18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Teğet’ geçti demişti! Şimdi birbiri ardı- na zam furyası!.. Büyük bölümü açlık sını- rında yaşayan halkımız, daha ne kadar da- yanacak? Fransa’da 14 Temmuz 1789 günü Paris halkı açlığa dayanamayıp zorbalığın kale- si Bastille’e saldırmıştı. Taşı toprağı, eline ne geçerse kullanarak yıkmıştı koca kale- yi, içindekileri kurtarmıştı. Bu mu, isteniyor; daha doğrusu bekleni- yor? Çalışanı çalışmayanı, iş arayanı bula- mayanı, okumuşu okumamışı tüm halkımız bin bir sıkıntı içinde! İki üniversite bitirmiş genç madenlerde çalışmak zorunda kalıyor, üç beş kuruşluk işlerle karnını doyurmak ça- basında!.. Öte yandan iktidardakiler villalar, köşkler, çiftlikler kuruyor; kendilerine ailelerine, ço- cuklarına, yakınlarına mutlu yaşamalar sağlıyor! Bir başbakan iki özel uçağı varken bir üçüncüsünü, hem de en lüks olanını ala- biliyor, bakanlar, milletvekilleri en pahalı ara- balarda geziyor... Tüm millet bunları nasıl görmüyor? ‘Elim kopsaydı da bunlara oy vermesey- dim’ diyebilen kaç kişi? “Bir dahaki seçimde görürler günlerini” diyebilenler, bir iki yıl son- ra sandıkta ne yapacaklar? Yine aldatıcı, kandırıcı sözlerle uyutulacaklar mı? Cumhuriyet gidiyor! Gazete değil, o sa- pasağlam, Atatürk devrimciliği savaşımı- nı tüm gücüyle sürdürüyor. Ama Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve arkadaşlarının halkçı, devrimci, çağdaş, uygar Cumhuri- yeti gitti gidecek mi? Bu beylerin elinde orası burası çekiştiri- le çekiştirile temelinden koparılıp ılımlı bir İslam devleti haline getirilebilecek mi? AB’lerin, ABD’lerin, Bush’ların, şimdi de Obama’ların keyfine uygun bir duruma sokulabilecek mi? ‘Tam bağımsız Türkiye’ demişti Mustafa Kemal... Her yanıyla bağımsız! Kimseye avuç açmayan, kimsenin isteklerine uy- mayan, kişiliğiyle, nitelikleriyle dünyaya gerçek bir demokrasi örneği vermiş bir ül- keyken nerelerden nerelere geldiğimizi bir düşünen yok mu, kalmadı mı? Beş on ay- dını zindanlara at, herkes korkudan suspus kesilsin, sen bu arada Cumhuriyetin temel kurumlarını birer birer değiştir! Hepimizin gözleri önünde... Anayasada bir halkın direnme hakkı var- dır. Direnme durduk yerde ortaya çıkmaz. Boş gözlerle önlenemez, teğetler meğetlerle avutulamaz... Hele din, iman, uyutmalarıyla açlık orta- dan kaldırılamaz. Emekçisiyle, emeklisiyle, genciyle, yaşlısıyla bu millet açlık sınırının altında. Geri kalan da yoksulluk çizgisini aşabil- me savaşında. Ama iktidara sırtını daya- mışlara vız geliyor bu gerçekler! Onlar da- ha, daha daha kazançlar elde etmek, ya- rınlarını güçlendirmek hevesinde!.. Yarınlar!. Kim biliyor yarınların ne getirip ne götüre- ceğini? Bir bilseler, bir bilsek, biraz dü- şünsek yarınları... Açlık sınırından yoksulluk sınırına sürük- lenen bir halk!.. Yedi yılda, Cumhuriyetin tüm kazanımlarını altüst ederek ülkeyi tanınmaz bir yere getirdiler.. Çıkmaz bir sokağa soktular. Kim çıkara- cak bu halkı, kim kurtaracak?.. Ancak kendileri, kendi gücüne dayanarak, oylarıyla, karşı çıkışlarıyla, hak, adalet, insanlık adı- na savaşımcılıklarıyla... CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Halkımız Kendini Kurtarmalı... PENCERE İnanç Üniversiteye Girerse Ne Olur?.. AKP muradına erdi, imam okulu öğrencilerine yükseköğretimin kapılarını ardına kadar açtı. Yaşanan olayın püf noktası nedir, nerede- dir?.. Olayın özü koskoca bir uygarlık tarihinde ya- tıyor... Nasıl?.. Batı’da, Avrupa’da demokrasi laikliğin temel- leri üzerinde yükselir... Batı, eğitimin temelini, inanca değil, akla ve bi- lime oturtmak için 500 yıl kendi içinde kavga- laşmış; demokrasi bu oluşumda soluk alıp ver- meye başlamış... Ya Türkiye’de ne olmuş?.. Atatürk devrimiyle 1926’da ‘Tevhidi Tedrisat’, Türkçesiyle ‘Öğretim Birliği’ eğitimin temeline dö- nüşmüş... Şimdi bu temel yıkılıyor... Neden yıkılıyor? Bugünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imam okulu çıkışlıdır... RTE’nin kabahati yok... Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la yan ya- na geldiklerinde, biri inanç üzerine şartlanmış... Öteki akıl üzerine... RTE ne yapsın?.. Özgür düşünce ve eleştirel mantıktan yoksun bırakılmış.. İmam okulunda yetişmiş bir kişi akıl üzerine öğ- retim görmüş biriyle çelişkisini yok edemeye- cektir... Türkiye’nin sorunu da budur... İmam okullarının öğrencilerine üniversite kapıları ardına kadar neden açılıyor?.. İmam olmak için yetiştirilmiş ve şartlanmış bir öğrenci, doktor olduğu zaman ne olacak?.. Başbakan olsa ne olacak?.. Dinde ne bilim vardır... Ne de demokrasi... İnancı kutsal mekânından ve vicdan kapsa- mından kopararak akıl ve bilim öğretimi yerine kul- lanmak en büyük cinayettir. İmam okullarını meslek okulu olmaktan çıka- rarak temel öğretimle eşleştirip özdeşleştirmek, Atatürk Cumhuriyetinin, Öğretim Birliği Devri- mi’nin, demokrasinin ve uygarlığın mezarını kaz- mak demektir... Türkiye’de dincilerin amaçları ve hedefleri, öteden beri, gençliği akıl ve bilimle yetiştirip öz- deşleştirecek yerde; sorgu sual, eleştiri tanıma- yan inanç köleliğine dönüştürmekti... AKP iktidarının YÖK’ü şimdi bu yolda bir bü- yük adım attı... İnanç kendi kutsal mekânından çıktı, üniversi- teye girdi diyelim... Üniversite öğretiminde akıl ile inanç çatıştığı za- man ne olacak?.. Ne mi olacak?... İran’da da üniversite var... Türkiye İran gibi olacak... SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle