19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU İran Merceğinden Dış Politika AKP hükümeti, İran seçimlerinin sonuçlarını, ale- lacele benimseyerek Ahmedinejad’ı kutladı. Böylece, İran “olayı”, AKP hükümetinin dış poli- tikasına yön veren doktrinin, daha önce dikkat çek- meye çalıştığımız zaaflarını (“Kaygı Verici Bir Doktrin”, Cumhuriyet Strateji eki, 23/06/08) göz- ler önüne serdi. ‘Stratejik’ derinliğin çatlakları Dışişleri Bakanı Prof. Davutoğlu’nun, başından beri AKP dış politikasına yön veren yapıtı “stra- tejik derinlik”, Türkiye’nin bölgedeki “yerini” kav- ramaya katkı yapabilecek kapsamlı bir çalışma. Ancak, daha önce de vurguladığımız gibi, bu “yer” saptamasına dayanarak yapılan varsayımlar, çok önemi zaaflar taşımanın ötesinde birbirleriyle çelişerek kaygı verici bir karışım oluşturuyorlar. Bu varsayımları şöyle özetleyebiliriz: (1) Türki- ye çok yönlü, komşularıyla “sıfır” sorun temelin- de barışçıl ilişkiler geliştirerek bölgede bir istikrar merkezi olabilir; (2) Türkiye mihver/periferi/mer- kez ülke, küresel güç olarak bölgede, kıtasal bir hegemonyacı güç olan ABD’ye dayanarak güç yansıtabilir; (3) Gerek Türkiye’nin içindeki siyasi kültürel iklim (“ılımlı İslam”), gerekse de tarihsel mi- rası (Osmanlı imparatorluğu), yukarıdaki amaçların gerçekleşmesine yardımcı olacak etkenlerdir. Birincisi, Türkiye’nin bulunduğu bölge, buraya yansıyan, büyük güçler rekabeti, Türkiye’nin uluslararası bağlaşıkları, üyesi olduğu kuruluşlar ve “kaynak savaşları” ortamı, Türkiye’nin komşu ülkeleriyle “sıfır” sorunlu ilişkiler kurmasına olanak sağlamaz. Böyle bir yaklaşım hiperaktif, alınan so- nuçla harcanan enerji arasında sürekli bir açık ya- ratan, konferans trafiğini diplomatik kazanım sanmaya başlayan bir dış politikaya yol açabilir. İkincisi, Davutoğlu’nun Türkiye’nin uluslararası hi- yerarşideki yerini düşünmekte zorlandığı, perife- ri/merkez ülke gibi birbiriyle çelişen kavramları ha- rekete geçirmek zorunda kaldığı görülüyor. Bu “düşünme” zorluğu, kimi zaman güç yansıtmak için yaslanılacak uluslararası gücün kapasiteleri- nin abartılmasına, kimi zaman etkisinin azım- sanmasına, kimi zaman da Türkiye’nin kendi kapasitelerinin abartılmasına yol açma riskini ta- şıyor. Üçüncüsü, hem iç dinamiğin gerçekten di- namik yani değişken ve gelişken olduğunu, kar- maşıklığını, siyasal İslamın gelişmesinin yan et- kilerini hesaba katmıyor. Hem de Osmanlı geç- mişini, yine Osmanlı, imparatorluk gözüyle oku- yarak, bölgedeki, geçmişte üzerinde egemenlik kurulmuş olan halkların Osmanlı algısını gör- mezden geliyor. Ve İran sınavı… Bu zaaflarının yanı sıra, bu üç varsayımın, siyasi sonuçları açısından birbiriyle çelişen özelliklere sa- hip olduğu görülüyor. Örneğin, AKP (Davutoğlu doktrini) hem komşularıyla “sıfır” sorunlu dış po- litika izlemek istiyor, hem de bir kıtasal güce da- yanarak bölgede güç yansıtmak. Hem güç yan- sıtmak, bir etki-tepki ilişkisi içinde “sıfır sorun” il- kesini yadsıyor, hem de kıtasal bir güce dayan- maya çalışmak o gücün bölge projelerinde işlevsel olmayı dolayısıyla onun yaratacağı sorunları de üst- lenmeyi gerektiriyor. Ülke içindeki ılımlı İslam iklimiyle birlikte gelişen, toplumsal, kültürel duyarlılıklar dış politikayı et- kilemeye başlayınca, güçlendirmek yerine, İran ola- yında olduğu gibi birinci ve ikinci amaçların ça- tışmasına dolayım oluşturarak fiyaskolara yol açma riski yaratabiliyor. Örneğin, iç politikada siyasal İslamın yükselişi, bu gelişmeye ters yönde ilerleyen akımlara, olay- lara olumsuz tepki verme eğilimini güçlendirdi. Bu eğilim içeriğinden, koşullarından ve sonuçlarından soyutlanarak salt seçimlere indirgenmiş bir de- mokrasi anlayışıyla birleşince hükümetin İran tavrına yol açtı. İran’da seçimler yapılmıştı, sonuç alınmıştı, muhalefet, sokaklardaki toplumsal ha- reket ise dini yaşam tarzından uzaklaşma eğilimi sergiliyordu. Öyleyse, molla rejimini koruyan se- çim sonuçları hemen kabul edilmeli, kulaklar sokakların sesine tıkalı kalmalıydı. İkincisi, geçen bir iki yıl içinde El Kaide tipi ra- dikal gruplar içinde, eskiye göre giderek daha çok sayıda Türkiye kaynaklı militana rastlanıyor, iç po- litikada siyasal İslamın yükselişinin, ılımlı kanat- ların yanı sıra radikal akımların da yeşermesine, güçlenmesine uygun bir ortam yarattığı görüşü Ba- tı’da giderek daha çok taraftar bulmaya başlıyor. Böylece Davutoğlu’nun dış politikayı güçlendi- receğine inandığı iç dinamikler, İran “olayında” hem bölgede güç yansıtmak için dayanak olarak gö- rülen gücün, hem de en eski komşusu İran’da top- lumun en dinamik kesiminin talepleriyle çelişiyor. Böylece de Türkiye dış politika yönetimi İran sı- navından başarıyla çıkamıyor. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Bakan Gönül’ü dinleyen yokMayõn tasarõsõnda bakanlõğõnõn bildirdiği karşõ görüş dikkate alõnmayan Milli Savunma Bakanõ, askerlerin sivil mahkemelerde yargõlanmasõnda da aynõ tavõrla karşõlaştõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Savunma Bakanlõğõ, son 1 ayda ya- sa çalõşmalarõnda ikinci kez hükümetten gol yedi. İlk olarak Suriye sõnõrõndaki mayõnlõ arazilerin temizlenmesi karşõlõğõnda 44 yõllõğõna yabancõ firmalara verilebil- mesine ilişkin yasada Milli Savunma Ba- kanõ Vecdi Gönül, karşõ görüş bildirdi. Gönül, tasarõnõn hazõrlanma aşama- sõnda Başbakanlõk’a gönderdiği yazõda, “sınır güvenliğinin sağlanamayacağı, şeffaf ve rekabetçi olmadığı, bölge hal- kını olumsuz etkileyeceği, kaza ve can kayıplarına neden olacağı, Suriye ile sorunlara neden olacağı, petrol hak- larının kaybedileceği” gerekçeleriyle arazilerin mayõndan temizlenmesi kar- şõlõğõnda yabancõ firmalara işletilmesi için verilmesine ilişkin düzenlemeye kar- şõ çõktõ. Bu görüşleri tasarõya yansõtõl- mayan Gönül, daha sonra tasarõya da im- za attõ. Hükümet, ikinci olarak askerlerin si- vil mahkemelerde yargõlanmasõna iliş- kin yasa değişikliğinde Milli Savunma Bakanlõğõ’nõn görüşlerini dikkate almadõ. Milli Savunma Bakanlõğõ’nõn Adalet Bakanlõğõ’na gönderdiği yazõda, asker- lerin sivil mahkemelerde yargõlanmasõ yönünde bir düzenleme yapõlmamasõ ge- rektiği bildirildi. Ancak, hükümet bu ya- zõya rağmen yasa değişikliğini yaparken muhalefet partilerine de söz konusu düzenlemeyi Milli Savunma Bakanlõ- ğõ’nõn istediği şeklinde sundu. AKP’DEN SİVİL KALKAN Askeri yargı artık Gülen’e dokunamayacak TSK içinde devam eden Işõk Evleri soruşturmasõnda ilişkiler zincirinin Fethullah Gülen’e kadar uzanma olasõlõğõ vardõ. AKP’nin son düzenlemesi yasalaşõrsa, Gülen’in askeri yargõ tarafõndan soruşturulma ihtimali de ortadan kalkacak. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - AKP geçen hafta gece yarõsõ operas- yonuyla Ceza Muhake- mesi Kanunu’nun 3. mad- desine eklediği bir hü- kümle sivillerin her ko- şulda sivil yargõda yargõ- lanmalarõnõn yolunu aça- rak, Fethullah Gülen ve benzeri yapõlanmalarõn askeri yargõdaki soruştur- malarõna “sivil kalkan” oluşturdu. Gülen hakkõnda askeri yargõda yürütülecek olasõ soruşturma şöyle geliş- mişti: Geçen mart ayõnda, Kayseri 2. Hava İkmal Bakõm Merkezi ve Gar- nizon Komutanõ Tümge- neral Rıdvan Ulugüler adõna hazõrlanmõş sahte emirler komutanlõğõn elektronik sistemine so- kulmuştu. Sahte emirler- le, komutanlõğõn Dokü- man Yayõn Sistemi’ne (DYS) de girilmişti. Askeri savcõlõk yürüt- tüğü soruşturmanõn ar- dõndan Kayseri Hava İk- mal Komutanlõğõ’nda gö- revli astsubaylar Ali Bal- ta, Orhan Güleç ve İs- mail Dağ gözaltõna alõn- mõştõ. Balta ve Güleç tu- tuklanõrken, astsubayla- rõn “Işık Evleri” mensu- bu olduklarõ ve lise çağ- larõnda tarikatla ilişkiye geçtikleri anlaşõlmõştõ. Tu- tuklanan astsubay Balta, Işõk Evlerinde kalmaya başlamasõ ve sonrasõnda askeri birliğine teslim olunca yaşadõklarõnõ sor- gusunda şöyle anlatmõştõ: “Denizli’de lisedeyken 1 yıl kadar Işık Evlerine gitmiştim. Astsubay Meslek Yüksekokulu’na geldiğimizde kendi dü- şüncelerime yakın öğ- rencilerle arkadaşlık et- meye başladım. Okul- dan mezun olurken şu anda ismini vermek is- temediğim ve öğrencili- ğim sırasında tanıdığım Işık Evlerinden bir ağa- beyimiz bana Kayseri’ye gittiğimde orada Işık Evlerinden kişilerin bi- ze ulaşacağını söyledi. Ben 15 Eylül 2006 tari- hinde birliğime katıl- dım. Birkaç gün sonra Tarõk isimli şahıs bana bir iki dakika bekleme- mi söyledi. Şu andaki ev arkadaşlarım olan İ.D. ve O. G. astsubay- ları da alarak yanıma geldi. Bize kendisinin İzmir’den arkadaşları tarafından arandığını, bizlerin telefon numa- ralarının ve isimlerimi- zin verildiğini, burada bize kendisinin ağabey- lik yapacağını, sorunla- rımızı ona anlatmamızı, bizim ile bundan sonra kendilerinin ilgilenece- ğini söyledi.” Hava Kuvvetleri Aske- ri Savcõlõğõ’nca yürütü- len õşõk evleri soruştur- masõ halen sürüyor. So- ruşturmanõn ilerleyen aşa- malarõnda olayõn Gülen’e kadar uzanabileceği de olasõlõklar arasõnda yer alõyor. Yasa yürürlüğe gi- rerse, Işõk Evleri soruş- turmasõnda Fethullah Gü- len ismine somut olarak ulaşõlsa bile hakkõnda as- keri savcõlõk hiçbir işlem yapamayacak. Bu yolla Gülen’in olasõ askeri so- ruşturma ve yargõlama- dan kurtarõldõğõ değerlen- dirmesi yapõlõyor. Düzenlemeyle yalnõzca Gülen değil, askeri kişi- lerle birlikte anayasal dü- zene karşõ suçlardan yol- suzluğa kadar pek çok suça karõşan sivillerin de askeri yargõda hâkim kar- şõsõna çõkamayacağõna dikkat çekiliyor. BCP’DEN MÜCADELE ÇAĞRISI ‘Fethullahçılar gerilimi arttırdı’ ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Bağõmsõz Cumhuriyet Partisi (BCP) Merkez Yönetim Kuru- lu, siyasi partiler ile dev- let organlarõ arasõndaki uyumun “Fethullahçı ha- reket” tarafõndan engel- lendiğini belirtti. BCP Merkez Yönetim Kurulu adõna Genel Baş- kan Mümtaz Soysal ya- zõlõ açõklama yaptõ. Cum- huriyetin korunmasõ ama- cõyla uyum içinde olmasõ gereken siyasal partiler ile devletin çeşitli organ ve kurumlarõ arasõnda son zamanlarda çõkan gerilime işaret eden Soysal, bir “hareketin” bu gerekli uyumu engellemekte git gide daha etkili ve tehli- keli bir rol oynamaya baş- ladõğõnõ bildirdi. Soysal, söz konusu hareketin yurt- dõşõnda yuvalanõp bütün organlara ve başta medya olmak üzere çeşitli ku- rumlara sõzmõş olduğu an- laşõlan “Fethullahcı ha- reket” olduğunu vurgu- ladõ. Soysal, “Bu bakımdan aynı hareketin etkisini kendi içinde de hisseden iktidar partisi de dahil, cumhuriyetin yaşatıl- ması için yemin etmiş ya da cumhuriyete bağ- lı oldukları varsayılan bütün güçleri o hareke- tin nüfuzuna karşı kesin ve açık bir tutum alma- ya ve mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi. AKP hükümeti emekliyi unutmuş gibi görünüyor İstanbul Haber Ser- visi - Türkiye Kamu Emeklileri Sendikasõ (Türk Emekli-Sen) İs- tanbul Şube Başkanõ Aziz Yüksel, AKP hü- kümetinin iktidara gel- diği günden bu yana emeklilere yeni haklar vermediği gibi var olan haklarõnõ da elinden al- dõğõnõ söyledi. 30 Haziran “Emekli- ler Günü”nde Birleşik Emekliler Derneği ve Türk Emekli-Sen adõna açõklama yapan Yüksel: “Ekonomik kriz tüm Türkiye’yi derinden etkilemiş ve emeklileri perişan etmişken Ma- liye Bakanı Mehmet Şimşek krizi yurttaşla- ra yansıtmadıklarını söyleyebiliyor. Vere- ceklerini söylediği 300 TL harcama çekini unutmuş görünüyor. Bugüne kadar çıkarı- lan paketlerin hiçbi- rinde emekliyi düşün- meyen hükümet yet- kilileriyse emekliyi unutmuş görünüyor. Bir emeklinin devletten beklentisi insanca ya- şayacak bir emekli ay- lığı ve sağlık problem- lerinde parasız tedavi olmaktır” dedi. TÜRK-EMEKLİ SEN:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle