23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İstanbul Haber Servisi - İntihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’õn avukatõ İhsan Nuri Tezel, yarbayõn tahliye edilip tekrar tutuklanmasõy- la umutsuzluğa sürüklendiğini, ce- zaevine girmeyi ölümle bir tuttuğunu söyledi. Tezel, Yarbay Tatar’a sav- cõlõk sorgusunda, “amirallere yö- nelik suikast iddiasının sorulma- dığını” açõkladõ. Avukat Tezel, yarbayõn artõk yar- gõlanõp aklanma şansõ kalmadõğõna, bazõ basõn organlarõnda suçlu gibi gösterilmek istendiğine işaret ede- rek, Yarbay Tatar’a, savcõlõkta, ‘amirallere suikast’ iddiasõnõn so- rulmadõğõnõ, 15-20 sayfalõk fişleme niteliğindeki bir belgenin soruldu- ğunu belirtti. Avukat Tezel, “Bu belgenin altına ‘dağõtõm Yarbay Ali Tatar’ notu düşülmüş. Belgenin Ali Tatar’a verileceği havası ya- ratılmış. Yazışma kurallarında birden fazla kişiye yazı yazılı- yorsa, en son sayfasına dağıtım hanesi açılıp, gereği ve bilgi iba- resi kullanılır. Bir kişiye hitaben yazılan yazı söz konusu ise isim belgenin en üstüne yazılıp gön- derilir. En altına dağıtım açmaya gerek yoktur” dedi. Fişleme bel- gesinde ismi yer alan 150-200 teğ- menden 15-20’sinin karşõsõnda ‘Ali Tatar’ın referansı’ notunun yer al- dõğõnõ belirten Tezel, “Bu kişiler- den en azından üçünü dinleyin, bi- zi tanıyorlarsa savunma yapma- yacağız, suçlamaları kabul ede- ceğiz dedik. Bu kişilerin hiçbiri ta- nık olarak dinlenmedi. Üstelik belgenin içeriği suç unsuru taşı- mıyor” diye konuştu. Tezel, Beylerbeyi Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlõğõ’nda 2008 Ma- yõs ayõnda bir toplantõ yapõldõğõnõn, İşçi Partisi Genel Başkanõ Doğu Perinçek ve Orgeneral Şener Eruy- gur’un da katõldõğõ söylenen bu top- lantõda Yarbay Ali Tatar’a Perinçek ile ilişki kuracak ‘köprü eleman’ görevinin verildiğinin iddia edildiğini kaydetti. Doğu Perinçek’in toplan- tõnõn yapõldõğõ iddia edilen tarihte ce- zaevinde olduğuna dikkat çeken Te- zel, “Bu ayrıntıyı yarbay tutuk- landıktan sonra fark etmiştik. Bu ayrıntı da bu belgenin içeriğinin tamamen gerçekdışı olduğunu gösterince, yarbay hakkında tah- liye kararı çıkmıştı” dedi. ‘Savcı mektupların gerçekdışı olduğunu biliyordu’ Yarbay Tatar hakkõndaki ihbar mektuplarõnõn delil olamayacağõnõ, mektuplardaki somut isim, tarih ve HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda dün çapraz sorgusu yapõlan gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet gaze- tesi ile ilişkileri konusundaki soru- larõ, “Cumhuriyet benim ruhum. Bunun için ceza verecekseniz ke- sin cezayı” diye yanõtladõ. Davada tutuklu yargõlanan gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Öz- kan’a kendisiyle ilgili sorular so- rulmasõ üzerine, “Burada bizim ha- yatımız sorgulandı” diye konuştu. 2. Ergenekon davasõnõn dünkü duruşmasõnda Tuncay Özkan, ön- ceki gün kendisine soru yöneltilen Jandarma Genel Komutanlõğõ İs- tihbarat Daire Başkanõ Levent Er- söz ile 16 Aralõk 2003’te yapõldõğõ iddia edilen görüşmenin tutanakla- rõ olduğu ileri sürülen belgenin gerçek olmadõğõnõ, böyle bir gö- rüşme yapmadõğõnõ söyledi. ‘Tayyar beni hedef gösterdi’ Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel’in so- rularõ üzerine Özkan, Hurşit Tolon ile emekli olduktan sonra “Yeşil Vadi” adlõ yerde Erdal Şenel’in de bulunduğu bir yemekte bulundukla- rõnõ, ancak yemeğe geç kaldõğõnõ söyledi. Özkan, Pekgüzel’in sorula- rõ üzerine Mart 2008’de İlhan Sel- çuk’un gözaltõna alõnmasõndan son- ra gazeteci Şamil Tayyar’õn “Göz- altına alınacak biri daha var” diye kendisini hedef gösterdiğini anlattõ. “İlhan Selçuk ile ART, Kanal B, Kanaltürk ile ilgili görüştünüz mü” sorusunu, “İlhan Ağabey ile bu televizyonlar konusunda hiçbir konuşma geçmedi” diye yanõtlayan Özkan şöyle devam etti: “Geçse ne olur. Arayıp ‘geçmiş olsun’ dedim. Bizim altyapımızla Cumhuriyet’in ismiyle bir televizyon teklifini İl- han Ağabey reddetti, ‘finansmanõ ayarlayamayõz’ dedi.” Özkan, Savcõ Pekgüzel’in “Siz yalan söylemediğinizi söylüyor- sunuz ama Mustafa Balbay, İlhan Selçuk ile bir görüşmesinde sizin için ‘Aynõ konuyu 3 kişiye farklõ an- latmõş’ diyor” sözlerine tepki gös- terdi. “Ben yalan söylemem” diyen Özkan şunlarõ söyledi: “Dedikoduları getirip ‘yalan söylüyorsun’ diyorsunuz. Sayın Savcı beni Mustafa’nın (Balbay) beyanıyla yalancı olmakla suçla- dı. Tanımadığım insanların be- nim hakkımdaki beyanlarını bu- rada bana söyleyip, yalancı de- mek size yakışıyor mu?” Balbay yalanladı Çapraz sorgu sõrasõnda söz alan Balbay, “Özkan’ın yalancı oldu- ğuna ilişkin bir beyanı olmadığı- nı” söyledi. Kanaltürk ve Cumhu- riyet gazetesinin terör örgütünün merkeziymiş gibi gösterildiğini ifa- de eden Balbay, “Burada gerçek- ten hayatımız sorgulandı” dedi. Balbay şu konulara açõklõk getirdi: “Benim kafamda edebiyat ala- nında, onun kafasında da siyasette ilerlemek vardı. Özkan Cumhu- riyet gazetesinden ayrıldıktan sonra yollarımız birleşmedi. İddia makamı benim de siyaset yolunu seçtiğimi düşünüyor. Biz Özkan ile yan yana gelmedik.” Duruşmanõn talepler bölümünde de söz alan Balbay, “Tuncay Öz- kan’a savcıların sorularından bu- rada mesleğimiz nedeniyle yargı- landığımızı bir kez daha gördüm” dedi. Kendisinin “Örgütün medya koordinasyonu” ile suçlandõğõnõ an- latan Balbay “Ben medya koordine edeceksem Yeni Şafak, Zaman gi- bi gazetelerle değil, düşüncelerimiz daha yakın olan Özkan ile yapar- dım. Ama hiçbir diyaloğumuz ol- madı” diye konuştu. Balbay “Hü- kümle ‘iki kere iki kaç eder’ kararını verecekseniz tutuksuz yargılanma hakkımızı Türkiye’nin karşı kar- şıya kaldığı tablo açısından da de- ğerlendirerek verin” dedi. Çapan ‘me’ledi Eski Esenyurt Belediye Başkanõ Gürbüz Çapan ise “Cumhuri- yet’e yardım etmek istediğim için yargılanıyorum. Esas adamları alamıyorsunuz” diye konuştu. Ça- pan “Duruşma manyağı olduk. Cezaevinden duruşma salonuna her gün koyun gibi getirilip gö- türülüyoruz” sözlerinin ardõndan “Mee” şeklinde ses çõkardõ. Daha sonra söz alan Balbay’õn avukatõ Aydõn Metin, tahliye tale- bini yineledi. Metin, “Balbay’ın tu- tukluluk halinin gerekçesi kal- mamıştır” dedi. CMYB C M Y B 26 ARALIK 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Saatlik Gündem... Erdoğan Hükümeti’nin 2010 yılı bütçe tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tartışılıyor. Daha doğrusu tartışıldı. Ben bu yazıyı yazarkenki saati kastediyorum. İktidar çoğunluğu nedeniyle bütçenin reddedilmesi olasılığı söz konusu değil. Bütçe, belirlenmiş programa göre oylanacak ve siz bu satırları okurken de kabul edilmiş olacak. Aslında bütçe, Bütçe ve Plan Komisyonu aşamasını da dikkate alırsak uzunca bir süredir görüşülüyor. Bütçeden söz etme nedenim, 2010 Türkiyesi’ni etkileyecek çok önemli belge ile ilgili haberlerin medyada yer almamakta oluşu. Birkaç küçük haber dışında muhalefet sözcülerinin söylediklerinden, eleştirilerinden haberimiz bile olmuyor. TBMM Televizyonu’nu izlemiyorsanız, bilgilenme hakkını kullanma olanağınız da yok. Gençliğimizde şubat ayları gazete yöneticileri için en verimli ay sayılırdı. Çünkü özellikle yatırımların illere dağılımı bütçeden öğrenilirdi. Devlet Planlama Teşkilatı kurulduktan sonra 5 yıllık ve yıllık planların görüşülmesi bu önemi azalttı. Ama bütçe açığı siyasal iktidarların korkusu olmaktan çıkmamıştı. Muhalefetin “Bu bütçe açık verecek” iddiası iktidarı kızdırmaya yeter de artardı. Önce DPT uykuya yatırıldı. Ardından da hükümetler bütçenin açık vereceğini kendileri söylemeye başladılar. Belki de 2010 bütçesinin ciddiye alınmamasının bir nedeni de bundan kaynaklanıyor. Öteki nedenleri de yok saymayalım. Çünkü Türkiye’nin gündemi, haftalık hatta günlük değil, saatlik değişimlere açık duruma geldi. Bu furya nedeniyle neler olup bittiğini anlama olanağı da kalmadı. Halk deyişiyle her kafadan bir ses çıkar oldu. Belgeler ortalarda dolaşıyor, kulaklara fısıldanan ve kimisi dedikodu düzeyindeki söylemlerden geçilmiyor. Doğal olarak yorumlar da benzer düzeyde. Kişisel kızgınlıklardan, ideolojik nedenlerden kaynaklanan yorumlar ortalığı sarmış durumda. Seçilmişler-atanmışlar tartışmaları da gündemden düşmüyor. Atanmışlığı sadece Türk Silahlı Kuvvetleri ile sınırlama anlayışı ağır bastığı için siyasal iktidarın belirlediği atanmışların neler yaptığından nedense söz edilmiyor. “Asker karışmazsa demokratik oluruz” gibi eksik bir demokrasi anlayışından kurtulabileceğimize ilişkin bir ışık da görünmüyor. Çünkü günümüzün ağır basan yaklaşımı, “Yetki kimde ise istediğini yapabilir” anlayışını körüklemekle sınırlı. oerinc@cumhuriyet.com.tr İkinci kez gözaltõ kararõ çõkarõldõktan sonra intihar eden Yarbay Tatar’õn avukatõ sorguyu anlattõ ‘Suikast iddiasõ sorulmadõ’ yerlerin hepsinin yanlõş olduğunu vurgulayan Tezel, “Savcılık da bu mektupların gerçekdışı olduğunu biliyordu. Bize kasıtlı olarak so- rulduğunu düşünüyorum. Belge- lerin içeriklerinin çok açık bi- çimde sahte olduğunu söylediği- mizde, bize ‘Ama adõnõz çok geçi- yor’ dendi. Bizim irademiz dışın- da gelen ihbar mektuplarında is- mimiz geçiyor ama iddialar ger- çekdışı... Öncelikle mektupların doğruluğunun araştırılması ge- rekmiyor mu? Benim hakkımda da 7- 8 tane ihbar mektubu ya- zıldığında tutuklanmamam için neden yok” diye konuştu. ‘Majör depresyon geçirdi’ Yarbayõn tutuklanõp Hasdal Ce- zaevi’ne gönderildiğinde orada “Bir belgede adım geçiyor, 26 aydır bu- radayım” diyen subaylarla karşõ- laştõğõnõ ve majör depresyon geçir- meye başladõğõnõ anlatan Tezel, şöyle devam etti: “Yarbayı önce- sinden de tanırım. Eski görüntü- süyle paralel olmayan sıkıntı içe- risine düştü. Tahliye ettiler iki gün sonra yeniden tutuklanınca ‘Mah- kemede bizim söylediklerimiz bo- şuna gitti. Bizi kurban seçmişler ben kurtulamayacağõm galiba’ diye psi- kolojik sıkıntı içine girdi. Kendi- sini tüm dünyaya kapattı. Son da- kikalarında ‘Beni oraya koymayõn’ diyordu.” ‘Cezaevi ölümle bir’ İnsanlarõn birçok kişiye göre ‘ko- mik’ sebeplerden intihar ettiğini, tu- tuklanmanõn birçok insan için bu de- rece önemli olmayabileceğine de- ğinen Tezel, şöyle devam etti: “Ama herkes aynı yapıda değil. Yarbay için cezaevi ve ölüm aynı şeylerdi. Cezaevine asılsız isnat- larla suçsuz yere giriyor olmak onurunu daha da kırıyordu. Onun için böyle bir şey yaptığını düşü- nüyorum. Yarbay son gün çok kö- tüydü, kendisini iletişime kapat- tı. Böyle bir şey yapabileceğini dü- şündük. O kadar kötüydü ki her şey aklımıza geldi. Hastaneye gö- türülüp bir iğne vurulsaydı, dü- şünmesi engellenseydi kurtula- caktı. Yalnız bırakmadık ama ayrı odada oturdu. Yanımıza gel- medi. Banyoya girmek istediğini söyledi. Tabancayı banyoya sak- lamış herhalde bir şey yapamadık. Beylik silahı evdeydi.” Telefonları dinlendi Yarbayõn temmuzdaki operas- yonda tutuklanan Gölcük Donanma Komutanlõğõ’nda görevli teğmenleri himaye etmesinin mümkün olma- dõğõnõ, yarbayõn Gölcük’e iki yõldõr bir kez, komutanlarõyla denetleme için gittiğini anlatan Tezel, aralõk ayõna kadar yarbayõn ifadeye çağ- rõlmadõğõnõ, telefonlarõnõn dinlen- diğini ancak suç unsuru taşõyan ko- nuşmasõnõn tespit edilmediğini be- lirtti. Gölcük’teki operasyonun İs- tanbul polisince yürütülmesinin dik- kat çekici olduğunu kaydeden Tezel, “Operasyonun Karargâh Evleri yapılanması içerisinde değerlen- dirildiğini düşündük. Bize her- hangi bir örgüt ismi söylenmedi. Amirallere yönelik suikast iddia- sı da bize sorulmadı” dedi. Ankara Divriği Kültür Derneği Başkanı Muharrem Höbek ve beraberindeki heyet, gazetemizi ziyaret ederek tutuklu bulunan Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay’ın ya- nında olduklarını vurguladı. Balbay’ın, ken- dileri dahil bütün demokratik kitle örgütle- riyle iç içe olduğuna dikkat çeken Höbek, “Kendisini Ankara’daki Divriğililerin bütün etkinliklerinde yanımızda görüyorduk. Fakat son zamanlarda Atatürkçü demokratik in- sanlar nedenini bile bilmeden içeride yatıyor- lar. ‘Hukuk devleti’ diyoruz fakat hukukun bu kadar yok edildiği, bu kadar ayaklar altı- na alındığı bir dönem hiçbir zaman olmadı. Balbay’ın yanındayız” dedi. Höbek, “sosyal devletin sadaka devletine, laik devletin orta- çağ zihniyetine, demokratik devletin iktida- rın keyfiyetine terk edildiğini” vurguladı. Divriğililerden Balbay’a destek ‘Hayatımız sorgulandı’ Savcõlõğa Tatar aleyhinde üç ihbar mektu- bunun gönderildiğini belirten Tezel, şöyle devam etti: “Mektupta ‘Ali Tatar’õn amcasõ Hüseyin Tatar’ deniyor. Nüfus kayıtlarına ba- kıldığında yarbayın Hüseyin adında bir am- cası yok. Babasının adı Hüseyin ama o da ölü. Ali Tatar’ın DHKP/C’li olduğu, amcası Hüseyin Tatar’ın PKK’li olduğu, Süleyman isimli akrabasının PKK sempatizanı olduğu iddia ediliyor. Birinci ve ikinci dereceli akra- baları arasında Süleyman isimli birisi yok. Bunları savcılık da biliyor. UYAP’tan hak- kında soruşturma yürütülen kişinin yedi sü- lalesinin dökümünü alabiliyorsunuz. Asker- ler hakkında MİT tarafından belli aralıklar- la güvenlik soruşturması yapılır. Belli aralık- larla güvenlik soruşturmasından geçen bir kişinin terör örgütüyle bağı olabilir mi? Bu kişiler askeriyede barınabilir mi?” İhbar mektuplarõnõn iki tanesinin on yõl öncesine ait inter- net sitelerinde yer alan iddialarla dolu olduğunu anlatan Tezel, “Tatar’ın Alevi olması nedeniyle hakkında ‘yol- suzluk.com.tr’ adlı sitede bazı iddialar ortaya atılmış. Deniz Kuvvetleri’ne Alevi subayların alınmasında ön- ayak olduğu ileri sürülmüş. O tarihte zaten yüzbaşı. Bu iddialar Deniz Kuvvetleri’nce de araştırılıp soruşturul- muş” dedi. Bu iddialarõn yer aldõğõ yazõnõn Ergenekon da- vasõ tutuklu sanõğõ emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün evinde bulunduğunu ve birinci iddianamenin 47. klasörüne konulduğunu ifade eden Tezel, “Yarbay Ali Tatar, bunu öğrendiğinden beri huzursuzdu. Öncesinde bir sorunu yoktu. İnternetten çıktısı alınmış, içinde Alevi subayla- rın isimlerinin yer aldığı bir yazı. On sene önce araştı- rılmış, soruşturulmuş iddialar yeni gibi sunulmuştu ve Yarbay, ‘Niye bizim adõmõz geçiyor’ demişti. Ben de bu soruşturmanın çok sağlıklı yürümediğini, kimi niye tu- tuklayacaklarının belli olmadığını, bize isnat edilecek bir şeyin olmadığını ona anlattım” diye konuştu. ‘ON YIL ÖNCEKİ İDDİALAR’ Mustafa Balbay, Özkan’a kendisiyle ilgili sorular sorulmasõna tepki gösterdi ‘YANLIŞLARLA DOLU’ Ali Tatar. MİT’TEN DARBE YANITI ‘Planlardan haberimiz yok’ İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davala- rõna bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne MİT’ten gönderilen yazõda “Darbe planlarıyla ilgili olarak teşkilatımızda bilgiye rastlanıl- mamıştır” denildi. 1. Ergenekon davasõnõn tutuklu sanõklarõndan Hayrettin Ertekin’in talebini 1 Ekim 2009’da ka- bul eden mahkeme heyeti, MİT’e yazõ yazarak, Ayõ- şõğõ, Yakamoz, Sarõkõz darbe planlarõ iddiasõna iliş- kin kurumun bilgisi olup olmadõğõnõ sordu. MİT’in mahkemeye 12 Kasõm’da MİT Hukuk Müşaviri Ve- kili Asuman Bozoklu imzasõyla gönderdiği yazõ- da şu ifadeler yer aldõ: “Ayışığı, Sarıkız, Yaka- moz olarak adlandırılan darbe planlarıyla iliş- kili olarak açık kaynaklarda yer alan hususlar dışında teşkilatımızda bilgiye rastlanmamış- tır.” Mahkemeye Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gönderilen 3 Kasõm 2009 tarihli yazõda da, “dar- be planları ile ilgili olarak 2008’e kadar herhangi bir bilginin intikal etmediği” kaydedilmişti. ÜMRANİYE’DEKİ EL BOMBALARI İmhaya dava talebi Haber Merkezi - Ergenekon soruşturmasõnõ başlatan Ümraniye’deki el bomlabalarõnõn im- hasõna karar veren hâkim Ahmet Civelek’in yar- gõlanmasõ istendi. NTV’nin haberine göre, Adalet Bakanlõğõ 27 el bombasõnõn imha edilmesi kararõnõ veren Civelek’in yargõlanmasõna izin vermedi. Kararõn iptali için An- kara İdare Mahkemesi’nde açõlan davanõn dilek- çesinde ise Ümraniye’deki el bombalarõ 24 saat için- de imha edilirken gazetemize atõlan ancak patla- mayan 2 el bombasõnõn polisin isteğine karşõn im- ha edilmediğine dikkat çekildi. Bakanlõğõn mah- kemeye gönderdiği dilekçede ise “Davada veri- lecek olan karar, İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taş- kın’ı etkileyeceğinden, davanın bu savcılara ih- bar edilmesini talep ediyoruz” denildi. Şikâyetçi avukat Vural Ergül, bakanlõğõn talebini, “yargılamayı etkileme teşebbüsü”, “davanın içinden çıkılmaz hale getirilmesi is- teği” olarak yorumladõ. MESLEKTAŞLARA SİTEM “Tuncay Özkan’a Kanaltürk’ü sattığı için kızdım, kusura bak- masın” diyen Balbay, “Şu an medyada en az 5 köşe yazarı kapış- mış durumda. Taraf’tan Alper Görmüş ile Star’dan Şamil Tay- yar, Sabah’ta Mehmet Barlas ise Engin Ardıç ile kendi köşele- rinde kapışıyorlar. Ben de eleştirilerimi televizyondan, radyodan yapmışım” dedi. İddianamede bütün suçlamaların mesleğiyle il- gili yöneltildiğini ifade eden Balbay “Gazetecilikle ilgili bu suç- lamaları senaryoda görsem abartılmış derdim” şeklinde konuştu. “Medyadaki meslektaşlarıma da buradan sitem gönderiyorum” di- yen Balbay, “Ucu gelmez soruşturmalar herkese dokunur. Mes- lektaşlarım Mehmet Baransu ve Şamil Tayyar’a geçmiş olsun di- yorum. Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle nasıl en ağır suçlamalar- la karşı karşıya kalınabileceği bizimle ortaya çıktı” diye konuştu. MEVLANA’DAN ŞİİR Cezaevinde her gün bin sayfa kitap okuduğunu anlatan Balbay, bu hafta Mevlana’ya ilişkin kitaplar okuduğunu söyledi. Mevlana’nın 736 yıl önce yazdığı “Hapisteler Ama” şiirinden “Diken içindeler, ama gül gibiler/Hapisteler, ama şarap gibiler/ Gece içindeler, ama sabah gi- biler” dizelerini okuyan Balbay “Kendimi buluyorum burada” dedi. Prof. Dr. Mustafa Kanar’ın “Mevlana’nın eserlerinde bulu- nan sözcüklerin anlamlarını açıkladığı” kitabından alıntılar ya- pan Mustafa Balbay şöyle devam etti: “Adalet ‘Bir şeyi layık olduğu yere koymak’, zulüm ‘bir şeyi layık olmadığı yere koymak’ olarak an- latılıyor. Biz buraya layık değiliz. Yargılanmadan kaçmıyoruz ama en azından tutuksuz yargılanma hakkımızı verin. Duruşma salonuna ge- lirken 12, cezaevinin içinde 12, çıktıktan sonra da 4 demir kapıdan geçiyoruz. Cezaevinde 12 demir kapı arkasında adalet bekliyoruz.” Fotoğraf:NECATİSAVAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle