16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 1 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] Bu hafta ekonomi gündemimiz son derece yoğun geçiyor. Hafta sonu yapılan yerel seçimler sonrasında milli gelir büyüme rakamları dün yayımlandı ve artık 2008’in verileri tamamlandı. En son olarak, gözler ya- rın Londra’da başlayacak olan G24 Zirvesi’ne çev- rildi. Şimdi soru şu: Büyüme, istihdam, gelir artışı... ne zaman başlayacak? Bu soruya yanıt verebilmek için her şeyden önce uluslararası finans akımlarının seyrine odaklanmamız gerekmektedir. Nitekim küresel ekonominin 2003 son- rasındaki genişleme konjonktürünün ardında yatan ana unsur finans piyasalarında yaşanan olağanüstü şişkinlik olgusudur. Aşağıdaki Uluslararası Finans Ens- titüsü’nün, Ocak 2009 tarihli raporundan derlediği- miz tabloda, gelişmekte olan ülkelere yönelen net ya- bancı sermaye akımları sergilenmektedir. Aslında baş- lı başına bir araştırma konusu olabilecek bu tablodan en çarpıcı gözlemlerimizi özetlemeye çalışalım: ? “Yükselen piyasa ekonomilerine” yönelen özel ser- maye akımları 1996’da sadece 161 milyar dolar iken, bu rakam 2003’te 236 milyara, 2007’de krizin hemen öncesinde de 928 milyar dolara (yaklaşık 1 trilyon $!) ulaşmış durumdaydı. Net sermaye girişinin 2008’de yarı yarıya düşeceği, 2009’da da 165 milyar dolara (1996 düzeyine) gerileyeceği tahmin edilmektedir. ? 2007’deki şişkinliğe değin uluslararası finans akım- larının ilginç özellikleri göze çarpmaktadır: “Yükselen piyasa ekonomilerine” sermaye girişi yaşanırken, bir yandan da söz konusu ülkelerde dış borçluluğun ve rezerv birikimin eşanlı olarak artmakta olduğu gö- zükmektedir. Söz konusu ülkelerde rezerv koruma ge- reksinimi 1996’da 311 milyar dolardan başlayarak 10 misli artış göstermiş; ve 2007’de 3.7 trilyon dolara çık- mıştır. Dış borçlar da paralel bir biçimde 2003’te 2.2 trilyon dolardan 2007’de 3.8 trilyon dolara çıkmıştır. 2009’da rezervlerin 4.5 trilyona, borçların ise 3.9 tril- yon dolara çıkacağı tahmin edilmektedir. ? Uluslararası sermaye akımlarının 2003 sonrası seyrinde, ilgili ülkelerde “yerleşiklerin” yurtdışına yoğun bir biçimde sermaye çıkartmakta oldukları gö- rülmektedir. Özet olarak, 2003 sonrasında “yükselen piyasa eko- nomilerinde” yaşanan sermaye girişlerinin çoğunlukla rezerv birikimine ve yerleşiklerin ülke dışına çıkardıkları sermaye hareketlerine tahsis edilmiş gözükmektedir. Bu arada söz konusu akımlar yoğun bir dış borçlanma yükünü de beraberinde getirmiştir. Bu gözlemlerden hareketle, sizce “tünelin sonun- daki ışık” gözükmekte midir? Yukarıdaki veriler ışığında, daha önce bu köşede vurguladığımız gözlemleri bir kere daha yineleyelim: Dünya ekonomisinin 2007 öncesindeki ticaret ve fi- nans akımları daha uzun bir süre yeniden geliştirilmesi olanaksız bir biçimde tahrip edilmiş durumdadır. Kü- resel ekonomiyi daha uzun yıllar düşük bir kredi hac- mi ve düşük finansal değerler sistemi beklemekte- dir. Ne yazık ki ülkemizde hâlâ krizin etkilerinin ken- di kendine, sanki bir tılsım değmişçesine, 2009’un iler- leyen aylarında ortadan kalkacağı varsayılmaktadır. Halbuki bu beklenti ham bir hayalden ibarettir. Ulus- lararası işbölümünün ve ulusal sınırların yeniden dü- zenlenmesinin olası olduğu böylesi bir dönemeçte Tür- kiye’nin “krizin bizi teğet geçeceğine” inanarak, re- el ekonomiye ilişkin tedbirlerini geciktirmesinin ma- liyeti çok yüksek olmuştur. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Küresel Kriz ve Sermaye Akımları TÜİK 2008 için yaptõğõ 1.8 puanlõk revizyonla yõllõk büyümeyi yüzde 1.1’le kurtardõ ama mõzrak çuvala sõğmõyor SARKOZY’DEN G20’YE TEHDİT Fransa Cumhurbaşkanõ Nicholas Sarkozy, Fransa’nõn mali de- netimin sõkõlaştõrõlmasõ yönündeki talebinin dikkate alõn- mamasõ halinde G20’yi terk edip zirveyi çökertme teh- didinde bulundu. Sarkozy’nin danõşmanlarõ, The Guar- dian gazetesine gelişmeleri doğrulayarak, Sarkozy’nin “kulağahoşgelenancakiçerikaçõsõndansahtebaşarõlara” izin vermeyeceğini söyledi. Sarkozy’nin danõşma- nõ Xavier Musca, bunun zirvenin terk edilmesi anlamõna gelip gelmediği so- rusuna, “Nükleer caydõrõcõlõktan bah- sederken kimse hangi noktada silaha başvuracağõnõ söylemez” dedi. OBAMA ‘İFLASA HAZIR OLUN’ DEDİ ABD Başkanõ Barack Obama, General Motors (GM) ve Chyrsler’õn ayakta kalmak için daha çok çaba gös- termemeleri halinde iflasa hazõr olmalarõ gerekti- ğini söyledi. Her iki şirketin de, halktan toplanan vergilerden oluşan para taleplerini hak etmek için şu ana kadar yeterli çaba göstermediklerini belirten Obama, otomotiv endüstrisinin ekonominin ana di- reklerinden biri olduğunun altõnõ çize- rek, GM ve Chrysler’a alacaklõlarõ, hissedarlarõ ve çalõşanlarõyla anla- şabilmeleri için yeni bir süre ve bir miktar daha para verdi. Türk-İş Yönetim Kurulu, yerel seçimde, seçmenin AKP’ye “bu böyle gitmez” diye seslenirken, muhalefet partilerine de, “sizi iktidar yapacak kadar güvenmiyoruz” mesajõ ver- diğini kaydetti. Türk-İş’ten yapõlan açõklamada, AKP’nin oy kaybõna ilişkin birden fazla neden sayõlabileceği belir- tilerek, gelinen noktada AKP’nin, temel politik, ekonomik ve sosyal yaklaşõmlarõnõ gözden geçirmesi gerektiği be- lirtildi. Seçmenin, yerel seçimlerde AKP’yi uyardõğõ vur- gulanan açõklamada, “Hükümetten, yerel seçimler ne- deniyle gölgelenen, başta işsizlik ve yoksulluk ol- mak üzere ertelenmiş tüm sorunlarõn çözümünü aci- len gündemine almasõnõ istiyoruz” denildi. Türkiye bu yıl yüzde 2 küçülür Ekonomi Servisi - Dünya Bankasõ tara- fõndan bugün açõklanan revize tahminlere gö- re Türkiye’de gayri safi yurtiçi hasõla (GSYH) 2009’da yüzde 2 küçülecek, 2010’da yüzde 1.5 büyüyecek. Daha önce kasõm ayõnda açõk- ladõğõ tahminleri global finansal ve ekonomik koşullardaki hõzlõ bozulma sebebiyle sert şe- kilde aşağõ yönlü revize eden Dünya Bankasõ, önceki tahminlerinde Türkiye ekonomisinin 2009’da yüzde 1.7, 2010’da da yüzde 4.9 bü- yüyeceğini öngörmüştü. Küçülme sürecek Büyüme rakamlarõnõ değerlendiren eko- nomistler ve sanayiciler durumun daha da kö- tüye gideceğini belirtti. Ekspres Invest Baş- ekonomisti Güldem Atabay, “Kimseye sürpriz olmayacak ölçüde 2009 ilk çeyrek daralmasının yüzde 9-10 ile 2008 son çey- rekte gerçekleşen yüzde 6.2 oranındaki da- ralmadan daha kuvvetli olacağını göre- ceğiz. Bunun temel nedeni, üretim daral- masının yılın ilk çeyreğinde son hız devam ediyor olması” derken, Fortis ekonomisti Er- kin Işık, bu yõlõn ilk iki çeyreğinde daha da zayõf büyüme rakamlarõ görüleceğini vur- guluyor. Işõk, ilk çeyrekte GSYH’nin yüz- de 10’dan fazla daralacağõnõ düşünüyor. Finansbank Ekonomisti İnan Demir, 2009’un ilk çeyreğinde sanayi üretimi ve kapasite kullanõmõ verilerinin gösterdiği gi- bi daha derin bir küçülme beklediğini dile ge- tirdi. Oyak Yatõrõm Ekonomisti Gülay Elif Girgin de, 2009 için olan yüzdelik küçülme oranõnõ değiştirmediklerini belirtti. DÜNYA BANKASI: Ekonomi Servisi - TÜİK bir kez daha 2008’in üç çeyrek büyüme rakamlarõnõ revize etti. Daha önce 2008’in ilk çeyreğinde büyümenin yüz- de 6.7 olduğunu açõklayan TÜİK, şimdi bu rakamõ 0.6 puan arttõrarak 7.3’e çõkardõ. Daha önce yõlõn ikinci çeyreğindeki büyüme hõzõnõ yüzde 2.3 olarak açõklayan TÜİK, burada da 0.5’lik bir arttõrõm ya- parak 2.8’e yükseltti. 2008’inüçüncüçey- rekrevizyonuiseda- ha büyük; yüzde 0.7. TÜİK’in geçen yõla ilişkin yap- tõğõ toplam revizyonsa 1.8 puana ulaştõ. Revize son- rasõ cari fiyatlarla 853 milyar 636 milyon lira olan 2007 GSYH’si 843 milyar 178 milyon liraya çekildi. 2007içinsabitrakamlarladahaöncerevizeedilerek yüzde4.5’tenyüzde4.6’yayükseltilenGSYHrakamõ, tekrar revize edilerek yüzde 4.7 olarak belirlendi. ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) - ABD ve Avrupa’da belirtileri bir önceki yõla uzanan ekonomik kriz ve durgunluk Türkiye’de etkisini hemen gösterdi. Türkiye ekonomisi, ge- çen yõlõn son çeyreğinde, küresel krizin tetik- leyicisi konumunda olan, finans sektörünün çöktüğü ve milyonlarca insanõn işsiz kaldõğõ ABD kadar büyük bir küçülme yaşadõ. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, gayri safi yurtiçi hasõla (GSYH) 2008’in son çeyreğinde yüzde 6.2 küçüldü. Yõlõn bütü- nündeki büyüme de TÜİK’in revizyonlarõ sa- yesinde yüzde 1.1 oldu. Avrupa ülkeleri için- de en büyük daralmanõn yaşandõğõ Almanya’da söz konusu dönem için büyüme eksi yüzde 2.1 olurken, İngiltere yüzde 1.5, Fransa yüzde 1.2 ve İtalya da yüzde 1.8 küçülmüştü. Son çeyrekte ticaret yüzde 15.4, inşaat sek- törü yüzde 13.4, imalat sanayii ise yüzde 10.8 küçüldü. Hükümetin yüzde 4’lük büyü- me hedefine karşõn, TÜİK 2008’in tamamõn- da ekonominin yüzde 1.1 büyüdüğünü açõkladõ. TÜİK, üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH 2008 dördüncü çeyrek ve yõllõk geçici sonuç- larõnõ açõkladõ. Buna göre, 2008 dördüncü üç aylõk döneminde bir önceki yõlõn aynõ dönemine göre cari fiyatlarla GSYH, yüzde 5.7’lik artõşla 232 milyar 149 milyon lira oldu. Sabit fiyat- larla bu dönemde ekonomi yüzde 6.2 daraldõ. 2008 tamamõnda ise GSYH değeri cari fi- yatlarla yüzde 12.7’lik artõşla 950 milyar 144 milyon liraya çõktõ. Sabit fiyatlarla ise yüzde 1.1 arttõ. 2008 yõlõnda kişi başõna GSYH, ca- ri fiyatlarla 13 bin 367 lira, dolar cinsinden 10 bin 436 dolar olarak hesaplandõ. Gelişmekte Olan Ülkelere Net Yabancı Sermaye Akımları (Milyar Dolar) 1996 2003 2007 2008 G 2009 Net Özel Sermaye Akõmlarõ 161.4 236.7 928.6 465.8 165.3 Net Doğrudan özsermaye 128.6 138.5 296.1 174.1 194.8 yatõrõmlarõ Yerleşiklerin Sermaye 123.7 -49.0 -384.4 -421.9 -271.7 Hareketleri Rezerv değişmeleri -90.4 -272.5 -948.7 -444.3 -245.9 (‘’-” artõşõ gösterir) Not: Toplam Uluslararasõ Rezervler 311.8 1,250.9 3,705.3 4,094.6 4,446.6 (altõn hariç) Toplam Dõş Borç 2,230.2 3,662.5 3,884.0 3,989.2 G: Geçici; T: Tahmin Kaynak: Uluslararasõ Finans Enstitüsü, Ocak 2009. IMF’den sicili iyi borçluya esneklik WASHINGTON/ANKARA (AA) - Uluslararasõ Para Fonu (IMF), “reform” niteliğindeki yeni borçlanma kurallarõyla, Türkiye gibi “iyi ekonomik sicile sahip” gelişmekte olan ülkeler için borç geri ödemelerinde esneklik getiriyor. Yeni düzenlemeye göre, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazõ üye ülkelere, küresel kredi kaynaklarõnõn kõsõtlanmasõ nedeniyle, borçlarõnõ daha esnek koşullar ve vade içinde ödeyebilecekler. Türkiye’nin IMF’ye, 8.5 milyar dolarlõk borç stoku bulunuyor. IMF’nin reformu, G20 liderler zirvesinde de tartõşõlacak. Teğetin boyu eksi 6.2 TÜİK’ten yine revizyon ABD ve Avrupa’ya göre krizden daha geç etkilendiği ileri sürülen Türkiye ekonomisi ciddi bir küçülme yaşadõ. GSHM yüzde 6.2 küçüldü. Türkiye ekonomisi 27 çeyrektir büyüyordu. [email protected] Seçimler sona erdi ve AKP iki kor- kunç gerçekle yüz yüze kaldı. Biri; güvendiği tabanda ciddi bir güç kaybetmiş olması. İkincisi ise dün açıklanan büyüme rakamlarının krizin ne denli derin- leştiğini ve daha da derinleşeceği- ni açıkça ortaya koyması... Öncelikle şunu vurgulayalım krizin Türkiye’de budaklanarak yayılması büyük ölçüde AKP’nin ve onun po- litikalarının sonucu. Dolayısıyla so- rumluluğu da onun üzerine. Neden mi? Çünkü o da ABD’de Bush yönetiminin yaptığı gibi en ko- lay yolu seçti, insanları borçlanma- ya teşvik ederek tüketimin artması- nı ve sanki bir refah ülkesiymişiz gi- bi yaşam sürüldüğü, sanal bir ortam yarattı. Krizin etkileri Türkiye’de de kendini hissettirmeye başlayınca gerçeği kabullenip gerekli önlemle- ri almak yerine “teğet geçti” edebi- yatına sarıldı ancak seçim yaklaş- tıkça oy kaygısıyla destek paketle- rini uygulamaya başladı... Krizi yö- netmek yerine, kriz tarafından yö- netilir hale geldi.... G20 ve IMF Şimdi de çözümü, kendi kaynak- larında aramak yerine yine IMF’den medet umarak bulacağını sanıyor. Peki, kendine küresel krize çözüm çerçevesinde yeni bir rol biçen IMF’nin, Türkiye ve benzeri geliş- mekte olan ülkelere nasıl yararı ola- bilir? Ya da soruyu şöyle soralım: Olası bir anlaşma yarardan çok za- rar mı getirir? G20 zirvesi öncesinde IMF’nin yaptığı çağrı: 2009 ve 2010’da ülkelerin, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2’si oranında ekonomiyi canlandırma paketleri açıklaması gerektiği şek- linde oldu. Bu öneriye zengin ülke- ler bile farklı yaklaştı: Amerika Bir- leşik Devletleri bu oranı makul bu- lurken, Almanya bu oranda bir pa- kete tereddütle baktı. IMF’nin bu önerisi Türkiye ve benzeri ülkeler açısından ne anlama geliyor? Hepimizin bildiği gibi, krizi asıl çı- karan ülkeler normal zamanlarda ha- yal bile edilemeyecek önlemleri alı- yorlar. Piyasaları paraya boğup, sektörlerini koruma politikaları ge- liştiriyorlar. IMF ise kalkıp Türkiye gi- bi bir ülkeye “yok kardeşim ancak şu kadar harcama yapabilirsin, şu şu ka- dar kamu yatırımı, sakın daha fazla açılma” diyecek. Bunun yanı sıra, eğer saptanmış olanın ötesinde bir paketin ya da desteğin devreye girmesi halinde hemen kredi notla- rımız düşecek; küresel sermaye, eğer gelme ihtimali olsa bile gel- meyecek... Yarın Londra’da toplanacak olan G20 zirvesi konunun gündeme ge- tirilmesi açısından bir platform. An- cak bağlayıcı bir karar almak açı- sından uygun bir ortam değil. Gerek küresel yeni yapılanmanın ne olması gerektiğinin gerekse IMF ve benzeri kurumların geleceğinin masaya ya- tırılacağı arena daha farklı olmalı. G20 dünyanın en büyük 19 ekono- misi ile Avrupa Birliği’nden (AB) oluşuyor. Türkiye’nin de içinde bu- lunduğu G20’ler dünya üretiminin yüzde 85’ini yapıyor; dünya ticare- tinin yüzde 80’i de yine bu ülkeler tarafından üstleniliyor. Ama tüm bunlar küresel kararların alınma- sında G20’yi yetkili hale getirmiyor, geri kalan 172’nin bu kararların alınmasında rolünün olmaması ger- çekçi değil. G20’nin tartışacağı 4 temel konu ise şöyle:  Küresel ölçekte etkili olacak bir mali canlandırma paketi yapılması.  Dünya ticaretinin canlandırıl- ması için 100 milyar dolarlık bir an- laşma.  Mali piyasalar için uluslar üstü bir gözetim/denetim sisteminin ge- tirilmesi.  Korumacılık eğilimlerinin güç- lenmeye başlaması. Görüldüğü gibi yapısal bir deği- şimin sorgulanmasının çok uzağın- da. Yapılmaya çalışılan sadece gü- nü kurtarmak ve kapitalist sisteme yeni bir makyaj... Seçim Bitti, AKP Derinleşen Krizle Kaldı B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK ‘SEÇMEN AKP’YE MESAJ VERDİ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle