Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
28 TEMMUZ 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Doğru Yöntem Hangisi?
Türkiye-ABD ve Irak temsilcilerinden oluşan
bir “çalışma grubu” bugün İçişleri Bakanı
Beşir Atalay’ın başkanlığında Ankara’da bir
araya gelerek terör örgütünün geleceği için ne-
ler yapılması gerektiğini görüşecekler. Geçen
Nisan ayında Bağdat’ta birincisi yapılan “üç-
lü toplantı”nın güncel gündemi 11 bin Güney-
doğu göçmeninin yaşadığı Mahmur Kam-
pı’nın boşaltılması olarak bilinse de, Başba-
kan Erdoğan’ın “Kürt Sorunu” ya da “Kürt Açı-
lımı” olarak adlandırdığı konu ile ilgili çalışma-
sının belki de en somut parçalarından birisi ola-
cağı görülüyor.
Zira Mahmur’da konuşlanmış olanların önem-
li bir bölümü hâlâ silahlı ve dahası, kampı, sı-
nırlarımıza yönelik eylemleri için bir üs olarak kul-
lanan kişiler. Mahmur’un bu özelliklerinden
arınması için verilmiş onca söze karşın bugü-
ne kadar somut hiçbir adım atmamış olan ABD
ve Irak gibi, Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel Yö-
netimi’nin PKK’ye dönük gerçek bakışı da
değişmeden sürüyor.
Ancak bugünkü toplantının, Erdoğan’ın hız-
lı bir şekilde başladığı son çalışmasına ışık tut-
ması, bu çalışmaları Hükümet olarak sürdürme
görevini üstlendiği bilinen Atalay’ın hazırlaya-
cağı rapor açısından da önem taşıyor.
Başbakan şimdiye kadar, en yakın çalışma ar-
kadaşlarına bile o çalışmanın kapsamı ile ilgili
doyurucu bir bilgi vermiş değil. İmralı’dan es-
tirilen havaya kapılarak, kolları sıvamış olması
da gerçekten ilginç.
Öcalan’ın, bütün Kürtler adına kendisini
adeta baş görüşmeci olarak birden gündem
oluşturmasına en küçük bir tepki göstermeden,
dahası 15 Ağustos tarihini, sadece terör ör-
gütünün de değil, bütün Kürtlerin çözüm öne-
rilerini içerecek bir raporun açıklanacağı gün ola-
rak kabul etmiş görünmesi ise daha da ilginç.
Bu tarihin, Mahsun Korkmaz adlı caninin yö-
netimindeki PKK’lilerin 1984 Ağustos’unun
15’inde Siirt’in Eruh ilçesine düzenlediği ilk kan-
lı baskın olduğunu, ne yazık ki toplumsal bel-
leğini giderek yitiren insanımıza, Devlet Bah-
çeli, Konya İl Kongresi’nde anımsatmamış ol-
saydı, büyük çoğunluğumuz 25 yıl önceki bu
ilk başkaldırışı, örgütün kendi gündeminde
hâlâ ne kadar sıcak tutmakta olduğunun anla-
mını çözemeyecekti. MHP Genel Başkanı’nın
Konya ve Mersin kongrelerinde yaptığı ko-
nuşmalar gibi -daha yumuşak bir söylem kul-
lanan- CHP Genel Başkanı Baykal da, Baş-
bakan’ın soruna yaklaşım biçimi ile, yani yön-
temle daha başlangıçta anlaşmazlık içinde ol-
duklarını ortaya koyuyorlar.
Hangi ulusal mutabakat!
Hükümet olarak sorun üzerinde “çalışmayı
başlattıklarını” açıklayan Erdoğan, konuyu ken-
di partisinin yetkili organlarında da tartışmaya
niyetli olmadığını ortaya koyuyor. Geçen haf-
ta Çarşamba günü bir günlük Şam ziyareti için
başkentten ayrılırken yaptığı basın toplantısın-
da, partisinin milletvekillerini söylem birliğini boz-
mamaları için uyarmış, daha sonra Ankara’da
hafta sonunda danışma amacıyla topladığı
AKP Meclis Grubu’nda, her birisinden, çözümle
ilgili görüş ve önerilerini dağıtılan bir kâğıda ya-
zarak vermelerini isterken, parlamenterleri ade-
ta yazılı bir sınava tabi tutmayı amaçlamıştır.
İktidar grubunu oluşturan ve yarın Hükümet’in
Güneydoğu için uygulayacağı planın her türlü
sorumluluğunu da üstlenecek olan bu millet-
vekilleri, sağ ya da sol yanlarında oturan par-
tili arkadaşlarının bu çok önemli sorun için ne
düşündüklerini bile bilemeyecek, yazılı ödevlerini
okuyacak olan başöğretmene tam bir teslimi-
yet ile kâğıtlarını vererek huzur içinde tatil yö-
relerine döndüler.
Bunun adına da demokrasi denilecek. Ege-
menliğin ulus adına o milletvekillerinin omuz-
larında olduğu söylenilecek! Grubunda yapıla-
cak gizli görüşmelerin dışarıya çıkmamasına gü-
venmediği için mi böyle bir politika izliyor
AKP Genel Başkanı? Yoksa bir milletvekilinin
savunacağı görüş ile ötekilerin etki altında ka-
lıp liderin dikte edeceği yol haritasını örsele-
yebileceğinden mi?
Kendi Meclis Grubu’nda görüş birliği sağla-
maktan ürken bir Başbakan’ın böylesine ağır so-
rumluluk taşıyan bir sorun için muhalefet par-
tileri, sivil toplum örgütleri ile de bir yuvarlak ma-
sa etrafında buluşmayı ağzına almamış olma-
sı, hangi “ulusal mutabakat” anlayışına sığar.
Toprak vermek mi dediniz?
Çeyrek yüzyıldır fiilen cephede çarpışan,
binlerce evladını şehit veren Türk Silahlı Kuv-
vetleri ile de Başbakan’ın konu üzerinde etraflı
bir görüş alışverişi yapmadığı anlaşılıyor. Suri-
ye gezisinden önce yaptığı açıklamada “ ..ko-
nu üzerinde bir hafta önce MGK üyesi arka-
daşlarımla bir çalışma başlattık” demesi de adı
geçen kurulun sadece Hükümet kanadından ge-
len üyelerini amaçladığını ortaya koyuyor. Oy-
sa Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi içindeki en
büyük danışma ve karar organı olan Yüksek
Askeri Şûra’nın da sorunu ele alarak görüş be-
lirlemesinden daha doğru bir şey olamaz.
Bugünkü üçlü toplantıda PKK’nin öncelikle si-
lah bırakarak dağdan inmesinin ele alınacağı bil-
dirilirken, dağdan ineceklere yönelik destekle-
rin ne olacağının etraflıca belirlenmesi sorum-
luluğu siyasi iktidarın görevi. O görevin özellikle
sosyal ve ekonomik boyutlarının neleri içere-
ceğini Sabah gazetesi, “dünürden al haberi” tü-
ründen adeta bir bonus gibi veriyordu. (26 Tem-
muz 2009)
Evlerine döneceklerin iş ve hele hele üstün-
de ev kurup işleyebilecekleri toprakları sahip-
leneceklerinden söz edenler, bu çocukları el-
lerine silah vererek dağa çıkartanların en büyük
dayanaklarının Güneydoğu’daki feodal ağa
düzeni olduğunu hâlâ ve ısrarla görmezden ge-
liyorlar.
Sınırlardaki mayınlı Hazine arazilerini bile
orada yaşayanlara vermeyi düşünmeyen bir zih-
niyet, o feodal düzenin kendisini nasıl destek-
lediğini biliyor.
Bildiği için de bu bozuk düzeni her koşulda
sürdürmeyi birinci görev olarak görüyor.
Faks: 0 216 302 82 08 [email protected]
Gece yarõsõ değişiklikleriyle gerilim yarattõ, ekonomide tarihi küçülme yaşattõ, işsizliği arttõrdõ
AKP’nin kara tablosuAKP, AB’nin isteklerinden
işine gelenleri yaşama
geçirirken milletvekili
dokunulmazlõğõ, HSYK’nin
bağõmsõzlõğõ, yolsuzlukla
mücadele gibi konularda
herhangi bir adõm atmadõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- AKP hükümetinin uyguladõğõ po-
litikalarla siyasetten ekonomiye, dõş
politikadan eğitim ve sağlõğa kadar
her alanda sõkõntõ yaşanõyor. Gece ya-
rõsõ değişiklikleriyle siyasette gerilim
politikasõ izleyen, uzlaşmayõ yok
sayan AKP, AB’nin isteklerinden işi-
ne gelenleri yaşama geçirirken mil-
letvekili dokunulmazlõğõ, HSYK’nin
bağõmsõzlõğõ, yolsuzlukla mücadele
gibi konularda herhangi bir adõm at-
mõyor. Ekonomide İkinci Dünya Sa-
vaşõ’ndan sonra en büyük küçülme
yaşanõrken işsizlik arttõ. AKP, katsayõ
farkõ uygulamasõnõ kaldõrarak imam
hatiplilere istedikleri fakültelere gi-
rebilmesi düşüncesinden vazgeçme-
diğini ortaya koyarken son ÖSS’de
ortaya çõkan başarõsõzlõk tablosu eği-
tim sisteminin çöküşünün işareti
olarak değerlendirildi. AKP’nin-
Türkiye’yi getirdiği nokta şöyle:
Mayınlı araziler
AKP hükümetinin, yasa çalõşma-
larõndaki uzlaşmaz tavrõ nedeniyle sõk
sõk gerilimli bir süreç yaşandõ. İlk sõ-
kõntõ Suriye sõnõrõndaki mayõnlarõn te-
mizlenmesi karşõlõğõnda arazilerin
yabancõ şirketlere verilebilmesini ön-
gören yasanõn görüşmelerinde çõktõ.
AKP, MHP ve CHP’nin yoğun
muhalefeti üzerine yasayõ 1 ay bo-
yunca TBMM’den geçiremeyince
uzlaşma sözü verdi. Ancak yapõlan
görüşmelerde muhalefetin önerileri-
ni dikkate almayan AKP, yine bil-
diğini okudu. Arazilerin yabancõ şir-
ketlere verilmesi düzenlemesinden
vazgeçmeyen AKP, ihalenin NAM-
SA’ya verilmesini de yasaya seçenek
olarak ekledi. Anayasa Mahkemesi,
düzenlemeyi kõsmen iptal etti.
Askerlerin yargılanması
AKP, gece yarõsõ değişikliğiyle
Ceza Muhakemesi Yasasõ’nõn 250.
maddesinde yaptõğõ düzenlemeyle
askerlerin sivil mahkemelerde yar-
gõlanmasõnõn yolunu açtõ. Muhalefet
partileri, AKP’nin kendilerini kan-
dõrdõğõnõ belirterek tepki gösterdiler.
Hükümetin, bu konuda Genelkurmay
Başkanlõğõ ile Milli Savunma Ba-
kanlõğõ’nõ bilgilendirmediği de orta-
ya çõktõ. Yasa değişikliği, TSK ile hü-
kümet arasõnda da gerilime yol açtõ.
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İl-
ker Başbuğ, Başbakan Tayyip Er-
doğan ve Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül ile görüştü. Konu, Milli Gü-
venlik Kurulu toplantõsõnda da gün-
deme geldi. Gül yasayõ onayladõ.
CHP, Anayasa Mahkemesi’ne baş-
vurdu. Yüksek mahkeme yasanõn
iptal istemini esastan görüşmeye ka-
rar verdi.
AKP AB’yi işine geldiği gibi
kullanıyor
AB ilerleme raporlarõnda askerle-
rin sivil mahkemelerde yargõlanma-
sõna ilişkin doğrudan herhangi bir
tavsiye yer almazken yasa değişik-
liğine AB normlarõnõ dayanak gös-
terdi.
Ancak AKP hükümeti işine geldi-
ği düzenlemeleri çõkarabilmek için
AB’yi gerekçe gösterirken AB’nin is-
tediği bazõ düzenlemeleri ise yõllar-
dõr gerçekleştirmiyor. AB ilerleme ra-
porlarõnda, milletvekili dokunul-
mazlõklarõnõn kaldõrõlmasõ, genel se-
çim barajõnõn düşürülmesi, Hâkimler
ve Savcõlar Yüksek Kurulu’ndan
(HSYK) Adalet Bakanõ ve Adalet Ba-
kanlõğõ Müsteşarõ’nõn çõkarõlmasõ,
yolsuzlukla mücadele için bağõmsõz
bir kurul oluşturulmasõ istenirken
AKP hükümeti yõllardõr bu konular-
da adõm atmõyor. AKP, son olarak
HSYK toplantõlarõnõ da kilitledi.
Deniz Feneri
Almanya’daki Deniz Feneri e.V
davasõnda Türkiye’deki bağlantõlara
işaret edilirken AKP hükümeti, so-
ruşturmanõn Türkiye ayağõ konu-
sunda oldukça yavaş hareket etti.
Dosya, aylar sonra ülkeye getirilir-
ken; ana dosyanõn tercümesi hâlâ sü-
rüyor.
Hakkõnda soruşturma başlatõlan
eski RTÜK Başkanõ Zahid Akman
õsrarla görevini sürdürdü. Hüküme-
tin koruduğu Akman, Başbakan Yar-
dõmcõsõ Bülent Arınç’õn istifa çağ-
rõlarõna karşõn “Arkamda başbakan
var” diyerek bu korumayõ itiraf et-
ti. Akman, RTÜK üyeliğini sürdü-
rüyor.
Kürt açılımı
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün
Kürt açõlõmõyla ilgili açõklamalarõ da
tartõşmalara neden oldu. Gül, “İster
terör, ister Kürt meselesi, ister
Güneydoğu Anadolu sorunu. Ne
dersen de. Bunu biz kendi kendi-
mize halledeceğiz” dedi. Gül’ün
açõklamalarõnõn ardõndan Başbakan
Tayyip Erdoğan da yeni açõlõmlar
olabileceği mesajõnõ verdi. DTP Ge-
nel Başkanõ Ahmet Türk’e randevu
vermeye hazõrlanan Erdoğan, şehit ce-
nazeleri nedeniyle görüşmeyi ertele-
mek zorunda kaldõ.
Anayasa değişikliği paketi
AKP, kendisi hakkõnda “laiklik
karşıtı eylemlerin odağı” olduğuna
hükmederek Hazine yardõmõnõn ya-
rõsõndan mahrum bõrakma kararõ ver-
mesi üzerine Anayasa Mahkeme-
si’nin yapõsõnõ yeniden gündemine al-
dõ. Yeni bir kapatma davasõyla kar-
şõlaşmak istemeyen, türban gibi dü-
zenlemelerin Anayasa Mahkeme-
si’nden dönmesini engellemek iste-
yen AKP, 29 Mart yerel seçimlerinin
ardõndan anayasa değişikliği paketi-
ni yeniden gündeme getirdi.
Bu kapsamda AKP’nin hazõrladõ-
ğõ 20 maddelik anayasa paketi tasla-
ğõnda, siyasi partilerin kapatõlmasõnõn
Venedik kriterlerine bağlanmasõ,
Anayasa Mahkemesi’nin üye yapõ-
sõnõn tamamen değiştirilmesi öngö-
rülüyor.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel
başvuru hakkõ getirilmesi, mahke-
menin üye sayõsõnõn arttõrõlarak bir
kõsmõnõn TBMM tarafõndan seçil-
mesi, yapõsõnõn yeniden düzenlen-
mesi, mahkemenin denetim yetkisi-
nin sõnõrlandõrõlmasõ gibi düzenle-
meler üzerinde duruldu. AKP, bu kap-
samda Yargõtay Cumhuriyet Baş-
savcõsõ’nõn kendisi hakkõnda yeni
bir iddianame hazõrlayarak dava aç-
masõnõn önünü kesmek için de çalõş-
malar yapõyor.
HSYK takıyyesi
AB ilerleme raporlarõnda, hâkim-
ler ve savcõlarõn idari açõdan Adalet
Bakanlõğõ’na bağlõ olduğu, tüm hâkim
ve savcõlarõn kariyerlerinin Adalet Ba-
kanõ’nõn başkanlõk ettiği ve Adalet
Bakanlõğõ Müsteşarõ’nõn üyesi bu-
lunduğu HSYK tarafõndan belirlen-
diği kaydedilerek “Kurul tarafından
yer değiştirme ve Türkiye’nin ca-
zip olmayan bölgelerine tayin edil-
me olasılığı hâkimlerin tavır ve
kararlarını etkileyebilmektedir.
Kurulun kendi sekretaryası ve
bütçesi yoktur” deniliyor. Hükümet,
HSYK’den Adalet Bakanlõğõ ve Ada-
let Bakanlõğõ Müsteşarõ’nõ çõkarmak
bir yana, anayasa değişikliğiyle
HSYK’nin yapõsõnõn değiştirilip üye-
lerin bir bölümünün iktidar partisinin
çoğunluğa sahip olduğu TBMM Ge-
nel Kurulu tarafõndan seçilmesini
gündeme getirdi. Ancak yeni anaya-
sa değişikliğinin askõya alõnmasõ ile
bu girişim şimdilik durdu. Ayrõca
AKP hükümeti, HSYK kararlarõnõn
da yargõya götürülmesinin yolunu
açmak istiyor.
Financial’ın Ergenekon
yorumu
Uzun süredir gündemin ilk sõra-
sõnda yer alan Ergenekon davasõ mu-
halefet partileri tarafõndan iktidar
partisinin muhaliflerini susturmaya
yönelik bir girişimi olarak değer-
lendiriliyor. Bu yorumlar dõş basõn-
da da yankõ buldu. İngiliz Financial
Times gazetesi Türk kamuoyunda tar-
tõşmalara neden olan Ergenekon da-
vasõyla ilgili olarak geçen haftalardaki
haber analizinde, “Davanın yürü-
tülme üslubu, meşruluğuna iliş-
kin soru işaretlerine yol açtı. Bu da
eski tarz laiklerle dini muhafaza-
kârlar arasında daha çok gerginlik
yarattı. Saygın akademisyenler ve
gazetecilere yönelik şafaktaki ope-
rasyonlar, 60 yaşlarındaki zanlıla-
rın yargılama öncesi uzunca süre
hapiste tutulması ve kanıt olarak te-
lefon dinlemelerine dayanılması, la-
ik siyasetçilerin, davayı AKP mu-
haliflerine karşı bir cadı avı gibi kı-
namasına yardımcı oldu” ifadelerini
kullandõ.
AKP hükümetinin uyguladığı politikalar nedeniyle hemen her alanda sıkıntı ve gerginlik yaşanıyor.
Ekonomide savaş daralması
Ekonomi yõlõn ilk çeyreğinde yüzde 13.8 kü-
çüldü. Bu oran, 1945 yõlõndaki yüzde 15.3 kü-
çülmeden sonra Türkiye tarihinin en büyük dü-
şüşünü oluşturdu. Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn “Kriz bizi teğet geçecek” sözlerine
karşõn yüzde 13.8’lik daralma, yüzde 13 ile Cum-
huriyet tarihinin bundan önceki en büyük ikin-
ci daralmasõ olan 1927’deki “Büyük Buhran”
yõllarõnõ bile geride bõraktõ.
İşsizlik diz boyu
İşsiz sayõsõ 5 milyon 755 bin kişi, işsizlik ora-
nõ yüzde 21.8. İşsizlik oranõ nisan ayõnda geçen
yõla göre 5 puan artarak yüzde 14.9’a yükseldi.
Bir yõl içinde işsiz olanlarõn sayõsõ 2 milyon 333
bin kişiden 3 milyon 618 bin kişiye çõktõ. “İş ara-
mayıp çalışmaya hazır olan” 2 milyon 317 bin
kişi de eklenince, işsiz sayõsõ 5 milyon 755 bin
kişiye, işsizlik oranõ yüzde 21.8’e ulaştõ. Her dört
gençten birisinin (yüzde 26.5) işsiz olduğu Tür-
kiye’de, sadece nisanda 355 bin kişi işsiz kaldõ.
Bütçe artıdan eksiye
Merkezi yönetim bütçesi, haziran ayõnda 2.5
milyar lira, 2009 yõlõnõn ilk yarõsõnda 23.2 mil-
yar lira açõk verdi. Geçen yõl haziranda 4 milyar
lira, ilk altõ ayda da 1.9 milyar lira fazla vardõ.
Geçen yõl altõ ayda 22.7 milyar lira olan faiz dõ-
şõ fazla da 4 milyar liraya düştü. Bütçe’nin 23.2
milyar lira açõk vermesinde, AKP’nin 29 Mart’ta-
ki yerel seçimler nedeniyle yaptõğõ popülist
harcamalarõn etkisi büyük oldu. Ana bütçe ka-
lemleri içinde en büyük artõş, yüzde 30.9 ile, po-
pülist harcamalarõn yer aldõğõ cari transferler ka-
leminde oluştu.
Sanayicinin cirosu mayõs ayõnda geçen yõlõn ay-
nõ dönemine göre yüzde 16, siparişleri ise yüz-
de 19.4 azaldõ. İmalat sanayisinde kapasite kul-
lanõm oranõ haziran ayõnda, geçen yõlõn aynõ ayõ-
na göre 9.6 puan azaldõ ve yüzde 72.7 seviyesinde
gerçekleşti. İşyerlerinin, tam kapasite ile çalõş-
mamasõnõn nedenleri arasõnda iç ve dõş pazarda
talep yetersizliği yüzde 85 oranõnda etkili oldu.
İlk altõ ayda da kurulan şirket, kooperatif ve ti-
cari işletme sayõlarõ sõrasõyla yüzde 24, yüzde 32
ve yüzde 17 düştü.
Memur ve sözleşmeli maaşõ zammõnõn 1 Tem-
muz’dan geçerli olmak üzere yüzde 4.5 oranõn-
da arttõrõlmasõyla, 13’ün 3’ündeki bir hizmetli
maaşõndaki artõş da 51 lira oldu. Bu hizmetlinin
günlük zammõ 1 lira 70 kuruşa geliyor. Hükümet
kamu işçilerine de 2009 için yüzde 3 artõ yüzde
5.5 zam verdi. Devlet Bakanõ Hayati Yazıcı’nõn,
toplu iş sözleşmelerinde kamu işçisine fazladan
verilen zammõn maliyeti olarak açõkladõğõ 51.5
milyon liranõn, hükümetin arabalardaki ÖTV in-
dirimi teşviki nedeniyle bu yõlõn mayõs ayõnda
kaybettiği 117 milyon liralõk verginin yarõsõna bi-
le ulaşmadõğõ hesaplandõ.
YARIN: AKP’nin dış politikası
ENTERNET / MEHMET SUCU
Geçen hafta ajanslarda ve bazı ga-
zetelerde ilginç bir haber yer alıyor-
du. CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun
Facebook ile başı beladaydı.
“Kemal Kılıçdaroğlu, son yerel se-
çimler öncesinde, Facebook’ta is-
miyle kurulan bir grupla kişilik hak-
larına saldırıda bulunduğu gerek-
çesiyle avukatı Mutluhan Karagö-
zoğlu aracılığıyla mahkemeye baş-
vurmuş, mümkünse gruba, mümkün
olmaması halindeyse Facebook’a
erişimin engellenmesi talebinde bu-
lunmuştu. Başvuruyu yerinde bulan
Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkeme-
si, gruba, olmadığı takdirde Face-
book’a Türkiye’den erişimin engel-
lenmesine hükmetti.
Kararın tebliğ edildiği Telekomü-
nikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ise
20 Mart 2009’da, mahkeme kararı-
nın uygulanmasının, 5651 Sayılı İn-
ternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarla Mücadele Edilme-
si Hakkında Kanun hükümleri çer-
çevesinde mümkün olmadığını bil-
dirdi.
Bunun üzerine Kemal Kılıçdaroğ-
lu’nun avukatları, Şimşek hakkında,
‘mahkeme kararını yerine getirme-
mek suretiyle görevi kötüye kullan-
dığı’ iddiasıyla suç duyurusunda bu-
lundu.
Edinilen bilgiye göre, Ankara Cum-
huriyet Başsavcılığı, soruşturmada
‘kovuşturmaya yer olmadığına’ ka-
rar verdi. Kararda, kurumun, 5651
Sayılı Kanunun ‘Erişimin engellen-
mesi kararı ve yerine getirilmesi’
başlıklı 8. maddesinde sayılan suç-
lar dışında kurumun uygulayabileceği
herhangi bir tedbirin bulunmadığını
belirttiği kaydedilerek, ‘kurum baş-
kanlığının, katalog suç içinde yer al-
mayan olayla ilgili tedbire yönelik
mahkeme kararını infaz etme görev
ve sorumluluğunun bulunmadığının
anlaşıldığı’ ifade edildi. Şimşek’in,
‘mahkeme kararını yerine getirmeme
kastı ile eylemde bulunmadığı’ be-
lirtilen kararda, kovuşturmaya yer
olmadığına karar verildiği bildirildi.”
Olay kısaca bu.. şimdi iki değişik
taraftan olaya bakalım.
1- You Tube’a erişim yasağı kararı
gibi alelacele bir karar çıkartılsaydı
yaşadığımız rezillik ikiye katlana-
caktı. TİB bu konuda karşısında
belki de CHP’li bir vekil olduğu için
yasaklama kararı almamıştır. Yoksa
You Tube örneği dururken Facebo-
ok’un lafı mı olur...
2- Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu
Facebook’u önce yasaklatıp sonra
da nasıl bir kitap için tüm kütüpha-
neyi yasaklarsınız diye dava açacaktı.
En azından ben böyle düşünmek is-
tiyorum.. sosyal demokrat bir siya-
setçinin ülkenin en anti demokratik
yasalarından 5651’e sığınacağına
inanasım gelmiyor. Yasaya göre Kı-
lıçdaroğlu’nun şikâyeti kendi hak-
kındaki sayfaların yasaklanmasını
içermiyor. Bütün site olduğu gibi ya-
saklanıyor. Şikâyetçiler belki de do-
ğuracağı sonuçları bilmiyorlardı.
Hem Facebook hem you tube,
hem geocities’i yasakladık mı inter-
netin yarısına Türkiye’den erişim
kesiliyor.
[email protected]
Ya Facebook da Yasaklansaydı
Ekonominin küçülmesi beraberinde işsiz sayısının artmasını getirdi. İş arayanların sayısı arttı.