23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada lenmiş: İletişim tespit tutanağı Tutanakta, arayan ve aranan telefon ile konu- şan kişiler başa yan yana yazılıyor. Hemen altın- da da konuşmanın aynen çözülmüş hali var. Benimle ilgili 2 klasör var: Önemli bir bölümü ga- zetedeki arkadaşlarla yaptığımız konuşmalar. Kalanı da haber ya da bilgi alışverişi içerikli ko- nuşmalardan ibaret. Bu tutanakların ne ölçüde delil olacağı güncel tartışma konusu. Buna girmeden önce, eklerde dikkatimi çeken iki tutanağa ve buna dayalı ola- rak hazırlanmış soruya değinmek istiyorum. Gazetemizin santral telefonundan iki arkadaşı- mız haber kaynaklarıyla görüşmüş. İlhan Taşcı, Kemal Kılıçdaroğlu ile Fırat Kozok da RTÜK ile. Telefon da açıkça yazılmış: 312-442 30 50 Yani Ankara Büromuzun santral telefonu. Bu görüşmeler ayrıntılı olarak yer almış. Gazetenin santral telefonundan yapılan kimi gö- rüşmelerin de dosyama konduğunu hayretle gör- düm. İddianame eklerine, toplanan ilgili ilgisiz tüm bilgilerin-belgelerin konduğu anlaşılıyor. Bunların tümünden şüpheli kişileri sorumlu tut- mak; evi otoyol kıyısında olan bir kişiyi, yolda ku- ral dışına çıkan tüm araçlardan sorumlu tutmak ve ona ceza kesmek gibi bir şey... Konunun genel yanına geçersek... Telefon din- lemelerinin sınırı tartışma konusu olmaya devam ediyor. Şöyle bir benzetme yapsak: Türkiye’de binlerce telefon dinleniyor ama, kimse birbirini dinlemiyor. Kurumların bu konuda yaptığı açıklamalar, du- ruma açıklık getirmekten çok, kafalarda yeni so- ru işaretlerine neden oluyor. Bunun başlıca nedeni, telefon dinlemenin baş- ka seçenek olmaması halinde “istisnai” başvuru- lacak delil elde etme yolu değil de ilk başvurula- cak yöntem haline gelmesi... Bütün bunlar bir yana, dünya “iletişim” deyin- ce, teknoloji, yeni buluşlar, yeni markalar anlar- ken bizim aklımıza ilk şu geliyor: İletişim suçları... İletişim tutanakları... Ortam din- leme... Bütün bunların üstüne iletişimin felsefesini yap- mak belki anlamsız gelecek... Ama felsefeciler, in- sanlığın tümünü etkileyen üç büyük çağı şöyle özetliyor: Tarım çağı, sanayi çağı, iletişim çağı... Biz Türkler, tarım çağını yaşadık, katkı sağladık. Eti kurutmayı, yoğurt yapmayı ilk Türkler ger- çekleştirdi... Sanayi çağını ise ıskaladık... Deyim yerindeyse, sanayi çağının enayisi olduk. Sonradan bu çağı ya- kalamaya çalıştık ama, bir yere kadar... Geldik iletişim çağına... Yani içinden geçmekte olduğumuz çağ sürek- li gelişiyor. Hangi ülkenin hangi noktada olduğu net değil. Müthiş bir dengesizlik var. Dünyada bir yanda açlık hüküm sürerken, bir yanda iletişim tek- nolojilerinin yeni ürünleri birbirini kovalıyor. Türkiye’de ise iletişim deyince akla, girişte ak- tardığımız konular geliyor. * Öyle ki, hiç iletişim aygıtının olmadığı bir ortamda bile dinlenebiliyorsunuz... Ortam dinlemesi! Kuralı yok, kimin yaptığı belli değil... Açıklan- mıyor... Okyanus ötesinde bile bu konuşuluyor. Haberleri okuyorum, izliyorum... Herkes din- lendiğini düşünüyor... İddianame eklerini okuyo- rum, insanlar kendilerine ait olmayan bir telefon- dan bile sorumlu tutulabiliyor. Dünya, iletişim teknolojileriyle hızla ilerliyor... Biz iletişim teknolojilerini başka alanlarda kullanıp ta- rifsiz bir korku ve endişe ortamı yaratıyoruz. Buna ne denir? İletişim teknolojisinin getirdiği iletişimsizlik. Durumun özeti bu... * Her türlü suçta dünya şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan ABD’de bile 137 bin kişide 1 kişi din- lenirken, bizde 1000 kişide 1 kişi. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada 12 Eylül’de yönetime el koyanlara başkaldıra- cak düzeydeydi. Ama sustular. Hele dini siyasetin temel kuralı ola- rak kullananlar, bugün ele geçirdikleri iktidar ola- naklarına sığınarak meydan meydan darbe karşıtı nutuklar atanlar… hele onlar. Darbe günleri birer köstebek gibi karanlığa karıştılar. Ne zaman demokrasi yeniden inşa edildi… ka- ranlıktan, yeraltından çıkarak demokrasi adına nu- tuklar atmaya, zamanın ve zeminin koşullarını hi- çe sayarak darbelere karşı ağzına geleni söyle- meye, geçmişten intikam türküleri çığırmaya başladılar. 27 Mayıs 1960 müdahalesini eleştirenler, sal- dıranlar… 27 Mayıs’a hangi koşullarda gidildiği- ni irdelemek zahmetine neden katlanmıyorlar? 1955’ten sonra zorba yöntemlere başvuran iktidardaki Demokrat Parti çoğunluğunun Türki- ye Büyük Millet Meclisi’nde kurduğu Tahkikat Ko- misyonu’nun yargı görevini de üstlenerek özgür- lüklere karşı, özgürlükleri savunanlara karşı terör havası estirdiğini… basını susturmaya, söz ve ya- zı özgürlüklerine kilit vuracak önlemlere giriştiği- ni… demokratik düzeni ortadan kaldıran yasalar ve yönetsel davranışlara başvurduğunu neden anımsamak… anımsatmak istemiyorlar? 27 Mayıs’ın nedenlerini söylemekten özenle ka- çın… günün modasına uyarak darbelere tu kaka demeyi marifet say! 12 Mart 1971. Muhtıra. Sivil yönetim alaşağı. Dö- nemin Başbakanı Süleyman Demirel bugün darbeye karşı çıkmayarak istifa ettiği için sert, hat- ta kimi yerde hakarete varan söylemlerle eleşti- riliyor. Bu söylemlerin sahipleri ile bir ayağı cami av- lusunda, bir ayağı siyasette olanlar 12 Mart gü- nünde yaşananları neden anımsamıyor, anım- satmıyorlar? 12 Mart günü hataları sevapları bir yana, Sü- leyman Demirel başbakanlıktan istifa etmeseydi; askerler parlamentoyu kapatacaklardı. İstifa etti. Parlamentonun kapısına kilit vurulmadı ve… Millet Meclisi ve Senato’da çoğunlukta olan Demirel, o Meclis ile her türlü baskıya karşı çıka- rak Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler’i cum- hurbaşkanı seçtirmedi. Bir bakıma askersel yönetimin sivil giysilerle de- vamını engelledi. Bu gerçekler neden anımsanmıyor, anımsatıl- mıyor? 12 Eylül öncesi halk terör ve anarşiden yılgın- dı. Hükümetin önlem çabaları parlamentodaki par- tiler arasındaki uyuşmazlık nedeniyle gerçekleş- miyor. Uygulaması gerekenler uygulanamıyor. Hemen her çevre, başta medya müdahale bekliyordu. Hatta darbeyi kışkırtıyordu. Politika- cı Genelkurmay’ın merdivenlerini aşındırıyordu. 12 Eylül’ü karalayanlar 12 Eylül’e gelmememi- zi zorlayan olayları neden anımsamıyor?.. Anım- satmıyorlar? Geçmişteki darbeleri eleştirmek... evet; ama in- saf ile! Son örnek: Dindar cumhurbaşkanı seçilmesine önayak olarak kimliğini deşifre eden… dinci ve la- iklikle ilgili görüşleri malum, 1948 doğumlu Baş- bakan Yardımcısı Bülent Arınç. Pazar günü Sakarya’nın Akyazı ilçesinde, geç- mişteki darbelerin haklı haksız yanlarını ayırt et- meyen bir konuşma yaptı. Arınç’ın yaşamöyküsü ile geçmişteki darbe olaylarına bakacak olursak: Arınç 27 Mayıs’ta 12 yaşında, henüz buluğ ça- ğında. Fakattt 12 Mart 1971’de 23 yaşında, üniversi- te görmüş bir yetişkin… 12 Eylül 1980’de 32 ya- şında, Manisa’da avukat! 12 Mart’ta, 12 Eylül’de darbelere karşı kamuo- yuna mal olmuş tek bir eylemi, yazısı, söylemi bi- linmeyen Arınç, bugün 61 yaşında. İktidarda olmanın ve yaşadığımız ortamın ra- hatlığıyla geçmiş darbeleri mantık süzgecinden ge- çirmeden ağzına geleni söylüyor: Arınç’a göre AKP dışında herkes darbe heveslisi! İddiasına göre üstelik hukuk adamı. Ergenekon davası daha başlarda. Yargı henüz karar verme- miş, ama ona göre adı karışan herkes darbeci! Öyle efeleniyor ki… Dün darbelere söyleye- mediğini bugün söylüyor: Hodri meydan! Kime? Askere mi, düş âleminde yaşayan dar- becilere mi, muhalefete mi? Kime, anlaşılmıyor. Ne var ki Bay Bülent Arınç: Bu kadar darbelere karşı ise… 12 Mart’ta… 12 Eylül’deki darbelere karşı konuştu mu, bir eylemi var mı? Yoksa? Aman şu dönemleri bir atlatalım diye bir kenara mı çekildi? Bugün darbeci diye suçladığı yazarı çizeri; 12 Mart, 12 Eylül yönetimleri Selimiye Kışlası’na atar- ken… politikacıyı Zincirbozan’a sürerken; Arınç herhalde Manisa’da -bu yıllarda olduğu gibi- mesir macunu ile meşgul oluyordu. Padişahların siyaset dışı işlerde kullandığı kud- ret ilacı macunla! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 2 HAZİRAN 2009 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 30 Edirne PB 33 Kocaeli PB 32 Çanakkale PB 30 İzmir B 33 Manisa B 34 Aydın B 35 Denizli B 34 Zonguldak B 26 Sinop PB 25 Samsun PB 27 Trabzon PB 24 Giresun PB 24 Ankara PB 32 Eskişehir Y 32 Konya PB 32 Sıvas B 25 Antalya B 33 Adana B 35 Mersin B 30 Diyarbakır B 33 Şanlıurfa B 35 Mardin B 31 Siirt B 32 Hakkâri Y 21 Van Y 21 Kars Y 21 Oslo Y 20 Helsinki Y 25 Stockholm Y 18 Londra B 25 Amsterdam B 20 Brüksel B 22 Paris B 23 Bonn PB 21 Münih PB 25 Berlin PB 27 Budapeşte PB 24 Madrid B 34 Viyana Y 21 Belgrad Y 18 Sofya Y 27 Roma Y 24 Atina PB 27 Zürih Y 22 Moskova Y 26 Aşkabat B 24 Astana Y 24 Taşkent PB 26 Bakû B 21 Bişkek PB 25 Tiflis Y 19 Kahire B 33 Şam B 35 Ülkemizin doğusu ile Ku- zeybatı kesimleri parça- lı ve çok bulutlu, öğle sa- atlerinden itibaren Batı Karadeniz’in iç kesim- leri Marmara’nın Güney- doğusu, Doğu Anado- lu’nun doğusu ile Eski- şehir, Kütahya ve Artvin çevreleri kısa süreli sa- ğanak ve gök gürültülü ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. ‘Tarõm’da revizyon ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümet Sözcüsü, Dev- let Bakanõ ve Başbakan Yardõm- cõsõ Cemil Çiçek, Tarõm ve Köy- işleri Bakanlõğõ’nõn adõnõn Tarõm ve Gõda Bakanlõğõ şeklinde de- ğiştirileceğini belirterek, hazõrla- dõklarõ yasa tasarõsõnõn sadece isim değişikliği getirmediğini, statik bir bakanlõk yerine daha di- namik bir Tarõm ve Gõda Bakan- lõğõ’nõn kurulmasõnõn amaçlandõ- ğõnõ bildirdi. Bakan Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantõsõnõn ardõndan yaptõğõ açõklamada, tarõmla ilgili önem- li bazõ yasal düzenlemelerin mü- zakere edildiğini bildirdi. Bun- lardan birisinin Tarõm ve Gõda Ba- kanlõğõ’nõn Kuruluşu ve Görevleri Hakkõndaki Yasa Tasarõsõ oldu- ğunu belirten Çiçek, mevcut ba- kanlõğõn isminin Tarõm ve Köy- işleri Bakanlõğõ olduğunu, geçen dönemde çõkan yasayla köy hiz- metlerinin il özel idarelerine dev- redilmesi nedeniyle bunun bir anlamõnõn kalmadõğõnõ, onun için yeni bir isimle bu bakanlõğõn ku- rulmasõnõn gerektiğini anlattõ. Çiçek: Daha dinamik yapı Tarõm ve Gõda Bakanlõğõ’nõn aynõ zamanda AB ile de bağlan- tõlõ bir düzenleme olduğunu ifade eden Çiçek, “Etkin, verimli bir hizmet sunabilmesi bakımın- dan da bakanlığın yapısı büyük ölçüde değişiyor” dedi. Yeni bakanlõkla birlikte Tarõm Reform Genel Müdürlüğü ve Ba- kanlõk Teftiş Kurulu’nun kaldõ- rõldõğõnõ, mevcut bakanlõktaki 5 müsteşar yardõmcõsõnõn 2’ye, 15 birimin 10’a düşürüldüğünü, 25 genel müdür muavini ve 187 şu- be müdürlüğü, 119 il müdür yar- dõmcõlõğõ, 12 enstitüsü müdür yardõmcõlõğõ kadrosunun kaldõ- rõldõğõnõ kaydeden Çiçek, “Böy- lece bu kanunun yürürlüğe gir- mesi halinde kariyer uzmanlı- ğı sistemine geçilecek. Bakan- lığın benzer ve birbirini ta- mamlayan hizmet üreten bi- rimleri birleştiriliyor. Böylece büyük ölçüde kadro israfı ön- lenmiş oluyor. Böylece daha dinamik bir Tarım ve Gıda Bakanlığı’nın kurulması im- kânını getirmiş olacaktır” dedi. Çiçek, toplantõda AB açõsõndan önemli tarõm sektörüne ilişkin 3 önemli tasarõnõn da imzaya açõl- dõğõnõ söyledi. Çiçek, tasarõlardan biri olan Ulusal Bio Güvenlik ka- nun tasarõsõyla genetiğiyle oy- nanmõş gõdalara sõkõ denetim ge- tirileceğini söyledi. Yeni düzen- lemeye göre, Türkiye genelinde üretim planlamasõ yapõlacak, ge- netiği ile oynanmõş ürünler bebek mamalarõnda kullanõlamayacak. Kat Mülkiyeti Yasası.. Çiçek, geniş bir vatandaş kitlesi bakõmõndan merak edilen Kat Mülkiyeti Kanunu’nda yapõla- cak değişiklik konusunun da Ba- kanlar Kurulu’nda ele alõndõğõnõ belirterek kat irtifakõ tesis edilmiş yapõlar için gerekli evraklarõn ta- mamlanmasõ durumunda “resen kat mülkiyetine geçilme imkâ- nının” da getirileceğini belirtti. Çiçek, yasayõ TBMM tatile gir- meden geçirmeyi planladõklarõnõ söyledi. Bakanlõk, ilköğretim müfettişlerinin görev alanlarõnõ Anayasa Mahkemesi’nin kararõna aykõrõ olarak yeniden düzenledi MAHMUT LICALI ANKARA - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB), Anayasa Mahkemesi’nin MEB Teşkilat ve Gö- revleri Hakkõndaki Yasa’nõn 52. maddesindeki “ilköğretim müfetişlerinin görev alanları- nın yönetmelikle düzenlenmesine” ilişkin hükmü iptal etmesine karşõn, iptal hükmünün yeni düzenleme yapõlabilmesi için 1 yõl son- ra yürürlüğe girmesini fõrsat bilerek yeniden yönetmelik değişikliği yaptõ. Yapõlan deği- şiklikle “öğrenci yurtları”, “halk eğitim merkezleri” ve “öğretmen evleri” gibi pek çok önemli görev alanõ ilköğretim müfettiş- lerinin denetiminden alõndõ. MEB, 24 Mayõs 2009’da Resmi Gazete’de yayõmlanan “MEB İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği”nde yaptõğõ de- ğişiklikle ilköğretim müfettişlerinin görev alanõnda köklü düzenlemeler yaptõ. Anayasa Mahkemesi ise 5 Mart 2009 tarihinde “2008/3 Esas No’lu” kararõyla MEB Teşkilat ve Gö- revleri Hakkõndaki Yasa’nõn 52. maddesindeki “İlköğretim müfettişlerinin ve yardımcıla- rının görev, yetki ve sorumlulukları ile ça- lışma usulü, nitelikleri, yetişme şekli ve atan- malarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir” hükmünü iptal etmişti. İptal ka- rarõna karşõn, MEB bu konuda yeni bir dü- zenleme yapõlmasõ amacõyla “iptal hükmü- nün 1 yıl sonra yürürlülüğe girmesini” fõr- sat bilerek Yüksek Mahkeme’nin kararõna ay- kõrõ olarak yeniden yönetmelik değişikliği yaptõ. Anayasa Mahkemesi’nin kararõyla ilköğre- tim müfettişlerinin görev, yetki, sorumluluk- larõ ve atamalarõnõn yönetmelik yerine, tüzükle düzenlenmesi gerekirken, MEB’in yönetme- lik değişikliği yapmasõ tepki çekti. ÖĞRENCİ YURTLARI DENETİMDEN ÇIKTI Yönetmelik değişikliği ile çoğu tarikat ve ce- maatlerin elinde olan öğrenci yurtlarõnõn de- netimi ilköğretim müfettişlerinin görev ala- nõndan çõkarõldõ. Müfettişler Derneği Yönetim Kurulu Başkanõ Doğan Ceylan, yönetmelik değişikliğiyle ilgili yaptõğõ yazõlõ açõklamada, ilköğretim müfettişlerinin görev alanõyla ilgili 42. maddenin 2005 yõlõnda Danõştay tarafõn- dan iptal edildiği, 2006 yõlõnda yapõlan deği- şikliğin ise yürütmesinin durdurulduğunu anõmsattõ. İlköğretim müfettişlerinin görev alanõnõn 1999’daki ilk yönetmelikte belirtilen kurumlar olarak kabul edildiğini dile getiren Ceylan, MEB’in yaptõğõ son değişiklikle, “öğrenci yurtları”, “halk eğitim merkezle- ri”, “öğretmen evleri”, “rehberlik ve araş- tırma merkezleri”, “çıraklık (mesleki) eği- tim merkezleri”, “milli eğitim yayınevleri”, “hizmet içi eğitim enstitüleri”, “hizmet içi eğitim merkezleri”, “spor ve izcilik okulları” ile “gençlik ve izcilik eğitim tesisleri”nin ilk- öğretim müfettişlerinin görev alanõ dõşõna çõ- karõldõğõnõ kaydetti. Değişiklikle ayrõca teftiş bölgelerinin, teftiş gruplarõnõn ve grup başkanõnõn belirlenmesi- ne ilişkin valilik onayõ, milli eğitim müdürlüğü düzeyine indirildi. Böylece milli eğitim mü- dürlerinin onaylamamasõ durumunda ilköğ- retim müfettişleri yetki alanõndaki herhangi bir kurumu denetlemeyecek. Bu durumun da de- netimlerin artõk tamamen MEB’in kontrolüne girmesine neden olacağõ belirtiliyor. MEB yargõ kararõnõ dinlemedi . Eğitim-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Tuğrul Culfa, Anayasa Mahkemesi’nin görev alanının yönetmelik ile düzenlenemeyeceğini ilişkin kararı olmasına karşın MEB’in yönetmelik değişikliğiyle yaptığı düzenlemelerin hukuksuz olduğunu kay- detti. Culfa, ilköğretim müfettişlerinin valilikten onay alınması yerine bulundukları bölgedeki il ya da ilçe milli eğitim müdürlüklerine bağlanmasını ise kadrolaşmanın bir örneği olduğunu dile getirdi. Yapılan düzenlemeyle bundan sonra yapılacak in- celeme ve denetimlerdin nesnel olmayacağını belirten Culfa, “Denetimler siyasi ve partizanca yapılacak. Bu düzenlemelerin iptali için Eğitim-Sen ilgili hazırlıkları ya- pıyor. En kısa sürede dava sürecini başlatacağız” diye konuştu. EĞİTİM-SEN DAVA AÇACAK İlköğretim kayıtları başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İlköğretim okullarõna 2009-2010 eği- tim-öğretim yõlõ kayõt başvurularõ dün baş- ladõ. Başvurular Milli Eğitim Bakanlõ- ğõ’nõn internet sitesi üzerinden gerçek- leştirilecek. Kayõt başvurularõ Ulusal Ad- res Veri Tabanõ’ndaki adresler ve ço- cuklarõn MERNİS nüfus bilgileri esas alõ- narak internet üzerinden yapõlacak. Bu ka- yõt döneminden itibaren şehit ve gazi ço- cuklarõnõn yanõ sõra özel eğitime ihtiya- cõ olan çocuklar da istedikleri ilköğretim okuluna kaydolabilecekler. e-kayõtlar şu esaslar göz önünde bulundurularak ya- põlacak: Öğrenci yerleştirme komisyon- larõ oluşturulacak ve bakanlõğa e-okul sis- temi üzerinden gönderilecek ilçe bazlõ ad- res bilgileri komisyon tarafõndan grup- landõrõlarak öğrencilerin yerleştirilecek- leri ilköğretim okullarõ belirlenecek. 10 öğrenciden 9’u kaygõlõ Trakya Üniversitesi tarafından Edirne’de OKS’ye girecek 600 ilköğretim okulu ile ÖSS’ye gire- cek 200 lise öğrencisi arasında ya- pılan ankette, her 10 öğrenciden 9’unun genel sınav kaygısı taşıdığı ortaya çıktı. Lise öğrencilerinin yarıdan fazlasının dershaneye git- tiğini ve her dört öğrenciden biri- nin okul saatleri dışında bir işte çalıştığını ortaya koyan araştır- maya göre “Lise öğrencilerinin yarısının ailesi, sınava hazırlanma konusunda baskı yapıyor.” Başvurular internetten form doldurularak yapõlacak ‘ERMENİ TASARISI ENGELLENSİN’ Gönül’den ABD yönetimine çağrı ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - Savunma Bakanõ Vecdi Gö- nül, ABD Kongresi’nde Ermeni tezlerine yönelik ta- sarõnõn kabul edilmemesi için ABD yönetiminin ça- ba göstermesi çağrõsõnda bulundu. Washington’da düzenlenen Amerikan-Türk Kon- seyi (ATC) toplantõlarõnõn ilk gününde konuşma ya- pan Gönül, Ermeni lobisinin ABD Kongresi nezdin- de lobicilik faaliyetlerinden ötürü derin kaygõ duy- duklarõnõ ve Ermeni tezlerine yönelik tasarõnõn des- tekçilerinin 125 kişiye ulaştõğõnõ söyledi. Geçmişteki ABD hükümetlerinin bu tasarõyõ engellemek için ça- ba harcadõğõnõ söyleyen Gönül, Obama yönetiminin de bu tasarõnõn Kongre’de kabul edilmemesi için ça- lõşacağõnõ umduklarõnõ ifade etti. Gönül Türkiye-Er- menistan arasõndaki yakõnlaşma sürecinin önemine değinerek bunun Ermenistan’õn Rusya veya İran’la yakõnlaşmasõnõ önleyeceğini belirtti. Gönül ABD- Türkiye arasõnda savunma endüstrisine yönelik iş- birliğinin geliştirilmesinin de önemine dikkat çekti. Taşdeler: Savunma Ticaret Anlaşması önemli ATC toplantõlarõna katõlan Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanõ Korgeneral Nusret Taşdeler, ABD ile Türkiye arasõnda Savunma Ticaret Anlaş- masõ’nõn imzalanmasõnõn büyük fayda sağlayacağõnõ dile getirdi. Türkiye’nin jeostratejik ve “yumuşak güç” olarak önemine dikkat çeken Taşdeler, bölgede iki ülke arasõnda karşõlõklõ çõkarlar temelinde işbirli- ğine değindi. Türkiye için PKK’nin Irak’ta varlõğõ- nõn temel bir kaygõ olmayõ sürdürdüğünü ileten Taş- deler, ABD’nin Afganistan ve Pakistan’da yaptõğõ gibi Irak’õn kuzeyindeki PKK terörünün yok edilme- sinin büyük önem taşõdõğõnõ ifade etti. Taşdeler Ker- kük’e özel bir statü verilmesi ve bunun ABD çekil- meden yapõlmasõnõn önemine değindi. ATC toplantõ- larõna Boeing, Lockheed Martin, Sikorsy gibi ABD’li savunma sanayii şirketleri de katõlõyor. Tarõm ve Köyişleri Bakanlõğõ’nõn adõ Tarõm ve Gõda Bakanlõğõ olarak değişecek. Birçok kadro ve müdürlük kaldõrõlõrken kariyer uzmanlõğõ sistemine geçilecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle