Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
6 EYLÜL 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
Batõ’nõn siyasi çözüm için Türkiye’yi sõkõştõrmasõnõ isteyen Öcalan’a göre ‘Sevr Lozan’a bin kere değer’di
Lozan’õnrevizyonuveSevr
R
oma’da gazeteci Chris Kutsche-
ra’nõn, “Savaşıma politik olarak mı
devam edeceksiniz, silahlı savaşı
sürdürecek misiniz?” sorusuna, Öcalan,
Avrupa’nõn, “Türkiye’ye savaşı durdurun,
politik çözüm bulun!” demesi gerektiği ya-
nõtõnõ vermişti. “Politik çözüm” ise Lozan’õn
Kürtler açõsõndan revizyonuyla ifade edil-
mişti. Şöyle diyecekti: “Avrupa’nın Lozan
Antlaşması’nda (1923) sorumluluğu var-
dır. Kürtlere bu antlaşmanın revizyonu-
nu borçludur. Bu antlaşmayla dört halk
haritadan silinmiştir. Grekler, Ermeniler,
Asurlar ve şimdi Kürtleri silmek (elimi-
nate) istiyorlar.” (The Middle East, April
1999, s. 10.)
Batõ’nõn Kürtlere borçlu olduğu “Lo-
zan’ın revizyonu” ise Sevr Antlaşmasõ’nda
yer alan “Kürdistan”dõr. Öcalan, “Sevr’in
Lozan’a bin kere değer” olduğunu,
“Sevr’de halkların kimlik hakları, Lo-
zan’da faşizm” bulunduğunu, “ikide bir
Sevr’i karalamanın bu halkların kimliğine
saygısızlık olduğunu” yineliyor (Ülkede
Gündem, 27 Ağustos 1997), Hollanda’ya git-
mek amacõyla bekletildiği Roma’da siyasi çö-
züm bulmasõ için, Batõ’nõn Türkiye’yi sõ-
kõştõrmasõnõ istiyordu.
LENİN VE STALİN KIZGINLIĞI
Rus gazeteci Vadim’le görüşmesinde,
Öcalan, “Ekim Devrimi’nden önce Rusya
ordularının Kürdistan’a kadar geldiğini,
hatta Dersim, Bitlis, Ermenistan’a kadar
gittiklerini, Rusya çekilmeseydi, Erme-
nilerin ve Kürtlerin devlet olacağını”
söyleyecek ve Rus ordularõ, Brest-Litovsk
Antlaşmasõ’yla, 1878 (93) harbi sõnõrlarõna
çekildiği için Lenin ve Stalin’i eleştirecekti.
Çarlõk Rusyasõ’nõn önerisiyle Rusya, İn-
giltere, Fransa dõşişleri bakanlarõ arasõnda ka-
rarlaştõrõlan Sykes-Picot Antlaşmasõ’na (Ma-
yõs 1916) göre, Dicle’nin akõş çizgisinin do-
ğusundaki bölgenin Rusya’ya bõrakõlmasõ
karşõlõğõnda, batõsõndaki bölge Fransõzlara bõ-
rakõlmõştõ. Sevr Antlaşmasõ imzalanmadan
önce Fransõzlar tarafõndan hileyle işgal edi-
lecek olan, Klikya adõyla bilinen eski Ermeni
yerleşim yeri olan bu bölgenin, Ermeni
özerk bölgesi olarak, Büyük Ermenistan’a
katõlmasõ Ermeni liderler tarafõndan Sevr ha-
ritalarõ belirlenirken ifade edilmekteydi.
BATI’NIN AMACI FARKLIYDI
Kõsacasõ, Lozan’õn revizyonundan Kürt-
lerin kazanacağõ Şõrnak ile Hakkâri’nin ya-
rõsõydõ, Sevr Antlaşmasõ yürürlüğe konmuş
olsaydõ, Kürtlerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin
özgür ve eşit yurttaşlarõ olarak sahip oldu-
ğu topraklarõndan kovulmuş ya da Büyük Er-
menistan’õn ve Kilikya’ya oturmuş olan
Fransõzlarõn vergilendirdiği alt-kastlarõ ola-
caklarõ açõktõ.
Şu da belirtilmeli. Sevr haritasõnõ hazõrla-
yan Batõ, Kürtlere bir devlet kazandõrmak için
değil, Türkiye Cumhuriyeti adõnõ alacak olan
ulus-devleti kurdurmamak için haritaya bir de
Kürdistan eklemiş ve onu öyle ikiye bölmüştü
ki, değil devlet olmak, hindi çiftliği bile ola-
mazdõ. Bunun için olsa gerek ki, Öcalan, Rus
gazeteciye, “Rus orduları gitmeseydi Er-
menistan da, Kürdistan da kurulmuş ola-
caktı” dediği yerde “TC’nin (yani Türkiye
Cumhuriyeti’nin) çöküşünün”, PKK’nin
“Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi-
ne bağlı olduğunu” söyleyecekti.
TC’nin çöküşünü, Öcalan, doğal ki, Er-
menistan ile Kürdistan’õn kuruluşuna en-
dekslemişti. Kürdistan’õn kurulmasõ için
Türkiye Cumhuriyeti’nin çökertilmesi, “ege-
men Türklüğün” Anadolu’dan sökülüp
atõlmasõ, ayrõlõkçõ Kürtlerin coşkuyla dil-
lendirdiği konulardõ. “Çağımızın Bizansı
TC’yi Anadolu’dan sökmek”, “Kema-
lizmi parçalamak ve bu coğrafyadan sü-
pürmek”, “Türk ordusunun merkezi ya-
pısını”, dolayõsõyla “Türk devletinin mer-
kezini dağıtmak” (Sosyalist Alternatif,
Ağustos 1995) isteğiyle yanõp tutuşmalarõ,
Kürtlerin Türkiye’den ayrõlmak, ayrõ devlet
kurmak isteğiyle sõnõrlõ olmamak gerekirdi.
ÖCALAN’DAN ÇİRKİN SÖZLER
PKK’nin yayõn organõ Serxvebun’un Ka-
sõm 1990 tarihli sayõsõnda yayõmlanan
“TC’nin 67. Yıl Gerçeği” yazõsõnda, Öca-
lan, 1920’lerde kurulan Cumhuriyetin te-
peden inme olduğunu, bir gecede kuruldu-
ğunu, çirkin, kaba ve ağõr sözlerle ve eleş-
tirel bir söylemle dile getirirken PKK’nin,
“Kürdistan’da bir halk cumhuriyeti”
kurmayõ amaçladõğõnõ da bu arada açõklõ-
yordu. Okuyalõm Öcalan’õ: “M. Kemal bir
gün açıklıyor, ertesi gün ise yirmi bir pa-
re top atışı ile Cumhuriyet ilan ediliyor.
Biz Kürdistan’da kurulacak sisteme şim-
diden ‘halk cumhuriyeti’ diyorsak, bu-
nun partisini, programını oluşturduğumuz
içindir. Savaşını çok yoğun biçimde, çok
uzun süredir verdiğimiz içindir. Halen de
çok uzağımızdadır diyoruz. Bunlar ise bir
günde ilan ediyorlar. Sahtekârlığa bakın.
Böylesine büyük bir ülke içinde, bir kişi-
nin bir günde Cumhuriyeti ilan etmesi, üç-
kâğıtçılık değil de nedir? Hani partisi, ha-
ni programı, hani mücadelesi, hani temel
değer yargıları, hani ilkeleri?” (Abdullah
Öcalan, 12 Eylül Faşizmi ve PKK Direni-
şi, Yurt Yayõnlarõ, Kasõm 1992, s. 497.)
Kimi okurun pes dediğini duyar gibiyim
ama benim pes etmeye niyetim yok, üstelik
Erdoğan’õ keyiflendirmek gibi bir keyfi de
kaçõrmak istemem. Şöyle:
HANGİ TÜRKİYE OLACAKTI?
“M. Kemal”in Anadolu’daki gücünü ne-
reden aldõğõ sorusunu Öcalan, kendisi ya-
nõtlõyor: “Ayrılırken Vahdettin’in yanına
gidiyor. (…) İşte yetkiyi, daha sonradan
kovduğu Vahdettin’den alıyor. Yani güç
kaynağı Vahdettin’dir; partisi, Vahdet-
tin’in partisidir; ve kendisi de Vahdet-
tin’in paşasıdır. Korkunç ikiyüzlülük et-
miştir.” (s. 497.) “Anti-sosyalist ve anti-
İslamcıdır.” “Adam insanlığa dayanmı-
yor; tarihe düşman, insanlığa düşman, di-
ne düşmandır” (s. 499.) Bir zamanlar
Özal’dan işittiğimiz, şimdilerde “Son Os-
manlı”nõn ve “Osmanlıların” söylediği
gibi, “Evet Osmanlı sultanları olsaydı, bu-
gün Türkiye’de cumhuriyetten daha iyi
bir rejim rahatlıkla sürdürülebilirdi. Bel-
ki de Türkiye, daha çok gelişebilirdi.” (s.
498.) Hiç kuşku yok ki doğrudur!
Ama soru şuydu: Öcalan, “Evet Osmanlı
sultanları olsaydı, bugün Türkiye’de cum-
huriyetten daha iyi bir rejim sürdürülebi-
lir, belki Türkiye daha çok gelişebilirdi!”
diyordu ama bir şeyi, küçük bir ayrõntõyõ unut-
muş görünüyordu. Öyle ya, hangi “Türki-
ye’de” ve hangi “Türkiye” olacaktõ daha öz-
gür olan ve daha çok gelişecek olan? Sevr uy-
gulansaydõ, Türkiye olacak mõydõ ki?
1
991’de yayõnlanan Ulus, Uluslaşma, Demokratik-
leşme kitapçõğõmda yer alan bir paragrafõ burada yi-
nelemek isterim: “Bugün ulus birliği içinde, ırk gi-
bi, dil, din, mezhep gibi farklılıkları geriye doğru de-
rinleştirerek karşıtlığa ve dolayısıyla düşmanlığa
dönüştürmek de, bu farklılıkları, geçmişten gelen özel-
likler ve zenginlikler olarak algılayarak insanlığın ge-
lişmesinin dinamiğine dönüştürmek de olanaklı.”
Ne var ki ve ne acõdõr ki, kültürel zenginlikler olarak
nitelediğimiz etnik gibi doğal zenginlikler ve din gibi
geleneksel olarak oluşmuş farklõlõklar, Türkiye’nin
“stratejik ortakları”nõn güdümünde derinleştirilerek
karşõtlõğa ve düşmanlõğa dönüştürüldü. Kuşku yok ki,
PKK, bu oyunun tek aleti değildi. Nasõl ki, NATO’nun
Türkiye’de bir askeri darbe planõna uyarlõ olarak,
1974’ten 12 Eylül’e (1980) değin ülke, giderek bir yan-
dan gençleri, emekçileri ve genel olarak halkõ etnik ve
mezhepsel konumlarõna göre birbirine düşmanlaştõra-
rak yaygõnlaşan, yoğunlaşan, yeğinleşen bir iç savaşa
sahne olduysa, 12 Eylül yönetimi, ABD’nin güdüledi-
ği doğrultuda planlõ ve programlõ olarak birbirine düş-
manlaştõrdõğõ ve böldüğü emeği ve emekçiyi, pusuda,
işkencede, hücrede, darağacõnda yok etti. Sağ-sol bö-
lünmesi ideolojik olmaktan çok, Alevi-Sünni gibi
mezhepsel, Türk-Kürt gibi etnik bir plan üzerinde ge-
liştirildi. Aleviler yalnõz laik olduklarõ ya da laik parti
olan sosyal-demokrat partilere oy verdikleri için, kent
kent yok edildiler; Kürtler, sosyalist ya da komünist ya-
kõştõrmasõ altõnda salt Kürt olduklarõ için ezildiler.
BASKILAR AYRILIKÇILIĞI TETİKLEDİ
Öyle ki, Kürtçe, konuşma dili olarak yasaklanarak, Kürt
ananõn cezaevindeki oğluyla konuşmasõnõn dipçikle en-
gellenmesinden, mõrõldandõğõ Kürtçe bir ezginin bedeli-
ni ya polis kurşunuyla, ya işkencede, ya cezaevinde öde-
meye değin, Kürtler üzerinde yoğunlaştõrõlan dilsel ve kültü-
rel baskõlar, ayrõlõkçõ siyasal hareketleri tetikledi, şiddete dö-
nüştürmekle kalmadõ, şiddeti yaygõnlaştõrdõ ve yeğinleştirdi.
Baskõ o denli dayanõlmaz yoğunluktaydõ ki, Diyarbakõr Ce-
zaevi’nde Kürt gençler topluca kendilerini yakarak yaşamla-
rõyla bir halkõn çiğnenen onurunu kurtarmaya çalõştõlar. 12 Ey-
lül askeri yönetimi, NATO planõ çerçevesinde kirli savaşla kir-
letilen ülkeyi, bir halkõ ayaklanacak boyutta ve derinlikte da-
ha çok kirletmiş, ulusu ve ülkeyi lime lime bölmesi için prog-
ramlanan PKK’nin, birkaç yõl içinde Türkiye’ye karşõ savaş
açacak denli güçlenmesinin toplumsal ortamõnõ yaratmõş, önü-
nü ve yolunu açmõştõ.
Ama şunlarõ da bilmek gerekir: Ulus, dinsel ve etnik kim-
liklerin üstünde, bu kimliklerden nitel olarak farklõ bir bir-
liktir, birimdir. Etnik topluluklar arasõndan birinin (yani Türk-
lerin) ulusun oluşumunda, geçmişten gelen ve devlet gele-
neğinde odaklaşan kazanõmlarõ dolayõsõyla belirleyici rol oy-
namõş olmasõ, bu öncü rolü oynamõş olan etnik topluluğa (ya-
ni Türk etnisitesine) aynõ ulus içinde yer alan öteki etnik top-
luluğu (Kürtleri) ezme, baskõlama hakkõ vermez, veremezdi.
Eşitlik ve özgürlük isteyen Kürtler üzerinde yoğunlaştõrõ-
lan 12 Eylül döneminin baskõlarõnõ, Ulusal Kurtuluş Savaşõ
sürecinde Koçgiri isyanlarõyla (1921), Cumhuriyetin teri ku-
rumadan yeni devleti tehdit eden Şeyh Sait İsyanõ’yla (1925),
Ağrõ isyanlarõyla (1931) köklenen ayrõlõkçõ hareketlerin ne-
den olduğu, Kürtler üzerindeki sõnõrlamalarla açõklamamak
gerekir. Özellikle de ekonomik ve siyasal bütünleşmeye kar-
şõ dirençli bir yapõ oluşturan aşiret ve kabile gibi geleneksel
yapõlarõn korunduğu, feodal toprak mülkiyet biçimlerinin ağõr
bastõğõ, gerici teokratik kurumlarõn toplumsal yaşamõ derin-
den etkilediği, yani uluslaşma süreciyle tam ve uyumlu bir bü-
tünleşme içersine çekilememiş toplum birimleri üzerinde böy-
le bir baskõ, ayrõlõkçõ eğilimleri isteklendirdi ve tetikle-
di. Bu, şöyle de güncelleştirilebilir:
FAŞİZM VE NEGATİF FAŞİZM
Emperyalist saldõrõnõn hedefinde ya da kendi eğilim-
leri doğrultusunda, dõşardan ve içerden, ulusu, etnik ya
da dinsel topluluklara bölmek söz konusu olduğunda, ulu-
sun oluşumunda öncü rol oynamõş olan etnik kimliğin (di-
yelim Türk kimliğin), öteki kimliklerden çok ve onlar-
dan önce ve kimi zaman onlara karşõ, ulusun bölünme-
sini, emperyalist-küresel egemenliğe ve onun bir aleti ha-
line getirilmiş bulunan dinsel gericiliğe karşõ, daha du-
yarlõ olmasõ, daha derinden sorumluluk üstlenmesi do-
ğasõ gereğidir. Ama etnik ayrõmcõlõğõ etnik baskõyla ön-
lemek ve bunu sistemleştirmek, etnik ayrõmcõlõğa karşõ
etnik baskõ uygulamak, etnik ayrõlõkçõ şiddete karşõ et-
nik şiddet uygulamak, sürekli faşizm üretir ve faşizmi sis-
temleştirir. 12 Eylül sürecinde yapõldõğõ gibi. Türkiye’de
geçmişten günümüze, varolan ayrõlma ve ayrõ devlet kur-
ma yanlõlarõnõn, demokratik olmayan yöntemlerle bas-
kõlanarak bu ayrõmcõlõğõn canlõ tutulduğu ve yõğõnsal-
laştõrõldõğõ göz ardõ edilmemeli. Sorun ayrõlma değil, ay-
rõşma değil, demokratikleşme sorunudur. Demokratik-
leşmenin yöntemi demokratik olmak gerekir. Siyasal açõ-
dan olduğu kadar ekonomik açõdan da sorun, etnik so-
run değil, ulusun üyelerinin tam eşitleşmesi ve özgür-
leşmesi sorunudur. Özgürlüklerin, ayrõlma özgürlüğü ola-
rak kullanõlmasõnõ, bireysel düşünceler olarak anlayõşla
karşõlamak gerekir, ama ayrõlma özgürlüğünün olmasõ ay-
rõ şey, ayrõlmak istemek ayrõ şey ve bunu silah yoluyla
gerçekleştirmeye çalõşmak çok daha ayrõ şeylerdir. Bi-
ri nasõl ki faşizm ise öteki de negatif faşizmdir.
DEMOKRATİKLEŞMENİN ANAHTARI
Demokratikleşmenin anahtarõ, etnik ya da dinsel ayrõşmada
değil, demokratikleşmenin devindiricisi modern emekçi sõ-
nõf ve katmanlardadõr. Modern anlamda sõnõflaşmamõş, aşi-
ret yapõsõna yargõlõ, kast ya da yarõ-kast konumunda, serf du-
rumunda emekçilerin işi de değildir demokratikleşme. Et-
nik siyasallaşma, etnik özelliklere ve topluluklara göre
emekçi sõnõfõ bölme, ulusu bölme, aşiretleri egemen duruma
getirme; dinsel siyasallaşma, tarikat ve cemaatlerin siyasal
yaşama egemen olmasõ, aklõn ve bilimin, inançlarõn baskõ-
sõ altõna alõnmasõ, yani ulema ve şeyhler tarafõndan yönlen-
me ve yönetilme, çağdõşõ, gerici siyasalardõr. Etnik topluluklarõ
ve aşiret birliklerini ulus olarak nitelemek ne denli yanlõş-
sa, etnik ayrõmcõlõğõ, uluslarõn geleceklerini belirleme hak-
kõ olarak nitelemek de o denli yanlõştõr, çağ karşõtlõğõdõr, PKK
bunun dõşõnda değildir.
Etnik ayrõmcõlõk çağdõşõ
S Ü R E C E K
Lozan Barış Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalandı.
Cumhuriyetin teri kurumadan yeni devleti tehdit eden Şeyh Sait.
Erdoğan’ı bekletmemek için...
İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan ile birlikte memleketi Kayseri’de maç
seyretmek isteyen Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün
oğlu Mehmet Emre Gül, trafikte sõkõşõnca yolda bu-
lunan bir “Motorsikletli Şahin Trafik Polisi”nin
motorunun arkasõna binerek Sabiha Gökçen Hava-
limanõ’na ulaştõ. Türkiye-Estonya dünya kupasõ
grup elemeleri maçõ için İstanbul’dan Kayseri’ye gi-
den Erdoğan, Sabiha Gökçen Havalimanõ’nda Meh-
met Emre Gül’ü VIP salonunda beklemeye başladõ.
Trafikten dolayõ geç kalan Mehmet Emre Gül, başõn-
da kaskõ olmadan motorlu trafik polisinin motoruna
binerek Sabiha Gökçen’e ulaşabildi. VIP salonunda
25 dakika bekleyen Erdoğan, Gül’ün ulaşmasõnõn ar-
dõndan başbakanlõk uçağõ DAP ile Kayseri’ye gitti.
Okula ilk adımın maliyeti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Eği-
tim-Sen, 2009-2010 eğitim öğretim yõlõnõn başla-
masõna az bir süre kala, okul masraflarõnõn veliye
maliyetini araştõrdõ. Sendika Genel Başkanõ İsmail
Koncuk, araştõrma sonuçlarõna ilişkin şu bilgileri
verdi: “Ana sõnõfõna gidecek bir öğrenci için en dü-
şük 394.11 TL harcama yapõlmasõ gerekiyor. Daha
kaliteli malzeme almak isteyenler de 1240.97 TL
harcamak zorundalar. İlköğretime giden bir öğrenci
için en düşük 474.71 TL, en yüksek 17.784.08 TL;
genel liseye giden bir öğrenci için en düşük 631.88
TL, en yüksek 2 bin 178.36 TL, meslek lisesine gi-
den bir öğrenci için en düşük 604.81 TL, en yüksek
2 bin 122.96 TL harcama yapõlmasõ gerekiyor.”
CHP Anıtkabir’e çıkacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP il
başkanlarõ, partinin 86’ncõ yõldönümünün kutlana-
cağõ 9 Eylül’de Ankara’da toplanõp Genel Başkan
Deniz Baykal ve parti yöneticileriyle birlikte Anõt-
kabir’i ziyaret ederek Atatürk ve İnönü’nün man-
evi huzurunda saygõ duruşunda bulunacak. CHP
Genel Sekreteri Önder Sav, il başkanlõklarõna bir
genelge göndererek tüm il başkanlarõnõ partinin
kuruluş yõldönümü dolayõsõyla yapõlacak etkinlik-
lere katõlmak üzere Ankara’ya davet etti. CHP’nin
kuruluş yõldönümü dolayõsõyla ayrõca parti genel
merkezinde “CHP Tarihi Sergisi” açõlacak.
Uyuşturucu operasyonu
İstanbul Haber Ser-
visi - Esrar ve uyuşturucu
hap ticareti yapmaktan tu-
tuklanarak cezaevine gi-
ren ve ocak ayõnda tahliye
edilen Andrea M, tahliye-
sinin ardõndan memleketi
Arnavutluk ile Türkiye
arasõnda uyuşturucu trafi-
ğini organize etmeye baş-
ladõ. Narkotik polisleri ve
istihbarat ekipleri tarafõn-
dan izlemeye alõnan An-
drea M, Arnavutluk’ta bir
uyuşturucu örgütüne eroin
temin etmek için Nihat B.
ve Cevat B. ile irtibata geçti. Uyuşturucunun yurtdõ-
şõna çõkarõlmak üzere hazõrlandõğõnõ tespit eden po-
lis, Andrea M, Mimoza Z, Cevat B, Nihat B, Arben
T, Lutfi B. ve Fatmir L’yi gözaltõna aldõ.
Vali yardımcısı oldu
UŞAK (AA) - Erzurum’un Oltu ilçesine atan-
dõktan sonra görev yaptõğõ Uşak’õn Sivaslõ ilçesinde
düzenlenen veda gecesinin ardõndan, hakkõnda İçiş-
leri Bakanlõğõ tarafõndan soruşturma açõlan Sivaslõ
Kaymakamõ Sedat Yõldõrõm, Urfa Vali Yardõmcõlõğõ
görevine getirildi. Yõldõrõm hakkõnda Erzurum’un
Oltu ilçesine atandõktan sonra ilçe halkõnõn düzenle-
diği veda gecesinde yaşanan olaylarõn ardõndan İçiş-
leri Bakanlõğõ tarafõndan başlatõlan soruşturmanõn
sona erdiği, görev yerinin de değiştirilerek Urfa Vali
Yardõmcõlõğõ görevine atandõğõ öğrenildi.
Özele sevk yapılmayacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Maliye
Bakanlõğõ, Tedavi Yardõmõna İlişkin Uygulama
Tebliği’ni yayõmladõ. Buna göre Maliye Bakanlõğõ,
diş tedavileri için özel kuruluşlara sevki kaldõrdõ.
Diş tedavilerinin resmi kurumlarda yapõlmasõnõ ön-
gören Maliye Bakanlõğõ, iltihabi bağõrsak hastalõk-
larõnda iç hastalõklarõ uzmanõ veya genel cerrahi uz-
manõ tarafõndan reçete edilen ilaçlarõ ödeyecek.
Kamyonlar çarpıştı: 2 ölü, 3 yaralı
BURSA (AA) - Bursa’nõn merkez Nilüfer ilçe-
sinde meydana gelen trafik kazasõnda 2 kişi öldü, 3
kişi yaralandõ. Reyhan Dişbudak’õn kullandõğõ kam-
yon, İstanbul-İzmir çevre yolunun 16. kilometresin-
de, yolun sağõnda patlayan lastiği değiştirilen Ekrem
Aksoy’a ait kamyona arkadan çarptõ. Kazada, kim-
likleri belirlenemeyen lastik tamircisi ile kamyonda
yolcu olarak bulunan kişi olay yerinde hayatõnõ kay-
betti. Sürücü Dişbudak ile aynõ araçta yolcu olarak
bulunan Kerem Timur ve Osman Duran yaralandõ.
Nüfus cüzdanõmõ kaybettim. Hükümsüzdür.
ERSANAY KIRTIL
Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür.
SÜLEYMAN RAHMİ DEMİRCİ