26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Siyaset Vesayetinde Yargı ve Yalanlar - 1 Demokratik bir rejimi, kendi tersine çevirmek is- tiyorsanız, yapılacak şeylerin başında onun ku- rumlarını çürütmek ve karalamak gelmektedir. Bugün Türkiye’de iktidarı elinde tutan ve laik- lik karşıtı faaliyetlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi kararıyla sabit olan AKP’nin, laik de- mokratik sosyal hukuk devletini, antilaik, antide- mokratik, ianeci bir keyfi rejime çevirmek için baş- vurduğu yol da budur. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde, gerek bu sü- tunlarda, gerekse o sırada yapmakta olduğum TV programında sürekli olarak şu görüşü anlatmaya çalıştım: - 2007 seçimlerini de kazanırsa, AKP’nin beş ana hedefi olacaktır: Çankaya, Üniversite, Yargı, TSK ve Basın. Bu görüş gerçekleşmiş, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan’ın deyimiyle demokrasi ve hukuk düşmanı azgın bir grup, bu yönlerdeki sal- dırılarını yoğunlaştırmıştır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda mey- dana gelen son olaylar, bu saldırının yargı ala- nındaki son tezahürlerinden biridir. Biliyorsunuz, bir demokrasinin var olabilmesi için bağımsız ve tarafsız bir yargının mevcudiyeti önkoşuldur. Yargının bağımsızlığı denince demokrasilerde ne anlaşıldığı, üzerinde durulması gereken bir hu- sustur. Egemenliğin üç erkinden biri olan yargının ba- ğımsızlığı dendiği zaman, onun öbür iki erkten, ya- sama ve yürütmeden bağımsız olması anlaşılır. Tabii ki bu bağımsızlık onun başıboş olduğu an- lamına gelmez. Her şeyden önce, yargının uy- gulayacağı yasaları yasama yapar. Yargı o nes- nel kurallara uymakla mükelleftir. Hiçbir yargıç, “Ben bu yasayı beğenmedim, uygulamıyorum” di- yemez. Yargı işlevinin hangi esaslara uyarak, han- gi yasaların gösterdiği doğrultuda işleyeceği bir kez düzenlendikten sonra, artık yargı, sınırlarını ya- saların çizdiği o alan içinde, bağımsızdır. Hiçbir milletvekili ya da hükümet üyesi, herhangi bir yar- gıca “Şu konuda şöyle karar ver” diyemez. Belirtmek gerekir ki, demokrasilerde, yargı ba- ğımsızlığı dendiğinde, özellikle yargının yürütme karşılığındaki bağımsızlığı kastedilir ve yargı ba- ğımsızlığının olmadığı yerde yargının tarafsızlığı da söz konusu olmaz. Yargı mensupları, ister savcı olsunlar, ister yar- gıç, Adalet Bakanlığı bünyesinde görev yaparlar. Ama eğer yürütmenin bir parçası olan Adalet Ba- kanı veya onun müsteşarı ya da tayin ettiği kişi- ler karşısında, savcı ve yargıçların, görevlendiril- melerinde, atamalarında, terfilerinde bir bağım- sızlıkları olmaz, özlük işleriyle baskı veya etki al- tına alınmalarının söz konusu olabileceği bir du- rum doğarsa, yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değildir. Türkiye’de tek parti döneminde rejim demokratik hukuk devleti değildi ki, yargı bağımsızlığı gün- deme gelebilsin. Ama ne yazık ki, çok partili döneme geçince de on yıl süresince yargı bağımsızlığından söz etmek imkânı olmadı, 10 yıl daha yargı baskı altında tu- tuldu. Hatta, 27 Mayıs darbesinin nedeni olan bu bas- kıların doruğunda yer alan Tahkikat Encümeni’yle iktidar partisi, kendi milletvekillerinden bir bölü- münü, aralarında idama kadar giden cezalar vermeyi de içeren yargı yetkisi ile donattı. Ne utanç vericidir ki, yargı bağımsızlığı kavra- mının kurumları ilk kez demokratik bir rüzgârla de- ğil, 27 Mayıs darbesinin anayasası ile yaşama geç- ti. Bu kurum 143. maddede yer alan “Yüksek Hâ- kimler Kurulu” idi. 11 asıl ve 3 yedek üyeden olu- şan kurulun üyeleri, Yargıtay üyelerince kendi men- supları arasından seçilmekteydi. Başlangıçta üyelerinin bir bölümünün TBMM tarafından se- çilmesi öngörülmüş ise de sonradan sakıncalı bu- lunarak, bu hüküm bırakılmıştır. Yargının bağımsızlığı, dolayısıyla tarafsızlığı ve adaletin gerçekleşmesi, ancak ve ancak bu ku- rumun siyasal vesayet altında olmaması ile müm- kündür. 1982 Anayasası’nda bu kurum nasıl düzenlendi, nasıl AKP iktidarı tarafından vesayet altına alın- dı ve bağımsız yargı ile adil yargılama nasıl koca bir yalana dönüştürüldü, onu da yarın göreceğiz. [email protected] Erdoğan, Kürt açõlõmõ için çalõşma başlattõklarõnõ belirterek söylem birliğinin bozulmamasõnõ istedi Başbakanmilletvekilleriniuyardõ DSP Genel Başkanõ Türker, kurucu genel başkan Rahşan Ecevit’i ziyaret etti ‘İstifanızı imzalayacak kalem kırılır’ TÜREY KÖSE ANKARA - DSP Genel Başka- nõ Masum Türker, bir süre önce partiden istifa eden kurucu genel başkan Rahşan Ecevit’i ziyaret ederek “Sizin istifanızı kabul ede- meyiz, bunu imzalayacak ka- lemler kırılır” dedi. Kulislerde, Rahşan Ecevit’in yakõn çevresinde uzun süredir yeni bir parti kurulmasõ seçeneğinin tartõşõldõğõ, ancak şim- dilik bu konuda bir girişimde bu- lunulmasõndan vazgeçildiği ifade edildi. Rahşan Ecevit, eski DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer’le ipleri ko- pardõktan sonra, olağanüstü kurul- tayda Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Alemdar Yalçın’õ aday göstermiş, ancak delegeler Masum Türker’i genel başkan seç- mişti. Rahşan Ecevit, bunun üzeri- ne partiden istifa ederken “Bugün mevcut olan DSP yönetimi gidip, Ecevit çizgisine sadık bir yönetim gelinceye kadar kurucu genel başkanı olduğum DSP’den istifa ediyorum” açõklamasõnõ yaptõ. Ma- sum Türker, bu süreçte Rahşan Ecevit’ten randevu istedi. Bu ran- devunun geçen günlerde gerçek- leştiği öğrenildi. Masum Türker, ge- nel başkan yardõmcõsõ Tufan Bu- ral’la birlikte Rahşan Ecevit’i Oran’daki evinde ziyaret etti. Tür- ker, bu görüşmeyle ilgili sorulara “Randevu istemiştim. Beni ça- ğırttı, sohbet ettik. Ana-oğul ilişkisi biçiminde geçti. Gergin ol- mayan bir ortamdı. Gerektiği zaman direkt diyalog kuralım, aracılar olmasın, sözler farklı yansıtılabiliyor, dedim” yanõtõnõ verdi. Türker, bu görüşmede Rah- şan Ecevit’e “Sizin istifanızı im- zalayacak kalemler kırılır, böy- le bir istifayı kabul edemeyiz” de- diğini de aktardõ. Rahşan Ecevit’in yakõn çevre- sinde ise bu görüşmeyle ilgili ola- rak “Hanımefendiye, ‘Masum Bey DSP Genel Başkanlõğõ ile Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşa- virler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalarõ Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanlõğõ’nõ birlikte idare etmek- te zorlanõyor, oradan da tepki var. TÜRMOB’u tercih edecek, genel başkanlõktan istifayõ düşünüyor’ denilmiş. Bu nedenle randevu verilmiş. Masum Bey ise böyle bir konuyu gündeme getirmemiş. Rahşan Hanım, bu görüşmede asıl duymak istediğini duymadı” bilgisi aktarõldõ. Rahşan Ecevit’in bu aşamada yeni bir parti kurma fik- rinden vazgeçtiği de öğrenildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, son MGK toplantõsõnda “Kürt açı- lımı” konusunda bir çalõşma baş- lattõklarõnõ ve İçişleri Bakanlõğõ’nõ görevlendirdiklerini açõkladõ. “Söy- lem birliğini zedeleyecek açıkla- malara hoş bakmayacağı”nõ vur- gulayan Erdoğan, son günlerde ba- zõ açõklamalar yapan AKP millet- vekillerini de uyardõ. Başbakan Erdoğan, Suriye gezi- si için Esenboğa Havalimanõ’ndan hareketi öncesinde açõklamalar yaptõ ve sorularõ yanõtladõ. “Kürt açılımı” ile ilgili AKP milletve- killerinin yaptõğõ değerlendirmeler anõmsatõlarak yöneltilen bir soru üzerine Erdoğan, şunlarõ söyledi: “Kürt açılımı” tartõşmalarõyla il- gili olarak “Buna ister ‘Kürt so- runu’ deyin, ister ‘Güneydoğu so- runu’ deyin, ister ‘Doğu sorunu’ deyin, isterse yine son olarak ad- landırılan ‘Kürt açõlõmõ’ diyelim, ne dersek diyelim, bunun üze- rinde bir çalışmayı başlattık. Bel- li mesafeler aldık. Tabii biz si- yasetçiler olarak nerede neyi yaptığımızı, kimle neyi yaptığı- mızı, yapmakta olduğumuzu açıklamak durumunda değiliz. Biz sadece sonucu konuşuyoruz. Ortada eserlerimiz var. İktida- rımız TRT Şeş olayını gerçek- leştirmek suretiyle 24 saat bölge, bölge dışı, tamamen orada artık TRT yayın yapmaktadır ve bu yayında bir zenginlik söz konu- sudur. Daha sonra radyo devre- ye girmiştir. Aynı şekilde üni- versitelerde de çalışmalar başla- dı. Kürtçeyi öğrenmek isteyenler için üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri ihdas edildi. Bu adımları atmaya devam ede- ceğiz. (...)Bu süreci farklı bir merkeze taşımak isteyenler ve ül- kemizi bu noktada adeta ayrış- tırmak, bölme gayreti içerisine gi- renlere de kusura bakmasınlar biz ‘evet’ diyemeyiz. Bizim bunu bir birlik, beraberlik içerisinde ve bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti ortak paydasında toparlayarak götürmemiz lazım. Aksi takdir- de bu ülkeye yazık olur... Hükü- met olarak, bundan bir hafta önce MGK üyesi arkadaşlarım- la bu konuda bir çalışma başlat- tık ve bu çalışmayı başlattıktan sonra da iç güvenlikte malum bu işin sorumlusu olan İçişleri Ba- kanlığımıza bu görevi verdik. Hazırlıkları kurumlarla yapa- cak. Genelkurmay’ıydı, MİT’ti, vs. tüm bunlarla görüşmelerini yapmak suretiyle, bunun yanın- da bölge milletvekilleriyle gö- rüşmelerini yapacak. Bize olgun, bu noktada belli bir hakikaten to- parlamanın olduğu bir çalışma- yı getirecek ve bunun üzerinde bizler nihai değerlendirmeleri- mizi yapacağız ve ondan sonra da bir söylem birliği içerisinde ka- muya bunu açıklayacağız.” ‘Söz ola kestire başı’ Erdoğan, AKP milletvekillerini de, “Tabii şu anda çok kişiler çı- kıyor konuşuyor, konuşmalı. De- mokratik bir ülkedir herkes ko- nuşabilir. Buna diyebilecek bir şe- yimiz yok. Ben şahsen partimin milletvekillerinin bu söylem bir- liğini zedeleyecek açıklamalarda bulunmasına da doğrusu hoş bakmam. Çünkü bizim bir söy- lem birliği içerisinde olmamız lazım. Bugüne kadar ne çektiysek bu söylem birliğini bozacak ifa- delerden çektik. Çünkü ifadede bir cümle bütün birlikteliğimizi, biliyorsunuz ‘söz ola kestire başõ’ olur ki biz buna gitmek istemi- yoruz” diyerek uyardõ. AKP Diyarbakõr Milletvekili İh- san Arslan’õn “barışın gelmesi için Öcalan’ın katkısını almak ge- rekiyor” açõklamasõnõn ardõndan, Roj TV’ye konuşan AKP Hakkâri Milletvekili Rüstem Zeydan da Kürt sorununun çözümü için Baş- bakan Erdoğan’õn DTP ile görüş- mesi gerektiğini söylemişti. ‘HSYK’de istenmeyen oldu’ Erdoğan, HSYK kararnamesiyle ilgili soruya da “Kararnameler Adalet Bakanlığı’nın hazırlığıy- la, hazırlığı yapar ve Adalet Ba- kanlığı bu hazırlığı HSYK’ye takdim eder. HSYK belli bir sü- rede üzerinde çalışmasını yapar, ondan sonra görüşerek bu iş ka- rara bağlanır. Ne yazık ki, tabii bu süreç içerisinde, istenmeyen bazı gelişmeler oldu. Yani Ada- let Bakanlığı’nın yapmış olduğu bu çalışmanın dışında bir çalış- ma ortaya çıktı ki bu biraz fark- lıydı” yanõtõnõ verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açõlõm konusundaki çalõşmanõn son MGK toplantõsõnda başlatõldõğõnõ ve İçişleri Bakanlõğõ’nõ görevlendirdiklerini açõkladõ. ONUR ÖYMEN ‘Hükümet görüşünü açıklamalı’ Hükümetin Kürt sorunu ile ilgili çalõşmalarõndan haberdar olmadõklarõnõ söyleyen Onur Öymen, “Böyle bir çalõşma varsa hükümet görüşünü ortaya koyar” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Onur Öymen, hükümetin Kürt sorunu ko- nusunda bir çalõşmasõ varsa bunu açõklamasõ gerektiğini söyledi. Öymen dün NTV’de hükümetin Kürt sorununun çözümüne yönelik çalõşmalarõndan haberdar olup olma- dõklarõnõn sorulmasõ üzerine, şunlarõ kaydetti: “Hayır, Sayın Başbakan’ın bu çalışmasından haberdar değiliz ama iktidar partisi milletvekillerinin zaman zaman çıkıp çeşitli görüşler ortaya attığını biliyoruz. Adeta ka- muoyu oluşturulmak isteniyor. Eğer hükümetin belli bir çalışması, bir gö- rüşü varsa önce o görüşü ortaya ko- yar. Ondan sonra da onun üzerin- de tartışılır. An- cak hükümetin görüşü ortaya çıkmadan bu gibi spekülatif ifadeler üzerin- de bizim görüş bildirmemiz doğru olmaz. Kamuoyunda şimdi oluşturu- lan hava terör örgütünden, te- rör örgütü ba- şından medet umarak bir çözüm arama yaklaşı- mıdır. Bunu hükümetin benimse- meyeceğini ümit ediyoruz. Terörle mücadele etmek yerine terörle mü- zakere etmek yolunu seçerlerse bu doğru bir yaklaşım olmaz. Ancak şimdiden öyle anlaşılıyor ki, ka- muoyunda bazı terör liderlerinin de- meçleri tartışılmaya başlanıyor. Bu spekülasyonları durduracak olan hükümettir. Hükümetin açıkça bir tavır koymasını bekliyoruz.” Öymen, şöyle devam etti: “Biz baştan söyledik, eğer terör tamamen sona ererken bir daha dö- nülemeyecek şekilde silahları bı- rakıp artık terörden kesinlikle vaz- geçtiği anlaşılırsa o zaman gayet ta- bii ki devlet de şefkat göstermesini bilir. Kin ve intikam üzerine politika ya- pılmaz ama öyle anlaşılıyor ki şim- di bu noktada değiliz. Hâlâ elinde si- lah olan teröristler saldırı yapıyor- lar, insanları öldürüyorlar, birlik- lerimize saldırıyorlar, mayın tu- zakları kuruyorlar, böyle bir or- tamda bir taraftan siyasi çözüm önerilerinde bulunuyorlar, yok İs- koç, yok Bask modeli vs. şimdi bu görüşlere itibar etmemek lazım.” İDDİALARI MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIDI Gök’ten HSYK soruları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kuru- lu’nun (HSYK) Yaz Kararnamesi toplantõsõna ilişkin iddialarõ Meclis gündemine taşõdõ. Gök, Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin’in yanõtlamasõ istemiyle dün TBMM Başkanlõğõ’na sunduğu yazõ- lõ soru önergesinde, HSYK Yaz Ka- rarnamesi çalõşmalarõ sürerken “tas- lakların görüşülmesi sırasında üye- ler tarafından değişiklik teklifleri ve- rilmesinin ve yeni öneriler getiril- mesinin kurul üyelerinin en tabii hakkı olup olmadığını” öğrenmek is- tedi. Gök, “Siyasi kişilikler olarak adalet bakanlarının, hâkim ve sav- cıların sicili üzerinde bu derece et- kili olabildikleri bir sistemde adalet gerçek anlamda sağlanabilir mi?” dedi. Gök, şu sorulara yanõt istedi: “Yargıç bağımsızlığını teminat altına almak amacıyla kurulmuş bir anayasal kurumun, basının bir bölümü tarafından böyle pervasız- ca hedef yapılmasını, demokrasi ve yargı bağımsızlığı açısından nasıl de- ğerlendirmektesiniz? Yaz karar- namesi toplantılarında uzlaşı sağ- lanılamamasının nedeni iddia edil- diği gibi Ergenekon hâkim ve sav- cılarının yer değiştirilmesi konusu ise bir dava ve soruşturma, dosya kapsamı ile hukuk kuralları içinde değil kişilere göre mi sürdürül- mektedir? HSYK’den Adalet Ba- kanı ile müsteşarını çıkarmamakta ısrar eden, böylece HSYK’nin ikti- dardan bağımsız karar almasını bilinçli olarak engelleyen bir hü- kümetin, bu baskıyı değil de HSYK üyelerinin kararlarını gündeme ge- tirmesini yargı bağımsızlığı ve yar- gıç güvencesi ilkeleriyle ne şekilde bağdaştırmaktasınız?” DSP Genel Başkanõ Masum Türker, görüşmeyle ilgili sorulara “Randevu istemiştim. Beni çağõrttõ, sohbet ettik. Ana-oğul ilişkisi biçiminde geçti” açõklamasõnõ yaptõ. Suriye’ye günübirlik ziyaret gerçekleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüştü. Görüşmede Esad’ın “Ortadoğu barış süreci görüşmeleri- nin tekrar başlaması için daha önce olduğu gibi Türkiye’nin arabulucu olması halinde Suriye’nin Ortadoğu barışı için her türlü barış çabasını göstermeye hazır olduğunu” belirttiği öğrenildi. Er- doğan’ın da Türkiye’nin Ortadoğu barış sürecine olumlu katkıda bulunmaya hazır olduğunu vur- guladığı kaydedildi. Görüşmenin ardından Erdoğan’a Halep Üniversitesi tarafından fakri doktora unvanı verildi. Erdoğan’a biniş giydirilerek uluslararası ilişkiler dalında berat verildi. (Fotoğraf: AA) Onur Öymen. ‘Barõş sürecine katkõya hazõrõz’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle