20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yalandan Kim Ölmüş ki... İktidarın medyaya yönelik baskı girişimleriyle il- gili olarak yabancı basında yoğunlaşan eleştiriler karşısında Başbakan, savunma hakkını kullanmak için ilginç bir mekân seçmiş. Partisinin Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından, Ankara’daki kordiplomatik için düzenlenen iftar ye- meğinde, önce demokratik açılım konusunda ko- nuşmuş. Ardından da Doğan Yayın Holding’e ve- rilen rekor ceza için düşüncelerini söylemiş. “İfa- de özgürlüğüne önem veren ve bunun gereğini hakkıyla yerine getiren bir iktidarın, özgür basını susturmak, engellemek, sıkıştırmak, üzerinde si- yasi baskı kurmak gibi niyeti olmaz. Olamaz. Hü- kümet olarak basının görevini en iyi şekilde yeri- ne getirmesi için bugüne kadar olduğu gibi bun- dan sonra da biz gereken her şeyi yapmaya ha- zırız” demiş. Erdoğan’ın medyaya ve özellikle söz konusu gruba yönelik sözleri bu kadarla sınırlı değil. Baş- bakanımızın, eleştiriler karşısında ne kadar hoş- görülü olduğunu belirtmek amacı ile özellikle ya- bancı kamuoyuna vermek istediği mesajın satır- başlarına da değineceğim. Ama, daha önce söylenmesi farz olanlar var. Ankara’da görevli büyükelçiler için düzenlenen bir yemekte, iktidarın, medya özgürlüğü karşı- sındaki “düşünce ve görüşleri” bizzat o iktidarın başı tarafından açıklanırken aynı zaman dilimi için- de Maliye Bakanlığı da yine haftalarca süren sus- kunluğunu bozarak Doğan Medya Holding’e karşı özel amaçlı bir vergi incelemesi yapılmadı- ğını iddia eden bir tür aklanma savunması ya- yımlıyor. Rastlantı bu ya. Yine aynı günün şafağında, Feh- mi Koru’nun Hürriyet’e kesilen cezayı politik ne- denlere bağlayanları eleştiren, onlara olayın te- melinde objektif gerekçeler olamaz mı şeklinde so- ru yönelten bir yazısını okuyorsunuz. Dış basında yer alan yazıların etkisiyle mi? Sanki bir propaganda merkezi, Aydın Doğan ve medyasına yönelik bu baskı girişimi dolayısıyla, AB kapısında bekleyen AKP iktidarına karşı dış basın ve uluslararası medya kuruluşlarınca yoğun bir biçimde sürdürülen eleştirilerden yılarak yeni bir taktik oluşturmuş. O taktik gereği Başbakan, yabancı misyon temsilcilerini topladığı iftar ma- sasında, olan biteni “devletin kurumlarının kendine has rutin çalışmalarını, basın özgürlüğü ile karış- tırmanın doğru olmadığını” söylemekle de yetin- memiş. ”.. benim basın kuruluşları üzerinde siyasi, ekonomik baskı kurma hakkım ve yetkim yok” de- mek gereğini duymuş. Ama yine de kendisinin ya da görevlendirdiği kimselerin, Doğan Grubu’na F tipi andıçlar ve- rerek şu yazarları istemiyoruz denildiğini bildiren haberleri yalanlamaya yanaşmamış Başbakan. Onun yerine, “ifade özgürlüğü çerçevesinde benim özgürlüklerime, kişisel haklarıma yapılan saldırılar karşısında basına yönelik eleştirilerimi yaparım. Basın da beni eleştirir. Eleştirecektir” demiş. Bizimki gibi, sadece sözde değil, özde de de- mokrat olan kimi ülkelerin büyükelçileri için bu, yet- ki sınırlarını ve haddini bilme itirafı, özel bir anlam taşıyabilir. Ancak o ülkelerin Ankara’daki büyük- elçilik binalarında da her gün, Türk medyasında yazılı ve sözlü olarak yer alan demeçler, eylem- ler ve özellikle yorumlar, kendi dillerine çevrilerek değerlendirmeye alındığı için, kimi yabancı dip- lomatların, gazete okumadığı ısrarla söylenilen Re- cep Tayyip Erdoğan’dan daha fazla, kimin, kim için neler yazıp konuştuğu meçhul değildir. İktidarın sabah akşam savunmasını yapmak amacı ile bilgisayarlarının başına geçen, TRT’de ya da öteki TV kanallarında yüzlerini eskitmekten gocunmayan Ekrem Dumanlı’lar, Fehmi Koru’lar, hatta Doğan Medya’nın yazılı, sözlü kurumların- da baş tacı edilen Akif Beki’lerin köşelerinden Ay- dın Bey’e gönderilen tavsiye mesajlarını, ağızla- rı açık kalarak onlar da okumuyorlar mı? O mesajların Doğan Grubu’nu da, bütünü ile “yandaş medya”nın sultası içine çekmek, öyle- likle “yandaş polis” ve “yandaş yargı” için de düğmeye basma girişimlerine zemin hazırlamak amacına yönelik olduğunu bilmiyorlar mı? Başbakan’ın, önceki gece verdiği iftarın özel ko- nuklarının ülkemizi, bütün girdisi çıktısı ile birço- ğumuzdan çok daha yakından izlediği ve iyi bil- diğini söylemek, abartı sayılmamalıdır. Aralarında belki atasözlerimizi, o arada mese- la “Yalandan kim ölmüş ki?” diyen o çok kul- landığımız özdeyişimizi bilmeyenler çoktur. Erdoğan da onların bu durumlarını bilerek böy- lesine rahat bir demokrat politikacı edası ile ko- nuşmuştur. O rahatlığı böylesine özel yemek ko- nuşmaları sırasında değil, her zaman sergileye- bilmesi için, adımlarını Sayın Başbakan gerçek bir demokrat olarak atmalı, örtülü eylemlerle kendi- si için yandaş putlar yaratmak sevdasından vaz- geçmelidir. [email protected];Faks: 0 216 302 82 08 Uzmanlõk Dernekleri Federasyonu Başkanõ Prof. İtil, projenin anayasaya aykõrõ olduğunu söyledi ‘Sağlõkta dönüşüm’ sağlõksõzİstanbul Haber Servisi - 30 tõp derneğinin oluşturduğu Uz- manlõk Dernekleri Platformu Başkanõ Prof. Dr. İsmail Mete İtil, AKP hükümetince yürür- lüğe konulan Sağlõkta Dönü- şüm Projesi’nin, Anayasaya ay- kõrõ olduğunu, ne ekonomik ne de idari açõdan sürdürülebilirli- ğinin mümkün olduğunu belir- terek, “Hekimlerin hemen ta- mamı yasaya karşıdır” dedi. ABD’de, zenginlerin “Be- nim paramla fakiri tedavi etme” sloganõyla itiraz ettiği sosyal güvenlik yasasõ tartõşõ- lõrken, Türkiye’de de sağlõkta piyasalaştõrmayõ getiren Sağ- lõkta Dönüşüm Projesi’ne he- kimlerin itiraz sesleri yükseli- yor. Uzmanlõk Dernekleri Plat- formu adõna açõklama yapan Prof. Dr. İsmail Mete İtil, sos- yal güvenlik sistemindeki açõk- larõn fazla olduğu öne sürülerek gerçekleştirilen yasal değişik- liklerin sistemde daha büyük açõklara yol açtõğõnõ anõmsata- rak, şöyle devam etti: “Özel sektöre 2008 yılında 5 milyar dolara yakın para aktarıldığı halde, özel sektörde de iflaslar artmaya başladı. Sistem heki- mi kazanmayı düşünmediği için başarı şansı çok düşük. Başarılı olduğu söylenen sis- temde hekimlerin 2007 yılın- da yürürlüğe giren yönetme- liklerle serbest çalışma hakla- rı engelleniyor, özel hastane- lerin kadroları kontrol altına alınıyor, tedavi masrafları büt- çe talimatlarıyla son derece düşük ücretlere çekiliyor, he- kim emeği ucuzlatılıyor ama sadece 2008 yılında 26 milyar dolar SGK açığı var.” Antidemokratik yönetmelikler, baskılar... Sistemin “liberal yönetim- lerde görülmeyecek anti-de- mokratik yönetmelikler, ma- li baskılar, kurum baskıları ve Türkiye ekonomisini zorla- yan açıklarla” sürdürülmeye çalõşõldõğõnõn altõnõ çizen Prof. Dr. İsmail Mete İtil, özetle şun- larõ kaydetti: “Özel sektöre he- kimlere yüksek ücret öden- memesi için uyarılarda bulu- nulmuştur. Meclis’te çoğun- luğu bulunan bir iktidar için yasa çıkarmak zor değildir. Ama bu yasa ve değişiklikleri Türkiye’yi sıkıntıya sokacak ve siyasi bir hata olacaktır. Ya- sayı hukukçulara incelettir- dik. Birçok madde anayasaya açık aykırılıklar içermekte- dir. Eğer yasalaşırsa, hukuk- sal olarak hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Hekimlerin hemen tamamı yasaya karşı- dır. Türk Tabipleri Birliği’nin bunun bilinciyle hareket ede- ceğinden eminiz.” 2009’DA 305 MİLYAR DOLAR Kanserin maliyeti yüksek İSTANBUL (AA) - Dünyada en önde gelen ölüm nedenleri arasõnda gelen kanser hastalõğõnõn ekonomik maliyetinin 2009 yõlõ sonu itibarõyla 305 milyar dolar olmasõ- nõn beklendiği bildirildi. Araştõrmacõ İlaç Firma- larõ Derneği’nden (AİFD) yapõlan yazõlõ açõklamaya göre, kanserle mücadele eden Amerikalõ bisiklet- çinin adõnõ taşõyan Lance Armstrong Vakfõ’nõn sponsorluğunda ve Ame- rikan Kanser Derneği’nin desteğiyle The Economist Intelligence Unit tarafõn- dan hastalõğa ilişkin bir ra- por hazõrlandõ. 2020’de 16.8 milyon hasta Rapora göre bu yõl tüm dünyadaki yeni kanser va- kalarõnõn sayõsõnõn 12.9 milyon olmasõ bekleni- yor. Bu sayõnõn 2020’de 16.8, 2030 yõlõnda ise 27 milyona çõkacağõ tahmin ediliyor. Raporda, kanser hastalõğõnõn yol açtõğõ ölümlere ve acõlara ek olarak 2009 yõlõ sonunda, dünya çapõnda 305 milyar dolar düzeyinde bir eko- nomik maliyete yol aça- cağõ belirtildi. Kanser tedavisinin, ge- lişmiş ülkelerin sağlõk har- camalarõnda çok önemli bir kalem olarak yer aldõ- ğõ anlatõlan raporda, ge- lişmekte olan ülkelerin bütçelerinde ağõr bir yük oluşturduğu ve tükettiği kaynaklar itibarõyla bazõ yoksul ülkelerin daha da yoksullaşmasõna neden ol- duğu kaydedildi. Rapor hakkõnda bir değerlendir- me yapan AİFD Başkan Yardõmcõsõ Engin Gü- ner, hastalõğõn dünya ça- põndaki ağõr boyutlarõnõn bir kez daha ortaya çõktõ- ğõnõ ifade ederek, halen bi- yoteknoloji ve araştõrma- cõ ilaç firmalarõnõn bu alanda yüzlerce yeni ilaç adayõ üzerinde çalõştõğõnõ hatõrlattõ. İlaca geç ulaşılıyor Türkiye’de de bu has- talõğõn tedavisi için her yõl milyarlarca lira düze- yinde harcama yapõldõğõ- nõ anõmsatan Güner, şun- larõ söyledi: “Bugün bi- yoteknoloji ve araştır- macı ilaç firmaları kan- sere karşı 800 yeni ilaç adayı üzerinde dünya çapında çalışmalarını sürdürüyorlar. Yeni ve orijinal ilaçların hasta- lara zamanında sunul- ması, bu hastalığın etkin tedavisi açısından bü- yük önem taşıyor.An- cak ne yazık ki Türki- ye’deki kanser hastaları Avrupa, ABD veya Ja- ponya’da hastalara su- nulan yeni ve orijinal ilaçlara bazen 2-3 yıla varan gecikmelerle eri- şebiliyor. Maddi imkân- ları olan hastalar yurt- dışına giderek bu ilaçla- ra zamanında erişebili- yor, ama gidemeyenlerin tedavisi gecikiyor. Çok acil durumlarda yeni ilaçlara ruhsatlandır- madan önce ulaşma ola- nağı sağlayan mekaniz- malar var. Ama bunlar- dan çok az sayıda hasta yararlanabiliyor. AİFD, bugüne kadar birçok kez, gelişmiş ülkelerde piyasaya çıkan yeni ilaç- ların hastalarımıza su- nulma süresini 6-9 aya indirecek önerilerde bu- lundu. Bu öneriler bir an önce uygulanmalı.” The Economist Intelligence Unit tarafõndan hazõrlanan raporda, bu yõl tüm dünyadaki yeni kanser vakalarõnõn sayõsõnõn 12.9 milyon olacağõ belirtiliyor. Prostat hastalıkları ve kanseri sık- lığındaki artış nedeniyle prostat kanseri konusunda yurttaşları bilinçlendirmek için, Şişli Meyda- nı’na dev prostat maketi konuldu. Maketin açılışına Şişli Belediye Başkan Vekili Tayfun Kahyaoğlu, Türk Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu ve der- neğin saymanı Prof. Dr. Ahmet Yaşar Müslümanoğlu da katıldı. Türk Üroloji Derneği’nin, Avrupa Üroloji Haftası’nda halkın prostat hastalıkları konusunda bil- gilendirilmesi projesi kapsamında aynı zamanda Şişli Holiday Inn Hotel’de düzenlediği toplantıda konuşan Prof. Ateş Kadıoğlu, Türkiye’de yaklaşık 1.9 milyon prostat hastası ve yıllık tespit edilen 8 bin prosat kanseri hastası olduğunu belirtti. Dev prostat maketi KOPAN PARMAK OLAYI 5 hastaneye inceleme ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Sağlõk Bakanlõğõ, “Kopan parmağını diktirmek için 5 hasta- ne dolaştı” başlõklõ haberlere konu olan olayla ilgili incelemesini ta- mamladõ. Sağlõk Bakanlõğõ’ndan ya- põlan açõklamada, 27 Temmuz’da “Kopan parmağını diktirmek için 5 hastane dolaştı” başlõklõ haber yayõmlandõğõ anõmsatõldõ. Bu haberle ilgili İstanbul’da bulu- nan Özel Medikal Park Sultangazi Hastanesi, Özel İstanbul Vatan Hastanesi, İstanbul Üniversitesi (İ.Ü) Tõp Fakültesi Hastanesi, Cer- rahpaşa Tõp Fakültesi Hastanesi ile Vakõf Gureba Eğitim ve Araştõrma Hastanesi ilgilileri hakkõnda Bakan- lõk Başmüfettişi’nce inceleme baş- latõldõğõ belirtildi. Hazõrlanan ince- leme raporu özetle şöyle: “Özel Medikal Park Sultangazi Hasta- nesi ve Özel İstanbul Vatan Has- tanesi hakkında, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin 39. maddesi ge- reğince, ‘acil vakalar haricinde 10 gün süreyle hasta kabulünün durdu- rulmasõ’, kararı verilmiştir.” Ağõz sağlõğõ hizmetlerini engellemeyin İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Mustafa Düvencioğlu, Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanlığı’nın, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı yurttaşla- rın diş hekimleri muayenehanelerin- den ücretsiz olarak yararlanmasını sağlayacak düzenlemeden vazgeçmesi- ni sert bir dille eleştirdi. İstanbul Diş- hekimleri Odası, düzenlemenin iptali- ni Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü önünde yaptığı basın açıklaması ile protesto etti. Burada bir konuşma yapan Düvencioğlu, “Hükü- met halkın ağız ve diş sağlığı hizmetle- rine ulaşmasını engelliyor” dedi. Dü- vencioğlu “Bir yıldır diş hekimlerinin ve halkın ağız ve diş sağlığı sorunları- nın çözümü için hükümete gidiyoruz. En sonunda çözüm yok denildi, halkın ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaş- ması engellendi” diye konuştu. Çalış- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in ekonomik krizi bahane ede- rek, muayenehanelerden hizmet alımı- nı rafa kaldırmasını eleştiren Düvenci- oğlu, Bakan’ın açıklamasıyla bir yıllık emeğin, zamanın boşa gittiğini söyledi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Framingham çalõşmasõ ile ate- roskleroz’daki (damar sertliği) risk faktörleri uzun yõllar süren izleme ile ortaya kondu. Bir numaralõ risk faktörü tartõşmasõz bir şekilde hi- pertansiyondur. Bu iyi kontrol edi- lirse beyin ve kalple ilgili damar has- talõklarõ belirgin şekilde azalõr. Hi- pertansiyonu diyabet, kolesterol ve sigara izliyor. Kolesterol hakkõnda yakõnlarda pek çok sey söyleniyor ve yazõlõyor. Son zamanlarda yerli ve yabancõ bazõ literatürde kolesterolün ma- sumiyeti savunuluyor. Biyolog Mevlut Durmuş bunlardan biri. Kitabõnda kolesterol suçlamalarõnõ ilaç firmalarõnõn tercihlerine bağ- lõyor. Onlar kolesterol düşürücü ilaçlarõnõ satmak istiyorlar. Çok cüretkâr bir iddia. Bununla benim gibi kapitalizm karşõtlarõnõ olduğu gibi, bunca yõldõr kolesterolü ya- yõnlarõnda, araştõrmalarõnda, text- booklarda sorumlu tutan ciddi bi- lim insanlarõnõ da yanlõşlõyor. Sağ- lõk açõsõndan çok önemli bir konu. Bu yüzden bilgilerin açõk ve net ol- masõ, kafa karõştõrõcõ özellikler ta- şõmamasõ gerekiyor. Daha önceki yazõlarõmda, 60’lõ - 70’li yõllarda Amerika’nõn Mas- sachusets eyaletindeki Framing- ham çalõşmasõndan söz etmiştim. Yukarõda belirttiğim gibi bu çalõş- ma ateskleroz’daki (damar sertliği) risk faktörlerini saptamayõ amaçla- yan çok önemli bir araştõrma idi. Risk faktörleri arasõnda tansiyon yüksekliği başta geliyor, diyabet (şe- ker hastalõğõ) onu izliyordu. 3’üncü sõrayõ kolesterol, sonuncuyu da si- gara işgal etmekte idi. Yõllar içinde yeni araştõrmalarla bu sõrada bir de- ğişiklik olmadõ. Sadece ülkeden ülkeye bazõ farklar göze çarpõyor. Yurdumuzda bu konuda en güve- nilir çalõşmalarõ (TEKHARF çalõş- masõ) gerçekleştiren ve en ciddi ya- yõnlarõ yapan ekibin başõndaki Prof. Dr. Altan Onat kolesterolün diya- betin önüne geçtiğini bildiriyor. Kolesterolün çeşitleri var; LDL ve VLDL kötü kolesterol, HDL ise iyi kolesteroldür, yani ilk ikisinin ter- sine koruyucudur. Ancak bu koru- yuculuk bazõ koşullara bağlõdõr. Düşük yoğunluklu parçacõklarõn artmasõ ateroskleroz’da önemli bir etmendir. Kanda trigliserid ve Apo b değerlerinin yüksek oluşu bu olu- şumu yansõtõr. Prof. Altan Onat, Türk halkõ için HDL’nin LDL’den daha büyük bir önem taşõdõğõnõ saptõyor. Ama LDL’nin aterojen etki yaptõğõnda herhangi bir kuşku yoktur. Bu nedenle tõpkõ Mevlut Durmuş gibi ‘Bir Masalmış Ko- lesterol’ isimli kitabõn yazarõ Sha- ne Ellison’un da kolesterol düze- yinin artmasõnõn ömrü uzatacağõ, kanseri önleyeceğini ileri süren ki- tabõnõ hangi amaçla yayõnladõğõnõ açõklamak kolay değil. Kanser va- kalarõnda kolesterolün düşük dü- zeyde bulunuşu da sebep değil so- nuç olarak saptanmõştõr. Yani ko- lesterol düşüklüğü kanserin sebebi değil sonucu olarak ortaya çõkõyor, sadece kolesterol düşüklüğü ile be- yin kanamasõ arasõnda iyi açõkla- namayan bir ilişki bulunuyor. Bu ne- denle kötü kolesterol yüksekliğinin ve trigliseridin önemli bir risk fak- törü olduğu çeşitli araştõrmalarla is- patlanmõştõr ve bu bilimsel gerçek- likten vazgeçmek söz konusu de- ğildir. Kardiyologlarõn gözetiminde kötü kolesterolü düşürmek, damar sertliği komplikasyonlarõndan ko- runabilmek için zorunludur. Tüm meta analizler yüksek kolesterolün iskemik inme (felç) vakalarõnõ art- tõrdõğõnõ gösteriyor. Biyolog Dur- muş’un iddialarõnõn aksine, statin- ler LDL seviyesini düşürerek inme riskini azaltõyorlar. Bir İskandinav grubu, yaptõğõ araştõrmada böyle bir tedavi ile majör koroner olaylarõn ve mortalitenin yüzde 28’e varan oran- larda düştüğünü gösterdi. Yine 4731 vakanõn 5 yõl izlendiği bir çalõşma- da 80 mg. atorvastatin kullanõmõ ile LDL 70 mg. altõna indirildi ve mor- bidite ve mortalitede placebo alan- lara kõyasla belirgin bir düşme ol- duğu gösterildi. Sadece eski beyin damar hastalõğõ geçirmiş olanlarda olumlu bir etki sağlanamõyordu. Bu nedenle kolesterolün masumiyeti bizce sağlam. Bilimsel temellere da- yanmõyor. Kolesterolü yüksek olan- lar bu konunun uzmanlarõ nezare- tinde tedavi görmelidirler. Not: Bu yazõnõn hazõrlanmasõnda metin içinde ismini andõğõm Sayõn Prof. Altan Onat’õn bilgi ve dene- yimlerinden yaralandõm. Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. Kolesterol Gerçeği İstanbul Haber Servisi - Türkiye’de 55 yaş üzerindeki her iki kişiden birinin kalp has- talõğõ açõsõndan risk altõnda olduğu belirlendi. 5 uzmanlõk derneğinin oluşturduğu Kardi- yovasküler Risk Platformu’nun yaptõğõ, Pfi- zer’in sporsorluğunda yürütülen “Kalbinizi koruyun. İçinde sevdikleriniz var” kam- panyasõnõn iki yõllõk değerlendirme toplantõsõ The Marmara Otel’de gerçekleştirildi. Türk Kardiyoloji Derneği Başkanõ Prof. Dr. Çetin Erol ve Genel Sekreter Prof. Dr. Ömer Ko- zan, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hasta- lõklarõ Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ül- ver Derici’nin de katõldõğõ toplantõda, farklõ şehirlerde yerel belediyeler işbirliği ile ger- çekleştirilen 4 bin 550 kişinin kalp-damar hastalõğõ risk ölçümü sonuçlarõ açõklandõ. Sonuçlara göre, 35-69 yaş aralõğõndaki kişi- lerin yüzde 29’u 10 yõl içinde kalp ve damar hastalõğõ geçirme açõsõndan risk taşõyor. Kalbinizi koruyun, içinde sevdikleriniz var KARDİYOVASKÜLER RİSK PLATFORMU: Sağlõkta Dönüşüm Projesi’ne hekimlerin itiraz sesleri yükseliyor. 30 tõp derneğinin oluşturduğu Uzmanlõk Dernekleri Platformu Başkanõ Prof. İtil “Yasayõ hukukçulara incelettirdik. Birçok madde anayasaya aykõrõlõklar içeriyor. Eğer yasalaşõrsa, hakkõmõzõ arayacağõz. Hekimlerin hemen tamamõ yasaya karşõ” dedi. Prof. İsmail Mete İtil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle