25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Kiraz Zamanı Mayıs ortalarında tezgâhlara dökülmeye başlar kirazlar, erikle birlikte al yeşile boyaya- rak bahar günlerini. Adı kirazdan gelen bir ilimiz var: Giresun. İzmir’in bir ilçesinin adı da Kiraz’dır. Ama kiraz Anadolu’da, Trakya’da hemen her yerde kolayca yetişiyor. Kirazlıyay- la, Kirazlıyalı isimleriyle doludur yurdu- muz. Allahın ağacında, dağda taşta yetişen kirazı bile doyasıya yeme olanağından yoksun in- sanlarımız; üç liradan başlıyor, sekize kadar çı- kıyor kilosu. Bir yanda, “kiraz mevsiminin / para kazanmak mevsimi değil / sevişme vakti olduğunu” söy- leyen Sait Faik, öte yandan birbiri peşi sıra sö- kün eden çağrışımlar: Fethi Naci’nin önünde bir tabak kirazla rakı içerken, dünyayı kasıp ka- vuran düşünceler içindeki hali; Nermi Uy- gur’un “Kestaneli Kirazlı” yazısında, Bozdağ’da yetişen kirazları anlatışındaki Türkçe coşkusu, Uğur Kökden’in “Kiraz Zamanı” yazısı... Liseye başladığım 1970 yılında edebiyat öğ- retmenimiz Sevinç Eryaşar, ilk derste tahta- ya elli kadar kitap adı yazmıştı, okumamızı öner- diği. Biri de Özdemir İnce’nin bir yıl önce ya- yımlanmış Kiraz Zamanı adlı şiir kitabıydı. Kırk yıla yakın bir zaman sonra ziyaretine git- tiğimde aynı insanla karşılaşmanın şaşkınlığı- nı uzun zaman üzerimden atamamıştım. Oysa eski fotoğraflardaki kendimi tanıyamıyorum artık. Kiraz Zamanı adlı ünlü bir Fransız şarkısı ol- duğunu daha sonra öğrendim. 1866’da bir aşk şarkısı olarak yazılmış ol- masına karşın, beş yıl sonra gerçekleşen yer- yüzünün ilk işçi devleti Paris Komünü’yle öz- deşleşmişti bu şarkı. 18 Mart 1871 günü ken- ti ele geçiren işçiler 28 Mayıs’ta, tam da ki- raz mevsiminde kanlı bir biçimde bastırıldı- lar. Hükümet birlikleri yirmi bin kişiyi öldürdü, otuz sekiz bin kişiyi tutukladı, yedi bin kişiyi de sınır dışı etti. Komüncülerin kurşuna di- zildikleri duvar, bugün de o kanlı günün anısını anımsatır. Şarkıda kirazın kızıllığı, özgürlük uğrunda dökülen kanı ve kızıl bayrağı simgeliyor. Yaz ve güneşe ilişkin göndermeler ise öz- gürlük, dayanışma ve direniş duygusunu yüceltiyor. Fransızlar, kiraz zamanını unutmuyor. Ülke- lerinin Alman işgaline uğradığı İkinci Dünya Sa- vaşı’nda da Kiraz Zamanı direnişin simgesiy- di. 1996’da efsane devlet başkanları Mitter- rand’ı anarken de Kiraz Zamanı söyleniyordu. Dahası Yaşar Kemal’in düşünceleri nedeniyle yargılandığı duruşmaya gelen bir Fransız ke- mancısı da, mahkeme kapısında Kiraz Za- manı’nı çalarak büyük dünya yazarıyla daya- nışmasını göstermişti. Seveceğim daima kiraz zamanlarını, Ve yüreğimde sakladığım anısını! Günümüz dünyası ne yazık, insani olan her şeyin unutulduğu bir dönem yaşıyor. Yalnız kiraz zamanı mı unuttuğumuz? Onun hemen öncesinde, beyaz zambak kokularıyla dolu bahçelerin zambak zamanını, nisan orta- larına denk düşen leylak zamanını hep unut- madık mı? Dilimizi, tarihimizi, ulusal ve evrensel değer- lerimizi gün günden unutmuyor muyuz? Unuttukça, yaşadığımız dünyanın uzağında başka, yapay dünyalara düşmedik mi? [email protected] MURAT BEŞER U luslararasõ İstanbul Caz Festivali, bu yõl görkemli geçmişine göre çok güçlü sayõlamayacak bir programla çõ- kõyor izleyicisinin karşõsõna. Ancak herkes ta- rafõndan anlaşõlabilir haklõ bir mazereti var: Bu program kriz programõ. Uzunca süredir tüm dünyayõ kõskacõna ala- rak kõvrandõran kapitalist krizin elverişsiz ko- şullarõnda, ayakta kalmaya çalõşan Uluslarara- sõ İstanbul Caz Festivali, sayõca ilk kez bu ka- dar eksiltilmek zorunda kalsa da, içeriği açõ- sõndan paranõn satõn alabileceğinin en iyisine ula- şõlmaya çalõşõlmõş. Bu koşullarda bize düşen, yarõn başlayacak festivali eleştirmek yerine des- teklemek. Festivalin en şõk adamõ kuşkusuz George Benson. Bestecilik, gitarcõlõk ve şarkõ söyleme konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahip ol- duğunu, 50 yõllõk kariyeri boyunca defalarca ka- nõtlamõş biri. Benson’a ton kullanma yeteneği, hõzõ ve sololarõ yapõlandõrmadaki mükemmel mantõğõ nedeniyle caz tarihindeki en büyük gi- tar ustalarõndan biri demek yanlõş olmaz. Us- talardan aldõğõ köklere karşõn, işleri tümüyle ken- dine has. Sadece çok iyi bir solocu değil, mü- kemmel bir ritim gitarcõ; solo destekleyici an- layõşõyla kusursuz swingci. Romantik tenorun gitarõ, Nat King Cole’un piyanosu kadar duy- gusal. O akşam ustaya saygõsõnõ dile getiren bir projeyle karşõmõzda olacak. Joe Jackson, festivalin delisi. Yõllar evvel hayranõ olduğu George Gersh- win’e “müziğin hacı abisi” demişti. Ancak kendi- sinin de kalõr tarafõ yok. Aslõnda Gersh- win’i değil kendini tarif ediyordu. Ye- rinde duramayan, kõ- põr kõpõr bir Punk son- rasõ fõrlamalõktan, ağõr- başlõ, ciddi ve entelektüel bir dünya vatandaşlõğõna ge- çen, bundan 10 yõl öncesinde de klasikten caza kalem oynatan bu adam, müzikal stiller arasõnda gezinen bir bu- kalemun; hayranõ olduğu Gershwin gibi eklektik bir müzik hacõsõ. Şim- dilerde caz albümleri yapan Jackson, İngiliz eşiyle 50 yõllõk kariyerini geçirdiği Manhattan’da yaşõyor ve Iggy Pop’a komşuluk ediyor, pen- ceresinin kenarõnda oturuyor ve New York sokaklarõndan geçen sarõ taksi- leri izliyor. SÜPER PROJE Bir de süper proje var. Geçen yõl ay- nõ festivalde basçõ Marcus Miller, kon- seri bitirirken çalgõdaşõ Victor Wooten ve Stan- ley Clarke ile ortak bir albüm tamamladõkla- rõnõ, bunun birkaç hafta içinde piyasada olaca- ğõnõ söylemişti. Bizler bunu önümüzdeki yõl bu projeyle burada olurlar diye yorumlamõştõk, ya- nõlmamõşõz. Projenin adõ S.M.V. Yani Stanley Clarke’õn S’si, Marcus Miller’õn M’si ve Vic- tor Wooten’õn V’sinin yan yana gelişinin so- nucu. S.M.V., “Thunder” adlõ albümde üç ye- teneğin potansiyelini katlayarak, aritmetik top- lamlarõnõn üzerine çõkma ihtimalini ve üç fark- lõ çalma tekniğini bir arada kul- lanma şansõnõ kõsmen zedeliyordu. Üçlü zaman içinde ve birlikte ça- larak acaba bu sorunu giderdi mi? Yoksa bu projeyi birbirleriyle boy ölçüştükleri bir arenaya mõ çevirdi? Bunu hep birlikte konserde göre- ceğiz. NARDİS’E DİKKAT Bu arada Melody Gardot, Brad Mehldau, Emi- liana Torrini’ye ve Erkan Oğur, Alim Asimov ve Derya Türkan’õ bir araya getiren projeye dikkat. Festivalin heyecan veren mekânlarõndan bi- ri yine Nardis. Hacmi küçük, misyonu büyük mekân, beş enteresan buluşmaya ev sahipliği yapacak. Kim bilir neler olacak, Cenk Erdo- ğan ile Tineke Postma, Genco Arı ile Ada Ro- vatti, Yıldız İbrahimova ile Mike Del Ferro, Kamil Erdem ile Rene Sopa, Nilüfer Verdi ile Andreas Buchmann, Ayşe Tütüncü ile Mathias Eick buluştuğunda? Nardis’teki bu bir kereye mahsus özel projeler önemli. Herkese iyi eğlenceler… ([email protected]) CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA KÜLTÜR Melody Gardot Kültür Servisi - Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali’nin Yaşam Boyu Başarõ Ödülü bu yõl, çağdaş müzik, özellikle de elektronik müzik alanõna katkõlarõyla tanõnan ünlü besteci, eleştirmen ve yazar İlhan Mimaroğlu’na veriliyor. 1926 yõlõnda İstanbul’da doğan Mimaroğlu, 1940’larõn ortalarõndan başlayarak müzik eleştirmenliği ve radyo programcõlõğõ alanlarõnda değişik çalõşmalar yaptõ. Daha sonra Rockefeller Vakfõ’nõn çağrõlõsõ olarak New York Columbia Üniversitesi’nde müzikoloji ve bestecilik alanlarõnda çalõştõ. Özellikle caz müziği alanõndaki nesnel ve teknik eleştirileriyle tanõnan Mimaroğlu, 1958’de “Caz Sanatı” adlõ kitabõnõ yayõmladõ. İzleyen yõllarda New York’a yerleşen ve elektronik müzik alanõnda önemli çalõşmalara imza atan Mimaroğlu, 1971’de ABD’nin saygõn ödüllerinden Guggenheim Fellowship’e değer görüldü. Aynõ zamanda önemli müzik kuramcõsõ ve yazar olan Mimaroğlu’nun geleneksel çalgõlar için yazõlmõş yapõtlarõnõn yanõ sõra yayõmlanmõş çok sayõda elektronik müzik yapõtõ da bulunuyor. BESTECİ, ELEŞTİRMEN VE YAZAR Kültür Servisi - Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali’nin vazgeçilmezleri arasõnda yer alan Caz Vapuru’na bu yõl bir de Balkan Vapuru ekleniyor. Caz Vapuru, bu kez yolculuğuna, 5 Temmuz Pazar günü, New Orleans kökenli şenlikli bando New Wave Brass Band ve repertuvarõnda caz standartlarõndan ünlü müzikallere çeşitli parçalar bulunan İstanbul Saxophone Quartet eşliğinde çõkõyor. Balkan Vapuru ise 12 Temmuz Pazar günü, Balkan yörelerinin oynak ritimleri eşliğinde Boğaz gezintisine çõkacak. VAPURLAR KABATAŞ’TAN YOLA ÇIKACAK Her iki vapur da saat 11.00’de Kabataş’tan yola çõkacak ve Anadolu Kavağõ’na uzanacak; iki saatlik bir moladan sonra yeniden Kabataş’a dönecek. Son altõ yõldõr genç caz müzisyen ve topluluklarõna Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali programõnda yer alabilecekleri bir platform oluşturan Genç Caz Konserleri Dizisi bu yõl da devam ediyor. Genç Caz’a katõlma hakkõ kazanan topluluklar festival boyunca çeşitli mekânlarda konserler verecekler. Tüm Genç Caz konserlerine giriş ücretsiz olacak. Yaşam Boyu Başarı Ödülü Mimaroğlu’na 16. Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali İstanbul’u bir caz kentine dönüştürecek Vapur kalkõyor Marcus Miller 18 SAYFA CMYB C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle