16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Pakistan Dersleri ABD Ulusal Savunma Üniversitesi’nde, Yakın- doğu, Güney Asya Stratejik Çalışmalar direktö- rü General David Barno’ya göre “Pakistan çök- me yönünde ilerleyen bir devlettir, ABD’nin bu du- rumun oluşmasını her ne pahasına olursa olsun en- gellemesi gerekiyor”. New York Times, Was- hington Post, Christian Science Monitor gibi ga- zetelerin yorumlarında bir panik havası var. Uni- ted Press’in editörü, “Pakistan yeni İran mı?” di- ye soruyor. Besbelli ki, Pakistan halkını, egemen sınıflarını, yönetici seçkinlerini karanlık bir gelecek bekliyor. Bu onlar açısından trajik, ama bizler için paha biçilmez derslerle dolu bir süreç. ‘Din’ ulusal kimlik oluşturmaya yetmedi Pakistan üç bileşenin üzerinde kurulmuş yapay bir devlet. Birincisi, Pakistan “Müslümanların devleti” olarak kuruldu. İkincisi, İngiliz sömürge- ciliğinden seküler eğilimli askeri bürokratik bir ya- pı devraldı. Ülkeyi kuranlar, demokratik ve modern bir gelecek düşlüyorlardı. Üçüncüsü, “temel düş- man Hindistan” ilkesi, tüm güvenlik yapısını, uluslaşma sürecini belirledi. 1980’li yıllarda, ABD’nin SSCB’yi, Taliban’la dur- durma projesine katılan Pakistan, ordusunu, giz- li servisini, genelde ülkeyi radikal Müslüman ci- hat kültürüne, esas olarak da Vahabi geleneğine açık hale getirdi. Aynı yıllarda, Pakistan gizli ser- visinin, Taliban’ı Hindistan’a karşı, stratejik derinlik kazanmak amacıyla kullanma çabaları, bu etki- leşimi daha da derinleştirdi. Aynı dönemde Ziya ül Hak, orduda bir Müslümanlaştırma süreci başlatmıştı. Pakistan yönetimi, ABD Afganistan’ı işgal eder- ken, Pakistan’a kaçan Taliban güçlerinin Veziristan ve Federal Kuzey eyaletlerine yerleşmesine göz yumduğu için bu eyaletler giderek merkezi dev- letin denetiminden çıktı, Taliban üslerine dönüş- tü. Şimdi bunlara Svat vadisi eklendi. Sırada Bu- ner, Lahor ve Pencab eyaleti var. Zamanında, SSCB’ye karşı savaşacak kadroları yetiştirmek için, büyük ölçüde Suudi parasıyla kurulan med- reselerin sayısı bugün 18 bini geçmiş durumda. Ordu kadroları artık inançlı Müslümanlardan oluştuğundan subay sınıfı, Taliban’la yaşanan ça- tışmaları giderek iç savaş bağlamında algılıyor, gi- derek daha isteksiz davranıyor. ABD’nin Pakistan topraklarında düzenlediği hava saldırıları, öldürdüğü siviller ülkede ve dev- let içinde hem dinci, ulusalcı duyguları güçlendi- riyor, hem de Taliban’a çok değerli propaganda olanağı sunuyor. Egemen sınıflar (kentsoylular ve toprak sahipleri) Pakistan egemen sınıflarıysa, yakın zamana ka- dar Müslüman duyarlılıklarına güvenerek, nasıl ol- sa Taliban’ı da idare ederiz diye düşünürken, şu sıralarda üç şoku birden yaşıyorlar. Birincisi, hem dini duyarlılıklarını korumanın hem de kent- soylu uygarlığın ayrıcalıklı tüketim ve haz kültü- rünü yaşamanın olanaksızlaşmaya başladığını gö- rüyorlar. En varsıl olanları ülkeyi terk etmeyi planlıyorlar. İkincisi, geçmişin uluslararası anti- komünist ittifakları, Pakistan’ın kentsoylu sınıfla- rında, abartılı bir güven duygusu yaratmıştı. Şim- di, devletlerinin sandıkları kadar güçlü olmadığı- nın, Taliban karşısında kendilerini koruyamaya- cağının ayırdına varıyor; geleceklerine ilişkin de- rin bir düş kırıklığı yaşıyorlar. Üçüncüsü, en önemlisi, Taliban’ın beklenme- dik bir hızla artan etkisinin arkasındaki dinamiği kavradıkça dehşete düşüyor, sözde demokratik reflekslerini bir kenara koyup, kendilerini yeniden ordunun kucağına atmaya hazırlanıyorlar. Egemen sınıfları dehşete düşüren, yakın zamana kadar görmezden gelmeye çalıştıkları dinamik ise Taliban’ın harekete geçirdiği sınıflarla ilgili. Gittikçe derinleşen ekonomik kriz, beslenme krizi, yok- sullaşmanın, işsizliğin genelde genç kuşakları ra- dikalleştirdiğini, radikal akımlara yönelttiğini Pa- kistan seçkinleri de biliyorlardı. Ama esasen, eko- nomik ve kültürel açılardan derin köylü kökleri olan Taliban hareketinin, Pakistan’da yoksul, toprak- sız köylülerle büyük toprak sahipleri arasındaki çe- lişkiyi kullanabileceği akıllarına gelmiyordu. Ge- çen hafta New York Times’ın, pazar ve pazarte- si günleri de Daily Times ve Dawn gibi Pakistan gazetelerinin başlattığı tartışma bağlamında, şim- di kimi yorumcular, Taliban askeri bir güç olarak çok önemli değil, “bu dalga da geçer”... “esas kay- gı duymamız gereken Taliban’ın topraksız köylü- lerin desteğine dayanan, popülist (feodal toprak mülkiyetini hedef alan, giderek kent yoksullarıy- la birleşebilecek- E.Y.) bir siyasi harekete dönüşme olasılığıdır” diyorlar. Sanırım şöyle bağlayabiliriz: Yönetenler (ve uluslararası patronları) eskisi gibi yönetme kapa- sitelerini ve duyarlılıklarını kaybettiklerinde (Pa- kistan’da gıda krizi yaşanırken tarım arazilerinin Suudilere satılması gibi)... Yönetilenler de eskisi gibi yönetilmekten bıkmışlarsa, oluşacak siyasi boşluğu mutlaka birileri doldurur. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com MHP lideri Devlet Bahçeli, Erdoğan’õn Ermenistan konusunda çelişkili açõklamalar yaptõğõnõ söyledi ‘AKP’nindõşpolitikasõciddiyetsiz’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bah- çeli, ABD Başkanõ Obama’nõn söz- de Ermeni soykõrõm iddialarõyla il- gili yaptõğõ “büyük felaket” tanõ- mõna, “katılmadığım bölümler var” diyen Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül ile “Türkiye el bebek, gül bebek okşanacak ülke değildir” yanõtõnõ veren Başbakan Tayyip Er- doğan’a tepki gösterdi. Bahçeli, İstanbul’da önceki gün ya- põlan operasyonda yaşamõnõ yitiren polis memurunun ailesine başsağlõ- ğõ dileyerek başladõğõ grup konuş- masõnda, DTP’lilerin geçen hafta Meclis’te yaptõklarõ oturma eyle- mini de eleştiren Bahçeli, olaylarõn bu noktaya gelmesinde AKP hükü- metinin sergilediği “gafletin” büyük payõ olduğunu söyledi. Erdoğan’õn Ermenistan konusun- da çelişkili açõklamalar yaptõğõnõ ve bunun devlet sorumluluğu ve ciddi- yetiyle bağdaşmadõğõnõ kaydeden Bahçeli, “Ermenistan’la yürütülen gizli müzakere sürecini Sayın Cumhurbaşkanı mı, Sayın Baş- bakan mı yönlendirmektedir? Ka- muoyunun önüne pek çıkmayan gölge Dışişleri Bakanı’nın bu sü- reçteki konumu ve rolü nedir?” di- ye sordu. Cumhurbaşkanõ Gül’ün, Obama’nõn açõklamalarõna ilişkin “katılmadığım yerler var” dediği- ni anõmsatan Bahçeli, “Obama’nın bu mesajındaki hangi görüşlere katılınmakta, hangileri paylaşıl- maktadır?” dedi. Obama’nõn kullandõğõ “büyük felaket” ifadesinin Ermeni litera- türünde, Nazilerin yaptõğõ Musevi katliamõ olan “holokost” sözcüğü- nün karşõlõğõ olduğunu belirten Bah- çeli, “Bugün holokost ile soykırım özdeş terim olarak anlaşılmakta- dır. Başkan Obama’nın bu terime sahip çıkmasının anlamı burada aranmalıdır” diye konuştu. Tür- kiye’nin her yõl “24 Nisan sen- dromu” yaşadõğõnõ belirten Bahçeli, Obama’nõn bu açõklamasõyla Tür- kiye’nin bu sendromun “pranga- sından” kurtulmak için bir dönüm noktasõ olarak değerlendirilmesini istedi. ‘Diktatörlük hevesini tatmin’ Erdoğan’õn Azerbaycanlõ millet- vekillerinin Türkiye temaslarõyla il- gili yaptõğõ açõklamalarõna verdiği tepkiye de dikkat çeken Bahçeli, Baş- bakan’õn muhalefete ve son olarak Azeri milletvekillerine çatmasõnõn “diktatörlük heveslerini tatmin ederek, kendi vicdanını temizleme çabası” olduğunu vurguladõ. Erdoğan ve Cumhurbaşkanõ Gül’ün Ermenistan ile ilişkiler konusunda sergiledikleri tavrõ eleştiren Bahçeli, Türkiye’nin milli meselelerde yeni hezimetlerle karşõ karşõya olduğunu söyledi. Erdoğan’õn hükümetin dõş politikasõnõ eleştirenlere karşõ takõndõğõ tavrõ da eleştiren Bahçeli, “Muhalefete ve Azeri milletvekillerine çatan Başbakan, diktatörlük heveslerini tatmin etmeye çalõşõyor” diye konuştu. AHMET TÜRK: Erdoğan Hakkâri içinözür dilemeli ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, partisine yönelik saldõrõlar ve Hakkâri’de 14 yaşõn- daki bir çocuğun polis dipçiğiyle yaralanmasõ ko- nusunda Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’õ Kürt halkõ ve çocuklardan özür dilemeye çağõrdõ. Ahmet Türk grup top- lantõsõnda partisine yöne- lik operasyonlarõ eleştirdi. DTP’nin Türkiye’nin 4. büyük partisi olmasõna rağmen devletten para al- madan seçim kampanya- sõ yürüten tek parti oldu- ğunu belirten Türk, Baş- bakan Erdoğan’õn “DTP’li belediyeler, kendi bütçelerini hiz- met için kullanmıyor. Bilmem paraları nereye gidiyor” şeklindeki söz- lerine tepki gösterdi. Türk, “Başbakan önce Deniz Feneri’nin hesabını ver- sin. Seçimde yaptığınız harcama Hazine yardı- mını aşıyor. Peki bu pa- ranın kaynağı ne? Çıkıp bunları kamuoyuna dü- rüstçe açıklamanız ge- rekir” dedi. Hakkâri’de 14 yaşõn- da bir çocuğun “dipçik- lenerek” yaralandõğõna dikkat çeken Türk, bu tavrõn Kürt halkõna bes- lenen kin ve düşmanlõğõn açõk ifadesi olduğunu söy- ledi. Türk, “Bu Filistin- li çocuğun kolunu kı- ran İsrailli askerin gö- rüntüsünden farklı de- ğildir. 12 Eylül’de biz- lerin kafasına vurulan dipçik darbeleri, şimdi de çocuklarımızın ba- şına indirilmektedir. Kafası dipçikle parça- lanmak istenen 14 ya- şındaki bir çocuk değil, Kürt halkının iradesi ve beynidir” dedi. Türk, PKK’nin 1 Haziran’a ka- dar aldõğõ eylemsizlik ka- rarõnõn da bir fõrsat olarak değerlendirilerek, Kürt sorununun çözümü için adõm atõlmasõ gerektiğini bildirdi. Türk bunun için Başbakan Erdoğan’la gö- rüşmek istediklerini ve resmi olarak da başvura- caklarõnõ söyledi. Buldan toplantıya katılmadı Yerel seçim sonuçla- rõnõ “Kürdistan sınırını çizdik” şeklinde değer- lendiren DTP Iğdõr Mil- letvekili Pervin Buldan ise dünkü grup toplantõ- sõna katõlmadõ. Ahmet Türk sorular üzerine “Biz Kürt sorununu Türkiye’nin bütünlü- ğü içinde çözmeye çalı- şan bir anlayışa sahibiz. Halkların kardeşliğini esas alırız, birlikte ya- şamayı esas alırız. Par- timizin politikası bu- dur” demekle yetindi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle