18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B Yetmişli yıllardan doksanlı yılların so- nuna kadar Teşvikiye’de, Belveder Apar- tımanı’nın giriş kapısının yanında asılı bulunan, üzerinde “Avusturya Kültür Ofisi” yazılı pirinç tabela, yılların akışı içe- risinde yalnızca Avusturya Başkonso- losluğu’na bağlı bir ‘resmi daire’ olmanın çok ötesinde bir anlam kazanmış, İstan- bul’un kültür tarihinin simgelerinden biri- ne dönüşmüştü. Çokkültürlülüğün çok tar- tışıldığı, ama kanımca gerçek anlamda bir çokkültürlülük adına sadece bizde değil, fakat bütün dünyada pek az olumlu ve so- mut adımların atıldığı günümüzde böyle simgeler üzerinde durmak, gelecek açı- sından yol gösterici olabilir. İstanbul’daki Avusturya Kültür Ofisi, ger- çek anlamda bir kültür simgesine dö- nüşmesini, Prof. Hans Erich Kasper’in Avusturya Dışişleri Bakanlığı tarafından Kültür Temsilcisi olarak atanmasına ve bu görevde neredeyse otuz yıl aynı zihniyetle kalmış olmasına borçludur. Prof. Kasper, açıkça dile getirmekten asla çekinmedi- ği bu çok özel zihniyeti şöyle özetlerdi: “Benim bu makamdaki görevim, asla Türkiye’de yalnızca Avusturya kültürünü ta- nıtmakla ve temsil etmekle sınırlı değil. Ben kendimi, burayı, yani Avusturya Kültür Ofi- si’ni, iki kültürün, etkin bir etkileşim bağ- lamında olmak üzere, gerçek anlamda bu- luşma noktasına dönüştürmekle yüküm- lüyüm!” Bu, çoğu yabancı kültür temsil- ciliklerinin yalnızca kendi kültürlerinin ta- nıtımını yapmayı doğal saydıkları bir or- tamda pek gerçekleştirilebilir bir tavır gi- bi görünmüyordu. Ama Prof. Kasper, Türkiye’deki görevini tamamladığında bu hedefi fazlasıyla gerçekleştirmişti. Ben, kendisinin çağrısı üzerine Kültür Ofisi’nde çalışmaya başladıktan kısa sü- re sonra, bana böyle bir hedefe yönelik ne- ler yapılabileceğini sormuştu. Ben de Türkiye’nin kültür yaşamında tartışılmaya değer pek çok konu bulunduğunu, bu bağlamda Kültür Ofisi salonlarında alan- larında tanınmış kişilerin katılımıyla paneller düzenlenebileceğini söyledim. Bu öneri- yi hemen benimseyen Prof. Kasper, ge- rekli ilişkileri kurmakla beni görevlendir- di. Bu etkinliği başlatmamızdan sonra ger- çekleşenler, kısa sürede bütün tahmin- lerimizi aştı. “Arada bir” düzenlenmesi dü- şünülen paneller, her ayın programında yer almaya başladı. Kültür Ofisi’nin rahatlık- la yüz elli kişi alabilen salonu çoğu panele küçük geldi. Bu panellerde edebiyattan bi- lime, sanattan felsefeye uzanan çok ge- niş bir yelpazede aydınlatıcı tartışmalar bir- birini izledi. Bu arada Türkiye’de uluslar- arası nitelikteki ilk Çeviribilim Sempoz- yumu, Prof. Dr. Berke Vardar’ın baş- kanlığında aynı mekânda gerçekleşti. O etkinliği daha sonra yine uluslararası ni- telikteki bir Etnografya Sempozyumu ile bir Osmanlı Tarihi Sempozyumu izledi. Yıl- lar boyunca bu etkinliklere katılanlara gelince, Haldun Taner, Özdemir Nutku, Melahat Özgü, Şârâ Sayın, Macit Gök- berk, Mazhar Şevket İpşiroğlu, Zehra İpşiroğlu, Bedia Akarsu, Zeynep Dav- ran, Arda Denkel, Cevat Çapan, Hü- samettin Koçan, Akşit Göktürk, Mu- hibbe Darga, Nepan Saran, Tomris Uyar, Burhan Arpad, Bertan Onaran, Yurdanur Salman, Murat Belge, Doğan Hızlan, Selim İleri, Oruç Aruoba, Enis Batur, Bülent Özer, ve Müge Gürsoy Sökmen, aklıma gelen ilk adlar; hiç kuş- kusuz unuttuğum çok sayıda ad da var. O yıllar boyunca Avusturya Kültür Ofi- si’nde gerçekleştirilen olay, sadece iki kül- türün yan yanalığını vurgulamak değil, fa- kat olumlu anlamda karşılıklı etkileşiminin zeminini hazırlamaktı. Prof. Kasper’in ar- dından, değerli halefi Dr. Erwin Luci- us’unda aynı tempoyla sürdürdüğü bu et- kinlik, kanımca gelecek için de örnek ni- teliktedir. [email protected] G eçen günlerde İstanbul için iki “uyarı” ya- yõmlandõ... Biri, kentin “Dünya Mirası” lis- tesinde kalabilmesi için tanõnan “son bir yıl”lõk sürede alõnacak “önlemler”i belirten “UNES- CO Raporu”.. Diğeri ise Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derne- ği’nce (TÜRKEV) bu yõl “2010 Avrupa Kültür Baş- kentliği” için düzenlenen “27. Tarihi Türkevleri Haftası”ndaki değerlendirmeleri içeren “İstanbul Bil- dirgesi”… Her ikisi de sanki birbirlerini tamamlarcasõna ka- leme alõnan belgelerden, “UNESCO’nun eleştirileri” medyada genişçe ilgi görürken, “TÜRKEV’in di- lekleri” gazetelerde kõsa haber bile ol(a)madõ... Çünkü âdetimizdir; kendi uzmanlarõmõzõn uyarõ- larõna çoğu kez sayfalarda yer bulamayõz, ama “el âlem” söylediğinde manşete çõkartõrõz. Nitekim 78’den beri “Europa Nostra”nõn (Avrupa Doğa ve Kültür Varlõklarõnõ Koruma Federasyonu) üyesi olmasõna ve Bakanlar Kurulu kararõyla “Ka- mu Yararına Dernek” sayõlmasõna rağmen TÜR- KEV’in raporu da sadece kendi internet sitesinde yer alabildi... İSPANYA KARARLARI Dilerseniz önce, UNESCO uyarõlarõnõ kõsaca anõmsayalõm.. Dünya Mirasõ Komitesi’nin haziran ayõnda İspan- ya’nõn Sevilla kentindeki toplantõsõnda değerlendir- diği “son İstanbul gözlemi”nden kimi vurgulama- lar özetle şöyle: İstanbul Evleri: Zeyrek ve Süleymaniye semtle- rindeki, özellikle sivil mimarlõk mirasõnõn ve eski so- kaklarla kent dokusunun bakõmsõzlõğõ sürüyor; Os- manlõ mirasõ ahşap yapõlar korunamõyor. Sulukule Dramı: Sulukule’de semtin tarihsel sa- kinleri olan Romanlar dõşlandõ ve özgün yerleşim do- kusu yok edilerek, zenginlere satõlõk lüks konutlar ya- põlmaya başlandõ... “Bizans” Otel Altında: Sultanahmet’teki Four Sea- sons Otel’in altõnda kalan Bizans arkeolojisi kurta- rõlmõyor; tarihi altõna alan ek otel inşaatõ iptal edil- medi ve hatta sürüyor... Haliç Peyzajı: Haliç’e yapõlmak istenen “de- mir” metro köprüsünün tarihsel peyzaja vereceği za- rarõ giderecek ve “eski İstanbul silueti”yle uyumu- nu sağlayacak çözüm hâlâ üretilmemiş... Ulaşımda Plansızlık: Ulaşõm projelerinde kentin kimliğini ve doğasõnõ gözetecek bir mastõr plana uyul- muyor. Harem’den Suriçi’ne bağlanacak karayolu tü- neliyle de tarihi doku otomobil işgaline açõlõyor. SİVİL ‘AKIL BİRLİĞİ’ UNESCO heyetinin, işte bunlarõn saptandõğõ son ziyaretleri, önceki gelişlerinin tersine “kapalı” tu- tulmuş; özellikle “sivil toplum kuruluşları”yla (STK) buluşmalarõ bu kez engellenmişti. Büyükşehir belediyesinin şu “pek sivil görünen” siyasal kurmaylarõnõn, STK’lerimiz ve meslek oda- larõnõn UNESCO’yu “olumsuz” etkileyeceklerini dü- şünerek “görüşme”lerine bile tahammül edeme- melerine rağmen, neredeyse “aynı” denebilecek saptamalara dayalõ ve adeta “eşgüdüm” içindeki uya- rõlar, elbette ki rastlantõ değil. Çünkü amaç “imar rantından vazgeçmeyen göstermelik koruma” değil, kentin tarihini ve kül- türünü gerçekten yaşatacak bir kimlikli gelişmeyi sağ- layabilmek olunca, “gerçek sivil aklın” yolu da “bir” oluyor... ‘BİZİMKİLER’ NE DİYOR? Peki, UNESCO uyarõlarõ için ne yapmalõ; İstanbul’un onurunu kurtarmasõ için hangi önlemler alõnmalõ? İşte bu sorunun yanõtõ da TURKEV’in bildirgesinde var. Derneğin emektar Başkanõ Perihan Balcı’dan görevi devralan Prof. Dr. Cengiz Eruzun, İstanbul- 2010’a doğru “öncelikler”ini özetle şöyle açõklõyor: - İstanbul’un tüm planlarõ, hatta 1/50 bin metro- politen plan bile “koruma” amaçlõ olmalõdõr. - Sadece eski kent merkezlerinde değil, tarihi do- kularla etkileşim içindeki tüm alanlarda da koruma amaçlõ imar anlayõşõ esas olmalõdõr. - Boğaziçi’nde ve Haliç’te sadece “denizden gö- rünüş”e önem veren “ön ve geri görünüm” ayrõmõ kalkmalõ, bütüncül koruma sağlanmalõdõr. - Su havzalarõ “özel ekolojik çevre koruma böl- gesi” statüsü içinde korunmalõ; bu alanlarda 2B ya- sasõ kesinlikle geçersiz kõlõnmalõdõr. - Alõşveriş merkezleri şehir dõşõna çõkarõlmalõ, ta- rihi çarşõlarõmõz, geleneksel semt pazarlarõ ve hanlar yaşatõlmalõdõr. - Ulaşõmda raylõ sistem ve deniz yolu esas alõn- malõdõr. - Katõlõmcõ kent konseyi oluşturularak İstanbul’u kimliğiyle geleceğe hazõrlayacak bir “İstanbul Ya- sası” hazõrlanmalõdõr... Evet... Seneye hem UNESCO sõnavõ hem de Av- rupa başkentliği var... 2010’da sõnõfõ geç(ebil)mek için yukarõdaki dileklerden hangileri gerçekleşmiş olacak dersiniz? ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Avusturya ile Türkiye’nin Buluştuğu Yer... UNESCO’nun ‘ek süre koşullarõ’ ile TÜRKEV’in ‘2010 Bildirgesi’ birbirlerini tamamlõyor İstanbul’a ‘son kez’ uyarõlar AVRUPA’NIN 2010 KÜLTÜR BAŞKENTİ’NDEN 2009 MANZARALARI: 1- Bin yıllık Roman kültürünün yaşam merkezi Sulukule tarihsel sakinlerinden zorla boşaltıldı ve yok edildi... 2- Ahşap mimarinin dünya güzelleri Süleymaniye Konakları bakımsızlıktan çökmek üzereler... 1 2 SATILIK YAZLIK Sakarya-Kocaeli’de, deniz kenarında, havuzlu, tenis kortlu sitede, sahibinden satılık eşyalı tripleks villa. 0533 259 54 29 - Tüm Odalarda Dijital Receiver_Uydu TV, Saç Kurutma www.diplomathotel.com.tr 252-476 7145 veya 537-825 7979 SIFIR TURUNÇ - - - Tüm Odalarda Çift Çanak_Dijital Receiver_Uydu TV
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle