23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada “Biz eşeğimizi sağlam kazığa bağladık. Ekonomi- miz sapasağlam. IMF ile görüşüyoruz. Koşullarımızı kabul ederlerse, çıkarımıza olursa anlaşırız. Olmazsa IMF’ye olan 8 milyar dolarlık borcumuzu öder, yolu- muza devam ederiz.” Aynı saatlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ara- lık 2008’deki sanayi üretiminin bir yıl önceki yılın ay- nı dilimiyle karşılaştırmalı rakamlarını açıklıyordu. İlk duyuru: “Üretim yüzde 11.9 azaldı.” Herkes en az yüzde 15’lik azalma bekliyordu. O ne- denle rakam, “Ehh buna da şükür, hamdolsun” de- nebilecek bir oran olarak kabul edilebilirdi. Ancak lis- tede bir gariplik vardı. Krizden en çok etkilenen sek- törlerin başında gelen tekstilin yüzde 40 büyümüş ol- ması olanaksızdı. Kontrol edildi. Sonuç: Yüzde 40 büyümemiş, yüzde 23 küçülmüş. Yeni açıklama: Aralık ayında sanayi üretimi yüzde 11.9 değil, 17.6 düşmüştür! TÜİK gaf, hata ve benzeri gerekçelerle açıklana- mayacak bu tutumunu adeta geleneksel hale getir- di. TÜİK 2007’de tam 11 kez, 2006’da da tam 14 kez “düzeltme” yaptı! Gün oldu, aynı rakamın üç kez ye- nilendiğini gördük. Örneğin 2007’nin ilk çeyreğinde tarımın yüzde 1.1 büyüdüğü açıklandı. Daha ağaç- ta yaprak kıpırdamadan düzeltildi: “Sevinerek özür di- leriz, yüzde 1.1 değil yüzde 4.4 büyümüşüz.” Bu da biraz abartılı bulunmuş olmalı ki yeniden dü- zeltme yapıldı: “Üzülerek özür dileriz, gerçek büyüme yüzde 2.9.” Bizce TÜİK bundan böyle ikide bir düzeltme ya- pacağına, önceden hükümete gitsin, sorsun: - Efendim büyüme rakamlarınızı nasıl alırsınız? “Gerçek ne görünüyor?” - Yüzde 15 küçülme var... “İki haneli olumsuz rakam olmaz...” - Ne yapalım? “Tek haneye indirin...” - O zaman 15’in başındaki 1’i atalım, yüzde 5 açık- layalım... “Yok bu sırıtır, yüzde 9.8 yapalım. Psikolojik sınırın altında kalalım...” - Tamam efendim, biz bilgisayarı ona göre prog- ramlayalım. Bu sonuçları versin. Farkındayız, biraz abarttık ama, sanırım TÜİK ka- dar değil! Gerçeklere dönersek... Türkiye, iki krizi birden yaşıyor: 1- 2005 sonundan bu yana adım adım yükselen iç sorunlara dayalı kriz. 2- 2008’in ilkbaharından bu yana dünyanın dört bir tarafını haber vere vere saran küresel kriz. İçerideki daralmayı ihracat bir ölçüde örtüyordu. Kü- resel kriz, Türkiye’nin üretim üssü olarak kullanıldı- ğı sektörleri de vuracak, dış istem azaldı ve sanayi üretimi gizlenemeyecek ölçüde düştü. Sanayide kapasite kullanımı yüzde 60’lara kadar geriledi. Herkesin belleğinden hâlâ silemediği, AKP’nin de kullana kullana bitiremediği 2001 krizinde bile bu ka- dar gerileme olmamıştı. 2001’le bugünkü kriz arasında temelde şu fark var: 2001 kamunun kriziydi, bugün ağırlıklı olarak özel sektörün krizi yaşanıyor! Gidişe hükümetin kayıtsız kalma eğiliminde olması karşısında kulislerde yaygın olarak şu konuşuluyor: AKP, krizde çöken çöksün, bizden olanları ayrıca kurtarır, ekonomideki ağırlığımızı arttırırız, diyor! Bu tür iddialar dedikodu bile olsa gerçek olması ka- dar tehlikelidir. Bütün bunlar bir yana, rakamlarla hükümetin söy- lemlerini yan yana getirdiğimizde ortaya şu çıkıyor: Sapasağlam çöküyoruz! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Fakat rejim konusunda eleştirilince AKP’nin laik, de- mokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu sık sık yi- nelemekten geri durmuyor. CHP’ye gelince laikliğin korunması ve savunulma- sı görevini üstlendiğini her fırsatta anımsatan açıkla- malar yapıyor. Lâkin düne kadar uzak durduğu kimi gerici simge- lere (çarşafa, Kuran kurslarına) sarılmayı toplumsal bir görev sayıyor. Toplum birbirine zıt iki partinin uzlaşması sonucu; bir bölümü çarşaflı, türbanlı, kapanmış kadınlarla, di- ğer bölümüyle sarığa, fese hasret erkeklerle bir Arap ülkesi manzarası veriyor. Bir yanıyla Doğulu, bir yanıyla Batılı çağdaş bir ül- ke! Somut kimi açıklamalar partiler arası yardımlaşmanın, birbirini desteklemenin kanıtı. Baykal, çarşaf açılımını eleştiren RTE’ye fena yük- lendi. RTE de yıllardır kendisini eleştiren, birden aynı yollara düşen muhalif liderine haksızlık ettiğini anla- dı. Son bir iki gündür söylemlerinden bal damlıyor. CHP’ye son açılımları için tam destek veriyor, aman bu yolda devam et dercesine övgüler sıralıyor. Salı günü grup toplantısında CHP’nin çarşaflı - Ku- ran kurslu “açılımlarına” değinirken: “… Biz CHP’nin bu açılımlarından büyük bir mem- nuniyet duyuyoruz… Seçimden seçime olsa da bu mil- letin değerlerini, kültürünü, yaşama biçimini görmeleri bizi mutlu eder…” dedi. RTE’nin CHP’yi (Baykal’ı) övmesinde bir neden ol- sa gerek. Türban konusunda her zaman “Kamuoyunda mu- tabakat var ama parlamentoda yok” derdi. Şimdi CHP muhalefetinin sadece türban konusunda değil, çarşaf ve gericiliği simgeleyen diğer konularda da artık direncinin kırıldığını.. ve böylece ılımlı İslam yo- lunda yeni adımlar atma olanağı yakaladığını düşü- nüyor. Açtığı yolda CHP’nin de yürüdüğünü gördüğü için elbette mutlu! Ne çare RTE; yerel seçimlerde açılımların CHP’ye artı oy sağlamayacağını, tersine CHP’nin çarşaf, tür- ban, Kuran kurslarını sahiplenmesinin gerçek sahibi AKP’ye yarayacağını hesapladı. Çıtayı yüzde 47’nin üstüne çıkardı. CHP’nin hakkını CHP’ye verelim. Atatürkçü düşünce ekseninde siyaset yaptığını sürekli yineleyen CHP de kimi yeni açılımlarla RTE desteğine karşılık veriyor. Resimli haber, “Çarşaf, her mahalleye bir Kuran kur- su açılımlarının ardından bir de ‘tarihi’ adım atıldı. (Tek- ke, zaviye ve türbeleri kapatan parti) CHP’nin Sul- tanbeyli belediye başkan adayı Osman Nuri Bedir, Ka- dirilerin İstanbul’daki kanaat liderlerinden (bir söylen- tiye göre 30 bin taraftarı olan) Abdülhafız Aydın’a, ‘Hakk’a ve halka hizmete hazır mısınız?’ afişleri ve Bay- kal’ın posterleri altında parti rozeti taktı” diyor. Yadırgamamak gerek. Çıkmış AKP ile aynı yola, tu- tabilene aşk olsun CHP’yi! Nitekim bir süre önce İstanbul adayı Kılıçdar- oğ- lu bir tarikatın kapısını çalıp “Neden bize oy vermi- yorsunuz” diye soracağını söyleyince Baykal; bu ha- reketi çoook olumlu karşılamadı mı? Kılıçdaroğlu’nun da maşallahı var; yolsuzlukların ya- nı sıra örneğin seçilirse belediyede çarşaflının, tür- banlının çalışmasına izin vereceğini söylüyor. “Baba” iktidarla “ana” muhalefet: Elbirliğiyle İslama koşar adım! Hürriyet müjdeledi; son günlerde Fatih’i, Osman- lı’yı, Yavuz Selim’i dilinden düşürmeyen RTE’ye Gazze’de Yeni Osmanlı sıfatı verilmiş. Aynı gün Mar- maray ile Avrupa-Asya hızlı tren projelerinin Sultan Ab- dülhamid Han’ın düşü olduğunu söyledi RTE. Üniversiteli gençler ise aynı gün Sultan Abdülha- mid’in doğum günü mü ölüm günü mü her ne halt ise kutlamak için bir araya geliyor ve “Hilâfeti geri ver Ya- rabbi” diye dua ediyorlar. Brüksel’de AB konusunda hükümete tam destek ve- ren Baykal, RTE’nin AB ile ilgili bakanın övgülerini ka- bul ederken “AKP toplumun dokusunu değiştirmeye çalışıyor” dedi. Adıyla sanıyla biliniyor ama, yine de soralım: Peki ama RTE’nin tezgâhladığı doku değişikliğine kim yardımcı oluyor? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 12 ŞUBAT 2009 PERŞEMBECUMHURİYET 16 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 13 Edirne Y 15 Kocaeli Y 16 Çanakkale Y 13 İzmir Y 17 Manisa Y 16 Aydın Y 15 Denizli Y 13 Zonguldak Y 17 Sinop Y 16 Samsun PB 21 Trabzon PB 21 Giresun PB 20 Ankara Y 13 Eskişehir Y 9 Konya B 12 Sıvas B 10 Antalya Y 17 Adana Y 18 Mersin Y 19 Diyarbakır Y 13 Şanlıurfa Y 14 Mardin B 11 Siirt B 13 Hakkâri B 1 Van B 4 Kars B 0 Oslo B -10 Helsinki K -1 Stockholm K 0 Londra B 4 Amsterdam K 6 Brüksel K 3 Paris K 4 Bonn K 2 Münih K 0 Berlin K 1 Budapeşte K 0 Madrid B 14 Viyana K 1 Belgrad K 4 Soyfa K 4 Roma Y 11 Atina Y 14 Zürih K 2 Moskova K -1 Aşkabat Y 12 Astana B -10 Taşkent Y 15 Bakû Y 7 Bişkek B 10 Tiflis B 15 Kahire B 21 Şam PB 19 Ülke geneli parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Güneydoğu Anadolu’nun batısı Ço- rum, Amasya ve Diyar- bakır çevreleri yağışlı ge- çecek. Yağışlar Marma- ra, Ege ve Batı Akde- niz’de yağmur ve sağa- nak, Ege ve Akdeniz kı- yılarında gök gürültülü yağmur şeklinde olacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP’li Atilla Kart, “Gümrük Teftiş Kurulu Başka- nı Sezai Uçarmak’ın imzasının bulunduğu ile- ri sürülen bir genelgeyle ABD’den Irak’a, Irak’tan ABD’ye taşınacak silahların transit olarak arama yapılmadan Türkiye’den ge- çirilmesinin sağlandığına” dikkat çekerken “Meclis’in 1 Mart’taki iradesi yok sayılmış, saygınlığı ihlal edilmiştir” dedi. Kart, parlamentoda düzenlediği basõn top- lantõsõnda 2003’te Gümrükler Genel Müdürlü- ğü’ne vekalet eden Uçarmak’õn asaleten atan- masõna dair kararnamelerin 3 kez dönemin Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’den dön- düğünü dikkat çekti. Kart, “Uçarmak’ın İlim Yayma Cemiyeti, Fatih Medresesi bağlantı- ları ve İsmailağa cemaatiyle yakın ilişki için- de olduğuna dair bilgilerin olduğunu” da vur- guladõ. Kart, “İddialardan biri de; Gümrük- ler Genel Müdür Vekili olduğu dönemde, Gebze Gümrüğü’nde vuku bulan 2 trilyon- luk akaryakıt yolsuzluğunda Gümrük Müs- teşar Yardımcısı H. Hüsnü Güler ve ilgili şir- ket yetkilileriyle yaptıkları toplantı esnasın- daki telefon görüşmelerinde rüşvet pazarlı- ğı yaptıklarına ilişkin kayıtlardır. Bu süreçte Uçarmak’ın yazısıyla teminat niteliğindeki 756 milyarın şirkete iade edildiği ifade edil- mektedir. Güler’in ise AKP’li Dengir Mir Meh- met Fõrat ile hısımlık ilişkisinin olduğunu da ifade ediyoruz” dedi. ‘Silahlar transit geçti’ Uçarmak’õn 16 Haziran 2003 tarihli genelgede de imzasõnõn bulunduğunun ileri sürüldüğünü kaydeden Kart, “Bu genelgeyle; NATO bün- yesindeki ülkeler için kullanılan Form Bel- genin, Gümrük Beyanı yerine kullanılması- na dair değişiklik düzenlemesi yapılmıştır. Bu genelgeye istinaden, Amerika’dan Irak’a ya da Irak’tan Amerika’ya taşınacak ve Tür- kiye’den geçirilecek ihtiyaç fazlası silahla- rın arama yapılmadan Türkiye’den tran- sit olarak geçmesi sağlanmıştır. Böylece TBMM’nin 1 Mart’taki iradesi yok sayıl- mıştır” diye konuştu. Kart, “Transit geçişe imkân sağlayan ge- nelgede bürokrat ve hükümet adına kimlerin imzası vardır? Uçarmak ve Güler, Erdo- ğan’ın belediye başkanlığı döneminde ‘Beyaz Masa’da fiilen ve gayri resmi olarak çalış- mışlar mıdır” sorularõna yanõt istedi. LEYLA TAVŞANOĞLU WASHINGTON - Obama Yöneti- mi’yle birlikte ABD’nin uluslararasõ alanda kullandõğõ politikalarõn temelde değişmeyeceği, ancak kullanõlan araç- larda farklõlõklar olabileceği anlaşõlõyor. Burada konuştuğum yönetime yakõn Ortadoğu uzmanlarõ yõllardõr ikili ilişki- lerin inişli çõkõşlõ olduğunu, özellikle 1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçme- mesi ve üç yõl önce Hamas örgütünün lideri Halid Meşal’õn AKP yönetimi tarafõndan Türkiye’ye davet edilmesi- nin Washington’da ciddi tepkiler do- ğurduğunu söylüyorlar. Türkiye’nin her zaman güvenilir bir müttefik olduğuna dikkat çeken bu uzmanlar açõk bir bi- çimde ifade etmeseler de bugün Ankara hükümetiyle ilgili soru işaretleri taşõ- dõklarõ imasõnda bulunuyorlar. 1980’li yõllardan bu yana Türk-ABD ilişkilerini gözlemleyen, 2002 seçimle- rinden önce AKP’yi “Türkiye’ye tam anlamıyla demokrasiyi getirecek si- yasi parti” ve “1950’lerdeki DP’nin devamı” olarak niteleyen bir uzmanõn görüşleri de şöyle: “Milli Görüş siya- setini terk ettik dediler. Ancak özel- likle 2008 seçimlerinden sonra siya- sette yetiştikleri çizgilerinden ayrıl- madıklarını gördük. İslami refleksle- ri her zaman ağır basıyor.” Hamas’a destek niye? Bana aktarõlan en çarpõcõ görüşlerden birisi de şu: “Türkiye ne yapmak isti- yor? Erdoğan’ın Davos’ta İsrail Cum- hurbaşkanı Peres’e yaptığı çıkış en hafif deyimiyle talihsizdi. Bütün dün- yanın terörist olarak tanıdığı Ha- mas’ı desteklerken Filistin-İsrail ara- buluculuğu yapmak istiyor. Türkiye PKK terör örgütüyle savaşıyor. Ha- mas’ı desteklemek niye?” Kimi Yahudi örgütlerinin liderleri de benzer görüşlere sahip. Amerikan Ya- hudi Komitesi’nin (AJC) ABD Hükü- meti ve Uluslararasõ İlişkiler Koordina- törü Jason Issacson sözcükleri özenle seçerken belli ki tepkili: “Başbakanı- nızın tepkisi, Türkiye’de ciddi boyut- lara varan gösteriler kaygı verici. Bütün bunlar Türkiye’nin dünyada- ki algılanış biçimine ciddi zararlar vermektedir. Bu aynı zamanda Tür- kiye’nin çok kültürlü, çok etnisiteli kimliğine de zarar vermektedir.” ‘Ağır zarar verdi’ AJC’nin uzun yõllar koordinatörlüğü- nü yapan, birkaç ay önce de bu görevini bõrakõp kendi şirketini kuran ABD Dõş- işleri Bakanlõğõ’nõn eski mensuplarõn- dan Barry Jacobs’un da sözleri ilginç. Jacobs da bir dönem AKP’nin Türkiye için yararlõ olacağõnõ düşünenlerden. O da bu fikirlerinden vazgeçmiş görünü- yor. Diyor ki: “Amerikalı bir gözlem- ciyim. İsrail için Türkiye’yle ilişkiler önemlidir. Ama Davos’ta olanlar, sa- dece Davos’taki değil, Türk Hükü- meti’nden yapılan bir dizi açıklama Ankara ve Kudüs arasındaki ikili ilişkilere ağır hasar vermiştir.” “Bu ağır hasar kesinlikle tamir edi- lemez. Ama kısmen düzeltilebilir.” ‘AKP, ülkeye zarar veriyor’ 1. KOŞU: F: Mirşanhan (1), P: Gökçeada (7), PP: Al- bey (2), S: Aşar (3). 2. KOŞU: F: Bakhaber (3), P: Çen- gok Gülü (5), PP: Çamka (4), S: Nefise (8). 3. KOŞU: F: Soylu Melek (8), P: Selvinaz (7), PP: Canik (3), S: Alagül (2). 4. KOŞU: F: Maria Ceny (1), P: Gelvere (9), PP: Love And Glory (4), S: Ben Ben (11). 5. KOŞU: F: Miramis (1), P: Deniz Kurdu (2), PP: Last Story (7), S: Dew Drop 6. KOŞU: F: Sarõ Lira (5), P: Orpheo (1), PP: Beran (2), S: Mummys Love (4). 7. KOŞU: F: Lady Çuard (7), P: Angelo (1), PP: Tao- jan Princess (2), S: Mezamer (6). 8. KO- ŞU: F: Aymu (3), P: Gülüm Fedai (12), PP: Haberinolsun (7), S: Yaz Güneşi (2). Televizyon ilk çıktığında radyoyu ve gazeteyi yok edeceği öne sürülmüştü. Ama ne radyo yok oldu, ne gazete! Şimdi internet çıktı. İnternet gazeteciliğinin klasik basılı gazeteyi yok edeceği konuşuluyor. Aslında ben de pek bilmiyo- rum… Belki ilerde kâğıda basılı gazete ve dergiler gerçekten de ortadan kalkabilir… Belki de kalkmayabilir… Ama bu konuda kesin bir yargıya varabilmek için önümüzde daha zaman olduğunu düşünüyorum… İnternet gazeteciliği ile klasik basılı gazeteler hakkında yazı yazanlar genellikle bu iki ürün arasındaki ilişkiyi bir rekabet ilişkisi olarak ele alır… Oysa bugünkü uygulamalara bakarsak bu ilişkinin medya kuru- luşları tarafından bir rekabet ilişkisi bağlamında değil, bir ortaklık ve dayanışma çerçevesi içinde ele alındığını derhal görürüz. Türkiye’de de, dünyada da genellikle her büyük gazetenin bir internet sitesi vardır. Aslında internet gazeteciliğinin de, basılı klasik gazetelerin de yazgılarını tüketici davranışları belirleyecek. Tüketici davranışları açısından i- ki genel grup dikkati çekmekte: Birinci grup, klasik basılı gazete okuyanlar… Bunların genellikle internette dolaşmadığı varsayılır. İkinci grup, gazeteleri internet- ten takip edenler… Bunların da gazete almadığı düşünülür… Türkiye’de ve dünyada bu konu- da düşünen, yazı yazanlar genel- likle bu iki farklı ve birbirinden soyut olarak ele alınan gruplara göre çözümleme yapar ve gele- cekte ne olacağını da bu grupların nasıl değişeceği hakkındaki varsayımlarına dayarlar. Bu konudaki genel varsayım şudur: Zamanla internet kullanımı daha da yaygınlaşacak, bu da klasik gazete okurlarını eritecek ve piyasayı sadece internet kul- lananların talepleri belirleyecek… Böylece basılı klasik gazeteler yok olacak… Yukardaki gruplama ve çözüm- leme esas itibarıyla sağlam bir dikotomiye dayalıdır. Ama bu dikotomik grup soyut- lamasında eksik bir nokta var: Üçüncü grup gazete okurları. Bu grup benim gibi, haberleri, m- edyayı, basını, hem internetten hem de basılı klasik gazete ve dergilerden takip edenlerden oluşuyor. Belki çok büyük bir grup değil… Belki sadece bir geçiş dönemi grubu… Belki zaman içinde eriyip yok o- lacak… Belki de varlığını sürdürecek… Ama henüz bunları bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa o da bu grubun hem basılı hem de elektronik medyayı izlemekte oluşu. Tüketici davranışları açısından, bazı insanların her iki tür ürünü de talep ettiğini düşünürsek… Üretim açısından büyük me- dyanın hem basılı hem de elek- tronik ayağı olduğunu bilirsek… İnternet ile basılı gazete arasın- daki ilişkinin rekabet değil, dayanış- ma olduğu gerçeğini de anım- sarsak… Soru şu oluyor: Bu ikisi arasındaki farklar nel- erdir? Neler olmalıdır? Her ikisi de birlikte yaşayabilir mi? Yaşayabilirlerse hangi koşullar altında? Haftaya bu konudaki gözlem- lerimi yazacağım. Görüş ve önerilerinizi beklerim. ekongar@cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org MEDYA NOTU EMRE KONGAR İnternet Gazeteciliği- Klasik Gazetecilik-I Bir dönem Erdoğan hükümetine ‘sõcak’ bakan Ortadoğu uzmanlarõ iktidarõn uygulamalarõ ve Başbakan’õn tavrõnõn ilişkilerde derin yaralar açtõğõnõ düşünüyor Ortadoğu’yu görüştüler Türkiye’ye 2 günlük çalışma ziyareti gerçekleştiren Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, Cumhurbaşkanı Ab- dullah Gül ile Çırağan Sarayı’nda bir araya geldi. Görüşmenin ardından Gül, Gazze’de yaşanan büyük trajedi ve üzücü olayların bir daha tekrarlanma- ması için Mısır ile ortak çalışma içeri- sinde olunduğunu belirtti. Heyetler ara- sında yapılan görüşmeye Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Ah- met Davutoğlu da katıldı. Mübarek da- ha sonra Erdoğan ile gö-rüştü. Bu ara- da, Taksim’de toplanan bir grup Müba- rek’i protesto etti. Filistin Dostları adlı grup yaptığı açıklamada, “İsrail’in en büyük destekçisi Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek olmuştur” dedi. (AA) ‘GümrükTeftişKuruluBaşkanıABD’ninsilahtransferineizinverdi’ Kart: Tezkere delindi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõştay 2. Dai- resi üyeleri ve gazetemize yönelik saldõrõlarõn hüküm- lüsü Alparslan Arslan, Sincan F Tipi Cezaevi’nde kaldõğõ koğuşu yakmaya ça- lõştõ. Arslan’õn çõkardõğõ yangõna hemen müdahale edildi. Arslan’õn kendisine ve etrafõna zarar vermeye yönelik saldõrgan hareketlerde bulunduğu, de- vamlõ olarak doktor kontrolünde tutulduğu belir- tiliyor. Yargõlama aşamasõnda Aslan’õn akli den- gesinin yerinde olmadõğõ iddia edilmiş, ancak Adli Tõp Kurumu aksi yönde karar vermişti. As- lan, Danõştay saldõrõsõ davasõnda 2 kez ağõrlaştõ- rõlmõş müebbet hapis cezasõna çarptõrõlmõştõ. Alparslan Arslan koğuşu yakmak istedi ALTILI GANYAN 8 1 1 5 7 3 7 2 1 1 12 3 2 7 2 6/9 2/6 9 8/13 1/10 Avcı için Meclis’te tören ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yaşa- mõnõ yitiren eski TBMM başkanlarõndan Sabit Osman Avcõ için TBMM’de devlet töreni dü- zenlendi. Törene, Avcõ’nõn ailesinin yanõ sõra TBMM Başkanõ Köksal Toptan, 9. Cumhurbaş- kanõ Süleyman Demirel, Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Ko- mutanõ Orgeneral Işõk Koşaner, Hava Kuvvetle- ri Komutanõ Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jan- darma Genel Komutanõ Orgeneral Atila Işõk, Genelkurmay İkinci Başkanõ Orgeneral Hasan Iğsõz, Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, Çalõş- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Faruk Çelik, Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, MHP ve DP liderleri de katõldõ. Avcõ’nõn cenazesi, Kocatepe Camisi’nde kõlõnan öğle namazõnõn ardõndan Devlet Mezarlõğõ’nda toprağa verildi. ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi Sivil Havacõlõk Yüksek Okulu’na ait eğitim uçağõnõn iniş takõmlarõnõn açõlmamasõ üzerine korku dolu saatler yaşandõ. İçinde pilot Ramazan Türkoğlu, 1 teknisyen ve 4 pilotaj bölümü öğrencisinin bulunduğu uçak dün akşam uçuşunu tamamlayarak 20.30 sõrala- rõnda okula ait havaalanõna inmek istedi. Pilot ön iniş takõmõnõn açõlmamasõ üzerine kuleyi bilgi- lendirerek yakõtõnõn bitmesi için yaklaşõk 1 saat havada turladõ. Bu sõrada havaalanõnda olağanüs- tü önlemler alõndõ. Uçakta bulunanlarõn yakõnlarõ da havalimanõnda korku dolu saatler yaşadõ. Ekiplerin piste köpük sõkmasõnõn ardõndan uçak başarõyla gövdesinin üzerine iniş yaptõ. Uçakta- kiler kontrol amacõyla hastaneye kaldõrõldõ. İniş takımları açılmayan eğitim uçağı korkuttu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle