18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 2 HAZİRAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Baykal’ın Referandum Önerisi.. CHP Genel Başkanı, Başbakan’ın yarattığı ma- yın krizine son noktayı koymuş. Çorum’da yaptığı konuşmada, mayınlı arazilerle ilgili yasa tasarısını “Yap-İşlet-Devret” seçeneği- ni koruyarak yeniden TBMM Genel Kurulu’na ge- tirmeye hazırlanan AKP’ye “Milletin onayı ol- madan böyle bir kiralama olamaz. Gelin refe- randum yapalım” diye meydan okumuş. Başbakan Erdoğan, bugün toplanacak olan AKP Meclis Grubu’nda yapacağı konuşmada bu meydan okumayı görmezden gelerek, olayı ken- di Hükümeti’nin de ne kadar vatansever olduğu- nu söyleyerek başka minderlere mi çekmeye ça- lışacak? Yoksa “sağduyu”nun, en akıllı cankurtaran si- midi olduğunu içine sindirerek, mayınlı arazi ko- nusundaki yasanın 2. maddesini muhalefet par- tilerinin önerileri yönünde değiştirmeye razı mı ola- cak? Keşke bir kez olsun sağduyunun çağrısına “evet” dese ve hem ülkenin hem de partisinin ge- leceğini tehlikeye atmamış olsa Erdoğan. Zira, par- lamento içindeki muhalefet partilerinin söz konusu yasa tasarısı karşısında sergiledikleri güç birliği, istenilirse çoğunluğun önünde, nasıl bir aşılmaz bent oluşturulabileceğini de gösteriyor. Genç politikacılara, iktidar çoğunluğunun her ka- pıyı açabilmek demek olmadığını da gösteren bu örneğin, 1980 öncesinde ve özellikle 70’li yıllar- da başarıyla ve sık sık kullanıldığını söylemek is- terim. Geçmiş Zaman Olur ki.. Obstüriksiyon olarak adlandırılan bu parla- mento içi engelleme yönteminin bizdeki başöğ- retmenleri şimdi üçü de hayatta olmayan Turhan Feyzioğlu, Coşkun Kırca ve Emin Paksüt idi. Başbakan Demirel’e adeta kök söktüren yön- temler ile nice seçim yasa tasarıları, DGM yasa ta- sarıları ya geri çevrilmiş; ya da çok gecikerek çı- kartılmıştı. AKP iktidarı, eminim mayınlı arazi tasarısının ya- salaştırılmasının görüşülmesini bir takvime bağ- larken CHP, MHP, DTP ve DSP’liler ile bağımsız üyelerin böyle akılcı ve inatçı bir direniş sergile- yebileceklerini düşünmediler. O direniş, iktidar par- tisinin sayıca da önemli bir milletvekili topluluğu tarafından da toplantılara katılmama yöntemi ile desteklenince, tasarıyı getirenler “zoru” aşmanın kolay olmayacağını görmüş oldular. Bu kadarla da kalınmadı. Alışık Olmadığımız Performans.. CHP Genel Başkanı Baykal, alışık olmadığımız bir performans sergileyerek sahaya indi. O ma- yınlı araziye giderek, topraklarını kullanamayan- ların vekarlı başkaldırılarının sözcülüğünü üstlendi. Sorunun, mayınları kimin temizleyeceği olmanın ötesinde, temizlenmiş arazinin oradaki topraksız köylülere verilmesi olduğunu tane tane anlattı. Kürt, ya da Arap veya Türk kökenli yurttaşların tümünün avukatı olmanın ana muhalefet liderine nasıl bir güç verdiğini kendi nefsinde denemiş ol- du Baykal. Araştırma şirketleri, sıcağı sıcağına bir nabız yok- laması yaparlarsa CHP’nin hem bugüne kadar adı- nın ağızlara alınmadığı o Güneydoğu Anadolu Böl- gesi’nde de, ülkenin öteki yörelerinde de nasıl bir yükselme gösterdiğini saptamış olurlar. Önemli olan bu yükselmeyi en azından muha- faza etmek. Ama daha da yukarıya doğru çeke- cek çalışmaları hem parlamento içinde hem de dı- şarıda sürdürmektir. Umarım Başbakan, mayınlar üzerindeki bu politika dansının nasıl oynanması gerektiğini an- layarak bugün kürsüye çıkmış olur. Partisinin yet- kilileri, öncelikle kendilerine destek vermiş olan o yöredeki seçmeni daha fazla küstürmek iste- mezler. Baykal’ın da önceki gün dediği gibi hem ülke- nin hem de AKP’nin geleceğini tehlikeye atmak- tan vazgeçerler. Ya da, Başbakan Erdoğan, sık sık kullandığı “milli irade” kalkanını bu kez bu yasanın referan- duma sunulması için kullanmak cesaretini ken- disinde görür ve muhalefet liderinin hodri meydan çağrısına evet diyerek meydanlara çıkar. Hal- koylaması yapar. Ne mi olur? Onu sandık gösterir. Belki de ülke için en hayırlısı olur. Kendi düşen ağlamaz çünkü. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] TÜREY KÖSE ANKARA - DSP’nin son kurultayõnda ge- nel başkanlõğa seçilen Masum Türker, yeni dönemle ilgili olarak “Rahşan Ecevit rehbe- rimizdir, elini öpüp tavsiyelerini alaca- ğız”, “Partide bölünme yok, toparlanma var”, “Partide genel af ilan edeceğiz”, “CHP kardeş parti ama solda birlik gün- demimizde yok; alternatif yaratma birliği var” mesajlarõ verdi. Ergenekon soruşturmasõyla ilgili olarak “Bir gün beni de alabilirler” diyen Türker, Bülent Ecevit’in Başkent Üniversitesi Has- tanesi’nde yattõğõ dönemle ilgili savlar konu- sunda da “Ben Sayın Mehmet Haberal’ın ki- şi olarak böyle bir komplo içinde olacağı- nı tahmin etmiyorum. Çok değerli bir in- sandır, Ecevit’i de sever” görüşünü dile ge- tirdi. DSP genel merkezinde Bülent Ecevit’in kol- tuğunda bugün eski devlet bakanõ Masum Tür- ker oturuyor. Türkiye Serbest Muhasebeci Ma- li Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Oda- larõ Birliği Başkanlõğõ’na aday olmak için DSP genel sekreterliğinden istifa eden Türker, par- tiye “genel başkan” olarak döndü. Türker; Rahşan Ecevit, Bülent Ecevit, Necdet Kara- baba ve Zeki Sezer’den sonra DSP’nin 5. ge- nel başkanõ. (1987 seçimlerinde DSP Meclis’e giremeyince Ecevit genel başkanlõktan istifa etti. O dönemde genel başkanlõğa getirilen Nec- det Karababa, bir süre sonra Ecevitler’le ters düşerek istifa etti. Karababa’nõn adõ partinin resmi internet sitesinde genel başkanlar ara- sõnda anõlmõyor.) Karababa’yõ unutmayan Türker, Sezer’in istifasõndan sonra bir süre ge- nel başkanlõğa vekâlet eden Saffet Başa- ran’õ da ekleyerek “6. genel başkan” oldu- ğunu söylüyor. Türker, DSP kurultayõ ve par- tinin geleceğiyle ilgili sorularõmõza şu yanõt- larõ verdi: ‘SEZER ‘YOKUM’ DEDİ ADAY OLDUM’ - DSP, kurultaya giderken “Rahşan Ecevit” ve “Zeki Sezer” yanlıları diye iki- ye bölünmüş görünüyordu. Siz, Sezer’in ge- nel sekreteriydiniz. Sonra o ekip de bölün- dü. DSP, bu bölünmüşlük görüntüsünden kurtulabilecek mi? - Kurultaya bölünmeyle gitmedik. Kurultay sürecine girene kadar parti yekvücut Sayõn Ze- ki Sezer’in başkanlõğõndaydõ. Sayõn Sezer seçim sonuçlarõnõ gerekçe göstererek istifa et- ti. Bundan sonra, vazgeçirme ya da yeniden aday olmasõnõ sağlama süreci oldu. PM’de Sa- yõn Sezer’e, aday olursa destek olacağõmõ, ama “yokum” derse aday olacağõmõ daha ilk gün- den belirttim. Siyaset boşluk kabul etmez. Adaylõğõ düşünmüyorum, dedi. Bunun üzeri- ne adaylõğõmõ açõkladõm. Aynõ gün Rahşan Ha- nõm da bir aday açõkladõ. Taraf olunca benim ayrõca ona gidip görüşmeme gerek kalmadõ. ‘ÖNÜMÜ KESMEYE ÇALIŞTILAR’ - Rahşan Ecevit, Zeki Sezer ve sizi kas- tederek “DSP’yi Ecevit çizgisinden uzak- laştıran ve partiyi renksizleştiren her iki is- min de partimize bir kazanç sağlamayaca- ğı ve halkımızda bir umut oluşturamaya- cağını düşünüyorum” demişti... - O Rahşan Hanõm’õn kalemine benzemiyor... Rahşan Hanõm bizim için her şeyi söyleyebi- lir, söyleyeceği her şeyden ders çõkarõrõz... - Zeki Sezer aday olmaya karar verince, tekrar görüştünüz mü? - Zeki Bey kurultaya birkaç gün kala, aday olmaya karar verdim, sen vazgeçer misin, de- di. Hayõr, dedim, siyaset oyun değil. Partinin 6 adayõ vardõ. Mevcut genel başkan güçlü var- sayõlõr. Rahşan Ecevit’in adayõ da güçlü var- sayõldõ, ama örgütün adayõ bendim. Bir bölünme, kopma olmamõştõr. Bir tek ar- kadaşõmõz Tayfun İçli partiden istifa etti. Ben kendisiyle görüştüm, istifasõnõn bana karşõ ol- madõğõnõ ifade etti. Ayrõlma gerekçesi kurul- tayda yaşadõklarõdõr. Aynõ durumlarõ ben de ya- şadõm. Hatta daha ağõrõnõ yaşadõm. Benim kay- dõmõ silmişlerdi. Belgeleri buldum. Önümü kes- meye çalõştõlar. Mikrofonu kestiler, sesim çõkmadõ. Ama bunlar kongrelerde olağan şey- lerdir. Çünkü güçlüyseniz sizden çekinirler. De- ğerli arkadaşõm Tayfun İçli, kendini ifade et- me imkânõ bulamadõğõ için, hak etmediği oy- larõ aldõ. Ona yapõlan haksõzlõktõr. Ben de ay- nõ muameleye maruz kaldõm. Kendisinden özür diliyorum, yüz yüze de görüşeceğiz. DSP için değerli bir kişidir, ayrõlmõş kabul etmiyorum. Diğer milletvekili arkadaşlarõmõzla da bir araya geleceğiz. TBMM Başkanlõğõ’na baş- vurduk, haftada bir gün grup odasõnõn bize tah- sis edilmesini istedik. DSP’nin koltuğuna oturan Türker, kendi yolunda yürüyüp AKP’ye alternatif olacaklarõnõ söyledi ‘Soldabirlikhedefimdeğil’ - DSP’nin ideolojik olarak CHP’den önemli bir farkı var mı? - CHP bizim için kardeş partidir. CHP’nin lideri- ne saygõ duyarõm, iyi bir politikacõ ve devlet adamõ- dõr. Ama biz kendi yolumuzda yürüyeceğiz. Solda birlik bir hedef ve olasõ bir faaliyet değildir, olma- yacaktõr. Hedefimizi iktidara talip olma noktasõnda belirledik. Ben iktidarla boy ölçüşeceğim. Benim hedefim muhalefet değil. Kamuoyunda memnun ol- madõğõ halde, oyunu yine AKP’ye vermek zorunda olanlar “Başka parti yok ki!” diyor. Ben o başka partiyi yaratabilecek bir anlayõş içindeyim, alterna- tifi yaratma birlikteliğini sağlamaya çalõşõyorum. Benim solda birlikle ilgim yok. Ben zaten solum. Benim birlikteliğim, var olan iktidara alternatif ya- ratma birlikteliği. DSP’nin farklõ bir parti olduğu- nu, bir cazibe merkezi olduğunu göstereceğiz. - Bülent Ecevit, ölümünden önce “sağlı, sollu işbirliği için” girişimler başlatmıştı. Siz bu anla- yışı paylaşmıyor musunuz? - Partimizin çatõsõ altõnda bunu yapacağõz. Kaldõ ki araştõrmalar, bir partinin başka bir partiyi des- teklemesi, kendisini seçimden alõkoymasõ duru- munda kendisine gelecek oyun yüzde 70’ini kay- bettiğini gösteriyor. - Siz CHP ile seçim işbirliğine de karşıydınız, hatta milletvekili adayı olmadınız... - Ben hakkaniyet içinde olmasõnõ istiyordum. Aday olmadõm ama o tarihten sonra genel sekre- terliğe gelince de o işbirliği iyi semere versin diye şehir şehir gezdim. CHP, DSP, SHP bir araya gel- diği zaman 1 artõ 1 artõ 1 eşittir 3 olmuyor. DSP farklõ bir partidir. Bizim inançlara saygõlõ laiklik söylemimizi reddedenler, bugün bunu söylüyorlar. DSP olarak yeni tanõmõmõzõ ortaya koyduk. DSP; demokratik solcu -bu Ecevit’in yolunda olmaktõr-, Atatürk yolunda, halkçõ, çağdaş, demokratik, ulu- salcõ ve devrimci bir partidir. Biz iktidara talibiz. Bu hedefimizi gerçekleştirirken, kardeş parti olan CHP ile birlikte iktidar ortağõ da oluruz, parlamen- toda her türlü işbirliğini de sürdürürüz. ‘YETERLİ PARAMIZ YOK’ - DSP’nin parası çok konuşuldu. Sezer, istifa ederken 76 trilyon lirayla devraldıkları partinin kasasında 29 trilyon lira kaldığını açıkladı. Bu harcamalarla ilgili eleştirileri nasıl değerlendiri- yorsunuz? - Şu anda bana devredilecek para 28 trilyon ci- varõnda, bayağõ da borç var. Bu para yeterli bir para değil, seçime hazõrlanmak için 150 trilyon lira para lazõm. Yeni yönetimin en önemli görevlerin- den biri finansman sorununu çözecek bir yaklaşõm içinde olmaktõr. Sayõn Sezer’e bu konuyla ilgili olarak yöneltilen eleştirileri onaylamõyorum. 3 bin noktayõ açõk tutacaksõnõz, elektrik-su parasõnõ, kira- yõ vereceksiniz, tanõtõm faaliyetleri var, ayrõca ku- rultaylar geçireceksiniz. Bu 5 yõlda harcanan para, AKP’nin seçimde harcadõğõ paranõn yüzde 15’inin altõndadõr. - Rahşan Hanım’la görüştünüz mü? - Randevu isteyeceğim, gidip elini öpeceğiz, tavsiyelerini alaca- ğõz. Rahşan Hanõm bizim için üs- tün bir kişilik, parti ideolojisinde ciddi bir rehberdir. Seçim sürecinde elbette tercihte bulunabilir, hakkõ- dõr, bir kurucu olarak daha da has- sastõr. Partiyi yönetirken onun var- lõğõnõ hep hissedeceğiz. - Rahşan Ecevit, kurultay son- rasında yakın çevresine “Müca- deleye devam, hedefimiz olağan kurultay” mesajı vermiş... - Direkt ağzõndan duymadõğõmõz için değerlendirme yapmayaca- ğõm. Seçimlerden önce bir olağan kurultay var. Biz elimizden geldi- ği kadar erkene almaya çalõşacağõz. Ben bu süreçte partide bir genel af çõkarmayõ, partiyi kendi içinde da- ha bir toparlamayõ düşünüyorum. - DSP “Bülent Ecevit’in, Ecevitler’in partisiydi, artık mis- yonunu doldurdu” yorumları hakkında ne düşünüyorsunuz? - DSP, Ecevit’in partisidir ve öyle kalmaya devam edecektir. DSP, Ecevit’in çağdaş, gelişme- ye açõk, devrimci çizgisinde de- vam edecektir. DSP’DE GENEL AF İLAN EDECEĞİZ - Ecevit’in Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde yattığı günlerle ilgili bazı savlar ortaya atıldı. Bu savlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? - Sayõn Ecevit’in sağlõğõyla ilgili ra- por alõnmasõyla ilgili birçok komplo medyaya yansõdõ. Ama ben Sayõn Meh- met Haberal’õn kişi olarak böyle bir komplo içinde olacağõnõ tahmin etmiyo- rum. Hastanenin tutumuyla ilgili yo- rumlar vardõ. Bence söylendiği gibi de- ğildir, ama bir arkadaşõmõn bizim bil- mediğimiz bilgileri varsa bilemem. Bil- diğim kadarõyla Sayõn Haberal ülkesini seven biridir, Ecevit’i de sever, kendi- sini cumhurbaşkanlõğõ adaylõğõna uygun gördüğü için şükran hissi içinde oldu- ğunu söylemiştir. Sayõn Haberal çok değerli bir insandõr, doktor olarak her şeyden evvel insanlarõ seven biridir. ‘HABERAL’IN KOMPLO İÇİNDE OLACAĞINI TAHMİN ETMİYORUM’ Hedeflerini iktidara talip olma noktasında belirle- diklerini söyleyen DSP Genel Baykanı Türker, “Benim solda birlikle il- gim yok. Ben zaten so- lum. Benim birlikteliğim, var olan iktidara alterna- tif yaratma birlikteliği” dedi. Rahşan Ecevit’in elini öpüp tavsiyelerini alacaklarını söyleyen Türker, Ergenekon so- ruşturmasıyla ilgili ola- rak “Bir gün beni de ala- bilirler” diye konuştu. ‘Birgünbenidealabilirler’ - Kürt sorununun çözümü için ta- rihsel fırsatlardan söz ediliyor. Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsu- nuz? - Güneydoğu hem geri kalmõşlõğõ ya- şõyor, hem etnik sorunlar var. Feodol yapõdan kaynaklanan sorunlar var. Do- ğu ve Güneydoğu sorunu var, onun alt kümesi olarak Kürt sorunu var. Kürtle- rin kendini ifade etme özgürlüğünün kõ- sõtlanmasõ çok önemli. Yüzde 10 seçim barajõ Kürtlerin kendini ifade etme öz- gürlüğünü ortadan kaldõrõyor. Baraj yüzde 1’e kadar düşürülmeli, hatta sõfõ- ra indirilmeli. Her kesimin, her farklõ düşüncenin kendini ifade edebilmesi gerekir. Kürt kökenli arkadaşlarõmõz ba- raj nedeniyle bağõmsõz aday oldular, çok yüksek oyla geldiler. Kürt sorunu- nu çözmenin birinci yolu, kendilerini ifade etme, örgütlenme özgürlüklerini engelleyen seçim barajõnõn düşürülme- sidir. İkinci yolu da ekonomik ve sosyal dağõlmayõ önleyebilecek önlemler alõn- masõdõr. İş, aş yaratõlabilir, çalõşanlarõn mülkiyet edinme haklarõ sağlanõr ve ör- gütlenebilirlerse Kürt sorunu ortadan kalkar. Sayõn Cumhurbaşkanõ’nõn söz ettiği fõrsat nereden kaynaklanõyor, içi doldurulmuş değil. - Ergenekon soruşturması hakkında ne düşünüyorsunuz? - Beni de alabilirler, demiştim. Hâlâ diyorum. Türkiye’de güç olanlara, güce ortak olmak, alternatif olmak isteyenle- re karşõ bir operasyon olarak değerlen- diriyorum. Kuşkusuz içinde bazõ ger- çekler var. Belki bugüne kadar bir yüz- leşme gerçekleştirmediğimiz bir konuda bunlar olabilir. Ama bu şekilde yapõl- masõnõ doğru bulmuyorum. İlhan Sel- çuk’un çok polisiye bir yaklaşõmla göz- altõna alõnmasõ sürecini içime sindire- bilmiş değilim. Kimler darbe yapabilir diye sõralama yaparsõnõz, sonuncu ola- bilecek Mustafa Balbay’la ilgili olanla- rõ anlamõş değilim. Gazetecilik süre- cimde, birlikte seyahatlerde bulunmuş ve onun sevgi dolu, ulusalcõ yüreğini bilen biri olarak anlamõş değilim. Bu arkadaşlarõ, değerli insanlarõ mafyayla ilişkisi olanlarla aynõ kefeye koymak çok üzüntü vericidir. Ben iktidarõ hedef- leyen bir kişi olarak genel başkanlõğa geldim. Bu hedefle bir gün benim de zor olacağõmõ görüp “nasıl olsa dokunul- mazlığı yok” diye, bir ara halkõn kafa- sõnõ karõştõralõm diye alabilirler. O gün beni halk yalnõz bõrakmasõn diye bu- günden söylüyorum, bir gün beni de alabilirler, diye. Her türlü komplolar olabilir. ‘AKP’yle boy ölçüşeceğim’ ‘KÜRT SORUNUNDA İKİ ÇÖZÜM YOLU’ ‘Kanadoğlu için talimat yok’ İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - Yar- gõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğlu’nun Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda şüpheli sõfatõyla ifadesinin alõnacağõ yönündeki iddialar yalanlandõ. İstanbul Cum- huriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz Engin, gaze- tecilerin sorularõnõ “Yalan, uydurma... Yok öy- le bir şey” diye yanõtladõ. Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ da, “talimat bürosuna ulaşmõş herhangi bir talimat olmadõğõ” yanõtõnõ verdi. ‘Mustafa’ya takipsizliğe itiraz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn, gazeteci Can Dündar hakkõnda, “Mustafa” adlõ belgeselinde “Atatürk’ün aşağõlandõğõ, hakkõndaki bilgilerin eksik ve yanlõş aksettirildiği” gerekçesiyle yü- rütülen soruşturma sonucu verdiği takipsizlik kararõna itiraz edildi. Şikâyetçi Ali Berham Şahbudak, itiraz dilekçesini Sincan Ağõr Ceza Mahkemesi’ne iletilmek üzere Ankara Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’na sundu. Dilekçede, “Bi- lirkişi raporunda, suçun işlendiği yolunda şüp- henin varlõğõ ortadadõr” denildi. Filiz Kalaycı’nın tutuklanması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “Terör örgütüne üye olduğu” iddiasõyla 27 Mayõs 2009’da tutuklanan İnsan Haklarõ Derneği (İHD) Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Filiz Kalaycõ’nõn tutukluluğuna itiraz edildi. Kalay- cõ’nõn avukatlarõ tutukluluk kararõnõn kaldõrõl- masõna yönelik dilekçeyi Ankara 11. Ağõr Ce- za Mahkemesi’ne sundu. Türker ‘Partide bölünme yok, toparlanma var’ dedi. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle