23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Cehalet Krallığında Çağdaşlaşma Savaşı Türkan Saylan, daha fazla acı çekmemesi için ya- tırıldığı uykusundan uyanamadı. Sonuç bekleniyordu. Türkan Hoca yıllarca kanser ile savaştı. Ölüm, kaçınılmaz son. Ama yine de ölümle savaş mümkün. Kişioğlunun Azrail’i “henüz değil” diye geri çevirdiği durumlar olu- yor. Bu, büyük güç isteyen ve kahramanca bir mü- cadele. Burada durup şöyle düşünülebilir: - Eninde sonunda ölünecek olduğuna göre, ha ön- ce olmuş ha sonra, fark etmez. Ölünce geçmişin önemi kalmadığına göre, dün ya da beş yıl önce ölsen ne fark eder? Yabana atılır bir düşünce değil bu. Eğer kişioğlu- nun işlevi yalnızca bu dünyada kalıbını gezdirmek- se ya da yaşamı yalnız yaşlılığının son günlerini iyi dol- durmakla sınırlı kalmışsa, yaşadığın müddetçe her şey olan yaşam sürenin daha uzun veya kısa olması, öl- dükten sonra hiçbir anlam taşımaz. Ama kişioğlunun yaşadığı sürece yapacağı işler var- sa, kimileri o işlevin yerine getirilip getirilmemesin- den etkileniyorlarsa durum değişiktir. Onun yaşamının süresinin ne olduğu, ölümünden sonra bile önemli, hem de çok önemlidir. Prof. Dr. Türkan Saylan yıllarca kanserle boğuş- tu, kaçınılmaz sonucu yıllar boyu ileri itti. Bu durumda “İtti de ne oldu, baksana şimdi bitti” ve artık beş yıl önce ya da sonra olmasının önemi kal- madı dersek yanılırız. Çünkü büyük mücadelelerle ertelenen kaçınıl- maz sondan kazanılan zaman parçası içinde, birey- sel yaşamın sınırlarını aşan, başkalarının yaşamları- nı ilgilendiren, hatta onların da sınırlarının ötesinde toplumun geniş kesimlerine ulaşan kimi edimleri ger- çekleştirmek olanağını bulmuştur Türkan Saylan. Sizin ve benim adını bile bilmediğimiz kaç kişi, o çabaların olumlu etkilerini yaşamlarında taşımakta, başkalarına da aktarmaktadırlar. Bu tür bir savaşın içinde olan insanların hepsinin ölümleri, kaç yaşlarında gelmiş olursa olsun, erken ölümdür. Dün sabaha karşı yitirdiğimiz Türkan Saylan’ın ya- şamöyküsünü ve başarılarını, toplum üzücü vesile- ler dolayısıyla yakından biliyor, burada bir kez daha anlatmaya gerek yok. Belki yolunun açılmasını sağladığı kızlardan biri ve- ya birden fazlası, onun kendilerine açtığı yoldan yü- rüyerek benzer bir yaşamın gergefini dokuyacak, top- luma yeni boyutlar kazandırılmasının savaşını vere- ceklerdir. Türkan Hanım halkının düşük eğitim düzeyi yü- zünden siyasetin karanlık çıkar çevreleriyle kol ko- la, cehaletin üzerine saltanat kurduğu bir ülkede, ay- dınlanma ve çağdaşlaşma mücadelesini, demokra- sinin sınırlarını milim taşmadan, bıkmadan usanma- dan yürütmüş ve bu yolda büyük mücadeleler ka- zanmış bir insandır. Türkiye’de cehalet üzerine saltanat kurmuş olan bir iktidarın başı insanlara okumamayı öğütlerken, gençleri ve özellikle de kızları okutmayı yaşamının he- defi haline getirmiş olan bir insanın, o iktidarın tep- kilerine hedef olmasından daha doğal ne olabilir ki? Aydınlığa karşı karanlığı, çağdışılığı savunanların saldırı hedeflerinin çağdaş yaşamı desteklemek is- teyenler olmasında da şaşacak bir yön yoktur. Ama bu saldırıların, bu mücadelenin belirli sınırlar içinde kalması gerekirdi. Öyle olmamış, Türkan Saylan cehalet üzerine saltanat kurmuşların çıkar çevreleriyle oluşturdukları karanlık koalisyonun, akıl almaz iğrenç saldırılarının hedefi haline getirilmiştir. Türkiye, Türkan Saylan gibi bir evlada sahip olmakla iftihar edebilir, etmelidir. Türkiye, Türkan Saylan gibi bir insana, iktidarının reva gördüğü muameleler dolayısıyla utanç duyabi- lir, duymalıdır da. Çağdaş yaşamın karanlığı kırdığı ölçüde, övün- cümüz de utancımıza galebe çalacaktır. asirmen@cumhuriyet.com.tr İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com Sınavda Atatürk’e hakaret iddiası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim-İş Genel Başkanõ Yüksel Adõbelli, yaptõğõ yazõlõ açõklamada 16 Mayõs’ta yapõlan açõk lise sõna- võnda Türkiye Cumhuriyeti Devrim Tarihi ve Atatürkçülük dersine ait 11. sõnav sorusunda ulu önder Atatürk’e apaçõk hakaret olduğunu dile getirdi. Sorunun kitapçõkta “Aşağõdakiler- den hangisi Atatürk’ün kişisel özelliklerinden biridir? a) Hayalperest oluşu, b) Maceracõ olu- şu, c) Mantõklõ oluşu d) Mandacõ oluşu” diye yer aldõğõnõ kaydeden Adõbelli, “Bu sõfatlarõn Atatürk’ün adõyla birlikte seçenek olarak veril- mesi, Türk ulusuna hakarettir” dedi. ‘Heron anlaşması iptal edilebilir’ Dış Haberler Servisi - İsrail’de yayõmlanan Haaretz gazetesi, Türkiye’nin, İsrail’den 10 adet heron tipi insansõz hava aracõ alõmõyla il- gili anlaşmayõ, teslimattaki gecikme nedeniyle iptal edebileceğini bildirdi. Heronlarla ilgili asõl sorun, araçlara monte edilecek ve Türk fir- masõnca geliştirilen kameradan kaynaklanõyor. Türk tarafõ “İsrailli firmalarõn, teknik gerekçe- ler öne sürerek, anlaşmada öngörülen cezai yaptõrõmlarõ önlemeyi amaçladõklarõnõ” savu- nuyor. Türk Savunma Bakanlõğõ’ndan bir yet- kili, kameranõn ağõrlõğõnõ İsrailli firmalarõn bil- diklerini, ancak “bunun bir problem yaratma- yacağõna” dair söz verdiklerini söyledi. Kapatma davası Kılıç’a ödül getirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana- yasa Mahkemesi Başkanõ Haşim Kõlõç’a AKP hakkõndaki kapatma davasõndaki tutu- mu dolayõsõyla Demokraside Birlik Vak- fõ’nca “2008 yõlõ demokrasi ve birlik ödülü” verildi. Demokraside Birlik Vakfõ Başkanõ Mehmet Bozdemir, Kõlõç’a makamõnda “2008 yõlõ demokrasi ve birlik ödülü”nü takdim ederken, “Demokrasinin güçlenme- sindeki değerli katkõlarõ” sebebiyle ödülü Kõlõç’a vermeye karar verdiklerini belirtti. Kayõp Trilyon davasõnda savcõlõğõn verdiği ‘kovuşturma yapõlmasõna yer olmadõğõ’ yönündeki karar kaldõrõldõ Gül’e soruşturma yolu açõldõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn, “Kayıp Trilyon” davasõyla ilgili olarak, Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül hakkõnda ver- miş olduğu “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” ilişkin kararõnõ kaldõrdõ. Alõnan bilgiye göre, kararda, Gül hak- kõnda “özel evrakta sahtecilik” ve “2820 sayılı Siyasi Partiler Kanu- nu’na” aykõrõlõk suçlarõndan dolayõ so- ruşturma açõldõğõ, soruşturma sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca “kovuşturma yapılmasına yer olmadı- ğına” karar verildiği anõmsatõldõ. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin kararõnda, şunlar kaydedildi: “Ancak; bu kovuş- turmaya yer olmadığına karar verilir- ken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yasalar yönünden dokunulmazlığı bu- lunan ve yasalarda yargılanmaları is- tisna kabul edilen kişiler ile kıyas yapı- larak, şüphelinin Cumhurbaşkanı ol- ması nedeniyle milletvekili ve bakanla- ra tanınan dokunulmazlığın yasa ko- yucunun cumhurbaşkanını da kapsa- dığı yönünde görüşleri hukuktan yok- sun, kanunlara aykırı olduğu açıktır. Kıyasın; kamu hukuku alanında yapı- lamayacağı, kaldı ki daha önce Cum- hurbaşkanlığı makamında bulunan ki- şilerin önceden suç işlemiş bulunmala- rının doğal olarak yasa koyucular ta- rafından düşünülemediğinden anaya- sada bu konuda boşluğun bulunduğu, bunun yerine anayasanın ilgili hüküm- lerinde değişiklik yapılarak Cumhur- başkanlığı makamında bulunan kişile- rin Cumhurbaşkanlığı döneminden önceki suçlarına yönelik düzenlemele- rin yapılması gerektiği ve anayasadaki bu boşluğun kıyas yolu ile değil, huku- ki düzenleme ile ortadan kaldırılması hukuki açıdan çok daha uygun olaca- ğından; şüpheli Abdullah Gül hakkın- da iddia olunan eylemlerin kanıt ve unsurlarının mahkemesince tartışıl- ması için Ankara Cumhuriyet Başsav- cılığı’nın hukuka uygun olmayan ta- kipsizlik kararının kaldırılmasına ka- rar vermek gerekmiştir.” Son sözü Yargıtay söyleyecek İtiraz üzerine verilen kararlar kesin ni- telik taşõdõğõ için Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ veya Gül’ün avukatlarõ, Sin- can 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin kararõ- nõn kanun yararõna bozulmasõ istemiyle Yargõtay’a götürülmesi için Adalet Ba- kanlõğõ’na başvurabilecek. Adalet Bakan- lõğõ, istemi yerinde görürse söz konusu kararõn “kanun yararına” bozulmasõ is- temiyle Yargõtay’a başvuracak. Süreçle ilgili son sözü Yargõtay söyleyecek. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi, cumhurbaşkanõ dokunulmazlõğõ konusunda milletvekillerinin dokunulmazlõğõyla kõyaslama yapõlarak karar verilemeyeceğini, anasayasada bu konuda ortaya çõkan boşluğun hukuki düzenlemelerle giderilmesi gerektiğini vurguladõ. ‘ŞÜPHELİ GİBİ GÖSTERMEK İYİ NİYETLE BAĞDAŞMAZ’ Köşk’ten mahkeme kararõna sert tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanlõ- ğõ’ndan yapõlan açõklamada, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün “şüpheli gibi göste- rilmeye çalışılmasının iyi ni- yetle bağdaşmayacağı” be- lirtilerek “Cumhurbaşkan- ları ‘vatana ihanet’ dışında yargılanamaz” denildi. Cumhurbaşkanlõğõ Basõn Merkezi’nden konuya ilişkin yapõlan yazõlõ açõklamada, “Kayıp Trilyon” davasõnõn geçmişi özetlenerek, dava açõl- dõğõ dönemde milletvekili olan Gül’ün dokunulmazlõğõnõn kal- dõrõlarak yargõlanmayõ talep ettiği ancak dokunulmazlõğõnõn kaldõrõlmadõğõ kaydedildi. Da- va sonucu partinin mali ko- nulardan sorumlu genel başkan yardõmcõlarõnõn beraat ettiği hatõrlatõlan açõklamada, “...o tarihte partide parasal ko- nularda hiçbir hak, yetki ve sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanımızın, sa- nığı olmadığı ve yargılan- madığı bir davadan dolayı bazı çevrelerce şüpheli gibi gösterilmeye çalışılması ke- sinlikle iyi niyetle bağdaştı- rılamamaktadır” denildi. Gül hakkõnda, 1999 yõlõnda Maliye Bakanlõğõ’nõn Hazine alacağõnõn tahsili için açtõğõ tazminat davasõnõn mahkeme tarafõndan reddedildiği belir- tilen açõklamada, “Anayasa- ya göre Cumhurbaşkanları- nın ‘vatana ihanet’ dışında herhangi bir suçlama ile yar- gılanması mümkün bulun- mamaktadır. Bu sebeplerle, Sayın Cumhurbaşkanımı- zın milletvekilliğinin sona ermesinden sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ta- rafından, söz konusu dosya ile ilgili olarak hakkında ve- rilen ‘Kovuşturmaya yer ol- madõğõna dair karar’ ile bu ka- rara karşı yapılan itiraz üze- rine Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı tara- fından verilen kararın bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir” görüşlerine yer verildi. ‘Zamanaşımı işlemez’ Hukukçular, cumhurbaşkanõnõn vatana ihanet dõşõnda yargõlanamayacağõnõ ancak görev süresi boyunca zamanaşõmõ işlemeyeceği için daha sonra yargõç karşõsõna çõkabileceğini belirttiler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin “Kayıp Trilyon” da- vasõyla ilgili olarak Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül hakkõnda verilen “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” ilişkin kararõ kaldõrmasõnõ değer- lendirmesi yankõ yarattõ. Kararõ değerlendiren eski Adalet Bakanõ Hik- met Sami Türk, anayasaya göre cumhurbaşka- nõnõn yalnõzca vatana ihanetten yargõlanabileceğini söyledi. Türk, cumhurbaşkanõnõn görevi devam et- tiği sürece yargõlanmasõnõn doğru olmadõğõnõ be- lirterek, Gül’ün görevi süresince zamanaşõmõnõn duracağõnõ ve görevi bittikten sonra yargõlanabi- leceğini ifade etti. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal da görevi süresince Gül’ün bu soruşturmadan do- layõ yargõlanamayacağõnõ belirterek, “Görevi bit- tikten sonra yargılanabilir. Görev süresi için- de zamanaşımı işlemeyecektir” dedi. TBMM Başkanõ Köksal Toptan, Cumhurbaş- kanlõğõ makamõnõn “yetkisiz ve sorumsuz” ol- duğunu anõmsattõ. Toptan şunlarõ söyledi: “Sadece vatana ihanet suçuyla yargılanabilen bir kişi- nin iddia olunan konuyla ilgili yargı önüne çı- karılması bana göre, hukuku ve anayasanın ge- tirdiği temel prensipleri çok fazla zorlamadır. Elbette tartışılacak, tartışılmalıdır. Ama ka- naatime göre, Cumhurbaşkanı en az milletve- kili dokunulmazlığı kadar dokunulmazlığa sahiptir. O nedenle Sayın Gül’ün Cumhur- başkanı sıfatı taşıdığı sürece yargılanması ba- na göre mümkün değildir.” Çiçek: Devletin en yüce makamı Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Ku- rulu toplantõsõnõn ardõndan konuya ilişkin sorular üzerine, Türkiye’de devletin en yüce makamõ olan Cumhurbaşkanlõğõ’nõn anayasanõn 104. maddesine göre devletin ve milletin birliğini temsil ettiğini ve devlet kurumlarõnõn uyum içerisinde çalõşmasõnõ gözettiğini kayderek “Dolayısıyla bu 104. mad- dedeki görevler aslında 1961 Anayasası’ndaki görevlerle de benzeşir. O zaman dokunul- mazlığı ifade edilmişti. Bugün anayasada ifa- de edilmemiş olması bizi dokunulmaz olmadı- ğı sonucuna götürmez. Milletvekili için bile do- kunulmazlık varken cumhurbaşkanlarından bunun esirgenmiş olmasını düşünmek mümkün değildir, doğru da değildir...” dedi. CHP’li Okay: Yargılanması gerekir CHP’li Hakkı Suha Okay, verilen karar uya- rõnca Gül’ün yargõlanmasõ gerektiğini belirterek, “Anayasada cumhurbaşkanlarının, milletve- killerine tanınan yasama dokunulmazlığın- dan yararlanacağına dair bir hüküm yok” de- di. Gül’ün, anayasanõn 105. maddesinden yarar- lanacağõna ilişkin değerlendirmelerin hukuki te- melden yoksun olduğunu savunan Okay, “Cum- hurbaşkanının yargılanmasını engelleyici bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu yönde yo- rumla, farklı sonuçlara ulaşmaya çalışmak da hukuki temelden yoksundur” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle