Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
KentsoyluUygarlıkveAKP
AKP hükümeti döneminde, sol-liberal ve mu-
hafazakâr çevrelerde egemen olan bir söyleme gö-
re, Türkiye’de liberal demokratik dönüşümler
yaşanıyor. Adeta AKP Türkiye’nin “yarım kalmış
kentsoylu devrimini”, ateşe ve kana gerek kal-
madan tamamlıyor.
Ne ki, AKP hükümetinin uygulamaları tüm bu id-
diaları yalanlamanın ötesinde, kentsoylu uygar-
lığı, bu ülkede ne kadarsa o kadarıyla, tasfiyeye
dönük bir süreçle karşı karşıya olduğumuzu dü-
şündürüyor.
‘Doğal haklar’, demokrasi ve
diğer rejimler
Kentsoylu uygarlığın “eski rejime” karşı müca-
dele ederken, insanlık tarihine kattıklarının başında,
“eşit doğal haklar”, “bireysel özgürlükler” kav-
ramları geliyor: “Doğal haklar”, insanın doğasın-
dan, fiziki varlığından kaynaklanan eşit haklardı,
ona ilahi bir güç tarafından bahşedilmiş haklar de-
ğil. Tüm insanlar bu haklarını kullanarak potan-
siyellerini, servetlerini, bilgilerini vb.. geliştirme öz-
gürlüğüne sahip olmalıydı. Ancak, bu insanlar hem
birlikte yaşıyorlardı (toplumda), hem de ekonomik
alanda birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içindey-
diler (piyasada). Böylece, “doğal haklar”, “birey-
sel özgürlükler” sorununu, o da bu özgürlükle-
rin (örneğin, servet oluşturma özgürlüğü), eşitlik
(doğal hakları kullanabilme) ülküsüyle bağdaştı-
rılması sorununu gündeme getiriyordu.
Kentsoylu uygarlık bu sorunu çözmede başarı-
sız oldu, çelişkiyi yönetmekle sınırlı kaldı (“Komü-
nist hipotez” bu başarısızlığa tepkidir), ama bu ara-
da insanlığa “sivil toplum”, “siyasi toplum” ayrımını
kazandırdı. “Sivil toplum”, birlikte yaşamaya (eko-
nomik etkinlik ve üreme) uygun töreyi, ortak zevk-
leri, ortak gelenekleri, “öznellikleri” yeniden üreten
kurumların (devletin ideolojik aygıtlarının-Althus-
ser) yaşadığı yerdi. Burada kentsoylu uygarlığın,
insanlık tarihine, “bireyin özeli”, basının, akademik
yaşamın, bağımsızlığı, bilimsel, akılcı, eleştirel, hat-
ta ironiye, karşıt görüşlere açık bireyler üreten bir
eğitim sistemi anlayışını kattığını da görüyoruz.
“Siyasi toplum” düzeyindeyse, kentsoylu uygarlık,
insanlık tarihine vatandaşlık (dini, etnik farkları aşan
bir kimlik) kurumunu, genel oy hakkını, demokra-
tik devlet biçimini kazandırdı. Devletin sınıflar üs-
tü, şeffaf olmayan, adeta kutsal bir varlık olarak al-
gılanması, vatandaşların da yasalar önünde eşit ol-
duğu iddiaları, siyasi yöneticilerin sivil toplumun ku-
rumlarına, özellikle de ekonomik çıkar alanlarına
müdahale etmesinin hoş karşılanmaması da kent-
soylu uygarlığın getirdiği yeniliklerdendi.
Kentsoylu uygarlık, “bireysel özgürlüklerle”
“eşitlik” ülküsü arasındaki çelişkiyi yönetemedi-
ği noktalarda askeri diktatörlük ve faşizm gibi oto-
riter, hatta totaliter rejimler üretti. Demokratik dev-
let biçiminde, “sivil toplumu” oluşturan, kili-
se/cami, medya, aile, eğitim sistemi, meslek ku-
ruluşları gibi, “devletin ideolojik” aygıtlarının,
devletin doğrudan müdahalesinden bağımsız ol-
duğunu, buna karşılık, faşizmde bu kurumların
devletin parçası haline geldiğini görüyoruz.
AKP deneyimi
AKP’nin kentsoylu uygarlığa ait şu dört önem-
li ilkeyi aşındıran bir iklim yarattı. (1) “Doğal hak-
lar”. (2) Egemenlik “halka” aittir. (3) Devletin sınıflar
üstü görüntüsünü koruyabilmek için devleti yö-
netenler (bu doğal olarak ailelerini de kapsar) mad-
di kazanç sağlayan etkinliklerden uzak dururlar.
(4) Devletin “kutsal varlık” iddiasını koruyabilmek
için devlet içi savaşların bilgisi devlet içinde ka-
lır, devlet şeffaflaşamaz.
AKP’nin ısrarla “sivil toplumu” oluşturan alanı,
devletin ideolojik aygıtlarını, siyasi denetim altı-
na alma çabaları da kentsoylu uygarlığın “liberal
demokratik” geleneğine aykırı bir gelişmedir.
AKP’nin özellikle II. döneminde, eleştirilere da-
yanamaz hale geldiğini, telefon dinlemeleri, internet
etkinliklerinin izlenmesiyle “kişi özelinin”, mahre-
minin, bireysel haklar alanının imha edildiğini, “yan-
daş” medya üretilmeye, eleştirel yayınların sus-
turulmaya çalışıldığını görüyoruz.
Dahası, AKP’nin devlet bürokrasisini, güvenlik
güçlerini giderek belli ideolojiye, inançlara sahip
insanlardan oluşturduğu, bu inançların “biyo-
politiğini” (giyim tarzı, “haremlik-selamlık”, içki ya-
sağı), yaygınlaştırıldığı da (akademik çalışmalar-
la da desteklenerek) ileri sürülebilir. Eğitimde din-
ci söylemlerin, davranış biçimlerinin yayılmaya baş-
laması da kentsoylu uygarlığın bilimsel düşünceye
dayalı eğitim geleneğine ters gelişmelerdir.
AKP döneminde, Cumhuriyetin kuruluş “anını” sor-
gulayan Osmanlıcı söylemlerin canlanmasına, sos-
yal devletin yerini sadaka ekonomisinin almaya baş-
lamasına bakarak, kentsoylu uygarlık öncesine
dönme özleminin giderek güçlendiği de söylenebilir,
hem de liberal entelektüellerin desteğiyle…
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Erdoğan’õ örnek gösteren DTP Genel Başkanõ Meclis grup konuşmasõnõ Kürtçe yaptõ, Meclis TV yayõnõ kesti
Türk de Kürtçe açõlõmõ yaptõANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk,
Anayasa ve Siyasi Partiler Yasa-
sõ’na (SPY) aykõrõ olmasõna karşõn
Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Di-
yarbakõr ve TRT-6 açõlõşõnda Kürtçe
konuşmasõnõ örnek gösterip TBMM
grup konuşmasõnõ Kürtçe yaparak bir
ilke imza attõ.
TBMM tarihinde ilk kez bir siyasi
parti genel başkanõ grup toplantõsõnõ
Kürtçe yaparak bir ilke ve aynõ za-
manda önemli bir krize neden oldu.
DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk,
Türkçe başladõğõ grup toplantõsõnda,
Birleşmiş Milletler kararõyla bütün
dünyada 21 Şubat’õn “Dünya Anadil
Günü” olarak kutlandõğõnõ belirterek
kendilerinin de bugünü kutladõklarõnõ
bildirdi. Anadil yasağõnõn demokrasi
ile bağdaşmayacağõnõ kaydeden Türk,
ancak Türkiye’de Kürtçenin yok sa-
yõldõğõnõ ileri sürdü. Türkçenin “Tek
bir resmi belge ile ya da anayasal-
yasal düzenleme ile güvence altına
alındığını söylemenin olanaksız”
olduğunu kaydeden Türk, TRT 6’dan
yapõlan Kürtçe yayõnõn da yasal gü-
vencesi olmadõğõna işaret etti.
DTP’li milletvekilleri veya beledi-
ye başkanlarõnõn Kürtçe konuştukla-
rõ için cezalandõrõldõğõnõ, ancak Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’õn mitinglerde
Kürtçe konuşmayõ kendine bir hak ola-
rak gördüğünü kaydeden Türk, “Ya-
ni Kürtçe Kürtlere yasak ancak
AKP’ye ve devlete serbesttir” dedi.
Türkçenin resmi dil olmasõna itiraz
etmediklerini, ancak yerel yönetimler,
eğitim, basõn yayõn, yerel meclislerde
Kürtçenin serbest olmasõnõ isteyen
Türk, “Hem Dünya Anadil Günü ol-
ması, hem dillerin kardeşliğine
inançları, hem de anadil korkusu-
nun yapay bir korku olduğunu an-
latmak” için konuşmasõnõn bundan
sonraki bölümüne Kürtçe devam ede-
ceğini bildirdi.
Türk’ün bu sözlerinden sonra TRT
3 linki üzerinden yayõn yapan Meclis
TV yayõnõ kesti. Meclis TV spikeri,
“Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası
gereğince Meclis kürsüsünde ve
toplantılarda Türkçe dışında başka
dilde çalışma yapılamayacağı hük-
mü doğrultusunda yayını kesmek
zorunda kaldık, seyircilerimizden
özür diliyoruz” anonsu yaptõ. Ahmet
Türk, daha sonra konuşmasõna Kürt-
çe olarak yaklaşõk 10 dakika devam et-
ti. Ancak toplantõyõ izleyen muhabir-
ler Kürtçe bilmedikleri için Türk’ün
söylediklerinden de bir şey anlaya-
madõ. Grup yönetimi daha sonra
Türk’ün konuşmasõnõn Türkçeye çe-
virisini yaptõ.
‘Çarşaflıların da
gelmemesi lazım’
Türk, grup toplantõsõnõn ardõndan ga-
zetecilerin sorularõnõ yanõtlarken “Şim-
di birileri çıkacak parlamentoda
böyle bir şey olmaz diyecek. Eğer bu
ölçü alınırsa o zaman çarşaflıların
da gruplara gelmemesi lazım” dedi.
Türk “Başbakan, başbakan olarak
Kürtçe konuşuyor ben niye Kürtçe,
insanlarıma seslenmiyorum” diye
konuştu. Grup toplantõsõnda dillerin
güzelliğinden, kardeşliğinden söz et-
tiğini belirten Türk, bu dillerin yasal
engellerinin ortadan kaldõrõlmasõ ko-
nusunda Türkiye için bir fõrsat doğ-
duğunu, kendisinin de bu mesajõ ver-
mek için Kürtçe konuştuğunu ifade et-
ti. Türk, Meclis TV’nin yayõnõ kes-
mesini ise “Onu tahmin ediyor-
duk” şeklinde değerlendirdi. Erdo-
ğan’õn Diyarbakõr’da Kürtçe konuş-
masõyla ilgili bir soruya da Türk,
“Sayın Başbakan, başbakan ola-
rak Kürtçe konuşabiliyorsa ben ni-
ye Kürtçe insanlarıma seslenemi-
yorum. Biz bir mesaj verdik. 21 Şu-
bat Dünya Anadiller Günü nede-
niyle bir mesaj verdik. Tabii ki ça-
lışmalarımızı bundan sonra resmi
dille parlamentoda yapacağız” kar-
şõlõğõnõ verdi. Türk, konuşmasõnõn ar-
dõndan partili milletvekillerine “ko-
nuşmamaları” uyarõsõnda bulundu.
MECLİS’TE KÜRTÇE TARTIŞMASI
‘Erdoğan’ın
tavrı ayrılık
tohumları ekti’
Ahmet Türk’ün grup toplantõsõnda Kürtçe
konuşmasõ her siyasi partiden farklõ tepkilere
neden oldu. MHP’liler tarafõndan yapõlan
yorumlarda bu çõkõşa Erdoğan’õn tavrõnõn
neden olduğu belirtilirken, CHP ve
AKP’lilerce yapõlan değerlendirmelerde yasa
gereği TBMM’de Türkçe dõşõnda başka dilde
konuşulamayacağõna dikkat çekildi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - DTP Genel
Başkanõ Ahmet Türk’ün
TBMM’deki grup toplan-
tõsõnda konuşmasõnõn bir
bölümünü Kürtçe yapma-
sõ tartõşma yarattõ.
TBMM Başkanõ Kök-
sal Toptan, anayasa ve
Siyasi Partiler Yasasõ’na
göre resmi dilin Türkçe ol-
duğunu, bu tür toplantõ-
larda Türkçe konuşulabi-
leceğini söyledi. Kimseye
Kürtçe konuştuğu için bir
yaptõrõm uygulanmasõnõn
söz konusu olmadõğõnõ
kaydeden Toptan, Mec-
lis’te ilk kez Kürtçe ko-
nuşulmadõğõnõ, ancak bu-
rada sorunun anayasa ve
Siyasi Partiler Yasasõ’nõn
amir hükümlerine aykõrõ-
lõk olduğunu söyledi.
‘Yakıştıramadım’
Eski TBMM Başkanõ
Hüsamettin Cindoruk,
anayasa ve Siyasi Partiler
Yasasõ gereği TBMM ça-
lõşmalarõnda Türkçe dõ-
şõnda bir dil kullanõlama-
yacağõnõ vurgulayarak
“Eğer bu yol açılırsa
herkes her toplantıda
birçok dili konuşma
hakkına kavuşur. O za-
man ortak dilin anlaşıl-
ması mümkün hale gel-
mez. Ahmet Türk’e bu-
nu yakıştıramadım” de-
di. DTP’nin bu girişiminin
yerel seçimlere dönük pro-
paganda çabasõ olduğunu
kaydeden Cindoruk, Mec-
lis TV’nin yayõnõ kes-
mekle doğru bir işlem
yaptõğõnõ söyledi.
‘Seçim mesajı’
AKP Grup Başkanve-
kili Nihat Ergün, “Eğer
bundan sonra başka tür-
lü adımlar atacaklarsa,
parlamento çatısı altın-
da başka provokatif ha-
reketlerin içinde olduk-
ları anlaşılır ki, bunu
TBMM’deki parlamen-
terlerin hiçbir tanesi ka-
bul etmez” dedi. Ergün
Türk’ün tavrõnõ “Kısa gö-
rüşlülük, kısa vadede
dar bir seçmen kitlesine
seçim öncesi mesaj” ola-
rak nitelendirdi.
CHP Genel Saymanõ
Mustafa Özyürek, Mec-
lis TV’nin Ahmet Türk’ün
konuşmasõnõ kesmesini
“sansür” olarak nitelen-
dirdi. Özyürek, TRT 6’da
24 saat Kürtçe yayõn ya-
põlõrken Türk’ün konuş-
masõnõn kesilmesinin çif-
te standart olduğunu söy-
ledi. Anayasaya göre res-
mi dilin Türkçe olduğunu,
Türk’ün anayasal hükme
uymasõ gerektiğini belirten
Özyürek, “Kendileri ana-
yasaya bağlılık yemini
ettiklerine göre uymak
sorumluluğudur” dedi.
Özyürek, Türk’ün tavrõnõ
“seçime yönelik şov” ola-
rak değerlendirdi.
MHP Genel Sekreteri
Cihan Paçacı ise, Baş-
bakan Recep Tayyip
Erdoğan’õn toplumda
ayrõlõk tohumlarõ ekti-
ğini belirterek yarõn ana-
dilde eğitim hakkõnõn da
isteneceğini söyledi. Pa-
çacõ, şunlarõ kaydetti:
“Şayet Başbakan
Kürtçe kelimeler ve
cümleler kullanıyorsa,
mitinglerinde Kürtçe
pankartlar açılıyorsa,
devlet televizyonu Kürt-
çe yayın yapıyorsa, Ah-
met Türk de maalesef
Kürtçe konuşur. Eğer
dil birliğini bozarsanız,
farklılaştırırsanız, mil-
letin birliği ve bütünlü-
ğünü bozmuş olursunuz.
Türkiye’nin bugünlere
gelmesinde en büyük so-
rumluluk, AKP hükü-
metleri ve Sayın Başba-
kan Recep Tayyip Er-
doğan’dır.”
Yerel yönetimlerde partizanlõk yaptõklarõnõ itiraf eden Adalet Bakanõ’nõn açõklamalarõna tepkiler sürüyor
‘Şahin, derhal istifa etmeli’
‘Heyecan anõnda
ağzõmdan çõktõ’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin,
muhalefetin halka gözdağõ olarak ni-
telendirdiği, “Hükümetimizle zıtlaşan
yerel yönetimler her projelerini An-
kara’dan geçiremiyor” açõklama-
sõndan ‘çark’ etti.
Bakanlõk’a gelişinde gazetecilerin so-
rularõnõ yanõtlayan Şahin, “İrticalen
konuşuyoruz, bir metne dayalı ko-
nuşmuyoruz. Muhalefet belediyeleri
seçilerse onlara hizmet etmeyiz, anla-
mına gelen bir cümleyi kullanmadım.
O heyecan anında ağzımdan çıkan bir
iki kelime bu anlama gelecek yorum-
lara yol açıyorsa maksadımı aşar” de-
di. Şahin, Meclis’te de sert eleştirilere he-
def oldu. Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin
Çelik TBMM Genel Kurulu’nda gündem
dõşõ konuşmalara yanõt verirken Şa-
hin’in tepki çeken sözleriyle ilgili olarak,
“Ben olsam böyle söylemezdim. Sayın
Bakan’ın söylediğine katılmıyorum.
Ama şunu söylediyse; merkezi hükü-
metle yerel yönetimin işbirliği uyu-
mundan, ona bir şey diyemem” dedi.
İstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanõ Meh-
met Ali Şahin’in geçen günlerde yaptõğõ “Hü-
kümetle anlaşamayan belediyeler projelerini
de geçiremiyorlar” değerlendirmesi, çeşitli si-
yasi parti temsilcileri, yerel yöneticiler, sivil
toplum örgütleri ve hukukçularõn tepkisine neden
oldu ve “Bakan Şahin’in derhal istifa etmesi ge-
rektiği” vurgulandõ.
CHP Antalya Büyükşehir belediye başkan
adayõ Mustafa Akaydın açõklamanõn siyasi ah-
laka uygun olmadõğõnõ ve Türkiye’de demokra-
sinin kurumsallaşmadõğõnõn bir göstergesi oldu-
ğunu söyledi. Bakan Şahin’in sözlerini değer-
lendiren hukukçu, yerel yönetici ve sivil kuruluş
temsilcilerinin görüşleri özetle şöyle:
‘Maksadını aştı’
İstanbul Üniversitesi Ceza Hukuku öğretim üye-
si Prof. Dr. Ersan Şen: Adalet Bakanõ Şahin, ada-
let bakanlõğõ görevinden dolayõ bu cümlenin tam
tersini sarf ederek “hangi siyasi partiye bağlı
olursa olsun tüm belediyelere eşit mesafede ol-
duğunu” dile getirmeliydi. Kendisinin görevi iti-
barõyla ve anayasaya göre herkese eşit mesafede
durmasõ gerekir, bir adalet bakanõnõn belediyelerle
ilgisi olamaz. Şahin’in sözleri, maksadõnõ aşmõştõr.
Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak: Bakan Şahin’in açõk-
lamalarõ tamamõyla antidemokratik ve yerel yö-
netimlere karşõ merkezi yönetimin olumsuz tav-
rõnõ ortaya koyan bir söylem olarak karõşõmõza çõ-
kõyor. Bu cümleler İçişleri Bakanõ’nõn ağzõndan
çõkmõş olsaydõ bir nebze anlaşõlõr olurdu, ancak
Adalet Bakanõ’nõn üzerine vazife olmayan bir hu-
sus. Seçim yarõşmalarõnõ baskõ altõna alõcõ bir söy-
lem karşõsõnda Yüksek Seçim Kurulu uyuyor mu?
Eski Adalet Bakanõ Prof. Dr. Hikmet Sami
Türk: Bu sözler adeta iktidara oy verilmezse ye-
rel yönetimlerin merkezi hükümet desteğinden
yoksun kalacaklarõ anlamõna gelir ki bu talihsiz
bir açõklama. Oysa anayasanõn 10. maddesine gö-
re, devlet organlarõ ve idare makamlarõ bütün iş-
lemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
hareket etmek zorundadõrlar. Anayasanõn merkezi
idare ve yerel yönetimler ilişkisini düzenleyen 126
ve 127. maddelerinin de tamamen dõşõndadõr.
CHP İstanbul Büyükşehir belediye başkan ada-
yõ Kemal Kılıçdaroğlu: Bir Adalet Bakanõ kal-
kõp “Seçimi alırlarsa biz para göndermeyiz”
diyorsa bu bir utanç tablosudur. Sayõn Mehmet
Ali Şahin o koltuktan derhal ayrõlmalõdõr.
‘Tehlike çanları çalıyor’
DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi:
Türkiye’nin Adalet Bakanõ, adaletsizliği, hu-
kuksuzluğu öngören değerlendirmelerde bulu-
nuyorsa o ülkede tehlike çanlarõ çalõyor demektir.
Devletin araçlarõ seçim mitinginde seçim ara-
cõ olarak kullanõlõrsa hukuk devleti bir siyasi par-
tinin alt dizaynõ haline dönüştürülmüş demek-
tir. Türkiye elden gidiyor. Türkiye bir kuşatõl-
mõşlõk içindedir. Bu kuşatõlmõşlõğõ yõrtacak bir
çözümü üretmeye hep beraber ihtiyacõmõz var.
Anayasa ve yasalar yasaklıyor
Siyasi partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Türkçe dõşõnda başka
bir dille faaliyetlerine yasak getiren pek çok düzenleme bulunuyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün
grup konuşmasõnõ Kürtçe yapmasõ
tartõşma yaratõrken anayasanõn başlangõç
maddeleri ile Siyasi Partiler Yasasõ’nõn
(SPY) 78 ve 81. maddeleri, siyasi
partilerin Türkçe dõşõnda faaliyetlerine
kõsõtlama getiriyor.
Anayasanõn “Devletin bütünlüğü,
resmi dili, bayrağı, milli marşı ve
başkenti”ni düzenleyen 2. maddesinin
birinci fõkrasõ, “Türkiye devleti, ülkesi
ve milletiyle bölünmez bütündür. Dili
Türkçedir” hükmünü içeriyor.
Anayasanõn başlangõç ve ilk 3 maddesine
aykõrõ faaliyetler, siyasi partiler hakkõnda
“kapatma”yõ da kapsayan yaptõrõmlarla
cezalandõrõlõyor. SPY’nin “Demokratik
Devlet Düzeninin Korunması ile İlgili
Yasaklar” başlõğõ altõnda yer alan 78.
maddesinde siyasi partilerin
bulunamayacaklarõ faaliyetler arasõnda,
“Anayasanın başlangıç kısmı ve 2.
maddesinde belirlenen esaslar ile 3
maddesinde açıklanan Türk
Devleti’nin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğüne, diline,
bayrağına, milli marşına ve
başkentine dair hükümlerini
değiştiremeyeceği” de sayõlõyor. Aynõ
maddenin “a” fõkrasõnda da siyasi
partilerin “Türk Devleti’nin ve
Cumhuriyetin varlığını tehlikeye
düşürmek, temel hak ve hürriyetleri
yok etmek, dil, ırk, renk, din ve
mezhep ayrımı yaratmak veya sair
herhangi bir yoldan bu kavram ve
görüşlere dayanan bir devlet düzeni
kurmak amacını güdemezler veya bu
amaca yönelik faaliyette
bulunamazlar, başkalarını bu yolda
tahrik ve teşvik edemezler” hükmü yer
alõyor. SPY’nin 81. maddesinin “c”
fõkrasõ ise siyasi partilerin Türkçe
dõşõnda bir dilde faaliyette bulunmasõ ve
propaganda yapmasõnõ kesin olarak
yasaklõyor. SPY’nin 81. maddesinin “c”
fõkrasõnda yer alan düzenleme şöyle:
“Tüzük ve programlarının yazımı ve
yayımlanmasında, kongrelerinde, açık
veya kapalı salon toplantılarında,
mitinglerinde, propagandalarında
Türkçeden başka dil kullanamazlar;
Türkçeden başka dillerde yazılmış
pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve
görüntü bantları, broşür ve
beyannameler kullanamaz ve
dağıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin
başkaları tarafından da yapılmasına
kayıtsız kalamazlar.”
TBMM tarihinde ilk kez bir siyasi parti genel başkanõ grup toplantõsõnõ Kürtçe yaparak bir ilke ve
aynõ zamanda önemli bir krize neden oldu. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Türkçe başladõğõ grup
toplantõsõnda, Birleşmiş Milletler kararõyla bütün dünyada 21 Şubat’õn “Dünya Anadil Günü” olarak
kutlandõğõnõ belirterek kendilerinin de bugünü kutladõklarõnõ bildirdi. Kürtçenin Kürtlere yasak
Başbakan’a serbest olduğunu söyleyen Türk, konuşmasõnõn devamõnõ Kürtçe olarak yapacağõnõ
açõklayõnca Meclis TV yayõnõ kesti.
ADALET BAKANI ŞAHİN
Hep gündemde
İstanbul Haber Servisi - AKP’li olmayan yerel yö-
netimlerin merkezi hükümetten destek alamaya-
cağõ sözleriyle şantaj yapan Adalet Bakanõ Meh-
met Ali Şahin, ‘ihaleye fesat karıştırmak’,
‘tehdit ve adam yaralamaya azmettirmek’ ve
‘irtikap’ suçlarõndan tutuklu bulunan Tuzla ilçe-
sinin Akfõrat Belde Belediye Başkanõ Hilmi Yıl-
dız’a da vekâlet vererek arsa alõmõ için aracõ yap-
masõyla da gündeme gelmişti. Şahin, tutuklu bu-
lunan Hilmi Yõldõz için “çok başarılı belediye baş-
kanı” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Akfõrat Belde Belediyesi’nin eski imar müdü-
rü Hüseyin Çelik, görevi sõrasõnda yaklaşõk 300
milyon dolarlõk yolsuzluğa tanõk olduğu iddiasõyla
suç duyurusunda bulunarak, Yõldõz’õ İçişleri Ba-
kanlõğõ’na şikâyet etti. Düzenlenen operasyonlarda
Tuzla ilçesine bağlõ Akfõrat beldesinde “korku im-
paratorluğu” kurmakla suçlanan AKP’li Yõldõz
aralarõnda oğlu Enes Yıldız’õn da bulunduğu 26
kişi tutuklanmõştõ. Şahin’in “çok başarılı bir be-
lediye başkanı olarak” tanõdõğõnõ söylediği es-
ki Akfõrat Belediye Başkanõ Yõldõz’a bir arsa alõ-
mõyla ilgili vekâlet verdiğini doğrulamõştõ.
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk,
darbe günlerinde cezaevinde yattı-
ğı sırada annesileyle Kürtçe ko-
nuşmasının engellediğini belirterek, o sırada verdiği sözü şöyle anlattı: “O zaman kendi-
me şöyle bir söz verdim. ‘Bir gün resmi bir toplantıda anadilimle konuşacağım’ dedim.”
Türk bu sözlerden sonra konuşmasını Kürtçe olarak sürdürdü. (Fotoğraf: AA)
‘Kendime söz vermiştim’
TBMM Genel Ku-
rulu’nda da eleştirile-
re hedef olan Şahin
“Parti ayrımı yapma-
dım, bizim partiden
olursa memnun olu-
rum, anlamında kul-
landım” dedi.