Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Aldatma Özgürlüğü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türki-
ye’nin dört bir yanõnda toplam 49 şubesi bulu-
nan Zafer Dershaneleri’nin sahibi Ali Demir,
Türkiye’de faaliyet gösteren pek çok dershanenin
tarikat ve cemaat kökenli olmasõnõ, bölgeler ara-
sõ fõrsat eşitsizlikleri, yurt ve burs olanaklarõnõn
kõsõtlõ olmasõ, Yüce Önder Mustafa Kemal Ata-
türk’ün yaşamõnõ yitirmesinin ardõndan din eği-
timinin değişik dönemlerde oy kaygõlarõyla ön
plana çõkarõlmasõ ve buna yönelik örgütlenme-
lerin el altõndan sürekli desteklenmesine bağladõ.
Ali Demir, Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtla-
dõ. Demir’e yönelttiğimiz sorular ve yanõtlarõ
şöyle:
- Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
- 1945 yõlõnda Niğde’nin Ulukõşla ilçesinde
dünyaya geldim. Ankara Üniversitesi Fen Fa-
kültesi Biyoloji Bölümü’nü bitirdim. Eşim
Müzeyyen Demir de aynõ bölüm mezunudur.
İkimiz de ülkemizin birçok il ve ilçesinde öğ-
rencilerimizi kendi evladõmõz sayarak uzun
yõllar biyoloji öğretmeni olarak hizmet verdik.
Öğrencilerimize en iyi hizmeti sunmayõ, insan
haklarõna ve öğrencilerin öğrenim görme hak-
larõna bağlõlõğõmõzõn gereği saydõk. Disiplinli ol-
mak, insana değer vermek, gece gündüz çalõş-
mak, emeği en yüce değer saymak temel ilke-
miz oldu.
- Zafer Dershaneleri’nin kuruluş öyküsü-
nü anlatır mısınız?
- Zafer Dershaneleri 1987-1988 öğretim yõ-
lõnda Ankara’da Ziya Gökalp Caddesi’nde,
şimdi de içinde bulunduğumuz binada kuruldu.
Zafer Dershanesi, 22 yõl önce “Zafer öğrenci-
si olmak ayrıcalıktır” savõyla Türk eğitim sis-
temine katõldõ. Zafer Dershaneleri sözde değil,
özde Atatürkçü, Cumhuriyetin temel kazanõm-
larõna bağlõ, laik, çağdaş, bilimsel eğitim-öğretim
kurumlarõdõr.
- Eğitimle ilgili diğer çalışmalarınız neler-
dir?
- Zafer Dershaneleri’nin 1987 yõlõnda kuru-
lan ilk şubesinden, bugün pek çok farklõ il ve il-
çede toplam 49 başarõlõ şube sayõsõna ulaşma-
sõndaki etkenlerden biri de güvenilir, kaliteli, ala-
nõnda ihtiyaca cevap veren ve Türkiye çapõnda
çok satõlan Zafer Yayõnlarõ, Zafer Dergileri ve
Demirler Yayõnlarõ’dõr. 100’e yakõn ÖSS, 40’a
yakõn SBS kitabõna sahip Zafer Yayõnlarõ;
50’ye yakõn ÖSS kitabõna sahip Demirler Ya-
yõnlarõ ve 6., 7., 8. sõnõf SBS dergileri, YGS,
LYS- Fen, LYS-Türkçe Matematik, LYS-Sos-
yal ve YDS İngilizce dergileriyle alanõndaki en
mükemmel yayõnlar olma niteliğine sahiptir. Ya-
yõnlar yetkin bir öğretmen kadrosu tarafõndan
sürekli geliştirilmekte ve yenilenmektedir.
- Sizce Zafer Dershaneleri’ni diğer ders-
hanelerden ayıran özellikler nelerdir?
- Zafer Dershaneleri’nin diğer dershanelerden
en temel farkõnõn, eğitimdeki duruşu olduğunu
düşünüyorum. Eğitim ve öğretimi birinci plan-
da tutmasõ, parasal kaygõlarla kaliteli eğitim an-
layõşõndan ödün vermemesidir. Zafer Dersha-
neleri eğitim ve sõnav sürecini sürekli izler ve
doğru algõlar, yapõlabilecekleri gerçekçi bi-
çimde planlar ve uygular. Eğitim ve öğretimin
yapõldõğõ yerde planlama ve disiplin kaçõnõl-
mazdõr. Disiplin en önemli özelliğidir. Öğren-
ciye sunulacak hizmetleri tüm ayrõntõlarõyla ön-
ceden planlamak, gerekli dokümanlarõ ve ko-
şullarõ zamanõnda hazõrlamak, 49 şubede aynõ
anda ve en iyi biçimde yerine getirmek, ayrõca
bireysel farklõlõklarõ dikkate alarak öğrencilere
kendi evlatlarõmõz gibi sahip çõkmak ve bunu yõl
içindeki çalõşmalarõmõzda sürekli sergilemek bi-
zi diğer dershanelerden farklõ kõlmaktadõr. Ya-
yõnlarõmõzõn kalitesi, çeşitliliği, güvenilirliği ve
sayõsõ bizi diğer dershanelerden ayõran temel
özelliklerimizdendir.
- 2010 yılında üniversiteye giriş sistemi de-
ğişiyor. Zafer Dershaneleri buna hazır mı?
- 2010 yõlõndan itibaren üniversiteye giriş iki
aşamalõ bir yapõya kavuşturulacak.
Zafer Dershaneleri olarak biz, 22 yõllõk de-
neyimimiz, sistemi yakõndan izleyip doğru al-
gõlamamõzla sõnav sisteminde yapõlabilecek
her türlü değişikliklere kolayca uyum sağlaya-
bilecek durumdayõz. Çünkü bunu sağlayacak ku-
rumsal altyapõmõz ve birikimimiz vardõr.
‘Atatürk’ten sonra oy kaygõsõ
din eğitimini ön plana çõkardõ’
Zafer Dershaneleri’nin sahibi Ali Demir cemaat ve tarikat örgütlenmelerinin desteklendiğini söyledi
- Sınav sisteminin sık sık değişme-
si öğrenciler üzerinde nasıl bir etki
yaratıyor?
- Bir kere öncelikle şu konuda ge-
nel bir mutabakat sağlamalıyız. Sı-
nav sistemini değiştirerek, eğitimin
biriken sorunlarını çözmüş olamaz-
sınız. Sonuçta yaptığınız iş bir sıra-
lama sınavıdır. Ancak her şeyi çöze-
cekmiş gibi sunulan ve sıkça yapı-
lan değişiklikler öğrencilerin kaygı-
larını yükseltmektedir. Sistemin
özünde çok önemli bir değişiklik ol-
masa bile, sıkça yapılan bu tür deği-
şiklikler öğrencileri olumsuz yönde
etkilemekte, kaygıya, karamsarlığa
sürüklemektedir. Buradan konuya
baktığımızda, önceden değindiğim,
eğitim politikalarımızın günübirlik
sürdürülmesi alışkanlığı bu konuda
da açıkça kendini göstermektedir.
Daha iyiyi, daha güzeli bulmak için
elbette değişiklik yapılır, yapılmalı-
dır da. Buna hiç itirazım olamaz.
Ancak sık ve zamansız yapılan, öğ-
rencilerin 9. sınıfa başlarken bilme-
si gerekenleri, 12. sınıfa başlarken
ancak öğrenebildiği değişiklikler, en
güvenilir kurumlar arasında saydı-
ğımız ÖSYM’nin bile eleştirilmesine
neden olmaktadır. Üniversite sınav-
larında ne kadar değişiklik yaparsa-
nız yapın, bu konuda beklentileri
olan yüz binlerce gencin ve onların
ailelerinin sorunlarını bu değişik-
liklerle çözemezsiniz.
‘MEB DENETİM
GÖREVİNİ YERİNE
GETİRMELİ’
- Türkiye’de faaliyet gösteren
dershanelerin büyük bir bölü-
münün cemaat ve tarikat köken-
li olduğu biliniyor. Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Cumhuriyetle birlikte gerçek-
leştirilen en önemli dönüşüm ve
atõlõm eğitim alanõnda yapõlanlar-
dõr. Cumhuriyetin kuruluş yõllarõn-
da Tevhidi Tedrisat Yasasõ’yla eği-
tim-öğretimde birlik sağlanmaya
çalõşõlõrken, kul yerine yurttaş ye-
tiştirmeye yönelik çabalar ön plan-
daydõ. Ancak uzunca sayõlabilecek
süre (Cumhuriyet öncesi dönem)
eski yaşam tarzõna alõşmõş inanç,
gelenek ve örgütlenmeleri bir çõr-
põda değiştirmenin zorluklarõ orta-
daydõ. Atatürk’ün ölümünden son-
ra, resmi eğitimin dõşõnda dini eği-
timin değişik dönemlerde oy kay-
gõlarõyla ön plana çõkarõlmasõ, dev-
let eliyle ve devletin okul ve öğret-
menleri aracõlõğõyla yürütülüyor ol-
masõ, cemaat ve tarikat örgütlen-
melerinin el altõndan sürekli des-
teklenmesi, ekonomik ve sosyal
faaliyetlerinde, yerel yönetimler ve
devletten teşvikler görmesi bugün-
kü tabloyu önümüze çõkardõ.
Eğitime gönül vermiş, halisane
niyetlerle çalõşanlarõ bir yana ko-
yuyorum, ama ne yazõk ki böyle
bir görünüm var. Tabii bunda
uzun yõllardõr süregelen eğitimde
fõrsat ve olanak eşitliğinin sağlana-
mõyor olmasõ, bölgeler arasõ eşit-
sizliklerin sürüp gitmesi, devletin
eğitime olan katkõ ve desteğinin
yõllar itibarõyla azalmasõ, yurt ve
burs olanaklarõnõn çok sõnõrlõ olma-
sõ, milli eğitim politikasõndan sap-
malar, ailelerin çocuklarõnõn eğiti-
mine ayõracağõ bütçenin kõsõtlõ ol-
masõ vb. etkenler de sayõlabilir.
Bunun sonucu olarak doğan boşluk
bir biçimde farklõ örgütlenmeler
aracõlõğõ ile doldurulmaya çalõşõlõ-
yor. Burada önemli olan Milli Eği-
tim Bakanlõğõ’nõn denetim görevi-
ni sağlõklõ bir biçimde yerine getir-
mesi, Milli Eğitim Temel Kanu-
nu’nda yer alan esaslara göre tüm
kurumlarõn çalõşmasõnõ ve eşgüdü-
münü sağlamasõdõr.
‘DEĞİŞİKLİKLER
ÖĞRENCİLERİ
ENDİŞELENDİRİYOR’
‘DERSHANELER
OLMASA ÖZEL
DERSLER ARTARDI’
Yakın dönemde göreve gelmiş Mil-
li Eğitim bakanlarından bazılarının
göreve gelir gelmez ya da sınav siste-
minde bir değişiklik ihtiyacı duyar
duymaz “Dershanelere olan bağımlı-
lığı azaltacağız, dershanelere ihtiyaç
kalmayacak” gibisinden demeçlerine
tanık oluyoruz. Aradan bir süre geç-
tiğinde veliler, öğrenciler ve öğret-
menler görüyorlar ki dershanelere
olan talep azalmamaktadır. Neden?
İşte bu soruyu da önemsediğim için
kendim sorup kendim cevaplamak
istiyorum: Eğer dershaneler olma-
saydı, özel dersler alabildiğine artar-
dı ve sadece özel ders ücretini ödeye-
bilen varlıklı kesimler çocuklarını bu
olanaktan yararlandırabilirlerdi. Or-
ta ve alt gelir gruplarındaki ailelerin
özel ders alamayan çocuklarının
üniversiteye giriş oranları çok düşer-
di. Böylelikle üniversiteler, daha çok
varlıklı ailelerin çocuklarının oku-
tulduğu kurumlar haline gelecekti.
Eğer dershaneler olmasaydı, bugün
Milli Eğitim Bakanlığı’nın emriyle
dershanelerdeki öğrenci sayısının
yüzde 5’i kadar sayıda ücretsiz oku-
yan öğrenciler mağdur olacaklardı.
Yoksul ama başarılı öğrencilerin
okuma olanağı kalmayacaktı. Eğer
dershaneler olmasaydı, lise mezunu
öğrenciler kahve köşelerine daha er-
ken yaşlarda alışacaklardı. Oysa
şimdi okul ciddiyeti içinde üniversi-
teye hazırlanmaktadırlar. Eğer ders-
haneler olmasaydı, kaçak bürolar ve
kaçak dersler kayıt altına alınama-
yacağından, bunlardan sağlanan
gelir ülke yararına vergilendirile-
meyecekti. Dershaneler Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı, onun tarafın-
dan denetlenen ve standartları be-
lirlenen, vergisini ödeyen, yasal ku-
rumlardır. Dershaneleri kaldırmak,
eğitim ve öğretimin yığılan sorunla-
rını çözmekle olanaklıdır. Keşke bu-
gün dershanelerin varlığını gerekli
kılan, eğitimdeki kalite sorunu, ni-
telikli yükseköğretim programları-
nın önündeki talep fazlası ve en
önemlisi işsizlik sorunu çözülse de,
dershanelere de gerek kalmasa. Bu
durumda, sektörde çalışan gerçek
eğitimcilerin hepsi seve seve dersha-
nelerini kapatır. Bu benim de en sa-
mimi isteğimdir.
- Son 25 yılda Türkiye’de binlerce dersha-
ne açıldı. Dershanelere neden bu kadar çok
ihtiyaç duyuluyor?
- “Devletin bu konudaki boşluklarını özel
sektör dolduruyor da mı dershane sayısı artı-
yor ya da bu alan çok mu kazançlı?” diye iki
soru sorabiliriz. Bence, üniversite önünde yõğõ-
lan öğrenci sayõsõnõn çokluğu kaygõlarõ körükle-
diği için hesapsõz kitapsõz dershaneler açõlõyor.
Üniversite kontenjanlarõnõn sürekli artõş göster-
mesine rağmen, itibarlõ sayõlan ve kontenjanõ
artmayan yükseköğretim programlarõna talep
hiç azalmõyor; aksine artõyor. Aileler haklõ ola-
rak çocuklarõnõ en iyi üniversitelerde okutmak
için ellerinden geleni yapõyorlar. Dolayõsõyla so-
run uzun vadede, büyük ölçüde istihdamla ilgi-
liyken, çözüm bir anlamda dershanelerde aranõ-
yor. Ara işgücü yetiştirme politikalarõmõz yeter-
siz olduğu için herkes üniversite bitirmeye yö-
neliyor. Buna ilköğretim sonrasõ yöneltme ve
yönlendirme eksikleri de eklenince ortaya böy-
lesine büyük bir talep çõkõyor. Bu durumu biraz
da abartõlmõş sanal bir ihtiyaç gibi algõlõyorum.
- Sizce çok sayıda dershane açılması iyi mi
kötü mü?
- Çok sayõda dershane açõlmasõnõn iyi ve kötü
yanlarõ olabilir. Eğitim-öğretim sürecine dönük
olarak atõlacak her adõmõ, girişimi önemsiyo-
rum; buna değer veriyorum. Ancak bu işin belli
standartlarõ da olmalõ diye düşünüyorum.
‘Üniversite önündeki yõğõnlar
nedeniyle dershane açõlõyor’
- Türkiye’deki eğitim sistemi-
nin en büyük sorunu hangisidir?
- Türkiye’de geleceğe yönelik kõ-
sa, orta ve uzun dönemli bir eği-
tim planlamasõnõn olmadõğõnõ dü-
şünüyorum. Bu eğitime bakõşõ-
mõzla ilgili bir durum. “Nasıl bir
insan yetiştirmeyi amaçlıyoruz?”
Sorun buradan başlõyor. Çağdaş
uygarlõk düzeyine ulaşmayõ ve
onu aşmayõ amaçlayan, bir eğitim
felsefesine bağlõ olarak eğitimde
düzenlemeler, program değişik-
likleri yapmayõ; öğretmen yetiş-
tirmeyi düşünüyorsanõz, bunu sağ-
lam temellere oturtmalõsõnõz. Aka-
demisyenler, kurum iş görenleri,
sendikalar, demokratik kitle ör-
gütleriyle ve eğitimcilerden oluşan
bir özerk kurum aracõlõğõ ile eği-
tim-öğretim planlamasõ yaparsa-
nõz hem katõlõmõ ve mutabakatõ ge-
nişletmiş olursunuz hem de geçi-
ci heveslerin, politik müdahale-
lerin tasallutundan kurtarmõş olur-
sunuz. Şöyle bir düşünelim, Talim
ve Terbiye Kurulu’nun bugünkü
yapõsõ ve işleviyle eğitim sorun-
larõmõzõ kucaklamaktan ne kadar
uzak olduğu hepimizin malumu-
dur. Bu kurul sadece son hükümet
döneminde kaç başkan değiştirdi
hatõrlayamõyorum. Eğitim-öğre-
tim, politikalarüstü olmalõ, kimse
büyük ve küçük çõkarlar için bu
esaslarõ tahrip edememelidir.
‘TTK KAÇ BAŞKAN DEĞİŞTİRDİ, HATIRLAMIYORUM’
Sıkça yapılan değişikliklerin öğren-
cilerin kaygılarını yükselttiğini be-
lirten Zafer Dershaneleri’nin sahibi
Ali Demir, Türkiye’de geleceğe yö-
nelik kısa, orta ve uzun dönemli bir
eğitim planının olmadığını söyledi.
Demir, Zafer Dershanesi’nin Türkiye’nin dört bir yanında 49 şubeye ulaştığını söyledi.
Ali Sirmen Avustralya yolcusu, onu kent kent do-
laştıracaklar; giderayak “Şarlatanlar TV’leri Bastı” ya-
zımdan kendisine bir “demokrasi makalesi” çıkarmış;
vallahi helal olsun; yazısının ince özünde de “safto-
rik”liğimin derecesini bana hissettiriyor! Ali cinoğlu
cin, hapishaneden bile köşesini boş bırakmamıştır,
kırk yıldır bu ülkenin kalemi, onunla aşık ve kaşık at-
mak ne mümkün!
Ali çığlık atacağına ince ince dalgasını geçer, kes-
mediği yerde iki fıkra ile işi bitirir, sizi de gümbürtü-
ye getirir! Ben olayın saf-naif yönünü kaleme dola-
nırım... Orası benim için bamtelidir. Yani olması ge-
reken, aklın söylediği.. Oysa, olması gerekenin
mümkün olmadığını Ali bilir... Ben bilir miyim bilmem,
bilmemezlikten mi gelirim, onu da bilmem.
Şimdi yine bir saftoriklik yapacak ve Ali’nin “De-
mokraside Aldanma Özgürlüğü Vardır” yazısından
da bir yazı ben çıkartacağım... (Bunu karşılıklı sür-
dürebilirsek, bir kitap bile çıkar! Bu, Rus bebekleri
gibi doğurgan ve iyi bir konudur!)
Demokrasiler aldanma-aldatma özgürlüğüdür di-
yor. El hak doğru.
Bu özgürlük her yerde-ülkede aynı derecede kul-
lanılamıyor; sınırları, hacimleri var.
Ama bu özgürlüğün en iyi işlediği ülkelerin arasında
biz geliyoruz, 60 yıldır.
Dünyanın en zor işi demokrasilerde “aldanmaya-
cak” bir toplum oluşturmaktır. Dahası, bu olanak-
sız bir “demokrasi projesi” veya “demokrasi mü-
hendisliği”dir. Yapmaya kalksanız dahi bizim bilmişler
hemen “vay toplum mühendisliği, ha...” diye tepene
biner! Ama hepsi, ülkemizde “aldanma, aldatma
mühendisliği / özgürlüğü”nün başını çeker!
Aldatma/aldanma özgürlüğünün mesela Avru-
pa’da sınırları bize göre çok çok dardır! Burada iş-
leyen veya kurulan pek çok tezgâh orada sökmez!
En basitinden, Erdoğan (*) gibi bir siyasetçi doku-
nulmazlıkları kaldıracağım diye kesin söz verip oy top-
larken, sonra bunun üzerine yatamaz, yatarsa kısa
sürede baş yalancılar kervanına katarlar onu.
Zamanla daha çok “bilgilendirilmiş” veya “aydın-
latılmış” bir toplum oluşması (**), işleyen ve gelişen
demokrasilerin ürünüdür. Bu mükemmel değildir, ama
pek çok açıdan tatmin edici olabilir.
Oysa bizim “demokrasi” bu özgürlükleri neredeyse
içselleştirmiştir! Siyasiler, aldanma/aldatmak öz-
gürlüğünün sonsuz-sınırsız kullanılması için en iyi ön-
lemleri alır.
Kadınların en çok okuma yazma bilmedikleri,
kızların mümkün olduğunca okumadıkları, okusalar
bile ilköğretimi bitirmelerinin yeterli görüldüğü, köy-
lük bölgelerde ve köyleşmiş kentlerde her türlü ar-
kaik ilişkinin sürdüğü, gelir eşitsizliğinin her zaman
tepe yaptığı, milletin aç ve işsiz bırakılıp sadece mi-
desini düşündüğü ve kafasını kullanılamaz durum-
da tutulduğu bir ülkenin sürekliliğini sağlamak, 60 yıl-
dır büyük bir başarıdır!
Acaba gelişmiş ülkelerde mi daha çok demok-
rasi var, yoksa bizde mi!
Demokrasi, özgürlüklerin daha çok yaşandığı bir
rejimse, en demokratik Türkiye!
Buna göre mesela Avrupa demokrasisi daha az öz-
gür ve kısıtlı bir demokrasi!
Nasıl bir ikilemse! Kafam karıştı!
—
(*) RTÜK Başkanı ve şürekasının yakasına nihayet
hukuk yapıştı! Türkiye utanmazlığın (yoksa demok-
rasinin mi deseydim) doruk yaptığı bir ülke olduğu
için, adam yerinde duruyor. Erdoğan’ı da referans
gösteriyor! Tepeden tırnağa haklıdır! Erdoğan, mah-
kemeye, yargıçlara bindirecek, ama bunu dolaylı ya-
pıyor: Milletin ahlakını savunma pozisyonundaki “o
adam” için, “benim bir şey söylemem gerekmiyor,
kendini çok savunur” diyerek! Almancılar, din tüc-
carlarının avı değil midir her zaman! Erdoğan Al-
manya’daki toplantıda, parasını kaptıran işçi için “Ça-
ğırın şu sahtekârı, ne diyor?” demişti. Şimdi kader
birliği yaptığı adamın kıçına tekmeyi nasıl vursun?
(**) Avrupa Birliği ülkelerinde işgücünün yüzde
51’inin eğitimi üniversite mezunu. Hızla yukarıya çe-
kiliyor, “Bilgi Toplumu Demokrasisi”ne gidiş...
obursali@cumhuriyet.com.tr
(Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ)
Kocaeli’nde korkutan yangın
KOCAELİ (Cumhuriyet) - Kocaeli Dilova-
sõ Organize Sanayi Bölgesi’nde 1500 metrekaresi
kapalõ, 4600 metrekare alanda kurulu solvent, ver-
nik gibi boya sanayisinde kullanõlan hammaddele-
rin bulunduğu bir depoda önceki gece çõkan yan-
gõn belde sakinlerine korkulu anlar yaşattõ. Art ar-
da meydana gelen patlamalar sonucu depo kulla-
nõlamaz hale gelirken yangõn dün öğlen güçlükle
kontrol altõna alõndõ. Depoda 3 milyon dolar hasar
meydana geldiğinin tahmin edildiği bildirildi.
Darüşşafakalıların ‘Sanat Gecesi’
Haber Merkezi - 122 Darüşşafakalõ öğ-
rencinin sanat performanslarõnõ sahneleyecekleri
özel gecede orkestrayõ İstanbul Devlet Opera ve
Balesi Şefi Serdar Yalçõn yönetecek. Yarõn saat
20.00’de Darüşşafaka TİM Show Center’da dü-
zenlenecek olan Sanat Gecesi’nde öğrencilerin
resim, heykel ve seramik çalõşmalarõ da sergile-
necek. Gecede Darüşşafakalõlar konuklarõ, kla-
sik müzikten caza, operetlerden müzikallere ve
Latin müziğin canlõ ritimlerine kadar uzanan bir
müzik yolculuğuna çõkaracak. Öğrencilerin
2008-2009 yõlõ içinde yaptõğõ sanat çalõşmalarõn-
dan bazõlarõ bu gecede satõşa da sunulacak.
Fotoğraf:AA