Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA
16 KÜLTÜR
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Virginia Woolf
İngiliz romancı Virginia Woolf (1882-1941), ül-
kemizde de sevilen bir yazar. Bunun bir nedeni,
onun roman sanatına getirdiği yenilikler, bilinç akı-
şı tekniğini ustalıkla kullanan şiirli anlatım diliyse,
bir başka nedeni de kadınların özgürlük hareke-
tinin önde gelen temsilcilerinden biri oluşudur.
Özellikle “Kendine Ait Bir Oda”, kadın hareke-
tinin klasikleşmiş kitaplarından sayılıyor.
Sıradışı yaşam serüveni, döneminin öteki ay-
dınlarıyla ilişkileri, ölüm biçimi, türlü konularda dü-
şünceleri gibi, Woolf’u ilginç kılan başka özellik-
leri var.
Yakın yıllarda filme çekilen Michael Cunnig-
ham’ın “Saatler” adlı romanı da (Çeviren: İlknur
Özdemir, Can Yayınları) Woolf çevresindeki ilgi-
yi arttıran etkenlerden biri oldu.
Sözcükler dergisinin eylül sayısında, çağımızın
önde gelen Marksçı eleştirmenlerinden Terry Eag-
leton’un Virginia Woolf üstüne kapsamlı bir ya-
zısı yayımlandı. Yazının ana özelliği, Woolf’un yal-
nızca yapıtlarının değil, tarihsel, toplumsal ve bi-
reysel özelliklerinin de bir arada değerlendirilmiş
olması.
Yazarın yaşadığı dönemin özellikleri, toplum-
sal çevresi, düşünceleri ve bunların yapıtlarına
nasıl yansıdığı, roman kahramanlarının dünya-
larından örneklerle birleştiriliyor. Eleştirmen ele
aldığı konuya bütün ayrıntılarıyla egemen: Yazarın,
yapıtının ve tarihsel dönemin düşünsel harma-
nından öyle bir bütünlük oluşturuyor ki, kurdu-
ğu eleştiri yapısında hiç boşluk bırakmıyor.
Okurunu hem yazarın dünyasına sokuyor, onu
türlü boyutlarıyla anlatıp tanıtıyor, hem de o dün-
yada gördüğü eksikliklerini de evrensel bir ba-
kışla sıralayabiliyor.
Öteki dünya yazarlarıyla kıyaslamalara girişti-
ğinde de ölçülerinin ne denli evrensel olduğunu
gösteriyor:
“Sonuçta Woolf, iki alanı –vizyon ile gerçeği/özel
ile kamusalı– birleştirecek bir yazma yordamı
bulamadı. Dönemin bu iki alanı en başarılı şekil-
de harmanlayan yazarı Marcel Proust’tur; Fran-
sız üst sınıfının kronikçisi, insan benliğinin en özen-
li, en ince araştırmacısı. Proust, Woolf’un yoksun
olduğu iki özelliğe daha sahiptir: Entelektüel de-
rinlik ve coşkulu komedi.”
Eagleton’un yazısı bir eleştirinin çapının ne den-
li genişletilebileceğini göstermesi bakımından
da ilginç. Bir eleştiri yazısı mı yazdınız, içine bü-
tün dünyayı koyamadıysanız eksik kalmıştır duy-
gusu uyandırıyor okurda.
Edebiyatın da günümüzün hızlı değerler yiti-
minden payını aldığını düşünürsek, Eagleton’ın ya-
zısı, edebiyatın temel değerlerini anımsatmasıy-
la da önem kazanıyor.
Aynı derginin mayıs sayısında da A. Didem Us-
lu’nun, Woolf’un “Orlando” romanıyla Ahmet Mit-
hat Efendi’nin “Dürdane Hanım” romanlarını, ka-
dın sorununa Doğulu ve Batılı bakışların karşı-
laştırılması açısından irdelediği ilginç bir yazısı ya-
yımlanmıştı.
Birbirine uzak kültürlerin ortak insani sorunla-
rı konu edindiklerinde nasıl uzaklaşıp yakınlaş-
tıklarını başarıyla irdeliyordu.
“Birisi karnını iyi doyuramadıysa iyi düşünemez”
demiş Woolf.
Günümüz toplumlarında da egemen sınıfların bi-
linçle sürdürdükleri bir uygulama değil mi?
[email protected]
[email protected]
CMYB
C M Y B
Dâhi piyanist çığlıklarla alkışlandı
Kültür Servisi - Hayatõ Oscar’lõ ‘Shine’ filmine
esin kaynağõ olan dünyaca ünlü piyanist David
Helfgott İstanbul’daki ikinci konserini önceki
gün Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda verdi.
Yaklaşõk iki saat süren nefes kesici bir piyano
resitali veren Helfgott, Rachmaninov, Listz,
Mendelssohn ve Chopin’in yapõtlarõndan bir
seçki sundu. Konserin sonunda dinleyiciler
Helfgott’u, uzun süre çõğlõklarla alkõşladõlar.
Helfgott, Sergei Rachmaninov’un ‘çalmak için
ondan fazla parmağõnõz ve iki beyniniz olmalõ’
denilen 3. Konçertosu’nu başarõyla çalabilen
sayõlõ piyanistlerden.
TEB Oyun dergisi çıktı
Kültür Sanat - UNESCO’nun sivil toplum
kuruluşlarõndan Uluslararasõ Tiyatro
Eleştirmenleri Birliği’nce üç ayda bir
yayõmlanan TEB OYUN’un güz sayõsõ çõktõ.
Derginin bu sayõsõnda dosya konusu olarak
‘Tiyatro Eğitimi’ ele alõnõyor. Bu konuda
görüşlerini okurla paylaşan isimleri arasõnda
Prof. Dr. Özdemir Nutku, Prof. Dr. Ayşegül
Yüksel, Prof. Dr. Sevda Şener de var.
Dergide ayrõca Nihal Kuyumcu, Evren
Erbatur, Turgut Denzer, Tamer Levent, Ümit
Denizer, Kerem Özel ve Özlem Özdemir’in
yazõlarõ da bulunuyor.
‘İshak’ yeniden yayõmlandõ, yayõmlanmamõş öyküleri ‘Karameke’de toplandõ
Kültür Servisi - 1994’te Taksim’de
The Marmara’nõn pastanesindeki bom-
balõ bir saldõrõ sonucunda yitirdiğimiz
Onat Kutlar’õn yayõmlanmamõş öykü-
leri “Karameke” adlõ kitapla okurlarõ-
na ulaştõ. Kutlar’õn, 1960 Türk Dil Ku-
rumu Öykü Ödülü’nü kazanan unutul-
maz kitabõ “İshak” da yayõmlanõşõnõn
50. yõlõnda, hepsi numaralõ 3 bin nüs-
halõk tek bir özel basõmla yeniden okur-
larõyla buluştu. İki kitap da Yapõ Kre-
di Yayõnlarõ’nca yayõmlandõ.
Yurt koğuşunda, kahve köşelerinde ya-
zõlmõş dokuz kõsa öyküyü bir araya getiren
“İshak”, 1959’da a Dergisi Yayõnlarõ’ndan
çõktõğõnda, Onat Kutlar 23 yaşõnda, Kadõr-
ga Yurdu’nda kalan, taşralõ bir hukuk öğ-
rencisiydi. Döneminde modern öykücülü-
ğümüzün tohumu ve yeni bir dönemin sim-
gesi olan “İshak”, günümüz öykücülüğü için
de hâlâ bir mihenk taşõ niteliği taşõyor.
“Karameke”de ise Kutlar’õn, tek öykü ki-
tabõ “İshak”a alõnmayan “Volan Kayışı” ve “İn-
tihar” adlõ öyküleriyle 1980’den sonra yazõlan
“Karameke”, “Sığla Ağacı” ve “Mühür” ad-
lõ üç öykünün yanõ sõra dosyalarda kalmõş öbür
adsõz anlatõlarõ yer alõyor. 1959’da yayõmlanan “İs-
hak”tan yõllar sonra öyküye dönmek isteyen Kut-
lar’õn, “Ben bu öykülerde, yazının bana ver-
diği olanaklarla, bu garip kuşun uçuşunu, onu
durdurmadan, anlatmaya çalışıyorum” dedi-
ği öyküler, anlatõlar…
“Karameke”de, kitabõ yayõna hazõrlayan Fe-
rit Edgü’nün bir Sunu’su da yer alõyor.
Edgü, kendisiyle birlikte Onat Kutlar, Demir
Özlü, Adnan Özyalçıner, Orhan Duru ve Er-
dal Öz’ün de
bulunduğu “1950 Kuşağı” ya-
zarlarõnõ, “Ortak bir bilinç, sonsuz bir yenilik
tutkusu, Sait Faik sevgisi ve sol bir dünya gö-
rüşü… Bunlar birleştiriyordu bizleri, ama he-
pimiz, yeryüzünün tüm gerçek yazarları gibi
kendi dünyamızı kurmanın peşindeydik” di-
ye tanõmladõktan sonra, Kutlar’õn “İshak”õnõn ya-
yõmlanõş öyküsünü ve uyandõrdõğõ etkileri anla-
tõyor:
“Bize düşen, ‘İshak’tan yıllar sonra yayım-
ladığı, dergi sayfalarında kalan birkaç öykü-
süyle, dosyaları, defterleri arasında, ona ya-
kışan, onun öykü dünyasında yer alabilecek
yazıları, tümden yok oluştan kurtarmak
için çaba göstermek. Bu kitapçık, işte böy-
lesi bir çabanın ürünü…”
Öte yandan, Kutlar’õn ünlü öykü kitabõ “İshak”õ
önümüzdeki günlerde 50 Kuşağõ’nõn öteki ya-
zarlarõnõn ilk öykü kitaplarõnõn yeni basõmlarõ iz-
leyecek. 50 Kuşağõ’nõn 50. yõlõnda, Özlü’nün
“Bunaltı” (1958), Edgü’nün “Kaçkınlar”
(1959) ve Duru’nun “Bırakılmış Biri” (1959)
adlõ yapõtlarõ Sel Yayõncõlõk, Öz’ün “Yor-
gunlar” (1960) adlõ kitabõ Can Yayõnlarõ, Öz-
yalçõner’in “Panayır”õ (1960) da Evrensel
Basõm Yayõn tarafõndan yayõmlanacak.
Tüm kitaplarõn başõnda, yine “50 Kuşağı”
yazarlarõndan edebiyat eleştirmeni Doğan
Hızlan’õn ortak bir sunuş yazõsõ yer alacak.
Böylece, Türk edebiyatõnda “50 Kuşağı”nõn 50.
yõlõ dört yayõnevince ortak bir biçimde kutlanmõş
olacak.
Kutlar’õn “İshak”õ ilk yayõmlandõğõnda, Me-
lih Cevdet Anday, “Onat Kutlar’ın ilk hikâ-
ye kitabı olan ‘İshak’ yeniliğiyle ilgi uyandır-
dı. Bu yenilik yazarın konusu ile kaynaşma-
sından; kişilerini, eşyayı, olayları, bire indir-
gemesinden geliyor” diye yazmõş. Vedat Gün-
yol da “Onat Kutlar, ağacını iyiden iyiye sal-
ladıktan sonra, çürüklerini, bozuklarını atıp
sunuyor olmalı meyvelerini” demişti.
Yusuf Atılgan ise “İshak” için şunlarõ yaz-
mõştõ: “İshak, üstünde durulması, anlaşılma-
ya çalışılması gereken, yepyeni, güzel bir sa-
nat yapıtı. Son yılların en önemli lütfu bence.
Ona yaklaşırken kendi hikâye anlayışımızı
unutmamız, Onat’ın bizi çağırdığı havaya gir-
memiz gerekiyor.”
AYÇA TEZER
İ
stanbul Devlet Opera ve Balesi, Mo-
zart’õn Türkleri konu alan ünlü yapõtõ
“Saraydan Kız Kaçırma”yõ Yõldõz Sa-
rayõ’nda sahnelemeye başlõyor. Yekta Kara’nõn
kültürlerarasõ ve dinlerarasõ diyalog oluşturma
gereksinimini ön plana çõkartarak çoksesliliği
vurguladõğõ ve günümüze göndermeler yapa-
rak sahneye koyduğu yapõtõn orkestra şefliği-
ni Naci Özgüç üstleniyor. İstanbul Devlet Ope-
ra ve Balesi sanatçõlarõnõn yanõ sõra Ankara, İz-
mir, Samsun Devlet Opera ve Balesi solist sa-
natçõlarõnõn da görev aldõğõ yapõt, bugün, ya-
rõn ve 19 Eylül’de Yõldõz Sarayõ’nda izleyiciyle
buluşacak. Librettosunu Gottlieb Stepha-
nie’nin yazdõğõ yapõtõn koro şefliğini ise Gök-
çen Koray üstleniyor.
Bu yapõmõn 4. “Saraydan Kız Kaçırma”sõ
olduğuna değinen Yekta Kara, kariyerinin ilk
yapõtõ olan eseri ilk kez 1980’de sahneye koy-
muş. Yapõtõn Yõldõz Sarayõ’nda sahnelenecek
olmasõ da bir tesadüf değil. Kara, operayõ dõş
mekânlara taşõma girişiminin geniş kitlelere sev-
dirme amacõ güttüğünü, ayrõca ortaoyununda
olduğu gibi seyirciyle oyuncuyu kaynaştõrmaya
çalõştõğõnõ söylüyor.
Kara, özgün dili yerine anlaşõlõr olabilmek
için yapõtta Türkçe de dahil üç dil kullanõyor.
“Belmonte, Konstanze, Pedrillo Almanca;
Blondchen İngilizce; Osman ve Selim Paşa
da Türkçe konuşuyor yapıtta. Yani herkes
kendi dilinde kendini ifade ediyor. Böylece
farklı kültürlerden insanların arasındaki ile-
tişim kopukluğunu da vurgulamış olduk” di-
yor. Yapõtõ sahneye koyarken Doğu ve Batõ in-
sanõ arasõndaki iletişim kopukluğunu vurgu-
lamayõ amaçladõğõnõ söyleyen Kara, yapõtõn bes-
telendiği zamandan bu yana sorunun farklõ bir
zeminde hâlâ sürdüğünü söylüyor. Yapõtta
bir diğer önem verdiği öğenin de Konstanze’nin
vazgeçemediği özgürlüğü olduğunun altõnõ
çizen Yekta Kara “Benim yorumuma göre
Konstanze, Selim Paşa’yı nişanlısı Bel-
monte’ye tercih ediyor. Selim Paşa, yakışıklı,
kültürlü, kadın ruhundan anlayan, hoşgö-
rülü biri. Aralarında da müthiş bir çekim
var, ama Konstanze için özgürlüğü her
şeyden önemli. Çünkü onunla birlikte olur-
sa biliyorki haremde diğer kadınlarla bir-
likte yer alacak ve özgürlüğünü yitirecek”
diyor.
“Saraydan Kız Kaçırma” üç temsille sõnõrlõ
kalmayacak. Operanõn yeni durağõ ise gelecek
yõl İstanbul Opera Festivali olacak.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Saraydan Kõz Kaçõrma’yõ Yekta
Kara rejisiyle bugün Yõldõz Sarayõ’nda sahneliyor
‘Kadõniçinözgürlükherşey’
‘CADI FIRTINASI’ RAFLARDA
Demirtaş
Ceyhun’un kitabõ
Cumhuriyet
Kitaplarõ’nda
Haber Merkezi - Yaşamõnõ 29 Tem-
muz’da yitiren usta edebiyatçõ ve
gazeteci- yazar Demirtaş Cey-
hun’un “Cadı Fırtınası” adlõ ro-
manõ Cumhuriyet Kitaplarõ tara-
fõndan yayõmlandõ. Yapõtlarõnda
Anadolu insanõnõn acõlarõnõ, çare-
sizliğini, ezilmişliğini ve duyarlõ
yanlarõnõ ortaya koyarak feodal
yapõ ile teknolojik gelişmenin çe-
lişkilerini ortaya koyan Demirtaş
Ceyhun, “Cadı Fırtınası”nda da,
sözde sanayileşmeyle birlikte top-
lumsal yozlaşmayõ ve Anadolu
halkõnõn çağdaş trajedisini gözler
önüne seriyor. Ceyhun, Çukurova
yöresinde, dönemin modernleşme
sancõlarõnõ kuşaklararasõ ayrõşma-
lar çerçevesinde ve köklü bir aile-
de dede-baba-oğulun dramatik ça-
tõşmasõ özelinde anlatõyor.
Bu bağlamda 1950’lerin Türkiyesi’nin
toplumsal tabakalarõndan ibret ör-
neklerini sürükleyici bir anlatõmla
sunan Ceyhun’un romanõ, köyden
kente göç olgusunun ödettiği acõ be-
dellere, yarattõğõ karmaşa ve ağõr
baskõya da bir örnek niteliğinde.
Sevginin, saygõnõn gitgide yittiği,
babanõn oğula, oğulun babaya ağõr
ağõr düşman kesildiği, dedelerin ar-
tõk esamesinin okunmadõğõ, ailele-
rin parçalandõğõ göçün ruhsal bi-
lançosu “Cadı Fırtınası” bir De-
mirtaş Ceyhun klasiği.
ETKİNLİK BUGÜN
İstanbul Dans
Tiyatrosu Çin’de
Kültür Servisi - Sanat yönetmenliğini
Geyvan McMillen’in yaptõğõ İs-
tanbul Dans Tiyatrosu, Çin’in
Macao kentinde koreografisi Gey-
van McMillen’e ait “Yüzleşme”
adlõ çalõşmayõ bugün Çin’in Ma-
cao kentinde, aynõ adlõ kültür
merkezinde sahneliyor.
Geçen nisan ayõnda Venedik Dans
Bienali’nin düzenlediği 1. Ulus-
lararasõ Workshop’a da davet edi-
len İstanbul Dans Tiyatrosu sa-
natçõlarõ, gördükleri ilgiden dola-
yõ, 2010 yõlõ şubat ayõnda ikinci-
si düzenlenecek workshop’a da da-
vet edildi. 2005 yõlõnda Geyvan
McMillen tarafõndan kurulan İs-
tanbul Dans Tiyatrosu, Türki-
ye’de dans sanatõnõn gelişmesi
için çalõşmalarõnõ ve araştõrmala-
rõnõ herhangi bir kurumdan yardõm
görmeden sürdürmeye çalõşan ba-
ğõmsõz bir topluluk.
Fotoraf:CERENÇIPLAK
K A M İ L M A S A R A C I
K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K
‘İncil’, El yazması, Osmanlı, 17. yy, 14.5 x 20 cm. Türkiye Ermenileri Patrikanesi...
Kültür Servisi- Kültür ve Turizm Bakanlõğõ Kütüpha-
neler ve Yayõmlar Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen
“Ortak Kültürel Miras: Birlik İçinde Çokluk” ser-
gisi, bugün İstanbul Sultanahmet’te, İbrahim Paşa Sa-
rayõ’ndaki Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açõlõ-
yor. Tarih boyunca Anadolu topraklarõnda boy atmõş
farklõ kültürler, dinler ve uygarlõklardan elyazmala-
rõ ve nadir eserlerin yer aldõğõ serginin küratörlüğü-
nü Gürol Sözen üstlendi. İspanya Başbakanõ Luis
Rodriguez Zapatero ile Türkiye Başbakanõ Recep
Tayyip Erdoğan’õn, Birleşmiş Milletler desteğiyle
başlattõklarõ ‘Medeniyetler İttifakı Projesi’ doğ-
rultusunda düzenlenen sergi, 11 Ekim gününe kadar
izlenebilecek. Öte yandan, sergiyle aynõ adõ taşõyan
ve sergideki yapõtlardan örneklerin yer aldõğõ kitap-
ta, Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, Prof.
Dr. Talat S. Halman, Prof. Dr. Günsel Renda ve
Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken’in yanõ sõra pek çok sa-
nat tarihçisinin incelemelerine yer verildi.
Çağlarboyunca ‘Ortak Kültürel Miras’sergisi, Türk ve İslam EserleriMüzesi’nde
‘BirlikİçindeÇokluk’
Sarkis Lyon Bienali’nde
Kültür Sanat - Bugün açõlõşõ yapõlacak olan
10. Lyon Bienali’ne ülkemizden iki sanatçõ,
Sarkis ile Fikret Atay da katõlõyor. İstanbul’da
‘Site’ adlõ sergisini yeni açan Sarkis bienale,
Lyon Çağdaş Sanat Galerisi’nde 2002 yõlõnda
sergilenen “l’ouverture/delik” adlõ işiyle
katõlacak. Bin metrekarelik bir agoradan
oluşan bu eserde Sarkis, dünyayõ ve ötekiliği
kucaklõyor. Batman doğumlu olan ve sanat
yaşamõnõ Paris’te sürdüren Fikret Atay ise,
memleketinin insanlarõnõ el kamerasõyla
çekerek oluşturduğu video çalõşmalarõyla
katõlõyor. Lyon Bienali, 3 Ocak 2010’a dek
sürecek.
Kutlaryenidenokurlarıyla...
Kültür Servisi - Punk yazõnõnõn önem-
li isimlerinden ABD’li şair, yazar
ve müzisyen Jim Carroll, 60 ya-
şõnda kalp krizi geçirerek yaşama
veda etti. Carroll, dünyaca ünlü
kült kitap ‘Basketbol Günlükle-
ri’nin de yazarõydõ. Carrol, The
Door, Lou Reed gibi isimlerle
birlikte önemli işlere imza attõ. Ay-
rõca Andy Warhol’ün filmlerinde
rol aldõ.
Carrollyaşamõnõyitirdi