22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU KentsoyluUygarlıkveAKP AKP hükümeti döneminde, sol-liberal ve mu- hafazakâr çevrelerde egemen olan bir söyleme gö- re, Türkiye’de liberal demokratik dönüşümler yaşanıyor. Adeta AKP Türkiye’nin “yarım kalmış kentsoylu devrimini”, ateşe ve kana gerek kal- madan tamamlıyor. Ne ki, AKP hükümetinin uygulamaları tüm bu id- diaları yalanlamanın ötesinde, kentsoylu uygar- lığı, bu ülkede ne kadarsa o kadarıyla, tasfiyeye dönük bir süreçle karşı karşıya olduğumuzu dü- şündürüyor. ‘Doğal haklar’, demokrasi ve diğer rejimler Kentsoylu uygarlığın “eski rejime” karşı müca- dele ederken, insanlık tarihine kattıklarının başında, “eşit doğal haklar”, “bireysel özgürlükler” kav- ramları geliyor: “Doğal haklar”, insanın doğasın- dan, fiziki varlığından kaynaklanan eşit haklardı, ona ilahi bir güç tarafından bahşedilmiş haklar de- ğil. Tüm insanlar bu haklarını kullanarak potan- siyellerini, servetlerini, bilgilerini vb.. geliştirme öz- gürlüğüne sahip olmalıydı. Ancak, bu insanlar hem birlikte yaşıyorlardı (toplumda), hem de ekonomik alanda birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içindey- diler (piyasada). Böylece, “doğal haklar”, “birey- sel özgürlükler” sorununu, o da bu özgürlükle- rin (örneğin, servet oluşturma özgürlüğü), eşitlik (doğal hakları kullanabilme) ülküsüyle bağdaştı- rılması sorununu gündeme getiriyordu. Kentsoylu uygarlık bu sorunu çözmede başarı- sız oldu, çelişkiyi yönetmekle sınırlı kaldı (“Komü- nist hipotez” bu başarısızlığa tepkidir), ama bu ara- da insanlığa “sivil toplum”, “siyasi toplum” ayrımını kazandırdı. “Sivil toplum”, birlikte yaşamaya (eko- nomik etkinlik ve üreme) uygun töreyi, ortak zevk- leri, ortak gelenekleri, “öznellikleri” yeniden üreten kurumların (devletin ideolojik aygıtlarının-Althus- ser) yaşadığı yerdi. Burada kentsoylu uygarlığın, insanlık tarihine, “bireyin özeli”, basının, akademik yaşamın, bağımsızlığı, bilimsel, akılcı, eleştirel, hat- ta ironiye, karşıt görüşlere açık bireyler üreten bir eğitim sistemi anlayışını kattığını da görüyoruz. “Siyasi toplum” düzeyindeyse, kentsoylu uygarlık, insanlık tarihine vatandaşlık (dini, etnik farkları aşan bir kimlik) kurumunu, genel oy hakkını, demokra- tik devlet biçimini kazandırdı. Devletin sınıflar üs- tü, şeffaf olmayan, adeta kutsal bir varlık olarak al- gılanması, vatandaşların da yasalar önünde eşit ol- duğu iddiaları, siyasi yöneticilerin sivil toplumun ku- rumlarına, özellikle de ekonomik çıkar alanlarına müdahale etmesinin hoş karşılanmaması da kent- soylu uygarlığın getirdiği yeniliklerdendi. Kentsoylu uygarlık, “bireysel özgürlüklerle” “eşitlik” ülküsü arasındaki çelişkiyi yönetemedi- ği noktalarda askeri diktatörlük ve faşizm gibi oto- riter, hatta totaliter rejimler üretti. Demokratik dev- let biçiminde, “sivil toplumu” oluşturan, kili- se/cami, medya, aile, eğitim sistemi, meslek ku- ruluşları gibi, “devletin ideolojik” aygıtlarının, devletin doğrudan müdahalesinden bağımsız ol- duğunu, buna karşılık, faşizmde bu kurumların devletin parçası haline geldiğini görüyoruz. AKP deneyimi AKP’nin kentsoylu uygarlığa ait şu dört önem- li ilkeyi aşındıran bir iklim yarattı. (1) “Doğal hak- lar”. (2) Egemenlik “halka” aittir. (3) Devletin sınıflar üstü görüntüsünü koruyabilmek için devleti yö- netenler (bu doğal olarak ailelerini de kapsar) mad- di kazanç sağlayan etkinliklerden uzak dururlar. (4) Devletin “kutsal varlık” iddiasını koruyabilmek için devlet içi savaşların bilgisi devlet içinde ka- lır, devlet şeffaflaşamaz. AKP’nin ısrarla “sivil toplumu” oluşturan alanı, devletin ideolojik aygıtlarını, siyasi denetim altı- na alma çabaları da kentsoylu uygarlığın “liberal demokratik” geleneğine aykırı bir gelişmedir. AKP’nin özellikle II. döneminde, eleştirilere da- yanamaz hale geldiğini, telefon dinlemeleri, internet etkinliklerinin izlenmesiyle “kişi özelinin”, mahre- minin, bireysel haklar alanının imha edildiğini, “yan- daş” medya üretilmeye, eleştirel yayınların sus- turulmaya çalışıldığını görüyoruz. Dahası, AKP’nin devlet bürokrasisini, güvenlik güçlerini giderek belli ideolojiye, inançlara sahip insanlardan oluşturduğu, bu inançların “biyo- politiğini” (giyim tarzı, “haremlik-selamlık”, içki ya- sağı), yaygınlaştırıldığı da (akademik çalışmalar- la da desteklenerek) ileri sürülebilir. Eğitimde din- ci söylemlerin, davranış biçimlerinin yayılmaya baş- laması da kentsoylu uygarlığın bilimsel düşünceye dayalı eğitim geleneğine ters gelişmelerdir. AKP döneminde, Cumhuriyetin kuruluş “anını” sor- gulayan Osmanlıcı söylemlerin canlanmasına, sos- yal devletin yerini sadaka ekonomisinin almaya baş- lamasına bakarak, kentsoylu uygarlık öncesine dönme özleminin giderek güçlendiği de söylenebilir, hem de liberal entelektüellerin desteğiyle… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Erdoğan’õ örnek gösteren DTP Genel Başkanõ Meclis grup konuşmasõnõ Kürtçe yaptõ, Meclis TV yayõnõ kesti Türk de Kürtçe açõlõmõ yaptõANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Anayasa ve Siyasi Partiler Yasa- sõ’na (SPY) aykõrõ olmasõna karşõn Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Di- yarbakõr ve TRT-6 açõlõşõnda Kürtçe konuşmasõnõ örnek gösterip TBMM grup konuşmasõnõ Kürtçe yaparak bir ilke imza attõ. TBMM tarihinde ilk kez bir siyasi parti genel başkanõ grup toplantõsõnõ Kürtçe yaparak bir ilke ve aynõ za- manda önemli bir krize neden oldu. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Türkçe başladõğõ grup toplantõsõnda, Birleşmiş Milletler kararõyla bütün dünyada 21 Şubat’õn “Dünya Anadil Günü” olarak kutlandõğõnõ belirterek kendilerinin de bugünü kutladõklarõnõ bildirdi. Anadil yasağõnõn demokrasi ile bağdaşmayacağõnõ kaydeden Türk, ancak Türkiye’de Kürtçenin yok sa- yõldõğõnõ ileri sürdü. Türkçenin “Tek bir resmi belge ile ya da anayasal- yasal düzenleme ile güvence altına alındığını söylemenin olanaksız” olduğunu kaydeden Türk, TRT 6’dan yapõlan Kürtçe yayõnõn da yasal gü- vencesi olmadõğõna işaret etti. DTP’li milletvekilleri veya beledi- ye başkanlarõnõn Kürtçe konuştukla- rõ için cezalandõrõldõğõnõ, ancak Baş- bakan Tayyip Erdoğan’õn mitinglerde Kürtçe konuşmayõ kendine bir hak ola- rak gördüğünü kaydeden Türk, “Ya- ni Kürtçe Kürtlere yasak ancak AKP’ye ve devlete serbesttir” dedi. Türkçenin resmi dil olmasõna itiraz etmediklerini, ancak yerel yönetimler, eğitim, basõn yayõn, yerel meclislerde Kürtçenin serbest olmasõnõ isteyen Türk, “Hem Dünya Anadil Günü ol- ması, hem dillerin kardeşliğine inançları, hem de anadil korkusu- nun yapay bir korku olduğunu an- latmak” için konuşmasõnõn bundan sonraki bölümüne Kürtçe devam ede- ceğini bildirdi. Türk’ün bu sözlerinden sonra TRT 3 linki üzerinden yayõn yapan Meclis TV yayõnõ kesti. Meclis TV spikeri, “Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası gereğince Meclis kürsüsünde ve toplantılarda Türkçe dışında başka dilde çalışma yapılamayacağı hük- mü doğrultusunda yayını kesmek zorunda kaldık, seyircilerimizden özür diliyoruz” anonsu yaptõ. Ahmet Türk, daha sonra konuşmasõna Kürt- çe olarak yaklaşõk 10 dakika devam et- ti. Ancak toplantõyõ izleyen muhabir- ler Kürtçe bilmedikleri için Türk’ün söylediklerinden de bir şey anlaya- madõ. Grup yönetimi daha sonra Türk’ün konuşmasõnõn Türkçeye çe- virisini yaptõ. ‘Çarşaflıların da gelmemesi lazım’ Türk, grup toplantõsõnõn ardõndan ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtlarken “Şim- di birileri çıkacak parlamentoda böyle bir şey olmaz diyecek. Eğer bu ölçü alınırsa o zaman çarşaflıların da gruplara gelmemesi lazım” dedi. Türk “Başbakan, başbakan olarak Kürtçe konuşuyor ben niye Kürtçe, insanlarıma seslenmiyorum” diye konuştu. Grup toplantõsõnda dillerin güzelliğinden, kardeşliğinden söz et- tiğini belirten Türk, bu dillerin yasal engellerinin ortadan kaldõrõlmasõ ko- nusunda Türkiye için bir fõrsat doğ- duğunu, kendisinin de bu mesajõ ver- mek için Kürtçe konuştuğunu ifade et- ti. Türk, Meclis TV’nin yayõnõ kes- mesini ise “Onu tahmin ediyor- duk” şeklinde değerlendirdi. Erdo- ğan’õn Diyarbakõr’da Kürtçe konuş- masõyla ilgili bir soruya da Türk, “Sayın Başbakan, başbakan ola- rak Kürtçe konuşabiliyorsa ben ni- ye Kürtçe insanlarıma seslenemi- yorum. Biz bir mesaj verdik. 21 Şu- bat Dünya Anadiller Günü nede- niyle bir mesaj verdik. Tabii ki ça- lışmalarımızı bundan sonra resmi dille parlamentoda yapacağız” kar- şõlõğõnõ verdi. Türk, konuşmasõnõn ar- dõndan partili milletvekillerine “ko- nuşmamaları” uyarõsõnda bulundu. MECLİS’TE KÜRTÇE TARTIŞMASI ‘Erdoğan’ın tavrı ayrılık tohumları ekti’ Ahmet Türk’ün grup toplantõsõnda Kürtçe konuşmasõ her siyasi partiden farklõ tepkilere neden oldu. MHP’liler tarafõndan yapõlan yorumlarda bu çõkõşa Erdoğan’õn tavrõnõn neden olduğu belirtilirken, CHP ve AKP’lilerce yapõlan değerlendirmelerde yasa gereği TBMM’de Türkçe dõşõnda başka dilde konuşulamayacağõna dikkat çekildi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün TBMM’deki grup toplan- tõsõnda konuşmasõnõn bir bölümünü Kürtçe yapma- sõ tartõşma yarattõ. TBMM Başkanõ Kök- sal Toptan, anayasa ve Siyasi Partiler Yasasõ’na göre resmi dilin Türkçe ol- duğunu, bu tür toplantõ- larda Türkçe konuşulabi- leceğini söyledi. Kimseye Kürtçe konuştuğu için bir yaptõrõm uygulanmasõnõn söz konusu olmadõğõnõ kaydeden Toptan, Mec- lis’te ilk kez Kürtçe ko- nuşulmadõğõnõ, ancak bu- rada sorunun anayasa ve Siyasi Partiler Yasasõ’nõn amir hükümlerine aykõrõ- lõk olduğunu söyledi. ‘Yakıştıramadım’ Eski TBMM Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, anayasa ve Siyasi Partiler Yasasõ gereği TBMM ça- lõşmalarõnda Türkçe dõ- şõnda bir dil kullanõlama- yacağõnõ vurgulayarak “Eğer bu yol açılırsa herkes her toplantıda birçok dili konuşma hakkına kavuşur. O za- man ortak dilin anlaşıl- ması mümkün hale gel- mez. Ahmet Türk’e bu- nu yakıştıramadım” de- di. DTP’nin bu girişiminin yerel seçimlere dönük pro- paganda çabasõ olduğunu kaydeden Cindoruk, Mec- lis TV’nin yayõnõ kes- mekle doğru bir işlem yaptõğõnõ söyledi. ‘Seçim mesajı’ AKP Grup Başkanve- kili Nihat Ergün, “Eğer bundan sonra başka tür- lü adımlar atacaklarsa, parlamento çatısı altın- da başka provokatif ha- reketlerin içinde olduk- ları anlaşılır ki, bunu TBMM’deki parlamen- terlerin hiçbir tanesi ka- bul etmez” dedi. Ergün Türk’ün tavrõnõ “Kısa gö- rüşlülük, kısa vadede dar bir seçmen kitlesine seçim öncesi mesaj” ola- rak nitelendirdi. CHP Genel Saymanõ Mustafa Özyürek, Mec- lis TV’nin Ahmet Türk’ün konuşmasõnõ kesmesini “sansür” olarak nitelen- dirdi. Özyürek, TRT 6’da 24 saat Kürtçe yayõn ya- põlõrken Türk’ün konuş- masõnõn kesilmesinin çif- te standart olduğunu söy- ledi. Anayasaya göre res- mi dilin Türkçe olduğunu, Türk’ün anayasal hükme uymasõ gerektiğini belirten Özyürek, “Kendileri ana- yasaya bağlılık yemini ettiklerine göre uymak sorumluluğudur” dedi. Özyürek, Türk’ün tavrõnõ “seçime yönelik şov” ola- rak değerlendirdi. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı ise, Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn toplumda ayrõlõk tohumlarõ ekti- ğini belirterek yarõn ana- dilde eğitim hakkõnõn da isteneceğini söyledi. Pa- çacõ, şunlarõ kaydetti: “Şayet Başbakan Kürtçe kelimeler ve cümleler kullanıyorsa, mitinglerinde Kürtçe pankartlar açılıyorsa, devlet televizyonu Kürt- çe yayın yapıyorsa, Ah- met Türk de maalesef Kürtçe konuşur. Eğer dil birliğini bozarsanız, farklılaştırırsanız, mil- letin birliği ve bütünlü- ğünü bozmuş olursunuz. Türkiye’nin bugünlere gelmesinde en büyük so- rumluluk, AKP hükü- metleri ve Sayın Başba- kan Recep Tayyip Er- doğan’dır.” Yerel yönetimlerde partizanlõk yaptõklarõnõ itiraf eden Adalet Bakanõ’nõn açõklamalarõna tepkiler sürüyor ‘Şahin, derhal istifa etmeli’ ‘Heyecan anõnda ağzõmdan çõktõ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin, muhalefetin halka gözdağõ olarak ni- telendirdiği, “Hükümetimizle zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini An- kara’dan geçiremiyor” açõklama- sõndan ‘çark’ etti. Bakanlõk’a gelişinde gazetecilerin so- rularõnõ yanõtlayan Şahin, “İrticalen konuşuyoruz, bir metne dayalı ko- nuşmuyoruz. Muhalefet belediyeleri seçilerse onlara hizmet etmeyiz, anla- mına gelen bir cümleyi kullanmadım. O heyecan anında ağzımdan çıkan bir iki kelime bu anlama gelecek yorum- lara yol açıyorsa maksadımı aşar” de- di. Şahin, Meclis’te de sert eleştirilere he- def oldu. Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik TBMM Genel Kurulu’nda gündem dõşõ konuşmalara yanõt verirken Şa- hin’in tepki çeken sözleriyle ilgili olarak, “Ben olsam böyle söylemezdim. Sayın Bakan’ın söylediğine katılmıyorum. Ama şunu söylediyse; merkezi hükü- metle yerel yönetimin işbirliği uyu- mundan, ona bir şey diyemem” dedi. İstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanõ Meh- met Ali Şahin’in geçen günlerde yaptõğõ “Hü- kümetle anlaşamayan belediyeler projelerini de geçiremiyorlar” değerlendirmesi, çeşitli si- yasi parti temsilcileri, yerel yöneticiler, sivil toplum örgütleri ve hukukçularõn tepkisine neden oldu ve “Bakan Şahin’in derhal istifa etmesi ge- rektiği” vurgulandõ. CHP Antalya Büyükşehir belediye başkan adayõ Mustafa Akaydın açõklamanõn siyasi ah- laka uygun olmadõğõnõ ve Türkiye’de demokra- sinin kurumsallaşmadõğõnõn bir göstergesi oldu- ğunu söyledi. Bakan Şahin’in sözlerini değer- lendiren hukukçu, yerel yönetici ve sivil kuruluş temsilcilerinin görüşleri özetle şöyle: ‘Maksadını aştı’ İstanbul Üniversitesi Ceza Hukuku öğretim üye- si Prof. Dr. Ersan Şen: Adalet Bakanõ Şahin, ada- let bakanlõğõ görevinden dolayõ bu cümlenin tam tersini sarf ederek “hangi siyasi partiye bağlı olursa olsun tüm belediyelere eşit mesafede ol- duğunu” dile getirmeliydi. Kendisinin görevi iti- barõyla ve anayasaya göre herkese eşit mesafede durmasõ gerekir, bir adalet bakanõnõn belediyelerle ilgisi olamaz. Şahin’in sözleri, maksadõnõ aşmõştõr. Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak: Bakan Şahin’in açõk- lamalarõ tamamõyla antidemokratik ve yerel yö- netimlere karşõ merkezi yönetimin olumsuz tav- rõnõ ortaya koyan bir söylem olarak karõşõmõza çõ- kõyor. Bu cümleler İçişleri Bakanõ’nõn ağzõndan çõkmõş olsaydõ bir nebze anlaşõlõr olurdu, ancak Adalet Bakanõ’nõn üzerine vazife olmayan bir hu- sus. Seçim yarõşmalarõnõ baskõ altõna alõcõ bir söy- lem karşõsõnda Yüksek Seçim Kurulu uyuyor mu? Eski Adalet Bakanõ Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Bu sözler adeta iktidara oy verilmezse ye- rel yönetimlerin merkezi hükümet desteğinden yoksun kalacaklarõ anlamõna gelir ki bu talihsiz bir açõklama. Oysa anayasanõn 10. maddesine gö- re, devlet organlarõ ve idare makamlarõ bütün iş- lemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadõrlar. Anayasanõn merkezi idare ve yerel yönetimler ilişkisini düzenleyen 126 ve 127. maddelerinin de tamamen dõşõndadõr. CHP İstanbul Büyükşehir belediye başkan ada- yõ Kemal Kılıçdaroğlu: Bir Adalet Bakanõ kal- kõp “Seçimi alırlarsa biz para göndermeyiz” diyorsa bu bir utanç tablosudur. Sayõn Mehmet Ali Şahin o koltuktan derhal ayrõlmalõdõr. ‘Tehlike çanları çalıyor’ DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi: Türkiye’nin Adalet Bakanõ, adaletsizliği, hu- kuksuzluğu öngören değerlendirmelerde bulu- nuyorsa o ülkede tehlike çanlarõ çalõyor demektir. Devletin araçlarõ seçim mitinginde seçim ara- cõ olarak kullanõlõrsa hukuk devleti bir siyasi par- tinin alt dizaynõ haline dönüştürülmüş demek- tir. Türkiye elden gidiyor. Türkiye bir kuşatõl- mõşlõk içindedir. Bu kuşatõlmõşlõğõ yõrtacak bir çözümü üretmeye hep beraber ihtiyacõmõz var. Anayasa ve yasalar yasaklıyor Siyasi partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Türkçe dõşõnda başka bir dille faaliyetlerine yasak getiren pek çok düzenleme bulunuyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün grup konuşmasõnõ Kürtçe yapmasõ tartõşma yaratõrken anayasanõn başlangõç maddeleri ile Siyasi Partiler Yasasõ’nõn (SPY) 78 ve 81. maddeleri, siyasi partilerin Türkçe dõşõnda faaliyetlerine kõsõtlama getiriyor. Anayasanõn “Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti”ni düzenleyen 2. maddesinin birinci fõkrasõ, “Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütündür. Dili Türkçedir” hükmünü içeriyor. Anayasanõn başlangõç ve ilk 3 maddesine aykõrõ faaliyetler, siyasi partiler hakkõnda “kapatma”yõ da kapsayan yaptõrõmlarla cezalandõrõlõyor. SPY’nin “Demokratik Devlet Düzeninin Korunması ile İlgili Yasaklar” başlõğõ altõnda yer alan 78. maddesinde siyasi partilerin bulunamayacaklarõ faaliyetler arasõnda, “Anayasanın başlangıç kısmı ve 2. maddesinde belirlenen esaslar ile 3 maddesinde açıklanan Türk Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, diline, bayrağına, milli marşına ve başkentine dair hükümlerini değiştiremeyeceği” de sayõlõyor. Aynõ maddenin “a” fõkrasõnda da siyasi partilerin “Türk Devleti’nin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, dil, ırk, renk, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak amacını güdemezler veya bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar, başkalarını bu yolda tahrik ve teşvik edemezler” hükmü yer alõyor. SPY’nin 81. maddesinin “c” fõkrasõ ise siyasi partilerin Türkçe dõşõnda bir dilde faaliyette bulunmasõ ve propaganda yapmasõnõ kesin olarak yasaklõyor. SPY’nin 81. maddesinin “c” fõkrasõnda yer alan düzenleme şöyle: “Tüzük ve programlarının yazımı ve yayımlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçeden başka dil kullanamazlar; Türkçeden başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamazlar.” TBMM tarihinde ilk kez bir siyasi parti genel başkanõ grup toplantõsõnõ Kürtçe yaparak bir ilke ve aynõ zamanda önemli bir krize neden oldu. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Türkçe başladõğõ grup toplantõsõnda, Birleşmiş Milletler kararõyla bütün dünyada 21 Şubat’õn “Dünya Anadil Günü” olarak kutlandõğõnõ belirterek kendilerinin de bugünü kutladõklarõnõ bildirdi. Kürtçenin Kürtlere yasak Başbakan’a serbest olduğunu söyleyen Türk, konuşmasõnõn devamõnõ Kürtçe olarak yapacağõnõ açõklayõnca Meclis TV yayõnõ kesti. ADALET BAKANI ŞAHİN Hep gündemde İstanbul Haber Servisi - AKP’li olmayan yerel yö- netimlerin merkezi hükümetten destek alamaya- cağõ sözleriyle şantaj yapan Adalet Bakanõ Meh- met Ali Şahin, ‘ihaleye fesat karıştırmak’, ‘tehdit ve adam yaralamaya azmettirmek’ ve ‘irtikap’ suçlarõndan tutuklu bulunan Tuzla ilçe- sinin Akfõrat Belde Belediye Başkanõ Hilmi Yıl- dız’a da vekâlet vererek arsa alõmõ için aracõ yap- masõyla da gündeme gelmişti. Şahin, tutuklu bu- lunan Hilmi Yõldõz için “çok başarılı belediye baş- kanı” değerlendirmesinde bulunmuştu. Akfõrat Belde Belediyesi’nin eski imar müdü- rü Hüseyin Çelik, görevi sõrasõnda yaklaşõk 300 milyon dolarlõk yolsuzluğa tanõk olduğu iddiasõyla suç duyurusunda bulunarak, Yõldõz’õ İçişleri Ba- kanlõğõ’na şikâyet etti. Düzenlenen operasyonlarda Tuzla ilçesine bağlõ Akfõrat beldesinde “korku im- paratorluğu” kurmakla suçlanan AKP’li Yõldõz aralarõnda oğlu Enes Yıldız’õn da bulunduğu 26 kişi tutuklanmõştõ. Şahin’in “çok başarılı bir be- lediye başkanı olarak” tanõdõğõnõ söylediği es- ki Akfõrat Belediye Başkanõ Yõldõz’a bir arsa alõ- mõyla ilgili vekâlet verdiğini doğrulamõştõ. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, darbe günlerinde cezaevinde yattı- ğı sırada annesileyle Kürtçe ko- nuşmasının engellediğini belirterek, o sırada verdiği sözü şöyle anlattı: “O zaman kendi- me şöyle bir söz verdim. ‘Bir gün resmi bir toplantıda anadilimle konuşacağım’ dedim.” Türk bu sözlerden sonra konuşmasını Kürtçe olarak sürdürdü. (Fotoğraf: AA) ‘Kendime söz vermiştim’ TBMM Genel Ku- rulu’nda da eleştirile- re hedef olan Şahin “Parti ayrımı yapma- dım, bizim partiden olursa memnun olu- rum, anlamında kul- landım” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle