18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2009 PAZARTESİ 4 HABERLER 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK İki Ayrı Dünya... Habertürk TV kanalında Erdoğan Aktaş’ın tar- tışma programında iki konuşmacı tartıştı. Konuşmacıların birisi, Haksöz dergisi yazarı Hamza Türkmen idi. Konuşmacıların birisi de Prof. Dr. Nurşen Mazı- cı idi. Marmara Üniversitesi öğretim üyesi. Hamza Türkmen, Türkiye Cumhuriyeti’ni ku- ruluşundan başlayarak eleştirdi. Batılı değerler- le kurulduğunu söyledi. Ulus olmanın, laikliğin Ba- tılı değerler olduğunu, bu değerlerin alınarak Türk toplumunun dini yaşam biçiminden uzak- laştırıldığını, dinin bir yaşam biçimi olmaktan çı- karılıp bir inanç sistemine getirildiğini söyledi. Ko- nuşmacı, böylece, Müslümanların inançlarına göre yaşayamadıklarını, bunun da zulüm olduğunu açıkladı. Prof. Nurşen Mazıcı ise Türkiye Cumhuriye- ti’nde kimsenin dini inançlarına karışılmadığını, is- teyen herkesin ibadetini istediği gibi yaptığını, an- cak toplumun din kurallarına göre değil, insanların tartışarak kabul ettiği dünya görüşlerine göre yö- netildiğini açıkladı. Bu arada Atatürk’e yönelik eleş- tirilere açık yanıtlar vererek konunun çeşitli yönle- rine de yetkinlikle karşılık verdi. Benim üzerinde durmak istediğim nokta bu tar- tışma değil. Ben, “iki ayrı dünya” üzerinde durmak istiyorum, çünkü, sanıldığından çok daha önemli. Hamza Türkmen’in dile getirdiği eleştiri ve is- temlerin çerçevesi “bütünüyle din emirleri tarafın- dan yönetilen bir toplumda yaşama” özlemidir. Sözü edilen toplum, şeriatla yönetilen İslam devletidir. Konuşmacı, bu konunun bir isteyip istememe ko- nusu olmadığını, inanmış her Müslümanın böyle ya- şama zorunluluğu olduğunu, bu konuda mücade- le etmesi gerektiğini açıkladı. Kanımca, kendi inan- cına böylesine bağlı bir kişinin bu isteği tutarlıdır ve açıklamaya da hakkı vardır. Prof. Nurşen Mazıcı bilinçli bir Atatürkçüdür. Ulus devleti, laikliği, bağımsızlığı savunmaktadır. Batı’da gelişmiş olan evrensel değerleri savunmaktadır. Bun- lar bağımsızlık, laiklik ve ulus devlet kavramlarıdır. Batı’da da rönesans ve aydınlanma ile ortaya çık- mıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluş felsefesini oluş- turmaktadır. Bunları kabul etmek Batılı olmak de- ğil, evrensel olmaktır. Türkiye bugün, böyle bir yol ayrımına gelmiştir. Ya Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Tür- kiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi olan “ba- ğımsızlık, laiklik, üniter ulus devlet” temelinde geli- şimini sürdürecektir ya da kuruluş felsefesi bütünüyle terk edilerek “din kurallarına bağlı, Sünni İslam esas- lı, etnik ayrımcılığa yer veren, büyük ölçüde ABD ve AB’ye bağımlı bir devlet” olacaktır. Ayrım bu ölçüde kesin ve radikal olmayabilir. Bir süre AKP tarafından yapıldığı gibi, sivri uçlar örtülü koruma altına alınıp gözden uzak tutularak ama ana hedeften hiç sapılmadan, Atatürk ve Cum- huriyet karşıtlığının çevresinden dolanarak iktidar olu- nabilir. Ama hiç kuşku duyulmasın ki, siyasal iktidar bu ellerde kalıp uzadıkça asıl hedefe daha cesaretle yaklaşılacak, niyetler daha açık ortaya konacaktır. Bugün bu çizgide sanılandan çok daha fazla yol alınmıştır ve alınmaktadır. Habertürk kanalındaki bu tartışma açık bir uyarı niteliğindedir. Türkiye, açıkça “iki ayrı dünya” arasında çalkan- tıya itilmiştir. Bu çalkantı açıktır ki, emperyalizmin yeni görü- nümlü eski bir oyunudur. Yeni görünüm “ılımlı İslam projesi”dir, “BOP”tur. Eski oyun ise Sevr Antlaşması’dır. Ama emperyalizmin pek hesaba katmadığı bir ge- lişme daha var. Avrupa İslamı da benzer doğrultuda genişlemekte, yaygınlaşmaktadır. Yıllarca önce İslami kesimden bir tanıdığım, “Biz Avrupa’yı dinle fethedeceğiz” demişti. Avrupa’da yapılan ve tartışmalara yol açan “pres- tij camileri” olgusu da bu bakış açısını yansıtıyor. Ancak, AKP örneği de gösteriyor ki, din kesimi ka- pitalizmle hiç sorun yaşamadan uyuşuyor. Gidiş görülmesine görülüyor da ne yapılması ge- rektiğine ilişkin ortak bir kararlılık görülmüyor. Acaba hâlâ zaman var mı? [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com TÜREY KÖSE / AHMET KURT KOCAELİ - CHP lideri Deniz Baykal, yolsuzluklarõn artõk “teşkilatlı, dernek- li” olmaya başladõğõnõ vurgularken, “De- niz Feneri bu iktidarın fotoğrafı. Bun- ların ihtiyacı dosya falan değil, bunla- rın eksiği siyasi irade yoksunluğu” de- di. Baykal, yurttaşlara “Sizi belediye başkanlığı kesmeyecek. Daha, daha, di- yeceksiniz, yerel yönetimlerin değişmesi yetmez, Türkiye yönetimi değişsin, di- yeceksiniz. Bence de öyle” mesajõ verdi. CHP lideri Baykal, dün özel bir uçak- la Ankara’dan Kocaeli’ne gitti. Uçakta ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Baykal, İstanbul Belediye Başkanõ Kadir Top- baş’õn “Duyumlarım var. Sevigen’den sonra Baykal’la ilgili de bir şeyler ge- lebilir” sözleriyle ilgili olarak “Ciddiye almıyorum, boş konuşuyor” dedi. Soh- bet sõrasõnda bu tür gezilerde sürekli Baykal’õn yanõnda olan Mehmet Sevi- gen’in yokluğu da gündeme geldi. Bay- kal, gazetecilerin “İstifasından sonra konuştunuz mu?” sorusuna “Evet ko- nuştum, dün (önceki gün) aradı. Yüreği bizle atıyor” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “Sı- vas’tan öteye gidemez” sözlerine tepki gösteren Baykal, “Başbakan’a yakışmayan bir üslup. Başbakan Doğu-Batı ayrımıyla Tür- kiye’ye bakıyorsa bu vahim bir durumdur. Bu tip ayrımların hiçbir anlamı yoktur. Her par- ti nerede çalışma yapacağına kendisi karar ve- rir. ‘Yurdun belli yerleri ayrõ konumda’ mı de- mek istiyor” açõklamasõnõ yaptõ. Baykal, “Baş- bakan bizim ne yapacağımıza karışamaz. Ama onun ne yapacağına ben karışırım. Ana muhalefet lideriyle televizyonda karşı karşıya gelmekten kaçınıyor” dedi. Erdo- ğan’a “düello” çağrõsõnõ yineleyen Baykal, “2002’de bir kere karşı karşıya geldik, o gün- den beri gelmiyor. Türkiye’de eklemlenmiş gazeteciler dışında tarafsız gazetecilerle ba- sın toplantısı yaptığını gördünüz mü? Benimle karşı karşıya gelmeyi, böyle bir buluşmayı gö- ze alamıyor” diye konuştu. Türkiye’nin de- mokrasiden, hukuk devletinden giderek uzak- laştõğõnõ kaydeden Baykal, “Medya çökertili- yor, yapısı değiştiriliyor, satın alınıyor. Tür- kiye’de 7 yıl öncesine göre daha özgür bir medyaya sahip miyiz? Yolsuzluk artmış, medya, yargı baskı altında. İşte buzdolabı da- ğıtılıyor. Demokrasi dejenere oluyor” açõk- lamasõnõ yaptõ. YOLSUZLUK TEŞKİLATLI OLMAYA BAŞLADI Baykal, Kocaeli’nde Perşembe Pazarõ Mey- danõ’nda yağõş ve soğuk havaya karşõn binler- ce yurttaşa seslendi. Baykal, kürsüye çõkarken yurttaşlarõn üzerine konfeti atõldõ. “Baş- bakan Baykal” sloganlarõ atan yurttaşlar, “Ampul patladı” pankartlarõ açtõ. Bay- kal’õn omzuna Kocaelispor ve Antalyas- por atkõlarõ asõldõ. Baykal, yurttaşlara “Sizin coşkunuzdan anlıyorum ki, sizi belediye başkanlığı kesmeyecek, daha, daha, diyeceksiniz. Sadece kentlerde de- ğil, Türkiye’de yönetim değişsin diye- ceksiniz. Yani siz buraya Kocaeli için geldiniz elbette ama Türkiye için de mi geldiniz? Bence de öyle” diye seslendi. Sanayi kenti İzmit’te son bir yõlda 30 bin kişinin işsiz kaldõğõnõ hatõrlatan Baykal, “Millet sıkıntı içinde, bunların çocuk- ları nasıl?” derken, sözlerini “Atatürk’ün bir yolsuzluğu var mı, İnönü’nün, Fev- zi Çakmak’ın bir yolsuzluğu var mı? Hepsi şerefleriyle yaşadı” diye sürdür- dü. Baykal, “yolsuzlukların artık kişisel olmaktan çıktığını, teşkilatlı olmaya başladığını, artık akılla, fikirle, mev- zuatla, dernekle yapıldığını” vurguladõ. DOSYA DEĞİL, SİYASİ İRADE EKSİK Elindeki Deniz Feneri e.V. dosyasõ- nõ yurttaşlara gösteren CHP lideri, şun- larõ söyledi: “Almanya’da dernek kuruyorlar. Dolaşıyor camileri fitreyi, zekâtı topluyor. Sonra kurye, para- yı Türkiye’ye taşıyor. Türkiye’de o paralar şirket oluyor, arsa oluyor, tel- evizyon kanalı oluyor. O televizyon kanalı AKP’ye hizmet ediyor. Alman mahkemesi ‘Kuryelik yapan adam si- zin RTÜK’ünüzün başõndadõr’ diyor. Başbakan’ın arkadaşı. Yolsuzluk ya- panlar Türk vatandaşı. Toplanan paraları şirkete, televizyona dönüş- türenler bizim vatandaşımız. Nerede Türkiye’de dava, nerede soruştur- ma? Dosyayı kaplumbağanın sırtına koy- saydınız gelirdi. Senin hâkimin, savcın, hu- kukun yok mu? Koca Türkiye Cumhuri- yeti dosyayı getiremedi, CHP getirdi. Al sa- na dosya... Ama bunların ihtiyacı dosya fa- lan değil, bunların eksiği siyasi iradeden yoksunluk. Bu işi takip etme anlayışından yoksun olmaları. İnşallah bu Deniz Fene- ri’nin arkasındaki ilişkilerin sırrını CHP iktidarında biz çözeceğiz. Deniz Feneri, bu iktidarın fotoğrafı, röntgeni, MR’ı.” CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal ‘Başbakan Erdoğan benimle karşõ karşõya gelmeyi göze alamõyor’ dedi ‘2002’den beri kaçıyor’ Konak’ta ‘B planõ’ hazõrlanõyor HAKAN DİRİK İZMİR - CHP İzmir’de “aday şoku” yaşanõyor. Konak Belediyesi başkan adayõ Kemal Karataş’õn adaylõğõnõn seçim kurulu tarafõndan düşürülmesi, partide sularõ bulandõrdõ. Karataş, üst kurullarda iti- raza hazõrlanõrken parti yönetimi de “B planı” için çalõşma yürütüyor. Kemal Karataş, CHP’nin İzmir’in ilçele- rindeki belediye başkan adaylarõnõn açõklandõğõ güne kadar il başkanõ ola- rak görev yapõyordu. Hat- ta görevini Rıfat Nal- bantoğlu’na 9 Şubat 2009’da gerçekleştirilen törenle devretmişti. Oysa Siyasi Partiler Yasasõ’nõn 40. maddesi ve Yüksek Seçim Kurulu’nun 2008 yõlõ 276 sayõlõ kararõ ge- reği seçimlerde aday ola- cak siyasi parti yönetici- lerinin 1 Aralõk 2008’e kadar istifa etmiş olmalarõ gerekiyor. Karataş’õn durumu, parti kulislerinde “Ero- gan vakası” olarak ad- landõrõlõyordu. 1963 se- çimlerinde, İstanbul Be- lediye Başkanlõğõ yarõ- şõnõ Adalet Partisi’nden Nuri Erogan kazanmõş- tõ. Ancak CHP’lilerin, Erogan’õn yasal süre için- de kamu hizmetinden is- tifa etmediği itirazõ üze- rine Erogan’õn başkanlõ- ğõ düşürülmüş ve yerine seçimi ikinci sõrada biti- ren CHP’nin adayõ Ha- şim İşcan belediye baş- kanõ olarak ilan edilmiş- ti. Erogan’õn başõna gelen durumun, seçilse bile Ka- rataş’õn başõna gelebile- ceği, hatta adaylõklar ke- sinleştikten sonra AKP’nin yapacağõ bir itirazla CHP’nin Ko- nak’ta adaysõz kalabile- ceği de ileri sürülüyordu. Bir grup CHP’linin iti- razõ üzerine Konak İlçe Seçim Kurulu, oybirli- ğiyle aldõğõ kararla Ka- rataş’õn adaylõğõnõ dü- şürdü. Karara, bugün il seçim kurulunda itiraz edilecek. İtiraz, en geç iki gün içinde karara bağla- nacak. İlçenin verdiği ka- rara ilin de uymasõ duru- munda CHP’nin, 28 Şu- bat mesai saati bitimine kadar yeni adayõnõ bil- dirmesi gerekiyor. Ancak yeni bildirilen adayda da hukuki bir sorun yaşan- masõ durumunda CHP’nin Konak’ta “adaysız kalma” olasõ- lõğõna karşõ partililer ha- zõrlõklarõnõ titiz bir şe- kilde yürütüyor. Bu du- rum, mevcut Konak Be- lediye Başkanõ Muzaffer Tunçağ’õn şansõnõ yük- seltiyor. Öte yandan Murat Karayalçın’õn Ankara adaylõğõyla birlikte ya- põlan “paket anlaşma” gereği SHP’li Osman Özgüven’in CHP adayõ olarak gösterildiği Diki- li’de de tartõşmalar sürü- yor. Özgüven’e karşõ ol- duklarõ bilinen bir grup CHP’li belediye meclisi listesine itiraz ederek adaylõklarõnõn düşürül- mesini istedi. CHP’Lİ KARATAŞ’IN ADAYLIĞI CHP lideri Baykal Kocaeli’nde Perşembe Pazarõ Meydanõ’nda yağõş ve soğuk havaya karşõn binlerce yurttaşa seslendi. Başbakan sloganlarõyla karşõlanan Baykal yurttaşlara “Sizi belediye başkanlõğõ kesmeyecek. Türkiye yönetimi değişsin diyeceksiniz. Bence de öyle” mesajõnõ verdi. Kocaeli’nde “Ampul patladı” pankartları açan yurttaşlar CHP liderini “Başbakan Baykal” sloganlarıyla karşıladı. Kocaelis- por ve Antalyaspor atkılarıyla kürsüye çıkan Baykal, Deniz Fe- neri dosyasını göstererek “Bunların ihtiyacı dosya değil, eksikleri siyasi irade yoksunluğu” dedi. Meydanı dolduran yurttaşla- ra “Dünyanın neresinde kendisi için 5 defa af çıkarmış bir ma- liye bakanı vardır?” diye soran Baykal, “Ama Gazanfer Öz- can’ın, 50 milyar borcu 500 milyara çıktı, ödenemez hale gel- di, öldü gitti. Türkiye, Gazanfer Özcan’a sahip çıkabilmeli, bu sahtekârlara teslim olmamalıdır” dedi. (Fotoğraflar: AA) ‘Sahtekârlara teslim olmayın’ ‘Sorunlar suç oranını patlattı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Ba- kanlõğõ Müsteşar Yardõmcõsõ İbrahim Okur, ağõr toplumsal sorunlarõn, başta ekonomik suç- lar olmak üzere tüm suçlarda ciddi bir artõşa neden olduğunu belirterek “Ceza ve tutukev- lerimiz 106 bin tutuklu ve hükümlü ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek doluluk oranına ulaşmış, suça karışan kişi sayısında adeta bir patlama yaşanmıştır” dedi. Hayat Boyu Eğitim ve Kişisel Gelişim Der- neği’nce başlatõlan “Aile Eğitimi Seferberli- ği Projesi”, Gürçağ Koleji Konferans Salo- nu’nda tanõtõldõ. Ortaya çõkan ağõr toplumsal sorunlarõn, başta ekonomik suçlar olmak üze- re tüm suçlarda ciddi bir artõşa neden olduğu- na işaret eden Okur, “Ceza ve tutukevleri- miz 106 bin tutuklu ve hükümlü ile Cum- huriyet tarihinin en yüksek doluluk oranı- na ulaşmış, suça karışan kişi sayısında adeta bir patlama yaşanmıştır” diye konuş- tu. Tutuklu ve hükümlülerin 2 bin 885’inin çocuklardan oluştuğunu anlatan Okur, suçla- rõn yaklaşõk yarõsõnõn 25 yaş altõndaki çocuk ve gençler tarafõndan işlendiğini kaydetti. Nüfusun yarõsõnõ oluşturan çocuk ve gençleri şiddetten korumak için yasalarõn ve polisiye tedbirlerin yeterli olmadõğõna dikkati çeken Okur, bu konuda herkesin üzerine düşen gö- revlerin belirlenmesi gerektiğini dile getirdi. MÜSTEŞAR YARDIMCISI OKUR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle