16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 2009 CUMA 10 DIŞ HABERLER [email protected] KAVŞAK ÖZGEN ACAR Obama’dan Elmaşekeri! ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama’nın Türkiye gezisi, Avrupa’da, Afganistan-Pakistan’da, özellikle Ortadoğu’da, dikkatle iz- lendi. Böyle olacağı, Obama’nın ant içmesinin hemen ardından Va- şington çıkışlı haberlerde, “İslam dünyasına” vereceği iletileri için Türkiye’yi seçeceğinin bildirilme- sinden belliydi. Özellikle, yeni ve üstelik “ilk siyahi başkan” olarak, çekingenliğini at- mada bir dizi doruk toplantısında Avrupalı devlet adamları kendisine büyük destek verdiler. Her ne ka- dar Obama, Çankaya Köşkü’nde 21 parça top atışında ürken, Bağ- dat’a uçacağını “gizleyen” bir baş- kan görünümü verdiyse de “bir süper gücün başkanı” olma zevki- ni kesinlikle Türkiye’de tattı. Obama belki ABD’den daha çok, bir “umut ışığı” olduğu için yoksul ülkelerde, beyaz ırkın dı- şındaki mazlum halklar arasında benimseniyor. Verdiği demeçler, yaptığı konuşmalarla bireysel dü- zeyde insanlara, çeşitli ülke yö- neticilerine dünya barışı adına bir “umut” yarattı. Obama’nın en büyük şansı, “ABD tarihine gelmiş geçmiş en kötü, en yeteneksiz, en beceriksiz, en nefret edilen... en... en... en... Başkan” Ge- orge V. Bush’un ardın- dan gelmesidir. Dünya halklarına göre herhalde Bush kadar kötü bir ABD Başkanı bir daha gelmez! Dünya siyasasında, ABD imgesini bir enkaz ola- rak devir alan bir genç si- yahi başkan, dünyaya “umut” verdi. Demokrat başkanlar John Fitzge- rald Kennedy ve Bill Clinton’dan sonra Türk halkının da gönlünü ka- zanmasını bildi. İngiliz Financial Times gazetesi- nin “Yağ yakarak Türk siyasacıları- nı kandırdı. Ne söylediği değil, na- sıl söylediğine bakmalı!” yorumu bir ölçüde gerçeği yansıtıyor! Oba- ma’nın Türkiye konuşmaları bana sevgili dostum, rahmetli yazarımız Mustafa Ekmekçi’nin “satır arala- rı” yazılarını anımsattı. Ekmekçi, yaşasaydı herhalde ABD Başkanı için “Obama, Türk halkına elma yerine, elmaşekeri ile iltifat etti. İn- şallah elmanın sapı sonra elimizde kalmaz!” diye yazardı. Obama, Ankara’da Türk halkına konuştu. Obama, Ortadoğu halk- larına hitap etti. Obama, Kafkas halklarına iletiler gönderdi. Obama, Afganistan-Pakistan halklarını da unutmadı. Kennedy’nin “Ben bir Berlinliyim” sözünü anımsatır bir söylemle “İslamla savaşta değiliz” güvencesi ile Bush’un kahrolacası çizgisini 180 derece döndürmesi- ni bildi. Bu sözleri söylemek için dünyada “hem laik, hem demokra- tik” tek ülke olan Türkiye’yi seçti. Bu seçimini pekiştirmek için Tür- kiye ile “model ortaklık” kavramını ortaya attı. TC-ABD arasındaki “stratejik ortaklığa” Irak’ta çuval geçirilmesinden sonra, Abdullah Gül’ün iki yıl önce Dışişleri Bakanı iken dönemin konumdaşı Condo- leezza Rice ile Vaşington’da im- zaladığı “Ortak Vizyon Belgesi” de ölü doğdu. Şimdi Obama’nın sö- zünü ettiği “model ortaklık” acaba ne anlama geliyor? “Model” sözcüğünü “örnek” di- ye algılamakta yarar var. Böyle bir ortaklık öncelikle hem TC’ye, hem ABD’ye özellikle ekonomik ve kül- türel alanlarda “ortak çıkarlar” sağ- layabilir. Ancak, bu sözlerin de Türkiye’nin uluslararası açılımında “laik ve demokratik” bir ülke olarak, öteki İslam ülkelerine bir “örnek” oluşturması dileğini yansıttığı da söylenebilir. Bir basketbol deyi- şiyle Obama, galiba Türkiye’ye bir “pivot (eksen)” oyuncusu görevini vermek istiyor. ABD basınına göre Obama, Fi- listin-İsrail sorunu, Suriye ve İran ile diyalog başlatılması konularında Türkiye’nin “arabuluculuğunu” de- ğil de “kolaylaştırıcı” bir “çöpça- tanlığını” bekliyor. Bush’un dışladığı ve öncüllerinin de İslami terörü desteklediğini savladıkları İran ve Suriye ile samimi olarak yakınlaş- mak istediği sanılıyor. Seçim öncesinde “Bush’un Viet- nam’ı Irak’tan” çekileceğini açıkla- yan Obama, “Afganis- tan’ın kendi Vietnam’ı” olmaması için orada sahneye Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nü (KAAÖ) sürüyor ve yar- dımlarla yoksul Afgan halkının sorunlarını eko- nomik düzlemde çöz- meyi hedeflediğini de gösteriyor. Londra’da nükleer si- lahların azaltılması ko- nusunda Rus Devlet Başkanı Dimitri Med- vedev ile görüştüğünde, ABD’nin nükleer silah cephaneliğinde önem- li tasfiyeye gideceğinin işaretlerini verdi. Afganistan’da işe yaramayan bazı savaş uçakları, helikopterler ve füze savunma sistemlerini dışlayıp bütçede kısıntı yapacağını söyle- mesi, Cumhuriyetçilerin “Savaşta ordunun bütçesini makaslayamaz- sınız” tepkileri ve “barış havarisi” ro- lüne destek çıkıyor. Bu arada Vaşington’dan gelen ha- berlerde yaklaşık 50 yıldır Fidel Cas- tro’nun Küba’sı ile ABD arasındaki soğukluğu gidermek amacıyla hasta Castro’nun yönetimdeki vekili kardeşi Raul’la diyalog başlatılacağından söz edilmesi de havariliğinin bir baş- ka kanıtı olarak veriliyor. Obama’nın bazı Latin Amerika ülkelerine 17 Ni- san’da yapacağı ziyaret öncesinde bu diyaloğun ilk işaretini vereceği bil- diriliyor. Obama’nın elmaşekerinin sapı niteliğindeki Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması, Türkiye’deki Kürtlerden “azınlık” diye söz etme- si, “soykırım” kavramını “Demok- les’in kılıcı” gibi saklı tutması Ek- mekçi’nin satır aralarına giriyor. Bu konuya haftaya değineceğiz. KAAÖ, uluslararası bir askeri güvenlik örgütüdür. Demo- kratik Batı’nın savunmasını sağla- mayı amaçlar. KAAÖ’nün üyesi Türkiye’nin bu örgütteki siyasası da anayasanın 118. maddesinde ön- görülen Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) belirlenir. KAAÖ’nün 3-4 Nisan’da yapılan doruk toplantısı gündeminde yer alan konular arasındaki 4 nokta Tür- kiye’nin siyasasını yakından ilgi- lendiriyordu: 1. Başkomutanlığa Yunan kö- kenli Amerikalı Oramiral James Stavridis’in atanması, 2. Genel yazmanlığa Andres Fogh Rasmus- sen’in seçilmesi, 3. Fransa’nın, örgütün askeri kanadına geri dön- mesi, 4. Afganistan’a askeri ve ekonomik yardım ya- pılması. Aklıma takılan soru şu: “MGK bu dört maddeyi görüştü mü? Bakanlar Kurulu’na ne gibi ‘tavsiye kararları’ aldı?” MGK, anayasa gereği Bakanlar Kuru- lu’na ancak “tavsiye”de bulunabi- lir. Alınan tavsiye kararlarını kurulun genel yazmanı, gereği için Cum- hurbaşkanı’na ve Başbakan’a bil- dirir. Bu iki makam gibi Dışişleri Ba- kanı da kurulun “asli” üyesidir. Stavridis, Rasmussen atandılar. “Dediğim dedik, öttürdüğüm dü- dük” diyen Fransa’nın Nicolas Sar- kozy’si “Ben KAAÖ’ye dönerim, ama Türkiye AB’ye giremez” dedi ve dediğini de Napolyon’umsu bir görüntü ve edasıyla yaptı. Ankara şimdi, Afganistan’a asker gönder- meye hazırlanıyor. Demek ki bu dört nokta MGK’de görüşüldü ve “tavsiye kararları” alındı. Peki, önce Dışişleri Bakanı Ali Ba- bacan, ardından Cumhurbaşkanı Gül, “Rasmussen konusunda sorun yok” dedikleri halde, MGK tavsiye- si dışında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kıyamet kopartıp Da- vos’un ardından ikinci yenilgisini tadarak Türkiye’yi güç durumda bı- rakmasına ne demeli?Anımsarsı- nız, G20 toplantısına gittiği Lon- dra’da bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada Rasmussen’i gündeme taşımasından birkaç sa- at sonra Brüksel’deki AB karargâhı tepki olarak “Rasmussen AB’nin adayıdır” diye kitle olarak Erdoğan’ın karşısına çıktı. Sonuçta Erdoğan tü- kürdüğünü bal niyetine ya- ladı. Erdoğan, dünyanın terör örgütü gözüyle baktığı Ha- mas’ı destekleyip Davos’ta “one minute” diyerek, ye- rel seçimlerde İslami kesi- min oylarını çekeceğini sanıyordu. Ne oldu? Bı- çak gibi İsrail turistlerinin kesildiği Antalya’da seçimi yitirdi. İs- lam dünyasından bazı çevreler yal- nızca “şirinlik muskası” yazdılar. Ama Arap ülkelerinin çoğu yöneti- mi, Erdoğan’ı samimi bulmadı. MGK, Köşk ve Dışişleri görüş birliğinde iken Rasmussen ola- yında da aynı “İslam siyasasını” iz- leyen Erdoğan, bu olayı da yüzü- ne gözüne bulaştırdı. Her iki olay- da da Dışişleri Bakanlığı’nın bakanı Babacan’dan çok, Başbakanlık’ın Dışişleri Bakanı Büyükelçi Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun parmağı var desek, acaba yanılmış olur muyuz?.. Milli Güvenlik ve Rasmussen! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 İSTANBUL KADIN KURULUŞLARI BİRLİĞİ LAİKLİK İLKESİ DEMOKRASİNİN, ÇAĞDAŞLIĞIN, KADIN HAKLARININ GÜVENCESİ Devletin Laik Karakterini Kazandığı Günün 81.Yıldönümü 10 Nisan 1928’de Anayasada yapılan değişiklikle(*) ilk adõmõ atõlan laiklik ilkesi, 1961 ve 1982 Anayasalarõnda da devletin değiştirilemez temel nitelikleri arasõnda yer almõştõr. Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laiklik ilkesi kadının insan haklarının da güvencesidir. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak, çağdaşlık yolunda ilerlemek için, laikliğin bir yaşam biçimine dönüşmesi gerekti- ği bilinciyle, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeler göz önünde tutulduğunda; laikliğin korunmasına bugün her zamandan daha çok özen gösterilmesi gerektiğine inancõ- mõzõ kamuoyu ile paylaşırız. İKKB: - İstanbul Barosu Kadõn Haklarõ Merkezi - Kadõn Araştõrmalarõ Derneği - Türk Kadõnlar Birli- ği İstanbul Şb., Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu, Türk Kadõnlar Birliği Kadõköy Şb. - Türk Üni- versiteli Kadõnlar Derneği, Türk Kadõnlar Birliği Adalar Şb., - Ada Dostlarõ Derneği - Fatih Kõz Liseliler Der., Cumhuriyet Kadõnlarõ Der. İstanbul Şb. - Notre Dame De Sion’lular Der. - Kutup Yõldõzõ Hareketi Der, Çağdaş Anneler Der., Kadõn Haklarõnõ Koruma Der., Üniversiteliler Eğitim ve Kültür Vakfõ, Florance Nightingale Hemş. Yüksek Okulu Mez. Der., Cerrahpaşa Tõp Fak. Hemşireler Der., Zonta İş ve Meslek Kadõnlarõ Der., AÇOK, Kadõköy Kadõn Konseyi, Bakõrköy Kadõn Konseyi, Şahkulu Vakfõ, Vatev, Kan- kev, YP, DP, İP, BCP, DSP, CHP Kadõn Kollarõ. ———————————————————————————————————————- (*) 1924 Anayasasõnõn 2. maddesinde yer alan “Türkiye Devleti’nin dini İslam’dõr, Resmi Dili Türk- çe’dir, Makarrõ Ankara Şehridir” hükmü “Türk Devleti’nin Resmi Dili Türkçe’dir, Makarrõ Ankara Şeh- ridir” şeklinde değiştirilmiş; “Dini İslamdõr” ibaresi metinden çõkarõlmõştõr. Ayrõca 16. maddedeki mil- letvekillerinin ve 38. maddedeki cumhurbaşkanõnõn yemininden “vallahi” sözcüğü ile 26. maddedeki “din işlerinin düzenlenmesinin TBMM’nin görevleri arasõnda sayõlmasõ” hükmü Anayasadan çõkarõlmõştõr. (Resmi Gazete :10 Nisan 1928) GAMZE AKDEMİR BATUM - Gürcistan’da 17 mu- halefet partisinin çağrõsõyla dün ül- ke çapõnda düzenlenen gösterilere katõlan on binlerce kişi, Devlet Baş- kanõ Mihail Saakaşvili’ye istifa çağrõsõ yaptõ. 2003’te Batõ’nõn des- teklediği “Gül Devrimi” ile iktidara gelen Saakaşvili’nin, özellikle ağus- tosta Rusya’yla yaşanan savaş son- rasõnda ülkeyi karanlõğa götürdü- ğünü savunan göstericiler, hükü- mete istifa etmesi için verdikleri sü- renin dolduğunu vurguladõlar. 1989’da Tiflis’te Sovyet karşõ- tõ mitingde ölen 20 kişinin anõldõ- ğõ “Yas Günü”nde düzenlenen gösterilerde, başkent Tiflis’in ya- nõ sõra çeşitli kentlerde bir araya gelen muhalifler, “Saakaşvili’siz bir Gürcistan istiyoruz” slogan- larõ attõ. Tiflis’te meclis binasõ önün- de toplanan göstericiler, hükümeti Batõ’ya boyun eğmekle, demokrasiyi yok etmekle ve Rusya’yla savaşõ kõş- kõrtarak Güney Osetya ile Abhaz- ya’nõn ayrõlmasõna yol açacak yanlõş politikalar izlemekle suçladõ. Yoğun güvenlik önlemleri altõnda yapõlan gösterilerin sakin geçtiği göz- lendi. Kasõm 2007’de Tiflis’te dü- zenlenen hükümet karşõtõ gösterilerde polisle göstericiler arasõnda şiddetli ça- tõşmalar yaşanmõştõ. Gösteriler önce- sinde bazõ muhaliflerin evlerine dü- zenlenen baskõnlarda ise onlarca kişi gözaltõna alõndõ. Muhalefetteki Birle- şik Gürcistan partisi, önceki gece on- larca parti üyesinin gözaltõna alõndõğõnõ duyururken hükümet haberin doğru ol- madõğõnõ savundu. ‘Güvenliği sağlanacak’ Muhalefet temsilcilerinin önceki gün bir araya geldikleri yabancõ diplomat- lara “istifa ettikten sonra Saakaşvi- li’nin güvenliğini sağlayacakları” garantisi verdikleri ifade edildi. Görev süresinin sona ereceği 2013’e kadar devlet başkanlõğõnõ sürdüreceğini açõklayan Sakaşvili ise dün sabah Yas Günü nedeniyle düzenlenen törende, “Ne düşünürsek düşünelim, farkla- rımız ne olursa olsun hepimiz aynı vatanın çocuklarıyız” sözleriyle bir- lik çağrõsõ yaptõ. 5 bin köylü polisle çatõştõ Dış Haberler Servisi - Çin’de, tarlalarõna zarar verdiği gerekçesiyle bir madene sal- dõran yaklaşõk 5 bin köylüyle güvenlik güç- lerinin çatõştõğõ bildirildi. İnsan haklarõ ör- gütü Hong Kong İnsan Haklarõ Bilgi Mer- kezi’nin açõklamasõnda, ülkenin doğusun- daki Anhui bölgesi köylülerinin 2 gün ön- ce Gubei madenine saldõrdõğõ ve madeni iş- gal ettiği belirtildi. Açõklamada, köylülerle polis arasõndaki ça- tõşmalarda Ma Şiping bölgesi polis şefi yar- dõmcõsõnõn yaralandõğõ ve bir polis aracõnõn za- rar gördüğü kaydedildi. Yetkililerin bin po- listen oluşan bir gücü olaylarõ yatõştõrmak için bölgeye gönderdiği belirtilen açõklamada, köylülerin hâlâ madende olduğu ifade edildi. Bölge polisi ise polis ile halk arasõnda her- hangi bir çatõşma çõkmadõğõnõ, sadece bin ka- dar köylünün madenin faaliyetlerine son vermesi için gösteri düzenlediğini duyurdu. Protestocu köylüler, madenin bölgedeki 8 bin hektarlõk alana zarar verdiğini ve 50 bin kişiyi olumsuz etkilediğini ileri sürüyor. RUSYA ROMANYA’YI UYARDIÇİN’DE MADEN İŞGALİ Moldova öteki renkli devrimler gibi değil Dış Haberler Servisi - Moldova hükümetinin, ikti- dardaki Komünist Parti’nin pazar günkü seçimleri ka- zanmasõnõn ardõndan patlak veren gösterileri yüzünden Bükreş’i suçlamasõnõn ve Rumenlere vize verilmesini yasaklamasõnõn ardõndan, “yasadışı davranışlarda bulunduğu tespit edilen” 3 Rumen gazetecinin de sõnõr dõşõ edilmesi kararõ alõndõ. Rusya da hem Avrupa Birliği’ni hem Romanya’yõ uyardõ. Rusya Dõşişleri Ba- kanõ Sergey Lavrov, Ro- manya’ya, “ülkenin bü- tünlüğünün dinamitlen- mesine karşı çıkması” çağ- rõsõ yaptõ. Moldova’daki şid- det olaylarõnõ, Ukrayna, Gür- cistan ve Kõrgõzistan’da ik- tidar değişikliğine yol açan “renkli devrimlerle” kõ- yaslamanõn doğru olmadõ- ğõnõ söyleyen Lavrov, hiçbir bağõmsõz uluslararasõ kuru- luşun seçim sonuçlarõyla il- gili kuşku dile getirmediği- ni ifade etti. “Bu tarz bir renkli devrimin destekle- nemeyeceğini” söyleyen Lavrov ayrõca, Rusya ve ABD’nin eski Sovyet cum- huriyetlerini Moskova ve Washington arasõnda bir ter- cih yapmaya zorlamamasõ gerektiğini söyledi. Muhalefetin bir bölümü, Avrupa’nõn en yoksul ülke- si olan Moldova’nõn Ro- manya ile birleşmesini isti- yor. Muhalefetin bu talebi- nin de, Romanya’nõn Avru- pa Birliği üyeliğinden kay- naklanan göreceli refahõndan kaynaklandõğõ belirtiliyor. Antiterör şefi istifa etti İngiltere’nin en üst düzeydeki terörle mücadele yetkilisi Bob Quick, El Kaide’ye karşı düzenlenmesi planlanan çok gizli bir operasyonun ayrıntılarının bulunduğu dosyayı taşırken görüntülenince istifa etmek zorunda kaldı. Quick’in elindeki gizli belgelerle başbakanlığa gelirken foto muhabirlerine yakalanması, muhtemel bir terör saldırısını önlemek için planlanan operasyonun erkene alınmasına yol açtı. Quick’in hatası, muhalefetin şiddetli eleştirilerine yol açarken erkene alınarak önceki gün yapılan terör operasyonunda polis 12 kişiyi yakaladı. Polis kaynakları, El Kaide’nin çok yakında ve çok büyük bir saldırı planladığını söylediler. Gürcistan muhalefeti, devlet başkanõnõn istifasõ için ülke çapõnda eylem yaptõ Saakaşvili’ye istifa baskõsõ ABD Başkanı Obama. Rasmussen. (Fotoğraf:AFP) ‘UÇAK ZORLA İNDİRİLDİ’ Dış Haberler Servisi - THY’ye ait Kastamonu uçağõ- nõn Gürcistan’õn başkenti Tif- lis’teki uluslararasõ havaalanõ yerine Vaziani Askeri Üssü’ne inmesi ülkeyi karõştõrdõ. Muha- lefet sözcüleri, “Gürcistan’ın Birliği Hareketi” lideri İrak- liy Okruaşvili’nin içinde bu- lunduğu uçağõn askeri havaala- nõna inmeye zorlandõğõnõ iddia etti. Muhalefet temsilcileri, yet- kililerin böylece Okruaşvili’nin gösterilere katõlmasõnõ engel- lemek istediğini ileri sürdü. Bu arada THY uçağõnõn kaptan pilotu Mehmet Kesik’in emek- liliğini istediği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle