18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi (2) Anadolu Üniversitesi’nde hocalığa yeni baş- ladığım sıralarda, yani bundan yaklaşık 16 - 17 yıl önce, oradaki bir öğretim görevlisinden ibretlik bir olay dinlemiştim. Bu öğretim görevlisinin hanımı, civar ilçelerden birinin resmi kütüphanesinde görevlidir. Bir sa- bah işe geldiğinde, kütüphane müdürünün bah- çeye balyalar halinde kitap yığdırmakta olduğunu görür. Kitaplar, kırklı yıllarda, o zamanki Tercü- me Bürosu tarafından çevrilip Milli Eğitim Ba- kanlığı -o zamanki adıyla: Maarif Vekâleti- tara- fından bastırılmış olan ‘Doğu ve Batı Klasikleri’dir. Bu durumu gören -adına A diyelim- A adındaki hanım görevli, müdüre kitapların neden bahçe- ye çıkartıldığını sorar. Aldığı cevap, aynen şöy- ledir: “İçerde raflarda yer kalmadı. Hem bunları artık kim ne yapsın? Yeni kitaplara yer açmak için hepsini attırıyorum!” Dehşete düşen görevli A, kitapları evine gö- türüp götüremeyeceğini sorar. Müdürden, ha- linden memnun olduğunu gösteren bir cevap ge- lir: “Aman al, ne yaparsan yap!” Bu, kanımca Türkiye’de cehaletin ellili yıllardan hemen sonra başlayarak nasıl ve hangi neden- lerle yükseldiğini gösteren en tipik olaylardan bi- ridir. Ama sanırım burada, -“hangi nedenlerle ye- niden yükseldiğini” demek, çok daha doğru olur.- Çünkü Milli Mücadele’nin kazanılmasından ve Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra bu ülke- de başlatılan ikinci topyekûn savaş, cehalete kar- şı savaştır. Çünkü Osmanlı’nın altı yüz yılı bo- yunca Rönesans’ın, Aydınlanma Çağı’nın, Fran- sız İhtilâli’nin ilke ve fikirlerinin, sınıflı toplumun, sanayileşmenin yanından bile geçmemiş bir topluma 20. yüzyılda, yani Batı’da ‘Bilimsel Çağ’ diye adlandırılan bir çağda uygar toplum- lar arasında bir yer bulabilmek, ancak böyle bir mücadele ve onun yaratacağı bir kültür devrimi ile erişilebilecek bir hedefti. Darülfünun’un üniversiteye dönüştürülmesi ile birlikte Batı’nın üniversite kavramının Türki- ye’ye gelmesi, Latin harflerine geçilmesi, eğitim birliği ilkesinin kabulü, Hitler’in iktidara gelme- siyle birlikte Almanya’yı terk etmek zorunda ka- lan dünya çapında bilim adamlarının bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye’deki üniversitelerde çalışmak ve Batılı anlamda üni- versite kuruluşuna, yine Batılı anlamda ‘akade- misyen’ yetiştirilmesine katkıda bulunmak üze- re ülkemize davet edilmeleri, nihayet Türk Dil Ku- rumu ve Türk Tarih Kurumu gibi -Atatürk tara- fından oluşturulan özgün yapıları, 12 Eylül fa- şizminin Atatürk’ün adını ağızlarından düşür- meyen temsilcilerince ortadan kaldırılan- iki kurumun oluşturulması, planlanan kültür devri- minin ve bir ‘yeni toplum yaratma’ amacının Ata- türk’ün sağlığında gerçekleştirilmiş aşamalarıdır. Hazırlıklarına Atatürk’ün son yıllarında başla- nan ve 1940 yılında, İsmet İnönü’nün Cum- hurbaşkanlığı ve Hasan Âli Yücel’in de Milli Eği- tim Bakanlığı dönemlerinde açılan Köy Enstitü- leri ile, yine aynı yıl Ankara’da, Milli Eğitim Ba- kanlığı bünyesinde oluşturulan ‘Tercüme Büro- su’, amaçlanan kültür devriminin sonraki örgütlü girişimleridir. Bu arada, Köy Enstitüleri ile Ter- cüme Bürosu arasında kurulmuş bir tür organik bağın da önemle vurgulanmasında yarar vardır. Konuyu haftaya sürdüreceğiz. [email protected] V an Yüzüncü Yõl, Erzurum Atatürk ve İstanbul üniversiteleri ile ÇEKÜL ve Mimarlar Odasõ Van Şubesi’nin iş- birliğinde 6-8 Haziran 2007’de Hakkâri Vali- liği’nin ev sahipliğinde gerçekleşen “III. Ulus- lararası Van Gölü Havzası Sempozyumu” ki- taplaştõ. Kapsamlõ bir “ansiklopedi”yi andõran muh- teşem kitap, yörenin binyõllara uzanan geçmi- şinden çõkarsamalar yapan çok sayõda bilim ve kültür insanõnõn araştõrma ve değerlendirme- lerini kapsõyor. Kitabõn editörü ve bu sempozyumlarõn baş emektarõ Prof. Dr. Oktay Belli diyor ki: “Özellikle Hakkâri bölgesinin kültür tari- hinde çok önemli bir dönüm noktasıydı; tüm Cumhuriyet döneminde, Hakkâri’de böy- lesine önemli ve geniş katılımlı bir uluslar- arası bilim, düşünce ve kültür buluşması ger- çekleşmemişti...” Tarihî buluşmada, bölgenin 12 bin yõllõk ya- şam ve uygarlõk geçmişini belgeleyen arkeo- loji, sanat tarihi, coğrafya, madencilik, edebi- yat, ekonomi, etnoğrafya, müzik ve mutfak kül- türü, ayrõntõlarõyla ele alõndõ. Şimdi de aynõ de- ğerlendirmeler, Doğu ve Güneydoğu Anado- lu’yla birlikte Hakkâri’nin de “deştikçe de- rinleşen” görkemli geçmişini öğrenmek iste- yenlere armağan ediliyor. Sempozyuma ve dev kitabõna destek sağla- yan Vali Ayhan Nasuhbeyoğlu’nun şu ta- nõmlamasõ, Hakkâri’ye ne denli içtenlikle bağ- landõğõnõ yansõtõyor: “Gökyüzüne uzanan yüksek ve haşmetli dağları, derin vadileri, buzullu göl ve dorukları, yüksek şelaleleri, rengârenk ot ve çiçeklerle bezenmiş alpin ça- yırları, devamlı karlarla kaplı yüksek zir- veleri, soğuk sulu serin yaylaları ile geçmişte pek çok uygarlığın ilgi odağı olmuş tarihi ve kültürel dokusuyla Hakkâri ilimiz...” Böylesi duygularla Hakkâri’ye kazandõrõlan bilim ve kültür rehberinin yöre insanõ için ta- şõdõğõ değeri de “Hakkâri’den Anlamlı Ses- leniş” başlõklõ makalesinde Prof. Dr. Metin Sö- zen özetle şöyle vurguluyor: “Bu birikim, güç- lükleri yenmeye ve geleceğe dönük daya- nışmanın kimlikli temellere oturmasına katkılar sağlayacaktır. Dünü bugüne bağ- lamak, günümüzü geleceğe bağlamanın en sağlam zeminini yaratmaktadır...” GEÇMİŞİN ‘ZENGİN BİLGE’Sİ Her bir sayfasõ işte bu bağlarõn tarihsel ka- zanõmlarõyla donanmõş kitapta, mimari ve an- tik yerleşimlerle birlikte müzikten danslara, halk sanatlarõndan felsefeye kadar efsanevi bir geç- mişin destanlaşan mirasõ sergileniyor. Bugün “Hakkâri” denince ilk akla gelen “yoksulluk”la, tamamen çelişen muazzam bir uygarlõk zenginliği; hatta yine bugünkü et- nik çatõşmalarla da asla ilişkisini kuramaya- cağõnõz “bilge”likteki bir “görmüş geçir- miş”lik insanõ sarsõyor. Örneğin 70’lerde “Hakkâri” denince, aklõ- mõza hemen “Zap Suyu” gelirdi... Boğaziçi’ne ilk köprü tartõşõlõrken, devletin öncelikli göre- vi olarak Zap Suyu’na köprü yapmasõnõ; böy- lece hastalarõnõ bile hastaneye yetiştiremeyen yöre insanõna ulaşõm olanağõ sağlanmasõnõ anõmsatan gençlerimizin, gidip köprü inşaatõ- na katõlmalarõ, nasõl unutulabilir? Aradan onca yõl geçtikten sonra, Yrd. Doç. Dr. Salih Mercan’õn “Zap Nehri Üzerine Ya- pılacak Köprünün Geçiş Ücretleri” bildiri- si bir başka anlam kazanõyor. Zap’a 1914’te ya- põlan köprüden, yeni köprülere kaynak için “ge- çiş parası” alõnmõş. “Tarife”sine göre yüksüz deve, beygir ve öküzlerden 2 para, yüklü olanlardan ise 20 para alõnarak; tüccarlar 1 ku- ruş, “tahtırevan”la geçenlerin ise 3 kuruş öde- dikleri köprü, “devlet malları” ile “askeriye”ye parasõz hizmet veriyor. BİNYILLARIN ÇALGILARI İşte bu gibi ayrõntõlarla geçmişi günümüze ta- şõyan kitapta, “Tarihöncesi Kayaüstü Re- simleri”, “Erken Demir Çağı’nda Hakkâri”, “Urartu Sulama Tesisleri” gibi uygarlõk araştõrmalarõnõn yanõ sõra “Hakkâri Bölgesinde Geleneksel Müzik Aletleri” ve “Mutfak Kültürü” gibi binyõllarõn yaşanmõşlõk değer- leri de artõk elimizin altõnda. Örneğin düğünlerin en neşeli anlarõnda diz kõrarak oynayanlarõn, aslõnda Urartulardan bu yana aynõ figürü yaptõklarõnõ bilir miydiniz? Ya da müzisyenlerin çaldõklarõ telli, üflemeli ve vurgulu çalgõlarõn da binyõllardõr bölge insanõnõ neşelendirdiğini? Eğer müzikli bir lokantada bardağa çatalla vu- rarak çalgõcõlara eşlik ediyorsanõz, yine Urar- tu’nun “kâse” geleneğini sürdürüyorsunuz… Hele Hakkârili “pik”çilere ne demeli? Bir tür “kaval”õ dağlarda yankõlanõrcasõna üflemele- rindeki ustalõklarõnõ da birkaç bin yõl önceki “kamış” çalan atalarõna borçlular.. kadõnlar da “tef”teki maharetlerini aynõ geçmişin yine tefle oynayan kim bilir kaç kuşaktan analarõ- na... Bunlarõ, Oktay Belli’nin Urartu’dan günü- müze müzik aletleri ve halk oyunlarõnõ antik belgelere dayanarak anlattõğõ bildirilerindeki “resim”leriyle okuduğunuzda; eminim, “keş- ke bir çalan olsa da oynasam” diyeceksiniz. Tõpkõ tarihin derinliklerindeki Doğu ve Gü- neydoğu insanõ gibi, el şaklatarak ve belki de el ele tutuşup ateşin etrafõnda dönerek... Evet... Hakkâri’nin artõk ansiklopedisi var. Edinmek isterseniz, valilik size telefonunuz ka- dar yakõn. ‘Van Gölü Havzasõ Sempozyumlarõ’nõn Hakkâri’de yapõlan 2007 buluşmasõ kitaplaştõ... Görmüş geçirmiş Hakkâri... BİNYILLARDIR ‘AYNEN’ ÇALIP OYNUYORUZ... 1) Oktay Belli’nin bildirisinden “tef çalan, el şaklatan ve diz kırıp oynayan” Urartu kadınları... 2) Çağlar boyu değişmeyen üflemeli çalgı ‘pik’... 3) Urartulu değil, Hakkârili folklorcu kızlar... 1 2 3 Kültür Servisi - Ülkemizin en büyük bağõmsõz sinema buluşmasõ olan “ifistanbul Uluslararası Bağımsız Film Festivali”nin yedincisi dün gece Emek Sinemasõ’nda “Man on Wire” adlõ filmin gösterimiyle başladõ. Açõlõş partisi ise Paul Kalkbrenner / Mabbas’õn müzikleriyle Ghetto’da 13 Şubat Cuma akşamõ yapõlacak. Festival, 22 Şubat’a dek gösterimlerin yanõ sõra partiler, ana gösterim salonlarõnõn dõşõndaki gösterimler, atölye çalşmalarõyla sürecek. Sinema izleyicisi için özel bir seçenek oluşturan festivalin yarşmalõ bölümü ‘ifinspired’õn seçici kurulunda ise Serra Yılmaz, Dario Argento, Jose Rivera ve film eleştirmeni Thomas Sotinel var. Festivalin bu bölümünde gösterilenler arasõndan bir filme de ‘SİYAD En İyi Film Ödülü’ verilecek. ULUSLARARASI BAĞIMSIZ FİLM FESTİVALİ ifistanbul başladı... Kültür Servisi - İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi (İBB), bugün başlayõp 16 Şubat’a kadar sürecek olan “Uluslararası Mistik Sanat Festivali”ni düzenliyor. Festival, Aya İrini Müzesi, Eminönü Halk Eğitim Merkezi ve Kõzlarağasõ Medresesi’nin yer aldõğõ tarihi ya- rõmadada yapõlacak. Festival kapsamõnda sergi, si- nema, tiyatro ve konser etkinlikleri düzenlenecek. Konserler çerçeve- sinde Antakya Medeniyetler Ko- rosu, Ömer Faruk Tekbilek, Ay- şenur Helen Sağlam, Huun-Hu- ur-Tu (Tuva Şarkıcıları), First Na- tions Dance Company (Arizona Kızılderilileri) ve Sõrp Vartanans Ermeni Kilise Korosu Aya İri- ni’de sahne alacak. Festivalde ay- rõca, Eminönü Halk Eğitim Mer- kezinde “Hz. Meryem”, “Kü- çük Buda”, “Aşkın Gücü”, “Bü- yük Yolculuk”, “Ben-Hur”, “An- ka Kuşu” ve “Birleşen Yollar” adlõ filmler izleyiciyle buluşacak. ETKİNLİK 16 ŞUBAT’A KADAR SÜRECEK İstanbul’da ‘Mistik Sanat Festivali’... ÖZLEYECEĞİZ! 1923 Aydınlanmasının yılmaz savunucusu, yürekli Kemalist Prof. Dr. TÜRKEL MİNİBAŞ’ı kaybetmenin derin acısı içerisindeyiz. Tüm Türkiye’nin başı sağ olsun. Ahmet AKMANLAR, Nazım ÇİNKIR, Zekai BULUÇ ÇYDD ÇUKUROVA Bir Büyük Cumhuriyetçinin Ardından… Seçkin bilim insanı, çevre mücadelesinin öncüsü, büyük vatansever, örnek yurttaş, İP yöneticisi, alçakgönüllü insan, Ergenekon tertibi kurbanı Prof. UÇKUN GERAY’ı anıyoruz. Aziz anısını güzel yurdumuzun ormanlarında, su havzalarında, kitle mücadelelerinde ve bilimsel çalışmalarda yaşatacağız. Yer: Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Salonu, İpek Sok. No 9, Taksim, İstanbul Tarih: 13 Şubat 2009 Cuma, Saat 17.30 ÇEKÜL, Orman Mühendisleri Odası, OR-KOOP, TÜMÖD, SOS Çevre Gönüllüleri, İÜÖÜD, 68’liler Birliği, Eğitim-İş İstanbul Şubeleri, TGB, İP USMER, USTKB, TÜRKÇEK, CKD Grubumuzun kurucularõndan Sevgili TÜRKEL MİNİBAŞ Ege’nin dalgalarõya söyleşiyor şimdi. Onurlu yaşamõna saygõlarõmõzla. AZİZ NESİN DOSTLARI adına Nazmi Arıkan, Osman Bozkurt, Sibel Cemali, Ahmet Doğan, İsmet Elvan, Işık-Bilgin İnanç, Ömer Kavili, Murat Korkmaz, Ogün Öge, Armağan Özel, Seyit Uğurlu, Mustafa Uslu, Öner Yağcı, Nazire Yıldırım TÜRKEL’imiz... Sevginin yücesiyle kucakladõn bizi, müthiş dostluğunla kõvançlar kattõn yaşamõmõza. Seni toprağa vermenin acõsõyla çoğalõyoruz. Gözün aydõnlõklarda, gözün üzerimizde biliyoruz. Minibaş’larõn başõ sağ olsun. Seni seviyoruz. Sevgi Can Yağcı - Öner Yağcı BUGÜN 12 ŞUBAT 2009 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerine 45 GÜN KALDI! 1994 Yerel Seçimlerinde kurulan düzen sona ermelidir. İSTANBUL ANAKENT BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE; OYLARI KEMAL KILIÇDAROĞLU’nda BİRLEŞTİREREK SANDIKTA ZAFER İSTEYENLER; LÜTFEN BİZİ ARAYINIZ! İletişim: 0536 739 02 29 - 0505 815 10 17 - 0544 384 45 52 - 0532 371 08 76 - 0532 281 54 54 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org Gazetemiz yazarı, bakışları güneşe benzeyen, aydınlık düşüncesiyle bizleri aydınlatan, gerçek ulusalcı, antiemperyalist, yurdunun ve ezilenlerin yandaşı çok değerli hocamız Prof. Dr. TÜRKEL MİNİBAŞ’ı yitirdik. Hepimizin başı sağ olsun. GAZİANTEP CUMOK GAZİANTEP CUMOK’TAN BAŞSAĞLIĞI EMEKÇİLERLE OMUZ OMUZA İşsizliğe ve yoksulluğa karşı birleşik mücadele için, emek örgütleriyle birlikte Kadıköy’deyiz. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Yer : Et Balık Kurumu Önü Saat : 10.00 Tarih : 15 Şubat 2009 Pazar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle