25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B Y A R I N : A N K A R A ’ D A M E T R E K A R E Y E D Ö R T A R A Y I Ş D Ü Ş E R 1 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 S özünü ettiğim görüşmelerde ana konunun ne olduğu ilk 10-15 daki- kada belli olurdu. Bunlarõn tümü yukarõda aktardõğõm üç şõktan biri olu- yordu... Bunun yanõnda Atasagun’un bir hedefi daha vardõ: “MİT’in imajını, toplumda algılanı- şını daha olumlu hale getimek.” İlk 1990’da başlayan bu açõlõm Atasa- gun’la bir doz daha genişledi. Atasagun geçmişte bazõ yanlõş anlamalarõn, hatalõ davranõşlarõn olabileceğini, ancak geli- nen noktada MİT’in kendisini daha net anlatabilecek hale geldiğini düşünüyor- du. Ana konu terörle ilgili yapõlabilecekler konusunda “güvenlik güçlerinin müca- delesinden” sonraki şõklar, deyim yerin- deyse, çok da net değildi. MİT yetkilile- ri, bu konuda üretilen önerilerin “sahi- bi” olmak gibi bir algõdan da uzak dur- mak istiyorlardõ. Bir görüşmede konula- rõn, atõlabilecek adõmlarõn etrafõnda do- laşõlõrken Atasagun’un bir yardõmcõsõ durumu şöyle özetledi: “Çekiçle sinek ezilmez.” Bu değerlendirmenin devamõnõn ne ol- duğu sorumuz yukarõda aktardõğõm ne- denlerle havada kaldõ. Ancak “Terör örgütlerine eleman sağlayan ortam nedir” sorusunu açmadan geçmediler. MAGAZİNLEŞME RAHATSIZLIĞI MİT yöneticilerine göre “terörist ye- tiştiren” etmenlerin başõnda şunlar geli- yordu: 1. Ekonomik bozukluk ve gelir dağõlõ- mõndaki dengesizlik. 2. Gecekondu semtlerinin özel duru- mu. Birinci şõkkõn bu bölgelere yansõ- masõ. 3. Televizyon programlarõndaki ola- ğanüstü magazinleşme. Atasagun, üçüncü şõkkõn üzerinde çok durdu. Bu konuda bizim eteğimizde taş yoktu. Bunun bilincinde olduğunu söy- ledi, ancak medya temsilcileriyle bir ara- ya gelme nedenlerinin başõnda bunun geldiğini söyledi. Sanõrõm Atasagun bu konuyu ilgili medya temsilcileriyle daha ayrõntõlõ konuştu. Bu konuşmalardan biri yazõlmamak üzere olduğu halde gazete- lerde şöyle yer almõştõ: “O programları izlesem ben de ko- münist olurdum.” Atasagun off the record olduğu halde bu görüşmenin yazõlmasõndan yakõndõ, amaçlarõnõ şöyle özetledi: “Medyaya yakın olmak, ama med- yada yer almamak.” Görüşmeler genellikle ucu belli bir saate kadar açõk akşam yemeği biçimin- de olduğu için ister istemez gündemdeki başka konulara da giriliyordu. ATASAGUN’UN DİYALOG ÖNERİSİ Bu konulara girilirken “off the re- cord”un altõ bir kez daha çiziliyordu. Bunlar şu başlõklar altõnda sõralanabilir: - Asker - hükümet ilişkileri. - Irak’a ABD’nin olasõ müdahalesi ve sonrasõ. - Kõbrõs’taki gelişmeler. - Hükümetin uygulamalarõ. Atasagun, genel bir gerilim olduğunu bize de hissettiriyordu. Askerlerle hükü- met arasõnda dikkati çeken gerilim ko- nularõnõn ise “giderilemez” olmadõğõ görüşündeydi. Medyada yer alan haber- lerin ise gerilimi yansõtmasõnõn yanõ sõra özellikle ordunun içinde dõşarõda fazla hissedilemeyecek etkiler yarattõğõ görü- şündeydi. Bu görüşünü benim kaleme aldõğõm “Genç Subaylar Tedirgin” manşetiyle ilgili olarak da dile getirdi. Genelkurmay Karargâhõ dõşõndan gelen kimi haberlerden kendisinin de bilgisi olduğunu anlattõktan sonra şunu önerdi: “Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, bu konularda diyaloğa açık bir kişi. İsterseniz ben de devrede olabilirim.” Bir gazeteci olarak bu tür, her diyalog kapõsõ kabulümdü ama, Atasagun’un önerisinin arkasõ gelmedi. CUMHURİYET’İN ETKİSİ Atasagun’a göre Cumhuriyet’in, tira- jõyla ters orantõlõ bir etkisi vardõ. O ne- denle Cumhuriyet’te çõkan bir haberin etkisi, öteki gazetelerden çok farklõ olu- yordu. Bunu ben de yaşayarak görüyor- dum. Bizim için haberin doğruluğunun elbette çok önemi vardõ. Ancak “demek ki Cumhuriyet olayı böyle görüyor” saptamasõnõn yapõlmasõ da doğal olarak bizim dõşõmõzdaydõ. Bazen Hürriyet’te ya da Milliyet’te çõkan bir haber bizde yer almazdõ. Gazetecilik deyimiyle haberi “atla- mış” olurduk. Ne var ki Ankara kulisle- rinde bu durum şöyle karşõlanõrdõ: “Cumhuriyet bu haberi vermek iste- medi.. Anlaşılan işine gelmedi...” Böyle bir yorumla karşõlaşõnca öyle olmadõğõnõ, haberi atladõğõmõzõ söyler- dim ama, çoğunlukla yerleşmiş olan ön- yargõyõ aşamazdõm. Bunun tam tersi de yaşanõyordu. Verdiğim özel haberin “özel amaçlı” olduğu yorumu yapõlõyor- du. ÖZKÖK’LE ‘MUHASEBE’ SOHBETİ! O dönem yaşanan asker - hükümet ilişkilerinin en kritik noktasõnda yer alan, dönemin Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Hilmi Özkök 2006 yõlõnda emekli oldu. Görevi sõrasõnda Org. Özkök’le diyaloglarõmõzõn bir bölümünü önceki satõrlarda aktardõm. Org. Özkök’le en “yoğunlaşmış” görüşmemiz ise görevi bõraktõktan bir yõl sonra oldu. 30 Temmuz 2007’de; KKTC Silahlõ Kuvvetler Günü kokteyli verildi. Kokteyl Türkocağõ Cad- desi üzerindeki Merkez Orduevi’ndeydi. Ev sahibi, dönemin Genelkurmay Başkanõ Org. Yaşar Büyükanıt idi. Özkök de davetliler arasõndaydõ. Kokteylin sonuna doğru Özkök öteki meslektaşlarõmõzõn arasõnda bana döndü, şöyle dedi: “Seninle şu köşede oturup biraz konuşalım.” Salonun bir köşesindeki kol- tuğa oturup 45 dakika kadar sohbet ettik. Görev süresi için ilginç ve değişik bir özet yaptõ. Tabii ilk sözü şuydu: “Konuşacaklarımız off the record.” “Tabii ki” dedim. ACABA ANILARINI YAZIYOR MUDUR? 2007, daha önce aktardõğõm gibi bu tür notlarõ tutmadõğõm bir dönemdi. O nedenle bilgisa- yarõmda da yer almõyor. Bu durumda off the record sözünü tutmam gerekiyor. Özkök’le sohbetin ardõndan ilk aklõma gelen yine gazetecilikle ilgili bir durumdu: “Acaba anılarını yazıyor mudur?” ‘MİT’olojik görüşmeler 1 5 Şubat 1999’da terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’õn Türki- ye’ye getirilmesinde önemli paya sahip devlet kurumlarõnõn başõnda Milli İstihbarat Teşkilatõ (MİT) geliyordu. Dönemin MİT Müsteşarõ Şenkal Ata- sagun, Başbakan Ecevit “Öcalan Tür- kiye’de” açõklamasõnõ yaparken hemen yanõnda oturuyordu. Atasagun, sonradan gazetecilere bu konuda şunu söyleye- cekti: “Teşkilatımızın operasyonda büyük payı vardı. Bunun simgesel bir göstergesi olarak benim açıklama sı- rasında orada bulunmamı Sayın Ecevit de uygun gördü.” O tarihten itibaren meydana gelen ge- lişmeler MİT’i belli başlõ ulusal gazete- lerin temsilci ve yazarlarõyla diyalog halinde olmaya itti. MİT’İN MEDYA AÇILIMI MİT Müsteşarõ Atasagun, 1999 - 2005 arasõnda 4-5 kez gazetecilerle gruplar halinde buluştu. Bu buluşmalarõn belli başlõ nedenleri şunlardõ: 1. Öcalan’õn yakalanmasõndan sonra iç barõşõn nasõl sağlanacağõ sorusuna ve- rilen yanõtlardan biri “Öcalan’ın idam edilmemesi” idi. Ancak bu süreçte medyanõn oynayacağõ rol önemliydi. Bilgilendirmek gerekiyordu. 2. Terörün tümüyle sõfõrlanmasõ için kamuoyunda eve dönüş yasasõ diye bili- nen düzenlemeleri topluma anlatma bi- çimi önemliydi. Bunun da yine medya aracõlõğõyla “çok yapıcı” aktarõlmasõ gerekiyordu. 3. Kasõm 2003’te İstanbul’da meyda- na gelen sinagog, HSBC ve İngiliz Konsolosluğu patlamalarõnõn ardõndan Türkiye’nin, daha çok İstanbul’un de- yim yerindeyse “terör üssü” olma teh- likesi gündemdeydi. Medyanõn hem çok sağduyulu yayõn yapmasõ hem de terör örgütü propagan- dasõ yapma noktasõna düşmemesi gere- kiyordu. Yukarõdaki üç temel başlõk Atasagun ve yardõmcõlarõnõn medya temsilcileri ile geçmiş dönemde olmayan biçimde buluşmasõnõ beraberinde getirdi. MİT’İN İKİ İSTEMİ Bir kez daha altõnõ çizmek gerekirse, bu görüşmeler sõrasõnda verilen bilgile- rin tümü için iki istem vardõ. 1. Önemli bir bölümü off the record idi. 2. Yazõlabileceklerle ilgili olarak da kaynak belirtilmemesi, en ileri anlatõm- la “güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre” ibaresinin kullanõlmasõ is- teniyordu. Biz Cumhuriyet olarak genellikle Hürriyet, Milliyet, Sabah ekibinin he- men sonrasõnda çağrõlõyorduk. Yukarõda aktardõğõm gibi görüşmeler yazõlmamak üzereydi ama, iddianamede yer aldõğõ için en azõndan duruma açõk- lõk getirmek kaçõnõlmaz hale geldi. Atasagun ve yardõmcõlarõ terörle mü- cadelede sadece güvenlik güçleriyle ya- põlabileceklerin yapõldõğõnõ, gerekirse bu tür yöntemlerin yine devam edeceği- ni, ancak bunun yanõnda başka önlemle- rin de şart olduğunu düşünüyorlardõ. Bu çok hassas bir durumdu. İyi anlatõlmasõ gerekiyordu. Ülkenin yeniden terörle karşõ karşõya kalmamasõ için medyanõn da üzerine düşeni yapmasõ gerekiyordu. ‘Çekiçle sinek ezilmez’ Şenkal Atasagun’un gazetecilerle buluşmasõnda Öcalan, eve dönüş yasasõ ve İstanbul’daki terör olaylarõ konuşuldu Dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Başbakan Ecevit, “Öcalan Türkiye’de” açıklamasını yaparken hemen yanında oturdu. O tarihten itibaren meydana gelen gelişmeler MİT’i belli başlı ulusal gazetelerin temsilci ve yazarlarıyla diyalog halinde olmaya itti. MİT yöneticileri gazetecilerle yaptığı görüşmelerde ‘terörist yetiştiren’ etmenlerin başın- da ekonomik bozukluk ve gelir dağılımındaki dengesizliğin olduğuna dikkat çekmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle