21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Devrim ve Edebiyat 1980 öncesinde, devrimin çok yakında ger- çekleşeceği, edebiyatın da bu yolda yardımcı güç- lerden biri olduğu yolunda yaygın bir inanç var- dı. Edebiyattan, devrimci coşkuyu arttırması, olum- lu kahramanlar yaratması beklenirdi. Edebiyatla siyasetin ilişkisi, neredeyse bir tek taraflı verme, dahası kullanma ilişkisine indirgenmişti. Ayrıksı örnekler bir yana bırakılırsa edebiyatın siyasete duyduğu yakınlığa karşın, siyasetçilerin edebiyattan pek de hoşlanmadıkları, edebiyatçı- lardan uzak durmaya çalıştıkları, yalnızca yarar- lanabilecekleri ölçüde ilişki kurdukları söylenebi- lir. Bu sorunun altında dünyaya bakışlardaki dar- lık ya da genişlik sorununun olduğunu sanıyorum. Siyasetçi ne denli günlük hesaplar yapan biriyse, edebiyatçı da o denli bu hesapların uzağında ev- rensel insani gerçeklerin peşindedir. Toplumların sorunlarına evrensel, kalıcı çözümler aramak yerine güncel çıkışlar aramak, siyaseti yoz- laştıran, işlevsiz kılan en temel niteliklerdendir. Pek çok örnek verilebilir ama Nâzım Hikmet ile İsmail Bilen ilişkisi konunun tipik örneklerindendir. Bu ikili, bütün hayatlarını daha güzel bir dünya uğ- runa komünizm sevdasına adamışlardır. İkisi de Sovyetler Birliği’nde okumuş, diyalektik materyalist dünya görüşüyle aydınlanmışlar, ülkeye birlikte dönmüş, sosyalizm mücadelesine birlikte atıl- mışlardır. Nâzım Hikmet’in, yurda döndüğünde, üyesi ol- duğu Türkiye Komünist Partisi içinde ilk karşı çık- tığı konulardan biri her şeyin Moskova’ya soru- larak karar verilmesi olmuştur. Kendi ülkemizle, halkımızla ilgili kararları neden biz vermeyelim, de- diği için partiden atılmış, ancak doğru bildiği yol- da mücadelesini sürdürmekten de geri durma- mıştır. İsmail Bilen ise 1934’te ülkesini terk edip Mos- kova’ya yerleşmiş, sonraki yaşamını Sovyetler Bir- liği’nin korumasında geçirmiştir. İkilinin yolları, Nâ- zım Hikmet’in 1951’de Moskova’ya gelişiyle bir kez daha kesişir. Ancak Nâzım Hikmet, kolay kont- rol altında tutulabilecek biri değil, ünü dünyaya ya- yılmış büyük bir şairdir. Doğru bildiğini söyleme özelliği ise hiç değişmemiştir. Nâzım Hikmet, Sovyetler Birliği’ndeki sosyalizm uygulamalarını eleştirip görüşlerini korkusuzca açıkladıkça, İsmail Bilen’e onun görüşlerini Sov- yet makamlarına aktaran raporlar yazmak düş- müştür. Nâzım Hikmet, siyasi konularda yalansızlığı, ger- çekçi olmayı seçerken; İsmail Bilen, Mosko- va’da yaptığı parti toplantısını, “Anadolu’nun bağrında, Konya’da” yaptık diyecek kadar yala- na başvurabilmiştir. Marx’ın, insanlık tarihinin gelişimini açıklayan dehası, sosyalizmin kapitalizmden sonra geleceğini söyler. Bu sürecin temel ivmesini, sanayileşme- nin yaratacağı büyük üretim olanakları, örgütlü top- lum yapısı oluşturur. Eleştirel gücün dinamizmini taşıyan bireyleri, dünyaya güncel çıkarlarla değil kalıcı değerlerle yaklaşan yöneticileri olmayan toplumların kendi- lerini yenilemeleri, sağlıklı gelişmeleri olanaksız- dır. İleri kapitalizm ülkesi Almanya’nın bir ucundan postaya verdiğiniz bir mektup, en geç yirmi dört saatte ülkenin öte ucundaki alıcına ulaşabilirken elli yıllık sosyalizm ülkesi Küba’da insanlar bir kent- ten ötekine gidebilmek için yollarda perişan bek- liyorsa, bunun haklı bir gerekçesi olabilir mi? Komünist sanatçı Picasso’nun sanatıyla in- sanlığa sunduğu armağanları, siyaset alanında, toplum yararına gerçekleştirebilmiş bir siyasetçi var mı? [email protected] [email protected] 1- Yıl 1947. Naim Tirali’nin ‘Park’ adlı ilk öykü kitabının yayımlandığı günlerde (soldan sağa) Sait Faik, Behçet Necatigil, Naim Tirali ve şair İskender Fikret Akdora. (Fotoğraf: ARA GÜLER) 2- Tarık Dursun K.’yla. 3 - Halikarnas Balıkçısı’yla. Sait Faik kuşağõnõn öykücüsü, gazeteci ve yayõncõ Naim Tirali’yi yitirdik Kültür Servisi - Öykücü, gazeteci, yayõncõ ve eski Giresun milletvekili Naim Tirali’yi, önce- ki gece yitirdik. Bir süredir İstanbul Hisar In- tercontinental Hospital’da kalp yetmezliğinden tedavi gören Tirali 84 yaşõndaydõ. Tirali için bu- gün saat 10.00-12.00 arasõnda İstanbul Cadde- bostan Kültür Merkezi’nde, üyesi olduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Yazarlar Sendi- kasõ ve PEN Yazarlar Derneği yöneticileri ve üye- lerinin de katõlacağõ bir tören düzenlenecek. Ti- rali, yarõn memleketi Giresun’da, Piraziz Cami- si’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan aile me- zarlõğõnda toprağa verilecek. 1925’te Giresun’un Piraziz kasabasõnda doğan Naim Tirali, 1945’te Galatasaray Lisesi’ni bi- tirdikten sonra bir süre Tasvir gazetesinde mu- habirlik yaptõ, Giresun’da Karadeniz Postası ga- zetesini yayõmladõ. 1950’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra hukuk doktorasõ için gittiği Paris’te bir yõl kaldõ. 1951- 57 arasõnda Yenilik dergisi ve yayõnevini kurdu ve yönetti. 1957’den sonra Vatan gazetesinde ya- zõ işleri müdürlüğü ve fõkra yazarlõğõ yaptõ; sa- hibi ve başyazarõ olduğu Vatan gazetesini Ankara ve İstanbul’da yayõmladõ. 1959’da Amerikalõ ga- zeteci E. Pulliam’õn Demokrat Parti iktidarõnõ eleştiren “On İkiye Çeyrek Var” başlõklõ yazõsõnõ yayõmlayan gazeteler hakkõnda açõlan davada yar- gõlandõ ve 16 ay hapse mahkûm oldu. Bir süre Bu- lancak Cezaevi’nde yattõ. 1960 ihtilalinden son- ra serbest bõrakõldõ. Daha sonra CHP’den Gire- sun milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. Mil- letvekilliği sõrasõnda Dünya Parlamentolar Bir- liği Türkiye Grubu başkanlõğõ yaptõ. Son olarak Ankara’da 1977-82 arasõnda İktisat ve Ticaret gazetesini çõkardõ. Tirali’nin ilk öyküsü “Arkadaş” 1943’te Ye- şilgiresun gazetesinde çõktõ. Öykü ve yazõlarõ Ye- nilikler, Çınaraltı, Varlık, Yeditepe, Yeni Adam, Büyük Doğu, Türk Dili, YAZKO Edebiyat, Milliyet gibi dergi ve gazetelerde ya- yõmlandõ. İlk kitaplarõnda, Behçet Necatigil’in deyişiyle, “Özentisiz, duru bir dil, ince ve et- kileyici bir psikoloji, yer yer alaycı bir anla- tımla dile getirdiği okul, aşk ve Beyoğlu ya- şantılarını yansıttı” Daha sonraki kitaplarõnda orta tabakadan insanlarõn yaşadõğõ sorunlarõ yi- ne oldukça rahat, röportaj havasõnda bir anlatõmla ele aldõ. Tirali’nin 1947’de yayõmlanan “Park” adlõ ilk öykü kitabõnõ 1949’da “Yirmibeş Kuruşa Ame- rika”, 1954’te “Aşka Kitakse”, 1984’te “Piraziz Nere Berlin Nere”, 1988’de “Aşk Dediğin” ve 1993’te “Çılgınca Şeyler” adlõ öykü kitaplarõ iz- ledi. “Bir Adayın Notları”, “Avrupa’daki Amerika”, “Devrimden Önce, Devrimden Sonra”, “İki Şalom Arasında” gibi anõ ve ge- zi kitaplarõ da bulunan Tirali’nin gazete yazõla- rõ “Şapkasını Yiyen Bakan” ve “Karanlığa Işık Tutmak” adlõ kitaplarda toplandõ. Piraziz’inonuru: Naim Tirali ÖNER CİRAVOĞLU “Aşka Kitakse”nin yaratõcõsõ, Piraziz’in onuru Naim Tirali’yi son yolculuğuna uğurluyoruz. Ama onu yitirmenin acõsõ belleklerimizin ta- zelenmesine engel değil. Hikâyeciliğimize uç- suz bucaksõz olanaklar seren, insan sõcaklõğõ- nõ ruhumuza taşõyan Sait Faik kuşağõndandõ. Neler başarmõştõ? Saymakla bitmez: Yenilik der- gisi, Yenilik Yayõnlarõ, Yakup Kadri Kara- osmanoğlu ile aynõ mecliste dostluk ve Gi- resun milletvekilliği, gazetecilik ve Vatan ga- zetesi sahipliği, öykü kitaplarõ, gezi yazõlarõ ve sonunda YAZKO üyeliği… Sait Faik, Naim Tirali, Salâh Birsel, Oktay Ak- bal dörtlüsünün Cağaloğlu-Beyoğlu hattõndaki gezintileri… Edebiyatõn sorunlarõnõn irde- lendiği güz ikindileri… Lebon’da, Nisuaz’da, Markiz’de günün konusu olan Tarık Buğ- ra’nõn “Yarın Diye Bir Şey Yoktur”da top- lanan incelikli öyküleri… Fazıl Hüznü Dağlarca ile bir kez daha aslanlõ yolunda yürüdüğümüz Anõtkabir… Ve “Şimdi Sevişme Vakti”… “Yirmi Beş Ku- ruşa Amerika”… Oktay Akbal’dan “Bulu- tun Rengi”… Yayõn yönetmeni Naim Tirali’nin, seçtiği özel ta- sarõmlõ Yenilik Yayõnlarõ’nõn edebiyata ge- tirdiği “yenilik”ler arasõnda bu saydõğõmõz ki- taplarõn yanõ sõra “Şiirin İlkeleri” (Salâh Bir- sel), “Efendime Söyleyeyim” (Bedii Faik) gi- bi ilkler de vardõ… Her kitabõn arka kapağõ- nõn içeriye kõvrõlan bölümünde renkli birer ya- zar portresi çizimi de yer alõr. Bu bile onun ya- yõncõlõkta aradõğõ özgünlüğün bir göstergesi- dir. Şimdi o kitaplarõ sahaflarda aramak ayrõ bir keyif olsa gerek. Gelgelelim 1980’lerde Naim Tirali’yi Piraziz- İstanbul arasõnda sürekli edebiyat gezintileri içinde buluyoruz. Onun yeni çõkan bir kitabõ için Hüsamettin Bozok’un Yeditepe dergi- sinde yazdõğõm kõsa tanõtõmõ nasõl da kesip sak- lamõş ve yapõtõnõn yeni basõmõna eklemek in- celiğini göstermişti. Ama ilköğretim okulla- rõ için hazõrladõğõm “Yazarlar Sözlüğü”nde Hıfzı Topuz gibi kendi adõnõ göremeyince kö- pürüşünü unutamõyorum. Küsmüştü adeta… Orhan Erinç’in bir kitabõna ad olarak “Aşka Ki- takse”den aldõğõmõz esinle “Demokrasiye Ki- takse” demiştik. Bu da onun buluşlarõnõn et- kisini gösteriyor sanõrõm. YAZKO günlerinde söyleşilerimizin ana konu- su öyküleştirme teknikleri olurdu hep. Yazdõğõ öyküleri her yeni basõmda yeniden işlemesi, öyküleme tekniğindeki titizliğinin de altõnõ çi- ziyor. Onun Türk hikâyeciğindeki yeri elbette Sait Faik’in yanõ başõnda anõlmayõ hak etti/ediyor. Ölçülü erotizm ve bireyin dõş dünya algõsõ ya- lõn anlatõmla bütünleşmeyi Naim Tirali’nin öy- külerine borçludur desek yeridir. Yapõtlarõn bizde yaşõyor. Rahat uyu Piraziz’in onuru… Kültür Servisi - Rus edebiyatõnõn ve çağdaş Rus dilinin kurucusu ünlü şair ve yazar Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in büstü 270. doğum gü- nünde, dün Okan Üniversitesi bahçesinde açõl- dõ. Rektör Sadık Kırbaş, TBMM vekili Re- cai Berber, Rusya Federasyonu Ankara Bü- yükelçiliği’nden konsolos Sergey Makarov, İstanbul Başkonsolosu Alexander Krivenko, Rusya Eğitim Kültür İşbirliği Derneği Başkanõ Rimma Rizayeva ve büstün heykeltõraşõ Po- totski’nin konuşma yaptõğõ açõlõşta Kõrbaş, ün- lü sanatçõlarõn büstlerini açmaya devam ede- ceklerini söylerken Pototski Türkiye’ye olan sevgisini dile getirip “Dünyanın hiçbir ye- rinde Türkiye’yi Rusya’daki kadar sev- miyorlardır” dedi. Puşkin büstünün bugüne dek Çin, Bosna, Slo- venya, Bulgaristan, Nikaragua ve Mongol- ya’da açõldõğõnõ ve bir dahaki aya Belgrad ve Moskova’da açõlacağõnõ söyleyen Makarov, Türkiye’deki ilk Puşkin büstü olan bu yapõ- tõn bir kopyasõnõn da Puşkin’in büyükbabasõnõn doğduğu ülke olan Etiyopya’da sergilenece- ğini söyledi. Büstün Okan Üniversitesi’nde açõlma nedeniyse hem İstanbul’un Puşkin’in yaşamõnda önemli yer tutmasõ hem de Okan Üniversitesi’nin Türkiye’deki ilk Rusça mü- tercim tercümanlõk bölümünü açmõş olmasõ. Açõlõşla birlikte, ayrõca, Okan Üniversitesi ve Rusya Eğitim Kültür ve İşbirliği ile ortakla- şa düzenlenen 2009 yõlõ Rusya Haftasõ et- kinlikleri başlamõş oldu. Güzelyazdõ,güzelyaşadõ PUŞKİN BÜSTÜ AÇILDI 270 yõl sonra ilk büst 1 2 3 Bir dönemin usta öykücüsü N aim Tirali, ölü- me meydan okur gibi yaşa- dõ. Yõllarca çeşitli has- talõklarõn pençesindeydi. Direndi, savaştõ, zaman zaman öyküler yazdõ, za- man zaman derin uyku- lara daldõ. Herkes bir gün ölecek: Ama Na- im’in ölümü başka bir şey benim için. Bin yõl- lõk arkadaşõm! Eşi benzeri olmayan bir dostlukla, bir kardeşlikle bağlõ oluşumuz. Ni- ce yaşantõlarõn ortaklõğõ, yazarlõk serüven- lerimiz, sorunlarõmõz!.. Naim Tirali, edebi- yat ve gazetecilik alanõnda kalõcõ yapõtlarõyla yaşayacaktõr. Güzel şeyler yazdõ, güzel ya- şadõ, güzel dostluklar içinde, bir sanat, kül- tür zenginliğinde... Bu, biraz da kendi ölü- müm mü, bilmem?.. OKTAY AKBAL Naim Tirali, Galatasa- ray Lisesi’nden büyük saygı duyduğum bir ağa- beyimdi. Kendisi erken bıraktı gerçi, ama bir dö- nemin önde gelen öykü- cülerinden biriydi. Ayrı- ca genç yazarların yapıt- larını çok zor yayımlayabildikleri bir dö- nemde kurduğu Yenilik Yayınevi’yle yazı- nımıza büyük katkılarda bulunmuştur. TAHSİN YÜCEL N aim Tirali (ki onun en güzel yanõydõ) yaşõ ge- reği Oktay Akbal’a, Sait Faik’e, Sabahattin Kud- ret’e, Kenan Harun’a, Na- hit Ulvi’ye, Fethi Kara- kaş’a, Cahit Sõtkõ’ya, (hat- ta) Ahmet Kutsi, Ahmet Muhip Dõranas, Ataç, Suud Kemal Yetkin ve Fahir Önger’e de ye- tişmişti; ne var ki, o kuşakla bu kuşak arasõnda her bir vakit köprümüzdü. “Yenilikler” der- gisi, onun bu kuşaklar arasõ köprücülük der- gisiydi. Sonradan merak sardõrdõğõ gazeteci- liği ve Ahmet Emin’den devraldõğõ “Vatan” ga- zetesi de. “Yenilik” (sonradan bu adõ almõş- tõ) dergisinde çok bulundum. Bizim kuşağõ Sa- lim Şengil’in “Seçilmiş Hikâyeler Dergisi”, (sonra da onu izleyen “Dost”) ile en sarõp sar- malayan Naim Tirali’nin bu dergisiydi. TARIK DURSUN K. T elif haklarõnõ düşünüyo- rum, Reşat Nuri Günte- kin, Yakup Kadri, Hüse- yin Rahmi... Acaba teliften kaç para kazandõlar? Bugün hâlâ altõ kişiye bir kitap düşüyor. Muhalif yazarlar yok ediliyor... Ben, Na- im’le Galatasaray Lisesi’nde aynõ sõnõfta yõllarca beraber okudum. Çok yakõn dostumdu. Bizim kuşak biraz gölgeleşti.. Eskiden bu şeh- rin, İstanbul’un bir şair damarõ vardõ. Bugün İstanbul’un nüfusu 15 milyo- na çõktõ, ancak İngilizce bilmeden sokakla- rõnda gezmek zor. Türkçe 300 kelimeye indi. Eskiden, daha önceki dönemlerin de yansõ- masõyla bir büyük sanat kentiydi... Türkçe kalmadõ ama Naim’den kalanlarõ merak edenler “25 Ku- ruşa Amerika”yõ alõp okuyabilir.. Naim, bu kitaba adõnõ Kabataş’a demirleyen ABD donanma gemi- sini 25 kuruşa halkõn ziyaret et- mesinden esinlenerek vermişti. Yeni kuşaklar belki bu kitabõ oku- yup Amerika’nõn kaç kuruş olduğunu he- saplarlar. ÇETİN ALTAN Naim Tirali, hi- kâyesini de kendi- sini de sevdiğim bir dostumdu. Ye- nilik Dergisi’nin ve Yenilik Yayın- ları’nın Türk ede- biyatında önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Naim Tirali ve kuşağının edebiyata ayrı lez- zet kattığı kanısındayım. DOĞAN HIZLAN N aim Tirali, Sait Faik döneminin usta bir hikâyecisiydi. İnsan olarak da çok kalender yapõlõ, güzel bir insandõ. Hoşgörü- lüydü. Bir dönem po- litikaya da girmiş ol- masõna rağmen hiçbir zaman politika dünyasõ- nõn adamõ olmadõ. Çõkardõğõ Yenilik Dergi- si’yle ve Yenilik Yayõnlarõ’yla edebiyata hizmet etti. Kendisini çok özleyeceğiz. NECATİGÜNGÖR Naim Tirali, II. Dünya Sava- şõ sonrasõnda Türk edebiyatõnõn biçimlenmesinde önemli yeri ve rolü olan bir yazar ve yayõncõ. O yõllarõn bir yazar adayõ olarak ben, onun açtõğõ olanak- lar çerçevesinde, edebiyatõmõza getirdiği değerler çerçevesinde sanatçõ kişiliğimi ge- liştirmiş olduğumu düşünüyo- rum. Sadece benimle ilgili değil ama o dönemin bütün genç ku- şağõnõ aynõ doğrultuda etkilemiş ve onlara olanaklar açmõş bir edebi kişilik. Kaybõnõ ben bu çerçevede değerlendiriyorum ve edebi- yatõmõza başsağlõğõ diliyorum. KEMAL ÖZER Naim Tirali edebiyatımızın eski toprakla- rındandır. Yıl- lar geçtikçe yaş- lanırken genç ruhundan bir şey yitirmemiş- tir. Öykülerinin önemli bir bölümünün aşk öy- küleri oluşu, aşk üstüne düşünüp taşınmaktan vazgeçmemesi de bunu göstermez mi? Denebilir ki, bir zamanlar daha derin bir çiz- gi olarak edebiyatımızda yer et- miş Sait Faik çizgisinde öyküler yazdı. Kendi kişiliği gibiydi öy- küleri. Tatlı tatlı anlatırdı. SEMİH GÜMÜŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle