19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 MART 2009 PAZAR 6 HABERLER PAZAR ORHAN BURSALI Cumhuriyet’i Tutuklamak Amaçları aslında Mustafa’yı değil, “Cumhu- riyet”i tutuklamak! İlhan Selçuk’un “terör örgütünün başı” oldu- ğu zırvalığı ile Cumhuriyet’i tutuklamayı denediler. Geri tepti! Kafalarına koydular bir kez: Cumhu- riyet’in bir şekilde tutuklanması gerekirdi. Neden? İktidarın kuyruk sallayıcıları ve kışkırtıcıları yazıyordu: Cumhuriyet, Cumhuriyetçilerin, ulu- salcıların direnç kalesidir, manevi desteğidir... Ora- dan güç alıyorlar... Cumhuriyet çökertilirse, bu iş biter! Başından beri planladıkları bu. Nasıl olur da içeride hâlâ Cumhuriyet’ten kimse olmazdı?! Bu salt intikamcı bir duygunun peşinde koş- mak değil. Esas Türkiye Cumhuriyeti’nin belkemiğini kır- mak; Türkiye’yi istedikleri gibi eğip bükecekle- ri bir ülkeye dönüştürmek! Cumhuriyeti ve Cumhuriyetçileri nefessiz, umutsuz, öksüz, ortalıkta bırakmak, sonra da icaplarına bakmak! Bu yolda bütün “dikenleri” bir bir kırma ve yok etme politikası, başından beri uygulamada... Son altı yılda neler yaşamadık... Tarihçi kılığındaki soytarılara bu ülkede Kur- tuluş Savaşı olmadığını bile söylettiler! Çünkü, ülkenin belkemiği, Kurtuluş Savaşı’yla kurul- muştu! Entelektüel kılığındaki başka bukalemunlara Atatürk’ün faşist olduğunu; daha başka ya- nardönerlere Cumhuriyet devrimlerinin tepeden inme ve halka karşı yapıldığını papağan gibi tek- rarlattılar... Ama oklarının sivri ucu hep gazetemize yö- nelikti, çünkü Cumhuriyet gazetesi, saldırdıkla- rı bütün bu değerlerin taşıyıcısı, koruyucusu, mi- rasçısı! Bu manevi ve maddi mirasın yaşıyor olması ve Cumhuriyetçilerin birleştirici güç olması, gözle- rini karartıyor! Bu nedenle ikide bir Cumhuriyet’i tutuklamak için geliyorlar... Mustafa’yı alıp götürmekle, sanıyorlar ki “Cumhuriyet’i tutukladık”! Eminim buna onlar da şaşıyordur! Mustafa’nın bilgisayarından silinmiş notları bu- lup çıkarmışlar; rezilliğe bak! Silinmiş, yok sa- yılmış, yok edilmiş kişisel notlar! Orada anana avradına küfretmiş olsa bile delil olmaz! “Yok bil- gi”leri çıkarıp hesap soruyorlar: Gel bakalım, sen vaktiyle böyle şeyler düşünmüştün! Engizisyon yöntemleri işbaşında! Düşünmeyi, not almayı, on- ları saklamış olmayı, dahası silmiş olmayı, dü- şünmeyi bile suç sayan hortlak, hoş geldin! Silinmiş notları eşeleyerek oradan tutuklama malzemesi çıkarmaya kalkışmak, gazeteciyi, basın mesleğini yok etme isteğidir. Cumhuriyet’in de ötesinde, iktidarlarına muhalefet yapacak bü- tün medyayı susturmak, sindirmek, satın almak; onları iktidar güç karşısında dizleri üzerinde yü- rüyen sürüngenlere dönüştürmek! Köpekleri ortalığa saldılar, taşları ise bağlamaya çalışıyorlar! Özal 2,5 gazete kalacak diyordu, başarama- mıştı! Ama bu iktidar başardı! 2,5 medya bırak- tı ortalıkta, şimdiki aşama bu 2,5 medyayı da si- lip süpürmek ve ortalığı temizlemek! Hijyenik bir basın! Eleştirmeyen bir medya! Fa- şizmin “öjenik toplum”u! Biz susacağız, onlar konuşacak, yazacak, yalayacak! Alçaklık zamanları... Başsavcıları meydanlarda kükrüyor, yalan yazıyorlar diye!.. Ama neyin yalan olduğunu bir türlü söylemiyor! Onu dinleyen bir akıllı anne baba çıksa da sor- sa: Söylesene evladım, neyi yalan yazıyorlar sen ve partin hakkında?! Akıl? Ara da bulasın.. Mardin’de “işsizliğe ça- re var da ben mi bulmadım” sözlerine, dinle- yenlerden kopan alkışlarda gördüm aklın kayıp olduğunu! Dinleyenlerin yüzde 90’ı onun ne de- diğini anlamıyor ama nutuk atarken ağzını iki kat açtığında, dışarıya, alkışlanması gereken bir şeylerin çıkacağını öğrenmişler: Şak şak şak... Aralarında varsa bile biraz akıl, itiraz etti mi, mi- ting alanında pankart sopalarıyla en azından da- yağı yiyeceğinin bilincinde! İktidarbaşı, 1990’lı yıllarda neyse, o! Hiçbir za- man dönmedi, değişmedi! Fikri mukavim! Helal olsun diyelim! Fikri dönekler ise, fikri mukavim- lerin etrafında fır fır. Tarihte uşaklar güç karşısında hep secdeye varmışlardır: Yüce Tanrı bağışla- yıcıdır! Onlar, 1990’lardan daha fikri mukavim, daha paralı, daha örgütlü, daha akıllı... kendilerinden olmayan herkesi, büyük patronları bile yok ede- bileceklerini düşünecek kadar pervasız, gö- zü dönmüş, ne oldum delisi, her şeyi yapa- rım manyağı.. kendilerine tanrısal güç veh- medecek kadar 7 kat gök yüzünde! CIA’nın fe- tosu, dün “Ordu peygamber ocağı” diyordu! Bu- gün ise “GATA-kulli” diyor. Aldıkları mesafeyi görelim! Tanrılarına soruyorlar, kıble nerede diye, de- rinden gelen ses “Cleveland’da Cleveland’da” diyor! İşe bakın! Türkiye bunların elinde pa- çavraya dönüştürülüyor! Mustafa’yı, anayasal düzeni silah zoruyla de- ğiştirmeye kalkışmak suçlamasıyla tutukladı mahkeme... AKP ise anayasayı “silahsız” çiğni- yor! Durmadan, her alanda! Cumuhuriyetçiler, bu “demokrasi düşmanla- rını” iktidardan gerçek anlamıyla kazıyacak bir örgütlenmeye girişmeli! Onlar orada, şimdi he- sabı sorulan Demokrasi Mitingleri’nde! [email protected] Balbay’õn tutuklanmasõnõ değerlendiren hukukçular ‘Yasak sorgu yöntemiyle tutuklama kabul edilemez’ dediler ‘Tutuklama en son uygulanõr’İstanbul Haber Servisi - Ga- zetemiz Ankara Temsilcisi ve ya- zarõ Mustafa Balbay’õn tutuk- lanmasõnõ değerlendiren hukuk- çular, kararõn rahatsõzlõk oluştur- duğuna dikkat çektiler. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, Ceza Mu- hakemeleri Kanunu’nun (CMK) 100. maddesindeki tutuklama ka- rarõnõn “kaçma veya delil ka- rartma ihtimalini önlemek” ol- duğunu vurguladõ. Bir kişinin su- çu işlediğine dair kuvvetli şüphe sebebi olsa dahi, tutuklama ted- birinin uygulanmasõ için yeterli şart olmayacağõnõ, ek şartlarõn gerçekleşmesi gerektiğini vurgu- layarak, Balbay’õn suç şüphesi ile aynõ soruşturma kapsamõnda gözaltõna alõnõp serbest bõrakõldõ- ğõna işaret etti. Bu durumda in- sanlarõn “bu kadar zaman kaç- mayan, delil kararttıysa ka- rartmıştır” diye düşüneceğine değinen Şen, soruşturmanõn gizli olmasõ nedeniyle avukatlarõn da- hi bilgi alamadõklarõnõ belirtti. “Tutuklamayı, bir yargılama tedbiri olarak uygulamak ‘öl- çülülük’ prensibine uygun mu?” diye soran Şen, “Tutuklamayla kişinin hak ve hürriyetini ta- mamen kaldırıyorsunuz. Ra- hatsızlık oluşuyor” değerlendir- mesinde bulundu. Balbay’õn tu- tuklanmasõ kararõna itiraz edilme- sinin gerektiğine işarat ederek, “Bu tutuklama rahatsızlık oluş- turdu. Soruşturma gizli olarak devam ediyor. Ortada, göz önün- de olan bir insan tutuklanıyor. Bugüne dek delil karartmışsa za- ten karartmıştır. Bunlar endi- şeler oluşturuyor” diye konuştu. Hukuka saygõnõn, bağlõlõğõn bõra- kõlmamasõ gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Uygulayıcılar da toplumu rahatlatsınlar. Tu- tuklama en son başvurulması gereken en ağır tedbir. Ben de Balbay’ın tutuklandığını duy- duğumda neden şimdi bu kadar zaman geçtikten sonra tutuk- landı diye düşünmeden edeme- dim. Hukuktan kaynaklanan araçların başka maksatlarla kul- lanılmadığına inanıyoruz ama biraz sabretmek gerekiyor... Türkiye’de mahkûmdan çok tu- tuklu var. Bu tedbir o kadar ko- lay uygulanıyor ki...” Kuvvetli suç süphesi olan bir ki- şinin cebinde pasaportla yakalan- dõğõnda tutuklanacağõnõ ya da silah kaçakçõlõğõ yaptõğõ ileri sürülen bir kişinin mermilerle ele geçiril- diğinde bu tedbirin uygulanabile- ceğini söyleyen Şen, “Tutuklama bu kadar kolay mı? Kişiyi böy- lece mahkûm gibi bir hayata bağlı tutuyorsunuz. Bir tutuk- lama tedbirinde şartların ger- çekleştiğini maddi vakalarla da yargı mekanizması ortaya koy- malı. İtiraz yolu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu açık. Suçsuzluk karinesi yargılamanın sonuna kadar devam eder” dedi. SELDA GÜNEYSU ANKARA - Sosyoloji Derneği Başkanõ Birsen Gökçe, ülke günde- minde sõkça yer alan cep telefonlarõ- nõn yasadõşõ dinlenmesi ve Ergenekon davasõ gibi olaylar neticesinde, Türk toplumunda bir korku oluştuğunu, bu durumun da toplumu “duyarsızlaş- tırdığını” söyledi. Gökçe, “Biz bugün ne yazık ki ço- cuklarımıza demokrasinin aslında ne demek olduğunu öğretemedik. Demokrasiyi öğrenebilmek için katılımcı olmamız gerekli. De- mokrasinin ne demek olduğunu öğ- retemediğimiz kuşaklar bu kavra- mı bir sakız gibi çiğniyor” dedi. Sosyoloji Derneği Başkanõ Birsen Gökçe, Cumhuriyet’e yaptõğõ açõk- lamada, son günlerde gündemde yer alan Ergenekon davasõ gibi olaylarõn “topluma korku salmanın yolları” olduğunu dile getirdi. Gökçe, “İn- sanların neden suçlandıklarını bil- meden gözaltına alınmaları, belli bir süre özgürlüklerinin kısıtlan- ması, uzun süre mahkemeye çıka- rılmayışları, iddianamenin kısa sürede hazırlanamayışı gibi du- rumlar toplumu rahatsız etti. Bu sı- kıntılar hem o dava sürecinde yar- gılanan insanları, hem de toplumu etkilemeye başladı. Neticede, gide- rek pasif bir toplum halini aldık. ‘Başõmõza bunlar geldi’ demeye baş- ladık” dedi. “Son günlerde dikkat ediyorum, sivil toplum örgütlerinin toplantı- larına katılan insanların da sayısı giderek azaldı. Örneğin bizim An- kara’da Ankara Ulusal Dayanışma Platformu diye bir platformumuz var. Çok üyesi olan bir platform. Bu platformdaki toplantılara es- kiden heyecanlı gidenler giderek azaldı. Bir avuç insan katılıyor şimdilerde” şeklinde görüşlerini di- le getiren Gökçe, toplumun yaşanan olaylar karşõsõnda tepkisiz hale gel- mesinin “sakıncalı bir durum” ol- duğunun altõnõ çizdi. ‘Amaç duyarsızlaştırmak’ Ergenekon davasõ gibi olaylarõn amacõnõn Türkiye’deki toplumun gündemini değiştirmek, toplumdaki birtakõm siyasi konulara olan ilgiyi azaltmak olduğunu vurgulayan Gök- çe şunlarõ söyledi: “İnsanlar artılar ve eksilerle has- sas bir denge oluşturlar toplumda. Bireysel olarak da toplumsal olarak da denge oluşturuyorlar. Bütün bunları karıştırmaya, insanların huzurunu kaçırmaya hiç kimsenin hakkı olmamalı diye düşünüyo- rum. Ülke olarak da böyle bir ko- numa gelmek doğrusu beni bir sosyolog olarak çok rahatsız ediyor. Katılımcı bir toplum olmak için uğ- raşıyoruz. Demokrasiyi yakala- mak için uğraşıyoruz. Demokrasi- yi daha öğrenemedik, öğrenmek için de katılımcı bir kitle olmamız lazım. Toplumun meselelerine uya- nık, toplumun sorunlarına ilgili, çö- züm arayan insanlar olmamız ge- rek. Toplumumuz ancak bu şekil- de gelişecek ve değişecektir. Çağ- daşlığa ancak böyle ulaşılabile- cektir. Bizde demokrasi olduğunu mu zannediyoruz? Yok, çünkü biz demokrasiyi çocuklarımıza öğre- temedik. Gençlerimize öğreteme- dik, dolayısıyla bugün bu kuşaklar, hakikaten demokrasi sakızı çiğni- yorlar.” Gökçe, “Demokrasi kavramı ne- rede öğrenilir, sosyoloji derslerin- de. Siz bugün liselerde sosyoloji dersini seçmeli yaparsanız, sosyo- loji derslerine başka dallardan öğ- retmenleri atarsanız, sosyologları bu kadrolarda görevlendirmezse- niz demokrasiyi öğretemezsiniz. Demokrasi ancak katılımla hayat bulabilir. Bunu sağlayamadığımız takdirde toplumun can suyunu kaybediyoruz” diye konuştu. ‘Giderek daha pasif bir toplum olduk’ SOSYOLOJİ DERNEĞİ BAŞKANI BİRSEN GÖKÇE, TÜRK TOPLUMUNUN DUYARSIZLAŞTIRILDIĞINI SÖYLEDİ TUTUKLAMA KARARI Gerekçe çarpıtıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ga- zetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda tutuklanma gerekçesi ba- zõ basõn yayõn organlarõnca çarpõtõldõ. Mahkeme kararõna göre Balbay, Türk Ceza Yasasõ’nõn 312. maddesinde dü- zenlenen hükümeti kaldõrmaya teşeb- büs ile suçlanõrken çok sayõda gazete “anayasal düzeni ortadan kaldır- maya teşebbüs” suçlamasõyla tutuk- landõğõnõ yazdõ. Gazetemiz Ankara Temsilcisi Bal- bay, önceki gün 14. Ağõr Ceza Mahke- mesi nöbetçi hâkimi tarafõndan tutuk- landõ. Dünkü gazeteler Balbay’õn ana- yasal düzeni değiştirmeye teşebbüs su- çunu düzenleyen TCY’nin 309. mad- desinden tutuklandõğõnõ duyurdular. Oysa Balbay TCY’nin 309. maddesin- den değil, 312. maddesinde düzenle- nen hükümeti ortadan kaldõrmaya te- şebbüs suçlamasõndan tutuklandõ. Türk Ceza Yasasõ’nõn “Hükümete karşı suç” başlõklõ 312. maddesi şöyle: “(1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen en- gellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. (2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ay- rıca bu suçlardan dolayı ilgili hü- kümlere göre cezaya hükmolunur.” Mustafa Balbay’õn tutuklama gerek- çesi olduğu iddia edilen 309. madde ise “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa- sı’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önle- meye teşebbüs edenler ağırlaştırıl- mış müebbet hapis cezası ile ceza- landırılırlar” hükmünü içeriyor. . İstanbul Barosu Başkanõ Muammer Aydõn, tutuk- lamalarõn yasanõn aradõğõ koşullar varsa gelişmele- re göre olabileceğini aksi takdirde CMK’nin 110. maddesinde adli kontrol tedbirlerinin bulunduğuna işaret etti. Yurtdõşõna çõkõş yasağõ gibi kontrollerin ol- duğunu anõmsatarak, “Tutuklama tedbirine müracat etmek zorunda değilsiniz. Aslolan kişinin serbest bõ- rakõlmasõdõr, tutuklama istisnadõr” dedi. Tutuklama koşullarõnõn yanõnda, Mustafa Balbay’õn İstanbul’a getirilişini, davetiyesiz yakalama çõkarõlmasõnõ eleş- tiren Aydõn, şöyle devam etti:“Balbay insan haklarõna aykõrõ bir şekilde on saat sorgulandõ. Mola verilme- den, yasak sorgu yöntemiyle yapõlan sorgulamadan elde edilenlerin hukuka uygun delil olmadõğõnõ dü- şünüyoruz. Çünkü gerçekten bu bir eziyet. Bir insa- nõn dinlenme arasõ verilmeksizin eziyet edercesine sor- guya alõnmasõ, o sõrada söylediklerine itibar edilerek karar oluşturulmasõ hukuka uygun değildir. Bu tür ya- sak sorgu yöntemleri ile elde edilen delillerle özgür- lük kõsõtlanamaz.” ‘YASAK SORGU İLE DELİL ELDE EDİLDİ’ Cumhuriyet Kitapları’nı zi- yaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Türkiye’de kimsenin muhalefeti sus- turarak avantaj sağlayamayacağını belirterek, “Türkiye’de kim- se Mustafa Balbay’ı bitiremez. Bir Balbay tutuklanır, 100 tane Bal- bay çıkar. Demokrasi varsa eleştiri olacaktır. Eleştiri olmayan ül- kelerin adına demokrasi denmiyor. İktidarlar her ülkede var, mu- halefetler ise sadece demokrasilerde var” dedi. Türkiye’de biat kül- türünü yerleştirmeye çalışanların bulunduğunu ifade eden Öymen, “Türk milleti, otoriter, dinci Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktığı gi- bi AKP iktidarını da sandık başında yıkacaktır” diye konuştu. Öy- men’in yakasına “Mustafa Öymen Balbay” yazılı kart takıldı. Balbay’õn, Bursa’daki söyleşisine Cumhuriyet yazarlarõ hep birlikte katõldõ Yazarlardan ortak tepki CİHAN ORUÇOĞLU BURSA - Gazetemiz yazarlarõ, Ankara tem- silcimiz Mustafa Balbay’õn Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda tutuklanmasõnõ pro- testo ederek, “Balbay çıkacak yine yazı ya- zacak” dediler. 7. Bursa Kitap Fuarõ’nda dün gerçekleşme- si planlanan, Balbay’õn “Yerel Seçimlere Doğ- ru Türkiye” konulu söyleşisi, yazarõmõzõn tu- tuklanmasõ üzerine diğer yazarlarõmõzõn verdi- ği destekle gerçekleştirildi. Balbay’a destek ol- mak için Bursa Kitap Fuarõ’na gelen gazetemiz yazarlarõ, gün boyunca Balbay’õn kitaplarõnõ onun yerine imzaladõ, yapõlmasõ planlanan söy- leşiyi de hep birlikte gerçekleştirdiler. Söyleşide ilk sözü alan Server Tanilli, Türkiye’de 1923 yõlõnda bir devrim gerçekleştiğini belirterek, “Bu devrimde 3 nokta değişti. Bunlar, emperya- lizme karşı, çağdaş ve laik bir toplumdu. Bu- günkü iktidar ise bu noktaları göçertmek is- tiyor. Bizler buna karşıyız. Herkesi bu mü- cadeleye çağırıyorum” dedi. Hikmet Çetinkaya ise AKP iktidarõnõn yõ- kõlmadan Cumhuriyet yazarlarõnõn bu şekilde gözaltõna alõnmaya devam edeceğini savunarak, “Ben Atatürkçüleri, devrimcileri, solcuları, yurtseverleri tek yumruk olmaya çağırıyo- rum. Biz ne şeriat ne darbe istiyoruz. Biz tam bağımsız bir Türkiye istiyoruz” dedi. ‘Hukuk çiğnenerek tutuklandı’ Katõlõmõn oldukça yoğun olduğu söyleşide Çetinkaya’dan sonra söz alan Ali Sirmen, Balbay’õn “Devletin erkini eline geçirirsen dü- zeni değiştirebilirsin. Laiklik karşıtı eylem- lerin odağı haline gelirseniz rejim değişir. Bunları yapanlar sandık başında yolsulluk ve dinle insanları kandırıyorlar. Balbay hu- kuk çiğnenerek tutuklanmıştır. Bugünler de geçecektir” diye konuştu. Deniz Som Türki- ye’de devletin laik, sosyal ve hukuk devleti gi- bi niteliklerinin yok edilmek istendiğini ifade ederek, “Topluma sadaka kültürü getirilmek isteniyor. İslam faşizmine doğru götürülmek isteniyoruz. Ama biz buna karşı çıkacağız. Bütün demokratik haklarımızı kullanarak AKP iktidarını yıkacağız” dedi. Ataol Behramoğlu da iktidarõn yõkõlma- yacağõnõ sanarak yanõldõğõnõ söyleyerek, “AKP iktidarı da yıkılıp tarihin çöplüğüne gidecektir” dedi. Orhan Bursalı ise 7 yõl- dan bu yana iktidarõn Cumhuriyeti yõkmaya çalõştõğõnõ savunarak, “Balbay’a yapılan sal- dırı 7 yıllık sürecin sonucudur. Balbay’ı tutuklayarak hem Cumhuriyet rejimine hem de onun savunucusu niteliğindeki ga- zetemize darbe vurmak istiyorlar. Bu bir dalgadır ve geçecektir” ifadelerini kullandõ. Deniz Kavukçuoğlu, Ümit Zile- li, Serdar Kızık, Turhan Günay ve Faik Bulut da Balbay’õn gözaltõna alõnmasõyla yõl- mayacaklarõ söylediler. Öymen’den destek 2 kişiye 845 biner TL ANKARA (AA) - Sayõsal Loto’nun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar “15, 18, 27, 30, 35 ve 39” olarak belirlenirken 6 bilen 2 kişi, 845 bin 796 lira 20’şer kuruş ikramiye kazandõ. Çekilişte 5 bilenler 1567 lira 45’er kuruş, 4 bilenler 18 lira 60’şar kuruş, 3 bilenler ise 3 lira 30’ar kuruş ikramiye kazandõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle