21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MAYIS 2009 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Romanya’da cumhurbaşkanlõğõna adaylõğõnõ koyan Kral Michael’in damadõ Prens Radu’yla bir ufuk turu: Devletsiyasetihükümetlerledeğişmez Prens Radu Duda Romanya’nõn 1997’de ülkesine dönen devrik kralõ I. Michael’in damadõ. Son derece iyi yetişmiş bir insan. Sõklõkla Türkiye’ye geliyor. Özellikle de İstanbul’u çok seviyor. Son olarak bu ay başõnda yapõlan Marmara Grubu Vakfõ’nõn düzenlediği 12. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne katõldõ. Prens Radu aynõ zamanda kasõmda yapõlacak seçimlerde Romanya Cumhurbaşkanlõğõ için adaylõğõnõ koyacağõnõ açõkladõ. Prens Radu’yla konümizm sonrasõ Romanya’yõ, NATO ve AB üyeliğinin ülkesine yaptõğõ etkileri konuştuk. Prens Radu’nun yakõndõğõ konularõn başõnda komünizmin Romanya’daki kurumlara verdiği ağõr hasar vardõ. 2000 yõlõndan sonra yeni yeni toparlanmaya başladõklarõnõ söyleyen Prens Radu özellikle de devletlerin politikalarõnõn sürdürülebilir ve dengeli olmasõ gerektiğine, her isteyen politikacõnõn bu politikalarõ değiştiremeyeceğine vurgu yapõyordu. Prens Radu Türkiye’nin AB içinde yeri olmadõğõnõ söyleyenlere de şu yanõtõ veriyordu: “Türkiye Avrupalõdõr. Birilerinin fikri hiç önemli değil.” - Siz Romanya Cumhurbaşkanlığına adaylığınızı koydunuz. Kral Michael’in damadı ve prens olarak partiler üstü bir aday mı olacaksınız? P.R. - Bağõmsõz aday oluyorum. Ama seçimlere yakõn farklõ kuruluşlar beni destekleme kararõ alõrlarsa bu olabilir. Yalnõz burada dikkatinizi çekmek istediğim husus sadece siyasi kuruluşlardan söz etmiyor olmam. Meslek örgütleri, cemiyetler, sivil toplum kuruluşlarõ, farklõ etnik gruplar tarafõndan da destekleneceğimi umuyorum. Böylece mümkün olduğunca Romen toplumunun bütününe yakõnõnõn desteğini almõş olacağõm. Cumhurbaşkanlõğõ için bağõmsõz bir adayõn şansõ herkesi temsil edebilmesidir. Romanya’da siyasi sõnõf çok dinamiktir. Yirmi yõl içinde çok gelişti. Ülkede siyaset gayet iyi çalõşõr. Parlamentoda üç Avrupa çapõnda parti, bir de etnik Macar azõnlõğõ temsil eden bir parti bulunuyor. Son yirmi yõlda özgürlüğümüzü kazandõk; demokrasiyi başardõk. Geçmişe kõyasla belli bir refah düzeyini yakaladõk. Ama ne yazõk ki güçlü, profesyonel ve saygõn kurumlara hâlâ sahip değiliz. İnsanlar kurumlara hizmet etmelidir, kurumlar insanlara değil... Dolayõsõyla bugünkü demokratik Romanya’nõn bunu elde etmesi lazõmdõr. Özgürlük ve demokrasinin başka değerlerle, namus, nezaket, sevgi, cömertlik, sorumluluk bilinci, hizmet edilen kuruma bağlõlõk ve güçlü kişilikle bağdaştõrõlmasõ gerekir. Cumhurbaşkanı taraf olmamalı - Romanya’da cumhurbaşkanlığı temsili görev mi yoksa siyasi mi? - Romanya anayasasõ cumhurbaşkanõna temsili bir görev vermektedir. Bu Avrupa’daki pek çok ülkenin sistemine benziyor. Ama aynõ zamanda önemli siyasi bir rolü de var. Çünkü Romanya Cumhurbaşkanõ Yüksek Savunma Şûrasõ’nõn da başkanõ aynõ zamanda. Bu da cumhurbaşkanõnõn ulusal çõkarlarla ilgili önde gelen sorunlarla da uğraştõğõ anlamõna geliyor. Cumhurbaşkanõ devleti temsil eder ve devlet kurumlarõ ile Romanya toplumu arasõndaki dengeyi oluşturur. Cumhurbaşkanõ adil, dengeli, mesafeli, ağzõndan çõkacak sözü iyice tartan, taraf tutmayan, insanlarõ dinlemeye özen gösteren bir kişi olmalõdõr. Öte yandan ülkemin siyasi yönetimi Başbakan’õn ve hükümetin elindedir. Kurumlar saygınlığı yitirmemeli - Yani cumhurbaşkanı bütün ulusun cumhurbaşkanı olmalı. Öyle mi? - Tabii. Halkõ dinlemek için yerel yönetimlere gitmeli, gereksinimlerini öğrenmelisiniz. Her bir ilin, ilçenin, insan topluluğunun, bireyin sorunlarõ birbirinden farklõdõr. Merkezle yerel yönetimler arasõndaki bağõ kurabilmek için oralarda olmalõ, insanlarõ dinlemelisiniz. Dolayõsõyla ben siyasi Romanya’nõn adayõ değilim. Ben coğrafi, profesyonel Romanya’nõn adayõyõm. İçinden geçtiğimiz bu küresel krizde yerel yönetimlerin para sahibi olmalarõ, ekonomilerinin güçlü olmasõ şarttõr. İnsanlar iş olanaklarõna kavuşabilmelidirler. Size bir örnek vereyim. 20 bin kişilik küçük bir belde bile AB’den yapõsal sorunlarõnõn çözümü için doğrudan fon desteği alabilir. Bunu başarmak için de cesaret yeterlidir. Bunun için de bir yol göstericiye ihtiyaçlarõ vardõr. Bu kişi de devletin ya da ulusun temsilcisidir. Sakõn yanlõş anlamayõn. Siyasi bir adaya hiç itirazõm yok. Ama siyasi adaylarõn başbakanlõkta daha başarõlõ olacaklarõnõ düşünüyorum. - Cumharbaşkanlığına aday olmaya sizi ne itti? - Son sekiz yõldõr ailem ve ben Romen toplumunun çok içinde yaşadõk. Ben aynõ zamanda hükümetin özel temsilcisi olarak resmi bir görev de üstlenmiştim. Yurtdõşõna pek çok seyahat yaptõm. Bu yolculuklarõmda dünyanõn önde gelen siyasi liderlerini, iş dünyasõnõn insanlarõnõ, aydõnlarõ tanõdõm. Bir yandan da Romen toplumuyla iç içe yaşõyordum. Toplumun bütün katmanlarõndan insanlar bana yavaş yavaş, “İşini bu kadar iyi yaptığına göre neden Cumhurbaşkanlığına aday olmuyorsun” diye sormaya başladõ. Romen toplumu aşõrõ politize olmuştur. Halk zaman içinde siyasetçiye ve siyasete olan güvenini de kaybetti. Benim yaptõklarõm onlara Cumhurbaşkanlõğõna uygunluğumu düşündürtmüş olabilir. Kõraliyet ailesinin bir üyesi olarak zaten ben hiçbir zaman kamu yaşamõna siyasi açõdan yaklaşmadõm. Her zaman bütün siyasi partilerle çok iyi bir işbirliğim oldu. Hükümetin özel temsilcisi olarak Hõristiyan demokratla da sosyalist hükümetle de, liberalle de çalõştõm. Romanya’nõn komünizmden sonra çok kötü bir dönem geçirdiğini söyleyebilirim. Bir kere Romen türü komünizm çok zordu. Romen toplumu da 1989’dan sonra bugünkü koşullara erişebilmek için çok büyük çaba harcadõ. Demokrasiyi geliştirmeye çalõştõk. Öncelikle özgürlüklerimize kavuşmuştuk. Refah daha sonra 2000 yõlõnõn ardõndan geldi. Yalnõz bir tek şeyi çözemedik. - Neydi o çözemediğiniz sorun? - Kurumlarõn profesyonelleşememesi. Ulusumuzun kamu kurumlarõna saygõ duymaya onlara güvenmeye ihtiyacõ var. Birisiyle anlaşamayabilirsiniz. Ama kurumlara saygõ duymak zorundasõnõz. Aksi halde kurumsallõk gider, yerine bireye dayalõ bir sistem gelir. Dünyamõzõn geleceği de tahmin edilebilirlik ve karşõlõklõ anlaşmaya bağlõdõr. Bu gelecek bir tek kişinin isteklerine bağlõ olmamalõdõr. Çünkü o kişi bugün iyiyi ister. Ama bilinilmez ki yarõn neyi isteyeceği. Kötüyü de isteyebilir. Onun için kurumsallaşma konusunda õsrarlõyõm. Üstelik her gün ülkenin yönünü kişinin isteklerine göre değiştiremezsiniz. Bir demokraside kurumun iki düzeyi vardõr. Siyasi kararõn o anlõk çõkarlara göre değişmesi durumu vardõr. Bir de profesyonellik düzeyi vardõr ki bu iyi ve becerikli biçimde halledilmiş iştir. Ne yazõk ki demokratik dünya rekabet becerisini kamusal kurumlarda çok fazla özendirmedi. Pek çok kez beceriksiz kişilerin çok yüksek görevlerde çok kötü işler yaptõğõna tanõk olduk. Sadece özel sektörde rekabet becerisini özendirdi. Balkanlar kesintisiz enerji kaynağı gibi - Balkan Paktı’nın 75. yıldönümü nedeniyle özellikle Avrupa’da çeşitli etkinlikler yapılıyor. Yeniden bir Balkan Paktı ruhunun canlandırılıp canlardırılamayacağı araştırılıyor. 75 yıl önceki Balkan Paktı üyeleri Türkiye, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan’dı. Bugün artık Yugoslavya yok. Onun yerine pek çok bağımsız devlet kuruldu. Sizce bugünkü koşullarda Balkan Paktı’nın yeniden canlandırılması olasılıkları var mı? - Geçmiş ve geçmişte insanlarõ birbirlerine yakõnlaştõrma çalõşmalarõnõn anõmsanmasõ iyi bir şey. Çünkü böylece ister büyük isterse de küçük her ülke ve her ulus bölgede oynayabileceği bir rol olduğu bilincine varõyor. Önemli olan bölgede işbirliğinin ancak bölgedeki bütün aktörlerin katõlõmõyla mümkün olabileceğini bilmektir. Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Orta, Güney Avrupa bütün bu bölgeler inanõlmaz farklõ değerlere sahiptir. Bu bölgenin insanlarõ aslõnda, “Biz tek bir bölge değil, pek çok bölgenin buluşma noktasıyız” diyor. Bizim bu bölgemiz kesintisiz bir enerji kaynağõ bölgesi. Ama önemli olan bu enerjiyi hangi yönde kullandõğõnõzdõr. Zaman zaman da bu bölge çok istikrarsõzdõr. Bu da coğrafi konumundan kaynaklanmaktadõr. O nedenle öncelikle refah sağlanmasõ önemlidir. Çünkü yoksulluk istikrarõn müthiş bir düşmanõdõr. İkinci olarak da bağlantõlar, insanlar arasõ temas gelmektedir. Ülkenizde milyonlarca insan bugün pek çok ülkeye seyahat ediyor; yurtdõşõnda çalõşõyor. Bu da biz ve öbürleri arasõnda inanõlmaz bir köprüdür. Romanya’nõn 22 milyonluk nüfusunun en az üç milyonu bugün Avrupa’nõn başka ülkelerinde çalõşõyor. Bu da akõl almaz bir istikrar sağlõyor. Bu insanlar yeni kültürler, yeni dostluklar, daha çok parayla ülkelerine dönüyorlar. Bu da sadece bizim bölgemizden değil, başka bölgelerden insanlarla, ülkelerle de başarõlabilecek bir birlikteliğin sorunlarõnõ çözer. - Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Romanya önce NATO sonra da AB üyesi oldu. Siz demir perde ülkesi Romanya’yla bugünkü Romanya’yı kıyasladığınızda nasıl bir resim görüyorsunuz? - Demir perde ülkesi olan Romanya’nõn durumu çok acõydõ. Çünkü Romanya’ya komünizm dõşardan gelmişti. Yani komünizm Romen halkõnõn isteğiyle ülkede rejim olmadõ. Dolayõsõyla 40 yõl boyunca ülkenin eski müreffeh, kõsmen demokrat kimliğiyle dõş dünyadan yalõtõlmõş bir durumun çatõşmasõ söz konusuydu. Romen halkõ hiçbir zaman komünist ideolojiye yakõn olmamõştõ. Komünizm sonrasõ Romanya ilk on yõlõ çok zor geçirdi. Çünkü ülkenin kurumlarõ büyük ölçüde hasar görmüş, fena halde yõpranmõştõ. 2000’e kadar ki 10 yõl içinde pek çok kişi değişim için var gücüyle çalõştõ. Bunun için sivil toplum örgütleri büyük katkõda bulundu. Sağcõsõ solcusu birlikteydi. Ama ülkenin en büyük sorunu hõzla ilerlemesini engelleyen sağlam bir rejiminin olmayõşõydõ. Ama 2000’den sonra durum değişti. - 2000 yılında ne oldu da durum değişti? - Doğru yola yönelirseniz her şey değişir. Romanya 2004’te NATO , 2007’de AB üyesi oldu. 2000’den bugüne kadar büyük ve güçlü bir ekonomik kalkõnma sürecini yakaladõk. GSMH’miz önce yüzde beş oldu. Sürekli ve istikrarlõ arttõ; 2008’de yüzde 9’u bulduk. Bu yõl küresel kriz Romanya’yõ da etkiledi. Ama son sekiz yõl içinde ciddi bir istikrarlõ büyümeye sahip olduğumuz için çok da fazla bir şey değişmedi. Demin söylediğim gibi Romanya AB’ye üye olduktan sonra belki üç milyonun üzerinde Romanyalõ öbür AB ülkelerinde çalõşmaya gitti. Bir kere onlarõn aldõklarõ maaşlar Romanya’ya döndü. Böylece ülkeye önemli bir para akõşõ oldu. İnsanlar farklõ kültürlerle tanõştõlar. Milyonlarca Romen Avrupalõ oldu. Ama bir yandan da sorunlar yaşandõ. Çünkü bireyler yurtdõşõna çalõşmaya gidince aileler parçalandõ. Ayrõca diyelim ki Romen işçiler İspanya’da inşaat sektöründe çalõşõyor. Ama kriz İspanya’daki inşaat sektörünü vurunca yüz binlerce Romen ülkeye geri dönmek zorunda kalõyor. - Peki, Marmara Vakfı’nın Avrasya Ekonomik Zirveleri’ni bu bağlamda nasıl değerlendiriyor- sunuz? - Çok önemli . Türkiye’nin coğrafi konumu başka hiçbir ülkede yok. Türkiye için yegâne ülke diyebiliriz. Türkiye, buluşma noktasõ konumunda olmasõ sayesinde Orta Asya’dan olsun, Orta Avrupa’dan olsun, ABD’den olsun insanlarõ bir araya getiriyor. Açõkçasõ ben şimdiye kadar son yõllarda hiçbir konferansta bir Moğolistanlõnõn konuşmasõnõ dinlememiştim. Ama burada dinleme fõrsatõnõ buldum. Onlarõn vizyonlarõnõ, varmak istedikleri hedefleri öğrendim. Doğrusu çok etkilendim. Bölgemize geri dönersek... Bu bölge ne zaman bölge ülkeleri birbirleriyle çatõşsa çok büyük hasar görüyor. Romanya’nõn tarihinin en iyi bölümleri birlik halinde olduğumuz zamanlara aittir. - Yani hangi tarihleri kastediyorsunuz? - Ondokuzuncu yüzyõlõn sonlarõ ve belki 1920’li, 30’lu yõllar. 1877’de Romanya bağõmsõz oldu. 1881’de egemenliğini ilan etti. Birinci Dünya Savaşõ’ndan hemen sonra 1918’de birlik oluştu. Ben birlik derken ülkenin birleşmesinden söz etmiyorum. İnsanlarõn ortak bir hedefte birleşmelerini kastediyorum. P O R T R E PRENS RADU Romanya, 1960 doğumlu. Bükreş Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Romanya Ulusal Savunma Koleji’ni bitirdi. 2006’da askeri bilimler alanõnda doktorasõnõ aldõ. 2002-2008 arasõnda Romanya hükümetinin yurtdõşõnda ayrõca da ülke içinde demokrasinin yerleşmesi ve yerel yönetimlerin uluslararasõ alana açõlmasõ konularõnda özel temsilcisi olarak görev yaptõ. Dört yõl boyunca Romanya ordusunda albay rütbesinde bulundu. Kasõm ayõnda yapõlacak seçimler için 9 Nisan’da Romanya Cumhurbaşkanlõğõ’na adaylõğõnõ koydu. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Türkiye’nin AB’ye tam üyelik olasılıklarını nasıl görüyorsunuz? - Bir kere İstanbul neredeyse Romanya’nõnkine eşit sayõda bir nüfusa sahip. İstanbul Ticaret Odasõ’nõn (İTO) üye sayõsõ 350 bin şirket. Bu şirketlerin toplam cirosu Romanya’nõn yõllõk GSMH’sine eşit. İstanbul gibi dinamik, muazzam ve böylesine gelecek sahibi olan Avrupalõ bir kentiniz varsa bu ülkenin Avrupalõ karatkerini hesaba katmamak mümkün değildir. Buna ek olarak şunu söylemek istiyorum. Kimileri Türkiye’de büyük şehirlerle kõrsal alanlar arasõnda büyük farklar olduğunu söylüyor. Ama dünyada bütün ülkelerde bu farklõlõklar var. Örneğin, Şikago kenti, ABD’nin kuzeyindeki ya da batõsõndaki küçük kasabalara benzemez. Londra’nõn varoşlarõ kentin merkezinden farklõdõr. Paris’in varoşlarõ da Champs Elysses’yle uzaktan yakõndan ilgili değildir. Bir de pek çok kişi ülkenin büyük şehirlerinin nüfusunun toplamõnõn Türkiye’nin nüfusunun yarõsõndan fazlasõna eşit olduğunu da bilmiyor. Bu ülkenin Avrupalõlõk potansiyelinden söz ettiğiniz zaman tarihini, kültürünü de göz önünde tutmalõsõnõz. Avrupa’yla müthiş bağlarõnõz var. Milyonlarca Türk bugün Avrupa ülkelerinde yaşõyor. Bütün bunlar gerçek. Birilerinin fikri önemli değil. Önemli olan somut gerçekler. Burada somut gerçek İstanbul’un en büyük Avrupalõ şehir olduğudur. Bütün bu söylediklerim Türkiye için sorun teşkil edebilir. Ama bütün bunlar bağlantõlarla, anlaşmalarla, uzlaşõlarla çözülür. Bir keresinde AB Komisyonu Türkiye’nin üyeliği konusunda beni Brüksel’e 200 AB bürokratõna konuşmaya davet etti. Size anlattõklarõmõ onlara da anlattõm. Konuşmamõn sonunda gelip kendilerine gerçekleri anlattõğõm için bana teşekkür ettiler. Pek çok kişi bilgi sahibi olmadan konuşuyor. Bir gazetede bir yazõ okuyorlar. Ondan sonra da Türkiye hakkõnda doktora yaptõklarõna inanõyorlar. Türkiye’nindünyada benzeriyok BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLANLAR AB üyeliği Romanya’ya istikrar getirdi Birisiyle anlaşamayabilirsiniz. Ama kurumlara saygõ duymak zorundasõnõz. Aksi halde kurumsallõk gider. Yerine bireye dayalõ sistem gelir. Milyonlarca Türk bugün Avrupa ülkelerinde yaşõyor. Birilerinin fikirleri önemli değil. Önemli olan somut gerçekler. Burada somut gerçek İstanbul’un en büyük Avrupalõ şehir olduğudur. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle