21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada SAYFA19 MAYIS 2009 SALI CUMHURİYET 23HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 25 Edirne PB 27 Kocaeli PB 27 Çanakkale PB 26 İzmir Y 28 Manisa Y 29 Aydın Y 31 Denizli Y 31 Zonguldak PB 23 Sinop PB 21 Samsun B 22 Trabzon B 22 Giresun B 23 Ankara Y 30 Eskişehir Y 27 Konya Y 27 Sıvas PB 27 Antalya Y 28 Adana PB 34 Mersin PB 29 Diyarbakır B 33 Şanlıurfa B 38 Mardin B 31 Siirt B 32 Hakkâri PB 22 Van PB 20 Kars PB 23 Oslo Y 16 Helsinki Y 14 Stockholm Y 18 Londra Y 16 Amsterdam Y 17 Brüksel Y 18 Paris PB 19 Bonn Y 26 Münih PB 24 Berlin PB 24 Budapeşte Y 27 Madrid B 29 Viyana Y 23 Belgrad Y 28 Sofya PB 27 Roma PB 26 Atina PB 28 Zürih Y 23 Moskova PB 18 Aşkabat B 29 Astana PB 20 Taşkent B 28 Bakû A 20 Bişkek B 26 Tiflis PB 31 Kahire B 34 Şam PB 34 Ülkemizin batısı par- çalı çok bulutlu, Ege, Batı Akdeniz, İç Ana- dolu’nun batısı sağa- nak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı batı bölge- lerde 3-5 derece aza- lacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Ekmekçi’yi özledik Kendisine ilke olarak seçtiği o kutsal uğraşların başarıya ulaşması için kim son nefesine kadar yılmadan uğraş vermiştir? Soruya, “Türkan Saylan” yanıtı- nı vermek için, illa 13 Nisan 2009 sa- bahı, amansız hastalığın pençesine yıllardan beri dirençle o uğraşların ba- şarıya ulaşması için çırpınan değer- li bir bilim kadınının evinde gözaltına alınma olayına tanık olmak mı gere- kiyordu? O tarihe kadar, çoğumuza sıradan bir yardım derneği gibi gelen, Çağ- daş Yaşamı Destekleme Derneği adındaki o gönüllü sivil toplum ör- gütünün, ne kadar önemli işler yap- tığının farkında bile değilmişiz. Sessiz, gösterişsiz; en önemlisi dü- rüst ve saydam bir çalışma tempo- su içinde, 29 bin kız çocuğunu okuttuğunu, bu yolda başarıya ulaş- mak için onlara okul ve yurtlar yap- tırdığından da haberimiz yokmuş. Attığı her adımı medya ile payla- şarak kendilerine getiri sağlamak isteyen nice gösteriş meraklısının arkasında kalmaya özel çaba gös- teren bir grup çağdaş yurttaşımızın “Atatürk devrim ve ilkeleri ile ger- çekleştirilmiş olan hakların ko- runması, geliştirilmesi, yaygınlaş- tırılması ve çağdaş eğitim yolu ile, çağdaş bireyin çağdaş topluma ulaşmasını” sağlamak amacıyla 1989’dan bu yana iğne ile kuyu kaz- dıklarını, karıncalar gibi çalıştıklarını da görmezden geliyormuşuz. Ta ki, o pazartesi sabahı erken sa- atlerde, kendilerine aynı zamanda dünya çapında bir dermatolog ol- duğu 440 yapıtı ile kanıtlanmış bu de- ğerli bilim kadınının Arnavutköy’deki evine gelen görevli polislerin özel gençlik yılları mektuplarına kadar didik didik ettiklerini televizyonların canlı yayınlarıyla öğreninceye ka- dar... Bir Ergenekon darbecisini daha, o ucu açık soruşturmaya katmak için yapılan o baskın sırasında 17 yıldır amansız bir hastalığa karşın ülkesi- ne çağdaş kadınlar yetiştirmekten vazgeçmeyen ev sahibini, yatağında dermansız; ama kararlı bir yurttaş ola- rak karşılayan Saylan, onlara “Ço- cuklar. Buyurun. Hoş geldiniz. Ama boşuna zahmet ettiniz. Çün- kü hiç çağdaş bir yurttaş darbeci olur mu” dedi mi acaba? Kuşkusuz, kendilerine görev ve- rilmiş olan o ekibin içindekilerin de en az bir bölümü, çağdaş eğitim yolu ile çağdaş bireyin, çağdaş topluma ulaşmasının, sadece demokrasi ile gerçekleşebileceğini biliyor olmalı- lardı. Ancak onlara bu görevin verili- şinin arkasındaki neden, binlerce kız çocuğumuzu, alacakaranlıkta ve cemaat kültürü içinde yetiştir- meyi amaçlayanların düzenlemiş olduğu düzmece tertiplerdi. Saylan’ın kan değerlerinin, o ev gözaltısının travmasından sonra, na- sıl düştüğünü, kemoterapisini dü- zenleyen, tedavisini üstlenen mes- lektaşları söylüyordu dün sabah. Bir düş gibi gelen başarılar... 13 Nisan’dan sonra çevresinde- kilere inançları uğrunda üstüne dü- şen görevleri gerçekleştirmek için, büyük başarılara ulaşmış olarak ara- mızdan ayrılıyor. Yazının başında, kurucuları ara- sında bulunduğu ve yirmi yıldır baş- kanlığını üstlendiği Çağdaş Yaşamı Destek Derneği’nin, adeta bir düş gi- bi gelen onca önemli başarıya omuz verdiğini bile, ancak o kara pazarte- si gözaltı olayıyla öğrendiğimizi söy- lemiştim. Ancak gerçek bir Atatürkçüye rastlayacak kadar ilginç bir anek- dottan da söz ederek bitireyim bu ya- zıyı. Aziz Türkan Saylan’ın yaşamını ve düşüncelerini içeren ve Mehmet Saatçioğlu tarafından hazırlanan uzun söyleşi kitabı “19 Mayıs 1919’da, Atatürk’ün Samsun’a çı- karken söylediği marşın ilk dizeleri olan “Güneş Ufuktan Şimdi Doğar” adını taşıyor. Çağdaş bir ülke, çağdaş bireyler ve çağdaş bir toplum oluşturmak amacıyla yola çıkanların ağızlarından düşürmediği Gençlik Marşı’nın. Türkan Saylan’ı, 90 yıl önce Sam- sun’da başlayan çağdaşlık yürüyü- şünün yıldönümünde, sonsuzluğa o çok sevdiği marşı anımsayarak uğurlayalım. Atatürk ilkelerine inananların çağ- daşlık yürüyüşünü, çağdaş bireyle- rin sayılarını daha da çoğaltmak, şimdilik en az 100 bine ulaştırıp her ilçeye bir kız yurdu kazandırmak için ve sonsuza kadar sürdürmeye söz vererek... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Çağdaş Ga- zeteciler Derneği (ÇGD) Ge- nel Başkanõ ve gazetemiz ya- zarõ Mustafa Ekmekçi, ölü- münün 12’nci yõlõnda, gaze- temiz, ÇGD ve Köy Enstitü- leri ve Çağdaş Eğitim Vak- fõ’nca ortaklaşa düzenlenen törenle anõlacak. Ekmekçi için ilk tören, 21 Mayõs Per- şembe günü Cebeci Asri Me- zarlõğõ’ndaki gömütü başõnda saat 12.30’da yapõlacak. Ay- nõ gün, saat 18.00’de Anka- ra Temsilciliğimizdeki Cum- huriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) bir anma töreni ger- çekleştirilecek. ÇORUM / İSTANBUL (Cumhuriyet) - 68 kuşağõnõn devrimci önderlerinden İbrahim Kaypakkaya, katledilişinin 36. yõlõnda Ço- rum’un Sungurlu ilçesine bağlõ Karakaya köyündeki mezarõ başõnda anõldõ. Etkinliğe katõlanlarõn GBT taramasõndan geçirilmesi ve fotoğraflanmasõ tepki çekti. Çorum’daki anma törenine Kaypakkaya’nõn babasõ Ali Karakaya, yakõnlarõ, Ankara ve İstan- bul’dan Devrimci 78’liler Federasyonu üye- leri , DHF, ESP, SGDF, Sosyalist Parti, Dev-Lis, DTP, Partizan, SDP, Kaldõraç, Ankara 78’liler Birlik ve Dayanõşma Derne- ği ve Çorum’dan EMEP üyeleri katõldõ. Kaypakkaya, İstanbul’da katledilişinin 36’ncõ yõlõnda öğrenim gördüğü Çapa Ana- dolu Öğretmen Okulu önünde de anõldõ. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] rünün son günlerinde bayrağı başkasına teslim ede- cek. Türkan Saylan yaşarken, öleceği günü beklerken; evi, büyük emeklerle kurduğu vakıf aranırken Ata- türk’ün sağlam temeller üzerinde kurduğu laik Cum- huriyetten tek bir gün ödün vermedi ve: Atatürk Cumhuriyeti’ne görevini layıkıyla yerine ge- tiren bir insan olarak öldü. Ankara’daki Cumhuriyet mitingi sona erdikten on dört buçuk saat sonra, o mitinge katılan binlerce in- sana Atatürk sevgisi ile son defa seslenmeden dün- yaya, sevenlerine ve ilkelerine veda etti... Türkan Saylan gözyaşı yerine övgülerle uğurlanı- yor. Kimileri gibi yaşarken ölmedi. Türkan Saylan adı, 20. yüzyılı aşıp 21. yüzyıla dam- gasını vuran ölümsüz Atatürk ve Atatürk’ün çağdaş ilkeleri ile birlikte anılacak… birlikte yaşayacak! Ölüme çare yok. Yaşam sürüyor. Türkiye geleceğini arıyor. Tünelin ucundaki ışığa doğru… dinci AKP’den kurtulmak… ama nasıl? Solda birleşme olanaksız ya da sol havası basan bir partiyle AKP’den kurtulmak veya iktidar arayışları umut vermiyor. AKP’den kurtuluş, ne çare yine sağda aranıyor. Orta sağı toparlayacak lokomotif bir isim bulundu: Hüsamettin Cindoruk! Yaşamı boyunca birinci önemde görevler üstlen- miş, ama her kez bu görevleri bir başkasına bıraka- bilmiş, ikinci plana çekilmiş, ne ki politikada hep bi- rinci sırada kalabilmiş bir siyasetçinin adıdır Hüsa- mettin Cindoruk. Cindoruk adı Demokrat Parti genel başkanlığına çı- kar çıkmaz, yalaka ve dinci basındaki aleyhinde do- ludizgin yazılar, yorumlar… iktidarı kollayanların or- ta sağdaki olası birleşmeden ne kadar derin kaygı duy- duğunun yadsınamaz kanıtı değil mi? Cindoruk ile orta sağı AKP’ye karşı birleştirme ola- sılığının ortaya çıkması, dinci çevrelerin -ola ki Fe- tocuların- korku girdabına kapılmalarına neden oldu. Hayretle karşıladığım ama her kez gülmekten kendimi alıkoyamadığım neler yazıp söylemediler ki: 12 Mart’ta 12 Eylül’de darbe ile gitmiş olan Demirel’i darbeci diye, Cindoruk’u darbe sever, darbecilere hiz- met veren bir siyasetçi diye suçladılar. Oysa geçmişteki olağanüstü günlerde yaşanan olaylar bugün yaşansaydı… bugün darbeye karşı gö- rünen aynı kişilerin, olayları ve sorumlularını alkışla- maktan ellerinde derman kalmazdı. 12 Mart’ta Başbakan Süleyman Demirel istifa et- meseydi, parlamento kapatılacak ve sonraki dönemde Süleyman Demirel, kapatılmasını engellediği parla- mento ile askerlerin kimi dayatmalarına -örneğin Ge- nelkurmay Başkanı’nın cumhurbaşkanı seçilmesine- karşı çıkamayacaktı. Bugün 28 Şubat’ı karalamak için olmadık hokka- bazlık yaparak iktidar yalakalığına soyunan kimileri, 28 Şubat öncesi Genelkurmay’a çağrılıp gericiliğe kar- şı görüşleri ve yapılması gerekenler sorulduğunda, sa- dece başlarını sallamakla yetinmeyip… 45 derece eği- lerek sadece başlarıyla değil, arkalarıyla da teslim ol- dular. İstanbul il başkanlığından beri tanıdığım Cindoruk, anayasanın ve yasaların emrettiği düzen içinde üst- lendiği her görevden yüzünün akıyla çıktı. Cindoruk önceki gün genel başkanlık görevini al- dı. Dün orta sağı birleştirme çalışmalarına başladı. Bu çalışma veya çabalar başarıya ulaşır… kimile- ri ülke yararlarını siyasal ihtiraslarının üzerinde tuta- bilir ve orta sağda birleşmenin yaşama geçmesine hiz- met edebilirse, AKP’den (RTE’den) kurtulmayı öngören ulusalcı anlayış, laik demokrasi kazanmış olacak. Siyasal arenada adı büyük ama oy alanında küçük Demokratik Sol Parti de gerçekleşmesi güç düşler- den sıyrılıp CHP’yle birleşebilse… orta sağda oldu- ğu gibi solda da birleşme gerçekleşebilse... gelece- ğe dönük beklentilerimiz, umutlarımız tazelenecek… Örneğin Cumhuriyet mitingleri daha anlam ka- zanmayacak mı? / IŞIL ÖZGENTÜRK isilozgenturk gmail.com Hayda bütün eller havaya, çocuklarõn hepsi hevesli, hepsi Nasreddin Hoca fõkrasõ anlat- maya hazõr. İşte biz, yanõmda ca- nõm Duygu Asena var, Antak- ya’nõn o günlerdeki Belediye Başkanõ güzeller güzeli İris Şentürk’ün peşinde sahneye yanaşmaya çalõşõyoruz. İris’i öpmeden bõrakan yok. Nineler hiç durmadan hayõr duasõ ediyorlar. Ergenlik sivil- celeri çõkmõş erkek çocuklar, tam bir efe edasõyla bayan baş- kanõn elini sõkõyorlar. Kõzlar, onlarõn zaten hepsinin idolü İris; onun iri kara gözlerine de, yaptõğõ işlere de, cesaretine de hayranlar. Her birinin ak- lõnda bir İris olmak yaşõyor. İris olmak kolay değil. Tür- kiye onu Antakya’yõ alõp götü- ren sel sõrasõnda gözü kara ça- balarõndan ötürü çok iyi biliyor. Ama Antakyalõlar daha iyi bi- liyor. Çünkü hep birlikte sel su- larõna dalmõşlar ve hep birlikte can kurtarmõşlardõ, hep birlik- te yeniden Antakya’yõ var et- mişlerdi. İyi de yapmõşlar. Antakya başka bir dünyadõr, benim en sevdiğim mimari tarzõn, eski Arap mimarisinin en can alõcõ ör- nekleri buradadõr. Hiç unutmu- yorum, o gün avlularõnda mut- laka yasemin ağacõ ve havuz bu- lunan Antakya konaklarõnda do- laşõrken bana çocukluğum eşlik etmişti. Birden küçücük bir kõz çocuğunu oluvermiştim. Orto- doks kilisesinin taş avlusunda çõplak ayak dolaşõp nar ağacõn- dan nar, limon ağacõndan li- mon, portakal ağacõndan porta- kal koparmõştõm ve avlunun se- rinliği aklõmõ başõmdan almõştõ. Hani bõraksalar o serinlikte otu- rup hiçbir şey düşünmeden yõl- lar geçirebilirdim. Üstüne üstlük artõk soyu tükenmiş taş ustala- rõndan Ali Usta yanõ başõmda taş yontuyordu ve o çalõşõrken çõkan ses, beni bütün kaygõlardan uzak, sakin bir uykuya çağõrõ- yordu. Ama bõrakmadõlar, çünkü An- takya’da daha görülecek çok şey vardõ ve tabii bizi bekleyen pek çok sofra. Öyle sofra deyip geçmeyin, Antakya yemekleri Arap yemeklerinin inceltilmişi- dir. Humusuyla, dolmasõyla, si- mitli ekmeğiyle özellikle kilo al- mak isteyenler için yapõlmõş gi- bidirler. Tabii içli köftenin hak- kõnõ vermemek olmaz. “Duygu artık hiçbir şey yemeyelim”, “Tamam Işıl”; hayda iki saat sonra gene bir başka sofradayõz ve gene Duygu’yla birbirimize bakõp aynõ sözleri söylüyoruz: “Artık hiçbir şey yemeyelim”, “Olur”. Antakya simyasõ, bütün din- lerin en güzel masallarõndan oluşmuş bir yerdir. Bakalõm al- tõ yõl sonra geldiğim Antalya’da gene bir vaftiz törenine rastlar mõyõm? Bilmiyorum. Yõllar ön- ce geldiğimde dünyanõn en sa- de, en eski kiliselerinden biri olan St. Pierre Kilisesi’nde ya- şõ biraz geçmiş, iki yaşõna yak- laşõyordu, bir güzel kõz çocuğu- nun vaftiz törenine katõldõm. Aile Almanya’da yaşadõğõndan biraz geç kalmõşlardõ, kõzcağõz töreni annesinin kucağõnda gü- zel güzel seyretti, ama ne zaman giysilerini çõkarõp onu küçücük bir leğenin içindeki soğuk suya soktular, bastõ feryadõ. Haya- tõmda böylesine saf bir dini tö- ren ilk kez görmüştüm. Bütün bunlar bir yana, An- takya’da bir gece, beni fena çarpmõştõ. Kocaman bir bahçe lokantasõndaydõk. Lokantanõn bir köşesinde 150 kişilik küçük bir düğün vardõ. Düğüncüler kendi aralarõnda eğleniyorlardõ. Bahçedeki diğer masalarda ai- leler, kadõnlõ erkekli oturmuşlar, herkes yiyor, içiyor ve herkes ne- şeli. Bahçenin tam ortasõndaki fõskõyeli havuzun sularõ bile ne- şeliydi. Birden gözüm yan ma- saya takõldõ. Yaşlõ bir karõkoca oturmuş demleniyorlar. Nasõl bir sevgi var aralarõnda, nasõl bir görmüş geçirmişlik. Hayõr da- yanõlõr gibi değil, Antep’in fõs- kõyeli havuzlarõ geliyor aklõma, annemle babam geliyor ve baş- lõyorum ağlamaya. Dalõp gitmişim, oysa az son- ra Yener Kitabevi’nin üst salo- nunda olmam gerekiyor. PEN Kadõn Yazarlar Komitesi’nin 11 ilde düzenlediği Kadõn Ya- zarlar buluşmasõnõn sekizinci etabõnda konuşacağõm, bakalõm neler olacak. Haftaya… Yazõmõ bitirdim ve öğrendim ki Türkan Hocam derin bir uy- kuya dalmõş, biliyorum şimdi fis- kõyesinden neşeli sular fõşkõran bir serin ayaklarõnõ suya uzatmõş yeni şarkõlar söylüyordur. Baştarafı Arka Sayfada Geçmiş Zaman Peşinde Kat mülkiyetine geçiş kolaylaştırılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanõ ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, dünkü Bakanlar Kurulu Toplantõ- sõ’nda, “Türkiye İnsan Hakları Kurumu” kurulmasõna ilişkin yasa tasarõsõnõn kabul edildiğini belirtirken, “Kat irtifakından, kat mülkiyetine geçişi kolaylaştıracak” bir düzenleme konusunda karar aldõklarõ- nõ kaydetti. Bakanlar Kurulu Toplantõsõ’nõn ardõndan açõklama yapan Çiçek, toplantõda bazõ ya- sa tasarõlarõnõn görüşüldüğünü kaydederek, Türkiye İnsan Haklarõ Kurumu’nun ku- rulmasõna karar verildiğini söyledi. AB iler- leme raporlarõnda insan haklarõ konusun- da özerk bir kurumun kurulmasõ gerektiğini yönünde öneriler olduğunu hatõrlatan Çiçek, “Böyle bir kurumu kurmak suretiyle in- san haklarının korunmasını ve gelişti- rilmesini sağlamak, ulusal ve uluslararası düzeyde insan hakları alanındaki geliş- meleri izlemek, ilgili kişileri, kurumları ve kamuoyunu bilgilendirmek, insan haklarıyla şikâyet ve başvuruları ince- lemek, araştırmak ve sonuçlarını takip etmek, ihlaller varsa bunların önlen- mesiyle ilgili çalışmaları yapmak üzere böyle bir kuruluş kurulmaktadır” dedi. Çiçek, Kat Mülkiyeti Yasasõ’nda deği- şiklik yapõlmasõ konusunu da ele aldõkla- rõnõ belirtti. Çiçek, “Kat irtifakından, kat mülkiyetine geçişi kolaylaştıracak, böylece vatandaşın şikâyetlerini ortadan kaldıracak, vergi kayıplarının önlen- mesini de mümkün kılacak bir düzen- lemeyi hayata geçirmek için karar aldık” dedi. Adalet Bakanõ Sadullah Ergin ve Ba- yõndõrlõk ve İskân Bakanõ Mustafa De- mir’in konuyla ilgili çalõşmalarõnõ 5-10 gün içinde tamamlayacaklarõnõ belirten Çiçek, bu yasama dönemi sona ermeden yasayõ çõ- karmayõ amaçladõklarõnõ anlattõ. DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yılmaz Bir Çağdaş Toplum Öncüsüydü... CMYB C M Y B KATLEDİLİŞİNİN 36. YILI Kaypakkaya anıldı Anıtkabir’e 160 bin ziyaretçi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürkçü Düşünce Derneği öncülüğünde düzenlenen Cumhuriyet Mitingi, 2 yõl ara- dan sonra önceki gün aynõ coşkuyla Tan- doğan Meydanõ’nda gerçekleştirildi. Mitin- gin ardõndan yaklaşõk 160 bin kişinin ziya- ret ettiği Anõtkabir, 2009’un en kalabalõk gününü yaşadõ. ADD Genel Sekreteri Suay Karaman, mitingin 14 Nisan’dan geri kalõr yanõ olmadõğõnõ belirtirken, düzenleme ko- mitesinde yer alan eski ADD Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Tevfik Kõzgõnkaya, “Bu miting bir araya gelebilmenin, bir arada durabilmenin ve birbirimize tekrar ‘Merha- ba’ diyebilmenin mitingidir. Bu, yarõnlarda da devam edecek” diye konuştu. Roj TV yeniden yayında Haber Merkezi - Alman Federal İda- re Mahkemesi, Roj TV hakkõnda İçişleri Bakanlõğõ tarafõndan konulan yayõn yasağõnõ durdurdu. Mahkeme kararõnda, yasağa karşõ dava açõlmasõ nedeniyle yasağõn uygulanmasõnõn şimdilik durdurul- duğu belirtilirken, davanõn ne zaman başla- yacağõ hakkõnda henüz bir tarih belirlen- mediği bildirildi. Almanya İçişleri Bakan- lõğõ tarafõndan terör örgütü PKK’nin yayõn organõ olduğu gerekçesiyle yasaklanan Roj TV, uydu üzerinden Avrupa’nõn bir- çok ülkesinde yayõn yapõyor. Töre işkencesine 7 tutuklama AĞRI/ERZURUM (AA) - Ağrõ’nõn Diyadin ilçesinde Y.A. adlõ kadõnõn kar- nõndan şişlenip, burnu ve kulaklarõ kesile- rek araziye atõlmasõ olayõyla ilgili gözaltõ- na alõnan 7 kişi tutuklandõ. Diyadin Kay- makamõ Ali Arõkan yaptõğõ açõklamada, olayla ilgili yürütülen soruşturmada, 7 kişi- nin gözaltõna alõndõğõnõ, bu kişilerin Cum- huriyet Savcõlõğõ’ndaki işlemlerinin ardõn- dan tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen C.A, U.A, M.A, A.A, N.A, Ü.A. ve V.A’nõn tutuklanarak cezaevine konuldu- ğunu belirtti. Arõkan, karnõndan şişlenen, burnu ve kulaklarõ kesilen Y.A’nõn firarda olan eşi B.A’nõn ise arandõğõnõ belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle