak veren ve son ola- rak da Çelikkol’u sõnõr dõşõ etme teh- didi ile sürdürdüğü Türkiye aleyh- tarõ tutumu damgasõnõ vurdu. Da- vutoğlu, Türkiye’nin duyduğu ra- hatsõzlõğõ bütün açõklõğõ ile Ba- rak’õn dikkatine sundu. Türkiye ile ilişkilere büyük önem verdiklerini vurgulayan Barak da, “Türk Büyükelçisi’ne yönelik bu tavrı onaylamıyorum” diyerek yapõlan hatayõ gidermeye çalõştõ. Bu krizin dõşõnda Davutoğlu iki- li ve bölgesel konularõ da gündeme taşõdõ. İsrail’in Gazze’ye yönelik ab- lukasõnõ kaldõrmasõ için somut adõm atmasõnõ isteyen Davutoğlu, Anka- ra’nõn bu konudaki görüş ve bek- lentilerini aktardõ. Barak, Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül ile de bir araya geldi. Görüşme yaklaşõk 1 saat sürdü. İki bakan görüşmenin ardõndan ortak basõn toplantõsõ düzenledi. Barak, bir gazetecinin, “Ayalon’un devam eden açıklamalarıyla ilgili değer- lendirmesini” sormasõ üzerine “Dış- işleri Bakan Yardımcısı zannedi- yorum özürlerini iletmişti. İnanı- yorum ki bir hata oldu” dedi. ‘10 insansız uçak geliyor’ Gönül ise iki ülke arasõnda ilişki- lerin iyi seviyede devam ettiğini be- lirterek “M-60 tank modernizas- yonu kapsamında kalan 14 tank 2010 yılının Şubat ayı sonuna ka- dar tamamlanacaktır” dedi. Gö- nül, “İnsan Hava Aracı Proje- si”yle ilgili olarak da mart ayõnda 6, haziranda ise 4 uçağõn teslimatõnõn gerçekleşeceği bilgisini verdi. ‘Memura grev’ çıkmazı EMİNE KAPLAN ANKARA - AKP hükümetinin önümüzdeki günlerde TBMM gündemine getirmeyi planladõğõ mini anayasa paketinde, memurla- ra toplusözleşmeli grev hakkõna ilişkin bir düzenlemenin de yer alacağõ belirtiliyor. Ancak konu- nun nasõl düzenleneceği konusun- da sõkõntõ yaşanõyor. AKP yöneti- cileri, güvenlik ve itfaiye gibi alanlarda memurlara grev hakkõ verilmesinin sakõncalõ olacağõnõ, diğer alanlarda ise grev hakkõ ile birlikte kamuya lokavt hakkõ veril- mesinin gerektiğini kaydettiler. Türkiye’de memur sayõsõnõn çok fazla olmasõ nedeniyle hangi işkol- larõna grev hakkõ verileceği, hangi- lerine verilmeyeceği tartõşõlõyor. AKP’nin halkoylamasõnõn 120 günden 45 güne indirilmesine ilişkin yasa önerisinin TBMM’den geçirilmesinin ardõn- dan gündeme getirmeyi planladõ- ğõ mini anayasa paketinde, me- murlara toplusözleşmeli grev hakkõ verilmesine ilişkin düzenle- meye de yer verilmesi bekleniyor. Ancak AKP yöneticileri, bu ko- nuda bir düzenleme yapmanõn sõ- kõntõlõ olduğunu dile getiriyor. AKP kulislerinde, konuyla ilgili olarak yapõlan değerlendirmeler şöyle: Memura grev, kamuya lo- kavt hakkı: Anayasada memur- lara grev hakkõ verilmesine iliş- kin bir düzenlemeye gidilirse iş- veren konumundaki kamu ku- rumlarõna da lokavt hakkõ veril- mesi gündeme gelecek. Ancak anayasa ve yasalarda memurlarõn iş güvencesi bulunuyor ve me- murluktan çõkarõlmasõ belli kriter- lere bağlanõyor. AKP yöneticileri, grev hakkõyla birlikte kamu ku- rumlarõna lokavt yetkisi verilme- sinin gündeme geleceğini belirte- rek, “Türkiye’deki sistem biraz karışık. Bu konuda dengeli bir düzenleme yapılmalı. Ancak bunun yapılması da zor görü- nüyor” görüşünü dile getirdiler. Bazı memurlara grev hak- kı: AKP hükümeti, memur statü- sündeki çalõşanlarõn belli kesim- lerle sõnõrlandõrõlmasõ, bunun dõ- şõndaki kollarda çalõşanlarõn “söz- leşmeli” statüsünde çalõştõrõlmasõ- na ilişkin bir yasa taslağõ çalõşma- sõ yapõlmõştõ. Ancak bu taslak, uzun süre tartõşõlmasõna karşõn ya- şama geçirilemedi. Bir anayasa değişikliği yapõlmasõ durumunda kamu personel rejimi taslağõnda öngörülen sistemin anayasaya ta- şõnabileceği, grev hakkõ verilme- yecek güvenlik görevlileri gibi mesleklerin sağlam iş güvencesi ve özlük haklarõnõn verilmesi, sözleşmeli statüde çalõşacak kişi- lere de grev hakkõ verilebileceği kaydediliyor. AMACI ‘TEHDİTMİŞ’ Ankara’ya gelen İsrail Savunma Bakanõ, skandala ilişkin gönül almaya çalõştõ Barak: Tavrı onaylamıyorum Karşõlõklõ õlõmlõ mesajlar Başbakan Erdoğan, gerilimi daha ileriye götürmek istemediklerini söyledi. İsrail Dõşişleri Bakanõ, Büyükelçi Çelikkol’a yönelik tavrõn hata olduğunu kabul etti Haber Merkezi - Başbakan Tayyip Erdo- ğan, İsrail’le yaşanan gerilimle ilgili olarak “Biz bu olayı daha fazla ileriye taşımayı dü- şünmüyoruz” dedi. İsrail Dõşişleri Bakanõ Avigdor Lieberman da, İsrail Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’un alçak koltuğa oturtulmasõnõ “hata” olarak değerlendirerek, “Umarım iliş- kileri eski haline getirebiliriz” diye konuştu. Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti ön- cesi Esenboğa Havaalanõ’nda açõklamalarda bulundu. Türkiye ile İsrail arasõnda yaşanan krize değinen Erdoğan, “Bir koalisyon hükü- metinin içindeki sıkıntıyı dile getirmemiz la- zım. Ehud Barak koalisyonun ikinci büyük ortağı. Diğeri de bakan yardımcısı ve haddi aştığı ortada. Bugün Ehud Barak’ın burada yaptığı açıklama önemli olandır” dedi. Öte yandan İsrailli Bakan Lieberman, Norveç Dõşişleri Bakanõ Jonas Gahr Stoere’yle yaptõ- ğõ görüşmenin ardõndan ilk kez ‘net’ konuştu. Lieberman, Tel Aviv’in İsrail karşõtõ yorumlarõ ve Kurtlar Vadisi Pusu dizisindeki görüntüleri protesto etmesinin “özünde meşru” bir hareket olduğunu ancak büyükelçi Çelikkol’un, aşağõ- lanmasõnõn “hata” olduğunu söyledi. Lieber- man, “Kimseyle kavga etmek istemiyoruz. Umarım Türkler İsrail ve Yahudilere saygılı davranır. Tarih başka türlü bir davranışa izin veremeyeceğimizi göstermiştir” dedi. ‘Tehdit mesajı yollamak istedim’ İsrail Dõşişleri Bakan Yardõmcõsõ Danny Ayalon ise bir televizyon kanalõnda verdiği rö- portajda, Türk televizyonlarõnda oynayan dizi- lerde İsrail’i eleştiren bölümleri kastederek “Eğer İsrail’e bir saldırı olursa, büyükelçiyi sınır dışı etmek dahil tüm ihtimaller göz önünde bulundurulur. Kimseyle münakaşa- ya girmek istemiyoruz ama boş boş oturma- yız” dedi. Ayalon, amacõnõn Çelikkol’u aşağõ- lamak olmadõğõnõ, Türkiye’ye “tehdit mesajı yollamak” olduğunu ifade etti. Doktorlara tercih zorlamasõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükü- meti yeni bir anayasa değişikliği paketi üzerin- de çalõşõrken, referandum süresini 120 günden 45 güne indiren yasa önerisi bu hafta TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülecek. TBMM Genel Kurulu, haftaya görüşmeleri yarõm kalan üniversite ve sağlõk çalõşanlarõnõn tam gün çalõşmasõnõ öngören yasa tasarõsõ ile başlayacak. Tasarõnõn bu hafta Meclis’ten ge- çirilmesi planlanõyor. Sağlõk meslek örgütleri- nin protesto ettiği düzenleme yasalaşõrsa, üni- versite hastaneleri ile devlet hastanelerinde ça- lõşan hekimler tam gün çalõşmak zorunda kala- cak. Hekimlerden, üniversite veya muayeneha- neleri arasõnda seçim yapmalarõ istenecek. Tam Gün Yasa Tasarõsõ’nõn yasalaşmasõnõn ardõndan “Kamu Düzeni ve Güvenliği Müs- teşarlığı” kurulmasõna ilişkin yasa tasarõsõnõn görüşmelerine başlanacak. Terörle mücadelede kurumlar arasõnda koordinasyonu sağlamak üzere kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlõğõ kurulmasõnõ düzenleyen tasarõya göre, müste- şarlõğõn, güvenlikle ilgili operasyonel bir gör- evi olmayacak. Müsteşarlõk bünyesinde istih- barat değerlendirme merkezi oluşturulacak. Gizlilik içeren işler için bütçesine, örtülü öde- nek konulacak. Meclis’te, TOKİ’ye devredilen arazi ve arsalarõn, arazi vergisinden muaf ol- masõnõ öngören yasa tasarõsõ görüşülecek. TAM GÜN TASARISI MECLİS’TE FIRAT KOZOK ANKARA - Milli Eğitim Ba- kanlõğõ’nõn Ders Kitaplarõ ve Eğitim Araçlarõ Yönetmeliği’nde yaptõğõ değişikliklerle yayõnevinden ba- ğõmsõz kitap yazan bir öğretmen, ki- tabõnõn okullarda okutulmasõ için ba- kanlõğa başvuramayacak. Bir kita- bõn incelenmesi için bakanlõğa or- talama 6-7 bin TL verilecek. Yeni yönetmeliğin “Öğrencilere aldırılamayacak kitaplar” baş- lõklõ 41. maddesinde yer alan “Mil- li Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenmeyen ders kitapları ile okutulacak diğer eğitim araçları öğrencilere aldırılamaz” hükmü nedeniyle okullara girecek her tür- lü yardõmcõ ders kitabõ ve okuma ki- tabõ ile internet destekli yardõmcõ pa- ketlerin onaydan geçmesi gerekecek. Halihazõrda bakanlõk onayõ olmak- sõzõn okullara giren bu tür paketler öğrencilere tavsiye edilemeyecek. Değişiklik ile bağõmsõz kitap yazan bir öğretmen, kitabõnõn okullarda okutulmasõ için bakanlõğa başvura- mayacak. Yalnõzca yayõnevleri ki- taplarõnõ bakanlõğa sunabilecek. MEB’İN YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ Bayõndõrlõk ve İskân Bakanlõğõ’nca hazõrlanan “İmar Yasasõnda Değişiklik” tasarõsõnda ilk müdahale, yasanõn “planlama disiplini”ni öngören 3. maddesine yapõlõyor. Herhangi bir alanõn plana aykõrõ kullanõlamayacağõnõ öngören fõkraya “bakanlõğõn resen müdahalesi” ekleniyor. Görüşme sonrasında Barak, Büyükelçi Çelikkol’a özel ilgi gösterdi. (AA) Ders kitaplarında yayınevi tekeli İstanbul Haber Servisi - CHP İs- tanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin, AKP’nin “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” çalõşmalarõnõ eleş- tirerek, “İstanbul, Londra ve Pa- ris’le karşılaştırılıyor. Ama bu ül- kelerin hiçbirinde selden insanlar ölmüyor. İstanbul’da kaçak ya- pılaşma yüzde 65’ken, bu kent- lerde kaçak yapılaşma sıfır” dedi. Tekin, partisinin Kadõköy Bele- diyesi Evlendirme Dairesi’nde dü- zenlenen 33. Olağan İlçe Kongre- si’ne katõldõ. Tekin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’ne ilişkin eleştirilerde bulunarak, İstanbul’un Atina, Londra ve Paris’le kõyaslan- masõ gerektiğini, ancak bu ülkeler- de hiç kimsenin selden ölmediğini, kentlerin tamamõnda kaçak yapõ- laşmanõn sõfõr olduğunu, İstanbul’da ise İBB Başkanõ Kadir Topbaş’õn deyimiyle kaçak yapõlaşmanõn yüz- de 65 olduğunu vurguladõ. Kongreye, CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Bihlun Tamaylıgil, İs- tanbul Milletvekili Algan Haca- loğlu, Genel Sayman Mustafa Öz- yürek, Milletvekili Nur Serter ve çok sayõda partili katõldõ. CHP KADIKÖY OLAĞAN KONGRESİ ‘Avrupa kentinde kaçak yapı olmaz’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle