Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2009 SALI
16 KÜLTÜR
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Cumhuriyet’in
Öğretmeni!
Doğu ilçelerinin çoğunda otel yoktur. Düğün-
lerde, şenliklerde, davulcusundan zurnacısına, öğ-
retim üyesinden bürokratına ilçeye gelenler evlerde
ağırlanır.
Konukseverlik, genlerimize işlemiştir; evin hanımı,
konuğa elinden gelen saygıyı göstermekle kalmaz,
ona unutamayacağı yemekler sunar, altına kabar-
tılmış döşekler serer, üstüne gül kokulu yorganlar ör-
ter.
Hacıbektaş’ta öğretmen Mahmut Karabacak’ın
konuğu olmuştum. Aradan otuz yıla yakın bir zaman
geçti. Başımı koyduğum yastığın rahatlığını, kana-
viçe işlemelerinin güzelliğini unutamadım.
“Tanrı misafiri” sayılan konuğa öyle hoşgörüyle ba-
kılır ki, neyin nesi olduğu bile sorulmaz.
Şu örnekte olduğu gibi, konuğun konukluğunu bil-
memesi, sormayı zorunlu kılıyor...
Sohbet sırasında, öğretmen olan evin hanımı son
günlerin insanlık dışı olaylarına değinirken konuğun
yüzündeki alaborayı onun yorgunluğuna yorar.
Ama konuk, “Sen cumhuriyetçilerin ağzıyla konu-
şuyorsun, hocanım!” deyince, alaboranın nedenini
anlayıp yanıtı yapıştırır:
“Ben Atatürkçü Cumhuriyet’in öğretmeniyim; na-
sıl konuşmamı bekliyordunuz?..”
Tartışmanın nereye vardığını açıklamaya gerek yok.
Kuşkusuz sabırlı Anadolu kadını susmayı yeğlemiş,
duyarsız konuk da, kabalığının ayırdına varmadan
mışıl mışıl uyumuştur...
Bu da başka bir olay...
İleti, “İşte Kafa!..” başlığıyla bir bayan öğretmen-
den geldi. Ankara Gazi Üniversitesi’nde, Türki-
ye’nin değişik illerinden öğretmenlerin katıldığı “1.
Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi” yapılıyor. “Sınıf
Öğretmeninin Özellikleri” konusundaki bildiriyi Bu-
ca Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enver Tahir Rı-
za sunacaktır. Öğretmenin, öğrenciyi 1. sınıftan alıp
5. sınıfa değin götürmesi üzerinde duruluyor.
Prof. Rıza, üstelik fakültenin de dekanı; “Cinsiyet
sorunu var...” diye buna karşı çıkıp, “Biliyorsunuz,
ülkemizde karma eğitim modeli uygulanıyor; hanım
öğretmenler erkeklere iyi örnek olamazlar!” diyor.
Kurtuluş Savaşı’nda, “Kalır mı Mustafa Kemal’in
kağnısı bacım” deyip öküzün yerine kendini koşan
Elif gibi, Cumhuriyet’in 35 yıllık öğretmeni Yücel De-
mirhan da durur mu, “Ben ona örnek olamazsam,
o da bana olamaz!” diyor, toplantıyı terk ediyor.
Kimi öğretmenler de onun ardından yürüyor...
İletiyi gönderen öğretmenin son sözü, Atatürkçü
Cumhuriyet’e sahip çıkmanın bilinçli bildirgesi:
“Vatanımız, birkaç kendini bilmez, gelişmemiş
yaratığa bırakılacak kadar ucuz değildir.”
Gelecek kuşakların yetiştiricisi olan öğretmen, kon-
grelerle oyalandırılmamalı. Hele, öğretmeni bu tür top-
lantılarda çağdışı kafalarla aydınlatmaya kalkmak ona
yapılmış en büyük saygısızlıktır.
Öğretmen yıllardır, eline geçen üç beş kuruşla ge-
çinemeyip, ek işlerle emeğini yele savurdu. Yine de
onurunu çağdışı adamlara ezdirmeyen öğretmenler
çıkıyor.
Yücel Demirhan, nesli gittikçe tükenen böyle bir
Cumhuriyet öğretmenidir.
Atatürk, “Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sö-
züyle, öğretmenin yüksek sorumluluğunu öne çı-
karma gereğini duymuştur. Cumhuriyetin baş-
langıç yıllarında, bilgisiyle, becerisiyle çağdaş ka-
falı böyle öğretmenler yetişmiştir.
Günümüzde ise ulusal eğitimimiz, bir ikisinin dı-
şında hep dirayetsiz bakanların, yetersiz yönet-
menlerin eline bırakıldı. Bu da düzen tutmaz bir
eğitim ortamının doğmasına yol açtı.
binyazar@gmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
ASLI KAYABAL
MİLANO - Kütüphanelerin gelecekte üst-
lenecekleri rol, kütüphaneler ve web ilişkisi,
Milano’da düzenlenen 75. Uluslararasõ Kü-
tüphanecilik ve Enformasyon Kongresi’nde
tartõşõlõrken, Senato
caddesindeki kütüp-
hane, Engizisyon
mahkemesince ölüme
mahkûm edilen Röne-
sans dönemi filozof-
larõ Tommaso Cam-
panella ve Giordano
Bruno’yu konu alan
bir sergiye ev sahipliği
yapõyor.
7 Ağustos 1603’te Ka-
tolik kilisesi adõna Ro-
ma’da bir açõklama ya-
pan Giovanni Maria
Guanzella Da Brighe-
sella, Index Librorum
Prohibitorum (Yasak Ki-
taplar Listesi’ni) kamuya duyurdu. Kilisenin
sansürüne uğrayan ve yasaklanan yüzlerce ya-
põt arasõnda İtalyan filozoflar Tommaso Cam-
panella ve Giordano Bruno’nun eserleri de yer
alõyordu.
Milano’daki Senato Kütüphanesi’nde Eu-
genio Canone ve Annette Popel’in küratör-
lüğünde düzenlenen ‘Bruno & Campanella’
sergisi, 15. ve 16. yüzyõllar arasõnda yaşayan
her iki filozofun kaleme aldõğõ yapõtlarõn na-
dir birinci baskõlarõnõn ilk defa sunulmasõ açõ-
sõndan özel bir önem taşõyor. Sergide ayrõca
Giordano Bruno’yu 8 Şubat 1600’de ölüme
mahkûm eden engizisyon mahkemesinin Va-
tikan arşivlerinde korunagelen özgün belge-
si de, ilk defa Vatikan dõşõnda Milano’daki ser-
gide tanõtõlõyor.
Sergiyi önemli kõlan bir başka ayrõntõ da,
Campanella ve Bruno’nun çağdaşõ yazar
dostlarõnõn Rönesans dönemine õşõk tutan
yapõtlarõna bu sergi kapsamõnda yer verilme-
si. Giordano Bruno’nun “De la causa prin-
cipio, ot uno” (1854) ve “De l’infinito uni-
verso e mondi” (1584) adlõ iki yapõtõ hakkõnda
bir yorum yazan Elizabeth dönemi İngiltere-
si’nin ünlü edebiyatçõlarõndan Johannis Flo-
rio’nun el yazma eseri “Ex dono Johannis
Floro” bu sergi kapsamõnda yerini aldõ.
Güney İtalya’da Stilo kasabasõnda doğdu-
ğu bilinen ‘Güneş Ül-
kesi’nin fikir babasõ Tom-
maso Campanella kitap-
lara tutkuyla bağlõydõ. Ya-
şadõğõ dönemde dostlarõna,
karşõt görüşte olanlarõn da
yazdõklarõnõ okumalarõnõ
öneriyor, felsefe okullarõ-
nõn takipçisi olmamalarõ
konusunda uyarõyordu dost-
larõnõ.
“Bruno&Campanella”
sergisi, engizisyon mahke-
mesinin kararõyla ölüme
mahkûm edilen her iki fel-
sefeciyi kaleme aldõklarõ eve
sansüre uğrayan kitaplarõ ve
yaşadõklarõ ve uğradõklarõ mekânlar çerçeve-
sinde tanõtmayõ amaçlamakta. Giordano Bru-
no’nun gezmeyi çok sevdiği, Avrupa’da bir-
çok ülkeyi ziyaret ettiği, Cenevre’den Paris’e,
Prag’dan Frankfurt’a ve Zürih’e kadar gitti-
ği biliniyor. İtalya’da da dolaşan Bruno’nun
Venedik, Padova, Napoli, Roma’ya uğradõğõ
hatõrlatõlõyor.
Bruno’nun tersine İtalya’da kalmayõ tercih
eden Tommaso Campanella’nõn Güneş İm-
paratorluğu’nu kaleme aldõğõ Stilo’ya çok bağ-
lõ olduğu biliniyor. 1634’e kadar İtalya’da ya-
şayan Campanella, kilisenin bir tehdit oluş-
turmaya başlamasõ üzerine bu tarihte Fransa’ya
kaçmak zorunda kalõyor ve Rönesans döne-
mi felsefesine şekil veren nice yapõtõnõ bu ül-
kede yazõyor. Milano’da 2 Ekim’e kadar zi-
yaret edilebilecek “Bruno & Campanella”
sergisinin en büyük sürprizi hiç şüphesiz en-
gizisyon mahkemesinin Giordano Bruno’yu
ölüme mahkûm eden orijinal belgenin ilk de-
fa Vatikan arşivlerinden dõşarõ çõkmasõ.
1639’da Paris’te resmedildiği tahmin edilen
Campanella’nõn yağlõboya bir portresini de ser-
gide görmek mümkün.
Karanlõğadirenendüşünürler
Kültür Servisi - Akbank Çocuk Tiyatrosu ile Ak-
bank Karagöz ve Kukla Tiyatrosu yeni
oyunlarıyla 1-5 Eylül tarihleri arasında
Avusturya’da düzenlenecek olan “21. LUA-
GA & LOSNA Uluslararası Çocuk Oyun-
ları Festivali”ne katılıyor. Avusturya’nın
Bludenz bölgesinde yer alan Nenzing ka-
sabasında gerçekleşecek olan festivalde, Ak-
bank Çocuk Tiyatrosu “En Mutlu Kim”
oyununu sahnelerken, Akbank Karagöz ve
Kukla Tiyatrosu da “Karagöz Palas”la ço-
cukları eğlendirecek. Etkinlik kapsamında
Akbank Karagöz ve Kukla Tiyatrosu’ndan
Tacettin Diker’in, “Biz Gölge Oyunu Oy-
nuyoruz” isimli bir de atölye çalışması
gerçekleşecek. Diker, atölye çalışmasında,
sekiz yaşın üstündeki çocuklara “Hacivat-
Karagöz nasıl oynatılır? Başlıca figürler ne-
lerdir? Gölge oyununda diyalog nasıl ya-
zılır?” başlıkları altında eğitimler verecek.
Kültür Servisi - Semiha Berksoy Opera Vak-
fõ, Rumeli Caddesi’ndeki yeni binasõnda yoğun bir
programla kapõlarõnõ her yaştan sanatsevere açõ-
yor. Konusunda uzman bir kadroyla çocuklar için
yaratõcõ drama, resim atölyesi, bale ve çocuk ko-
rosu; yetişkinler için tiyatro stüdyosu ve
güzel konuşma sanatõ dallarõnda
eğitim pogramlarõ yürütülecek.
Amacõ Türkiye’nin ilk
opera sanatçõsõ ve ressam
Semiha Berksoy’un
eserlerinin korunmasõ,
sanatçõnõn genç kuşak-
larla tanõşmasõ ve genç
sanatçõlar yetiştirilme-
si olan vakfõn Başkanõ
Prof. Zeliha Berksoy,
eğitim programlarõna ön-
celik tanõdõğõnõ söylüyor ve
ekliyor: “Kültür sanat akade-
misi adı altında 4 -14 yaş arası ço-
cukların tam bir Rönesans eğitimi gibi
kendilerini sanatın içinde yaşayarak bulmala-
rını amaçlıyoruz. Sanatın birçok dalında aynı
anda eğitim veriyoruz. Çocuk operası konusuna
çok önem veriyoruz ve ileride bir gençlik ko-
rosuna dönüşmesini istiyoruz.”
Sanatçõlarla onlarõn izleyicilerini birleştirmeyi
hedeflediklerini söyleyen Berksoy: “Biz de hep
popüler kültür önde. Bir tiyatro, opera sanat-
çısı hiçbir olanak bulamıyor; konservatuvarı bi-
tiriyor, ortada kalıyor. Bir aidiyet duygusu gör-
müyor. Opera sanatçısı kendisini çok yalnız his-
sediyor, burası çorak bir alan... Böyle bozkır bir
alanda opera vakfının birinci görevi, bu yeni ku-
şaklara aidiyet duygusu vermek.
Genç güzel sesli değerli sa-
natçılara konserler dizisi
yapacağız” dedi.
Bütün bu çalõşmala-
rõnõn sonucunda vara-
caklarõ son noktanõn
Semiha Berksoy Mü-
zesi olduğunu da söz-
lerine ekleyen Berk-
soy, “Biraz klasik
bir sanat ortamı ola-
cak. Artık herkesin sa-
natın gerçek yüzüyle kar-
şılaşmak istediğini düşünü-
yorum. Çünkü sanat insanın
ruhunu yükseltiyor. Bütün bu eğitim-
ler vakfın ayakta kalabilmesi için.. sanat tasa-
rıları yeni kuşaklar için bir sanat soluğu. Bizim
varacağımız son nokta müze” diye konuştu.
Opera sanatõna katkõlarõnõn yanõ sõra eğitime de
katkõ sağlamak amacõyla yeni bir döneme giren Se-
miha Berksoy Opera Vakfõ, sanat programlarõy-
la sanata ilgi duyan herkesi aynõ çatõ altõnda bu-
luşturuyor. (0 212 219 46 77)
Semiha Berksoy Opera Vakfõ’nda sanat eğitimi
Gençsanatçõlaryetişecek İki yıl kapalı kalacak
Kültür Servisi - Paris’teki Picasso Müzesi,
iki yõl süreyle yenileme çalõşmalarõ
nedeniyle kapalõ tutulacak. Dünyanõn en
kapsamlõ Picasso koleksiyonlarõndan birine
sahip olan müzedeki yenileme ve tamir
işleri için 30 milyon Avro bütçe ayrõldõ. Bu
hafta başõ ziyarete kapanacak olan müze,
kapanmadan önce görmek isteyen
sanatseverlerin akõnõna uğradõ. Yetkililer,
17 yüzyõldan kalma tarihi binaya 1985
yõlõnda kurulan müzeyi son haftalarda 5 bin
800 kişinin ziyaret ettiğini açõkladõlar.
Müzenin 5 bin parçalõk koleksiyonu,
Picasso’nun yağlõboya tablolarõ, eskizleri,
heykel çalõşmalarõ, seramikleriyle birlikte
fotoğraf ve belgelerinden oluşuyor.
Nezihe Meriç paneli
Kültür Servisi - Kurgu Kültür Merkezi, 29
Ağustos saat 15.30’da önceki hafta yaşamõnõ
yitiren yazar Nezihe Meriç’in hayatõ ve sanat
yaşamõ ile ilgili panel düzenliyor. “Ustalara
Saygõ: Nezihe Meriç” konulu panelde, yazar
Ülker Köksal, “Yaşamõnda ve Yapõtlarõnda
Nezihe Meriç”, yazar Ayla Kutlu, “Bir Yazarõ
Tanõmak/Sevmek”, yazar Lütfiye Aydõn,
“Günümüz Hikâyeciliğinde Nezihe Meriç’in
Önemi” ve yazar Tülay Akkoyun, “Söz Ustasõ,
Öykü Anasõ Nezim Nezihe Meriç” konulu birer
konuşma yapacaklar.
Sanalkütüphanegirişiminedava
Kültür Servisi - Microsoft, Amazon ve
Yahoo ‘Açõk Kitap İttifakõ’ adõ altõnda güç
birliğine giderek Google’õn sanal kütüphane
girişimini engellemek üzere ‘Google Books’a
dava açtõ. Google’õn sanal kütüphane
girişimine karşõ çõkan rakip kuruluşlardan
Internet Archive ise kâr amacõ gütmeyen bir
sanal kütüphane girişimi olarak Google’õn
karşõsõnda duruyor. Bugüne kadar 1.5 milyon
kitabõ tarayan kuruluş, bunlarõ ücretsiz olarak
sanal ortamda okuyuculara sunuyor.
Microsoft, Amazon ve Yahoo, böylece
Google’õn internette kütüphane sisteminin
tekelleştirmesini önlemeyi hedefliyor.
YÖNETM EN
Yücel Çakmaklõ
son yolculuğuna
uğurlanõyor
Kültür Servisi - Tedavi gördüğü İs-
tanbul Üniversitesi Tõp Fakülte-
si’nde önceki gece hayatõnõ kay-
beden yönetmen, yapõmcõ ve se-
narist Yücel Çakmaklı (72) bu-
gün Fatih Camii’nde öğle vakti
kõlõnacak cenaze namazõnõn ar-
dõndan Zincirlikuyu Mezarlõ-
ğõ’nda toprağa verilecek. Af-
yonkarahisar’õn Bolvadin ilçe-
sinde doğan Çakmaklõ, İstanbul
Üniversitesi Gazetecilik Ensti-
tüsü’nden mezun olduktan son-
ra Yeni İstanbul gazetesinde Ta-
rık Buğra’nõn yönettiği sayfada
sinema yazõlarõ yazmaya başladõ.
Erman Film Stüdyolarõ’nda yö-
netmen yardõmcõsõ olarak da ça-
lõşan Çakmaklõ, 1968 yõlõna ka-
dar 50 kadar filmde Dr. Arşevir
Alınak, Osman Seden, Orhan
Aksoy gibi yönetmenlere yar-
dõmcõlõk yaptõ. Çakmaklõ, ilk bel-
gesel filmi “Kâbe Yolları”nõ
yönettikten sonra 1969 yõlõnda
Elif Film şirketini kurarak “mil-
li sinema” olarak adlandõrõlan
akõma dayalõ filmler çekti. 1975-
1990 yõllarõ arasõnda kõsa hikâ-
yelerden televizyon filmleri ya-
pan Çakmaklõ, Prag’da 1978’de
televizyon filmleri arasõnda ödül
alan ilk yapõm olan “Çok Sesli
Bir Ölüm” ile “Çözülme” film-
lerini çekti. Tarık Dursun
K.’dan, “Denizin Kanı”, Tarık
Buğra’dan “Küçük Ağa” ve
“Kuruluş” gibi roman uyarla-
malarõnõ dizi olarak televizyona
aktaran Çakmaklõ, Necip Fazıl
Kısakürek’in “Bir Adam Ya-
ratmak” ve Turan Oflazoğ-
lu’nun “4. Murad” gibi tiyatro
eserlerinden televizyon oyunlarõ
yaptõ. Çakmaklõ, “Müzik odak-
lı drama” dalõnda Hacı Arif
Bey’in hayat hikâyesi ile bir Ru-
meli türküsünden yola çõkarak
“Aliş’le Zeynep” i çekti. TBMM
tarafõndan 10 Temmuz 2008 ta-
rihinde Devlet Üstün Hizmet
Madalyasõ’na layõk görülen yö-
netmene, 19 Ekim 2008’de Kül-
tür ve Turizm Bakanlõğõ tarafõn-
dan sinemadaki 50 yõllõk hiz-
metleri dolayõsõyla “Emek Ödü-
lü” verilmişti.
ÇocukoyunlarõAvusturya’da
Kültür Servisi - Eve-
rest Yayõnlarõ, Wil-
liam Shakespea-
re’in “Romeo ve
Juliet” ve “Hamlet”
adlõ ünlü yapõtlarõnõn
çizgi roman uyarla-
malarõnõ yayõmladõ.
NTV Yayõnlarõ’nõn,
Shakespeare’in “Mac-
beth” ve Franz Kaf-
ka’nõn “Dava” adlõ
yapõtlarõnõn çizgi ro-
manlarõnõ yayõmlama-
sõnõn ardõndan, Eve-
rest’in de Japon esinti-
li “Manga Shakes-
peare” dizisiyle bu ala-
na girmesi, yayõncõlõk
dünyamõzda yeni bir
açõlõm ve rekabetin
başlangõcõ olarak ni-
telendirildi. Everest’in
Çizgi dizisinden çõkan “Romeo ve Ju-
liet” ile “Hamlet”, Shakespeare’in ti-
yatro oyunlarõnõn çizgi uyarlamalarõ
olan Manga Shakespeare dizisinden ak-
tarõldõ. Japon çizgilerinden esinlenen ve
Shakespeare’in özgün metinlerinden
Richard Appignanesi tarafõndan uyar-
lanan bu dizi, Sonia Leong ve Emma
Vieceli gibi usta mangacõlarõn çizimle-
riyle usta yazarõn dünyasõnõ canladõrõyor.
“Hamlet”te, Shakespeare’in klasik oyunu bu
kez savaşlarla mahvolmuş bir siber-
dünyada geçiyor. Dünyanõn en ünlü
aşk hikâyelerinden “Romeo ve Juliet”
ise bu kez Japonya’nõn Yakuza aileleri
arasõndaki düşmanlõkta yeşeriyor.
Çizgi roman
savaşları
JAPONESİNTİLİSHAKESPEARE’LER
Engizisyon mahkemesinin ölüme mahkûm ettiği Giordano Bruno ve Tommaso Campanella’nõn Yasak
Kitaplar Listesi’ndeki bazõ kitaplarõnõn ilk baskõlarõ Milano Senato Kütüphanesi’nde sergileniyor
Kültür Servisi - Michael Jackson, 25 Haziran’da ölümü-
nün ardõndan yerleştiği İngiltere’nin en çok satanlar lis-
telerinin birinci sõrasõndan uzun bir aradan sonra in-
di. ‘The Essential’ albümüyle yedi haftadõr listelerin bir
numarasõndan düşmeyen Popun Kralõ bu hafta 7. sõraya
geriledi. Jackson’õn “İngiltere’nin en iyi 100’ü” liste-
sinde 9 albümü daha yer alõyor. Bunlardan “Bad” al-
bümü 19. sõradayken “Thriller” 23 numaraya yerleş-
miş durumda. ‘The Essential’ albümünden boşalan bir
numaranõn yeni sahibi ise İskoç şarkõcõ Calvin Harris’in
2. albümü olan “Ready for the Weekend”.
Jackson
yedinci
sıraya
düştü
Kültür Servisi - Kocaeli F Tipi
Cezaevi önünde dün yazar ve
aydõnlar ‘hapishanedeki
ölümler, yayın yasakları’
gibi konularda kamuoyu oluş-
turmak ve mağdur mahkûm-
lara destek vermek için bir ara-
ya geldiler. TYS Genel
Sekreteri Tevfik Taş, Sine-
Sen üyesi Önder Çakar, PEN
üyesi Tarık Günersel, Çev -
Bir’den Aslı Biçer ve Gürol
Koca, İHD İstanbul Şube Baş-
kanõ Gülseren Yoleri, Ev-
rensel’den Cavit Nacitarhan,
cezaevinin önünde bir araya
gelerek basõn açõklamasõ ya-
pan yazar ve aydõnlardan ba-
zõlarõydõ. Kocaeli F Tipi Ce-
zaevi’nde bulunan çevirmen
Tonguç Ok’a postayla gelen
İspanyolca ‘Octobre’ adlõ
dergi ve başka dillerdeki ya-
yõnlarõn Türkçe olmadõğõ ge-
rekçesiyle kendisine ulaştõ-
rõlmamasõ kamuoyunda tar-
tõşma yaratmõştõ. Kocaeli
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca
dün yapõlan açõklamaya göre,
Tonguç Ok’un açtõğõ davada
mahkeme ‘bazı yayınları
hapishaneye sokabileceği’
kararõnõ verdi. Ancak, mah-
kumlara halen Avrupa dille-
rindeki bazõ yayõnlarõn ulaştõ-
rõlmadõğõ belirtiliyor ve Ok
için alõnan kararõn genelleşti-
rilmesine çalõşõlõyor.
BASIN AÇIKLAMASI
Yazarlardan
Ok’a destek