23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 2009 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Neden Susuyorlar? Bugün iki nokta üzerinde duracağım. Birinci- si iktidarın medya özgürlüğünü yok etmeye yö- nelik faşizan politikasına karşı alınan tutumlarla ilgili: Doğan Grubu’na bindirilen 3.7 milyar liralık ce- zanın, ? haksız, adaletsiz ve maliye yasalarına -uy- gulamalarına- talimatlarına aykırı, ? ve en önemlisi Doğan Medya’yı susturmaya, çökertmeye, saf değiştirtmeye, yazarlarını kapı önüne koydurtmaya, en azından AKP iktidarı aley- hine önemli yazı ve yorumlara yer verilmemesini sağlamaya yönelik olduğunu (gazeteci kılığında, kesinlikle iktidar tetikçiliği mesleğini benimsemiş birkaç unsur dışında) herkes kabul ediyor… Ama… Kimileri susuyor, duymuyor ve görmüyor. Kimileri, ortada, ama esas iktidar yanlısı duru- yor. Kimileri, cezanın abartılmış olduğunu, bir gözdağı niteliği taşıdığını belirtiyor, ama “Doğan Grubu da kirli çıkı, geçmişte basına ne yapmıştı…” diyor ve kalemin keskin ucunu gruba yöneltiyor. Kimileri, bu tutumu bile almayı kendine yedi- remiyor; grubun yıkılmasının iyi olacağını düşü- nüyor; Şüphesiz bazı rakipler, acaba buradan bize pay düşer mi diye düşünüyor. Şüphesiz, olayı basın (ve düşünce) özgürlüğü olarak gören meslektaşlar da var, ama bu nok- tada dürüstçe sebat edenlerin sayısı az. İktidarın bu müthiş diktatoryal saldırısı karşı- sında, geçmişle mi hesaplaşacağız, yoksa geleceğe mi bakacağız... Art düşüncesiz, hesapsız, büyük bir saflık- la, Doğan Grubu’na karşı bu saldırının, aslında doğrudan basına, basın emekçilerine, basının nor- mal görevine yani haber yapma ve görüş bildir- me işlevine, demokratik ve çoğulcu bir toplumun yaratılmasına, kurumların tüzel varlığına ve in- sanların düşünce bildirme ve açıklama özgürlü- ğüne karşı bugüne kadar yöneltilmiş en ağır sal- dırı olduğunu kabul etmeliyiz. Olan budur çünkü... Eğer iktidar burada başarırsa, yarın herkesin kö- pekleşmesini, uşaklaşmasını, kendini satmasını is- teyeceğini kabul etmeliyiz. Veya basının çoğunlukla, sessiz ve sedasız bu yola gireceğini... Daha doğrusu, saldırının büyük amacı budur. Doğan’a saldırıyı, herkesi bir “terbiye amacı ve aracı” olduğunu görmüyorsak eğer, söz bitmiş- tir... Geçmiş, ayrı bir konudur; şüphesiz söylenecek bir dizi nokta var; ama biz bugün geleceğimize bakmak zorundayız. Tehdit altında olan budur! İkinci önemli noktaya gelelim: AKP iktidarının basına bu saldırısıyla, iktidarı- nın niteliği, nasıl bir iktidar kurmak istediği arasında bağı görecek miyiz, görmeyecek miyiz? Bir yandan iktidarın bu “cezasının” basın öz- gürlüğüne yönelik olduğunu kabul edeceğiz... Di- ğer yandan ise AKP’nin demokratik bir parti ve ik- tidar olduğuna, ülkede demokrasiyi “genişlettiğine” inanacağız! “AKP demokratik bir ülke inşa ediyor, daha çok demokrasi istiyor ve bunu gerçekleştiriyor; AKP’nin gizli bir gündemi yok, her şeyi açık seçik ortada..” diyenlere bakıyorum, bir kısmı tam yukarıdaki çe- lişki içinde yaşıyor... Diğerleri ise susuyorlar! Çelişkiyi yaşayanları daha çok anlarım.. Ama bunu gören ve susanlar ise kasıtlıdır; ik- tidar yandaşlığının şan, şöhret ve nakit getirileri- ne bağımlıdır... Kılını kıpırdatmaz, elde ettiği bu pozisyonu tehlikeye atmazlar... Özetle, medyanın özgürlüğünü, demokratik bir kamuoyunun inşası sorumluluğunu, diktatör- lere satmaya hazır bir dizi “medyacı” var!.. Ne olacak bu medyanın hali?.. Öncelikli bir ül- ke sorunu... İSTANBUL Üniversite arazisinde gecekondu ANKARA, (Cumhuriyet Büro- su) - YÖK, İstanbul’da Osmanlõ döneminden kalan vakõf arazisinde üniversite kurmak için çalõşma baş- latõrken söz konusu arazinin gece- kondular tarafõndan işgal edildiği ortaya çõktõ. YÖK, yenimodel kapsamõnda, Vakõflar Genel Müdürlüğü’ne bağ- lõ ve bugün herhangi bir yönetimi olmayan Osmanlõ döneminden ka- lan vakõflar arasõnda araştõrma yap- tõ. İnceleme kapsamõnda mal varlõ- ğõ değeri 20 milyonu geçen toplam 2 bin vakõf tespit edildi. Söz konu- su vakõflarõn mal varlõğõ durumuna göre bir araya getirilerek üniversite kurulmasõna ilişkin öneri Vakõflar Genel Müdürlüğü tarafõndan da onaylanõnca, 3 vakõf bir araya geti- rilerek İstanbul’a bir üniversite ku- rulmasõna ilişkin çalõşma başlatõldõ. Kurulacak vakõf üniversitesi için İstanbul’da bulunan Bezmi Âlem Valide Sultan Vakfõ, Silahtar Ağa Vakfõ ve 2. Abdülhamit Vakfõ’nõn bir araya getirilmesi sağlandõ. Silahtar Ağa Vakfõ’nõn olduğu gerekçesiyle Okmeydanõ TEM bağlantõ yolunun kenarõndaki 334 dönümlük arazi üniversite yerleş- kesinin inşaatõ için ayrõldõ. Arazi- nin ve hastanenin intifa hakkõnõn kurulacak vakõf üniversitesine dev- redilmesine karar verildi. Ancak boş olduğu sanõlan İstanbul’un gö- beğindeki E-5 ve TEM yollarõnõn kesiştiği yerdeki arazinin 20 dö- nümlük bölümünün gecekondular tarafõndan işgal edildiği belirlendi. Binalarõn yerleşke inşaasõ sõrasõnda yõkõlmasõ gündeme geldi. İşsiz öğretmen sayõsõ 200 bini bulurken Milli Eğitim yeni 12 bin öğretmen atadõ İçeride atama, dõşarõda eylem MAHMUT LICALI ANKARA - Anayasa çalõşmalarõ ve Er- genekon davasõ konusundaki eleştirel açõklamalarõyla dikkat çeken Prof. Ülkü Azrak, YÖK’ün tavsiye kararõyla Mal- tepe Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliği görevine son verilmesinin “siyasi bir ka- rar” olduğunu belirtti. Azrak, siyasi ik- tidarõn yaptõğõ hukuk hatalarõnõ eleştirdiği için görevinden alõndõğõnõ vurgularken “YÖK, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kontenjan artışı talebini benim üniversiteden uzaklaştırılmama bağladı. Sözleşmem feshedildikten son- ra kontenjan arttırıldı” dedi. YÖK’ün vakõf üniversitelerinde 72 yaşõnõ dolduran öğretim üyelerine kadro verilmemesi yönündeki tavsiye kararõ ge- rekçe gösterilerek Maltepe Üniversite- si’ndeki görevinden alõnan Prof. Dr. Ül- kü Azrak, üniversite yönetiminin kararõ- na tepki gösterdi. ‘Eleştiriden hoşlanmıyorlar’ Azrak, Maltepe Üniversitesi’nde 82 ya- şõna ulaşmõş öğretim üyelerinin bulun- duğunu belirterek “Onların görevlerine son vermediler. Kararın nedeni benim bugüne kadarki eleştirel tavrım. Siyasi iktidarın yaptığı hukuk hatalarını ge- rek TV’lerde gerek gazetelerde eleş- tirmiş olmam nedeniyle görevimden alındım” diye konuştu. İktidarõn eleşti- riden hoşlanmadõğõnõ ifade eden Prof. Az- rak, görevden alõnmasõ konusunda hü- kümetin YÖK’e bir tavsiyede bulunmuş olabileceğine işaret etti. YÖK’ün Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kon- tenjan arttõrõmõ talebini kendisinin üni- versiteden uzaklaştõrõlmasõ koşuluna bağ- ladõğõnõ kaydeden Azrak, “Sözleşmem feshedildikten sonra kontenjan arttı- rıldı” dedi. Azrak, şunlarõ dile getirdi: “Üniversitenin rektörü demiş ki: ‘Televizyon kanallarõnda ve gazetelerde üniversitemizin adõnõ kullanarak eleştiriler yaptõ. Onun için sözleşmesini uzatma- yacağõz.’ Bunu fakültenin kurucusu olan kıdemli bir profesör arkadaşıma Rektör sözlü olarak söylemiş. Neden görevden alındığım buradan anlaşılı- yor. YÖK’ün tavsiye kararı bahane edildi. YÖK’ün zaten böyle bir yetki- si de yok. 72 yaşını dolduranlar kadrolu olarak çalıştırılmıyor ama ders başına ücret vererek sözleşmeli olarak görev yapabiliyor. Buna bir engel yok. Benim gibi 72 yaşını aşmış birçok öğretim üye- sinin bulunmasına karşın onlar hâlâ ça- lışıyorlar, ben görevden alınıyorum. Sözleşmelerin feshedilmesine YÖK karar veremez.” Prof. Azrak bir daha böyle bir üniver- sitede çalõşmak istemediğini ve geri dön- mek için dava açmayacağõnõ belirtti. Az- rak, İstanbul Üniversitesi’nde doktora dersleri vereceğini söyledi. Azrak, Maltepe Üniversitesi’ne kõr- gõnlõğõnõ “Ben 10 yıl Maltepe Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi’ne emek verdim. O fakültenin kuruluşundan beri görev yapıyordum. Fakültenin gelişmesine yardımcı oldum. Şimdi ise siyasi bir ka- rarla görevimden alınıyorum” sözle- riyle dile getirdi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB), Türkiye genelinde işsiz öğretmen sa- yõsõ 200 bini bulurken 15 bin 655 öğ- retmen atamasõ yaptõ. Göreve baş- layacak olan öğretmenler sevinirken, işsiz öğretmenler ise törenin ger- çekleştirildiği bina dõşõnda bakanlõ- ğõ protesto etti. Öğretmen atamalarõ dolasõyla dün MEB Başöğretim Salonu’nda tören düzenlendi. MEB 15 bin 655 öğ- retmen atamasõ yapõldõğõnõ açõklar- ken ilk kez atanan öğretmenlerin sa- yõsõ 12 bin 714 oldu. İlk kez atanan öğretmenlerden 8 bin 813’ü söz- leşmeli, 3 bin 901’i kadrolu olarak göreve başlayacak. 2 bin 941 kişi de açõktan kurumlar arasõ ve milli spor- cu kontenjanõndan öğretmen olarak atandõ. Buna göre atama için baş- vuran 42 bin adaydan yalnõzca 12 bin 714’ünün atamasõ yapõlmõş ol- du. Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çu- bukçu, bilgisayar kurasõyla atama- larõ başlattõ. Kurayõ izlemek üzere salona ge- len adaylardan ekranda isimlerini gö- renler çõğlõk atarak sevinçlerini gös- terirken binanõn dõşõnda ise işsiz öğ- retmenler eylem yaptõ. İşsiz öğret- menler atamalarda KPSS başarõ öl- çütünün kaldõrõlmasõnõ ve bütün öğretmenlere kadro verilmesini is- tedi. Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik de yaptõğõ yazõlõ açõklamada, atamasõ yapõlan öğret- men sayõsõnõn Türkiye’nin ihtiyacõ- nõn çok altõnda olduğunu belirtti. Bozgeyik, yeterli atamanõn yapõl- mamasõnõn eğitimin niteliğini dü- şürdüğünü ve aynõ zamanda binler- ce öğretmen adayõnõ işsizliğe, umut- suzluğa ya da düşük ücretle, iş gü- vencesinden yoksun olarak çalõş- maya ittiğini vurguladõ. Göreve başlayacak olan öğretmenler sevinirken işsiz öğretmenler bakanlõğõ protesto etti. Prof. Dr. Ülkü Azrak eleştirel açıklamalarıy- la dikkat çekiyordu. YÖK’ün tavsiye kararõnõn çarpõtõldõğõnõ söyleyen Prof. Azrak, “Siyasi iktidarõn yaptõğõ hukuk hatalarõnõ eleştirdiğim için görevden alõndõm’ açõklamasõnõ yaptõ. Prof. Ülkü Azrak, Maltepe Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliği görevinden alõnmasõna tepkili ‘Kararõnnedenisiyasi’ obursali@cumhuriyet.com.tr ‘Ya Allah Bismillah... Abdullah!..’ Karanlık Pusu!.. İntifada Hazırlığı!.. Törenin Etnisitesi!.. AKP’nin “Kürt açılımı”yla ilgili gi- rişimlerinden sonuç çıkmaması DTP ve PKK’yi hayal kırıklığına uğrattı. Şiddeti bir dayatma yön- temi olarak kullanan örgüt, geçen hafta 11 askeri bu yüzden şehit etti... PKK beklentilerine ulaşamayın- ca salt terör tehdidinde bulunmu- yor, kitleleri devletle karşı karşıya getirmek için de çaba harcıyor. Merkezi Adana’da bulunan “Çu- kurova Demokratik Halk İnisiyatifi” de PKK’nin çağrıları üzerine bir bil- diri yayımladı. 11 Eylül günü dağı- tılan bildirilerde, Adana, Osmaniye, Mersin, Hatay, Antep ve Maraş’ta yaşayan Kürt kökenli yurttaşlara “demokratik ve meşru eylem çağ- rısı” yapıldı! Peki, bu çağrıyı yapanlar aslın- da ne istiyorlardı?.. Sorunun yanı- tı bildirinin içinde gizliydi: “Önderliğimizin (Öcalan) hazırla- mış olduğu yol haritası engellen- miştir. Hareketimiz güçlerine yönelik operasyonlar devam etmektedir. Halkımız topyekûn direniş çizgisi- ni yükseltmeli ve serhildanlar ya- ratmalıdır.” Sahi, ne demekti serhildan?.. Başkaldırı yani intifada!.. Suruç’tan söz etmişken geçen günlerde işlenen bir cinayete de dikkat çekmek ge- rekiyor. Suruçlu işadamı Müslüm Şahin ile yeğeni Hacı Kaya 4 gün önce Arap kökenli yurt- taşların yaşadığı Urfa’nın Akçakale ilçesin- den dönerken silahlı saldırıya uğradılar. Dayı ile yeğeni taşıyan araç Kalaşnikof- larla çapraz ateşe tutulmuştu. Şahin olay ye- rinde ölürken yeğeni yaralandı. Şahin ve yeğeninin Suruç Milli Eğitim Mü- dürlüğü’nün açtığı taşımalı eğitim ihalesine girmek için Akçakale’ye gittikleri öğrenildi. Peki, kimdi bu Müslüm Şahin?.. 53 ya- şındaki Şahin DTP üyesiydi. Aynı zamanda DTP’li Suruç Belediye Başkanı Etem Şa- hin’in de amcasının oğluydu... Müslüm Şahin’in daha önce aldığı taşımalı eğitim ihalesi kaymakamlıkça niçin iptal edil- mişti?.. Şahin, ikinci ihale sırasında Milli Eğitim bi- nasında Selamda aşireti üyelerince tehdit edilmiş miydi?.. DTP’li müteahhidin aracı aynı aşirete mensup korucular tarafından mı kurşun- lanmıştı?.. Şahin’in iki polis eskortunun ortasında sal- dırıya uğradığı doğru muydu?.. Cinayetin ardındaki AKP bağlantısının üzerine gidildi mi?.. Savcılık herhalde bu soruların yanıtını bu- lacaktır! PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın geçen mayıs ayında Kandil Dağı’na giden Milliyet gazetesi yazarı Ha- san Cemal’e söyledikleri çok tartışılmıştı. Karayılan, 8 Mayıs tarihli röportajda şunları söylemişti: “Fethullahçılar devlet sistemine yerleşmek istiyorlar. Varsayalım PKK bitirildi. O zaman Güneydoğu gericili- ğin merkezi olur...” Karayılan, yankı bulan bu açıklamalardan iki ay son- ra işi daha da ileri götürerek “PKK’yi engellerseniz Ha- mas’ı yaratırsınız” bile demişti. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ise temmuz ayında İstanbul’da yapılan bir toplantıda, “Siz la- ik sistemi esas alanları dikkate almazsanız, ya- rın Kürtlerin Hamas’ı, Hizbullah’ı çıkacak... O za- man daha tehlikeli bir yere gitmiş olacağız” di- ye konuşmuştu! Evet, Güneydoğu’da gerici tehlike giderek bü- yüyor! Örneğin bir dönem PKK’ye nefes aldır- mayan Hizbullah, yasal dernekler içinde siya- sallaşmaya çalışıyor. Başta Fethullahçılar olmak üzere kimi cemaatler de bölgede mürit-sempatizan avını sürdürüyor!.. Bu gelişmeler devletin PKK’ye karşı din stratejisini he- nüz gündemden kaldırmadığını da gösteriyor! Eskisi gi- bi medrese talebelerinin ellerine silah verilmese de AKP’den güç alan mürit-müteahhitler, PKK ve DTP’nin belini kırmak için mücadele ediyor! İşte bu gelişmeler son dönemde PKK’yi de değişime zorluyor! Örgüt bir dönem kanlı bir savaşa girdiği din- cilerin stratejisine yönelerek muhafazakâr Kürtleri de ka- zanmak için her yolu deniyor! DTP’nin Diyarbakır’da, Van’da, Batman’da düzenle- diği mitinglerde Nur tarikatının lideri Said Nursi’nin pos- terleri bu yüzden taşınmıştı!.. Kürt “Melle”ler bu mitinglerde ellerinde Kuran’la yü- rümüşlerdi... Son olarak Öcalan’ın Fethullah Gülen’e zeytin dalı uzatması, DTP’li Osman Baydemir’in önceki gün 250 imama iftar yemeğinde kristal şekerlik armağan etme- si!.. Tüm bunlar “PKK, Kürt-İslam sentezci çizgiye doğru mu ilerliyor” sorusunu gündeme getiriyor! Örgüte en çok katılımın olduğu Urfa’nın Suruç ilçe- sinde, 11 Eylül akşamı düzenlenen yürüyüşte atılan çok ilginç bir slogan da PKK tabanındaki tehlikeli dönüşümü gösteriyor! Suruç’ta kendilerine “Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi” (YDG- M) adını veren DTP’li bir grubun “Werin Ru” (Yola gelin) adıyla dü- zenlediği yürüyüşte yalnızca “Biji se- rok Apo” (Yaşasın Başkan Apo) gi- bi bildik sloganlar atılmadı!.. Kitle, Güneydoğu tarihinde ilk kez, “Ya Al- lah, Bismillah seroke me Abdullah” (Ya Allah, Bismillah, Başkanımız Abdullah) diye de bağırdı!.. Daha düne kadar “Bağımsız sosyalist Kürdistan” di- ye haykıran PKK ve DTP’lilerin; Melleli, Kuran’lı, Said Nur- si’li mitingleri, Suruç’ta atılan yeni sloganın da münfe- rit olmadığını gösteriyor! Devletin bir dönem din unsurunu kullanarak çökert- meye çalıştığı bir örgüt, Suruç’ta bir yandan İslamcı ser- mayeye ait marketlerle Fethullahçıların araçlarını kun- daklıyor diğer yandan dinci sloganlar atıyor!.. Yani bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demenin tam zamanı!.. Murat Karayılan aylar önce boşu boşuna, “PKK eski PKK değil” dememişti!.. Hadi hayırlısı!.. İngiltere’de Keele Üniversitesi’nde dok- tora yapan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Hukuk Müşaviri Re- cep Doğan, namus cinayeti sanıklarıyla ilgili bir araştırma ger- çekleştirmiş. Doğan’a göre “Bu cinayetler en çok T ü r k l e r sonra Kürt- ler tarafın- dan işleni- yormuş!” A d a l e t Bakanlığı’ndan alınan özel izinle 65 ceza- evinde namus ve tö- re cinayeti nedeniyle yatan 86’sı erkek 11’i kadın toplam 97 hü- kümlüye ait 88 adet dosya incelenmiş. Araştırmada, 39 katılımcıya kendileri- ni etnik açıdan nasıl tanımladıkları sorul- muş. 18 sanık Türk, 12’si Kürt, 2’si Laz, 2’si Arap, 1 sanık Kürt-Alevi, 1’i Türk- Yörük Alevi, 1’i Türk- Alevi, 1’i Zaza, 1’i de Roman yanıtını ver- miş. Doğan demiş ki, “Dolayısıyla yaygın kanaatin aksine bu cinayetlerin Kürtlere özgü bir so- run olmadığı sonucuna ulaşıldı.” Doğu ve Güneydo- ğu’da töre şiddetinde kurbanların sayısı kesinlikle belir- lenemez! Unutulma- sın ki, her ay en az 5 kadının, silahın kaza sonucu ateş alması, zehirlenme, damdan düşme, suda boğul- ma ve trafik kazası gi- bi iddialarla ortadan kaldırıldığı bir coğ- rafya, töre şiddetiyle ilgili araştırmalarda her zaman yanılgıya yol açacaktır!.. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2009-2010 eği- tim-öğretim yõlõnda minik öğrenciler için ders zili dün çaldõ. Yaklaşõk 1 milyon 300 bin ilköğretim 1. sõnõf öğrencisi ve okulöncesi eğitime giden öğrenciler dün okulla tanõştõ. Okullarõna alõşmak amacõyla eğitime erken başlayan minik öğrenciler, 18 Eylül’e kadar “uyum programı”na alõnacak. Program kapsamõn- da miniklerin okula adaptasyonlarõ ve okul kaygõla- rõnõn giderilmesi sağlanacak. İlköğretim 1. sõnõf ve ana- sõnõfõ öğrencileri dõşõndaki öğrenciler için ders zili 24 Eylül Perşembe günü başlayacak. Öte yandan Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu, okullardaki ilk dersin ayrõmcõlõk konulu olmasõ yö- nündeki genelgesinin AKP hükümetinin demokratik açõlõm adõ altõnda yürüttüğü çalõşmalarla bağlantõlõ yo- rumlanabileceğini belirtti. Minikler okulla tanıştı İlk gün bazı öğrenciler büyük üzüntü yaşadı. (AA) AİLELERE UYARI Çocukta okul fobisine dikkat İstanbul Haber Servisi - Okul fobi- sinin, şiddetli bir endişe nedeniyle ço- cuğun okula gitmek istememesi ya da son derece isteksiz olmasõ şeklinde kendini gösterdiğini anlatan çocuk ve ergen psikoloğu Çağla Tuğba Dortlu- oğlu, okul fobisinin çocukta ağlama, sinir, uykusuzluk, saldõrganlõk, baş ağ- rõsõ, mide bulantõsõ, iştahsõzlõk, alõn- ganlõk, anneye bağõmlõlõk, içe kapanõk- lõk, dikkat çekmeye yönelik davranõş- lar, evde kalma konusunda aşõrõ õsrar gibi şikâyetlerle ortaya çõktõğõnõ söyle- di. Dortluoğlu “Okula yeni başlayan bir çocukta okul fobisinin görülme nedeni başta aileden ayrı kalmanın getirdiği mutsuzluktan kaynaklan- maktadır” dedi. Dortluoğlu, şunlarõ söyledi: “Aileler, çocuklar okula git- mek istemedikleri için çocukları ce- zalandırmamalı, aksine çocuğun okula gitmesinin gerekliliği konu- sunda tüm aile fertleri ve öğretmen net bir tavır sergilemelidir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle