21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 19 MAYIS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 21 YARIN: DSP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI OSMAN KILIÇ POF.DR. ÜLKÜ AZRAK TÜRK HUKUK KURUMU BAŞKANI TUNCAY ALEMDAROĞLU ‘Hükümet intikam peşinde’ Prof. Dr. Süheyl Batum, AKP’nin hukuk anlayõşõnõn Anayasa Mahkemesi’ni devre dõşõ bõrakmak olduğunu söyledi TARKAN TEMUR Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, AKP’nin Anayasa Mah- kemesi’ni dahi demokrasiye aykõrõ sanan bir zihniyeti savunduğunu belirterek “AKP, yeni anayasa kavramından sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan ve Anayasa Mahkemesi’nden intikam alma yollarını arayan hukuk anlayışını algılıyor. İçinde bu- lunduğumuz anayasal sorunun özeti bu” de- di. AKP’nin, “çağdaş çoğulcu demokrasi” yerine “çoğunlukçu demokrasi” anlayõşõnõ hâ- kim kõlmaya çalõştõğõnõ belirten Batum, AKP’nin demokrasi anlayõşõnõn “Ben çoğun- luğun oyunu aldım, hiçbir şey beni engel- leyemez” şeklinde özetlenebileceğini söyledi. Anayasa değişikliğine ilişkin görüşlerini ga- zetemize anlatan Prof. Batum’un, anayasal dü- zenlemelere ilişkin önerileri özetle şöyle: Hukuk devleti ilkesi: 1982 Anayasasõ’nõn en çok eleştirilen yönü, hukuk devletinin temel güvencesi olan “yargı bağımsızlığını” sağla- yamamõş olmasõdõr. Bunun nedeni, yargõ yet- kisini sõnõrlandõrmõş, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nu güvencesiz, Anayasa Mah- kemesi’nin yetkilerini de sõnõrlõ bir biçimde dü- zenlemiş olmasõdõr. Bu nedenle, yeni anaya- sanõn, yargõ bağõmsõzlõğõnõ güçlendirmesi zo- runludur. Bu doğrultuda, “bağımsız ve taraf- sız mahkeme” kavramõnõn uygulamaya ko- yulabilmesi için HSYK yeniden düzenlen- meli. Laiklik ilkesi: “Din eğitimi sorununun”, laik eğitim ilkesi de göz önüne alõnarak yeni- den düzenlenmesi amacõyla, “din ve vicdan öz- gürlüğü” ele alõnmalõdõr. Sosyal devlet ilkesi: AKP iktidarõyla sos- yal haklarõn bazõlarõ, uygulanmasõ güç hü- kümler olarak bõrakõlmõş ve bu uygulam so- nucunda, “yoksulluktan kurtulmak herke- sin yararlanabileceği bir hak değil, iktida- rın lütfuna bağlı bir imtiyaza dönüştürül- mek” istenmiştir. Bu nedenle anayasa deği- şikliğinde, özellikle ulusal dayanõşmayõ sağ- lamaya yönelik sosyal haklarõ içeren ve gü- vence altõna alan bir “hak ve özgürlükler re- jiminin” yer almasõ gereklidir. Bu doğrultu- da, “sendika hakkı”, “toplu iş sözleşmesi hakkı”, “grev hakkı” “sosyal güvenlik hakkı” gibi haklar yeniden düzenlenmeli. Kadın-erkek eşitliği: Anayasa değişikli- ğinde, her şeyden önce “kadınların hukuksal eşitlik” talepleri, “Toplumsal engeller nede- niyle uygulamaya geçirilemeyen eşitliğin, hu- kuk yardımı ile gerçekleştirilmesine yöne- lik düzenlemelerle” gerçekleştirilmelidir. Çoğulculuk: Çoğulcu demokraside hükü- metler, ülkeyi yöneten güçlerden yalnõzca bi- risidir. Yargõ organlarõ, Meclis, özerk kuruluşlar, meslek kuruluşlarõ, sendika ve dernekler gibi sivil toplum kuruluşlarõ da ülke yönetiminde doğrudan etkilidir. Siyasal iktidarlarõn iradesine karşõt iradeler oluşturmaya yönelik bu kurumlar, “frenler ve dengeler sistemi” olarak adlan- dõrõlõr. Anayasa değişikliğinde, “özerk kuru- luşlara”, “özerk TRT ve üniversitelere” ayrõntõlõ olarak yer verilmesi ve “muhalefetin hukuksal statüsüne” ilişkin maddeler ele alõnmalõdõr. İnsan hakları: Anayasa değişikliği, mutla- ka “hukuk güvenliği”, “eşitlik” ve “insan onuru” kavramlarõ etrafõnda biçimlenen “dü- şünce, ifade, örgütlenme, toplantı ve basın özgürlükleri”ne geniş biçimde yer vermelidir. ‘AKP kendine demokrat’ İstanbul Haber Servisi - Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Baş- kanõ Erkan Baş, 1982 Anayasa- sõ’nõn halk iradesinin değil, CIA’nõn “Bizim çocuklar” diye tanõmladõğõ bir askeri komuta kademesince hazõrlandõğõnõn unutulmamasõ ge- rektiğini söylerek, “Türkiye’nin yeni anayasa tartışmalarına baş- lamadan önce 1982 Anayasası ile hesaplaşması gerekir ” dedi. Ana- yasa değişikliğinin temelinde Tür- kiye Cumhuriyeti’nin tas- fiyesinin yattõğõnõ kay- deden Baş, “AKP’nin tüm önerileri özün- de gericidir” diye konuştu. 1982’den bu yana yapõlan değişikliklerin anayasanõn özünü değiş- tirmeye yetmediğini de kaydeden Baş, “Hal- kımız, emperyalizme bağımlılık, eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk, çürüme ve ceha- let kaynağı durumundaki sermaye dik- tatörlüğünü korumaktan başka işe yara- mayan bu anayasadan derhal kurtulma- lıdır. Ancak AKP, farklı pek çok konuda olduğu gibi bu alandaki rahatsızlıkları da kendi işbirlikçi ve gerici siyasal hedefle- rine uygun bir zemin olarak kullanmak- tadır” diye konuştu. ‘ÜLKE ÇIKARLARINA TERS’ Baş, AKP hükümetince yeniden gündeme getirilen yeni anayasa tartõşmalarõnõn emek- çi halkõn talepleri ve ülke çõkarlarõyla hiçbir ilgisinin bulunmadõğõnõ söyledi. Baş, “AKP, 12 Eylül’le örgütsüzleşen toplumun, sö- mürücü sermaye sınıfı tarafından bütü- nüyle teslim alınmasının yasal dayanak- larını güçlendirme amacı gütmektedir. Bu nedenle AKP’nin değişim talebini 12 Ey- lül Anayasası’nın mantıksal sonuçlarına eriştirilme amacı olarak görülmesi gere- kir. AKP, ‘bireysel özgürlükler’ tartışma- sıyla, konuyu saptırma ve yeni anayasa- ya meşruiyet sağlama arayışındadır. Oy- sa 12 Eylül Anayasası ile asıl yok edilen toplumsal hak ve özgürlüklerdir” dedi. Baş, TKP’nin alternatif bir anayasa met- ni üzerinde çalõştõğõna da değinen Baş, ana- yasanõn içeriğine ilişkin şu noktalarõ vurgu- ladõ: “Ülkemizin ve halkımızın asıl ihtiyacı olan şey, bağımsız bir ülke, eşitlikçi ve öz- gürlükçü bir düzen ve bunların temel hat- larını çizen yeni bir anayasadır. Türki- ye’nin bağımsız ve egemen bir ülke olarak toprak bütünlüğünün sağlanması da an- cak ve ancak eşitlikçi bir toplumsal dü- zenle mümkündür. Bu görüşlerden ha- reketle toplumcu aAnayasa, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeyen yeni bir top- lumsal düzenin temel belgesi olarak hiç- bir ulusu ya da dini referans gösterme- melidir.” DENİZ TATARER Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanõ Le- vent Tüzel, toplumun farklõ kesimlerini ana- yasa değişikliğine karşõ çõkmak yerine nasõl bir anayasa istediklerini söylemek zorunda ol- duklarõna dikkat çekerek, “AKP’nin anayasa değişikliğini demokratikleşme hak ve öz- gürlüklerin genişletilmesi için istemediği- ni biliyoruz. AKP, daha önceki hükümet- ler gibi yalnızca kendine ‘demokrat’tır” eleştirisinde bulundu. EMEP’li Tüzel, 82 Anayasasõ’nõn değişti- rilmesi için güçlü bir kamuoyu oluşmasõna karşõn AKP iktidarõnõn anayasa değişikliği tar- tõşmalarõna başlamasõnõn ardõndan toplumun bir kõsmõnõn anayasa değişikliğine karşõ çõk- masõnõ eleştirdi. Tüzel, “Anayasa değişik- liğini kabul etmek, AKP’nin önerdiği de- ğişiklikleri kabul etmekle aynı şey değildir. Herkes değişikliğe karşı çıkmak yerine ya- pılması gerekenleri söylemek zorunda- dır. Demokrasiyi, demokratikleşmeyi ‘bö- lücülük’, ‘yõkõcõlõk’ gibi göstererek, halk anayasa konusunda ikiye bölünmek iste- niyor. AKP’de demokrasi konusunda sa- mimi değildir. Demokrasi ve demokra- tikleşme yalnızca işçi ve emekçi kesimler ile onlardan yana ay- dınlar tarafından sa- vunulup, ilerletilebi- lir” diye konuştu. Tüzel, siyasi partiler- le ilgili hukuki sorunla- rõn Dernekler Kanu- nu’nda olduğu gibi es- nek yasal düzenleme- lerle giderilebilceğini anlattõ. Tüzel, “Siyasi partilerin faaliyetleri- ni, program ve tüzükleri belirler. Parti içi demokraside yaşanan sorunlarla ilgili mahkemelere başvurulduğunda uygula- nacak bazı düzenlemelerle yetinilebilir. Si- yasi partiler kapatılamaz. Parti üyelerin- den biri ya da bazıları suç işlediğinde, hak- larında yasal süreç işletilmelidir. Bunun ya- nında, Anayasa Mahkemesi’ne gerek var mıdır, sorusuna da yanıt bulmak gerekir. Eğer gerek var ise bütün mahkemelerin yargıçları gibi Anayasa Mahkemesi’nin yargıçları da yargı içinden, yargıçlar ta- rafından seçilmelidir” dedi. EMEKÇİ ANAYASASI Tüzel, yeni anayasa metninin içermesi ge- reken düzenlemelerle ilgili özetle şunlarõ söyledi: “Anayasa işçi ve emekçilerin hak- larının kısıtlandığı bir metin olmamalıdır. Grev hakkı, dayanışma grevi, genel grev dahil olmak üzere güvenceye alınmalı, lo- kavt kaldırılmalıdır. Yargı demokratik- leştirilmeli, yürütmenin yargıya, askerin- de siyasete müdahalesine son verilmelidir. Vatandaşlık tanımı, farkı kimliklerdeki yurttaşları rencide etmeyecek bir biçimde ‘Türkiyelilik’ tanımı üzerinde yapılmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalı, dev- let dinlere ve mezheplere eşit mesafede dur- malıdır. Okullardan zorunlu din dersi kaldırılarak, devletin din için kaynak ayır- masına son verilmelidir. ” ‘AKP’nin önerileri özünde gerici’ TKP Genel Başkanõ Baş, anayasa değişikliğinin temelinde Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiyesinin yattõğõnõ belirtti. Baş ‘Önce 1982 Anayasasõ ile hesaplaşmasõ gerekir’ dedi EMEP GENEL BAŞKANI TÜZEL TARKAN TEMUR Eski İstanbul Barosu Başkanõ Avukat Turgut Kazan, AKP’nin anayasa demokratik bir Anayasa değişikliği yapmak niyetinde olmadõğõnõ belirtti. Kazan, AKP’nin içeriği netleşmeyen anayasa değişikliğine ilişkin görüşlerini ga- zetemize değerlendirdi. 1982 Anayasa- sõ’na karşõ olduklarõnõ ve yargõ bağõmsõz- lõğõnõ sağlamak amacõyla değişiklikler ya- põlmasõ gerektiğini vurgulayan Kazan, “Ama, bugün düşünülen değişiklikleri doğru teşhis etmek gerekiyor. AKP hu- kuk devletini güçlendirip özgürlük ala- nını genişletmeyi değil, Anayasa Mah- kemesi’ni teslim alarak kendine bir ko- ruma kalkanı yaratabilmeyi amaçlıyor. Bu operasyonda, bireysel başvuru tür- küsü tam bir bahanedir. Anayasa Mah- kemesi 2 daireli olacak, dolayısıyla üye sayısı 17’ye çıkacak, yasama organına bu üyelerin çoğunluğunu seçme hakkı ta- nınacak. Ve böylece ‘laiklik karşõtõ ey- lemlerin odağõ’ sayılan parti, AİHM’ye yargıç adaylarını bildirirken yapıldığı gi- bi, kendi yargıçlarını atayarak, kendini garantiye alacak. Amaçlanan budur. Böyle bir arayış, hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin yapõsõnõn de- ğiştirilmesinin, partilerin kapatõlmasõnõn zorlaştõrõlmasõnõn, Türkiye milletvekilliği- nin, yargõnõn meşruiyeti için Adalet Baka- nõ’nõn Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Ku- rulu’na (HSYK) başkan olmasõnõn yeterli olmayacağõnõ, yargõçlarõn da yürütme ve ya- sama organlarõnca atanmasõ gerektiğini, AKP’nin bazõ Avrupa Birliği (AB) ülke- lerinden örneklerle açõkladõğõnõ belirten Kazan, AKP’nin bu değişiklikle demokra- tikleşmeyi gerçekleştireceği yalanõnõ öne sürdüğünü söyledi. Ancak, bu değişiklik- lerle hak ve özgürlüklerin koruma kalkanõ olan yargõnõn, bağõmsõzlõğõnõn tehdit altõn- da kalacağõnõ belirten Kazan, “Sivil dik- tanın yolu açılmış olur” uyarõsõnda bu- lundu. ‘HUKUK DEVLETİNİN ÖZÜ BOŞALTILACAK’ Bazõ ülkelerde yargõçlarõn belli oranlar- da yasama organlarõ tarafõndan seçildiğinin doğru olduğunu, ancak bu ülkelerde de uy- gulamanõn sürekli eleştirildiğini söyledi. Ka- zan, özetle şöyle konuştu: “Nitekim, Av- rupa Konseyi Tavsiye Kararları, ısrar- la bakanla müsteşarın kuruldan çıka- rılmasını, yargıç atama ve eğitimlerinde bakanlık etkisinin kaldırılmasını, HSYK’ye Cumhurbaşkanı’nca atama yapılmamasını, müfettişlerin ve sekre- taryanın doğrudan kurula bağlanması- nı istiyor. Vehiç bir tavsiye kararında, yargıçların yasama organınca atanma- sını sağlayacak bir düzenleme öneril- miyor. Bu nedenle, düşünülen değişik- likleri AB süreciyle açıklamak gerçeği yansıtmıyor. Ayrıca, yüzde 10’luk barajı düşürüp seçmen sayısı yönünden iller arası farklılığı gidermedikçe, tek başına Türkiye milletvekilliği temsilde adaleti gerçekleştiremez. Parti kapatmalarında da, AİHM kararı yok sayıldığı gibi, Ve- nedik Komisyonu raporu çarpıtılıyor. Raporda yer alan ‘hoşgörüsüzlük’ ilkesi atlandığı gibi, bu raporun ancak Refah Partisi hakkındaki AİHM kararıyla bir- likte değerlendirilebileceği gerçeği unu- tuluyor. Özetle, tartışılan paket hukuk devletinin özünü boşaltacak bir tehlike- yi bağrında taşıyor. Yeni gerginliklere yol açacaktır. Mutlaka vazgeçilmelidir. Ak- si halde, yine Anayasa Mahkemesi’nden dönüleceği bilinmelidir.” Sivil dikta uyarısı Eski İstanbul Barosu Başkanõ Kazan, hukuk devletinin tehlikede olduğunu söyledi Eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan “AKP hukuk devletini güçlendirip özgürlük alanını genişletmeyi değil, Anayasa Mahkemesi’ni teslim alarak kendine bir koruma kalkanı yaratabilmeyi amaçlıyor. Tartışılan paket hukuk devletinin özünü boşaltacak bir tehlikeyi bağrında taşıyor” dedi. Dava ‘Ergenekon’la birleşiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, Danõştay 2. Daresi üyelerine ve gazetemize yönelik saldõrõ dava- sõnõn “Ergenekon” davasõyla birleştirilmesine ve dosyanõn İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ne gönderilmesine karar verdi. Yargõtay 9. Ceza Dairesi’nin “Ergenekon davasıyla birleştirilmesinde zorunluluk bu- lunduğu” gerekçesiyle bozduğu Danõştay üyelerine saldõrõ davasõnõn üçüncü duruşmasõ dün yapõldõ. Duruşmaya, tutuklu sanõklar Al- parslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Süley- man Esen, Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Tekin İrşi ile sanõk avukatlarõ ve müdahil avukatlarõ katõldõ. Bazõ Danõştay üyeleri de duruşmayõ izledi. Mahkeme Başkanõ Hasan Şatır’õn duruşmayõ başlatmasõnõn ardõndan cumhuriyet savcõsõ Kubilay Taştan, mahke- mede görülen davayla “Ergenekon” davasõ arasõnda fiili ve hukuki bağlantõ bulunmasõ ne- deniyle her iki davanõn dosyalarõnõn birleştiril- mesine karar verilmesini talep etti. Savcõ Taş- tan, tutuklu sanõklarõn tutukluluk hallerinin devamõnõn kararlaştõrõlmasõnõ istedi. Müdahil Mustafa Yücel Özbilgin mirasçõ- larõnõn avukatõ Hüseyin Avni Karabeyoğlu, dava ile “Ergenekon” davasõ arasõnda bağlantõ varsa ilgili sanõklarõn birleştirilerek yargõlama- nõn yapõlmasõnõ talep etti. Eğer her iki dava arasõnda bir bağlantõ yoksa birleştirmenin İs- tanbul’da yapõlmasõna karşõ olduklarõnõ belir- ten Karabeyoğlu, “Ayrıca suç yeri itibarıyla bir birleştirme olacaksa yargılama yerinin Ankara mahkemeleri olduğundan, yargıla- maların burada birleştirilerek yapılmasını talep ediyoruz” dedi. Müdahil Danõştay Baş- kanlõğõ’nõn avukatõ Canan Sibel Özkan ile sa- nõk Osman Yõldõrõm’õn avukatõ Ayşen Akçay birleştirme konusunu mahkemenin takdirine bõraktõklarõnõ kaydettiler. Sanõk Tekin İrşi’nin avukatõ Atılgan Göymen, her iki davanõn dos- yalarõnõn, Ankara’da birleştirilmesi talebinde bulunurken Alparslan Arslan’õn avukatõ Mu- zaffer Anıl Uçar ile sanõk İsmail Sağõr’õn avu- katõ Alparslan Çay ise birleştirme talebinin reddini istediler. Sanõklardan Süleyman Esen’in avukatõ Mehmet Ener ise her iki da- vanõn İstanbul’da birleştirilmesini talep etti. Savunmalarõnõ yapan sanõklardan Tekin İrşi, tahliye talebinde bulunurken İsmail Sağõr da “Söyleyecek bir şeyim yok” diye konuştu. Sa- nõk Timuroğlu, “Ergenekon” davasõnda yargõ- lanan sanõklarla herhangi bir ilgisinin bulun- madõğõnõ ileri sürerek “Ben kimseye uşaklık ve askerlik yapmadım. Hiç kimsenin amacı doğrultusunda çalışmadım” dedi. Sanõk Sü- leyman Esen de “Ergenekon” davasõnõn sa- nõklarõ ve olaylarla bir ilgisinin olmadõğõnõ id- dia etti. Esen, tahliyesini talep etti. Sanõk Os- man Yõldõrõm ise konuşmasõna, “Sayın savcı- lar Zekeriya Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel’i ve Atatürk Cumhuriyetine saygılı tüm savcıla- rı selamlıyorum” diyerek başladõ. Davanõn karar duruşmasõnda “Atatürk’e hakaret et- mediğini” savunan Yõldõrõm, “Aydõn Doğan’ı kastettim. Ben bu devleti, Cumhuriyeti, va- tanı savunuyorum. Ergenekon Cumhuriye- ti, Atatürk Cumhuriyetine karşı haçlı seferi düzenliyor” şeklinde sözler sarf etti. BİRLEŞTİRME KARARI Mahkeme Başkanõ Hasan Şatõr, sanõklar hakkõnda görülen kamu davasõyla İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen “Ergene- kon” davasõ arasõnda hukuki ve fiili bağlantõ olduğu görüldüğünden, Danõştay 2. Dairesi üyelerine ve gazetemize yönelik saldõrõlarla il- gili davanõn, “Ergenekon” davasõyla birleşti- rilmesine ve yargõlamanõn İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiğini açõkladõ. Mah- keme sanõklarõn tutukluluk halinin sürmesini de kararlaştõrdõ. Sanõk Alparslan Arslan, dünkü duruşmanõn başõnda da bağõrmaya başlayõnca jandarmalar tarafõndan salon dõşõna çõkarõldõ. Bu arada sa- nõk Osman Yõldõrõm’õn diğer sanõklara sözlü ve fiziksel saldõrõda bulunmasõ üzerine de ar- bede yaşandõ. Sanõklar, jandarmanõn müdaha- lesiyle salon dõşõna çõkarõldõ. Akman’ın ifadesi tercümeden sonra ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, geçen günlerde ba- sõnda yer alan RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn Deniz Feneri soruşturmasõ kapsa- mõnda 1.5 saat süreyle ifadesinin alõndõğõ yö- nündeki haberlerin gerçeği yansõtmadõğõnõ açõkladõ. Başsavcõlõk, Akman’õn ifadesinin Meclis Başkanlõğõ’ndan gönderilen 2005-2009 yõllarõna ait malvarlõğõ raporunda çelişkiler bulunduğu gerekçesiyle alõndõğõnõ belirtti. Başsavcõlõk kaynaklarõ Akman’õn Deniz Fene- ri soruşturmasõna ilişkin ifadesinin ise Alman- ya’dan gönderilen dosyanõn çevirisinin ta- mamlanmasõnõn ardõndan alõnacağõnõ bildirdi. DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI DANIŞTAY VE GAZETEMİZE SALDIRI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle