16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 29 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Hangisi Doğru Söylemiyor? Hücre evi baskını, eski Genelkurmay Başkanı Or- general Özkök’ün Ergenekon davasındaki tanıklığı, milyarlarca insanı tehdit eden domuz gribi salgını.. .. Ve birbirinden önemli onlarca başka haber da- ha.. Bütün bunların arasında, Frankfurt Savcılığı Ba- sın Sözcüsü kimliği ile bir Alman bürokratından bi- zim Adalet Bakanı’na yöneltilen bomba gibi bir ya- lanlama açıklamasının, dün Hürriyet gazetesinin bi- rinci sayfasında, manşet üstünden, Deniz Feneri de- diğimiz davanın dosyasının üstüne düştüğü görüldü. Okumamış olanlar için, birkaç tümcede özetleyeyim. Frankfurt Mahkemesi, Almanya’daki bazı Türk kökenlilerce bir yardım derneği olarak kurulmuş “De- niz Feneri” için toplanmış olan paraları, Türkiye’ye ak- tararak burada bir medya kuruluşunun yapılanma- sı için kullananlar hakkında açılan davayı çeşitli ce- zalarla sonuçlandırmıştı. Cezalandırılanlardan bir bö- lümünün benzer yolsuzlukları kendi ülkelerinde de işledikleri iddiasıyla soruşturma dosyasını da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın isteği üzerine Adalet Bakanlığı’na göndermişti. Bakan: İkinci dosya da geldi. Çevriliyor Adalet Bakanı Şahin’in “Almanca olarak hazır- lanmış dosyanın içeriğinin Türkçeye çevrildiğini” söylemesinin üzerinden üç ayı aşkın bir süre geç- ti. Dosyanın o süreye karşın henüz soruşturmayı gerçekleştirecek makamlara verilemeyişinin yanı sıra içeriği hakkında da kamuoyuna bilgi aktarıl- mayışının neden olduğu tepkiler üzerine Sayın Ba- kan Mehmet Ali Şahin, geçen hafta Alman- ya’daki büyükelçiliğimizden gelen ikinci dosyanın da yine tercüme edilmesi için görevlilere verildiğini söyleyerek o tepkilerin üstünü örtmek istedi. İstedi ama, dün söz konusu gazetenin Frankfurt muhabiri Hasan Aycı, Frankfurt Savcılığı Basın Sözcüsü Doris Müler Scheu Hanım’dan aldığı açıklamayı yayımladı. Alman Sözcü: Son dosya Türkçeye çevrildi Bayan sözcü, “Biz Türkiye’ye bir defa bir dos- ya gönderdik. Türkiye’de yetkililer, bu dosyanın is- tendiğini uzun süre reddettiler. Böyle bir dosya yok denildi. Şimdi de gazetelerde ‘Yeni dosya geldi’ di- ye haberler yayımlanıyor. Sayın Bakan, gelen dos- yaların incelendiğini ve tercüme edildiği için içe- rik hakkında bir açıklama yapmayacağını bildirmiş. Ama şu var ki, Türkiye ile ikili anlaşmamız gereği, bu gibi konularda dosyalar çevrildikten sonra gönderiliyor. Türkiye’den Almanca çevrili geliyor, biz de dosyaları Türkçe çevrili olarak gönderiyoruz” diyordu. Frau Scheu’nun söyledikleri son derece de açık ve seçik. Dahası, iki ülke arasında imza- lanmış adli yardım anlaşmalarının gereğine de gön- derme yapılarak kaleme alındığı da görülüyor. Açıklamaya göre: Frankfurt Savcılığı Deniz Feneri soruşturması için Türkiye’ye son dosyayı ve Türkçeye çevrilmiş ola- rak gönderdiğini söylüyor. Sayın Adalet Bakanı’nın söyledikleri de öylece zihinlerde yeni kuşkuların doğmasına neden ol- manın yanı sıra Alman kamuoyunda, “Türkiye’deki iktidar, Deniz Feneri soruşturmasının içindekileri, örtmek için istiyor? İktidardakilerin işkillenmeleri için bir bit yeniği olmalı” türünden bir yargının doğması da ne yazık ki kaçınılmaz görünüyor. Çuvala sığmayan gerçekler... Dilim, yabancı bir ülkenin savcılığı adına açıklama yapma yetkisine sahip bir görevlinin, Türk Adalet Bakanı yalan söylüyor anlamına gelen sözler söy- lediğini yinelemek istemese de Frau Dorris Müler Scheu’nun ağzından medyaya dökülen açıklama sonuçta öyle diyor. Mehmet Ali Şahin, taşıdığı makamın saygın- lığını korumak için, doğruyu söyleyenin Türki- ye Cumhuriyeti Adalet Bakanı olduğunu ka- nıtlamalıdır. Kanıtlayamıyorsa hazır kabine deği- şikliği de gündemdeyken Başbakan’a “Sizin du- rumunuzu kurtarayım derken bakın ne duruma düştüm? Beni bağışlayın” deyip bakanlık koltu- ğuna veda etmelidir. Ankara’dan gelen haberler, Şahin’in Fener Dosyası’nın Türkçe geldiğini bil- mediği yolunda yeni açıklamalarla işi idareye kal- kıştığını gösteriyor. Ki o zaman kendisine Fener Dosyası’nın hangi dolapta ve ne amaçla dondu- rulmak istenildiği sorusunu, elbette Almanlar de- ğil ama bizim yöneltmemiz gerekir. Adalet Bakanı için, fenerin söndüğü, denizin bit- tiği, politika sandalının Antalya sahilindeki kaya- lıklara vurup karaya oturduğu anlaşılıyor. DSP’den gelen sözlü açıklama “DSP Kurultaycılık mı Oynuyor?” yazısı ile ilgili olarak partinin kayyum genel başkanı Sayın Saf- fet Başaran aradı. Kurultayın, parti tüzüğünün 28. maddesi uyarınca, sadece genel başkan seçimi için toplantıya çağrıldı- ğını, genel başkan adaylarına eşit zamanlı söz veri- leceğini söyleyerek kendilerini ve programlarını tanıtma olanağının tanınacağını söyledi. Öylece, benim yazımda yer alan iddialarda da de- ğişiklik olmadığı, 17 Mayıs olağanüstü kurultayına par- ti meclisi ve başkanlık divanı üyelerinin yerel seçim so- nuçlarından dolayı sorumluluk ve vicdan azabı taşı- madan katılacakları bir kez daha doğrulanmış oldu. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Eski milletvekili Çelen, Gölbaşõ’nda bulunan kağõtlarõn başkanlõğõnõ yaptõğõ vakfa ait olduğunu söyledi ‘Belgeleri ben yaktõrdõm’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ergenekon soruşturmasõ kapsa- mõnda, eski DYP milletvekili, Zü- beyde Hanõm Şehit Analarõ Vakfõ Başkanõ Salih Çelen’in belgelerini muhafaza ettiği avukat Mehmet Za- ti Belgin’e ait Eymir Gölü kenarõn- daki 2 katlõ villada arama yapõldõ. Arama polise gelen bir ihbar mek- tubu üzerine Ergenekon soruşturma- sõnõ yürüten savcõlarõn talebi ve mah- kemenin verdiği kararla gerçekleşti- rildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü terörle mücadele ekiplerinin arama- larõ kapsamõnda bazõ evraklar bu- lundu. Jandarma ekiplerinin çevre gü- venliğini aldõğõ arama sõrasõnda eski DYP Milletvekili ve Zübeyde Hanõm Şehit Analarõ Vakfõ Başkanõ Salih Çe- len, villanõn bahçesinde basõn men- suplarõnõn sorularõnõ yanõtladõ. Çelen, aramada bulunan evraklarõn vakfa ait olduğunu belirterek, şunlarõ kaydet- ti: “Kira vermemek için evrakların bir bölümünü arkadaşımın yeri olan buraya nakletmiştim. Emni- yete bir ihbar yapılmış. Benim bu- raya evrak ve mühimmat sakladı- ğım, ayrıca Veli Küçük’ün yakın adamı olduğum ileri sürülmüş bu ihbarda. Ben Veli Küçük’ü haya- tım boyunca görmedim, tanımam, tamamen yalan. Buradaki evrak- ların tamamı bana ait. Suç unsuru içeren herhangi bir evrak yok. 2002 yılından itibaren peyderpey evrakları kira masrafından kur- tulmak için buraya getiriyorum.” “Gölbaşı’nda geçen günlerde bir kısmı yakılmış halde bulunan ve Tansu Çiller’in başbakanlık yaptı- ğı döneme ait olduğu iddia edilen evraklarla ilgili adının geçtiğinin” anõmsatõlmasõ üzerine Çelen, şöyle konuştu: “Evrakların bir kısmını ço- cuklara verdim, imha edin diye. Ne- rede imha ettiklerini ne yaptıklarını bilmiyorum. Ama imha edilen ev- raklar bu belgelerin devamıdır. Bunlar bana göre lazım olanlardır, onlar lazım olmayanlardır. Mu- hafaza edecek yerimiz yoktu. An- kara’da iki büroda bunları muha- faza ediyordum. Daha fazla kira ödemeyeyim diye evrakları seç- tim, lazım olanları buraya getirdim, lazım olmayanları da hamallara verdim, imha edin dedim.” Yaklaşõk üç saat süren aramada, vil- la ve bahçesiyle müştemilatlarõn ya- nõ sõra villanõn bahçesi yakõnlarõnda- ki tek katlõ bir barakayla bu civarda- ki çöp ve moloz yõğõnlarõ arasõnda, bir kõsmõ yanmõş halde klasörler halinde evraklar bulundu. Evraklardan bazõ- larõ, tutanak düzenlenerek sivil polis araçlarõna konuldu ve Ankara Emni- yet Müdürlüğü’ne gönderildi. Söz ko- nusu evraklarõn soruşturma kapsa- mõnda İstanbul’a gönderileceği ve in- celemenin orada yapõlacağõ belirtildi. Soruşturmayõ yürüten Cumhuri- yet savcõsõ tarafõndan sadece arama kararõnõn gönderildiği, gözaltõ olma- yacağõ belirtilirken, emniyet yetkili- leri, Ankara genelinde başka bir nok- tada arama olmadõğõnõ söylediler. Şener Eruygur’un görevde olduğu dönemde hazırladığı irtica raporu ikinci iddianamenin eklerinde yer aldı ‘Arõnç’tan Nurcu gruba ev’ iddiasõİstanbul Haber Servisi - Ergene- kon davasõnõn eklerindeki rapora gö- re eski TBMM Başkanõ Bülent Arınç’õn Nurcu gruplara ev hibe et- tiği ileri sürülüyor. İkinci iddianamenin eklerinde Or- general Şener Eruygur’un Genel- kurmay Başkanlõğõ’na gönderdiği ir- ticai faaliyetlerle ilgili 2003 yõlõna ait raporu da yer alõyor. Eruygur’un Jandarma Genel Komutanõ olduğu dönemde hazõrladõğõ raporda, bazõ ir- ticai gruplarõn ‘yaz kampı’ adõ altõn- da etkinlikler düzenlemeye çalõştõklarõ, Manisa İl Jandarma Komutanlõğõ’nca Sipil Dağõ bölgesinde 45 kişilik üni- versite öğrencisine Nur cemaati Mus- tafa Sungur grubu tarafõndan “yaz kampı” adõ altõnda izinsiz din eğitimi verildiği kaydediliyor. Manisa’nõn merkezi ve Akhisar, Demirci, Kula il- çelerinde faaliyet gösteren ‘Hilaliye Eğitim Vakfı’ ve ‘İlim ve Kültür Vakfı’nõn radikal dini gruplardan Sungur grubu ile faaliyet gösterdiği belirtiliyor. Cemaat taraftarõ şahõsla- ra ait evlerin dini eğitim verilen ders- haneye dönüştürüldüğü, yaz tatilinde çevre illerden gelen öğrencilerin, pansiyona dönüştürülmüş bu dersha- nelerde yatõlõ olarak kaldõklarõ habe- rinin alõnmasõ üzerine 27 Haziran-4 Temmuz 2003 tarihleri arasõnda ce- maate yönelik operasyon yapõldõğõ ifa- de edilerek dershane olarak kullanõl- dõğõ tespit edilen dört ayrõ evde Risa- le-i Nur kitabõnõn ve çok sayõda do- kümanõn ele geçirildiği belirtiliyor. Beş katlı bina Arınç’ın Raporda, “Ele geçirilen dokü- manların incelenmesi sonucu, ce- maat taraftarlarınca. Fatih Ders- hanesi diye adlandırılan Sevilli So- kak No: 5 adresindeki beş katlı bi- nanın TBMM Başkanı Bülent Arınç’a ait olduğu öğrenilmesi üze- rine teyit çalışmalarına başlanılmış, arama kararı verilmemesine rağ- men yapılan araştırmada, mahalle muhtarı, bu binanın tapu kaydı üze- rinde görülen kişiler tarafından mesken olarak kullanılmadığını, bu binaya çeşitli öğrencilerin gelip kaldıklarını ifade etmiştir” deniliyor. Hilaliye Eğitim Vakfõ yönetim ku- rulunda görevli emekli astsubay Se- bahattin Bayraktar’õn binanõn en üst katõnõn Bülent Arõnç tarafõndan vak- fa hibe edildiğini, diğer dairelerinde vakõf işlerinde kullanõlmak üzere üc- retsiz kiralandõğõnõ beyan ettiği kay- dedilerek, tanõk olarak ifadesine baş- vurulan Hasan Dalgızlılar isimli şahsõn bu binada iki üç yõldõr ailenin kalmadõğõnõ, öğrencilerin kaldõğõnõ, ba- zõ zamanlarda çok sayõda araçla bir- çok kişinin geldiğini anlattõğõ belirti- liyor. Ele geçirilen dokümanlardaki 149 şahõs, dernek ve vakõflara ait te- lefon numaralarõ ve adres bilgilerinin cemaatle bağlantõlarõnõ ortaya çõkarmak amacõyla Jandarma Bölge Komutan- lõklarõ’na emir yayõmlandõğõ ifade edi- lerek şöyle devam ediliyor: “Cum- huriyet Savcılığı’nın talebi üzerine mahkemece diğer evlerde arama izni verilmesine karşın Meclis Baş- kanı Bülent Arınç’ın vakfa kullanım için bağışladığı binaya yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle adli ma- kamlarca arama izni verilmemiştir. Söz konusu arama kararının veril- memesinin siyasi baskıdan kaynak- landığı değerlendirilmektedir.” Prof. Manisalı’nın tutukluluğuna ilişkin itiraz reddedildi İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Manisalõ’nõn tahliye talebi İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce reddedildi. Gazetemiz avukatlarõ Akõn Atalay, Bülent Utku ve Tora Pekin, Ergenekon örgütüne üye olduğu gerekçesiyle cezaevine konulan Prof. Manisalõ’nõn tutuklanmasõna 22 Nisan’da itiraz ettiler. Mahkemeye sunduklarõ dilekçede, “kõsõtlama kararõ” olduğu gerekçesiyle dosyayõ inceleme fõrsatõ verilmediğini söylediler. Manisalõ ile ilgili 2. iddianamede geçen iddialarõn gerçek dõşõ olduğunu belirtildi. Ergenekon davasõnõn gizli tanõğõndan Susurluk kazasõna ilişkin çarpõcõ iddia ‘Çatlı’yı döverek öldürdüler’ Yayın yasağı ihlal ediliyor CHP’Lİ KEMAL ANADOL: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn ya- nõtlamasõ istemiyle verdiği soru önerge- sinde, Çağdaş Yasaklama Derneği (ÇYDD) Başkanõ Türkan Saylan’õ he- def alan “karalama kampanyasına” dikkat çekerken, bazõ yayõn organlarõnda- ki haberlerle soruşturmanõn gizliliği ve yayõn yasağõnõn ihlal edildiğini bildirdi. Anadol, soru önergesinde, Bugün ga- zetesinde “Türkan Abla skandalı” baş- lõğõyla verilen haberde, ÇYDD Kadõköy Şubesi’nde ele geçirildiği öne sürülen bir belgeye yer verildiğini anõmsatõrken şu görüşleri dile getirdi: “Ergenekon soruşturmasına ilişkin süreç izlendiğinde, gözaltılar başlama- dan basın organlarında bazı kişiler hakkında karalama kampanyaları başlatıldığı, daha sonra soruşturma kapsamında başlatılan yeni dalgalarla bu karalama kampanyalarında adı ge- çenlerin gözaltına alındıkları ya da aramalara muhatap oldukları görül- mektedir. Bugün gazetesinde yayımla- nan haberle soruşturmanın gizliliği ve yayın yasağı ihlal edilerek suç işlen- miştir. Bununla birlikte Sayın Saylan suçlu olarak topluma yansıtılarak ma- suniyet karinesi ihlal edilmiş ve adil yargılanma hakkı gasp edilmiştir.” Anadol, haberi yayõmlayan gazete hakkõnda ne gibi işlem başlatõldõğõnõ, ÇYDD’de bulunduğu öne sürülen bel- genin hangi kamu görevlilerinde oldu- ğunu, belgeden bilgisi olanlar hakkõnda inceleme başlatõlõp başlatõlmadõğõnõ sor- du. Anadol, “Haberde yer alan belge, Saylan ve ÇYDD’nin avukatlarına verilmiş midir? Eğer verilmediyse gizlilik gerekçe gösterilerek savunma- ya bile verilmeyen belgelerin basına servis edilmesi evrensel hukuk kural- larının ihlali anlamına gelmez mi?” sorularõna da yanõt istedi. Polise gelen bir ihbar mektubu üzerine eski DYP Milletvekili ve Zübeyde Hanõm Şehit Analarõ Vakfõ Başkanõ Salih Çelen’in belgelerini koyduğu villada arama yapõldõ. Çelen, “Buraya evrak ve mühimmat sakladõğõm, ayrõca Veli Küçük’ün yakõn adamõ olduğum ileri sürülmüş bu ihbarda. Ben Veli Küçük’ü hayatõm boyunca görmedim, tanõmam” dedi. İstanbul Haber Servisi - Erge- nekon soruşturmasõ kapsamõnda ifade veren PKK itirafçõsõ, “Kıs- kaç” kod adlõ gizli tanõk, Sedat Pe- ker’in Sõvas katlimana karõşan sa- nõklara cezaevinde para gönderdi- ğine şahit olduğunu iddia etti. Sõ- vas olaylarõnõn provokasyon ol- duğunu, Alevi-Sünni çatõşmasõ çõ- karõlmak istendiğini anlatan gizli ta- nõk, Nevşehir Cezaevi’nde bulunan uyuşturucu kaçakçõsõ Urfi Çetin- kaya’nõn da Sõvas olaylarõndan dolayõ cezaevinde bulunan Pe- ker’in adamlarõna para yolladõğõnõ ileri sürdü. İkinci ergenekon iddianamesinin delilleri arasõndan ifadesine yer verilen ve 1993’e kadar JİTEM’e istihbarat elemanõ olarak çalõştõğõ- nõ anlatan gizli tanõk, Sabancõ sui- kastõ gibi istihbarat verdiği ey- lemlerin engellenmemesi üzerine içinde şüphe doğduğunu, bu ne- denle bildiklerini savcõlara anlat- tõğõnõ söyledi. Kumarhaneler kra- lõ Ömer Lütfi Topal’õn da özel timciler tarafõndan değil JİTEM mensuplarõnca öldürüldüğünü öne süren gizli tanõk, Antalya Jİ- TEM’de görevli başçavuş Ha- kan’õn kendisine Susurluk kaza- sõyla ilgili, “Zannediyor musun bu bir trafik kazası? Bizde ka- yıtları var. Araç çarptıktan son- ra Abdullah Çatlõ sağdı. Sağ ko- lu kırılmıştı, yaralıydı. Araba sağ ön taraftan çarpmış, Çatlı ar- ka solda oturuyordu. Trafik ka- zasından değil, darptan öldü. Abdullah Çatlı’yı odunla öldür- dük” dediğini iddia etti. ADD tüzüğü delil oldu Deliller arasõnda Atatürkçü Dü- şünce Derneği’nin (ADD) 1989 ta- rihli tüzüğü de yer alõyor. Delille- rin yer aldõğõ klasörlerin ilk 27’si ADD tüzüğüne ve derneğin şim- diye dek gerçekleştirtiği etkinlik- lere ayrõlmõş. Derneğin, 1997’de Çankaya’da gerçekleştirdiği tiyat- ro etkinliğinde “Demokrasi” ad- lõ tiyatro oyunu sergileyeceğine da- ir valiliğe yaptõğõ başvuru, emniyet müdürlüğünün alacağõ emniyet tedbiri yazõşmasõ ilk klasörde bu- lunuyor. Bildirimde, derneğin ti- yatro topluluğunun Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, Rıfat Ilgaz ve Haldun Taner’in düzyazõ ve öy- külerinden oluşan tiyatro oyununu sergileyeceği belirtiliyor. Oyunda görev alacak kişilerin güvenlik kaydõna ilişkin emniyet yazõşma- larõ, kimlik bilgileri de dava dos- yasõna girmiş bulunuyor. Nesin’in “Kahve ve Demokrasi”, “Ben Bir Copum”, “Kendini Öldü- ren Padişah”, “OOOOH, Ne Ala!..” adlõ eserleri, İzgü’nün “De- mokrasi’yi Kim Ş’aptı”, “Bir Namussuz Aranıyor”, “Eşek- ler” adlõ eserleri, Rõfat Ilgaz’õn “Açlık Ekmeğin Katığı”, “Parti Adına” adlõ eserlerinden bölümler de delil klasöründe yer alõyor. Deliller arasõnda derneğin 1996’da yaptõğõ, Ankara Palas Devlet Konuk Evi’nde düzenledi- ği çay toplantõsõna ilişkin memuru Ali Yüksel’in Güvenlik Şube Mü- dürlüğü’ne yönelik hazõrladõğõ ra- por geliyor. Etkinliğin anlatõldõğõ ra- porda, Yekta Güngör Özden’in konuşmasõna yer veriliyor. Gizli tanık ‘Kıskaç’ Abdul- lah Çatlı’nın (solda) Susur- luk’taki kazadan kurtuldu- ğunu ancak dövülerek öldü- rüldüğünü öne sürdü. Başbakan Er- doğan’a bir soru önergesi veren CHP’li Anadol, Tür- kan Saylan’ı hedef alan ka- ralama kam- panyasına dikkat çeke- rek konuyu TBMM gün- demine taşıdı. Cumhuriyet mitinglerine takip İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõnõn ikinci iddianamesinin eklerinde, 2007 yõlõnda dü- zenlenen Cumhuriyet mitingleri ayrõntõlõ olarak ele alõnõyor. Kamera kayõtlarõnõn yer aldõğõ CD’lerin çözümüyle, mitinge ait her ayrõntõ tutanak haline getirilmiş. Ergenekon davasõnõn ikinci iddianamesinin 247. klasöründe yer alan toplumsal gösterilere ait raporlarda, en çok Cumhuriyet mitingleri üzerinde duruluyor. Güvenlik Şube Müdürlüğü’nün miting sonrasõ Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdi- ği yazõda, mitinge katõlan parti ve dernekler sõ- ralanõyor. Kalabalõğõn miting alanõnda attõğõ slo- ganlarõn, açõlan dövizlerin yer aldõğõ raporda, “Cumhuriyet için birleşin yarın çok geç olacak, ne şeriat ne darbe tam demokratik darbe, Ke- malist Cumhuriyeti tekrar kurmak için milli kuvvetler iş başına, yolumuza çıkanları ezip ge- çeriz, ordu millet el ele milli cephede” slogan- larõnõn ise siyah yazõlmasõ dikkat çekiyor. Katılan Ergenekon şüphelileri Sunuculuğunu Ergenekon şüphelisi Selim Ut- ku Gümrükçü’nün yaptõğõ mitingin başlarõnda sanatçõ Edip Akbayram’õn sahne aldõğõ kayde- dilerek, konuşma yapan şüpheli Tuncay Özkan’õn “TSK’ye sahip çıkmayacak mısınız? Bu ses hal- kın muhtırasıdır. Başbakan, seni ne asker muh- tırası ne Anayasa Mahkemesi kurtarır” dedi- ği belirtiliyor. Raporda, “Sahnede konuşmacı- nın arkasında Ergenekon şüphelilerinden Me- sut Özcan, Hüseyin Nazlõkul, Adnan Bulut ve di- ğer şahısların ayakta bekledikleri görülmüş- tür. Miting sırasında çekilen fotoğrafların bulunduğu CD’nin incelenmesinde, Ergenekon terör örgütü şüphelilerinden Muzaffer Tekin, Selim Utku Gümrükçü ve Rafet Aslan’ın da bu- lunduğu anlaşılmıştır” deniliyor. HABERLERİMİZ DE DELİL Delillere ait 246. klasöre gazetemizde 2003-2004 yıllarında yer alan haberler konulmuş. Gazetemizin 1 Mayıs 2003 tarihli sayısındaki “Laiklik korunacak” başlıklı haberde, “28 Şubat’tan sonra yapılan en uzun süreli MGK toplantı- sından AKP’ye uyarı çıktığı” şeklinde haberler olduğu kaydediliyor. 2 Ma- yıs’ta “Komutanlar: AKP bile bile geri- yor”, “Din sömürüsüne geçit yok”, 4 Mayıs’ta “AKP’nin avansı bitti” başlıklı haberlerin olduğu belirtilerek, 7 Ma- yıs’ta “Kadrolaşmanın adı değişti” adlı habere dikkat çekiliyor. Gazetemiz An- kara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın “Genç subaylar tedirgin”, “Hepimiz kaygılıyız” başlıkla haberleri, bazı ya- zarlarımızın makaleleri de bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle