18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Diyarbakır Cezaevi ‘Out’ Silivri Kampusu ‘In’ Diyarbakır Cezaevi’nin kapatılıp binasının okul olarak kullanılması önerisi olumlu, ama yeni bir uygulama değil. Anımsarsınız Türkiye’nin bir nevi uygulamalı sa- nat merkezi haline gelmiş olan ve birçok dünya çapında ün yapmış sanatçımıza kucak açan Sul- tanahmet Cezaevi beş yıldızlı otele dönüştü- rülmüştü. 12 Mart döneminde benim de birkaç ay tutuklu kaldığım 12 Eylül’de de DİSK davası tutuklularını barındırmış olan Davutpaşa Kışlası da birkaç yıl önce Marmara Üniversitesi’ne tah- sis edilmişti. Bu uygulamalar konusunda tek itiraz Sulta- nahmet’in sanat ve kültür evine dönüştürülme- sinin daha doğru olacağıdır. Gerçekten de Sul- tanahmet’in koridorlarında, odalarında nice sa- natçının ayak izlerini biraz dikkatle bakarsanız gö- rebilirsiniz. Ama para egemenliği döneminde beş yıldızlı otelin getirisi yanında sanat ve kültür evi- ni kim düşünür? Diyarbakır Cezaevi ise bütün ben- zerleri içinde zulmün doruğa çıktığı mekândır. Düş gücünün sınırlarını zorlayan zulüm ve iş- kence ters tepmiş ve o meşum mekân bir süre sonra PKK eğitim kampına dönüşmüştür. İsyanya’da ünlü bir deyim vardır. “ETA’nın ger- çek kurucusu Franco’dur” derler. Bununla baskı ve zulmün amaçlarının tam tersine sonuç verdiği anlatılmak istenmektedir. Bu mantıktan yola çıkarak biz de “PKK’ye doğ- ru giden yol Diyarbakır Cezaevi’nin taşlarıyla döşenmiştir” diyebiliriz. Kürt sorunu dediğimiz sorunun demokrasi içinde çözülebileceğine inanmış biri olarak, artık zulüm simgesi haline gelmiş olan Diyarbakır Cezaevi’nin kapatılmasını desteklememem ola- naksız. Ben Diyarbakır Cezaevi’ni görmedim. Zulüm- le Metris’te tanıştım. Ama dolaylı bir Diyarbakır anım var. 12 Eylül dö- neminde TCK’nin 125. maddesinden yargılanır- ken Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu kalan millet- vekili Nurettin Yılmaz, aynı zamanda Barış Der- neği Davası’na dahil edilince bizlerin yanına Ce- vizli - Maltepe Zırhlı Tugay Cezaevi’ne nakledil- diğinde sevinçten uçuyordu. Orada tutuklu kaldığımız süre içinde hepimizin aksine bir kez bile tahliye talebinde bulunmadı. Bir gün sordum: - Niye tahliye talebinde bulunmuyorsunuz Yıl- maz Bey? Yanıtını hiç unutamam: - Diyarbakır’dan sonra burada olmak zaten tah- liye gibi bir şey. Sonra buradan tahliye olur da ya oraya gidersem? Ben burada halimden mem- nunum, bir şey istemem! Diyarbakır Cezaevi’nin kapatılmasının simge- sel demokratik bir anlamı da olabilir. Ancak, bunun olabilmesi için Diyarbakır dev- reden çıkarılırken başka nöbetçi “hukuksuzluk odakları” oluşturulmamalıdır. Yani bir zulüm sim- gesi ortadan kalkarken başka bir köşede başka bir zulüm yuvası geliştirmek tutarlı bir davranış de- ğildir. Unutmayalım ki, birçok kişinin gözünde “Silivri Ceza İnfaz Kampusu” Tayyip’in zulüm yuvasıdır. Herhangi bir yanlış anlaşılmayı daha baştan gi- dermek için hemen söyleyeyim ki geçenlerde zi- yaretine gittiğim dostum Mustafa Balbay kötü muamele ile karşılaşmadığını belirtti. Ama onun bu durumu tabii ki Kuddusi Okkır’ın başına gelenleri unutmamıza ya da görmezden gelmemize neden olmamalıdır. Kaldı ki, zulüm yalnız içerdeki insana nasıl dav- ranıldığına göre değil, ama aynı zamanda o in- sanın içeriye hangi nedenle girdiğine de bakıla- rak kararlaştırılacak bir olgudur. Kısacası Diyarbakır Cezaevi’ni medyamızın çok sevdiği deyimle “out” ilan edip devre dışı bı- rakırken Silivri Kampusu’nu “in” ilan edip baş ta- cı ederek ülkenin hiçbir yerinde demokrasi çiçeği açtırmak mümkün değildir. Ülkenin kuzeybatısında hukuksuzluğa, ada- letsizliğe göz yumup, güneydoğusunda demok- ratik açılım yapmak imkân dışıdır. Güneydoğu için demokratik açılım talep eden- lerin, kuzeybatıdaki zulme seyirci kalıp, herhan- gi bir talepte bulunmamış olmaları da mazeret ola- maz. Bu arada, başka bir noktanın da üzerinde dur- mak zorunlu: Diyarbakır Cezaevi’nin kapatılıp, binanın okul olarak kullanılmasına, geçmişte orada kalıp, zu- lüm görmüş bazı kişiler itiraz etmişler. Onlar bi- nanın işkence müzesi haline getirilmesini, böy- lelikle 12 Eylül döneminde yapılanların unutul- mamasını istiyorlar. Bu davranış yanlış ve zararlıdır. 12 Eylül’de zarar ve zulüm görmüş insanlar, toplumun birliği, özgürlüğü adına, onları unutup demokrasinin inşasına soyundukları zaman bü- yümüşlerdir. Şimdi bu görüşe karşı çıkıp da “Evet ama ben daha fazla zulüm gördüm” demenin de anlamı yoktur. Henüz bir “zulmometre” (zulümölçer) icat edil- mediğine göre böyle bir ölçüm imkânsızdır. Kaldı ki, barış öfkeler ve kinler üzerine kurulmaz. Uluslar kendi tarihlerine bile çok dikkatle bak- tıklarında kızacak, kinlenecek şeyler bulabilirler. Ernest Renan, buna örnek olarak bir zamanlar Fransa krallarının ülke birliğini sağlamak için yur- dun güney bölümündeki ahalisine nasıl baskı, hat- ta zulüm yapıldığını gösterir. Toplumsal barış istiyorsak eğer bazı şeyler içi- mizde taşısak bile, dile getirmeyip, unutacağız. Birlik öfkeleri anımsayarak değil, unutarak sağlanır. Kimsenin şehit anasına “sen evlat acını unut” diye seslenirken ardından da “ama benden Di- yarbakır Cezaevi’ndeki zulüm ve işkenceyi unut- mamı istemeyin” deme hakkı yoktur. [email protected] Polislere suç duyurusu TEKİRDAĞ (AA) - Tekirdağ’õn Çorlu ilçesinde Günay Candan (35), 4 Ağustos’ta bir grupla kavga etmesinin ardõndan, polislerin sağ gözüne copla vurmasõ sonucu kör olduğunu iddia ederek, 2 polis hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Olayla ilgili olarak Çorlu Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na, İlçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Amirliği’nde görevli C.K. ve E.Y. hakkõnda suç duyurusunda bulunduğunu belirten Candan, “Adaletin yerini bulmasõ ve görmeyen gözümün sorumlusunu bulmak istiyorum” dedi. ABD: Bu bir Türk Planı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD Büyükelçiliği, hükümetin Kürt açõlõmõnõn ABD projesi olduğuna ilişkin tartõşmalar konusunda, “Bu bir Türk planõdõr” açõklamasõnõ yaptõ. ANKA Ajansõ’nõn haberine göre, Kürt Açõlõmõ’nõn ABD projesi olduğu savlarõna ilişkin tartõşmalar sürerken ABD Büyükelçiliği Sözcüsü, “Türkiye’nin demokratikleşmesini destekliyoruz ancak bu plan, bir Türk planõdõr. Bu, Türkiye tarafõndan çözümlenmesi gereken ve çözümlenmekte olan bir iç meseledir” dedi. Teslim olan 9 terörist serbest DİYARBAKIR (AA) - Irak’õn kuzeyindeki terör örgütü PKK’ye ait kamplardan kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan 9 terörist serbest bõrakõldõ. Son bir hafta içerisinde Irak’õn kuzeyindeki terör örgütünün kamplarõndan kaçarak Habur Sõnõr Kapõsõ’nda güvenlik güçlerine teslim olan 9 terör örgütü üyesiyle ilgili soruşturma dosyasõ, Silopi Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca Özel Yetkili Diyarbakõr Cumhuriyet Savcõsõ’na gönderildi. Yapõlan incelemenin ardõndan, 9 kişi “etkin pişmanlõk” hükümlerinden yararlandõrõlarak salõverildi. Toprak’tan TMSF’ye tepki İstanbul Haber Servisi - İstinye’deki Aslanlõ Köşk’ü, TMSF’nin açtõğõ ihalede 23.8 milyon TL’ye Remzi Gür’e satõlan işadamõ Halis Toprak, satõşõn iptali için açtõğõ davaya katõldõ. Remzi Gür’ün, CHP’li milletvekillerine 1 milyon dolarlõk rüşvet teklif ettiğini ve onunla birlikte ihaleye girdiğini savunan Toprak, “Bu adamõn kim olduğunu mahkemeniz tespit etsin. Tüm mallarõmõ ucuza elden çõkarõyor. Niye? Çünkü buralarda ‘mama’ var. Şirketlerime el koyma nedeni, malikânemi ucuz yoldan Gür’e vermektir. Arkasõnda kimin olduğunu söyleyemiyorum. Allah’õndan kork, imansõz” diye konuştu. AKP’li Bozdağ, Kürt açõlõmõ tartõşmasõnda Bahçeli’ye ‘idam sehpasõyla’ yüklendi ‘Öcalan’õ niye asmadõn?’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, dün TBMM’de düzenlediği basõn top- lantõsõnda, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi eleştirdi. Terör sorununun çözümüne yönelik çalõşmalarõn milli bir proje olduğunu be- lirten Bozdağ, “Başbakan, Cumhur- başkanı, MGK ‘milli proje’ diyor. Ama Bahçeli ‘Amerikan projesi’ diyor. Ana babalar çözüm diyor ama biri- leri çözümden rahatsız oluyor. MHP, akan kanın durmasından rahatsız mı oluyor? Kanın durmasını iste- mek ihanet değildir, asıl ihanet kanın akmasını istemektir. Albayrağa sarılı şehit cenazeleri istemek ihanettir” dedi. MHP’nin Kürt açõlõmõnõ “ABD projesi” olarak nitelendirdiğini anõm- satan Bozdağ, asõl ABD projesinin bö- lücübaşõnõn idamdan kurtarõlmasõ, boy- nundan ipin çõkarõlmasõ olduğunu söy- ledi. Abdullah Öcalan’õn idam dosya- sõnõn Başbakanlõk’ta bekletilmesini Bahçeli’nin sağladõğõnõ kaydeden Boz- dağ, dönemin Başbakanõ Bülent Ecevit, Başbakan yardõmcõlarõ Mesut Yılmaz ve Bahçeli’nin imzalarõnõn bulunduğu ve Öcalan’õn idamõnõn bir süre ertelenme- sine ilişkin karar metnini basõna dağõt- tõ. Bozdağ, “Millet size yalvardı mı as- mayın diye, Ankara’ya mı yürüdü, kim ricada bulundu?” dedi. ‘İktidardayken gürleseydin’ MHP’nin 1999 seçimleri öncesinde “Bunlar Öcalan’ı asamaz, ancak biz asarız” diyerek oy istediğini kaydeden Bozdağ, Öcalan’õn idam cezasõnõn 1999 yõlõnda kesinleştiğini söyledi. Bozdağ, “O zaman iktidarda kim var MHP. Niye asmadın, 2001’de, 2002’de niye asmadın? Aradın da ip mi bulamadın, ayağının altına sehpa mı bulamadın. Asmadın da bir ada tahsis edip bes- ledin” dedi. Bozdağ, Bahçeli’nin Öca- lan’õn asõlmamasõ için AB’ye taahhüt- te bulunduğunu söyledi. Bahçeli’nin meydanlarda gürlediğini, ancak bunun meydanlarda değil iktidardayken ya- põlmasõ gerektiğini kaydeden Bozdağ, “Erciyes Ovası’nda kurt olup Anka- ra’da kuzu olmamak lazım. Orada uluyorsan Ankara’da da uluyacaksın, Meclis çatısı altında da uluyacaksın. Milletin yanında erkek, Meclis’te ür- kek olmayacaksın” dedi. MHP, BOZDAĞ’I CİDDİYE ALMADI: İSTİYORSANIZ ASALIM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Grup Başkan- vekili Mehmet Şandır, AKP Grup Başkanvekili Bekir Boz- dağ’a sert tepki göstererek, “Biz endişelerimizi söyledi- ğimiz için yakışıksız sözlerle suçlarlarsa biz de boz bulanık Bekir’in söylediklerini ciddi- ye almayız. Öcalan’ın asıl- ması gerektiğini düşünüyor- larsa engelleri ne, eksikleri varsa biz tamamlarız” dedi. Şandõr, yaptõğõ açõklamada, “sahibinin sesi” diye nitelen- dirdiği Bozdağ’õn ve AKP’lile- rin düştükleri çukurdan çõkma telaşõna olduğunu kaydetti. Şan- dõr, “Eski defterleri aralaya- rak bir şeyler söylüyorlar ama doğruyu da söylemiyor- lar. Oysa şimdi gündem o gündem değil. Şimdi gündem, Kürt açılımı diye hükümetin himayesinde toplumun etnik ayrışma sürecini, toplumsal çatışmayı, kardeş kavgası so- nucunu getirecek bir gündem maddesidir” dedi. Şandõr, Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül’ün davetini neden reddettikleri yönündeki bir so- ru üzerine de “İhanetin tartış- ması olmaz” karşõlõğõnõ verdi. Öcalan’õn dosyasõnõn Meclis’e gönderilmesi ile ilgili polemiğe de dikkat çeken Şandõr, Boz- dağ’õn ifadesinin tamamen asõl- sõz olduğunu, AİHM sürecinin sonunda dosyanõn Meclis’e gön- derilmesi kararõ alõndõğõnõ anõm- sattõ. Şandõr, “O belgede bir başka hüküm daha var, o da Sayın Bahçeli’nin ısrarıyla oraya konulan ve süreç ne olursa olsun Öcalan’la ilgili idam kararının infaz edilme- si hükmüdür” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle