19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon savcõlarõndan Zekeriya Öz, Dost tarikatõ lideri İhsan Güven ve eşinin 2004’te öl- dürülmesiyle ilgili davanõn görüldüğü mahkemeye gönderdiği raporda, şarkõcõ Çelik Erişçi’nin, fikri birlikteliği olduğu İhsan Güven ve Necip Hablemitoğlu gibi öldürülmemesini “manidar” bulduğunu yazarak, ifadesinin alõnmasõnõ istedi. Hu- kukçular ise bu istemin “hukuka aykırı ve açıkça hukuk ihlali” olduğunu vurgu- ladõlar. İstanbul Barosu Genel Başkanõ Avukat Muammer Aydın, Savcõ Öz’ün böyle bir değerlendirme yapamayacağõna dikkat çekti. Aydõn, “Böyle bir taleple kişiyi ha- sım göstermiş oluyorsunuz, hasım ol- mazsa da şüpheli durumuna düşürüyor- sunuz. Bu açıkça hukuk ihlalidir. Masu- miyet karinesine aykırıdır” dedi. İstan- bul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ersan Şen de savcõnõn böyle bir talimat veremeyeceğini ifade ederek şöyle konuştu: “Savcı yön- lendirme yapamaz. Mahkemeye bir sav- cının talimat vermesi mümkün değildir. Savcı bilgi, belge gönderebilir, delil top- layabilir.” Öz, emekli Binbaşõ Güven ve eşinin öl- dürülmesiyle ilgili 7 sanõğõn yargõlandõğõ 14’üncü Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönder- diği raporda, şarkõcõ Erişçi’nin, fikri birlik- teliği olduğu Güven ve Hablemitoğlu gibi öldürülmemesini manidar ve düşündürücü bulduğunu yazdõ. Çelik’in, Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda tutuklu bulunan Atilla Uğur ile bağlantõlõ olduğu ve onun emrinde çalõştõğõ yönünde iddialar bulun- duğunu belirten Öz, Erişçi ve Ümit Sa- yın’õn ifadelerinin alõnmasõnõ talep etti. Raporda, Güven ile eşi Sibel Güven’in Ergenekon örgütü üyesi olduklarõnõ, ci- nayetlerin de Ergenekon örgütü tarafõn- dan işlendiği öne sürüldü. İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi de sanõklardan Sayõn’õn tanõk sõfatõyla dinlenmesine, Erişçi ve Ayşe Ersoy’un da duruşmaya zorla getirilmelerine karar verdi. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2009 SALI 6 HABERLER SALI ORHAN BURSALI Deniz Feneri Kokusu Ankara’da, çok önemli bir “hukuksal gelişme” oldu! Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kap- lumbağaların sırtında 5.5 ayda Türkiye’ye getiri- len Deniz Feneri dosyası soruşturmasına “gizli- lik yasağı” koydu! Özel bir yasak değil bu, zaten “soruşturmanın gizliliği”, bu aşamadaki bir dava dosyası hakkında yayın yapmayı yasaklıyor! Şimdi Başsavcılığı bu hukuksal titizliği nedeniyle övmeli, tebrik mi etmeli? Bak işte gördünüz mü, savcılık dedin mi böyle olacak. Nedir o Ergenekon davasındaki rezalet, falan mı demeliyiz? Öyle dersek bile kimseyi kandıramayız! Ne ya- zık ki başsavcılık da, hukuksuzluk konusunda Tür- kiye kan revan içindeyken, kalkıp da iktidarı bi- rinci derecede ilgilendiren Deniz Feneri soruş- turması konusunda “hukuk”u koruduğuna, şu Tür- kiye’de inandıracak tek kişi bulamaz! AKP içinde bile bulamaz! Kuşlar, balıklar, kar- galar, koyunlar, inekler.. tüm börtü böcek buna kahkaha ile güler! İktidar ve yandaşları “düşman”ı her türlü hu- kuksuzluk silahı ile her gün vurur, delik deşik eder- ken.. devletin ve iktidarın neredeyse hemen her kademesi bu hukuksuzluğun sırtını sıvazlarken... İktidarın en önemli baş ağrısı olan, Deniz Feneri olayı Almanya’da mahkûm edilirken.. mahkûmi- yetin buradaki ayakları teşhir edilirken ve hemen hepsi AKP iktidarının adamları iken.. bu adamlar korunup kollanır iken.. Alman savcıların şöyle bir buraya gelse de tanışsak, diye yolunu gözledik- leri baş adamlardan biri hâlâ RTÜK denen kuru- mun başında oturur iken... Başsavcılığın, kalkıp böylesine netameli bir dosya üzerinde soruşturmanın gizliliğinin titizlik- le korunacağını bütün Türkiye’ye ilan etmesinin tek yorumu, algılaması vardır: İktidarın Deniz Fene- ri’nden korunması... Ne zaman hem de? Seçim- lere az bir süre kala! Başsavcılığa iktidara muhalefet kamuoyu adı- na sormak isteriz: Bu soruşturmanın gizliliği konusunda size ikti- dardan, Adalet Bakanlığı’ndan veya benzer ku- rumların şurada veya buradaki adamlarından herhangi bir işaret geldi mi? Yoksa kendiliğinizden mi böyle bir anımsatma yaptınız? Veya “saf hukuk” ve yasaların uygulanması ko- nusunda ne kadar titiz olduğunuzu kamuoyuna duyurmak mı istediniz? Eğer bu şıkkı seçiyorsanız, bugüne kadar eli- nizdeki dosyalar üzerinde soruşturma safhasın- da kamuoyuna bir bilgi yayımlandı mı, yayımlan- madı mı? Yayımlandıysa, hazırlık aşamasındaki so- ruşturmanın gizliliğinin ihlalinden, haklarında hiç- bir soruşturma açtınız mı? Açtınızsa sonucu ne ol- du? Eğer soruşturma açma gereğini duymadınızsa, Deniz Feneri konusundaki bu derin hassasiye- tinizin nedenini açıklar mısınız? Başbakan’ın Deniz Feneri konusundaki son açıklamasını anımsar mısınız? 25 Şubat’ta Bay- kal’a verip veriştirirken, demişti ki: Almanya dosyasının benimle, partimle ne ilişkisi var. İsimler arkadaşım olabilir, dostum olabilir.. bu- nu bahane edemezsiniz.. senin nice arkadaşın yar- gılanıyor.. sana laf ettim mi.. Etmem, bu kavun mu ki dibini koklayasın.. İnsanın bazen nutku tutulur ya! Gelirler Müdü- rü’nü bir emirle yerinden ettiğine göre, dosyada adı geçen adamını hâlâ RTÜK’ün başında tutması karşısında, Deniz Feneri olayındaki arkadaşları- nın tam tersine kavun gibi seçilerek alındığı ko- nusunda derin bir kanaat oluşuyor... Deniz Feneri dosyasındaki pek çok kaybın izlerinin satın alınan gemilere kadar uzandığına ilişkin iddialar varken... Başbakan’ın kalkıp da, “benimle ilgisi varsa Al- manya’daki dosyanın o zaman ispat et” demesi- ni pek düzgün bir tavır olarak görmek zor.. Dosyanın 5.5 ayda ancak getirilmesi, üstüne üst- lük seçimlerden hemen önce gizlilik yasağı... RTÜK’çünün orada duruyor olması.. Bütün bunlar, dosyadan iktidarınızı ilgilendire- cek çok koku yayıldığına ilişkin kanaatler uyan- dıracak işaretlerdir... [email protected] Petrol merkezi Batman, 1999 yılı sonlarına ka- dar şiddetin korkuyu insan bedenine nakşet- tiği bir kent halindeydi!.. Terörün yarattığı ka- os, varoşları militanların eğitim merkezine dönüştürmüştü!.. Kentin ana caddeleri ise ölüm korkusuna terk edilmişti! Havanın karar- masına yakın saatlerde Batman’ın herhangi bir sokağında silahlar patlar ve terörün pençesi- ne bırakılan insan bedenleri soğuk betonlara düşerdi!.. 17 Ocak 2000’de İstanbul Beykoz’da yapılan Hizbullah operasyonunun ardından Batman’ın üzerine örtülen puşının rengi yeşilden kırmızıya döndü!.. Orada artık PKK et- kindi!.. Peki, şimdilerde bu kentte ne- ler değişiyor?.. 2000’li yılların ortalarında Hizbul- lah’a yönelik büyük operasyonlar olumlu sonuçlar vermiş, Takarov marka tabancalar susturulmuştu! Batman, insanlığın arkadan vurul- duğu bir kent olmaktan çıkarılmıştı! Orada yerel gazeteler artık, “Dün Batman’da kimse öldürülmedi” şeklinde yürek yakan baş- lıklar da atmıyordu! 2004 yılına gelindiğinde Hizbullah’ın askeri ya- pılanması tamamen çökertilmişti. Siyasi birimleri ise yeraltına çekilmişti. PKK ise milis yapılan- masında güç kazanmış, siyasi alanda atağa geçmişti! Belediye başkanlığı koltuğuna 2004 seçimlerinde HADEP’li Abdullah Akın otur- muştu. Belediye meclisinde bugünkü Beledi- ye Başkanı Hüseyin Kalkan da vardı. Meclis bir toplantıda kentin en büyük bulvarına dö- nemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in adını verdi. Bu davranışla aslında laik, Ata- türkçü bir devlet yöneticisi üzerinden şeriatçı bir örgüte mesaj da gönderiliyordu!.. Aradan 5 yıl geçti ve Hüseyin Kalkan 1999 seçimlerinde Batman belediye baş- kanı seçildi... Ancak 29 Mart seçim- lerinde yeniden aday gösterilmedi. O da giderayak “vefa” duygusunu anım- sadı! 8 Mart etkinlikleri nedeniyle be- lediye meclisini topladı ve çok ilginç bir karar aldı. Sezer’in adı bulvardan silinecek yerine “Zilan Bulvarı” yazılı tabela asılacaktı!.. “Zilan” ismi aslında Güneydoğu’da 12 yıldır adeta bir “efsane” gibi anılı- yor. Abdullah Öcalan kadın konusu geldiğinde ondan hep övgüyle söz ediyor. PKK yöneticileri de, DTP’liler de 8 Mart’larda, 21 Mart’taki Nevruz’larda ya da kadınlarla ilgili her etkinlikte onun adını anı- yor. Ölümü alkışlamak!.. Örneğin DTP Genel Başkan Yardımcısı Emi- ne Ayna, geçen hafta Tunceli’de düzenlenen kadın mitinginde, “Lütfen, Zilan için bir alkış lüt- fen. Bu kadın arkadaşlarımızdır bugün bizleri bu- rada toplayan” diyerek kitleyi alkışlattı. PKK Yürütme Komitesi’nin 7 Mart’ta yaptı- ğı duyuruda, “İçinden Besey, Beritan, Sema, Zi- lan, Nuda ve Viyanlar çıkaran Kürdistan kadı- nının serhıldanına (başkaldırı) dönüşen 8 Mart kutlamalarını selamlıyoruz” denildi. PKK’nin kadın örgütlenmesi “YJA Star” da ay- nı gün, “Bese ve Zilanların yeri Dersim’de başlayan, tüm Kürdistan’da yayılarak süren öz- gür kadın eylemlerini selamlıyoruz” diye açık- lama yaptı. DTP Şırnak milletvekili Sevahir Bayındır, Şır- nak’ın Silopi ilçesinde 8 Mart Dünya Emekçi Ka- dınlar Günü nedeniyle DTP’nin düzenlediği et- kinlikte ondan söz etti. Bayındır Kürtçe yaptı- ğı konuşmada, “Bizi dağda, ovada, bayırda, şe- hirde nerede olursa olsun, dağıtsalar yeniden toplanırız, yeniden diriliriz. Beritan ve Zilan gi- bi özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz. Onlar bizim yolumuzu açtı” diye konuştu! Mardin’in Nusaybin ilçesinde düzenlenen 8 Mart mitinginde konuşan DTP Diyarbakır Mil- letvekili Gültan Kışanak ise “Bize mücadele et- meyi öğreten ve direniş gücü veren kadınları, kadın mücadelesini yaratan önderimizi selam- lıyor. Kadının özgürlüğü önderinin özgürlü- ğünden geçer” dedi! DTP PM üyesi Hatice Ço- ban ise “Dersim’de Zilan’ı selamlayarak Nu- saybin’de Beritan’ı selamlamaya geldik. Kadınlar İmralı tecridine son diyor” dedi. Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH), Batman’ın Koçerler Bulvarı’nda dü- zenlediği mitingde, “Beritan’ların, Zilan’ların ru- huyla 8 Mart’ı selamlıyoruz” pankartı açıldı. Zilan adı “İstanbul 8 Mart Kadın Platfor- mu”nun Kadıköy İskele Meydanı’nda düzen- lediği mitingde de gündeme getirildi. DTP İs- tanbul Milletvekili Sebahat Tuncel kitleye, “Leyla’lar, Beritan’lar, Zilan’lar’ın yoldaşları merhaba” diye seslendi. Bu ders kime?.. “Zilan” adı hangi çaba ya da kahra- manlıktan dolayı bir bulvara verilmiş- ti?.. Gazeteciler DTP’li Belediye Baş- kanı Hüseyin Kalkan’a bu ilginç isim değişikliğinin gerekçesini sormuşlar. Kalkan, Sezer’in adının, demokratik söylemleri ve insan hakları konusunda gösterdiği duyarlılık nedeniyle bir bul- vara verildiğini anımsatmış. Kalkan, Se- zer adının silinmesine gerekçe olarak da, “Fakat o dönemde Sezer, ortaya koyduğu icraatlarla söylemlerinin tam aksini yap- tı. Bazı mevkilere gelenler sonrasında tutumları- nı değiştirirlerse, bu karar onlara bir derstir” di- ye tuhaf bir açıklama yapmış. DTP’li başkan, “Zilan” adının birçok kavrama ve kişiye gönderme yapabileceğini de öne sür- müş; örneğin “Zilan”ın Batman’ın Beşiri ilçesin- de yaşayan “Seyyid Mevlana Muhammed Ka- sım-i Zilan Hazretleri” ile 1930 yılında Sason il- çesinde güvenlik güçlerine isyan ederek 100 as- keri şehit eden “Zilan aşiretini” de çağrıştırabi- leceğini söylemiş!.. Oysa Güneydoğu’da herkes “Zilan”ın ne an- lama geldiğini çok iyi biliyor!.. Neden mi?.. Tarih 30 Haziran 1996... Akşam saatleri... Tunceli Cumhuriyet Meydanı’nda bayrak töreni yapılıyor. O sırada genç bir kız aniden bando ta- kımı ile tören kıtasının arasına dalıyor! Ve birkaç saniye sonra korkunç bir patlama yaşanıyor! Or- talık kan gölüne dönüyor, göndere bayrak çek- meye çalışan fidanların bedenleri haykırışlar içinde çevreye saçılıyor!.. Bu eylemde genç kızın üzerindeki 15 kiloluk bomba 9 askeri şehit ediyor, 33 eri de yaralıyor. Yapılan incelemede ey- lemi yapan kişinin Malatya nüfusuna kayıtlı, “Zilan” kod adlı PKK’li Zeynep Kınacı olduğu belirleniyor. Kınacı’nın saldırısı PKK’nin ilk inti- har eylemiydi. Daha sonraları “Beri- tan” , “Sema” , “Şilan” , “Nuda” ve “Viyan” kod adlı teröristler de Kınacı’yı örnek alarak benzer eylemler yaptı- lar. Oysa onun şöhreti ilk eylemci ol- ması ve saldırısının güvenlik güçleri- ne çok büyük zarar vermesinden kaynaklanı- yordu!.. Bir saygınlık abidesi olan 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in adı önümüzdeki günlerde Batman’ın en büyük bulvarından silinecek!.. O tabelaya “Zi- lan Bulvarı” diye yazılacak!.. Bilemiyorum, “Zilan”ın bayrak asarken şehit ettiği askerlerden birinin adı, yurdun bir köşe- sinde, bir tabelada yazıyor mudur?.. Bildiğim tek şey var: 12 Eylül sonrası PKK da- vasından iki yıl hapis yatan DTP’li başkan he- pimize çok acı bir “ders” veriyor! Dersimiz: Si- yasallaşma... Konumuz: Zul!.. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Zul... ‘Ziyan’... Batman!.. Hukukçular, gazetemiz Ankara Temsilcisi Balbay’õn tutuklanmasõyla sonuçlanan hukuki aşamalarõ eleştirdi ‘Adilyargõlamaihlaledildi’ İstanbul Haber Servisi - Gazete- miz Ankara Temsilcisi Mustafa Bal- bay’õn ilk gözaltõna alõnõşõndan 8 ay sonra sorgulanarak tutuklanmasõ sü- recini değerlendiren hukukçular, “hu- kuk dışı, adil yargılanma hakkının ihlali ve eziyet” olarak değerlendir- diler. İstanbul Barosu Başkanõ Muammer Aydın, tutuklamalarõn yasanõn aradõ- ğõ koşullar varsa gelişmelere göre olabileceğini, aksi takdirde CMK’nin 110. maddesinde adli kontrol tedbir- lerinin bulunduğuna işaret etti. Yurt- dõşõna çõkõş yasağõ gibi kontrollerin ol- duğunu anõmsatarak “Tutuklama tedbirine müracaat etmek zorunda değilsiniz. Aslolan kişinin serbest bı- rakılmasıdır, tutuklama istisnadır” dedi. Tutuklama koşullarõnõn yanõn- da, Balbay’õn İstanbul’a getirilişini, da- vetiyesiz yakalama çõkarõlmasõnõ eleş- tiren Aydõn şöyle devam etti: “Balbay insan haklarına aykırı bir şekilde on saat sorgulandı. Mo- la verilmeden, yasak sorgu yönte- miyle yapılan sorgulamadan elde edilenlerin hukuka uygun delil ol- madığını düşünüyoruz. Çünkü ger- çekten bu bir eziyet. Bir insanın din- lenme arası verilmeksizin eziyet edercesine sorguya alınması, o sı- rada söylediklerine itibar edilerek karar oluşturulması hukuka uy- gun değildir. Bu tür yasak sorgu yöntemleriyle elde edilen delillerle özgürlük kısıtlanamaz.” Eski İstanbul Barosu Başkanõ Ka- zım Kolcuoğlu ise Balbay’õn tutuklu yargõlanmasõnõn adil yargõlanma hak- kõnõn ihlali olduğunu söyledi. Şüphe- lilerin aç, uykusuz, yorgun bõrakõlarak ifadelerinin alõnmasõnõn, ciddi bir usul hatasõ olduğunu belirten Kolcuoğlu, hiçbir modern hukuk devleti mahke- mesinin, bu yöntemle alõnmõş ifadeyi geçerli kabul etmeyeceğini söyledi. Hüseyin Kalkan. Zeynep Kınacı. ŞARKICI ÇELİK RAPORU ATILAY ERGÜVEN: SERTAÇ EŞ ANKARA - Devlet Denetim Ele- manlarõ Derneği (DENETDE) Baş- kanõ Atılay Ergüven, Ergenekon soruşturmasõ ve Ankara Temsilci- miz Mustafa Balbay’õn tutuklan- masõna ilişkin olarak “Hukukun si- yasallaşması” kaygõsõ taşõdõklarõnõ dile getirdi. Türk Ceza Yasasõ’nõn (TCY) “delilden sanığa gitme” mantõğõ üzerine kurgulandõğõnõ be- lirten Ergüven, “Yaşananlar önce sanığı tespit edip, daha sonra de- lile ulaşmayı hedefliyor ki, bu çağdaş hukukta kabul edilebilir bir şey değil” diye konuştu. Her şeyden önce hukukun ege- men olmasõ gerektiğini, bu çerçe- vede de Balbay’a yöneltilen ileri suçlamalarõn “varsa delilleriyle ortaya konulması gerektiğini” kaydeden Ergüven, “Hukuk ege- men olmadığı takdirde keyfilik başgösterir. Bu ortamda da her türlü davranış tarzıyla karşılaş- mak mümkün” değerlendirmesini yaptõ. Balbay’õn Türkiye’de herkes tarafõndan tanõnan bir gazeteci ol- duğunu belirten Ergüven, “Toplu- mun gözü önünde olan insanları gazeteciler, meslek odası baş- kanları, devlete cansiperane bi- çimde katkısı olmuş, devletin gü- venliği için canını ortaya koyarak mücadele etmiş, bedel ödemiş in- sanların gasp çetesi gibi yaka pa- ça gözaltına alınması, iyi niyet ile davranılmadığını ortaya koyu- yor” dedi. Gazetecilerde yazacaklarõ kitap- lar, haberler, diziler için her zaman belge, bilgi bulunabileceğini kay- deden Ergüven, “Balbay’ın ikinci defa erken saatlerde, çocuklarının gözü önünde alınıp medyaya yan- sıdığı şekilde götürülmesini tasvip etmiyoruz. Verilen bir yetkinin iyi niyetli olarak kullanılmadığı dü- şüncesindeyiz” diye konuştu. ‘Suikast’ zanlıları serbest Hukuk siyasallaşıyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen cumartesi günü katıldığı, Adana mitingi öncesinde, saldırı girişiminde bulunacakları ve Ergenekon örgütüyle bağlantıları olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan biri kadın 5 kişi Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince sorgulandıktan sonra adliyeye sevk edildi. Zanlıların mahkemeye bile sevkini yapmayan savcılık, serbest bırakılması kararını verdi. Akli dengesinin yerinde olmadığı öne sürülen 20 yaşındaki Arzu Özkan isimli zanlı, ruh sağlığının tespiti için Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi. Kararı değerlendiren bazı siyasi çevreler, Mersinli çiftçide olduğu gibi olayın “polis senaryosu” olduğunu savladılar. (YUSUF BAŞTUĞ) İstanbul Barosu Başkanõ Muammer Aydõn, “Tutuklama tedbirine müracaat etmek zorunda değilsiniz. Aslolan kişinin serbest bõrakõlmasõdõr, tutuklama istisnadõr” dedi. İNSAN HAKLARI STANDARTLARI ÇİĞNENDİ E rgenekon davasõnda yargõlanan Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun avukatõ eski yargõç Metin Çe- tinbaş da tutuklama kararõnõ veren mahkemenin Balbay’õn kaçma şüphesini doğuran somut olgu ve de- lilleri, delilleri karartma girişimini ya da tanõklarõ mağ- durlarõ yönlendirme, etkileme çabasõnõ gösteren bulgularõ ortaya koymasõ gerektiğine dikkat çekti. Balbay’õn sekiz aydõr kaçma girişiminde bulunmadõ- ğõna, sekiz ay önce mahkemece serbest bõrakõldõğõna işa- ret ederek tutuklamanõn yasada öngörülen şartlar oluş- madõysa hukuksuz olacağõnõ vurguladõ. Dava açmak için yeterli şüphe, tutuklama içinse “kuvvetli şüphe”nin ge- rektiğini söyleyen Çetinbaş, “Dosya içindekileri bilmi- yoruz. Somut deliller ne bilmiyoruz. Tutuklama kararõ veren mahkeme gerekçesini de ayrõntõsõyla yazmalõ” de- di. Avrupa insan haklarõ standartlarõna göre iki saat- ten fazla sorgu yapõlamayacağõnõ dile getiren Çetinbaş, “Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi iki saatten fazla sor- gu alõnmasõnõ ve bir günde altõ saatten fazla sorgulamayõ hak ihlali sayõyor” değerlendirmesinde bulundu. ‘Savcı Öz’ün ifade istemi hukuka aykırı’ Muzaffer İzgü: Dimdik ayaktayız direneceğiz İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mus- tafa Balbay’õn tutuklanmasõnõn ar- dõndan gazetemize destek mesajlarõ sü- rüyor. Yazar Muzaffer İzgü ilettiği destek mesajõnda, “Cumhuriyete, la- ikliğe inananları yıldıramazlar. Dim- dik ayaktayız, direneceğiz. Laikliği ve Cumhuriyeti koruyacağız” gö- rüşlerine yer verdi. Ege Üniversitesi Tõp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhan G. Sağın, “Türkiye Cum- huriyeti’ni ayakta tutacak en önem- li unsurun bağımsız yargı ve adalet olduğuna inancımla Sayın Balbay’ın en kısa sürede kalemiyle buluşmasını diliyorum” dileğini iletirken DSP Ka- rabağlar İlçe Başkanõ Hilmi Değir- menci, “Oluşturulmaya çalışılan korku imparatorluğunun, basın ve muhalefet üzerindeki baskısı açıkça görülmektedir” dedi. Aralarõnda Prof. Esin Emin Üstün, Prof. Zeki Arıkan, emekli savcõ Ayhan Sun’un da bu- lunduğu çok sayõda okurumuz da geç- miş olsun dileklerini ilettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle