18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE 12 KÜLTÜR CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi (1) Görüldüğü gibi, ‘iddialı’ bir başlık. Ama bu iddia, birkaç yazıda ele alacağım durumun ‘vahameti’ ile ne yazık ki doğru orantılı! Başlarken, 2 Şubat Pazartesi tarihli “Radikal”de, sa- yın İskender Aruoba’nın “200’üncü Yazı, Kitap ve Ha- mas” başlıklı köşe yazısından bir alıntı yapmak isti- yorum; alıntı, yazarın sunduğu bir istatistiği içeriyor: “İngiltere ve Fransa’da toplumun yüzde 21’i, Ja- ponya’da yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si düzenli kitap okurken, Türkiye’de on binde bir kişi kitap oku- yor! Vatandaşların ihtiyaç listesinde 235’inci sırada ki- tap var. (Hemen belirteyim: On yıl kadar önce yapı- lan başka bir istatistikte, ‘kültürel ihtiyaçlar’ın, Türk hal- kının ilk 200 kalem ihtiyacından sonra geldiği sap- tanmıştı; yani halkımız, bu bağlamda on yıldır çok tu- tarlı bir çizgi izlemekte! A.C.) Necip Türk Milleti gün- de ortalama 5 saat televizyon izliyor; (O da Discovery Channel veya İz TV falan değil; dizi!) öte yandan ki- tap okumaya yılda 6 saat ayırıyor. Bir Japon bir yıl- da ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor. Türkiye’de, -pem- be dizi ve dini kitap dışı- okuma alışkanlığına sahip 70 bin kişi bulunuyor. 7 milyonluk Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 71 milyon nüfus- lu Türkiye’de 2-3 bin adet basılıyor. Birleşmiş Millet- ler İnsani Gelişim Raporu’nda kitap okuma sırala- masında Türkiye; Libya, Tanzanya, Kongo ve Erme- nistan gibi ülkelerin arkasında, 86. sırada yer alıyor…” Şimdi bu korkunç istatistik karşısında, ilk tepki ola- rak şöyle diyebilirsiniz: “Hadi canım! Bu rakamlar as- lında belki de kasıtlı! Doğru olamaz yani!” Ama o za- man ben de şöyle derim: Peki, isterseniz bir gün, bir- kaç gün, hatta birkaç hafta boyunca içinde yaşadı- ğınız topluma ve o toplumun insanlarına biraz ‘eleş- tirel’ bakın! Bu toplumun, okuyan, dolayısıyla da sü- rekli bilgilenen ve düşünen toplumlarla herhangi bir benzerliği var mı sizce? En önemli sorunlar söz ko- nusu olduğunda bile kendini düşüncenin rehberliği- ne değil, tepkisel dürtülerin sürükleyiciliğine bırakan, siyahın ve beyazın dışında renk ve ton tanımayan, en şiddetli tepkilerini düşünmesine engel olanlara kar- şı değil, fakat kökleşmiş ezberlerini bozmak isteyenlere karşı sergileyen bir toplumun okumayla nasıl bir ilin- tisi olabilir? Sayın İskender Aruoba’nın verdiği rakamları baş- ka bir açıdan da yorumlayabiliriz. Örneğin, bir kişi- nin ortalama 10 yılda ancak 1 kitap okuduğu sap- tamasına ek olarak, 10 yılda 1 kez yıkanan birine na- sıl ‘temiz’ diyemez isek, 10 yılda 1 kitap okuyan in- sanlardan oluşma bir topluma da ‘okuyan toplum’ di- yemeyeceğimizi söyleyebiliriz! Bu sayılar, neresinden bakarsanız bakın korkunçtur, ve böyle bir durum kar- şısında, her şeyden önce bu sayılar değişmediği sü- rece, ülkemizde hiçbir olumsuzluğun ortadan kaldı- rılamayacağını söylemek, temelsiz bir kehanet sa- yılmamalıdır! Türk toplumunda cehaletin yükselişinin nedenle- rini birkaç yazıda ele alacağım. Bu ilk yazının sonunda, bir noktayı -kim bilir kaçıncı kez!- tekrar vurgulamak istiyorum. Bugüne kadar bana, ne zaman Köy Ens- titüleri’nin kapatılışından yakınsam: “Sen de bu top- lumdaki bütün olumsuzlukların kaynağını hep o olay- da arıyorsun!” diyenleri, bir defa daha düşünmeye da- vet ediyorum. Çünkü Köy Enstitüleri, tam da toplu- mumuzu böyle sayılardan korumak için kurulmuş ocaklardı, ve Mustafa Kemal Atatürk’ün toplumu- na gösterdiği “çağdaş uygarlık düzeyine erişme” he- definden anladığı da, hiç kuşkusuz böyle sayılar de- ğildi! [email protected] Faşizmden kaçan Avrupalõ sanatçõ ve uzmanlarõn ülkemizdeki ‘hocalõk yaşamlarõ’ kitaplaştõ TÜRKİYE’YE SEVGİ VE SAYGIYLA BAĞLIYDILAR... Bruno Taut’un 1938’deki mimarlık sergisi aylarca ilgi odağı olmuştu (1). Cumhurbaşkanı İnönü ve 1942’de Akademi’yi ziyaretinde Prof. Belling, Marie Louis Süe (arka- da, papyonlu) Burhan Toprak (en sağda), Sedad Hakkı Eldem (Toprak’ın iki arkasında) ile (2)... Bugün hâ- lâ yenisi gerçekleşemeyen İstanbul-Marmara Büyük Nazım Planı 1936’da Martin Wagner tarafından yapılmıştı (3). C umhuriyetimizin “altın yıllar”õnõ karalamak isteyenlere en anlamlõ ya- nõtõ veren “Güzel Sanatlar Aka- demisi’nde Yabancı Hocalar” adlõ kitap, okulun emektar profesörü Ataman Demir’in kaleminden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nce (MSGSÜ) yayõmlandõ. Okulun asõrlõk arşivinden yararlanõlarak “Nazi”lerden kaçõp “biz”e sõğõnan, “Aka- demili Sanatçılar”õ anlatõyor... MSGSÜ Rektörü Prof. Rahmi Aksungur, özellikle Atatürk’ün ilgisi ve davetiyle baş- layan tarihsel buluşmalar için diyor ki: “..ül- kelerini terk etmek zorunda bırakılan on- larca yabancı aydına okulumuzda eğitim verme imkânı tanınmış; bu sayede birçok değerli sanatçımız yetişmiştir.” Prof. Ataman Demir de şunu anõmsatõyor: “Ülkelerindeki ırkçı iktidarla çatışarak göç eden bu insanlara ‘vatansõz’ denirdi; Tür- kiye vatanları oldu...” Nitekim ressam Léopold Lévy, 1937’den itibaren 12 yõl Akademi’nin “Resim Şubesi Şefliği”ni yürüttükten sonra 1 Kasõm 1949 ta- rihli “veda” dilekçesinde demiş ki: “Burada geçirdiğim uzun zaman zarfında, memle- ketimde biraz unutulmuş sayılma tehlikesi mevcut olmakla beraber, inanınız ki her za- man benim de vatanım sayılan memleke- tinizden en güzel hatıralarla dönmüş ola- cağım...” ‘EMEK’LERİNİN KARŞILIĞI Akbank’õn desteğiyle hazõrlanan kitapta 17 Alman, 1 Avusturya, 2 İsviçre ve 3 Fransõz uyruklu 24 akademisyenin serüveni yer alõ- yor. Örneğin 1936’dan 54’e kadar “Heykel Şu- besi Şefliği”ni yapan Rudolf Belling’le Kültür Bakanlõğõ arasõndaki 8 Aralõk 1936 ta- rihli sözleşmede; “Her ay emeğine karşılık peşin alacağı 1138 TL brüt maaşı, kesin- tilerden sonra 750 TL’den aşağı düşme- yecek. İstanbul’a göç masrafı için 1000 TL ve kontrat bitiminde ülkesine dönüş mas- rafı olarak da 1000 TL ödenecektir” hük- mü var. Belling’in öğrencileri arasõnda Nijad Sirel, Kenan Yontuç, Ali Teoman Germaner (Aloş), Hüseyin Anka, Hüseyin Özkan, Ya- vuz Görey, Kâmil Sonad, İlhan Koman, Şadi Çalık, Hüseyin Gezer, Turgut Pura gibi heykeltõraşlarõmõz bulunuyor. Taksim Gezisi için istenen, ancak oraya ko- nulmayan İnönü Anõtõ’na da imza atan Bel- ling’e, 1955’te ülkesine dönünce, sanki “gö- nül alma” anlamõnda “Federal Almanya Büyük Hizmet Nişanı” verilmişti… 1939-43 yõllarõnda “Tezyini Sanatlar” (Daha sonraki ismi: Dekoratif Sanatlar) şu- besinde şeflik yapan Fransõz mimar Marie Louis Süe ise bir konferansõnda diyor ki: “Öğrencilerine bu kadar olanak sunan baş- ka bir akademi bilmiyorum. Heykel ve mi- marlık bölümlerinin bir arada oluşu eği- timiniz için çok uygun bir ortam yarat- maktadır. Sanatın altın çağlarında res- samlar, heykeltıraşlar, mimarlar ve de- koratörler, işbirliği içinde çalışmışlar- dır...” Akademi’de yakõn yõllara kadar süregelen bu birlikteliğin, “üniversite düzeni”nden son- ra giderek ortadan kalkmasõ, eski hocalarõ ve öğrencileri üzerken Süe’nin de kemiklerini sõzlatõyor olmalõ. EFSANEVİ MİMAR Modern mimarlõğõn ünlülerinden Bruno Taut da 1936-38 dönemi mimari şubesi şe- fi... Ataman Demir’in deyimiyle “Hayatının son yıllarını geçirdiği Türkiye’de inşa et- tiği binalar ve eğitime katkısıyla bir efsa- ne...” Genç Bruno, 1. Dünya Savaşõ’nda İstan- bul’a gelerek “Türk - Alman Dostluk Evi” projesi yarõşmasõna katõlmõştõ. Nazilerle ça- tõşan düşünceleri ve Sovyetler Birliği ziya- retleri nedeniyle tutuklanmak üzereyken ka- çarak Japonya’ya gitti. 1936’da da Türkiye’ye sõğõnõp mimarlõk şubesinde hocalõk yaparken 1938’de yaşamõnõ noktaladõ... Mezarõ da İstanbul’da olan Taut’un okul- daki cenaze törenini Prof. Maruf Önal şöy- le anlatõyor: “Sandukasının başucunda ünlü kemancı Mischa Elman, Beetho- ven’in bir sonatını çaldı; öyle istemiş… O güne kadar hiç böyle bir cenaze töreni gör- memiştim...” “Tatbikat Bürosu”ndan mimar Şinasi Lügal da şunlarõ söylemiş; “Memleketimi- ze gösterdiği muhabbetin samimiyetini ha- yatından sonra da topraklarımızdan ay- rılmamak arzusu ile ispat etti. Biz de onu kalplerimizden hiçbir vakit ayırmayaca- ğız...” Hitler faşizminden kaçanlar, sadece Ya- hudiler değil, sosyalist, devrimci ve yurtse- ver aydõnlardõ. Kendilerine en güvenilir sõ- ğõnak olarak Türkiye’yi seçmeleri, Cumhu- riyetin de onlarõ kucaklayarak eğitime ka- zandõrmasõ, yakõn tarihimizin en onurlu say- falarõ arasõndadõr. Ataman Demir’e, o sayfalarõn en insancõl ayrõntõlarõnõ kitaplaştõrdõğõ için kuşaktan ku- şağa teşekkür borçluyuz. Cumhuriyete sõğõnan akademililer 1 2 3 Kültür Servisi - Sinema Yazarlarõ Derneği (SİYAD) üyelerinin oy- larõyla belirlenen; 41. SİYAD Ödül- leri’nin adaylarõ dün basõn toplan- tõsõyla açõklandõ. 43 SİYAD üye- sinin katõldõğõ oylamada, 13 dalda beşer isim aday seçildi. “Sonba- har” ve “Üç Maymun” 9 dalda adaylõk elde etti. Onlarõ 7 adaylõk- la “Rıza”, 6 adaylõkla “Ara”, 4’er adaylõkla “A.R.O.G.” ve “Devrim Arabaları“, 3 adaylõkla “Tatil Kitabı“, 2’şer adaylõkla “Git- mek”, “Made in Europe”, “Ulak” ve “Vicdan”, l’er adaylõkla “Fır- tına”, “Issız Adam”, “Mustafa”, “O... Çocukları” ve “Son Cellat” izledi. En İyi Film dalõnda “Ara”, “Rıza”, Sonbahar”, “Tatil Kitabı” ve “Üç Maymun”; En İyi Kadõn Oyuncu dalõnda Demet Akbağ (O... Çocukları), Hatice Aslan (Üç Maymun), Ayça Damgacı (Git- mek), Selen Üçer (Ara), Nurgül Yeşilçay (Vicdan); En İyi Erkek Oyuncu dalõnda Erdem Akakçe (Ara), Rıza Akın (Rıza), Yavuz Bingöl (Üç Maymun), Onur Say- lak (Sonbahar) ve Cem Yılmaz (A.R.O.G: Bir Yontmataş Filmi) aday gösterildi. Özcan Alper (Son- bahar), Nuri Bilge Ceylan (Üç Maymun), Kazım Öz (Fırtına), Tayfun Pirselimoğlu (Rıza) ve Ümit Ünal (Ara) da En İyi Yönetmen da- lõnda aday ol- dular. Bu yõl ilk kez verilecek En İyi Belge- sel ve En İyi Kõsa Film ödül- leri için de be- şer yapõt aday gösterildi. 22 Şubat Pazar akşamõ Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu’nda yapõlacak ödül töreninde aday açõklanan dal- lara ek olarak SİYAD Yaşam Boyu Onur Ödülü, SİYAD Tuncan Okan Emek Ödülü ve 2008’in Umut Veren Sanatçõ- sõ Ödülü de ka- zananlara veri- lecek. Ateşin düştüğü yerden öyküler Kültür Servisi - Şizofreni hastalarõnõn topluma katõlmasõnõ sağlamak ve bu hastalõğõn toplumca tanõnmasõna katkõ- da bulunmak amacõyla Şizofreni Der- nekleri Federasyonu ve Bilim İlaç’õn des- teğiyle düzenlenen “Ateşin Düştüğü Yerden: Sesler, Yüzler, Öyküler” ad- lõ öykü yarõşmasõnõn sonuçlarõ, dün So- fa Otel’de düzenlenen basõn toplantõsõnda açõklandõ. Yazar Mario Levi, Yapõ Kredi Ya- yõnlarõ’ndan editör Murat Yalçın, tiyatro sanatçõlarõ Payidar Tüfekçioğlu, Tun- cel Kurtiz, psikiyatr Doç. Dr. Haldun Soygür ve Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş’tan oluşan seçici kurul, bi- rinciliğe Hüseyin Avni Cinozoğlu’nun, ikinciliğe Okay Uludokumacı’nõn, üçüncülüğe Yümehan Celiloğlu’nun öykülerini değer gördü. Törende konu- şan Yalçõn, “Yazmanın zaten şizofre- ninin kıyılarında gezinmekten farklı olmadığını” söyleyerek birçok ünlü ya- zarõn yeteneğine imrendiği Robert Wal- ser’in yirmi yedi yõl şizofreni nedeniy- le hastanede kaldõğõnõ anõmsattõ. Mario Levi ise seçmeleri yaparken “kıskan- dıracak kadar güzel cümlelerle kar- şılaştığını” söyledi. Elli şizofreni hastasõnõn katõldõğõ ya- rõşmada dereceye giren tüm yarõşmacõ- lar, Mario Levi Yazõ Atölyesi’nden bir mevsimlik eğitim hakkõ kazanõrken bi- rinci 2.500 TL, ikinci 1.500 TL ve üçünçü 1.000 TL para ödülünün sahibi oldu. Ayrõca, seçilen öyküler kitaplaştõ- rõlacak; birinci olan yapõt da İstanbul Üni- versitesi Çapa Tõp Fakültesi Tiyatro Kulübü öğrencilerince sahnelenecek. (www.gerceklermaskelenmesin.com) Şizofreni Dernekleri Federasyonu ve Bilim İlaç’õn desteğiyle düzenlenen “Ateşin Düştüğü Yerden: Sesler, Yüzler, Öyküler” adlõ öykü yarõşmasõnõn sonuçlarõ, açõklandõ. Kültür Servisi - Sabancõ Üniversitesi Sakõp Sabancõ Müzesi’nde (SSM) 112 gün süren, bugüne dek yapõlanlar için- de en büyük sergilerden biri olarak ni- telenen “İstanbul’da bir Sürrealist: Salvador Dalí” sergisi sona erdi. Ser- giyi, Türkiye’nin dört bir yanõndan 250 binden fazla kişi gördü. Tasarõm aşa- masõnda 100 kişinin çalõştõğõ sergiyi gün- de ortalama 2 bin 242 kişi; İstanbul’daki 250, İstanbul dõşõndaki 119 okuldan binlerce öğrenci ve öğretmen ziyaret et- ti. Çocuk atölyeleri ve söyleşiler gibi yan etkinliklere de 10 bin 24 çocuk ve 2 bin 500 kişi katõldõ. Sergi ülkemizde oldu- ğu kadar, yurtdõşõnda da büyük yankõ uyandõrdõ; El Mundo, La Razon, El Economista, Spiegel, Connaissance des Arts gibi yayõnlarda sergi üzerine yazõlar yer aldõ. İstanbul’dan bir ‘Sürrealist’ geçti Kültür Servisi - Çeviri Derneği, her yõl Türkiye’den bir çevirmene ‘çeviri alanı- na yaptığı önemli katkılar nedeniyle’ verdiği onur ödü- lüne bu yõl uzun yõllardõr Fransõzcadan Türkçeye ve Türkçeden Fransõzcaya çok sayõda yazõnsal çeviri yapmõş olan Yaşar Avunç’u değer buldu. 30 Eylül Dünya Çevi- ri Günü dolayõsõyla verilen ödülü daha önce Tahsin Yü- cel, Aykut Kazancıgil, Ve- dat Günyol, Gönül Suveren, Cevat Çapan, Seçkin Selvi ve Atila Tolun almõştõ. Avunç, ödülünü 13 Şubat Cuma 19.00’da Nişantaşõ Yekta Restaurant’da alacak. Neriman Tüfekçi yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi - Türk halk müziğinin emek- tar sanatçõlarõndan Neriman Altõndağ Tüfekçi (83), ge- çirdiği kalp krizi sonucu te- davi altõnda alõndõğõ İstanbul Florance Nightingale Hasta- nesi’nde yaşamõnõ yitirdi. Tüfekçi için ilk tören bugün saat 10.00’da, kurucu yöne- tim kurulu üyesi olduğu İs- tanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarõ’nda ya- põlacak. Cenazesi bugün Teşvikiye Cami- si’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. 1926’da doğan Tüfekçi, 16 yaşõnda Ankara Radyosu’na girdi. 1957’de Kadõnlar Koro- su’nu kurdu ve yönetti. 1959’da geçtiği İstan- bul Radyosu’nda Yurttan Sesler Kadõnlar Ko- rosu’nu kurdu. Yüzden fazla derleme yaptõ. NÂZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ Kültür Servisi - Nâzõm Hikmet Kültür Mer- kezi’nde cumartesi günü yapõlacak ‘Film Çözümlemeleri’ söyleşisinde yönetmeni Ye- şim Ustaoğlu’nun da katõlõmõyla ‘Pan- dora’nõn Kutusu’ filmi ele alõnacak. Ye- ni İnsan Yeni Sinema dergisi işbirliğiyle düzenlenen söyleşinin sunumlarõnõ Zahit Atam, Tül Akbal Süalp, Necla Algan, Ayla Kanbur yapacak. (0 216 414 22 39) Pandora’nınKutusu açılıyor... Onur Ödülü Avunç’un SİYAD ÖDÜLLERİ ‘Sonbahar’ ve ‘Üç Maymun’ 9’ar dalda aday seçildiler Sonbahar Mehmet Nuri Özakyol öldü Kültür Servisi - Devlet Tiyatrolarõ (DT) emekli õşõkçõlarõndan Mehmet Nuri Özakyol (80) yaşama veda etti. Özakyol için bugün Büyük Tiyatro’da tören düzenlenecek. Özak- yol’un cenazesi, Kocatepe Camisi’nde öğle namazõnõn ardõndan kõlõnacak cenaze namazõ sonrasõnda Gölbaşõ Mezarlõğõ’nda toprağa ve- rilecek. Birçok oyunun ve bazõ gösteri salon- larõnõn õşõklandõrõlmasõnõ yöneten Özakyol, bunun yanõnda Hacettepe ve Bilkent Üniver- sitesi’nin tiyatro bölümlerinde ders verdi. Rowling’e onur nişanı PARİS (AA) - Ünlü fantastik roman dizisi Harry Potter’õn yazarõ J.K. Rowling’e Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy tarafõndan bi- rinci dereceden “Legion d’Honneur” nişanõ ve- rildi. Elisee Sarayõ’nda düzenlenen törende ödülünü Sarkozy’nin elinden alan İngiliz yazar Rowling, “Bir Fransõz dostu olarak taşõdõğõm Fransõz kanõndan her zaman gurur duydum” dedi. Sarkozy de “Genç insanlara okuma zevki- ni yeniden tatma imkânõ verdiniz. Sizin saye- nizde, okumanõn bir ceza değil, bir mutluluk kaynağõ olduğunu anladõlar” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle