23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 AKP’de kavgalı kongre OSMANİYE (Cumhuriyet) - Ulaştõrma Bakanõ Binali Yõldõrõm’õn da katõldõğõ AKP Osmaniye il kongresi yumruklu kavgaya sahne oldu. Parti merkezinin tek listeyle seçime gidilmesi tavsiyesine karşõ çõkan 2 adayõn seçime girmek istemesi tartõşmalara yol açtõ. Tartõşmanõn yumruklu kavgaya dönüşmesi sonucu milletvekili İbrahim Mete Doğruer’in danõşmanõ Rõfat Baykal, aldõğõ darbelerin ardõndan merdivenlerden yuvarlandõ. Kongreyi izleyen gazetecilere de saldõran grup, polis tarafõndan güçlükle salondan çõkarõldõ. Olayla ilgili bir kişinin gözaltõna alõndõğõ öğrenildi. Orgeneral Başbuğ döndü İstanbul Haber Servisi - ABD Genelkurmay Başkanõ Oramiral Michael Mullen’in resmi konuğu olarak bir süredir ABD’de bulunan Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ Türkiye’ye döndü. Orgeneral Başbuğ’u, İstanbul Atatürk Hava Limanõ’nda 1. Ordu Komutanõ Orgeneral Ergin Saygun karşõladõ. Atamalara geçit yok ANKARA (ANKA) - Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu’nun MHP Kütahya Milletvekili Alim Işõk’õn soru önergesine verdiği yanõt, AKP hükümetleri döneminde 2003’ten bu yana 626 eğitim kurumu yöneticisinin isteği dõşõnda görev yerinin değiştirildiğini, bunlardan 499’unun yargõ kararõ ile eski görevlerine iade edildiğini ortaya koydu. Çubukçu’nun verdiği bilgiye göre yine AKP hükümetleri döneminde eğitimde toplam 2 bin 944 atama yapõldõ. Her Şey Kimin İçin? 22 Temmuz seçimlerinin ardından AKP’den ayrılan eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, geçen günlerde partisini kurdu. Şener, seçimden hemen sonra başlattığı “Yeni Oluşum Hareketi”ni “Türkiye Partisi” adıyla partileştirdi. Şener’in genel başkanlığını yaptığı Türkiye Partisi (TP), AKP kulislerinde de bir hareketlilik yaşanmasına neden oldu. AKP’liler, partinin kurucular kurulunda yer alan isimleri ve partinin adını duyduktan sonra biraz da dudak büken yorumlar yaptılar. Partinin adını beğenmeyen AKP’liler, “Adını Türkiye Partisi koymuşlar; ne yani, diğer partiler Türkiye’nin partisi değil mi? Böyle bir adla tüm Türkiye’yi temsil ettikleri gibi bir görüntü oluşturmaya çalışıyorlar” dediler. AKP’lilerin partinin adıyla ilgili küçümseyici yorumları, Türkiye Partisi çevrelerinde ise farklı değerlendirmelere yol açtı. TP çevrelerine göre, partiyi küçümseyen AKP’lilerin asıl sorunları, özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sık sık konuşmalarında değindiği ve seçim dönemlerinde kullanılan bir slogan. TP’liler, AKP’nin “Her şey Türkiye için” sloganını kullandığına dikkat çekerek, şu yorumu yapıyorlar: “AKP’lilerin asıl bozuldukları şey partinin adı oldu. Şimdiye kadar ‘Her şey Türkiye için’ diyorlardı. Başbakan Erdoğan da sık sık bu sloganı kullanıyordu. Bakalım bundan sonra bu sloganı rahat rahat kullanabilecekler mi? Bakarsınız bu sloganı, bizim partimize döneceği endişesiyle belki de değiştirirler.” TBMM’den Nâzım Hikmet’e selam Büyük ozan Nâzım Hikmet, ölümünün 46. yılında parlamentoda da anıldı. DTP’li Akın Birdal, gündem dışı söz alarak şunları söyledi: “Nâzım Hikmet’in Anadolu’da bir köy mezarlığına gömülmesini isteyen vasiyetini henüz yerine getiremedik. Nâzım’ı hâlâ bir köy mezarlığına taşıyamadık, belki bugün böylesi daha iyi. (...). Ne yazık ki, biz, iz bırakmış olanlarımızı, izlerini ışıltmak yerine silme çabası içine girmişizdir. Bursa Yazın Sanat Derneği’nin önderliğinde bir kampanya yürütülüyor. Kampanya ‘Nâzım’a Bursa’da yer açın’ sloganıyla sürdürülüyor. 11 yılını geçirdiği Bursa Cezaevi’nde ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’nı ve Piraye’ye yazdıklarını bize buradan armağan etmiştir. Ama, ne Bursa’da kaldığı Çekirge ve benzeri yerlerde, otellerde, ne Çankırı, ne Ankara Ulucanlar, ne Malatya, ne Sinop, İstanbul cezaevlerinden bir iz kalmamıştır ve bırakılmamıştır. Hatta, Sinop Cezaevi’nin kapısında bir tabela var: Sabahattin Ali’den, ünlü yazarlarımıza ve şairlerimize baştan aşağı sıralamışlar 25-30 ad ve bunlar bu cezaevinde yattı, diyor. Nasıl böyle bir şeyle, cezaevlerinde, zindanlarında çürüttüğü aydınlarıyla, yazarlarıyla bir ülke övünebilir? O nedenle, o tabela eğer kalacaksa Kültür Bakanlığı’ndan rica ediyorum, altına da ‘özür dileriz’i eklesinler.” TBMM’de tartışmalı mayın tasarısı görüşmelerine geçildiğinde, bu kez CHP’li Malik Ecder Özdemir sözü Nâzım Hikmet’in dizelerine getirdi: “Ne güzel söylemiş yıllar önce büyük şair... ‘Kabahat senin demeye de dilim varmıyor ama / Kabahatin çoğu senin canım kardeşim’ Şimdi, 7 yıllık iktidarınız boyunca yaptığınız işlere karşın dört haftadan bu tarafa ulusal çıkarlarımıza ters olan bu yasayı çıkarmak için gösterdiğiniz çaba karşısında yaptıklarınıza kabahat mi demeli, kusur mu demeli yoksa gaflet, dalalet, hatta ihanet mi demeli?” ‘Mayın’ görüşmeleri: ‘Sarhoş’, ‘zihni mayınlı’, ‘peşkeşçi’ TBMM Genel Kurulu’nda mayın tasarısının görüşmelerinin son gününde sert tartışmalar yaşanırken, milletvekilleri kürsüye yürüdü, birbirine sert hakaret ve suçlamalar yöneltti. Bu görüşmelerin tutanaklarından seçtiğimiz bazı bölümler şöyle: KAMER GENÇ (Bağımsız)- Zihinlerimiz mayınlı değil, kendisinin vicdanı da mayınlı değilse gelsin burada konuşsun. Gelsin Tayyip Bey, burada konuşsun, gidip grupta konuşmasın. ÜNAL KACIR - (AKP) Elbiseyi kuru temizlemeden yeni aldık, çamur sıçratma. KÖKSAL TOPTAN (TBMM Başkanı)- Önce Sayın Başbakan’a hitaben değil Sayın Başkanlığa hitaben sözlerinizi sürdürmeniz lazım. KAMER GENÇ- Efendim, ben saygı duymadığım insanlara pek “sayın” demem. BEKİR BOZDAĞ (AKP) - Bizim her söze verilecek cevabımız var ama biz, biz iftirada yarışamayız, biz ahlaksızlıkta yarışamayız, biz edepsizlikte yarışamayız. FATMA KURTULAN (DTP)- Kusura bakmayın ama yer yer bu kutsal mekânı bir erkek kahvesine dönüştürdüğünüzü sizinle paylaşmak istiyorum. ŞENOL BAL (MHP) - Bizi, bastırılmış, örtülmüş ve karartılmış vicdanlarınızın sesini duymak için dinlemelisiniz. FATMA ŞAHİN (AKP) - Kes sesini! ALİ RIZA ÖZTÜRK- Burada bir milletvekili bir milletvekiline “Sarhoş” diyor, siz de oradan seyrediyorsunuz! KÖKSAL TOPTAN- E, diyorsa ayıplıyorum o arkadaşı. Ayıplıyorum, şiddetle ayıplıyorum. NUR SERTER (CHP) -Biz, burada bir ihanet yasasını, bir peşkeş yasasını dört haftadır konuşmak mecburiyetinde bırakılıyoruz. BEKİR BOZDAĞ (AKP) - Sayın Başkan, Meclis ihanet yasası görüşemez. Lütfen hatip sözünü geri alsın efendim. NUR SERTER- Şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprağını satmayı göze aldığını gördüğüm için yeni bir çığırın açılmasına memur edilmiş olan sizleri kutluyorum. ÜNAL KACIR (AKP)- Tam kendine yakıştığı gibi konuşuyor! Eroğlu’nun tercihi... Küresel ısınma, kuraklık nedeniyle geçen yıl başkentliler tam bir “su çilesi” çekti. Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek de “çok tartışmalı-bol ağır metalli-tadı nahoş”, lavaboda izi “hayli kızıl” Kızılırmak suyunu, başkentlilere reva gördü. Bu sene yağışların bol olması, Ankara barajlarına yaradı. Belediyenin açıklamasına göre şu anda başkente Kızılırmak suyu verilmiyor. Ancak başkentlinin ağzı bir kere yandığı için yine de geçmiş yıllarda olduğu gibi gönül rahatlığıyla musluktan su içemiyor, çay-yemek pişiremiyor. Ne yazık ki çoğu başkentli hâlâ büyük oranda damacana suyuna talim ediyor. Meclis kulisinde bir grup gazeteci de Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na “Ankara’nın suyunu” sordu. Eroğlu, 2007 sonundan itibaren Ankara’nın su sıkıntısının gündeme geldiğini, seçimler nedeniyle DSİ Genel Müdürlüğü’nden ayrıldığını, bu arada Gökçek’in de susuzluğa çözüm olarak “suları kestiği”ne dikkat çekti. Eroğlu, seçimden sonra Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisine “ASKİ’yle niye ilgilenmiyorsun?” deyince, konuya “el attığını” ve ilk etapta Çamlıdere Barajı’ndaki 150 milyon metreküplük dip suyunu devreye soktuklarını anlattı. Eroğlu, Kesikköprü barajından su getirilmesinin ise “konunun aciliyetinden” kaynaklandığına işaret etti. Bu sene su sıkıntısı görünmediğini, o nedenle şimdilik Kızılırmak Suyu’nun kesildiğini vurgulayan Eroğlu, Ankara’ya Bolu- Gerede suyunun getirilmesi için de projenin hazırlandığını anlattı. “Ankara’nın suyu tertemiz” iddiasında bulunan Eroğlu’na gazeteciler doğal olarak, “Siz çeşme suyu mu içiyorsunuz, damacana mı?” diye sordu. Eroğlu, önce durdu, sonra son derece diplomatik bir yanıt verdi: “Ben genelde Kızılay Madensuyu içiyorum...” Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan parlamentokulisi@gmail.com Erbeyi’nin MEB’deki görevinden önce parti içinde görevli olduğu ortaya çõktõ ‘AKPkartvizitlikadrolaşma’ MAHMUT LICALI ANKARA - Milli Eğitim Ba- kanlõğõ (MEB) Talim Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlõğõ’nda ders kitaplarõnõn incelendiği bi- rim olan Öğretim Materyalleri- ni Geliştirme, İnceleme Merke- zi ve Akşam Sanat Okullarõ Müdürlüğü’nde Aralõk 2008’de “müdür başyardımcılığı”na getirilen Zekeriya Erbeyi’nin MEB’deki görevinden önce AKP Siyasi ve Hukuk İşleri Başkanlõğõ’nda görevli olduğu ortaya çõktõ. Eğitim-Sen Anka- ra 2 No’lu Şube Başkanõ Tuğ- rul Culfa, bunun “AKP kart- vizitli kadrolaşmanın tescili” olduğunu söyledi. MEB’in beyni olarak tanõm- lanan TTK’de ders kitaplarõnõn incelendiği birim Öğretim Ma- teryallerini Geliştirme, İnceleme Merkezi ve Akşam Sanat Okul- larõ bünyesinde kurulan incele- me komisyonlarõna son 1.5 yõl- da yüzlerce usulsüz öğretmen görevlendirilmesi yapõlmõştõ. Kurumda öğretmenlerin atan- masõnõ düzenleyen yönergedeki pek çok şartõ taşõmayan ve usul- süz bir şekilde görevlendirilen öğretmenlerden Zekeriya Erbe- yi’nin 1.5 yõl içinde birimin müdür başyardõmcõlõğõ görevine getirilmesinin ardõndan AKP’yle ilişkili olduğu belirlendi. Edinilen bilgiye göre, eski Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik döneminde, Konya’da din kültürü ve ahlak bilgisi öğ- retmenliği yapan Erbeyi, Şubat 2008’de TTK içerisinde Öğretim Materyallerini Geliştirme, İn- celeme Merkezi ve Akşam Sa- nat Okullarõ Müdürlüğü’nde usulsüz bir biçimde öğretmen olarak görevlendirildi. İlahiyat mezunu Müdürlüğe yapõlacak atama- larõn esaslarõnõn belirlendiği yö- nergeye göre, öğretmenlerden yüksek lisans yapma, yabancõ dil sõnavõndan en az 50 puan al- ma ve sözlü mülakattan geçme şartõ aranõyor. Yüksek lisans de- recesi bulunmayan ve yalnõzca ilahiyat fakültesi mezunu olan Er- beyi, aynõ zamanda kurum için- de herhangi bir sõnava girmeden atamasõ yapõldõ. Erbeyi, 10 ay sonra Aralõk 2008’de Öğretim Materyalleri Geliştirme, İnce- leme Merkezi ve Akşam Sanat Okullarõ Müdürlüğü’nde “mü- dür başyardımcılığı” görevine usulsüz olarak getirildi. Müdür başyardõmcõlarõ için yönergede sõralanan tercih ne- denlerini de taşõmayan Erbe- yi’nin buna göre yabancõ dil bilmesi, yüksek lisans ya da doktora yapmõş olmasõ ve ders kitaplarõnõn hazõrlanmasõ, ince- lenmesi ile eğitsel ve görsel ta- sarõmlarõ hususlarõnda hizmeti- çi eğitim almasõ gerekiyordu. Yaklaşõk 5 aydõr müdür baş- yardõmcõlõğõ görevini yürüten Erbeyi’nin aynõ zamanda AKP’yle ilişkisinin de bulun- duğu ortaya çõktõ. AKP’nin “www.akparti.org.tr/siyasi- vehukuk/ ozgecmis. asp?id= 8926” adresli web sayfasõnda Si- yasi ve Hukuk İşleri Başkanlõğõ bölümünde özgeçmişi bulunan Erbeyi’nin, MEB’deki görevin- den önce AKP’de görevli oldu- ğu belirlendi. Eğitim-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanõ Culfa, AKP’nin internet sitesinde görevliler ara- sõnda özgeçmişi bulunan birinin TTK’de müdür başyardõmcõsõ değil, memur bile olamayacağõ- nõ kaydetti. Culfa, “Mevzuata aykırı atamalardan biri olan bu AKP kartvizitli kadrolaş- manın tescilidir” diye konuştu. Eğitim-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanõ Tuğrul Culfa, Zekeriya Erbeyi’nin Öğretim Materyallerini Geliştirme, İnceleme Merkezi ve Akşam Sanat Okullarõ Müdürlüğü’nde Aralõk 2008’de müdür başyardõmcõlõğõna getirilmesinin “AKP kartvizitli kadrolaşmanõn tescili” olduğunu söyledi. Eğitim-İş’in hazõrladõğõ rapor eğitim sisteminin sõkõntõlarõnõ anõmsattõ ‘Eğitim Kurultayõ düzenlensin’ ZEYNEP ŞAHİN Her çocuğun eğitim hakkõndan eşit yararlanamadõğõnõ bizzat öğ- retmenlerin dilinden ortaya ko- yan, bugünkü müfredatõn gerek hazõrlanõş, gerekse içerik açõsõn- dan eğitim dünyasõndan destek görmediğini gözler önüne seren Eğitim-İş, Milli Eğitim Bakanlõ- ğõ’na (MEB) “Eğitim Kurulta- yı” düzenleme çağrõsõ yaptõ. Eğitim-İş’in 10 ili kapsayan, “Eğitim Çalışanları Bakış Açı- sından, İlköğretim Program- ları ile Eğitim Sisteminin Eri- şilebilirliği, Ulaşılabilirliği, Uyarlanabilirliği ve Kabul Edi- lebilirliği Araştırması”nõn so- nuçlarõ, eğitim sisteminin sõkõn- tõlarõnõ bir kez daha anõmsattõ. Araştõrma, hem eğitimde fõrsat eşitliğini sağlamak hem de gün- cel gelişmeler doğrultusunda ve katõlõmcõ bir anlayõşla eğitim sistemini yapõlandõrmak için bir dizi adõm atõlmasõnõn gereklili- ğini gösterdi. Eğitim-İş, rapo- runda yapõlmasõ gereken temel düzenlemeleri şöyle sõraladõ:  Müfredat hazõrlanma süre- cinde, eğitimcilerin yanõ sõra eğitim örgütlerinin görüşleri alõn- malõ, katõlõmõ sağlanmalõ.  İlköğretim müfredatõnõn dayandõğõ temel ilkeler üzerinde eğitim çalõşanlarõnõn ve toplu- mun uzlaşõsõ gerçekleşmeli.  Müfredat uygulamasõnda çõkabilecek sorunlar konusunda başvurulabilecek bir destekle- me birimi oluşturulmalõ.  İlköğretimde ders prog- ramlarõnõn hazõrlanmasõ, ulusal bir eğitim stratejisi temelinde demokratik bir anlayõşla ger- çekleştirilmeli ve bu sayede planlama, uygulama, geri bildi- rim alma ve bu bildirimler doğ- rultusunda sistemi yeniden ge- liştirme döngüsü oluşturulmalõ. MEB farkında değil!  Bugünkü ilköğretim müf- redatõ öğretmende; “öğrenciyi tanıma, ortam hazırlama, yol Eğitim-İş tarafõndan hazõrlanan raporda, her çocuğun eğitim hakkõndan eşit yararlanmadõğõ bizzat öğretmenlerin dilinden ortaya konuldu. Erdoğan, Baykal’õn ‘Deniz Feneri’yle ilgili eleştirilerine yanõt verdi ‘Biz o konuda rahatız’ KAYSERİ (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal’õn Deniz Feneri soruştur- masõyla ilgili eleştirilerine Kay- seri’den yanõt veren Başbakan Tayyip Erdoğan, “Sayın Bay- kal, Anayasa Mahkemesi seni ve sizi mahkûm etti. Yaklaşık 1 trilyonluk Hazine parasını nereye harcadın, bunun hesa- bını ver. Siz tescillisiniz. AKP’ye leke süremeyeceksiniz. Bizim Deniz Feneri ile şunla bunla alıp veremediğimiz yok. Biz o konuda rahatız” dedi. Partisinin Kadir Has Kongre Merkezi’nde düzenlenen 3. ola- ğan il kongresinde konuşan Er- doğan, Türkiye’nin gelişmesini hazmedemeyenler olduğunu sa- vunarak Baykal’õ hedef aldõ. Er- doğan, “Gönlü, vicdanı kara olanlar tabii ki bunu hazme- demeyecekler. Mazisi kara olanlar, tabii ki bunu hazme- demeyecekler. Ama biz hu- zurluyuz. Bizim temizliğimize leke sürmeye gayret eden Sa- yın Baykal, bana dün edep dersi vermeye kalkıyor. Önce bu ülkede bir partinin genel başkanının sen ve siz ifadele- rini kullanmasının ne anlama geldiğini öğrenmesi lazım” di- ye konuştu. Baykal’õn Deniz Feneri soruşturmasõ konusun- daki eleştirilerine de yanõt veren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdür- dü: “Sayın Baykal, Anayasa Mahkemesi seni ve sizi mah- kûm etti. Yaklaşık 1 trilyonluk Hazine parasını nereye har- cadın, bunun hesabını ver. Siz tescillisiniz. AKP’ye leke sü- remeyeceksiniz. Bizim Deniz Feneri ile şunla bunla alıp ve- remediğimiz yok. Biz o konu- da rahatız. Partimizi kurdu- ğumuz günden itibaren, her harcadığı kuruşu, partimize giren çıkan web sitemize girer. Bize leke atamazsınız, güneşi balçıkla sıvayamazsınız.” Yalçınkaya’ya yanıt Yargõtay Cumhuriyet Başsav- cõsõ Abdurrahman Yalçınka- ya’nõn Yargõtay Onur Günü et- kinliğinde yaptõğõ konuşmada, “Muhafazakâr partiler öne çıktıkça, ekonomik büyümeye daha çok vurgu yapılmak su- retiyle, laikliğin gündemden düşürüldüğü görülmektedir” sözlerine de üstü kapalõ yanõt ve- ren Erdoğan, “Ekonomiyi ter- cih ederken diğer değerleri atmadık” ifadesini kullandõ. Muhalefetin mayõnlõ arazilerin temizlenmesi için çõkartõlan ya- saya ilişkin eleştirilerine Nas- reddin Hoca fõkrasõ anlatarak yanõt veren Erdoğan, “Muhale- fetin hayal gücü Nasreddin Hoca’yı geride bırakıyor. Or- tada fol yok yumurta yok bun- lar omlet pişiriyorlar. Siz bizim niyetimizi nereden biliyorsu- nuz? Yaptıkları siyaset değil, falcılık. Bu yasanın hiçbir ta- rafında İsrail yok, belirlenmiş tasarlanmış bir ülke, şirket yok. Bizim tek bir gayemiz var o da bölgedeki mayınları temizlemek” diye konuştu. Erdoğan, “Sayõn Baykal, Anayasa Mahkemesi seni ve sizi mahkûm etti. Yaklaşõk 1 trilyonluk Hazine parasõnõ nereye harcadõn” diye sordu. Partisinin il kongresinde konuşan Erdoğan, ‘Türkiye’nin gelişmesini hazmedemeyen var” dedi. gösterme, öğrenme için güdü- leme, kılavuz olma, etkinlik ge- liştirme, materyal hazırlama” gibi özelliklerin bulunmasõnõ zorunlu kõlõyor. Ancak bunu sağlayacak bir destek birimi ol- madõğõ gibi MEB bunun eksik- liğinin farkõnda bile değil. Bu ek- siklik giderilmeli. Kõrsalda yaşayan, kentte ya- şayan ancak ailesinin geliri dü- şük, özel eğitime ihtiyaç du- yan, risk altõnda bulunan ya da is- tismara uğrayan çocuklarõn eği- tim hakkõndan mahrum kalma- masõ için bütünsel ve demokra- tik anlayõşla ulusal bir eğitim stratejisi geliştirilmeli.  Ailelerinin inançlarõ, gö- rüşleri nedeniyle çocuklarõn ay- rõmcõlõğa uğramasõnõ engelleye- cek mekanizma oluşturulmalõ. OLAĞANÜSTÜ KURULTAYDA 378 OYUN 226’SINI ALDI SHP’de Ergün dönemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHP 2. Olağanüstü Kurultayõ’nda genel başkanlõğa 226 oyla Hüseyin Ergün seçildi. SHP’nin 2. Olağanüstü Kurultayõ, İnşaat Mü- hendisleri Odasõ Teoman Öztürk Salonu’nda ya- põldõ. Divan Başkanlõğõnõ Cafer Yüksel’in yap- tõğõ kurultaya, ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Eğitim Sen Başkanõ Zübeyde Kılıç, Ale- vi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanõ Ali Bal- kız ve parti üyeleri katõlõrken, Kurucu Genel Baş- kan Murat Karayalçın kurultaya gelmedi. Ka- rayalçõn’õn yerel seçimler için CHP’ye katõl- masõnõn ardõndan tekrar genel başkanlõğa dön- mediği SHP’de, eski genel başkan Uğur Cila- sun, “Yeni başkanın Türk soluna yeni bir so- luk, yeni bir heves getirmesini temenni edi- yorum” dedi. Cilasun’un aday olmadõğõ kurul- tayda, başkanlõk için Ergün, Fehmi Işıklar ve Recai Ersoy yarõştõ. İlk iki turda adaylar yeter- li oya ulaşamadõ. Ersoy ikinci turun ardõndan çe- kildi. Üçüncü tur oylamada kullanõlan 378 oyun 377’si geçerli sayõlõrken genel başkan adayla- rõndan Işõklar, 151 oy aldõ. Ergün ise 226 oy ala- rak SHP’nin yeni genel başkanõ oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle