21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Ortadoğu’da Bir Şeyler Oluyor- III Ortadoğu’da gelişmeler giderek hızlanıyor. Lüb- nan ve İran seçimleri yaklaşırken İsrail ve Sünni Arap rejimlerinin kaygılarının giderek arttığı, dikkatlerin Hizbullah üzerinde yoğunlaşmaya başladığı gö- rülüyor. Cumartesi günü, Der Spiegel’in Ortado- ğu ve siyasetinin ortasına adeta bir bomba gibi dü- şen, “Hariri suikastının arkasında Hizbullah var” id- diası da bu yoğunlaşmanın bir göstergesi. Zamanlama çok ilginç Bölgedeki, özellikle Lübnan kavşağında şekil- lenen son gelişmelere bakınca, ortaya kaygı ve- rici bir görüntü çıkıyor. Lübnan’da bir İsrail casus ağı ortaya çıkarıldı. Mısır yönetimi, rejime karşı et- kinlik gösteren 47 kişilik bir Hizbullah hücresini tu- tukladığını açıkladı. Mısır’ın savlarını reddeden Hiz- bullah, aslında Hamas’a yardım için silah kaçak- çılığı yapmakta olduklarını açıklamakta hiçbir sakınca görmedi. İsrail hava kuvvetleri, İran’ı he- def aldığı ileri sürülen tatbikat düzenledi. Bu haf- ta İsrail ordusu, bir taraftan Hizbullah, Suriye ve Hamas’la savaş, diğer taraftan İsrail’deki Arap- ların ayaklanması bağlamında alınacak eşza- manlı önlemlere yönelik “Dönüm Noktası -3” (Lübnan, Gazze, -E.Y) adlı bir simülasyon ger- çekleştiriyor (Yedioth Ahranot, 25/05). Hizbullah, İsrail’in yeniden bir savaşa hazırlandığını ileri sürüyor. ABD Başkan Yardımcısı Biden’in geçen hafta gerçekleşen Lübnan ziyareti Robert Fisk’e göre “Hizbullah’ı durdurmayı amaçlıyordu” (The Independent, 23/04). İsrail Başbakanı Natenya- hu da zaten Obama’ya Hizbullah’ın bir seçim za- feri olasılığının “tehlikeli” ve “kaygı verici” olduğunu söylemişti (Jerusalem Post, 24/05). Hizbullah da Biden’in ziyaretini Lübnan’ın içişlerine doğrudan bir müdahale olarak yorumladı. Der Spiegel’in yorumunu da Hizbullah’ın seçim şansını azaltmaya yönelik bir adım, Lübnan’ın içişlerine doğrudan bir müdahale olarak da yo- rumlamak olanaklı. Çünkü Der Spiegel’in iddia- ları, Lübnan’ın zaten çok hassas etnik siyasi den- gelerini bozarak, yeniden bir iç savaş dinamiği- ni harekete geçirebilecek nitelikte. Bu nedenle, Lübnan, liberal eğilimli gazetesi The Daily Star’ın başyazısında, Spiegel’in esas olarak cep telefonu kayıtlarına dayanarak oluşturulan savlara, Hariri ile Hizbullah’ın bir popülarite yarışı içinde olduğuna ilişkin (Lübnan iç siyaseti göz önü- ne alındığında, geçersizliği kolaylıkla görülebilecek) bir senaryoya dayanan yorumunun zamansız ve sorumsuz olduğu saptanıyor, “Mürekkep akıtmak kan akıtmaya benzemez” deniyordu. ‘Şii tehlikesi…’ Spiegel’in savlarını, Lübnan seçimlerini daha iyi anlamlandırabilmek için, daha geniş bir bağlam için- de, Amir Taheri’nin, “Büyük Ortadoğu oyunu” de- diği “durum” içinde değerlendirmeyi deneyebiliriz. Bu “durumun” son yıllardaki en önemli bileşenle- rinden biri hiç şüphe yok ki, gelişmekte, daha doğ- rusu inşa edilmekte olan Sunni-Şii saflaşması. Bu saflaşmanın bir amacı İran’ın bölgedeki etkilerine karşı bir blok oluşturmaksa bir diğer amacının da “ortak İran tehlikesine karşı” bir İsrail Arap ittifakı oluşturarak Filistin sorununu bunun içinde, gün- demin arkalarına bir yerlere iterek eritmek. Bu bağlamda, Mısır, Yemen, Fas, Suudi Ara- bistan, Ürdün gibi Sünni yönetimleri her yerde Hiz- bullah’ın parmak izlerini, dolayısıyla İran etkisi gö- rüyorlar (Associated Press 21/05), ülkelerindeki Şii nüfusa karşı gittikçe daha kuşkucu ve baskıcı po- litikalar benimsiyorlar. Amir Taheri’nin yorumuna göre bu “büyük oyunun” içinde Lübnan, “kontrol edenin sonucu belirleyeceği bir piyon olarak, coğrafi çapıyla orantısız büyüklükte stratejik bir önem kazandı” (As- harq Alawsat, 23/05). Tahiri, Hizbullah’ın 7 Hazi- ran seçimlerini kazanması halinde, İran rejiminin içeride ve bölgede daha da güçlenmesini bekli- yor. Lübnan’ın Hizbullah’ın kontrolüne girmesi, İran’ın donanmasını, 1500 yıl sonra ilk kez Ak- deniz’e getirmesine olanak sağlarken Rusya’nın Suriye limanlarını kullanmasını kolaylaştıracak. Özetle Ortadoğu’da gelişmeler hızlanıyor siya- set gittikçe ısınıyor. Sizi bilmem ama, ben bu tar- tışmaları izlerken “stratejik derinliğinin” bilincine nihayet vararak bu bölgede, ABD, İsrail, “Arap dünyası” ve İran’ın yanı sıra, artık önemli bir oyun- cu haline geldiği ileri sürülen Türkiye’nin adını arı- yorum. Ama nedense bir türlü bulamıyorum. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, DTP’lilerin davasõnda ‘Meclis’in yanõtõnõ’ bekleyecek İfade krizi 4 ay ertelendiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, başka illerde yürüyen davalarõ kapsamõnda, talimatla ifa- de vermeleri için davetiye gönde- rilen ancak duruşmalara katõlma- yan DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Eşbaşkan Emine Ayna ve Grup Başkanvekili Selahattin De- mirtaş’õn ifadesinin alõnmasõ için Meclis’in yanõtõnõn beklenmesine karar vererek, duruşmayõ 29 Ey- lül’e erteledi. İfade vermeye gitmedikleri için DTP’lilerin polis zoruyla getirilmesi olasõlõğõnõn belirdiği süreçte yaşa- nan kriz, Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin erteleme kararõyla 4 ay ötelendi. Ankara 11. Ağõr Ce- za Mahkemesi’ndeki dünkü du- ruşmaya Ahmet Türk, Emine Ay- na ve Selahattin Demirtaş yine ka- tõlmadõ. Mahkemenin duruşma za- bõtlarõnda, “Sanıklar Türk, De- mirtaş ve Ayna hakkında TBMM Başkanlığı’na yazılan müzekke- relere 22 Mayıs 2009 tarihli bil- gi mahiyetinde cevap verildiği; cevaplarda, milletvekillerinin sekreterlerine yazının ulaştırılmış olduğu, ancak adı geçen millet- vekillerinin çalışmaları dolayı- sıyla sık sık Ankara dışında bu- lunduğundan kendilerine ulaştı- rılamadığı, gerekli işlemler ta- mamlandığında mahkemeye bil- gi verileceğinin bildirildiği” kay- dedildi. Cumhuriyet Savcõsõ, TBMM Başkanlõğõ’na yazõlan mü- zekkere cevabõnõn beklenmesini istedi. Mahkeme heyeti, TBMM Baş- kanlõğõ’na yazõlan müzekkerenin akõbetinin sorulmasõna ve aynõ ya- zõ ile yeni duruşma günü ve saati- nin bildirilmesine karar vererek, ta- limat duruşmalarõnõ 29 Eylül 2009 tarihine erteledi. Ahmet Türk’ün İstanbul 9. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin, Emine Ay- na’nõn Adana 8. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nin ve Selahattin Demir- taş’õn da Diyarbakõr 5. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin talimatlarõ doğ- rultusunda ifadelerinin alõnmasõ gerekiyor. Mahkeme DTP’lilerin ifade vermesi için Meclis Baş- kanlõğõ’ndan yardõm istemiş, Mec- lis Başkanõ Köksal Toptan da hukuki inceleme başlatmõştõ. 1994 yõlõnda DEP milletvekillerinin Meclis kapõsõnda gözaltõna alõndõ- ğõ sahnelerin tekrarlanmamasõnõ is- tediğini belirten Toptan, hukuk- çulara anayasanõn 14. maddesini de incelettirmişti. Bahçeli: Sınır namustur ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Ge- nel Başkanõ Devlet Bahçeli, partisinin grup top- lantõsõnda son dönemde tartõşõlan “Kürt açılımı” söylemleri ile mayõn tasarõsõnõ eleştirdi. AKP hü- kümetinin iktidara geldiği günden bu yana terör ve bölücülüğü ortadan kaldõrmaya dönük fõrsatla- rõ “heba” ettiğini belirten Bahçeli, isim verme- den gazeteci Hasan Cemal’i kastederek “İktidar bugün Kandil’den gelen kuryelerin mesajları- nı uygulamaktan başka çaresinin kalmadığı bir darboğaza, kendi ayakları ve rızası ile gir- miştir” dedi. Erdoğan’õn başlattõğõ etnik kimlik söylemi ne- deniyle bugün okullardaki andõn kaldõrõlmasõ ve “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün silinmesi- nin tartõşõlmaya başlandõğõnõ belirten Bahçeli, “Bu çürü- menin sonunun Türkiye’nin adının ve İstiklal Marşı’nın tartışılmasına kadar varaca- ğını” söyledi. AKP “himayesi ve şemsiyesi altındaki siyasi çözüm lobisinin” son dönem- de üzerinde çalõştõğõ açõlõm paketinin PKK’nin talepleri- nin aşamalõ olarak karşõlanma- sõnõ amaçlayan bir süreç ola- cağõnõn anlaşõldõğõnõ belirten Bahçeli, “Kırk katırla kırk satır arasına sıkıştırılan Türkiye’nin ehvenişe- ri seçmesinin ancak yıkım ve dağılma bedeli olarak ödeneceğini” ifade etti. Bahçeli son dönemde mayõn temizleme tasarõ- sõyla ilgili tartõşmalara dikkat çekerek, kendileri- nin mayõn temizlenmesine değil, mayõn temizlen- mesi ile işletme işinin tek bir elden yaptõrõlmasõ ve bu işin yabancõlara havale edilmesine karşõ ol- duklarõnõ anõmsattõ. Mayõn temizleme ile araziyi tarõm amaçlõ kullanma gibi iki ilgisiz konunun neden bir arada değerlendirilmek istendiğini so- ran Bahçeli, Erdoğan ve AKP’ye “Gelin bu ka- nunu geri çekin. Türk milletinin, Türk devleti- nin menfaatlerine olacak şekilde yeniden dü- zenleyin” dedi. Bütün sõnõrlarda “Hudut milli bir namustur”, “Hudut milli namus ve şerefin korunduğu yerdir” tabelalarõ yer aldõğõna işaret eden Bahçeli, “namus ve şerefin 44 yıllığına ya- bancılara emanet ve havale edilmek” istenme- sinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. ‘Rumlar ve Ermenilerle aynı safta’ Erdoğan’õn mayõn tartõşmasõyla ilgili yaptõğõ “farklı etnik kimliklerin kovulduğu ve bunun faşizan yaklaşım olduğu” yönündeki sözlerine de sert tepki gösteren Bahçeli, şunlarõ söyledi: “Bu konuda Türkiye ile hesaplaşmak isteyen Rumlar ve Ermenilerle aynı safta yer alması Türkiye için büyük bir talihsizlik, kendisi için ise altından kalkılamayacak kara bir lekedir. Başbakan bu sözleri ile ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diyenlerle aynı noktada buluşmuştur. Bu kafa yapısı artık belli olmuştur. Bu Lozan’ı sorgu- layan, Sevr’i imzalayan ve hatta Kurtuluş Sa- vaşı verdiğimiz için pişmanlık duyan, tarihi- mizi lanetleyen işbirlikçi zihniyetin günümüze kadar uzanmış tipik bir örneğidir.” DTP lideri, krizi yaratanõn yerel mahkemelerin kararõna itiraz eden Adalet Bakanlõğõ olduğunu söyledi Türk: Sorumlusu biz değiliz Yargõlama kararõnõn hukuksuz olduğunu ve ifade vermeyeceklerini söyleyen Türk, CHP lider Baykal’a da Kürt sorununun çö- zümü için 1990’lardaki sosyal demokrat çizgisine geri dönmesi çağrõsõ yaptõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasanõn 14. maddesinden açõlan davalar nedeniyle “zor- la ifade” krizinin odağõnda yer alan DTP lideri Ahmet Türk, “seyahatte oldukları” için ken- dilerine gönderilen tebligatlarõ almadõklarõnõ söyledi. DTP’liler, TBMM Başkanlõğõ’nõn “zorla ifade krizine”, “seyahat formülü” ile geçici çözüm bulmasõyla rahatladõ. Türk, grup toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada yargõlandõklarõ davalarõn anayasanõn 14. maddesine değil, TCK’nin “suç ve suçluyu övme”, “örgüt pro- pagandası” fiillerine girdiğini söyledi. Ancak hukuk zorlanarak anayasanõn çiğnendiğini savu- nan Türk, “Yerel mahkemeler, isnat edilen suçlamaları dokunulmazlık kapsamında görmüştür. Yargıtay, Adalet Bakanlığı’nın istemi doğrultusunda, hukuku zorlayarak yargılanmamız yönünde karar vermiştir” de- di. Türk, krizin sorumlusunun yerel mahkemele- rin bozduğu kararla ilgili Yargõtay’a itiraz eden Adalet Bakanlõğõ olduğunu kaydetti. CHP’nin “sınırlı” da olsa Kürt sorunu konusunda arayõş başlatmasõnõ olumlu bulduklarõnõ kaydeden Türk şunlarõ söyledi: “CHP’ye şu çağrıyı yapmak istiyorum: 1990’larda hazırladığınız o eski Kürt Raporları’ndaki kapsamlı çözüm öneri- lerine geri dönün. Sayın Baykal’a seslenmek istiyorum: Türk ve Kürt halkını kucaklaştır- mak tarihi bir görev olarak önümüzde dur- maktadır.” Mayõn tasarõsõnõ da eleştiren Türk, temizlenen topraklarõn ilk sahiplerine ve mayõn- dan zarar görmüş yurttaşlarõn ailelerine, geri ka- lanõnõn da topraksõz köylülere verilmesini istedi. DTP’lilerin polis zoruyla ifade vermeye götürüleceği tartõşmalarõna neden olan davanõn dünkü oturumunda krizin çözümü için 4 aylõk bir süre yaratõldõ. Meclis’ten gelen, ‘Mahkemeden gelen yazõ milletvekillerinin sekreterlerine ulaştõrõldõ, ancak adõ geçen milletvekilleri çalõşmalarõ dolayõsõyla sõk sõk Ankara dõşõnda olduklarõndan kendilerine ulaştõrõlamadõ’ yazõsõ üzerine mahkeme heyeti, duruşmayõ 29 Eylül tarihine erteledi. MHP Genel Başkanõ, “Hudut milli na- mustur. Bu nasõl bir namus ve şereftir ki, ik- tidar zihniyeti tarafõndan 44 yõllõğõna yaban- cõlara emanet edilmek istenmektedir” dedi. Karayõlan’dan ‘öneri’ ve tehdit Dış Haberler Servisi - Terör örgütü PKK’nin Kan- dil’deki lideri Murat Kara- yılan, “Kürt sorununun çö- zümünden ne anladığını” açõkça ortaya koydu. “Kürt parlamentosu açsınlar, sa- vaş bitsin” diyen Karayõ- lan, PKK’nin çözümün par- çasõ olarak kabul edilmeme- si durumunda saldõrõlarõnõ sür- dürecekleri teh- didinde bulundu. Karayõlan, İn- giliz The Times gazetesinden A n t h o n y Loyd’a Kandil dağõnda verdiği mülakatta, “Tür- kiye, kendi ye- rel parlamentomuzu kur- mamıza izin versin” dedi. “Bir dönüm noktasında- yız” diyen Karayõlan, “Kürt- ler savaşa devam etmek istemiyorlar. Kürt soru- nunu daha fazla kan dök- meden çözebileceğimize inanıyoruz. Türkiye sınır- ları içinde, barışçı ve de- mokratik bir çözüme ha- zırız” dedi. PKK elebaşõsõ, çözüm öne- risini ise şöyle açõkladõ: “İn- giltere, İskoçların isteğini, kendi parlamentolarını kurmalarına izin vererek kabul etti. Türklerin de bizimle yapmaları gereken bu. İrlanda tarihini oku- yorum ve sürece dahil olan insanlarla temas halinde- yim. Bu sorundaki geliş- meleri ve etapları biliyo- rum. Türki- ye’nin de soru- nu, İngilte- re’nin çözdüğü gibi çözmesine ihtiyaç var.” PKK’lilere “1 Haziran’a ka- dar pasif sa- vunma içinde bulunmaları emrini verdiği- ni” söyleyen Karayõlan, “Bir yol ayrımındayız. Türki- ye, iki yoldan birini seçmeli. Eğer barış teklifimizi seç- mez ve bize saldırmaya de- vam ederse, biz de kendi- mizi savunuruz. Buna, mi- silleme de dahil. Bize iste- dikleri kadar terörist de- sinler. Türkiye sonunda PKK’nin Kürt sorununa çözümün gerçek parçası olduğunu kabul etmek zo- runda” tehdidinde bulundu. KANDİL’DE THE TIMES’A KONUŞTU Terör örgütü elebaşõsõ “İngiltere, İskoçlarõn kendi parlamentolarõnõ kurmalarõna izin verdi. Türklerin de bizimle yapmalarõ gereken bu” görüşünü savundu. Gül: Kuşkular giderilmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, mayõn tasa- rõsõna ilişkin tartõşmalar için “Kuşkusu olanlar, şüphesi olanlar ki bu gayret nor- maldir hatta takdir edile- cek bir husustur. O zaman onları da en iyi şekilde yet- kililer, başta hükümet ol- mak üzere uzmanla- rını göndererek açıklayacaklardır ‘Bu işin aslõ şudur’ diye” görüşünü açõkladõ. Kõrgõzistan’a hareketinden ön- ce Esenboğa Ha- valimanõ’nda yap- tõğõ açõklamadan sonra gazetecilerin so- rularõnõ yanõtlayan Gül, DTP’lilerin ifade verip ver- meyeceğine ilişkin tartõş- malarõn anõmsatõlmasõ üze- rine, “Suhulet içerisinde mevcut hukukumuzu dik- kate alarak halledilmesi gerektiğine inanıyorum” diye konuştu. Gül, mayõnlõ arazilerin temizlenmesine ilişkin soruyu yanõtlarken de, “Türk devleti, Türk hükümeti, TBMM kendi ulusal çıkarlarının aley- hinde bir şey yapar mı? Bunu nasıl düşünebiliriz ki?” diye sordu. Gül, ko- nuyla ilgili geçmiş hükü- metler döneminde de çalõş- malar yürütüldüğünü belir- terek şunlarõ söyledi: “Tür- kiye’nin bunları kendi kaynaklarıyla mevcut kay- naklarıyla yapması çok uzun yıllar alıyor. Çünkü mayın te- mizlemek dün- yanın en zor iş- lerinden biri. Türkiye Büyük Millet Mecli- si’nde bütün milletvekilleri, hükümet, herkes katkı sağlayacak- tır bu konuların halledilmesine... Açık şe- kilde fikirlerini paylaşa- caktır. Unutmayın ki Tür- kiye büyük bir toprak ka- zanacak. Kazanacağı top- rak, en bakir, en iyi top- raklarını kazanacak.” Gül, mayõnlõ arazilerin te- mizlenmesini kimin yapa- cağõyla ilgili soru üzerine de “Detaylara beni sok- mayın, bununla ilgili icra- nın başında olan hükümet var” yanõtõnõ verdi. MAYINLI ARAZİLERİN TEMİZLİĞİ HÜKÜMETE ‘MAYIN’ TEPKİSİ Bakan, Önal ve Gökçek’i ‘uyardı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, Vilayetler Hizmet Birliği Meclis Toplantõsõ’nõn açõlõşõnda yaptõğõ konuş- mada, oto galerilerinin kesinlikle şehir dõşõna çõ- kartõlacağõnõ söyledi. Atalay, “İfadem kesin bir uyarõdõr. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanõ- mõzõ (Melih Gökçek) ve Ankara Valisi’ni (Ke- mal Önal) göreve davet ediyorum. Yoksa İçişleri Bakanõ olarak farklõ işlem yapacağõm” dedi. Uzun: Anayasa Meclisi kurulmalı İstanbul Haber Servisi - Anavatan Partisi Genel Başkanõ Salih Uzun, TÜSİAD Başkanõ Arzuhan Doğan Yalçõndağ’õ ziyaretinin ardõndan yaptõğõ açõklamada, 1982 Anayasasõ’nõn tama- men değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Uzun, “Şu andaki mevcut TBMM normal işleyişini sürdü- rürken, görevi sadece anayasa yapmak olan 1 ve- ya 2 yõl süreli yeni bir Anayasa Meclisi kurulma- lõ. Bu barajsõz bir seçimle halk tarafõndan seçil- meli. Halkõn anayasasõnõ halk yapmalõdõr” dedi. AKP işsizlik araştırmasına karşı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2000’de yüzde 3.9 olan işsizlik oranõnõn, 2009’da yüzde 16.1’e yükseldiğini söyleyen MHP’nin, işsizlik sorununun araştõrõlmasõna iliş- kin önergesinin dün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi istemi AKP’lilerin oylarõyla redde- dildi. Önerinin lehinde konuşan MHP’li Ertuğrul Kumcuoğlu, Türkiye’de her 3 gençten birinin iş- siz olduğunu, bunun sonucunda da iç göç yaşan- dõğõnõ söyledi. CHP’li Cevdet Selvi de Türki- ye’de 7 milyon işsiz bulunduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle