25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 28 TEMMUZ 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Doğru Yöntem Hangisi? Türkiye-ABD ve Irak temsilcilerinden oluşan bir “çalışma grubu” bugün İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın başkanlığında Ankara’da bir araya gelerek terör örgütünün geleceği için ne- ler yapılması gerektiğini görüşecekler. Geçen Nisan ayında Bağdat’ta birincisi yapılan “üç- lü toplantı”nın güncel gündemi 11 bin Güney- doğu göçmeninin yaşadığı Mahmur Kam- pı’nın boşaltılması olarak bilinse de, Başba- kan Erdoğan’ın “Kürt Sorunu” ya da “Kürt Açı- lımı” olarak adlandırdığı konu ile ilgili çalışma- sının belki de en somut parçalarından birisi ola- cağı görülüyor. Zira Mahmur’da konuşlanmış olanların önem- li bir bölümü hâlâ silahlı ve dahası, kampı, sı- nırlarımıza yönelik eylemleri için bir üs olarak kul- lanan kişiler. Mahmur’un bu özelliklerinden arınması için verilmiş onca söze karşın bugü- ne kadar somut hiçbir adım atmamış olan ABD ve Irak gibi, Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel Yö- netimi’nin PKK’ye dönük gerçek bakışı da değişmeden sürüyor. Ancak bugünkü toplantının, Erdoğan’ın hız- lı bir şekilde başladığı son çalışmasına ışık tut- ması, bu çalışmaları Hükümet olarak sürdürme görevini üstlendiği bilinen Atalay’ın hazırlaya- cağı rapor açısından da önem taşıyor. Başbakan şimdiye kadar, en yakın çalışma ar- kadaşlarına bile o çalışmanın kapsamı ile ilgili doyurucu bir bilgi vermiş değil. İmralı’dan es- tirilen havaya kapılarak, kolları sıvamış olması da gerçekten ilginç. Öcalan’ın, bütün Kürtler adına kendisini adeta baş görüşmeci olarak birden gündem oluşturmasına en küçük bir tepki göstermeden, dahası 15 Ağustos tarihini, sadece terör ör- gütünün de değil, bütün Kürtlerin çözüm öne- rilerini içerecek bir raporun açıklanacağı gün ola- rak kabul etmiş görünmesi ise daha da ilginç. Bu tarihin, Mahsun Korkmaz adlı caninin yö- netimindeki PKK’lilerin 1984 Ağustos’unun 15’inde Siirt’in Eruh ilçesine düzenlediği ilk kan- lı baskın olduğunu, ne yazık ki toplumsal bel- leğini giderek yitiren insanımıza, Devlet Bah- çeli, Konya İl Kongresi’nde anımsatmamış ol- saydı, büyük çoğunluğumuz 25 yıl önceki bu ilk başkaldırışı, örgütün kendi gündeminde hâlâ ne kadar sıcak tutmakta olduğunun anla- mını çözemeyecekti. MHP Genel Başkanı’nın Konya ve Mersin kongrelerinde yaptığı ko- nuşmalar gibi -daha yumuşak bir söylem kul- lanan- CHP Genel Başkanı Baykal da, Baş- bakan’ın soruna yaklaşım biçimi ile, yani yön- temle daha başlangıçta anlaşmazlık içinde ol- duklarını ortaya koyuyorlar. Hangi ulusal mutabakat! Hükümet olarak sorun üzerinde “çalışmayı başlattıklarını” açıklayan Erdoğan, konuyu ken- di partisinin yetkili organlarında da tartışmaya niyetli olmadığını ortaya koyuyor. Geçen haf- ta Çarşamba günü bir günlük Şam ziyareti için başkentten ayrılırken yaptığı basın toplantısın- da, partisinin milletvekillerini söylem birliğini boz- mamaları için uyarmış, daha sonra Ankara’da hafta sonunda danışma amacıyla topladığı AKP Meclis Grubu’nda, her birisinden, çözümle ilgili görüş ve önerilerini dağıtılan bir kâğıda ya- zarak vermelerini isterken, parlamenterleri ade- ta yazılı bir sınava tabi tutmayı amaçlamıştır. İktidar grubunu oluşturan ve yarın Hükümet’in Güneydoğu için uygulayacağı planın her türlü sorumluluğunu da üstlenecek olan bu millet- vekilleri, sağ ya da sol yanlarında oturan par- tili arkadaşlarının bu çok önemli sorun için ne düşündüklerini bile bilemeyecek, yazılı ödevlerini okuyacak olan başöğretmene tam bir teslimi- yet ile kâğıtlarını vererek huzur içinde tatil yö- relerine döndüler. Bunun adına da demokrasi denilecek. Ege- menliğin ulus adına o milletvekillerinin omuz- larında olduğu söylenilecek! Grubunda yapıla- cak gizli görüşmelerin dışarıya çıkmamasına gü- venmediği için mi böyle bir politika izliyor AKP Genel Başkanı? Yoksa bir milletvekilinin savunacağı görüş ile ötekilerin etki altında ka- lıp liderin dikte edeceği yol haritasını örsele- yebileceğinden mi? Kendi Meclis Grubu’nda görüş birliği sağla- maktan ürken bir Başbakan’ın böylesine ağır so- rumluluk taşıyan bir sorun için muhalefet par- tileri, sivil toplum örgütleri ile de bir yuvarlak ma- sa etrafında buluşmayı ağzına almamış olma- sı, hangi “ulusal mutabakat” anlayışına sığar. Toprak vermek mi dediniz? Çeyrek yüzyıldır fiilen cephede çarpışan, binlerce evladını şehit veren Türk Silahlı Kuv- vetleri ile de Başbakan’ın konu üzerinde etraflı bir görüş alışverişi yapmadığı anlaşılıyor. Suri- ye gezisinden önce yaptığı açıklamada “ ..ko- nu üzerinde bir hafta önce MGK üyesi arka- daşlarımla bir çalışma başlattık” demesi de adı geçen kurulun sadece Hükümet kanadından ge- len üyelerini amaçladığını ortaya koyuyor. Oy- sa Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi içindeki en büyük danışma ve karar organı olan Yüksek Askeri Şûra’nın da sorunu ele alarak görüş be- lirlemesinden daha doğru bir şey olamaz. Bugünkü üçlü toplantıda PKK’nin öncelikle si- lah bırakarak dağdan inmesinin ele alınacağı bil- dirilirken, dağdan ineceklere yönelik destekle- rin ne olacağının etraflıca belirlenmesi sorum- luluğu siyasi iktidarın görevi. O görevin özellikle sosyal ve ekonomik boyutlarının neleri içere- ceğini Sabah gazetesi, “dünürden al haberi” tü- ründen adeta bir bonus gibi veriyordu. (26 Tem- muz 2009) Evlerine döneceklerin iş ve hele hele üstün- de ev kurup işleyebilecekleri toprakları sahip- leneceklerinden söz edenler, bu çocukları el- lerine silah vererek dağa çıkartanların en büyük dayanaklarının Güneydoğu’daki feodal ağa düzeni olduğunu hâlâ ve ısrarla görmezden ge- liyorlar. Sınırlardaki mayınlı Hazine arazilerini bile orada yaşayanlara vermeyi düşünmeyen bir zih- niyet, o feodal düzenin kendisini nasıl destek- lediğini biliyor. Bildiği için de bu bozuk düzeni her koşulda sürdürmeyi birinci görev olarak görüyor. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Gece yarõsõ değişiklikleriyle gerilim yarattõ, ekonomide tarihi küçülme yaşattõ, işsizliği arttõrdõ AKP’nin kara tablosuAKP, AB’nin isteklerinden işine gelenleri yaşama geçirirken milletvekili dokunulmazlõğõ, HSYK’nin bağõmsõzlõğõ, yolsuzlukla mücadele gibi konularda herhangi bir adõm atmadõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükümetinin uyguladõğõ po- litikalarla siyasetten ekonomiye, dõş politikadan eğitim ve sağlõğa kadar her alanda sõkõntõ yaşanõyor. Gece ya- rõsõ değişiklikleriyle siyasette gerilim politikasõ izleyen, uzlaşmayõ yok sayan AKP, AB’nin isteklerinden işi- ne gelenleri yaşama geçirirken mil- letvekili dokunulmazlõğõ, HSYK’nin bağõmsõzlõğõ, yolsuzlukla mücadele gibi konularda herhangi bir adõm at- mõyor. Ekonomide İkinci Dünya Sa- vaşõ’ndan sonra en büyük küçülme yaşanõrken işsizlik arttõ. AKP, katsayõ farkõ uygulamasõnõ kaldõrarak imam hatiplilere istedikleri fakültelere gi- rebilmesi düşüncesinden vazgeçme- diğini ortaya koyarken son ÖSS’de ortaya çõkan başarõsõzlõk tablosu eği- tim sisteminin çöküşünün işareti olarak değerlendirildi. AKP’nin- Türkiye’yi getirdiği nokta şöyle: Mayınlı araziler AKP hükümetinin, yasa çalõşma- larõndaki uzlaşmaz tavrõ nedeniyle sõk sõk gerilimli bir süreç yaşandõ. İlk sõ- kõntõ Suriye sõnõrõndaki mayõnlarõn te- mizlenmesi karşõlõğõnda arazilerin yabancõ şirketlere verilebilmesini ön- gören yasanõn görüşmelerinde çõktõ. AKP, MHP ve CHP’nin yoğun muhalefeti üzerine yasayõ 1 ay bo- yunca TBMM’den geçiremeyince uzlaşma sözü verdi. Ancak yapõlan görüşmelerde muhalefetin önerileri- ni dikkate almayan AKP, yine bil- diğini okudu. Arazilerin yabancõ şir- ketlere verilmesi düzenlemesinden vazgeçmeyen AKP, ihalenin NAM- SA’ya verilmesini de yasaya seçenek olarak ekledi. Anayasa Mahkemesi, düzenlemeyi kõsmen iptal etti. Askerlerin yargılanması AKP, gece yarõsõ değişikliğiyle Ceza Muhakemesi Yasasõ’nõn 250. maddesinde yaptõğõ düzenlemeyle askerlerin sivil mahkemelerde yar- gõlanmasõnõn yolunu açtõ. Muhalefet partileri, AKP’nin kendilerini kan- dõrdõğõnõ belirterek tepki gösterdiler. Hükümetin, bu konuda Genelkurmay Başkanlõğõ ile Milli Savunma Ba- kanlõğõ’nõ bilgilendirmediği de orta- ya çõktõ. Yasa değişikliği, TSK ile hü- kümet arasõnda da gerilime yol açtõ. Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İl- ker Başbuğ, Başbakan Tayyip Er- doğan ve Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile görüştü. Konu, Milli Gü- venlik Kurulu toplantõsõnda da gün- deme geldi. Gül yasayõ onayladõ. CHP, Anayasa Mahkemesi’ne baş- vurdu. Yüksek mahkeme yasanõn iptal istemini esastan görüşmeye ka- rar verdi. AKP AB’yi işine geldiği gibi kullanıyor AB ilerleme raporlarõnda askerle- rin sivil mahkemelerde yargõlanma- sõna ilişkin doğrudan herhangi bir tavsiye yer almazken yasa değişik- liğine AB normlarõnõ dayanak gös- terdi. Ancak AKP hükümeti işine geldi- ği düzenlemeleri çõkarabilmek için AB’yi gerekçe gösterirken AB’nin is- tediği bazõ düzenlemeleri ise yõllar- dõr gerçekleştirmiyor. AB ilerleme ra- porlarõnda, milletvekili dokunul- mazlõklarõnõn kaldõrõlmasõ, genel se- çim barajõnõn düşürülmesi, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’ndan (HSYK) Adalet Bakanõ ve Adalet Ba- kanlõğõ Müsteşarõ’nõn çõkarõlmasõ, yolsuzlukla mücadele için bağõmsõz bir kurul oluşturulmasõ istenirken AKP hükümeti yõllardõr bu konular- da adõm atmõyor. AKP, son olarak HSYK toplantõlarõnõ da kilitledi. Deniz Feneri Almanya’daki Deniz Feneri e.V davasõnda Türkiye’deki bağlantõlara işaret edilirken AKP hükümeti, so- ruşturmanõn Türkiye ayağõ konu- sunda oldukça yavaş hareket etti. Dosya, aylar sonra ülkeye getirilir- ken; ana dosyanõn tercümesi hâlâ sü- rüyor. Hakkõnda soruşturma başlatõlan eski RTÜK Başkanõ Zahid Akman õsrarla görevini sürdürdü. Hüküme- tin koruduğu Akman, Başbakan Yar- dõmcõsõ Bülent Arınç’õn istifa çağ- rõlarõna karşõn “Arkamda başbakan var” diyerek bu korumayõ itiraf et- ti. Akman, RTÜK üyeliğini sürdü- rüyor. Kürt açılımı Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Kürt açõlõmõyla ilgili açõklamalarõ da tartõşmalara neden oldu. Gül, “İster terör, ister Kürt meselesi, ister Güneydoğu Anadolu sorunu. Ne dersen de. Bunu biz kendi kendi- mize halledeceğiz” dedi. Gül’ün açõklamalarõnõn ardõndan Başbakan Tayyip Erdoğan da yeni açõlõmlar olabileceği mesajõnõ verdi. DTP Ge- nel Başkanõ Ahmet Türk’e randevu vermeye hazõrlanan Erdoğan, şehit ce- nazeleri nedeniyle görüşmeyi ertele- mek zorunda kaldõ. Anayasa değişikliği paketi AKP, kendisi hakkõnda “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğuna hükmederek Hazine yardõmõnõn ya- rõsõndan mahrum bõrakma kararõ ver- mesi üzerine Anayasa Mahkeme- si’nin yapõsõnõ yeniden gündemine al- dõ. Yeni bir kapatma davasõyla kar- şõlaşmak istemeyen, türban gibi dü- zenlemelerin Anayasa Mahkeme- si’nden dönmesini engellemek iste- yen AKP, 29 Mart yerel seçimlerinin ardõndan anayasa değişikliği paketi- ni yeniden gündeme getirdi. Bu kapsamda AKP’nin hazõrladõ- ğõ 20 maddelik anayasa paketi tasla- ğõnda, siyasi partilerin kapatõlmasõnõn Venedik kriterlerine bağlanmasõ, Anayasa Mahkemesi’nin üye yapõ- sõnõn tamamen değiştirilmesi öngö- rülüyor. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkõ getirilmesi, mahke- menin üye sayõsõnõn arttõrõlarak bir kõsmõnõn TBMM tarafõndan seçil- mesi, yapõsõnõn yeniden düzenlen- mesi, mahkemenin denetim yetkisi- nin sõnõrlandõrõlmasõ gibi düzenle- meler üzerinde duruldu. AKP, bu kap- samda Yargõtay Cumhuriyet Baş- savcõsõ’nõn kendisi hakkõnda yeni bir iddianame hazõrlayarak dava aç- masõnõn önünü kesmek için de çalõş- malar yapõyor. HSYK takıyyesi AB ilerleme raporlarõnda, hâkim- ler ve savcõlarõn idari açõdan Adalet Bakanlõğõ’na bağlõ olduğu, tüm hâkim ve savcõlarõn kariyerlerinin Adalet Ba- kanõ’nõn başkanlõk ettiği ve Adalet Bakanlõğõ Müsteşarõ’nõn üyesi bu- lunduğu HSYK tarafõndan belirlen- diği kaydedilerek “Kurul tarafından yer değiştirme ve Türkiye’nin ca- zip olmayan bölgelerine tayin edil- me olasılığı hâkimlerin tavır ve kararlarını etkileyebilmektedir. Kurulun kendi sekretaryası ve bütçesi yoktur” deniliyor. Hükümet, HSYK’den Adalet Bakanlõğõ ve Ada- let Bakanlõğõ Müsteşarõ’nõ çõkarmak bir yana, anayasa değişikliğiyle HSYK’nin yapõsõnõn değiştirilip üye- lerin bir bölümünün iktidar partisinin çoğunluğa sahip olduğu TBMM Ge- nel Kurulu tarafõndan seçilmesini gündeme getirdi. Ancak yeni anaya- sa değişikliğinin askõya alõnmasõ ile bu girişim şimdilik durdu. Ayrõca AKP hükümeti, HSYK kararlarõnõn da yargõya götürülmesinin yolunu açmak istiyor. Financial’ın Ergenekon yorumu Uzun süredir gündemin ilk sõra- sõnda yer alan Ergenekon davasõ mu- halefet partileri tarafõndan iktidar partisinin muhaliflerini susturmaya yönelik bir girişimi olarak değer- lendiriliyor. Bu yorumlar dõş basõn- da da yankõ buldu. İngiliz Financial Times gazetesi Türk kamuoyunda tar- tõşmalara neden olan Ergenekon da- vasõyla ilgili olarak geçen haftalardaki haber analizinde, “Davanın yürü- tülme üslubu, meşruluğuna iliş- kin soru işaretlerine yol açtı. Bu da eski tarz laiklerle dini muhafaza- kârlar arasında daha çok gerginlik yarattı. Saygın akademisyenler ve gazetecilere yönelik şafaktaki ope- rasyonlar, 60 yaşlarındaki zanlıla- rın yargılama öncesi uzunca süre hapiste tutulması ve kanıt olarak te- lefon dinlemelerine dayanılması, la- ik siyasetçilerin, davayı AKP mu- haliflerine karşı bir cadı avı gibi kı- namasına yardımcı oldu” ifadelerini kullandõ. AKP hükümetinin uyguladığı politikalar nedeniyle hemen her alanda sıkıntı ve gerginlik yaşanıyor. Ekonomide savaş daralması Ekonomi yõlõn ilk çeyreğinde yüzde 13.8 kü- çüldü. Bu oran, 1945 yõlõndaki yüzde 15.3 kü- çülmeden sonra Türkiye tarihinin en büyük dü- şüşünü oluşturdu. Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn “Kriz bizi teğet geçecek” sözlerine karşõn yüzde 13.8’lik daralma, yüzde 13 ile Cum- huriyet tarihinin bundan önceki en büyük ikin- ci daralmasõ olan 1927’deki “Büyük Buhran” yõllarõnõ bile geride bõraktõ. İşsizlik diz boyu İşsiz sayõsõ 5 milyon 755 bin kişi, işsizlik ora- nõ yüzde 21.8. İşsizlik oranõ nisan ayõnda geçen yõla göre 5 puan artarak yüzde 14.9’a yükseldi. Bir yõl içinde işsiz olanlarõn sayõsõ 2 milyon 333 bin kişiden 3 milyon 618 bin kişiye çõktõ. “İş ara- mayıp çalışmaya hazır olan” 2 milyon 317 bin kişi de eklenince, işsiz sayõsõ 5 milyon 755 bin kişiye, işsizlik oranõ yüzde 21.8’e ulaştõ. Her dört gençten birisinin (yüzde 26.5) işsiz olduğu Tür- kiye’de, sadece nisanda 355 bin kişi işsiz kaldõ. Bütçe artıdan eksiye Merkezi yönetim bütçesi, haziran ayõnda 2.5 milyar lira, 2009 yõlõnõn ilk yarõsõnda 23.2 mil- yar lira açõk verdi. Geçen yõl haziranda 4 milyar lira, ilk altõ ayda da 1.9 milyar lira fazla vardõ. Geçen yõl altõ ayda 22.7 milyar lira olan faiz dõ- şõ fazla da 4 milyar liraya düştü. Bütçe’nin 23.2 milyar lira açõk vermesinde, AKP’nin 29 Mart’ta- ki yerel seçimler nedeniyle yaptõğõ popülist harcamalarõn etkisi büyük oldu. Ana bütçe ka- lemleri içinde en büyük artõş, yüzde 30.9 ile, po- pülist harcamalarõn yer aldõğõ cari transferler ka- leminde oluştu. Sanayicinin cirosu mayõs ayõnda geçen yõlõn ay- nõ dönemine göre yüzde 16, siparişleri ise yüz- de 19.4 azaldõ. İmalat sanayisinde kapasite kul- lanõm oranõ haziran ayõnda, geçen yõlõn aynõ ayõ- na göre 9.6 puan azaldõ ve yüzde 72.7 seviyesinde gerçekleşti. İşyerlerinin, tam kapasite ile çalõş- mamasõnõn nedenleri arasõnda iç ve dõş pazarda talep yetersizliği yüzde 85 oranõnda etkili oldu. İlk altõ ayda da kurulan şirket, kooperatif ve ti- cari işletme sayõlarõ sõrasõyla yüzde 24, yüzde 32 ve yüzde 17 düştü. Memur ve sözleşmeli maaşõ zammõnõn 1 Tem- muz’dan geçerli olmak üzere yüzde 4.5 oranõn- da arttõrõlmasõyla, 13’ün 3’ündeki bir hizmetli maaşõndaki artõş da 51 lira oldu. Bu hizmetlinin günlük zammõ 1 lira 70 kuruşa geliyor. Hükümet kamu işçilerine de 2009 için yüzde 3 artõ yüzde 5.5 zam verdi. Devlet Bakanõ Hayati Yazıcı’nõn, toplu iş sözleşmelerinde kamu işçisine fazladan verilen zammõn maliyeti olarak açõkladõğõ 51.5 milyon liranõn, hükümetin arabalardaki ÖTV in- dirimi teşviki nedeniyle bu yõlõn mayõs ayõnda kaybettiği 117 milyon liralõk verginin yarõsõna bi- le ulaşmadõğõ hesaplandõ. YARIN: AKP’nin dış politikası ENTERNET / MEHMET SUCU Geçen hafta ajanslarda ve bazı ga- zetelerde ilginç bir haber yer alıyor- du. CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun Facebook ile başı beladaydı. “Kemal Kılıçdaroğlu, son yerel se- çimler öncesinde, Facebook’ta is- miyle kurulan bir grupla kişilik hak- larına saldırıda bulunduğu gerek- çesiyle avukatı Mutluhan Karagö- zoğlu aracılığıyla mahkemeye baş- vurmuş, mümkünse gruba, mümkün olmaması halindeyse Facebook’a erişimin engellenmesi talebinde bu- lunmuştu. Başvuruyu yerinde bulan Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkeme- si, gruba, olmadığı takdirde Face- book’a Türkiye’den erişimin engel- lenmesine hükmetti. Kararın tebliğ edildiği Telekomü- nikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ise 20 Mart 2009’da, mahkeme kararı- nın uygulanmasının, 5651 Sayılı İn- ternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilme- si Hakkında Kanun hükümleri çer- çevesinde mümkün olmadığını bil- dirdi. Bunun üzerine Kemal Kılıçdaroğ- lu’nun avukatları, Şimşek hakkında, ‘mahkeme kararını yerine getirme- mek suretiyle görevi kötüye kullan- dığı’ iddiasıyla suç duyurusunda bu- lundu. Edinilen bilgiye göre, Ankara Cum- huriyet Başsavcılığı, soruşturmada ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ ka- rar verdi. Kararda, kurumun, 5651 Sayılı Kanunun ‘Erişimin engellen- mesi kararı ve yerine getirilmesi’ başlıklı 8. maddesinde sayılan suç- lar dışında kurumun uygulayabileceği herhangi bir tedbirin bulunmadığını belirttiği kaydedilerek, ‘kurum baş- kanlığının, katalog suç içinde yer al- mayan olayla ilgili tedbire yönelik mahkeme kararını infaz etme görev ve sorumluluğunun bulunmadığının anlaşıldığı’ ifade edildi. Şimşek’in, ‘mahkeme kararını yerine getirmeme kastı ile eylemde bulunmadığı’ be- lirtilen kararda, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği bildirildi.” Olay kısaca bu.. şimdi iki değişik taraftan olaya bakalım. 1- You Tube’a erişim yasağı kararı gibi alelacele bir karar çıkartılsaydı yaşadığımız rezillik ikiye katlana- caktı. TİB bu konuda karşısında belki de CHP’li bir vekil olduğu için yasaklama kararı almamıştır. Yoksa You Tube örneği dururken Facebo- ok’un lafı mı olur... 2- Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu Facebook’u önce yasaklatıp sonra da nasıl bir kitap için tüm kütüpha- neyi yasaklarsınız diye dava açacaktı. En azından ben böyle düşünmek is- tiyorum.. sosyal demokrat bir siya- setçinin ülkenin en anti demokratik yasalarından 5651’e sığınacağına inanasım gelmiyor. Yasaya göre Kı- lıçdaroğlu’nun şikâyeti kendi hak- kındaki sayfaların yasaklanmasını içermiyor. Bütün site olduğu gibi ya- saklanıyor. Şikâyetçiler belki de do- ğuracağı sonuçları bilmiyorlardı. Hem Facebook hem you tube, hem geocities’i yasakladık mı inter- netin yarısına Türkiye’den erişim kesiliyor. [email protected] Ya Facebook da Yasaklansaydı Ekonominin küçülmesi beraberinde işsiz sayısının artmasını getirdi. İş arayanların sayısı arttı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle