16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Demokrasi Kültürü Özgür seçimler, demokrasilerin temel kurum- larından sayılır. Ülkemizde 1946’dan bu yana çok partili seçimler gerçekleşiyor. Seçimlerin olgunluğu, ülkedeki demokratik dü- zenin yerleşikliğinin de temel göstergelerinden bi- ri. Ne ki, toplum ve birey hayatının çok geniş bir alanını kapsayan demokrasi kavramını, dört beş yılda bir halkın sandığa gidip siyasal eğilimlerini gösterdiği seçimlere indirgemek son derece ya- nıltıcı olmaktadır. Seçimler, yurttaş iradelerinin belirmesi için ya- pılıyorsa, bu iradeyi oluşturan etkenlerin ister is- temez gözden geçirilmesi gerekiyor. Demokrasi kültürü dediğimiz şey, hayatın her alanına yayılan bir yaşam biçimidir. Gerçek bir demokrasinin varlığı için, ona uygun bilgi, düşünce, davranış, ahlak, sanat anlayışları gerekir. Bunun için her şeyden önce, inanç kültürüne da- yalı geleneksel toplumsal yapıların düşünce kül- türüne dayalı çağdaş yapıya dönüşmesi gerekir. İnançlar, insanlara fazla düşünmeden kendile- rine sunulan dünyayı kabullenmeyi, “tevekkül”ü öğütler. Oysa düşünce durağan değildir. Dünya- nın, hayatın her gün değiştiğini, yeniden yorum- lanması, değerlendirilmesi gerekliliğini dayatır. Ger- çek dünyayı anlayabilmek ancak böyle müm- kündür. Son dönemlerde özellikle yargı kurumlarında, demokrasi kültüründe yeri olmaması gereken ey- lem ve işlemlere sıkça rastlar olduk. Nedir bu toplumumuzu bunca tedirgin eden ge- lişmenin temel nedeni? Her türlü inanç kültüründen arınmış, yalnızca ya- salarla ve hukuk normlarıyla düşünmesi ve dav- ranması beklenen yargı görevlilerinin, içinde ye- tiştikleri inanç kültürünü aşamayarak, bilerek ya da bilmeyerek eylem ve işlemlerinde bu özellik- lerinin öne çıkmasıdır. Demokrasi kültürünün temel yapı taşlarından yargı kurumunda görev yapanlar, temel hukuk kav- ramlarıyla düşünmeyi bir yana bırakıp, kişisel inanç ve koşullanmışlıkla davranmaya başlarlarsa, te- mel hakların korunması ve gelişmesi büyük bir teh- like altında demektir. Gerçek demokrasi ancak kültür toplumlarında geçerli olabilir. Bireylerinin çağdaş eğitimle, ay- dınlık düşünceli insanlar olarak yetiştikleri top- lumlarda insanlar, doğruyla yanlışı, değerliyle değersizi ayırt edebilecek donanıma kavuşabilir- ler. Böylesi özgür düşünceli bireylerden oluşan toplumlar ancak, güncel iletişim bilgi bombardı- manında, ekonomik ve düşünsel baskılar altında yaşarken, kendi özgür iradelerini oluşturabilirler. Geçen pazar günü yapılan yerel seçimlerde top- lumumuzun, bir yandan inanç kültürüne bağlı yo- ğun bir baskı altında tutulması, öte yandan de- mokratik bir topluma hiç yakışmayan, onur kırıcı armağanlarla özgür iradelerinin çelinmesi giri- şimlerine karşın, dikbaşlı, onurlu bir eğilim gös- termesi, ülkemizin demokrasi geleceği ve kültü- rü bakımından büyük anlamlar ve umutlar içer- mektedir. [email protected] H er ilkbahar Ankara Müzik Festivali başladõğõnda ülkemizdeki diğer ba- har ve ilkyaz festivalleri de yola çõk- mõş demektir. Bu önce baharlarõn açmasõ, son- ra erguvanlarõn sonra da mor salkõmlarõn to- murcuklanmasõ gibi bir süreçtir. 4-30 Nisan 2009 tarihleri arasõnda 26’ncõsõ gerçekleşecek olan Uluslararasõ Ankara Müzik Festivali’nin ardõndan Mersin Uluslararasõ Müzik Festiva- li (21 Mayõs-02 Haziran) yer alacak.5-30 Ha- ziran İstanbul, 13 Haziran 20 Temmuz İzmir ve 10 Haziran 3 Temmuz arasõnda Aspendos Opera Bale Festivalleri gerçekleşecek. Bu yõl temmuzun 22-25’i arasõnda Turgutreis D- Marin Festivali gerçekleşecek. Ankara Müzik Festivali bu yõl geçen son bir- kaç yõla göre daha zengin ve iç tutarlõlõk ser- gileyen programlarla bezenmiş. Sevda-Cenap And Müzik Vakfõ’nõn nice zorluklarla yaşama kavuşturduğu festivale Ankara’nõn büyük or- kestralarõ sahip çõkmõş. Shlomo Mintz’in yönetim ve solistliğindeki Zagreb Filarmoni konserleri ve Matthias Maurer yönetiminde, ke- mancõ Atilla Aldemir solistliğindeki Wiener Kammersymphonie’nin konseri festivalin en can alõcõ etkinlikleri. Açõlõşta Erol Erdinç yö- netiminde Hacettepe Senfoni Orkestrasõ’nõn Dvorak programõndaki solisti, son zamanlarda yõldõzõ parlayan çellistimiz Benyamin Sönmez. Ertuğ Korkmaz yönetiminde Orkestra Aka- demik Başkent’in solisti de bir Chopin usta- sõ olan piyanistimiz Emre Şen. Cumhurbaş- kanlõğõ Senfoni Orkestrasõ’nõn ilginç bir şefi var: Ünlü Alman bariton Dietrich Fischer- Dieskau’un oğlu olan Martin Fischer Dies- kau dünyaca tanõnmõş, sayõlõ piyanistleri- mizden Hüseyin Sermet’e Mendelssohn konçertosunda eşlik edecek ve Stravinsky’nin “Ateşkuşu Süiti”ni yönetecek. Bilkent Sen- foni Orkestrasõ ise bir dünya prömiyerine imza atõyor: Genç bestecimiz Yiğit Aydın’õn bestelediği, Şefik Kahramankaptan’õn lib- rettosunu yazdõğõ “Saygun Emre” adlõ ope- radan bölümler sunuyor. Ankara 1923 adlõ programda da Mustafa Erdoğan’õn bestele- diği Gülce Çelik Erdoğan’õn librettosunu yaz- dõğõ senfonik şiir, Naci Özgüç yönetiminde- ki ADOB orkestra ve korosuyla seslendirili- yor. Bir İstanbul topluluğu, MİAM da Cihat Aşkın solistliğinde Kamran İnce’nin yapõt- larõyla festivale katõlacak. Oda müziği dalõn- da Prag Nefesli Sazlar Beşlisi’yle, Zlobko Vajgl (arp) ve Miron Kolbl (keman) ikilisi- nin dinletileri yer alõyor. Ayrõca caz, ri- tim/dans ve akrobatik dans gösterileri, klasik gitar ikilisi, “Sizlerle Mozart” adlõ bir müzik- tiyatro etkinliği ve TSK Armoni Mõzõkasõ da ilgi çekecek etkinlikler. 23 Nisan için hazõr- lanan rengârenk program çocuklara gerçek bir armağan olacak. ‘BİR SERGİDEN TABLOLAR’I BU DENLİ RENKLİ DİNLEMEDİK Mussorgsky’nin “Bir Sergiden Tablolar” adlõ yapõtõnõ şiirsel, teatral, korolu ve üç bo- yutlu düşündünüz mü hiç? Yaprak Sandal- cı’nõn imge gücüyle süslenen yapõt çocuklar için olduğu kadar, klasik müziği tanõmak is- teyenlere de bir ipucu. A.K. Müzik tarafõndan iki CD’lik bir set içinde sergideki tablolar ta- nõtõlõyor, masallaşõyor, devleşiyor. Ukrayna Ulusal Senfoni Orkestrasõ’nõn şef Teodor Kuşar yönetimindeki kusursuz yorumuna Yaprak Sandalcı’nõn yönetimindeki “Koro- portre” adlõ çocuk korosu katõlmõş. Çocuklarla özleşen bir dinletide çocuklarõn kendi sesin- den daha güzel ne olabilir ki? Ayla Algan’õn güvenli sesi, düzgün tonlamalarõyla aralara gir- diği masalsõ ortam, Karina Şeres’in okudu- ğu masallarla zenginleşiyor. Güzel bir Türk- çeyle yapõlan çeviriler, doğru bir vurgulamayla seslendiriliyor. CD kutusunun içinden ayrõca Yaprak Sandalcõ’nõn her tablo için yazdõğõ şi- irler çõkõyor rengârenk. Proje zaten tümüyle Yaprak Sandalcõ’ya ait. Yõllardõr pazar gün- leri İş Sanat’ta gösterime sunulmuş ve binlerce çocuğu bugüne dek klasik müziğe yaklaştõr- mõş. 14 Nisan günü de yine aynõ yerde, ço- cuklara armağan bir Mussorsgy gösterisi var. www.evinilyasoglu.com Shlomo Mintz’in yönetim ve solistliğindeki Zagreb Filarmoni konserleri ve Matthias Maurer yönetiminde, kemancõ Atilla Aldemir solistliğindeki Wiener Kammersymphonie’nin konseri festivalin en can alõcõ etkinlikleri Ankara’da 26. kez festival ELİF BEREKETLİ 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başõnda dünyanõn belli başlõ sanat kentlerinde fotogerçekçilikle mini- mal, kavramsal, postmodern sanatõn yerini kocaman çõlgõn tuvallere bõ- rakõşõ, ‘yeni dışavurumculuk’ adõ verilen bu ‘tuvale dönüş’ akõmõ, akõmõn önemli sanatçõlarõndan Bed- ri Baykam’a göre günümüzde Türk sanatõnõn evrenselliği yakalamõş ol- masõnõn nedeni: “Sanatta bugün dünyayla eşzamanlı yürüdüğümüz bir gerçek” diyor Baykam; “ama 1980’lerin başına dek durum bu de- ğildi, 1970’lerde izlenimcilik, post-izlenim- cilik, klasizm ve belki tipik modern çalış- malardan ibaret olan Türk sanatı, daha son- raları ancak yeni dışavurumculuğun ‘köp- rü’ görevi görmesiyle çehre değiştirip ev- renselliği yakalayabildi.” Yeni dõşavurumculuk, büyük renk patlama- larõ ve betili olmayan resmin boyasal tadõyla dõşavurumculuktan izler taşõmasõnõn yanõ sõra aradan geçen pop sanat, gerçeküstücülük, kü- bizm, soyut resim ve soyut dõşavurumculuğun da etkisinde kalmõş. “Sanatçılar bu büyük bo- yutlu tuvaller üzerinde alabildiğine özgür- düler: İsteyen fotoğraf kullandı, isteyen graffiti, akıtma, sprey... Anlatımlı figürler vardı. 1970’li yıllar boyunca minimal renk- ler, boş tuvaller, kavramsal yazılar, masa- lar, haritalar sergileyen galeriler bile bu pat- lamanın etkisi altına girmeye başladı” diye açõklõyor durumu Baykam. O zamanlar dünyada geçer akçe olan bu akõm Türkiye’ye ilk geldiğinde hayli yadõrganmõş: “Figürcü, sakin, tutucu, akademik resim yapmıyorsan ‘kötü adam’ olduğun bir dö- nemde bu işler ezber bozuyor, alfabeyi sorguluyordu. Her söyleşide ‘Siz niye resme yazõ yazõyorsunuz, resim kendi- nizi anlatmanõz için yeterli olamõyor mu?’ gibi sorular gelirdi.” Sanatõn öz- nel öyküleri, sanatçõnõn kendi egosu, ölüm, cinsellik, mizah ve salt boyay- la olan alõşverişi, yoğun içsel flörtü... Baykam’a göre bütün bunlar o dönem birkaç kuşak sanatçõyõ etkilemişti. “Bugün tüm Türkiyeli genç sa- natçıların yapıtlarını Londra’ya, Tokyo’ya, San Francisco’ya götü- rebiliriz. Övgü alır, yergi alır... Önemli değil. Önemli olan kimse bunlar için ‘söylem dõşõ’ demez. Bugün ürettikleri ya- pıtlar bugünkü sanat söyleminin, tartış- masının içinde” diyor Baykam ve açõklõyor: “Bütün bu eşzamanlı Doğu-Batı iletişiminin dönüşümü, Türk sanatının kendini anlatı- mı 1980’lerdeki kabuk çatlatmayla başladı. Yeni dışavurumculuk bu yüzden bir köprü görevi gördü.” O büyük sergiler, sanatõn klasik ortamõ tu- vale dönerken sõradõşõlaşmasõ ve değişen do- kunun dinamizmi... Hepsi Bedri Baykam’õn Ca- lifornia yõllarõnda yaptõğõ yeni dõşavurumcu ya- põtlarõyla 15 Nisan’a dek Mac Art Gallery’de. Evrenselliğe bağlayan köprü Tuvalden kopmadan tuvale ‘dönüş’, evrenselliği yakalama... Yeni dõşavurumculuğun yakõn tanõğõ olan Baykam’õn yapõtlarõ Mac Art Galeri’de SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA - Devlet Tiyatrolarõ Sa- bancõ Uluslararasõ Adana Ti- yatro Festivali sürüyor. Ankara DT oyuncularõnõn, Suat Der- viş’in yazdõğõ “Fosforlu Cev- riye”yi 4 gün boyunca sahnele- yeceğini söyleyen ADT Müdü- rü Ahenk Demir, “Fosforlu Cevriye, adına şarkılar yazı- lan, maniler dizilen, bir baktı mı erkeğin havasını değiştiren, sık sık erkek değiştiren güzel mi güzel, fettan mı fettan bir güzel kadın. Hep aynı erkek- le olmak ona göre değil ama ‘o’ kimseyi aldatmaz, çünkü kimsenin de olmaz. İşte o ka- dın, ‘fosforlu’, 4 gün Adanalı- larla olacak. Şarkı söyleye- cek, söyletecek. Erkekleri pe- şinden koşturacak ama onun da arkasından koşacağı bir erkeği olacak” dedi. Bugün- den itibaren sahnelenecek olan, Gülriz Sururi’nin oyunlaştõrõp yönettiği ve şarkõ sözlerini yaz- dõğõ oyunla ilgili bilgi veren Demir, tiyatroseverlerin oyu- nun kahramanlarõyla birlikte kâh gülüp kâh hüzünleneceğini, ka- rakol, mahkeme, hapishane üç- geni dõşõnda, Barba’nõn mey- hanesinde, eski kantocu yeni randevucu bilge kadõn Sümbül Dudu’nun evinde, doyumsuz bir müzikal havasõ yaşayacaklarõnõ vurguladõ. Sabancõ Kültür Mer- kezi’nde saat 20.00’de izleyiciyle buluşaca. (0 322 352 33 55) ‘Fosforlu Cevriye’ dört gün Adana’da Kültür Servisi - İngiliz şair T.S. Eli- ot’un şiirlerinden yola çõkarak tasarlanan ‘Vakit Tamam Beyler’ isimli hareket ti- yatrosu, bugün saat 20.30’da, Kadõ- köy’deki Oyun Atölyesi’nde izlenebilir. Tasarõmõ ve rejisörlüğünü Şule Ateş’in yaptõğõ oyunun, “metin ve hareketin et- kileşim ve birleşim noktaları üzerine bir araştırma sürecinin ürünü” olduğu be- lirtiliyor. Eliot’un şiirlerinden yola çõksa da, bu oyunla “Türkiye’nin gerçekleri üzerine bir çift söz söyleniyor yerel bir estetik yakalanmaya çalışılıyor”. Ha- reket yönetmenliğini Tuğba Özkul’un yaptõğõ oyunda Tülin Özen, Banu Çiçek Barutçugil, Pınar Bekaroğlu, Dizem Kaftan ve Tuğba Özkul rol alõyor. Ses tasarõmõ Fatih Aydoğdu’ya õşõk tasarõmõ Yüksel Aymaz’a ait. (0 216 345 39 39 - www.oyunatolyesi.com ) Kültür Servisi - Işıl Kasapoğ- lu’nun yazõp yönettiği Türk ma- sallarõndan yola çõkan ve ortao- yunu üslubu taşõyan “Bilmelisin ki…” 5 Nisan’da İş Sanat’ta sahneleniyor. Oyunun karak- terleri arasõnda bilge, meddah, Nasreddin Hoca, Keloğlan ve çocuklar var. Oyunda; Müzik Alper Maral’a, koreografi Ma- ral Ceranoğlu’na, dekor, kos- tüm, mask ve kukla tasarõmõ Cem Yılmazer, Aslı Ataseven ile Sema Öztaş’a, õşõk tasarõmõ da Cem Yılmazer’e ait. Oyun- cular ise Serkan Keskin, Yavuz Pekman, Güliz Gençoğlu, İrem Erkaya, Nadir Sarıba- cak, Öyküm Elif Erdoğan, Banu Çiçek, Bülent Çolak, Ahmet Kaynak, Özlem Dur- maz, Elif Akşar. Oyunun dra- maturgluğunu Yavuz Pekman üstleniyor. (issanat.com.tr) Vakit Tamam Beyler! Kültür Servisi - Uçan Süpürge Ka- dõn Filmleri Festivali etkinlikleri çerçevesinde, SİYAD üyesi 18 sinema yazarõ kadõn, ‘Piyano’ ve ‘Beşten Yediye Cleo’yu “en sevdikleri kadın filmleri” ola- rak belirledi. Bu soruşturmada Jane Campion’õn ‘Piyano’ ve Agnes Varda’nõn ‘Beşten Ye- diye Cleo’sunu Pedro Almo- dovar’õn ‘Annem Hakkında Her Şey’i , Marleen Gorris’in ‘Antonia’nın Yazgısı’ ile Vera Chytilova’nın ‘Papatyalar’õ izledi. Bu yõl 7-14 Mayõs tarih- leri arasõnda 12’ncisi düzenle- necek olan Uçan Süpürge Ulus- lararasõ Kadõn Filmleri Festi- val’i için bu soruyu yanõtlayan kadõn sinema yazarlarõmõz: Alin Taşçıyan, Ayla Kanbur, Banu Bozdemir, Burcu Aykar Şirin, Ceylan Özçelik, Gözde Ona- ran, Janet Barış, Melis Behlil, Necla Algan, Nihal Bengisu Karaca, Nil Kural, Övgü Gök- çe, Selin Gürel, Senem Aytaç, Senem Erdine İşmen, Seray Genç, Yeşim Tabak ve Zeynep Tül Akbal Sualp. Türk sine- masõndan ise Atıf Yılmaz, ‘Adı Vasfiye’ ve ‘Ah Belinda’ ile ilk sõralarda yer aldõ. Listeye Fü- ruzan ve Gülsün Karamusta- fa’nõn birlikte çektiği ‘Benim Si- nemalarım’, Yeşim Ustaoğ- lu’nun ‘Güneşe Yolculuk’ ve Pelin Esmer’in ‘Oyun’ adlõ filmleri de girdi. (http://festi- val.ucansupurge.org/) En İyi Kadõn Filmleri: ‘Piyano’ ve ‘Cleo’ K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K Ghetto’da konserler Kültür Servisi - Ghetto nisan ayõnõn ilk günlerinde de müzik severlere dolu bir program sunuyor. Türk pop müziğinin sevilen sesi Harun Kolçak, basgitar çalarak şarkõ söylediği, zaman zaman füzyon, pop, rock, electronik ve hatta cazõn hâkim olduğu “Harun Kolçak Project” yarõn, geleneksel Balkan ve Roman Brass’õnõ bir araya getiren müziğiyle bütün dünyayõ saran Balkan Beat akõmõnõn önde gelen gruplarõndan “Amsterdam Klezmer Band” cuma günü Ghetto sahnesinde yer alõrken cumartesi günü de “İstanbul’da Pink Amsterdam” partisi düzenleniyor. (0 212 251 75 01) Kültür Servisi - İstanbul Kültür Sanat Vakfı tüm dünyada Latin-rock tarzının en bü- yük temsilcilerinden Carlos Santana’yı, 20 yıl sonra tekrar İstanbul’a getiri- yor. İKSV, Santana kon- serini 6 Temmuz Pa- zartesi günü Turk- cell Kuruçeşme Arena’da yapacak. Santana konseri- nin biletleri nisan ayının ikinci yarısında Biletix üzerinden satı- şa çıkacak. Bilet satı- şı iksv.org ve Biletix üze- rinden duyurulacak. 20 yõl sonra Santana efsanesi ‘Bilmelisin ki…’ İş Sanat’ta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle