25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 1 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Sermayenin Yeni Saldırısı: Kıdem Tazminatı Kaldırılsın! 2009’un ilk çeyreğinde milli gelirde yaşanan çar- pıcı daralma bugün tüm gazetelerin manşetlerine ta- şınmış durumda. 2009’un ocak - mart döneminde ulusal ekonominin 2008’in eş dönemine görece şid- detle gerilemiş olması, kuşkusuz “krizin dip nokta- sının artık o günlerde kaldığı” söylemlerini de bera- berinde getirecektir. Bu köşenin okurlarının yakından bildiği üzere, küresel krize ilişkin olarak uzun süre- dir bir ayrımın yapılmasının önemle altını çizmekte- yim: Krizin dip noktasını geride bırakarak “topar- lanmanın” başlaması süreci başka, kriz sonrasında şekillenecek olan yeni uluslararası işbölümünün koşulları ve kriz-sonrası yaşam başka şeylerdir. “To- parlanma” sürecinin ana sorusu şu olmalıdır: Krizden çıkışı başlatacak sürecin iktisadi ve sosyal intibak me- kanizmaları neler olacaktır? Ya da daha açık bir ifa- deyle, toparlanma sürecinin bedelini hangi sınıflar, nasıl ödeyecektir? 2001 krizi sonrasında Türkiye’de ortalama ücret- ler reel olarak yüzde 25 oranında gerilemiş; ve 2003 sonrasında yaşanan hızlı büyüme olgusuna karşın 2000 düzeyine geri çıkmamış idi. 2001 krizinin aşıl- masında IMF’den sağlanan 30 milyar dolarlık ek kay- nağın ve bankacılık sistemine aktarılan 40 milyar do- larlık rant tutarının katkısı kuşkusuz göz ardı edile- mezdi. Ancak 2001 krizinin aşılmasında en önemli etken işçi ücretlerindeki söz konusu çöküş ve ucuz ithalata ve spekülatif finansal sermaye girişlerine da- yalı istihdam yaratmayan büyüme olgusu idi. Özel- leştirmelerin hızlandırılması, sendikasızlaştırma, ku- ralsızlaştırma ve işsizlik baskısıyla emekçi kesimler çok daha düşük ücretlerde çalışmaya mecbur kı- lınmış; Türkiye bir ucuz işçi ve ucuz ithalat deposu- na dönüştürülmüş durumdaydı. Günümüzde 2008 krizinin aşılması ve “toparlan- ma” arayışlarında da benzer girişimler olduğunu gör- mekteyiz. Açık işsizlik oranının yüzde 16’yı aştığı ko- şullarda Türkiye sermayesinin kendi iç dinamikleriyle ve güdük birikim yapısıyla bu krizi atlatması son de- rece zor gözükmektedir. Krizin başladığı günlerden bu yana yaşanan işten çıkarmalar ve reel ücretler- deki gerilemeler, sermaye sınıfına krizi atlatabilecek derecede yeterli bir tasarruf sağlamaktan uzaktır. Ser- maye çevreleri krizi fırsat bilerek yepyeni bir karşı sal- dırı hazırlığına girmiş durumdadır: Kıdem tazmina- tının kaldırılması. Sermaye örgütlerinin ve sözcülerinin savlarına gö- re Türk sanayii mevcut koşullarda küresel ekonomide rekabet şansı yakalayabilmek için kıdem tazminatı yükünden kurtarılmalıdır; Türk sanayii ve işgücü pi- yasası kıdem tazminatı yükünü kaldıramaz; kıdem taz- minatı yükü işgücü piyasalarında “katılık” yaratmakta ve istihdamın arttırılmasını engellemektedir; zaten iş- sizlik sigortası kurulmuş iken işçilere ayrıca kıdem taz- minatı sağlanmasının geçerli bir nedeni kalmamış- tır; vs... Söz konusu savlar, 1936 yılında 3008 sayılı yasayla yürürlüğe girmiş olan kıdem tazminatı üzerine hukuk sistemimizde yaratılmış olan boşlukları ve kavram kar- gaşasını fırsat bilerek özenle öne sürülmektedir. Oy- sa kıdem tazminatının amacının ve tarifinin doğru ya- pılması durumunda, bu savların gerçeklerden ne ka- dar uzak olduğunu görmek ve ardında yatan ana gö- rüşlerin aslında sermaye kesiminin krizden en az za- rarla çıkmasını sağlayabilmek için “toparlanma” di- ye anılan sürecin bedelini emekçi sınıflara yıkmak- tan ibaret olduğunu anlamak hiç de güç değildir. Her şeyden önce, kıdem tazminatı “işsizlik sigor- tasını” karşılamak için konulmuş bir düzenleme de- ğildir. Söz konusu düzenlemenin ana amacı “kı- demliliğin ödüllendirilmesi ve işbaşında yıpranmanın tazminidir”. Zira işçinin çalışırken üretime yaptığı kat- kı nedeniyle almış olduğu ücret hiçbir zaman katkı- sının tam karşılığı olamaz. Bunun ötesinde, işçi ça- lıştığı sürece bedenen ve fiziksel olarak bir kayba uğ- rar. Kıdem tazminatı bir bakıma bu yıpranmanın ve işyerine bağlılığın karşılığıdır. Kaldı ki emekçilerin ürettikleri malın değeri ile el- de ettikleri ücretin arasındaki farkın artık değer di- ye adlandırıldığının ve sömürünün bizzat kendisi ol- duğunun bilimsel olarak ispatlanmasının üzerinden de neredeyse 180 yıl geçmiştir. “İşsizlik sigortasının” koşullarıyla kıdem tazmina- tının koşulları göz önüne alındığında, işsizlik sigor- tasının kıdem tazminatının sağladığı yararları karşı- layacağını savunmak olanaklı değildir. Örneğin, “emeklilik”, “ölüm veya işbaşında yaralanma”, “işçi- nin haklı olarak iş akdinin feshedildiği durumlar”, “ka- dın işçilerin evlenmesi vb. nedenlerle işten ayrılma- sı” gibi gerçek yaşamdan birkaç canlı örnek, kıdem tazminatına konu olan haller ile işsizlik sigortası ara- sındaki bağların ne kadar zayıf olacağını gösterecektir. Bu nedenle hukuk biliminde egemen olan görüş, kı- dem tazminatının işsizlik sigortası ile yakın bir ben- zerliğinin savunulmasının zor olduğu yönündedir. Do- layısıyla, kıdem tazminatının işsizlik sigortasına ek ola- rak korunması görüşü tüm gelişmiş toplumlarda ege- men olmuştur. “Türk sanayisinin kıdem tazminatı yü- künü kaldıramayacağı ve mevcut küresel krizde re- kabet olanağını yitirmekte olduğu” savlarına gelince... Sermaye örgütlerinin bu tespiti değerlendirmeden ön- ce “Türkiye ekonomisinin mevcut krizden niçin en şid- detli etkilenen ekonomi olduğu” sorusunu kendileri- ne sormaları gerekmektedir. Türkiye ekonomisi özel- likle IMF ile Yakın İzleme Anlaşması’nın imzalandığı 1998’den sonra giderek hızlanarak bir ucuz ithalat ve spekülasyon cennetine dönüştürülmüş durumdadır. “Yüksek faiz-ucuz kur”, “enflasyon hedeflemeci ‘ba- ğımsız’ merkez bankacılığı”; “gümrük birliği ve Dün- ya Ticaret Örgütü normlarına bağlılık”; “etkin ve yö- netişimci devlet” gibi cilalı sözlerle sürdürülen bu ye- ni-emperyalist saldırının aktif bir öğesi konumunda olan ulusal sermaye örgütlerinin şimdi krizi fırsat bi- lerek emekçilerin kazanılmış haklarına karşı giriştik- leri saldırıların meşru hiçbir yanı yoktur. Türkiye ekonomisi 2009’un ilk çeyreğinde yüzde 13.8 küçülerek, 1994 ve 2001 krizlerini bile geride bõraktõ 3 ayda 3 yõl geriye gittik ANKARA/İSTANBUL Cum- huriyet - Küresel krizin Türkiye ekonomisinde yarattõğõ tahribat, 2009’un ilk üç aylõk büyüme ra- kamlarõnõn açõklanmasõyla ikiye katlandõ. 2008’in son çeyreğinde yüzde 6.2 küçülen Türkiye ekono- misi, 2009’un ilk çeyreğinde de yüzde 13.8 daha küçülerek, rekor oranda daraldõ. Böylece ekonomi, 2. Dünya Sa- vaşõ yõllarõndan sonraki en yüksek ikinci küçülmesini yaşadõ. Yõlõn ilk çeyreğinde tüketim yüzde 9.2 geri- lerken, yatõrõmlar üçte bir oranõnda azaldõ. Kamudaki yatõrõmlarda yüz- de 24.6’lõk artõşa karşõn özel sektör yatõrõmlarõ yüzde 35.8’le keskin bir düşüş yaşadõ. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bu yõlõn ocak-mart dönemine ilişkin açõkladõğõ Gayri Safi Yurti- çi Hasõla (GSYH) hesaplarõna göre yõlõn ilk çeyreğinde GSYH, geçen yõ- lõn aynõ dönemine oranla sabit fi- yatlarla yüzde 13.8’lik azalma ile 21.1 milyar TL oldu. Cari fiyatlar- la GSYH, yüzde 2.2 azalma ile 210.9 milyar TL düzeyinde ger- çekleşti. Dolar bazõnda küçülme yüzde 29’u bulurken, GSYH 127.8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bankaların hızı kesilmedi Sektörler itibarõyla en büyük da- ralma yüzde 25.4 ile ticarette yaşandõ. Tarõm yüzde 3 küçüldü. Reel eko- nomideki bu rekor küçülmeler, ban- kalarõn da yer aldõğõ mali kuruluşla- ra uğramadõ.Mali aracõ kuruluşlarõn faaliyetlerinde yüzde 10.8, dolaylõ öl- çülen mali aracõlõk hizmetlerinde yüzde 10.7 büyüme gerçekleşti. Ma- li kuruluşlar 2008’in son çeyreğin- de de yüzde 9.5 büyümüştü. Pozitif büyüme rakamlarõna tutunabilen alanlar şunlar oldu: Balõkçõlõk, otel- ler ve lokantalar, konut sahipliği. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştõrmalar Merke- zi’nin (BETAM) değerlendirmesine göre mevsimsel etkilerden arõndõ- rõlmõş ve iş gününe göre düzeltilmiş verilerle GSYH, ilk çeyrekte 2008’in son çeyreğine göre yüzde 4.8 kü- çüldü. Krizden önce başlayan kü- çülmenin şiddetlenmesiyle GSYH, 2006’nõn ilk çeyreğindeki seviyesi- ne kadar düştü. SAVAŞ YILLARINA GERİ DÖNDÜK 2009’un ilk çeyreğinde görülen yüzde 13.8’lik küçülme, 1945 yõlõndaki yüz- de 15.3 küçülmeden sonra Türkiye ta- rihinin en yüksek küçülme oranõ oldu. 1939-1945 yõllarõnõ kapsayan İkinci Dünya Savaşõ’ndan ekonomik an- lamda çok ağõr etkilenen Türkiye 1941’de yüzde 10.3 küçülürken 1945’te tarihinin halen ulaşõlamamõş en yüksek küçülme oranõnõ görmüştü. 2009’un ilk çeyreğindeki yüzde 13.8’lik daralma oranõna yakõn en yük- sek küçülme yüzde 13 ile 1927 yõlõn- da görüldü. Böylece Birinci Dünya Sa- vaşõ, Kurtuluş Savaşõ ve 1929 dünya ekonomik krizini atlatan genç Türki- ye Cumhuriyeti’nin bile görmediği kü- çülme mevcut krizde ortaya çõktõ. Yõ- lõn ilk çeyreğinde görülen çift haneli bu küçülme, 1932 yõlõnda yaşanan yüz- de 10.7’lik küçülmeyle birlikte Cum- huriyet tarihinin beş kez yaşanan çift haneli küçülmesinden biri oldu. Son 20 yõldaki büyük krizlere bakõldõğõn- da ekonomi, 1994’ün ikinci çeyreğinde yüzde 10.7, 2001’in son çeyreğinde yüzde 9.8 küçüldü. Rakamlar vahim, sosyal program şart Ekonomi Servisi - Türkiye Devrimci İşçi Sendikalarõ Konfederasyonu (DİSK), ekono- mideki küçülmenin gelecek aylarda da süre- ceğini belirterek, “Kriz insani birikimi tah- rip ediyor. Vakit geçirilmeden sosyal bir programın hayata geçirilmesi şart” açõkla- masõnda bulundu. Küçülmenin getirdiği yükü, hangi kesimlerin üstlendiği konusuna işaret edi- len açõklamada, “Ücretler 2001’den bu yana reel olarak geriliyor. Gerçek işsiz sayısı, 6.5 milyona ulaştı. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi sosyal ödemeler azaldı. Ücretlerin bölüşümdeki pa- yı 1999’da yüzde 30 iken bugün yüzde 22 se- viyesine düştü” denildi. İstanbul Sanayi Oda- sõ Başkanõ Tanıl Küçük ise “Büyüme ra- kamları, daha yapacağımız çok şey olduğunu hatırlatıyor. Beklentimiz, vergi indirimle- rinin tüm sektörlere yayılması. İstihdam üze- rindeki prim ve vergi yükleri makul sevi- yelere çekilmeli” dedi. Daralma rakamlarõyla ilgili diğer görüşler şöyle: Ankara Sanayi Odası: Bu küçülme çok va- him. Ancak 3. çeyrekten itibaren Türkiye’nin 0’õn üzerine çõkõp, 4. çeyrekten itibaren de po- zitif rakamlarõ yakalayacaktõr. Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu: Hükümet, ağustos, böceği gi- bi ahenksiz sesler çõkarmak yerine sosyal taraflarõ topla- yarak durum muhakemesi yapmalõ. Bursa Sanayicileri ve İşa- damları Derneği: Tedbirlerin geç alõnmasõ bu dramatik tabloyu ortaya çõkardõ. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederas- yonu: Piyasadaki daralmanõn acil ilacõ işçiye, me- mura ve emekliye kaynak aktarõlmasõ. Sektörel Dernekler Federasyonu: Türki- ye’nin 2009’da yüzde 6.5 civarõnda küçülme- sini bekliyoruz. IMF ile anlaşmanõn bir sigor- ta görevi görerek Türkiye’nin büyümesine pozitif katkõsõ olacağõnõ düşünüyoruz. Hanehalklarının cari fiyatlarla yurtiçi tü- ketimine bakõldõğõnda, 162.6 milyar TL’den 160.7 milyar TL’ye gerileyen tü- ketimin en büyük kalemini gõda, tütün ve içki oluşturdu. Geçen yõlõn ilk çeyreği- ne kõyasla gõda, içki ve tütün harcama- larõ 42 milyar TL’den 42.9 milyar TL’ye çõktõ. Konut, su, elektrik, gaz ve diğer ya- kõtlar için yapõlan harcamalar 33.9 mil- yar TL’den 39.3 milyar TL’ye yükseldi. Ulaştõrma ve haberleşme harcamalarõ 27.3 milyar TL’den 22.9 milyar TL’ye geriledi. Mobilya, ev aletleri ve ev ba- kõm hizmetleri tüketimi 13.6 milyar TL’den 11.6 milyar TL’ye indi. Çeşitli mal ve hizmetler için yapõlan tüketim 11.5 milyar TL’den 10.5 milyar TL’ye in- di. Giyim ve ayakkabõ harcamalarõ 9.7 milyar TL’den 8.6 milyar TL’ye gerile- di. Lokanta ve otellerde yapõlan harca- malar 7.7 milyar TL’den 8.5 milyar TL’ye yükseldi. Hanehalklarõnõn sağlõk harcamalarõ 7.1 milyar TL’den 7.2 mil- yar TL’ye çõktõ. Eğlence ve kültür har- camalarõ 6.6 milyar TL’den 6 milyar TL’ye geriledi. Eğitim harcamalarõ 3 mil- yar TL’den 3.1 milyar TL’ye yükseldi. GİYİMDEN KISTIK GIDAYA HARCADIK Rekor daralma rakamlarõ sanayicisinden işçisine oda başkanõndan esnafõna kadar geniş yankõ uyandõrdõ. AKP, ‘Kriz teğet geçecek’ diye önlem almakta gecikince faturasõ ağõr oldu. ABD, İngiltere ve Almanya’da bile yüzde 6’larõ geçmeyen küçülme oranõ, Türkiye’de yüzde 13.8’i buldu.Türkiye 1945’ten bu yana en büyük daralmasõnõ yaşadõ. Türkiye’nin milli geliri 2006’nõn ilk çeyreğindeki düzeye indi. Üst üste iki çeyrek negatif büyümeden kaçamayan Türkiye, resmen resesyona girdi. En fazla harcama su, elektrik, gaz için yapõlõrken, giyim ve eğlence harcamalarõ kõsõldõ.. Hükümetin 10 bin dolarõ aşmasõ ile övündüğü kişi başõ gelir 9 bin 642 dolara indi. En iyimser tahminle 2009’un son çeyreği ile birlikte tekrar büyüme temposuna dönülebileceğine dikkat çekilirken tahribatõn giderilmesi için sosyal program şart. TEŞEKKÜR Annemiz Leman Kalabay’õn hastalõğõndan vefatõna kadar sevgi, şefkat ve özveriyle bakan kardeşimiz DORA’ya yürekten teşekkür eder, bundan sonraki yaşamõnda mutluluklar dileriz. EVLATLARI STAR HOTEL FETHİYE ÖLÜDENİZ OVACIK’TA • Havuz, çocuk havuzu-bahçesi • Açık-kapalı restaurant, bar • Odalarda: Klima, TV, fön, balkon • Sabah, öğle, akşam açık büfe yemekler, 5 çayı • Haftada iki gün mangal zevki • Tüm yerli alkollü ve alkolsüz içeceklerimiz LİMİTSİZDİR. • Ücretsiz Otogar-plaj servisi, EĞLENCE, Wireless… 12 ADALAR, KELEBEKLER VADİSİ, DALYAN, GÖCEK, JEEP İLE SAKLIKENT TURLARINA KATILMA İMKANI • Nakit ödemelere, Balayı ve 60 yaş %5 • 3’ncü kişiye %10 • 4’ncü kişiye %20 • 13–16 yaş gençlere %25 • 7–12 yaş %50 • 0–6 yaş ÜCRETSİZDİR. İNDİRİMLER: ÖLÜDENİZ’DE HARİKA BİR TATİL İMKÂNI 1-10 TEMMUZ ARASI 375 TL AİLE ORTAMINDA HUZURLU VE ZEVKLİ BİR TATİL DÜŞÜNÜYORSANIZ !!! 0252 616 76 11–12–0533 416 21 84-0543 882 91 11-0555 991 97 29 www.oludenizstar.com 337TL HİÇ PEŞİNATSIZ 12 TAKSİT İMKANI LİMİTSİZ HERŞEY DAHİL 7 GECE 8 GÜNDÜZ VEFAT Sevgili arkadaşõmõz İpek Akõn müessif bir kaza sonucu annesi Şule Akın ve babasõ Levent Akın’ı kaybetmiştir. Merhumeye ve Merhuma Allah’tan rahmet, arkadaşõmõza acil şifalar dileriz. Saint Benoit Lisesi 227. dönem
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle