Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 2009 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Neden Susuyorlar?
Bugün iki nokta üzerinde duracağım. Birinci-
si iktidarın medya özgürlüğünü yok etmeye yö-
nelik faşizan politikasına karşı alınan tutumlarla
ilgili:
Doğan Grubu’na bindirilen 3.7 milyar liralık ce-
zanın,
? haksız, adaletsiz ve maliye yasalarına -uy-
gulamalarına- talimatlarına aykırı,
? ve en önemlisi Doğan Medya’yı susturmaya,
çökertmeye, saf değiştirtmeye, yazarlarını kapı
önüne koydurtmaya, en azından AKP iktidarı aley-
hine önemli yazı ve yorumlara yer verilmemesini
sağlamaya yönelik olduğunu (gazeteci kılığında,
kesinlikle iktidar tetikçiliği mesleğini benimsemiş
birkaç unsur dışında) herkes kabul ediyor…
Ama…
Kimileri susuyor, duymuyor ve görmüyor.
Kimileri, ortada, ama esas iktidar yanlısı duru-
yor.
Kimileri, cezanın abartılmış olduğunu, bir
gözdağı niteliği taşıdığını belirtiyor, ama “Doğan
Grubu da kirli çıkı, geçmişte basına ne yapmıştı…”
diyor ve kalemin keskin ucunu gruba yöneltiyor.
Kimileri, bu tutumu bile almayı kendine yedi-
remiyor; grubun yıkılmasının iyi olacağını düşü-
nüyor;
Şüphesiz bazı rakipler, acaba buradan bize pay
düşer mi diye düşünüyor.
Şüphesiz, olayı basın (ve düşünce) özgürlüğü
olarak gören meslektaşlar da var, ama bu nok-
tada dürüstçe sebat edenlerin sayısı az.
İktidarın bu müthiş diktatoryal saldırısı karşı-
sında, geçmişle mi hesaplaşacağız, yoksa
geleceğe mi bakacağız...
Art düşüncesiz, hesapsız, büyük bir saflık-
la, Doğan Grubu’na karşı bu saldırının, aslında
doğrudan basına, basın emekçilerine, basının nor-
mal görevine yani haber yapma ve görüş bildir-
me işlevine, demokratik ve çoğulcu bir toplumun
yaratılmasına, kurumların tüzel varlığına ve in-
sanların düşünce bildirme ve açıklama özgürlü-
ğüne karşı bugüne kadar yöneltilmiş en ağır sal-
dırı olduğunu kabul etmeliyiz.
Olan budur çünkü...
Eğer iktidar burada başarırsa, yarın herkesin kö-
pekleşmesini, uşaklaşmasını, kendini satmasını is-
teyeceğini kabul etmeliyiz.
Veya basının çoğunlukla, sessiz ve sedasız bu
yola gireceğini...
Daha doğrusu, saldırının büyük amacı budur.
Doğan’a saldırıyı, herkesi bir “terbiye amacı ve
aracı” olduğunu görmüyorsak eğer, söz bitmiş-
tir...
Geçmiş, ayrı bir konudur; şüphesiz söylenecek
bir dizi nokta var; ama biz bugün geleceğimize
bakmak zorundayız.
Tehdit altında olan budur!
İkinci önemli noktaya gelelim:
AKP iktidarının basına bu saldırısıyla, iktidarı-
nın niteliği, nasıl bir iktidar kurmak istediği arasında
bağı görecek miyiz, görmeyecek miyiz?
Bir yandan iktidarın bu “cezasının” basın öz-
gürlüğüne yönelik olduğunu kabul edeceğiz... Di-
ğer yandan ise AKP’nin demokratik bir parti ve ik-
tidar olduğuna, ülkede demokrasiyi “genişlettiğine”
inanacağız!
“AKP demokratik bir ülke inşa ediyor, daha çok
demokrasi istiyor ve bunu gerçekleştiriyor; AKP’nin
gizli bir gündemi yok, her şeyi açık seçik ortada..”
diyenlere bakıyorum, bir kısmı tam yukarıdaki çe-
lişki içinde yaşıyor...
Diğerleri ise susuyorlar!
Çelişkiyi yaşayanları daha çok anlarım..
Ama bunu gören ve susanlar ise kasıtlıdır; ik-
tidar yandaşlığının şan, şöhret ve nakit getirileri-
ne bağımlıdır... Kılını kıpırdatmaz, elde ettiği bu
pozisyonu tehlikeye atmazlar...
Özetle, medyanın özgürlüğünü, demokratik
bir kamuoyunun inşası sorumluluğunu, diktatör-
lere satmaya hazır bir dizi “medyacı” var!..
Ne olacak bu medyanın hali?.. Öncelikli bir ül-
ke sorunu...
İSTANBUL
Üniversite
arazisinde
gecekondu
ANKARA, (Cumhuriyet Büro-
su) - YÖK, İstanbul’da Osmanlõ
döneminden kalan vakõf arazisinde
üniversite kurmak için çalõşma baş-
latõrken söz konusu arazinin gece-
kondular tarafõndan işgal edildiği
ortaya çõktõ.
YÖK, yenimodel kapsamõnda,
Vakõflar Genel Müdürlüğü’ne bağ-
lõ ve bugün herhangi bir yönetimi
olmayan Osmanlõ döneminden ka-
lan vakõflar arasõnda araştõrma yap-
tõ. İnceleme kapsamõnda mal varlõ-
ğõ değeri 20 milyonu geçen toplam
2 bin vakõf tespit edildi. Söz konu-
su vakõflarõn mal varlõğõ durumuna
göre bir araya getirilerek üniversite
kurulmasõna ilişkin öneri Vakõflar
Genel Müdürlüğü tarafõndan da
onaylanõnca, 3 vakõf bir araya geti-
rilerek İstanbul’a bir üniversite ku-
rulmasõna ilişkin çalõşma başlatõldõ.
Kurulacak vakõf üniversitesi için
İstanbul’da bulunan Bezmi Âlem
Valide Sultan Vakfõ, Silahtar Ağa
Vakfõ ve 2. Abdülhamit Vakfõ’nõn
bir araya getirilmesi sağlandõ.
Silahtar Ağa Vakfõ’nõn olduğu
gerekçesiyle Okmeydanõ TEM
bağlantõ yolunun kenarõndaki 334
dönümlük arazi üniversite yerleş-
kesinin inşaatõ için ayrõldõ. Arazi-
nin ve hastanenin intifa hakkõnõn
kurulacak vakõf üniversitesine dev-
redilmesine karar verildi. Ancak
boş olduğu sanõlan İstanbul’un gö-
beğindeki E-5 ve TEM yollarõnõn
kesiştiği yerdeki arazinin 20 dö-
nümlük bölümünün gecekondular
tarafõndan işgal edildiği belirlendi.
Binalarõn yerleşke inşaasõ sõrasõnda
yõkõlmasõ gündeme geldi.
İşsiz öğretmen sayõsõ 200 bini bulurken Milli Eğitim yeni 12 bin öğretmen atadõ
İçeride atama, dõşarõda eylem
MAHMUT LICALI
ANKARA - Anayasa çalõşmalarõ ve Er-
genekon davasõ konusundaki eleştirel
açõklamalarõyla dikkat çeken Prof. Ülkü
Azrak, YÖK’ün tavsiye kararõyla Mal-
tepe Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliği
görevine son verilmesinin “siyasi bir ka-
rar” olduğunu belirtti. Azrak, siyasi ik-
tidarõn yaptõğõ hukuk hatalarõnõ eleştirdiği
için görevinden alõndõğõnõ vurgularken
“YÖK, Maltepe Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nin kontenjan artışı talebini
benim üniversiteden uzaklaştırılmama
bağladı. Sözleşmem feshedildikten son-
ra kontenjan arttırıldı” dedi.
YÖK’ün vakõf üniversitelerinde 72
yaşõnõ dolduran öğretim üyelerine kadro
verilmemesi yönündeki tavsiye kararõ ge-
rekçe gösterilerek Maltepe Üniversite-
si’ndeki görevinden alõnan Prof. Dr. Ül-
kü Azrak, üniversite yönetiminin kararõ-
na tepki gösterdi.
‘Eleştiriden hoşlanmıyorlar’
Azrak, Maltepe Üniversitesi’nde 82 ya-
şõna ulaşmõş öğretim üyelerinin bulun-
duğunu belirterek “Onların görevlerine
son vermediler. Kararın nedeni benim
bugüne kadarki eleştirel tavrım. Siyasi
iktidarın yaptığı hukuk hatalarını ge-
rek TV’lerde gerek gazetelerde eleş-
tirmiş olmam nedeniyle görevimden
alındım” diye konuştu. İktidarõn eleşti-
riden hoşlanmadõğõnõ ifade eden Prof. Az-
rak, görevden alõnmasõ konusunda hü-
kümetin YÖK’e bir tavsiyede bulunmuş
olabileceğine işaret etti. YÖK’ün Maltepe
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kon-
tenjan arttõrõmõ talebini kendisinin üni-
versiteden uzaklaştõrõlmasõ koşuluna bağ-
ladõğõnõ kaydeden Azrak, “Sözleşmem
feshedildikten sonra kontenjan arttı-
rıldı” dedi. Azrak, şunlarõ dile getirdi:
“Üniversitenin rektörü demiş ki:
‘Televizyon kanallarõnda ve gazetelerde
üniversitemizin adõnõ kullanarak eleştiriler
yaptõ. Onun için sözleşmesini uzatma-
yacağõz.’ Bunu fakültenin kurucusu
olan kıdemli bir profesör arkadaşıma
Rektör sözlü olarak söylemiş. Neden
görevden alındığım buradan anlaşılı-
yor. YÖK’ün tavsiye kararı bahane
edildi. YÖK’ün zaten böyle bir yetki-
si de yok. 72 yaşını dolduranlar kadrolu
olarak çalıştırılmıyor ama ders başına
ücret vererek sözleşmeli olarak görev
yapabiliyor. Buna bir engel yok. Benim
gibi 72 yaşını aşmış birçok öğretim üye-
sinin bulunmasına karşın onlar hâlâ ça-
lışıyorlar, ben görevden alınıyorum.
Sözleşmelerin feshedilmesine YÖK
karar veremez.”
Prof. Azrak bir daha böyle bir üniver-
sitede çalõşmak istemediğini ve geri dön-
mek için dava açmayacağõnõ belirtti. Az-
rak, İstanbul Üniversitesi’nde doktora
dersleri vereceğini söyledi.
Azrak, Maltepe Üniversitesi’ne kõr-
gõnlõğõnõ “Ben 10 yıl Maltepe Üniver-
sitesi Hukuk Fakültesi’ne emek verdim.
O fakültenin kuruluşundan beri görev
yapıyordum. Fakültenin gelişmesine
yardımcı oldum. Şimdi ise siyasi bir ka-
rarla görevimden alınıyorum” sözle-
riyle dile getirdi.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB),
Türkiye genelinde işsiz öğretmen sa-
yõsõ 200 bini bulurken 15 bin 655 öğ-
retmen atamasõ yaptõ. Göreve baş-
layacak olan öğretmenler sevinirken,
işsiz öğretmenler ise törenin ger-
çekleştirildiği bina dõşõnda bakanlõ-
ğõ protesto etti.
Öğretmen atamalarõ dolasõyla dün
MEB Başöğretim Salonu’nda tören
düzenlendi. MEB 15 bin 655 öğ-
retmen atamasõ yapõldõğõnõ açõklar-
ken ilk kez atanan öğretmenlerin sa-
yõsõ 12 bin 714 oldu. İlk kez atanan
öğretmenlerden 8 bin 813’ü söz-
leşmeli, 3 bin 901’i kadrolu olarak
göreve başlayacak. 2 bin 941 kişi de
açõktan kurumlar arasõ ve milli spor-
cu kontenjanõndan öğretmen olarak
atandõ. Buna göre atama için baş-
vuran 42 bin adaydan yalnõzca 12
bin 714’ünün atamasõ yapõlmõş ol-
du. Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çu-
bukçu, bilgisayar kurasõyla atama-
larõ başlattõ.
Kurayõ izlemek üzere salona ge-
len adaylardan ekranda isimlerini gö-
renler çõğlõk atarak sevinçlerini gös-
terirken binanõn dõşõnda ise işsiz öğ-
retmenler eylem yaptõ. İşsiz öğret-
menler atamalarda KPSS başarõ öl-
çütünün kaldõrõlmasõnõ ve bütün
öğretmenlere kadro verilmesini is-
tedi. Eğitim-Sen Genel Sekreteri
Mehmet Bozgeyik de yaptõğõ yazõlõ
açõklamada, atamasõ yapõlan öğret-
men sayõsõnõn Türkiye’nin ihtiyacõ-
nõn çok altõnda olduğunu belirtti.
Bozgeyik, yeterli atamanõn yapõl-
mamasõnõn eğitimin niteliğini dü-
şürdüğünü ve aynõ zamanda binler-
ce öğretmen adayõnõ işsizliğe, umut-
suzluğa ya da düşük ücretle, iş gü-
vencesinden yoksun olarak çalõş-
maya ittiğini vurguladõ.
Göreve başlayacak olan öğretmenler sevinirken işsiz
öğretmenler bakanlõğõ protesto etti.
Prof. Dr. Ülkü Azrak
eleştirel açıklamalarıy-
la dikkat çekiyordu.
YÖK’ün tavsiye kararõnõn çarpõtõldõğõnõ söyleyen Prof.
Azrak, “Siyasi iktidarõn yaptõğõ hukuk hatalarõnõ eleştirdiğim
için görevden alõndõm’ açõklamasõnõ yaptõ.
Prof. Ülkü Azrak, Maltepe Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliği görevinden alõnmasõna tepkili
‘Kararõnnedenisiyasi’
obursali@cumhuriyet.com.tr
‘Ya Allah Bismillah... Abdullah!..’ Karanlık Pusu!.. İntifada Hazırlığı!.. Törenin Etnisitesi!..
AKP’nin “Kürt açılımı”yla ilgili gi-
rişimlerinden sonuç çıkmaması
DTP ve PKK’yi hayal kırıklığına
uğrattı. Şiddeti bir dayatma yön-
temi olarak kullanan örgüt, geçen
hafta 11 askeri bu yüzden şehit
etti...
PKK beklentilerine ulaşamayın-
ca salt terör tehdidinde bulunmu-
yor, kitleleri devletle karşı karşıya
getirmek için de çaba harcıyor.
Merkezi Adana’da bulunan “Çu-
kurova Demokratik Halk İnisiyatifi”
de PKK’nin çağrıları üzerine bir bil-
diri yayımladı. 11 Eylül günü dağı-
tılan bildirilerde, Adana, Osmaniye,
Mersin, Hatay, Antep ve Maraş’ta
yaşayan Kürt kökenli yurttaşlara
“demokratik ve meşru eylem çağ-
rısı” yapıldı!
Peki, bu çağrıyı yapanlar aslın-
da ne istiyorlardı?.. Sorunun yanı-
tı bildirinin içinde gizliydi:
“Önderliğimizin (Öcalan) hazırla-
mış olduğu yol haritası engellen-
miştir. Hareketimiz güçlerine yönelik
operasyonlar devam etmektedir.
Halkımız topyekûn direniş çizgisi-
ni yükseltmeli ve serhildanlar ya-
ratmalıdır.”
Sahi, ne demekti serhildan?..
Başkaldırı yani intifada!..
Suruç’tan söz etmişken geçen günlerde
işlenen bir cinayete de dikkat çekmek ge-
rekiyor.
Suruçlu işadamı Müslüm Şahin ile yeğeni
Hacı Kaya 4 gün önce Arap kökenli yurt-
taşların yaşadığı Urfa’nın Akçakale ilçesin-
den dönerken silahlı saldırıya uğradılar.
Dayı ile yeğeni taşıyan araç Kalaşnikof-
larla çapraz ateşe tutulmuştu. Şahin olay ye-
rinde ölürken yeğeni yaralandı.
Şahin ve yeğeninin Suruç Milli Eğitim Mü-
dürlüğü’nün açtığı taşımalı eğitim ihalesine
girmek için Akçakale’ye gittikleri öğrenildi.
Peki, kimdi bu Müslüm Şahin?.. 53 ya-
şındaki Şahin DTP üyesiydi. Aynı zamanda
DTP’li Suruç Belediye Başkanı Etem Şa-
hin’in de amcasının oğluydu...
Müslüm Şahin’in daha önce aldığı taşımalı
eğitim ihalesi kaymakamlıkça niçin iptal edil-
mişti?..
Şahin, ikinci ihale sırasında Milli Eğitim bi-
nasında Selamda aşireti üyelerince tehdit
edilmiş miydi?..
DTP’li müteahhidin aracı aynı aşirete
mensup korucular tarafından mı kurşun-
lanmıştı?..
Şahin’in iki polis eskortunun ortasında sal-
dırıya uğradığı doğru muydu?..
Cinayetin ardındaki AKP bağlantısının
üzerine gidildi mi?..
Savcılık herhalde bu soruların yanıtını bu-
lacaktır!
PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın geçen mayıs
ayında Kandil Dağı’na giden Milliyet gazetesi yazarı Ha-
san Cemal’e söyledikleri çok tartışılmıştı. Karayılan, 8
Mayıs tarihli röportajda şunları söylemişti:
“Fethullahçılar devlet sistemine yerleşmek istiyorlar.
Varsayalım PKK bitirildi. O zaman Güneydoğu gericili-
ğin merkezi olur...”
Karayılan, yankı bulan bu açıklamalardan iki ay son-
ra işi daha da ileri götürerek “PKK’yi engellerseniz Ha-
mas’ı yaratırsınız” bile demişti.
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ise temmuz
ayında İstanbul’da yapılan bir toplantıda, “Siz la-
ik sistemi esas alanları dikkate almazsanız, ya-
rın Kürtlerin Hamas’ı, Hizbullah’ı çıkacak... O za-
man daha tehlikeli bir yere gitmiş olacağız” di-
ye konuşmuştu!
Evet, Güneydoğu’da gerici tehlike giderek bü-
yüyor! Örneğin bir dönem PKK’ye nefes aldır-
mayan Hizbullah, yasal dernekler içinde siya-
sallaşmaya çalışıyor.
Başta Fethullahçılar olmak üzere kimi cemaatler de
bölgede mürit-sempatizan avını sürdürüyor!..
Bu gelişmeler devletin PKK’ye karşı din stratejisini he-
nüz gündemden kaldırmadığını da gösteriyor! Eskisi gi-
bi medrese talebelerinin ellerine silah verilmese de
AKP’den güç alan mürit-müteahhitler, PKK ve DTP’nin
belini kırmak için mücadele ediyor!
İşte bu gelişmeler son dönemde PKK’yi de değişime
zorluyor! Örgüt bir dönem kanlı bir savaşa girdiği din-
cilerin stratejisine yönelerek muhafazakâr Kürtleri de ka-
zanmak için her yolu deniyor!
DTP’nin Diyarbakır’da, Van’da, Batman’da düzenle-
diği mitinglerde Nur tarikatının lideri Said Nursi’nin pos-
terleri bu yüzden taşınmıştı!..
Kürt “Melle”ler bu mitinglerde ellerinde Kuran’la yü-
rümüşlerdi...
Son olarak Öcalan’ın Fethullah Gülen’e zeytin dalı
uzatması, DTP’li Osman Baydemir’in önceki gün 250
imama iftar yemeğinde kristal şekerlik armağan etme-
si!..
Tüm bunlar “PKK, Kürt-İslam sentezci çizgiye doğru
mu ilerliyor” sorusunu gündeme getiriyor!
Örgüte en çok katılımın olduğu Urfa’nın Suruç ilçe-
sinde, 11 Eylül akşamı düzenlenen yürüyüşte atılan çok
ilginç bir slogan da PKK tabanındaki
tehlikeli dönüşümü gösteriyor!
Suruç’ta kendilerine “Yurtsever
Demokratik Gençlik Meclisi” (YDG-
M) adını veren DTP’li bir grubun
“Werin Ru” (Yola gelin) adıyla dü-
zenlediği yürüyüşte yalnızca “Biji se-
rok Apo” (Yaşasın Başkan Apo) gi-
bi bildik sloganlar atılmadı!.. Kitle,
Güneydoğu tarihinde ilk kez, “Ya Al-
lah, Bismillah seroke me Abdullah” (Ya Allah, Bismillah,
Başkanımız Abdullah) diye de bağırdı!..
Daha düne kadar “Bağımsız sosyalist Kürdistan” di-
ye haykıran PKK ve DTP’lilerin; Melleli, Kuran’lı, Said Nur-
si’li mitingleri, Suruç’ta atılan yeni sloganın da münfe-
rit olmadığını gösteriyor!
Devletin bir dönem din unsurunu kullanarak çökert-
meye çalıştığı bir örgüt, Suruç’ta bir yandan İslamcı ser-
mayeye ait marketlerle Fethullahçıların araçlarını kun-
daklıyor diğer yandan dinci sloganlar atıyor!.. Yani bu
ne perhiz bu ne lahana turşusu demenin tam zamanı!..
Murat Karayılan aylar önce boşu boşuna, “PKK eski
PKK değil” dememişti!..
Hadi hayırlısı!..
İngiltere’de Keele
Üniversitesi’nde dok-
tora yapan Sosyal
Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu
Hukuk Müşaviri Re-
cep Doğan, namus
cinayeti sanıklarıyla
ilgili bir araştırma ger-
çekleştirmiş. Doğan’a
göre “Bu
cinayetler
en çok
T ü r k l e r
sonra Kürt-
ler tarafın-
dan işleni-
yormuş!”
A d a l e t
Bakanlığı’ndan alınan
özel izinle 65 ceza-
evinde namus ve tö-
re cinayeti nedeniyle
yatan 86’sı erkek 11’i
kadın toplam 97 hü-
kümlüye ait 88 adet
dosya incelenmiş.
Araştırmada, 39
katılımcıya kendileri-
ni etnik açıdan nasıl
tanımladıkları sorul-
muş. 18 sanık Türk,
12’si Kürt, 2’si Laz,
2’si Arap, 1 sanık
Kürt-Alevi, 1’i Türk-
Yörük Alevi, 1’i Türk-
Alevi, 1’i Zaza, 1’i de
Roman yanıtını ver-
miş.
Doğan demiş ki,
“Dolayısıyla yaygın
kanaatin aksine bu
cinayetlerin Kürtlere
özgü bir so-
run olmadığı
sonucuna
ulaşıldı.”
Doğu ve
Güneydo-
ğu’da töre
şiddetinde
kurbanların
sayısı kesinlikle belir-
lenemez! Unutulma-
sın ki, her ay en az 5
kadının, silahın kaza
sonucu ateş alması,
zehirlenme, damdan
düşme, suda boğul-
ma ve trafik kazası gi-
bi iddialarla ortadan
kaldırıldığı bir coğ-
rafya, töre şiddetiyle
ilgili araştırmalarda
her zaman yanılgıya
yol açacaktır!..
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2009-2010 eği-
tim-öğretim yõlõnda minik öğrenciler için ders zili dün
çaldõ. Yaklaşõk 1 milyon 300 bin ilköğretim 1. sõnõf
öğrencisi ve okulöncesi eğitime giden öğrenciler dün
okulla tanõştõ. Okullarõna alõşmak amacõyla eğitime
erken başlayan minik öğrenciler, 18 Eylül’e kadar
“uyum programı”na alõnacak. Program kapsamõn-
da miniklerin okula adaptasyonlarõ ve okul kaygõla-
rõnõn giderilmesi sağlanacak. İlköğretim 1. sõnõf ve ana-
sõnõfõ öğrencileri dõşõndaki öğrenciler için ders zili 24
Eylül Perşembe günü başlayacak.
Öte yandan Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu,
okullardaki ilk dersin ayrõmcõlõk konulu olmasõ yö-
nündeki genelgesinin AKP hükümetinin demokratik
açõlõm adõ altõnda yürüttüğü çalõşmalarla bağlantõlõ yo-
rumlanabileceğini belirtti.
Minikler okulla tanıştı
İlk gün bazı öğrenciler
büyük üzüntü yaşadı. (AA)
AİLELERE UYARI
Çocukta okul
fobisine dikkat
İstanbul Haber Servisi - Okul fobi-
sinin, şiddetli bir endişe nedeniyle ço-
cuğun okula gitmek istememesi ya da
son derece isteksiz olmasõ şeklinde
kendini gösterdiğini anlatan çocuk ve
ergen psikoloğu Çağla Tuğba Dortlu-
oğlu, okul fobisinin çocukta ağlama,
sinir, uykusuzluk, saldõrganlõk, baş ağ-
rõsõ, mide bulantõsõ, iştahsõzlõk, alõn-
ganlõk, anneye bağõmlõlõk, içe kapanõk-
lõk, dikkat çekmeye yönelik davranõş-
lar, evde kalma konusunda aşõrõ õsrar
gibi şikâyetlerle ortaya çõktõğõnõ söyle-
di. Dortluoğlu “Okula yeni başlayan
bir çocukta okul fobisinin görülme
nedeni başta aileden ayrı kalmanın
getirdiği mutsuzluktan kaynaklan-
maktadır” dedi. Dortluoğlu, şunlarõ
söyledi: “Aileler, çocuklar okula git-
mek istemedikleri için çocukları ce-
zalandırmamalı, aksine çocuğun
okula gitmesinin gerekliliği konu-
sunda tüm aile fertleri ve öğretmen
net bir tavır sergilemelidir.”