25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
GÜLŞAH DURAK İstanbul’da iki gün boyunca süren Kafkasya konferanslarõnda geçen ağustos ayõnda ya- şanan savaşõn ardõndan Rusya’nõn, Abhaz- ya’nõn bağõmsõzlõğõnõ tanõmasõ ve sonrasõn- da yaşanan süreç tartõşõldõ. Konferansa katõ- lan akademisyenlerin büyük bölümü Koso- va’yla aynõ konumda olan Abhazya’nõn ta- nõnmamasõnõn çifte standart olduğunu söyledi. Eski ABD Başkanõ Bill Clinton’õn Kafkas- ya danõşmanõ ve Kanada McMaster Üniver- sitesi akademisyenlerinden Prof.Dr. John Co- larusso ise Gürcistan’õ destekleyen ABD’nin tavrõnõ eleştirerek “Washington’da halen kovboylara tapınanlar var. ABD’liler Rus- ları mahvedeceklerini sandılar ama ya- nıldılar. Gürcistan geri dönülmez şekilde Abhazya ve Güney Osetya’yı kaybetti ama ABD geri kalmış bir inatçılık göste- riyor” diye konuştu. Abhazya’nõn Dostlarõ İnisiyatifi ve Beşik- taş Belediyesi’nin organizasyonuyla Bilgi Üniversitesi’nde hafta sonu iki gün boyunca “Abhazya’nın Bağımsızlığı, Kafkasya İçin Gelecek Senaryoları” konulu konferanslar düzenlendi. İlk gün Londra Üniversitesi’nden Prof. Dr. George Hewitt’in başkanlõğõnda- ki oturumda Birleşmiş Milletler’de Temsil Edilmeyen Uluslar ve Halklar Organizasyo- nu (UNPO) Genel Sekreteri Marino Bus- dachin, Abhazya Devlet Başkanlõğõ Dõş Po- litika Danõşmanõ Viacheslav A. Chirikba, Abhazya Dõşişleri Bakan Yardõmcõsõ Mak- sim Gunjia birer konuşma yaptõ. Busdachin, defacto devletlerin güvenlik tehdidi olarak gö- rüldüğünü, bu konuda tek istisnanõn Kosova olduğunu, aynõ konumda olan Abhazya’ya çif- te standart uygulandõğõna dikkat çekti. Chirikba da Abhazya ve Gürcistan’õn hiç- bir zaman ortak birliktelik içinde olmadõğõ- nõ vurgulayarak “Abhazya, tanınması için uluslararası bütün kriterleri taşıyor. An- cak tanınmama nedeni hukuki değil, siyasi ve jeopolitik nedenler” dedi. Maksim Gun- jia ise Cenevre’de 15 yõl boyunca müzake- relerin sürdüğünü ve sonunda savaş çõktõğõ- na işaret etti. Bölgede “barış geliştirme sa- nayisi” olduğunu ifade eden Gunjia, “Ara- bulucular, Kafkasya’yı kendi kariyerleri- ne yazacak bir yer olarak görüyorlar. Bi- raz sorumluluk taşımalılar. Gürcistan’ın bir daha saldırmayacağına inanmıyoruz. Yeni bir saldırı düzenleneceğine eminim” diye konuştu. ‘KOVBOYLARA TAPINIYORLAR’ Konferansõn ikinci oturumunda söz alan Prof.Dr. John Colarusso da Gürcistan Dev- let Başkanõ Mihail Saakaşvili’nin ABD’nin kendisini destekleyeceğini düşünerek saldõ- rõ planlarõ yaptõğõnõ savundu. Colarusso, şunlarõ söyledi: “Washington’da halen kovboylara ta- pınanlar var. ABD’liler Rusları mahve- deceklerini sanıyorlar. Ancak müthiş Rus birliğini ve Kosova’nın bağımsızlığının ta- nınmasının ardından Putin’in çıkışını göz ardı ettiler. Soğuk Savaş döneminin duy- gusallığıyla hareket ettiler. Halen daha Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü des- tekliyorlar. Halbuki Gürcistan, Abhazya ve Güney Osetya’yı geri dönülmez şekil- de kaybetti. ABD geri kalmış bir inatçılık gösteriyor. 1991’de Gürcistan-Abhazya sa- vaşı sırasında Beyaz Saray’da çalışıyor- dum. Hiçbir şekilde Gürcistan’ı destek- lediklerini düşünmüyorum. Sadece tarihi sebeplerle Rusya’nın Avrasya’da etkili ol- masını istemiyorlar.” “Abhazya’nõn Bağõmsõzlõğõ, Kafkasya İçin Gelecek Senaryolarõ” konulu konferanslar dizisinde çeşitli ülkelerden akademisyenler ve siyasiler ABD ve Rusya’nõn Kafkasya politikalarõyla ilgili farklõ görüşler dile getirdi. CMYB C M Y B GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM “Medyokrasi”mizin Avrupa’da Batan Gemisi! Hiç kimse yarın kalkıp bizi “Avrupa Birliği’ne hiç- bir katkı yapmamış olmak”la suçlamasın! Bakın, Av- rupa seçimlerine bir hafta kala, neredeyse tek ba- şımıza, aralarında onca başka sorun yaşayan Fran- sa-Almanya yakınlaşmasından sorumluyuz. Sarkozy ve Angela Merkel hafta sonu yayımladıkları ortak bildiride, Avrupa’nın yumuşak karnı haline gelen Tür- kiye’nin adaylığına karşı “Avrupa’nın sınırlara ihtiyacı var, sonsuz bir genişleme mümkün değil” diyerek bir kere daha set çektiler. Fransızların “Le Journal du Dimanche”ı ve Almanya’nın “Die Welt am Sonn- tag” gazetelerinde iki gün önce yayımlanan ortak bil- dirinin bunun dışında tek ilginç vurgusu “kuralsız (ya- ni vahşi!) liberalizmin dibe vurduğu” ve bunun yeri- ne “sorumlu piyasa ekonomisi”nin gelmesi gerekti- ği itirafıydı. Yoksa bunlar dışında diğer paragraflar “güçlü ve koruyucu bir Avrupa, karşılıklı dünya dış ticareti veya devlet borçlarının gelecek nesillere bı- rakılmaması, ekolojinin korunması” gibi genel söy- lemlerden ibaretti. 2004’e dönelim tekrar; hani Avrupa vekillerinin el- lerinde tuttukları “Ja” “Si” “Evet” yazılarının Türk ba- sınına yaşattığı o büyük heyecana (!) dönelim… Ne oldu atıp tutan büyük yazarlarımıza, ya da anti-Ke- malizme hapsolmaktan başka bir performansı ol- mayan “akademisyen”lerimize? Şimdi sıkıntıdan evlerine mi kapanacaklar sandınız? Yok canım, hiç üzülmeyin onlara. Yine kanallarda turlamaya devam ederler! O günlerde beş yıl öncesinden şu dönem- de yaşadığımız her şeyi yazmış olan bizlere ise, yi- ne bu trajikomik sahneleri izleyip “ya sabır” çekmek düşecek... Bir “aydınlar” (!) ordusu düşünün ki; bı- rakın Ermeni, Kıbrıs ve Kürt sorunlarını, bırakın Gü- ney Kıbrıs ve Yunanistan’dan başlamak üzere bize ters bakan her ülkenin veto hakkını, Türkiye’yi yö- neten kadronun evimizde siyaseti ve onun ötesin- de günlük yaşamı nerelere taşıdıklarını görmekten acizler! Aynen geçmişte Türk Ceza Kanunu’nda şe- riatçı yayın ve gösterilere yasak getiren 163. mad- denin kaldırılmasının nelere malolacağını ya da sinsi planlarla Atatürkçülükten uzaklaştırılan Türki- ye’nin ana tutkalının sulanarak çözüleceğini göre- memiş olmaları gibi… (Tabii haykırışlarınızı da du- yar gibiyim, “onların çoğu tam tersine bunları gör- düler ama misyonları buydu” diye!) O günlerde de söylüyordum, bugün de tekrarla- yalım: Ne AKP gerçekten AB’ye girmek istiyor ne de AB gözle görülür hızda yobazlaşan Türkiye’yi ken- di içinde görmek istiyor! AKP yıllardır Avrupa’yı, ken- dini yurtiçinde dolu yağmurundan korumak için bir şemsiye, hatta bir savaş kalkanı olarak kullanıyor, AB de ayakta uyuttuğu Türkiye’yi “Gümrük Birliği” piyasa malzemesi olarak kullanıyor. Alan memnun satan memnun, dostlar alışverişte görsün durumları! Şimdilerde biraz makyaj akmaya başladı kaçınılmaz şekilde, hepsi bu! CHP o günlerde doğruları hatır- latıp “Avrupa’ya böyle 20 yıl beklemeyle ve serbest dolaşım hakkı verilmeden girilmez, girilecekse oya- landırılmadan, birinci sınıf ülke olarak ana kapıdan gi- rilir” şeklinde özetlenebilecek sözleri söylediği za- man, “medyokrasi”miz, yani medya demokrasisi- nin “mediocre”, vasat altı takımı, CHP’yi büyük bir hışımla AB ve çağdaşlık düşmanlığı ile suçluyordu. Onlara göre ülkenin gerçek anlamda tek reformcu, AB’ci, ilerici ve “modern mahrem” partisi AKP’ydi ve bizler, yani “kafası örümcek dolu statükocu ulusal- cılar” bunu göremiyorduk… İlerleyen süreçte, geç- mişte “medyokrasi” olarak tanımladığım takım, son bir-iki yılda iyice çirkinleşen siyaset sahnemizde ar- tık “liberal faşist”liğe terfi etti! Onlar artık AB yolunda ilerleyen türban demokratı AKP’nin eli maşalı gar- diyanı, gözü dönmüş avukatı ve gerekirse propa- gandadan sorumlu vurucu timi! Bu hafta Obama Avrupa’ya gelerek Almanya’da, ardından Fransa’da temaslar yapacak. Büyük ihti- malle “Türkiye’yi dışarıda bırakmayın” mesajı vere- cek. Onlar da diğer konuların yanında münasip dil- le Champs Elysees’de 100 bin türbanlı ve çarşaflı görmeye ve Irak’la komşu olmaya hazır olmadıkla- rını söyleyecekler… Aslında artık birilerinin Obama’ya Türkiye’yi de- mokrat dünyanın çizgilerinde tutmanın, öncelikle AKP iktidarının nihayete ermesi ile ulaşılır bir hedef ol- duğunu, Avrupa meselesinin ondan sonra gelebi- leceğini anlatması lazım! bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65 PERİHAN ERGUN Öykücü, gazeteci, yayıncı, avukat Naim TİRALİ’i 26 Ma- yıs 2009 gecesi Hakk’a yürü- dü. Rahatsızlığını bildiğim hal- de 24 Mayıs günü TYS, Ada Dostları Derneği, TFAD (Tru- va Folklor Araştırmaları Der- neği) birlikteliğiyle Sait Faik’i 31. kez anma gününde elim- de olmaksızın konukların ara- sında gözlerim TİRALİ’yi ara- dı. Çevresini yaşamı boyu öy- lesine aydınlattı ki.. sonsuz- lukta da nurlar içinde yataca- ğından hiç kuşkum yok. Onu II. Dünya Savaşı’nın en karanlık günlerinin sonları- na doğru kendisinin oluştur- duğu Yenilik Yayınları’nın Yenilik Dergisi’ndeki ürünle- riyle, öyküleriyle tanıdım. 47’le- rin Son Saati ile 50’lerin Var- lık dergilerinde de kalem oy- natıyordu. Anlatımı öyle sıcak ve kucaklayıcıydı ki, öyküleri- ni okumaya başladığınız za- man elinizden bırakamazdı- nız. Yenilik dergisinde gözüne çarpan yetenekli gençlere yer vererek onların heveslerini güçlendirmeyi de görev edin- mişti. Sait Faik, Oktay Akbal, Orhan Kemal, Cahit Sıtkı, Nahit Ulvi, Ahmet Kutsi Te- cer, A. Muhip Dıranas gibi daha birçok değere duyduğu hayranlık ve dostluklarla Yazın Dünyası’nın geleceklerinin ışıl- tısı olmuştu. Vatan gazetesinin sahip ve yöneticiliğiyle gaze- tecilikteki başarısını da kanıt- ladı.Yazko Yayınları’nın da et- kili üyesiydi. Kendisine bir söyleşimiz sırasında avukatlıkla 1961’de milletvekili oluşunu ve siyasete ısınamadığından ne- den hiç söz etmediğini, bu denli alçakgönüllülüğün ol- maması gerektiğini cüret ede- rek sorduğumda, “onlardan değil yazın yaşamından zevk aldığını” gene o yumuşak ta- vırlarıyla cevaplamıştı. 1996’da “Sait Faik 90 Ya- şında” adıyla derleyip oluş- turduğum ve Bilgi Yayınla- rı’nca basılan kitabın 4. Bölü- münde -Sanatçı Arkadaşla- rı’ndan Anılar-İzlenimler- Acılar başlığı içinde Naim Ti- rali’nin evrensel öykücümüz- le ilgili yazı 11 sayfayı kapsıyor. Kendisinin Paris’te hukuk dok- torası için bulunduğu, Sait’in kanamalı siroz sağrılığıyla ya- şamdan umudunu kestiği gün- lerde oraya gidip Tirali’yi kal- dığı otelde buluşunun acılı anı- larıyla naklediyor. “Sait Faik’in Pariste’ki Anlaşılmaz Beş Gü- nü” başlığıyla Varlık dergisin- de 1952’deki anlatımıyla dos- tunun sıkıntılı halini, hemen annesiyle haberleşmek istedi- ğini, beş günde oradan kaçıp Burgazada’sındaki evlerinde kalmayı yeğlediğini tüm duy- gusallığıyla çiziyordu. Değerli birçok yapıtı içinde en çok, doğum yeri olan Gi- resun’un Piraziz’i yer alır. Bu- nun dışında Sait’in “Bir insanı sevmekle başlar her şey” öz sözü çizgisindeki sevda te- malarındaki yazıları da çok etkili olmuştur. Adı “Aşka Ki- taksi” olan kitabı Orhan Erinç’le Öner Ciravoğlu’na esin kaynaklığı ederek, “De- mokrasiye Kitaksi” kitabını yaz- dırmıştı. Onu yitirmemizin acısına, bir de benim anma gününün yargunluğuyla artan sağrılığı- mın engeliyle Caddebos- tan’daki törene, sevgili kızı Zeynep’in çağırısına karşın gidemeyişimin üzüntüsü de eklendi. Başta ailesi olmak üzere yakınlarına, dostlarına, sevenlerine sabırlar dilerken, Naim Tirali’nin yapıtlarıyla hep yaşayacağına da içtenliğimle inanıyorum. İki yıl önceye kadar aralıksız katıldığı S. F. Abasıyanık gün- lerinde sanata, kültüre emek verenleri anarak gelecek ku- şaklara anlatılmasının bir görev olduğunu, bunu aralıksız sür- dürmemizden mutluluk duy- duğunu belirtirdi. Prens Ada- ları’nın her birinde yazın, resim yontu kapsamında ürünler ve- rerek yaşamış olanların da bu kapsama alınmasını dilerdi. Ada Dostları Derneği olarak biz bunu o günlerin Belediye Başkanı Can Esen’i uyarıp is- temde bulunarak, Sayın Ko- caeli Üniversitesi öğretim üye- si Nevzat Atalay’ın tasarım ve emeğiyle Büyükada’daki Atatürk Meydanı’na görkem- li Atatürk Anıtı’yla Adalarda yaşayıp ürün veren 100’ün üs- tündeki yazın, ilim ve sanat eh- linin isimlerini içeren abideyi yaptırtmıştık. Şimdiki yerel yö- neticiler de o abidedeki isim- leri okuyup başta Reşat Nuri, Nurullah Ataç, H. R. Gürpınar, Fazıl Aykaç gibi dört adaya ya- yılarak iz bırakanları adalılara ve sanat çevrelerine tanıtıcı et- kinlikleri kesintisiz yapsınlar ve övgüler alsınlar. Çünkü; onları sonsuza dek yaşatmak, beyni ve duyguları olanların görevle- ri kapsamındadır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com 2 Haziran Naim Tirali’yi de Yitirdik HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 2 HAZİRAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Balõkçõlõkta yemsiz kullanõlan olta. 2/ Köpek... Yat limanõ. 3/ Bir vidada iki diş ara- sõnda kalan çukur bölüm... Palamut balõğõnõn irisi. 4/ Korunmak için bir yere bõrakõlan eşya... Radyum elementinin sim- gesi. 5/ Deride sinirler boyunca birtakõm ağrõlõ fiskelerin dökülmesiyle beliren bir hastalõk... Akõl. 6/ Bir nota... Gü- ney Afrika Cumhuriye- ti’nin bir eyaleti. 7/ Holmiyum elementinin simgesi... Lahos balõğõ- na verilen bir başka ad. 8/ Haber toplama ve yayma işiyle uğraşan kuruluş... Mikroskop camõ. 9/ Genel binalarda erkeklere ayrõlmõş tuvaletlere yer- leştirilen ve işemeye yarayan yer... Fas’õn plaka imi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Kastamonu’ya özgü bir cins bulgur... Küçük yu- varlak biçime getirilmiş ilaç. 2/ Sözcüklerin hem bi- çimsel hem anlamsal tarihini ele alan dilbilim dalõ. 3/ Boru içindeki bir akõşkanõn akõşõnõ durdurmaya ya da serbest bõrakmaya yarar aygõt... İskambilde bir kâ- ğõt. 4/ İşaret... Olumsuzluk belirten bir önek... Afri- ka’da yaşayan bir antilop. 5/ Büyük fare... Kuran’da bir sure. 6/ Yaya kaldõrõmõ. 7/ Rus köylü topluluğu- na verilen ad... Biçem, üslup. 8/ Bir tür yabanmersi- ni... İyi yetişmiş, değerli kimse. 9/ Bir toprakta biri- ken sularõn çeşitli yollarla boşaltõlmasõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T A R A K D İ Ş A B A R A Z U M R İ T A L İ N E A R A K K İ L T K N A B E K A R Ç İ Y A B D O I R A K A M İ N N E E L N İ N O M A L T A O M 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com Nüfus cüzdanõmõ ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. AHMET METİN GENÇ Akademisyenler, Kosova’yõ tanõyan ülkelerin Abhazya’nõn bağõmsõzlõğõna soğuk bakmasõnõ eleştirdi ‘Abhazya’ya karşõ çifte standart’ Abhazya’nın Dostları İnisiyatifi ve Beşiktaş Belediyesi’nin organizasyonuyla Bilgi Üniversitesi’nde iki gün boyunca Kafkasya’nın dünü, bugünü ve yarını tartışıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle