Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2009 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Şeriatçı Hizb-ut Tahrir örgütüne yönelik olarak geçen
hafta Ankara, Van, Erzurum, Konya, Şanlıurfa ve Ko-
caeli’nin aralarında bulunduğu 23 kentte düzenlenen eş-
zamanlı operasyonlarda 165 kişi gözaltına alındı. Güvenlik
birimleri yürütülen teknik takipte örgüt üyelerinin İstan-
bul’da sansasyonel eylem hazırlığında olduğunu belir-
lemiş ve operasyon için düğmeye basmıştı. Bursa’da ad-
liyeye getirilen militanlar, “Allah’ın izniyle bu pis demokrasi
yıkılacak, hilafet kurulacak” diye bağırdılar. Peki, Anka-
ra’nın göbeğinden yönetilen bu örgüt ne istiyor?..
Hizb-ut Tahrir (Kurtuluş Partisi),
Mısır’daki El Ezher Üniversitesi me-
zunlarından Filistinli Şeyh Takiyyud-
din en-Nebhani tarafından 14 Mart
1953’te Ürdün’de kuruldu. Ancak Ür-
dün yönetimi partiyi bir hafta sonra ya-
sakladı. Suriye’ye kaçan Nebhani bu-
rada tutuklandı. Daha sonra serbest
bırakılan örgüt lideri, Lübnan’a yerleşti
ve faaliyetlerini sürdürdü. 11 Aralık
1977’de yaşamını yitiren Nebhani,
Beyrut’ta toprağa verildi.
Örgüt şimdilerde Filistinli fıkıh âlimi Ata Ebu’r Raş-
ta tarafından yönetiliyor. Mısır’da medrese eğitimi alan
Raşta, Kâhire Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşa-
at Mühendisliği’nden mezun olmuş.
Örgüt ağırlıklı olarak Sudan, Ürdün, Suriye, Tacikis-
tan, Özbekistan, Yemen, Irak, Endonezya, Filistin,
Bangladeş ve Pakistan gibi ülkelerde faaliyet gösteriyor.
Almanya’nın 15 Ocak 2003’te anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle yasakladığı bu örgütün Anadolu’daki ya-
pılanması ise “Hizb-ut Tahrir Türkiye vilayeti” olarak ad-
landırılıyor. Örgütün “Türkiye’deki sözcüsü” Yılmaz
Çelik, 21 Temmuz’daki son basın açıklamasında, “Hi-
lafetin zamanı gelmiştir” demişti!
Ankara’da, Kazım Karabekir Caddesi’ndeki bir bina-
dan yönetilen örgüt, yayımladığı dergileri kullanarak pa-
neller düzenliyor ve hilafet bayrağı taşıyan üyeleriyle bir-
likte başkentte şeriat çığlıkları atıyor!
Tek hedef hilafet!..
Tahrirciler kendilerini, “İdeolojisi İslam olan siyasi bir
parti” olarak tanımlıyor. Onlara göre
Hizb-ut Tahrir, “Ümmetin İslamı ken-
disine dava edinmesi için, hilafeti geri
getirmesi maksadı ile ümmete önder-
lik etmek için çalışıyor!” “Sosyalist,
komünist, kapitalist, milliyetçi, vatancı,
mezhepçi veya masonik partileri küfür
partileri” diye tanımlayan Tahrirciler, hi-
lafet düşünü ise şöyle anlatıyorlar:
“Hizb-ut Tahrir’in gayesi, İslami ha-
yatı yeniden başlatmak ve İslam dava-
sını âleme yaymaktır. Bu gaye; bir İs-
lam ülkesinde, içinde hayatın bütün işlerinin şer’i hü-
kümlere uygun olarak yürütüldüğü bir toplumda, Müs-
lümanları İslamı yaşamaya tekrar döndürmektir.”
Şeriatçı örgüt, hilafeti geri getirmek için “Kültür ver-
me”, “Ümmetle kaynaşma” ve “Yönetimi teslim alma”
şeklinde üç aşamalı bir planı uygulamak için eylemler
yapıyor. Tebliğ ve cihat için 23 kitap yayımlayan örgüt,
merkez karargâhının adresi ve telefon numarasını da web
sayfasında yayımlayarak başkentin göbeğinde rahatlıkla
başkaldırıyor!
Başkentteki Hilafet Merkezi!.. Perdedeki Eski Film!.. Zılgıttan Molotofa!..
İmralı’da yatan Abdulah
Öcalan’ın siyasallaştırmaya
çalıştığı en önemli kitleyi ka-
dınlar oluşturuyor. PKK’nin
1999 yılından bu yana uygu-
ladığı her toplumsal eylemde
kadınlar öne sürülüyor!
Polislerden copları onlar
yiyor. Polis panzerlerinin
önünde onlar duruyor! DTP
mitinglerinde zılgıt
çalarak kitleleri on-
lar coşturuyor.
Öcalan’ın kadınla-
rı önemsemesinin
en önemli nedeni,
öldürülen terörist-
lerin analar üzerin-
de yarattığı trav-
mayı yok etmek!..
PKK’nin ve
DTP’nin kadınları,
Kürt siyasetinin legalleşme
faaliyetinde öncü görevi üst-
leniyor. Ancak son haftalarda
çok ilginç bir gelişme oldu;
PKK’nin molotoflarla ev ve
araç yakma eylemlerini yürü-
ten milis gruplar içinde kadın
hücreleri oluşturuldu! Kendi-
lerine “Apocu Kadın İnisiyati-
fi” adını veren bu hücreler, bi-
raz da ahlak bekçiliğine so-
yunarak eylemlere başladılar!
Örneğin 4 Temmuz’da Ur-
fa’nın Birecik ilçesinin eski be-
lediye başkanı Kadir Yük-
sel’in otomobilini yaktılar!
16-19 Temmuz’da, İstan-
bul’un Maltepe, Kartal ve
Ataşehir ilçelerinde 17 aracı
ateşe verenler de Öcalan
yanlısı kadın mili-
tanlardı. 24 Tem-
muz’da Diyarba-
kır’ın Bağlar ilçe-
sinde esrar satışı
ve fuhuş yapıldığı
öne sürülen iki iş-
yerine molotof
atanlar da aynı
gruptandı!
26 Temmuz’da
Ataşehir’de İslami
sermayeye ait bir mağazayı
kundaklayan kadın milisler,
Mersin’de de bir polis mer-
kezine taş ve molotof attılar!
PKK yalnızca siyasallaş-
ma açısından değil eylemsellik
açısından da şaşırtıcı bir de-
ğişim geçiriyor! Zılgıttan mo-
lotofa uzanan kadrolaşma
çizgisi ilginç işaretler veriyor!
Asit kuyuları, toplu mezarlar,
faili meçhul cinayetler ve gi-
zemli kayıplar!.. Bunlar bir dö-
nem Güneydoğu’da sıradan-
laşmış olaylardı. Abdullah Öca-
lan’ın 1999’da yakalanması ve
Hizbullah örgütünün 2000 yılı
başlarında çökertilmesinin ar-
dından bu olaylar önemli ölçüde
azalmıştı.
Terörle mücadele sırasında
kendilerine yasadışılıktan görev
çıkartanların yanlış ve ürkütücü
eylemleri PKK’nin büyümesi ve
milis yapısına kavuşmasından
başka bir işe yaramadı! Ancak
görülüyor ki, birileri karanlığı an-
latan o eski filmi yeniden per-
deye taşıyor ve belki de uzun sü-
re vizyonda tutmayı amaçlıyor!..
Şırnak’ın Beytüşşebap ilçe-
sinde önceki gün başları taşla
ezilerek öldürülen Ferhat Erdiş
ve Necman Ölmez adlı DTP
yandaşlarını kim hedef almıştı?..
Hayvan ticareti yapan Erdiş ve
Ölmez, Uludere’den Beytüşşe-
bap’ın Beşağaç köyüne gel-
mişlerdi. Yakınlarına göre kur-
banların herhangi bir kimseyle bir
sorunları yoktu!
Şırnak Valiliği, “Olayın hayvan
alım-satımı ve buna bağlı mad-
di menfaat temini amacıyla iş-
lenmiş olabileceği değerlendiril-
mektedir” diye açıklama yapsa
da, kurbanlardan Necman Öl-
mez’in bir kardeşi ile bir yeğe-
ninin PKK içinde olması siyasal
cinayet kuşkusunu gündeme
getirdi!
Bu olayın ardında kan davası,
alacak verecek meselesi ya da
töre kavgası gibi bölgenin kla-
sikleşmiş çatışma gerekçelerin-
den biri yoksa, tehlike çok bü-
yüktür!..
Eğer bu cinayetler ideolojik bir
öfke yüzünden işlendiyse, biri-
lerinin Güneydoğu’yu yeniden
faili meçhullerin bataklık yarattı-
ğı o kanlı günlere geri götürme-
ye çalıştığı ortaya çıkıyor!
PKK’nin siyasallaşma uğruna
milis yapılanmasına ağırlık ver-
diği bu dönemde, provokatif
eylemlerin bölgeyi yeniden ka-
ranlık döneme sürükleyeceğin-
den kimsenin kuşkusu olma-
sın!.. O yüzden ilgili birimlerin, ka-
os senaristlerini deşifre etmesi ve
kanlı dönemin o siyah beyaz fil-
mini bir an önce perdeden in-
dirmesi gerekiyor!
ŞEVKİ YILMAZ
‘Medya
çıktı şeytan
emekli oldu’
Eski Refah Partisi
Milletvekili ve Rize
Belediye Başkanõ Yõlmaz,
medyanõn aile yapõsõna zarar
verdiğini söyledi.
MURAT UYGUN
SAKARYA - Atatürk’e
hakaret ettiği gerekçesiyle ceza
alan eski Refah Partisi
Milletvekili ve Rize Belediye
Başkanõ Şevki Yılmaz,
Sakarya’da bir kermeste ortaya
çõktõ. Harem-seramlõk kermeste
konuşan Yõlmaz, medyayõ
şeytana benzetti. Yõlmaz,
“Avrupa’da köpekler olmasa
intihar patlaması yaşanır”
dedi. Sakarya’nõn Arifiye
ilçesinde, Damla İlim Kültür
Derneği’nin açõlõşõnda konuşan
Yõlmaz, yine garip
açõklamalarda
bulundu.
Avrupa’da köpekler
olmasa intiharlarõn
artacağõnõ ileri
süren Yõlmaz,
“Annesinde
babasında
bulamadığı
samimi sevgiyi
köpekte buluyorlar. Eşinde
bulamadığı vefayı,
çocuklarında bulamadığı
sadakati köpekte buluyorlar.
Eğer Türkiye yanlış bir rejme
girerse zengin bir ülke olur
ama köpekle yapayalnız kalan
aileler artar” diye konuştu.
Allah’õn kendisinden başkasõnõn
sevilmesini kõskanõğõnõ iddia
eden Yõlmaz, “Almanlar neden
cennete giremeyecek? Çünkü
İsa’yı Allah’tan daha çok
seviyorlar” dedi. Medyanõn
Türk aile yapõsõna zarar verdiğini
savunan Yõlmaz, şöyle devam
etti: “Rize’de bir cinayet oldu.
Halk beni sevdiği için Emniyet
Müdürü beni çağırdı ve ‘Bu
cinayet kan davasõ olmasõn’
dedi. Aynı sırada oturan iki
çocuk bıçakla arkadaşını
öldürmüş. İşte bu diziler,
filimler böyle yapıyor.
Televizyon kanalları çıktıkça,
şeytan emekli oldu. Birileri
‘Hocam yuvam bozuldu. Bizim
duvara domuz yağõ sürmüşler’
diyor. Bu malum medya
varken domuz yağına ne gerek
yuva yıkmak için. Bunun cinle
muska ile alakası yok.
Tamamen beyin yıkama.”
Yobaz kelimesinin insanlarõ
kültürlerinden koparmak için
kullanõldõğõnõ ileri süren Yõlmaz,
İslam ülkelerinin bu yolla
parçalanmak istendiğini iddia
etti. Yõlmaz, “Sen namaz
kılana yobaz dedirtirsen,
başına açana çağdaş,
kapayana ise çağ dışı dersen...
İşte bu bombalar muskadan
daha etkilidir” diye konuştu.
Akay kavşağõnõn alt geçitlerinin kapatõlmasõnõn 1 milyon kişiyi etkileyeceği kaydedildi
Ankara’da trafik felç olacak
MAHMUT LICALI
ANKARA - Karayolu Trafik ve Yol
Güvenliği Araştõrma Derneği Genel
Başkanõ İhsan Memiş, 1 Ağustos’tan
itibaren Akay kavşağõnõn alt geçitle-
rinin Ankara Anakent Belediyesi ta-
rafõndan kapatõlmasõnõn kentte en az
1 milyon kişiyi etkileyeceğini kaydetti.
Memiş, Dikmen’den gelip Kõzõlay-
Meşrutiyet’e giden bir aracõn kav-
şaktan geçme süresinin ortalama 1-2
dakika olduğuna, kavşağõn kapanma-
sõnõn ardõndan bu sürenin 30 dakika-
ya çõkacağõna dikkat çekti.
AKP’li Melih Gökçek yönetimin-
deki Anakent Belediyesi’nin 1 Ağus-
tos’tan itibaren yargõ kararõ gereği
Akay kavşağõnõn alt geçitlerini ka-
patmasõ kentte trafiği ikiye katlayacak.
Gökçek, davayõ açan Çankaya Bele-
diyesi’ni suçlarken, kent trafiğinde ya-
şanacak sorunlara ilişkin herhangi
bir çözüm üretmiyor. Karayolu Trafik
ve Yol Güvenliği Araştõrma Derneği
Genel Başkanõ İhsan Memiş, kavşağõn
kapanmasõ durumunda trafikte yaşa-
nacak sõkõntõlar konusunda başkentli-
leri uyarõyor. Memiş, Ankara’da 1 mil-
yon 800 bin sürücü belgeli yurttaş ve
1 milyon 200 bin motorlu araç bu-
lunduğunu kaydetti. İstanbul’dan son-
ra en fazla yeni araç girişinin Anka-
ra’da olduğunu belirten Memiş, baş-
kentte 2009 yõlõ araç artõş hõzõnõn
yaklaşõk yüzde 10’u bulduğunu vur-
guladõ. Ankara’daki araçlarõn 900 bi-
ninin otomobilden oluştuğunu kay-
deden Memiş, Ankara’nõn kuzey-gü-
ney aksõna bakõldõğõnda en fazla araç
ve sürücü sayõsõnõn Çankaya ilçe mer-
kezinin sõnõrlarõ içinde olduğunu, ay-
rõca yabancõ büyükelçilik araçlarõnõn
da burada bulunduğuna dikkat çekti.
Memiş, Büyükşehir Belediyesi Ya-
sasõ’nõn 7. maddesine göre her türlü
kent içi ulaşõm ve trafik düzenlemesini
yapmak, yaptõrmak, işletmek ve iş-
lettirmenin anakent belediyelerine ait
olduğunu belirtti. Yasanõn 3. madde-
si gereğince de metropol ilçe mer-
kezlerinin de Anakent Belediyesi ta-
rafõndan düzenlendiğine işaret eden
Memiş, anakent belediyelerinin kent
merkezlerinde ya da mücavir alanlarda
çok önemli katlõ kavşaklar ve yeraltõ
geçişleri yaptõklarõnda mutlaka araç sa-
yõmõ, yolcu kapasitesi gibi temel ih-
tiyaçlarõ takip ederken ilçe belediye-
lerinin de görüşlerini almasõ gerekti-
ğini belirtti. Memiş, Akay kavşağõnõn
kapanmasõnõn ardõndan yaşanacakla-
rõ şöyle sõraladõ:
Ankara’nõn anayollarõna paralel
alternatif yollarõ yoktur. Bağlantõ yol-
larõ da çok yetersizdir.
Dikmen’den gelip Kõzõlay-Meş-
rutiyet’e gidecek bir otomobilin alt ge-
çitlerden geçme süresi sabah saatle-
rinde ortalama 2 dakika, normal sa-
atlerde ise 1 dakika, otobüslerin de
geçme süresi 2-3 dakika arasõnda ol-
maktadõr. Kavşağõn kapanmasõ halinde
de bu süre ortalama 30 dakika olacak.
Kavşağõn kapanmasõ ile işçi ve
memurlarõn işine, öğrencilerin okuluna
gitme veya ailelerin hastalarõnõ has-
tanelere yetiştirerek kurtarma gibi te-
mel ihtiyaçlarõn karşõlanmasõnda sõ-
kõntõ yaşanacaktõr.
Geciken adalet, bu yolu kullanan
en az 1 milyon nüfusun her gün zarar
görmesine neden olacak. Kavşağõn ka-
panmasõ kent içi trafikte zaman kay-
bõ, enerji kaybõ ve çevre kirliliğine yol
açacak.
Yasağõn yurttaşa baskõ olarak gösterilmeye çalõşõldõğõna dikkat çekildi
‘Sigara ekonomiye zarar’
MAHMUT LICALI
ANKARA - Sigara ve Sağlõk Ulu-
sal Komitesi (SSUK) Başkanõ Prof.
Dr. Elif Dağlı, 19 Temmuz’dan be-
ri uygulanan sigara yasağõnõn yurttaşa
baskõ olarak gösterilmeye çalõşõldõ-
ğõna dikkat çekti. Dağlõ, Türkiye’de
yõlda 20 milyar dolarõn sigaraya, 30
milyar dolarõn da sağlõk harcamala-
rõna ödendiğini belirterek “Yılda 12
milyar dolar vergi bırakan sigara
firmaları 20 milyar dolarımızı al-
makta ve bizi 30 milyar dolar sağ-
lık harcamasıyla bırakmaktadır.
Bu tabloda mantıklı tek bir aşama
yoktur” dedi. Prof. Dağlõ, sigara
tüketiminin azaltõlmasõ için yapõlacak
her girişimin anti-emperyalist bir
girişim ve Türkiye’nin bağõmsõzlõğõ
için bir adõm olduğunu vurguladõ.
SSUK Başkanõ Prof. Dr. Elif Dağ-
lõ, 19 Temmuz’da bar ve restoran-
larda dahil tüm kapalõ alanlarda uy-
gulanmaya başlanan sigara yasağõnõn
baskõ olarak değerlendirilmesini eleş-
tirdi. Sigara yasağõnõn baskõ değil an-
ti-emperyalist bir mücadele olduğu-
nu belirten Dağlõ, 1986-1996 yõllarõ
arasõnda uluslararasõ sigara firmala-
rõnõn ihracatlarõnõ yüzde 260 oranõn-
da artõrdõğõnõ kaydetti. Aynõ yõllarda
Türkiye’de ise sigara tüketiminin
yüzde 50 oranõnda arttõğõna dikkat çe-
ken Dağlõ, Türkiye’de 1984-1991
yõllarõ arasõnda sigara ithalatõnõn da
7 kat arttõğõnõ ifade etti. Prof. Dağlõ,
şunlarõ kaydetti:
“1990 yılında Tekel denetimin-
den bağımsızlık kazanmak iste-
yen firmalara isim vermeden adres
gösteren bir kanun çıkıyor ve 2 bin
tondan fazla üretimi olan firmalara
fiyatlandırma ve dağıtım yetkisi
verliyordu. İşte dünyanın en ucuz
sigaralarını içmemize neden olan
ilk hamle budur. Halkının sağlığı-
nı korumak için ilk yasa teklifini
hazırlayan Sağlık Bakanı 1990 yı-
lında Cumhurbaşkanı vetosu ile
karşılaşıyor ve daha sonra istifa
ediyordu. Yıllar sonra bir Ameri-
kan firması belgesinde vetoyu ken-
dilerinin sağladığı yazacaktı. İkin-
ci yasa denemesi 1991 de adalet ko-
misyonuna ulaşacak ve 1996 yılına
kadar orada bekleyecekti. Ameri-
kan sigara devinin belgeleri Ada-
let Komisyonu ile görüşme eylem
planı içeriyordu. 1996’da reklam
yasağı çıkıncaya kadar Türkler
yabancı sigaralara alışmışlar, Türk
sigaralarında bile yabancı tütün
kullanılır olmuştu. Artık Türk tü-
tünü pazarını kaybediyordu. Tekel
aldığı tütün yapraklarını silolara
sığdıramıyor ve yakıyordu.”
Dağlõ, Türkiye’nin 1988 yõlõnda 3.5
milyon dolar karşõlõğõ toplam 610 ton
ile başlayan tütün ithalatõnõn, 2008 yõ-
lõ sonu itibariyle 81 bin tonu bularak
350 milyon dolarõ aştõğõna dikkat çek-
ti. Türkiye’de sigara içen 22 milyon
insan bulunduğunu belirten Dağlõ,
Türkiye’nin sigara pazarõnõ ele ge-
çiren Amerikan, İngiliz ve Japon
firmalara yõlda 20 milyar dolar siga-
ra parasõ verdiğini kaydetti. Dağlõ,
şunlarõ belirtti:
“Tütün ekmesin diye köylümü-
ze para verip dışardan tütün yap-
rağı ithal etmekteyiz. Bu tabloda
mantıklı tek bir aşama yoktur. Si-
gara içmek Türk ekonomisine za-
rar verir, dışa bağımlılığı arttırır.
Sigara tüketiminin azaltılması
için yapılacak her girişim anti-
emperyalist girişimdir ve ülke-
nin ekonomik bağımsızlığı için
bir adımdır.”
Bir aracõn Dikmen’den,
Kõzõlay-Meşrutiyet’e
gitmesinin 30 dakikaya
çõkacağõna dikkat çekildi.
1 Ağustos’tan itibaren Akay kavşağının alt geçitlerinin kapatılması Ankara’daki trafiği ikiye katlayacak.
Prof. Dağlõ, ‘Sigara
tüketiminin azaltõlmasõ için
yapõlacak her girişim anti-
emperyalist girişimdir” dedi.
Sigara
yasağının
başlamasıyla
birlikte
kahvehanelerde
sigara içemeyen
yurttaşlar
kendilerini
dışarı attılar.
GENÇ’TEN TEPKİ
Bakan’ın
elini
sıkmadı
TUNCELİ (Cumhuriyet) -
Tunceli Bağõmsõz Milletvekili Ka-
mer Genç, protokole çağrõlma-
masõnõ protesto etmek için festivali
terk etti. Genç, Devlet Bakanõ ve
Başmüzakereci Egemen Bağış’a
da tepki gösterdi.
Çemişgezek Dut ve Peynir Fes-
tivali’nin açõlõşõna Genç’in tepki-
si damgasõnõ vurdu. Halkõn arasõ-
na karõşarak yaklaşõk 1 saat et-
kinliği izleyen Genç, Devlet Ba-
kanõ Bağõş’õn konuşmasõnõn ar-
dõndan hõzla protokole yöneldi.
Göreve yeni başlayan Tunceli Va-
lisi Mustafa Taşkesen ile toka-
laştõktan sonra Bağõş’a dönen
Genç, “Ben halkın temsilcisi-
yim. Tunceli milletvekiliyim.
Belediye başkanınız festivale
partizanlık yaparak beni davet
etmiyor. Bu haksızlıktır” dedi.
Bağõş’õn hoş geldin demek için eli-
ni uzatmasõ üzerine Genç, “Senin
elini sıkmam. Kürsüde konuş-
tuğun her şey yalan. Bu memle-
kete ne hizmet yaptınız? Bu-
nun hesabını size Meclis’te so-
racağım” diye konuştu.
Şevki Yılmaz.