Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Arınç’la başlayan, diğer yardımcı Cemil Çiçek’le de-
vam eden yalvar yakar edebiyatıyla devam ettiriyor-
lar. Sözde ülke yararları uğruna her şeye, hatta el etek
öpmeye bile razı olduklarını ilan eden açıklamalar ya-
pıyorlar.
RTE de içeriğini bir türlü açıklayamadığı açılım ulus-
ça destek görmüş gibi, cumartesi, pazar veya iftar de-
miyor; neredeyse bir türlü yürürlüğe girmeyişini ana
muhalefetin karşı çıkışına bağlamaya uğraşıyor.
Terör örgütünün siyasal uzantısı olan Demokratik
Toplum (Kürt) Partisi’nin “Operasyonlar durmazsa bu-
na benzer şeyler yaşanacaktır” diyen resmi açıkla-
malarına verdiği yanıt ise bir mantık şaheseri.
“Teröristin olmadığı yerde operasyon olmaz”mış.
Böyle diyor.
Böylece öğrendik ki, operasyonlar terörist olduğu
için yapılıyormuş, terörist olmazsa operasyonlar ya-
pılmazmış!
Öyle bir dönem yaşanıyor ki; yandaş, yalaka ka-
lemlerin yanı sıra iktidarın başarı umudu vermeyen gi-
rişimlerine kimileri de; şu veya bu yoldan muhalefe-
ti de ortak etmeye çabalıyorlar.
Sayıştay üyeliğinden anayasa uzmanı olmadığı bi-
linmesine karşın Anayasa Mahkemesi’ne getirilen ve
bugün yüksek mahkemenin başkanı olarak laik,
sosyal hukuk devleti Cumhuriyet üzerinde önemli söz
sahibi Haşim Kılıç bile uzun uzadıya konuştu.
Üstelik Feto’ya yakınlığını (Hürriyet- Eyüp Can) yad-
sımayan bir yazara!
AKP görüşlerine çok yakınlığıyla tanınan Bay Kılıç’ı;
“Türkiye’nin içinde bulunduğu durum çok endişe-
lendiriyor”muş!
Terörden de beter “endişesi”, neymiş? Diyalog-
suzlukmuş! “Birbirine kapalı insanlar, partiler, lider-
ler hiçbir açılım yapamazlar”mış.
Pekâlâ! Lakin yüksek bir mahkemede de ülkenin
içinde bulunduğu durumu, yaşanan olayları analiz ede-
meyen veya etmek istemeyen bir başkan da varmış,
deyip geçemeyiz.
Ya da Bay Kılıç’ın iktidarın Kürt açılımındaki yol ve
sorumluluğunu muhalefetin de paylaşmasını isteyen
girişimlerine destek olmaya soyunan bu demecinin
yandaşlık koktuğu yadsınabilir mi?
Oysa Bay Kılıç, dolaylı biçimde muhalefete ders ve-
receğine ilk evvel; bu memlekette yargıyı siyasal-
laştırma çabaları var mı yok mu ve bu çabanın ba-
baları kimlerdir sorularına yanıt aramalı, açıklık ge-
tirmeli.
Yargı reformunda örneğin Hâkimler ve Savcılar Yük-
sek Kurulu’na hâlâ siyasetin (hükümetin) müdahale
etmesini sağlayacak öğeler var olduğuna neden de-
ğinmiyor?
Anayasa Mahkemesi’nin bünyesinde değişiklik
yapılması önerilirken sayısı arttırılacak üye sayısının
bir bölümünün TBMM’de seçilmesine neden karşı çık-
mıyor?
HSYK’ye partili cumhurbaşkanlarının üye seç-
mesini nasıl oluyor da uygun buluyor?
Ama Bay Kılıç, tek karşıoy kendisine ait; Yüksek
Mahkeme’nin AKP’nin laiklik karşıtı olayların odak nok-
tası olduğunu ilan eden kararına, yan yana geldiği za-
man şen şakrak konuştuğu RTE’ye uymasının zorunlu
olduğunu anımsatmak gereğini de duymuyor.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in adli yıl açı-
lış konuşmasının “önemli bölümüne katılmadığını” söy-
lüyor, ama katılamadığı bölümleri kendine saklaya-
rak, açıklamayarak yüksek hukuksal görüşlerinden ya-
rarlanılmasını engelliyor.
Yandaş görüşlere sahip olmanın bu kadarı da…
Şu gazete haberi -yalanlanmadığına göre- gerçe-
ği yansıtıyor: “Türkiye’nin yılın ilk çeyreğinde yüzde
13.8 küçüldüğü açıklandı. Fakat sonra bu rakam yüz-
de 14.3 olarak revize edildi. Türkiye İstatistik Kuru-
mu’nun (TÜİK) 2008 yılı ve 2009 ilk çeyreğini revize
etmesi kuşku yaratırken…”
... Sorumlu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Kürt
açılımına canlı örnek olduğunu göstermek için yıllardır
semtine uğramadığı doğduğu köye gidiyor; konu kom-
şu Kürtlerle Kürtçe konuşuyor.
Daha sonra Güney Asya’nın bir ülkesinde kucağı-
na aldığı kaplanı severken resimler çektiriyor.
Prof. Güngör Uras, beş-altı gün önceki köşe ya-
zısında, bütçe açığının yılın ilk 6 ayında 23.2 milyar
TL’ye vurduğunu, yıl sonuna kadar 50 milyar liraya
çıkacağını ayrıntılarıyla ortaya koyuyor ve dahası “2010
yılı bütçesinin hazırlanması gerekirken…
… Bakan Şimşek bütün bunları umursamıyor… Ne-
şesi yerinde… Gezinip duruyor” diye yazıyor.
SAYFA 15 EYLÜL 2009 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 26
Edirne B 26
Kocaeli B 28
Çanakkale Y 25
İzmir Y 27
Manisa Y 28
Aydın Y 29
Denizli Y 27
Zonguldak B 26
Sinop Y 26
Samsun Y 24
Trabzon Y 23
Giresun Y 23
Ankara B 25
Eskişehir Y 24
Konya Y 25
Sıvas B 22
Antalya B 29
Adana Y 32
Mersin Y 31
Diyarbakır B 32
Şanlıurfa B 33
Mardin B 31
Siirt PB 32
Hakkâri PB 24
Van B 24
Kars Y 20
Oslo Y 18
Helsinki Y 17
Stockholm B 19
Londra Y 19
Amsterdam B 18
Brüksel Y 17
Paris Y 16
Bonn Y 16
Münih Y 17
Berlin Y 22
Budapeşte Y 27
Madrid Y 26
Viyana Y 23
Belgrad Y 27
Sofya Y 24
Roma Y 23
Atina Y 26
Zürih Y 19
Moskova Y 21
Aşkabat PB 30
Astana PB 23
Taşkent PB 35
Bakû Y 25
Bişkek PB 31
Tiflis PB 29
Kahire B 32
Şam B 33
Ülkemizin kuzeydoğu
kesimleri ile zamanla ba-
tısı parçalı çok bulutlu;
Orta Karadeniz kıyıları,
Doğu Karadeniz , Sinop,
Amasya, Tokat, Kars,
Ardahan, Ağrı, Iğdır ve
Erzurum çevreleri ile öğ-
le saatlerinden sonra
Marmara’nın güneyi, Ege
ve Batı Akdeniz’in iç ke-
simleri kısa süreli yağış-
lı geçecek.
Ermenistan’la Paraf Edilen Protokoller...
Şükrü M. Elekdağ CHP İstanbul Milletvekili
Ermeni kuvvetleri 8 Mayõs 1992’de
Azerbaycan’õn Suşa kentini işgal
ederek Karabağ bölgesinin tümüne
yakõnõnõ ellerine geçirdikten sonra,
üzerinde hak iddiasõnda bulundukla-
rõ Nahcivan’a yönelerek Türk sõnõrõ-
na 10 km mesafedeki Sederek kasa-
basõna saldõrdõlar.
O günlerde Nahcivan Özerk Böl-
gesi başkanõ olan Haydar Aliyev’in
Türkiye’den askeri yardõm isteme-
siyle olaylar süratle gelişti. Azer-
baycan geçici Başkanõ İsa Kamber
1921 Kars Antlaşmasõ’nõn Türki-
ye’ye Nahcivan’a askeri müdahale-
de bulunma hakkõnõ verdiğini açõk-
ladõ. Ankara’da Bakanlar Kurulu
toplanarak Türkiye’nin Nahci-
van’ın işgaline izin vermeyeceğini
ve Kars Antlaşması’ndan doğan
hakları nedeniyle Nahcivan sınır-
larının değiştirilmesine izin ver-
meyeceği yolunda karar aldı... Bu
karar Ermenistan’a bildirilirken Ka-
ra Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral
Muhittin Füsunoğlu da ordunun
harekât için hazõr olduğunu açõkladõ.
Sonuçta, Türkiye bunalõmõ diplo-
matik yollarla aştõ ve Nahcivan’õn iş-
galini önledi. Hal böyleyken, AKP
hükümetinin bölgede istikrarın
sağlanması açısından yaşamsal bir
işlevi olduğu kanıtlanmış bulunan
Kars Antlaşması’nın statükoyu
koruyucu hükümlerinden feragat
etmesi, akla durgunluk veren bir
basiretsizliği yansıtıyor.
Not: Protokollerde öngörülen Ortak
Tarih Komisyonu’nun görev, işleyiş ve
kuruluşuna ilişkin hükümlerden kay-
naklanan sakõncalarõ bir başka yazõda
ele alacağõz.
Baştarafı 2. Sayfada
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Bu iki filmden biri olan Ça-
ğan Irmak’õn “Issız Adam”õ.
Yaşadõğõm mahallede, atölyemde
gençlerin bu filme bir değil tam üç
kez toplanõp gittiklerini görünce on-
lara sordum: “Nedir sizi bu filme
çeken?” “Bizi anlatıyor” dediler,
“aşkı ararken başı dönen, hiçbir
şeyi beceremeyen bizi”...
Ve devam ettiler: “Ne anlatalım
size. Biz öyle sürüklenen bir ku-
şağız. En yakın arkadaşım sev-
gilimle birlikte oldu, ben bunu ka-
bul ettim. Neden, çünkü yalnız
kalmaktan ölesiye korkuyorum.”
“Bizim için” dediler, “hiçbir
insani değer yok. Her şeyi yapa-
biliriz, böyle de olmak zorunda-
yız. Kariyer planlarına göre ya-
şamalıyız, yükselmek için bir
başkasına, hatta arkadaşlarımı-
za tuzaklar kurabiliriz”...
Evet, burada eğitim alma şansõ-
na sahip çocuklardan söz ediyorum;
ne yazõk ki, bu şansa sahip olama-
yanlar da aynõ karanlõk tuzaklarõ
kurmak zorundalar, çünkü vahşi ka-
pitalist sistem, büyük uyutmasõ
“küreselleşme”yle yeryüzündeki
tüm insani değerleri bir hallaç pa-
muğu gibi attõ. Çünkü ona dünya öl-
çeğinde, her türlü insani değerden
yoksun, adeta robotlar gibi yöne-
tebileceği insanlar gerek. Aksi tak-
dirde kendisi yaşayamaz.
Gençlerin akõn ettiği “Issız
Adam” filmini her türlü önyargõdan
uzak olarak izlediğimde, film kah-
ramanlarõnõn yalnõzlõğõ, savrulma-
larõ ve aşkõ yaşama karşõsõndaki kor-
kularõ beni çok etkiledi. Lanet ol-
sun!
Sosyologlarõn incelemesini iste-
diğim ikinci film, Cemal Şan’õn
“Zeynep’in 8 Günü” adlõ filmi.
Filmin kadõn kahramanõ, hepimizin
yanõmõzda yöremizde gör-
düğümüz genç kadõnlardan
biri. Bir mobilya dükkânõ gi-
bi düzenlenmiş, hiçbir özgün ay-
rõntõsõ olmayan şõk bir evde yaşõyor
ve büyük salonlarõ hücrelere ayrõl-
mõş şõk bir işyerinde çalõşõyor. İyi
de para kazanõyor.
Kendi sonsuz yalnõzlõğõnda ya-
şayan bu genç kadõn, bir gün ken-
di hijyenik yaşamõna son derece ay-
kõrõ bir genç adamla tanõşõyor, âşõk
oluyor ve neredeyse deliriyor. Çün-
kü şu güvensiz dünyada sahte de ol-
sa bir sõğõnak buluyor ve bu sõğõ-
nakta hayatõn bir anlamõ var. Boş-
luk yok.
Şimdi bõrakõn gençleri suçlama-
yõ ve bir an onlarõn yerine kendinizi
koyun; sonsuz bir boşluk duygusu
her yanõnõzõ sardõ değil mi? Onla-
rõ suçlamayõn. Üstümüzden tanklar
geçtiğinde yeniden ayağa kalkma
gücü bulmuştuk, bunu anlatõn on-
lara, en çok bunu.
Son Güzel Günler mi?Baştarafı Arka Sayfada
Belçika’da
türban tartışması
ERDİNÇ UTKU
BRÜKSEL - Flaman Toplumu Okullarõ İdare
Heyeti’nin tüm topluluk okullarõnda türbanõn ya-
saklanmasõ yönünde karar almasõnõn ardõndan
Belçika’da başlayan türban tartõşmasõ tüm hõzõyla
sürüyor. Karar Anvers ve Hoboken liselerinde
türbanõn yasaklanmasõ için yapõlan protestolar
sonrasõnda alõndõ. Flaman Toplumu Okullarõ Çatõ
Yönetimi, danõştayõn bu konuda yetkinin kimde
olacağõ yönünde bugün alacağõ kararõ bekleme-
den Flaman toplumunun tüm belediye okullarõn-
da başörtüsü de dahil yaşam tarzõnõ gösteren her
türlü simgenin takõlmasõnõ ya da giyilmesini ya-
sakladõ. Yasak öğrenciler, kursiyerler ve öğret-
menleri kapsõyor. Din derslerinde sadece ders sa-
atleri ile sõnõrlõ olmak üzere hem öğretmenlerin
hem de öğrencilerin dini simgelerin taşõnmasõna
veya giyilmesine izin verilecek. Yapõlan açõkla-
mada “alınan kararın eşitlik duygusunu güç-
lendireceği ve dış görünüşe bakılarak gruplaş-
ma ve ayrımcılığa engel olacağı” belirtildi.
OKULLARDA YASAKLANDI
Mustafa Balbay, kendisine ait olduğu ileri sürülen ‘günlüklerin’ açõk bir şekilde kopyalandõğõnõ söyledi
HATİCE TUNCER
HİLAL KÖSE
3. ve 2. iddianamelerin birleştirildiği
ikinci Ergenekon davasõna, şiddetli ya-
ğõşõn etkisiyle tavanõ çöken ve bazõ bö-
lümleri su altõnda kalan duruşma sa-
lonunun tamir edilmesinin ardõndan
dün devam edildi. Gazetemiz Anka-
ra Temsilcisi ve yazarõ Mustafa Bal-
bay, kendisine atfedilen günlüklerin
2 dakika 33 saniyede oluşturulduğu-
nu ifade ederek, “Usain Bolt olsam bu
kadar kısa sürede dosya oluştura-
mazdım. Çok açık bir şekilde kop-
yalama yapılmış” dedi.
Duruşmanõn öğleden sonraki bölü-
münde söz alan Balbay, öncelikle id-
dialarõn delil niteliği taşõyõp taşõma-
dõğõnõn irdelenmesi gerektiğini belirtti.
Balbay, şöyle devam etti: “Bana at-
fedilen günlük adı verilen notlar ba-
na ait değildir. Ekler verilmeden ön-
ce de bu iddiaların montaj gibi gö-
ründüğünü söylemiştim. Belgelere
göre ben 10 yıllık notları 2 dakika
33 saniyede oluşturmuşum. Eskiden
atletizmle uğraştım ama Usain Bolt
olsam bu kadar kısa sürede dosya
oluşturamam. Kopya olduğu açık.
Bu kopya delil olarak değerlendirilir
mi takdirlerinize bırakıyorum.”
‘Bilgisayarlar hâlâ verilmedi’
1 Temmuz 2008 günü gözaltõna
alõndõğõnõ, bilgisayarlarõna el konul-
duğunu belirten Balbay, aradan 14 ay
geçmesine karşõn bilgisayarlarõn ima-
jõnõn kendisine verilmediğine dikkat
çekti. Kendisine yönelik dört usul
hatasõnõn yapõldõğõnõn altõnõ çizen
Balbay, savcõ Nihat Taşkın’õn 19
Ocak tarihli yazõsõna karşõn hâlâ bil-
gisayarõn ya da imajõnõn teslim edil-
mediğini, Cumhuriyet gazetesinin
Ankara Bürosu’nda el konulan bilgi-
sayarlarõn da imajõnõn verilmediğini
belirtti. Balbay, “5 Temmuz’da çı-
kartıldığım mahkemede hâkim Se-
dat Sami Haşõloğlu bana sorular
yöneltti. O sorulara ilişkin bilgisa-
yar imajları 7 Temmuz’da çıkar-
tılmış. CMK’nin 134. maddesine gö-
re imajlar olay mahallinde veril-
medi. Bunlar delil değeri taşır mı?
Bana atfedilen notlar üzerinden
başkaları da suçlandığı için bunla-
rın delil değeri taşıyıp taşımadık-
larına ilişkin karar çıkartılması
çok önemli” diye konuştu.
Balbay, medyada yayõmlanan ger-
çekdõşõ haberlere daha önce de dikkat
çektiğini ifade ederek, bazõ gazetelerde
çõkan “Balbay’ın ABD Büyükelçi-
si’yle gizli kapaklı toplantı yaptığı-
na ilişkin belge” haberini örnek gös-
terdi. Balbay, “gizli kapaklı” olduğu
iddia edilen toplantõnõn, ABD Bü-
yükelçisi ile Milliyet gazetesi Anka-
ra Temsilcisi Fikret Bila, Referans ga-
zetesi Ankara Temsilcisi Erdal Sağ-
lam ve Zaman gazetesi Ankara Tem-
silcisi Mustafa Öncel’in de katõldõğõ
resmi yemek olduğunu anlattõ.
Tutukluluğunun sürmesinin mağ-
duriyetini arttõrdõğõnõ ifade eden Bal-
bay, “daha baştan yargısız infaz” ya-
põldõğõ değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet gazetesinin Ankara Bü-
rosu’nda yapõlan bütün telefon gö-
rüşmelerinden sorumlu tutulduğunu
vurgulayan Balbay, “Muhabirler ko-
nuşmuş; gazetecilik ilişkileri var.
Haber alıp haber veriyorlar. Bu so-
rular bana soruluyor” diye konuştu.
‘Genç subaylar haberi doğru’
Öğleden sonra talepler bölümünde
söz alan Mustafa Balbay’õn avukatõ
Aydın Metin, Cumhuriyet gazetesinde
Mayõs 2003 tarihinde yayõmlanan
“Genç Subaylar Tedirgin” başlõklõ
haberle ilgili Balbay’õn suçlandõğõnõ
anõmsattõ. Metin şöyle devam etti: “Es-
ki Genelkurmay Başkanı Hilmi Öz-
kök’ün iddianamede yer alan açık-
lamalarında bu haberin gerçeği
yansıttığı ortaya çıkıyor. Özkök
ifadesinde kuvvet komutanlarıyla
bazı konulardaki sıkıntılarını bizzat
Başbakan’a ilettiğini kabul ediyor.
Balbay’ın ‘Genç subaylar tedirgin’
haberi tamamen doğru. Bu haberin
deliller arasından çıkartılmasını
talep ediyorum.”
Balbay’a ait olduğu ileri sürülen
notlarõn ancak TCK’de suç olarak ta-
nõmlanan bir metin olmasõ duru-
munda delil olabileceğini söyleyen
Metin, notlarõn iddianameye delil
olarak konulmasõnõ değerlendirir-
ken: “Bu notlar, CMK’nin emredici
kuralları çerçevesinde olması ha-
linde delil olur. İddianamede ‘1 No-
lu dijital veri’ olarak geçen bu bel-
gede ne olduğunu anlamadığımız
ciddi anlamda kanuna aykırı ya-
pılmış işlemler var” diye konuştu.
Balbay’õn işyerinden 4 bilgisayar
alõndõğõnõ ancak arama tutanaklarõna
bilgisayarlarõn harddisk numarasõnõn
yazõlmadõğõnõ belirten Metin, ince-
leme aşamasõna geçilmeden bilgisa-
yarlarõn birkaç gün önce açõlõp kur-
calandõğõnõ tespit ettiklerini kaydet-
‘O notlar bana ait değil’
Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde öldü-
rülen 5 teröristten kimlikleri olmayan
3’ünün cenazesinin, Cumhuriyet Başsavcılığı’nca otopsi için Van’a gönderilme
kararını protesto eden bir grup, hastane bahçesinde polisi taşladı. Polis, gruba
biber gazı sıkarak müdahale ederken hastane bahçesinde biber gazından etkile-
nen hastalar sedyelerle acil servise taşındı. Grup akşam saatlerine kadar polisle
çatışırken, MHP ilçe başkanlığı ve MOBESE kameralarının da taşlandığı gözlendi.
HAKKARİ’DE GERGİNLİK
İlk görev
yerinde şehit düştü
Yurt Haberleri Servisi - Hakkâri’nin Çu-
kurca ilçesinde sürdürülen operasyonda,
Uzman Onbaşõ Mustafa Güler (23) şehit
oldu. Güler’in bir ay önce göreve başladõ-
ğõ öğrenildi. Çukurca’da Kavşak köyü Ka-
zan vadisinde PKK’lilere karşõ askeri ope-
rasyonlar yaklaşõk bir haftadõr devam edi-
yor. 8 PKK’linin öldürüldüğü bölgede ön-
ceki gün çatõşma çõktõ. Çatõşmada Uzman
Onbaşõ Mustafa Güler şehit oldu. Şehit as-
kerin cenazesi, helikopterle Fatih Kõşla-
sõ’na getirildikten sonra ambulansla Hak-
kâri Askeri Hastanesi’ne gönderildi. Gü-
ler’in, Ordu’nun Ünye ilçesi Yeşilkent
beldesindeki evine acõ haber ulaştõ. Güler
ailesine oğullarõnõn şehit olduğu haberini
Ünye Kaymakamõ Dr. Osman Günaydõn
ve askeri yetkililer verdi. Evin önünde bir
ambulans bekletilirken 4 çocuk annesi Fa-
dime Güler (45) oğlu için ağõtlar yaktõ.
Çiftçilikle uğraşan baba Zekai Güler (52)
de acõya boğuldu. Şehit askerin, yaklaşõk
3 ay önce uzman onbaşõ olmak için baş-
vurduğu, talebinin onaylanmasõ sonrasõnda
da 1 ay önce göreve başladõğõ, Yükseko-
va’nõn da ilk görev yeri olduğu öğrenildi.
Uzman Onbaşõ Mustafa Güler
Çukurca’daki çatõşmada şehit oldu
ti. Metin “İnceleme aşamasından el
koyduğunuz bilgisayarı açıp kur-
calayamazsınız. Delil bütünlüğünü
muhafaza etmek zorundasınız.
Ama doğrudan açılıp inceleme ya-
pılmış” diye konuştu. Notlarõn bu-
lunduğu iddia edilen bilgisayara ait
raporda “Notların mac işletim sis-
temi ile oluşturulduğu”nun kayde-
dildiğini anlatan avukat Metin “Oy-
sa Windows işletim istemi ile çalı-
şan Casper marka dizüstü bilgi-
sayarın mac işletim istemi ile ça-
lıştırılmasının mümkün olmadı-
ğını öğrendik” şeklinde bilgi verdi.
Günlük adõ verilen dosyalarõn 27 Şu-
bat 2007 tarihinde gece 01.58’de 1
dakika 1 saniye, daha sonra gece sa-
at 03.58’de iki dakika süreyle oluş-
turulduğunu söylenen Metin “Bu
mümkün mü? Ancak başka bir bil-
gisayardan kopyalanabilir. İddia-
ya göre Balbay bunları oluşturdu
ve sildi. Bu şekilde oluştuğu ko-
nusunda delilin sıhhati tartışmalı
hale geldi. Kanunun emredici hük-
müne uyulmamıştır. Bu deliller ka-
nuna aykırı hale gelmiştir” dedi.
‘Balbay’ın tahliyesini istedi’
Balbay’õn bilgisi dahilinde eski
Jandarma İstihbarat Daire Başkanõ Le-
vent Ersöz ve eski Teknik Daire
Başkanõ Atilla Uğur ile yaptõğõ gö-
rüşme kayõtlarõnõn iddianamede bu-
lunduğunu anlatan Metin, Ersöz ve
Uğur, ileride tehdit oluşturabilecek in-
sanlarla görüşmelerini kayda aldõk-
larõnõ ifade ettiklerinin altõnõ çizdi.
Uğur ve Ersöz’ün, Balbay’õ “ileride
tehlike oluşturabilecek bir kişi”
olarak görürken savcõlarõn Balbay’õ
“aynı örgütte birlikte hareket et-
mekle” suçladõğõna dikkat çeken Me-
tin, “Müvekkilim kanuna aykırı
olduğu açık delillerle tutuklu bu-
lunmaktadır. Ayrıca ailesinin ve
kendisinin geçimini çalışarak sağ-
lamaktadır. 8 yaşında ve gözaltına
alındığında 9 aylık olan iki çocuğu
bulunmaktadır. Mevcut delil du-
rumuna göre kuvvetli şuç şüphesi
ortadan kalktığından müvekkilimin
daha fazla mağdur edilmemesi için
tahliyesini talep ediyorum” dedi.
SANIKLAR ÖZETLENMESİNİ İSTEDİ
İddianamenin
okunmasına tepki
İkinci Ergenekon dava-
sõnda, iddianamelerin “çok
kısa özetleneceği” yönün-
deki mahkeme kararõna
karşõn, satõr satõr okuduğu-
nu savunan bazõ sanõk ve
avukatlarõ, “İddianame-
nin okunması eziyete dö-
nüştü” diyerek tepki gös-
terdiler. Tutuklu sanõk, Ulu-
sal Kanal hukuk müşaviri
Emcet Olcaytu, mahke-
menin 7 Eylül tarihinde
iddianamenin “çok kısa
özet” olarak okunmasõna
karar verdiğini anõmsatarak,
“Savcılar satır satır oku-
maya devam ediyor. İd-
dianamenin çok kısa özet-
lenerek okunması konu-
sunda uyarı yapmak için
mahkeme kararı çıkarıl-
masını talep ediyorum”
diye konuştu.
Daha sonra cumhuriyet
savcõlarõ Mehmet Ali Pek-
güzel ve Nihat Taşkın id-
dianameyi kaldõklarõ yerden
dönüşümlü olarak okuma-
ya devam ettiler. Tutuklu
sanõk Tuncay Özkan, du-
ruşmaya öğle arasõ verildi-
ği sõrada da iddianamenin
okunmasõna tepki gösterdi.
İddianame okunmadan ön-
ce delillerin CMK’ye uy-
gun olup olmadõğõnõn tar-
tõşõlmasõ gerektiğini söyle-
yen Özkan, savcõlar Pek-
güzel ve Taşkõn’a döne-
rek, yüksek bir ses tonuy-
la iddianamede kendisiyle
ilgili bazõ tespitlerin gerçek
olmadõğõnõ belirtti. “İd-
dianame gerçekmiş gibi
okuyorlar, herkes dinli-
yor” diye konuştu.
Özkan da “terör örgü-
tünün delili olarak gös-
terilen telefon konuşma-
sını yaptığı M.A’nın Me-
tin Akpõnar”, “Örgüte ye-
ni eleman kazandırması-
nın delili olarak gösteri-
len konuşmayı gerçek-
leştirdiği S.B’nin de Sü-
heyl Batum” olduğunu söy-
ledi. Tutuksuz sanõk Prof.
Dr. Yalçın Küçük, daha
önce yargõlandõğõ davalarõn
birinin gerekçeli kararõnda,
“Şeytana papucunu ters
giydirecek kadar zeki ol-
duğunun” yazdõğõnõ söy-
ledi. Küçük, şöyle devam
etti: “Allah Yalçın Kü-
çük’ü yaratarak hata
yaptı. Çünkü ikinci şey-
tanı yarattı diye ifadeler
var. Ben bunlarla suçla-
nıyorum. Ben insan de-
ğilim, beyinim. Gece çıkıp
bir başka insanın beyni-
ne girip ona her şeyi yap-
tırıyorum. Söylemek is-
tediğim her şeyi söyleti-
yorum. Geçen salı bura-
daydık. Gök gürledi, yağ-
mur yağdı, elektrikler
kesildi, mahkeme durdu.
Bunu ben yapmadım.
Bununla ilgili de iddia-
name hazırlanmasın be-
nim bir ilgim yoktur.”