Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstanbul Haber Servisi - İntihar
eden Deniz Yarbay Ali Tatar’õn
avukatõ İhsan Nuri Tezel, yarbayõn
tahliye edilip tekrar tutuklanmasõy-
la umutsuzluğa sürüklendiğini, ce-
zaevine girmeyi ölümle bir tuttuğunu
söyledi. Tezel, Yarbay Tatar’a sav-
cõlõk sorgusunda, “amirallere yö-
nelik suikast iddiasının sorulma-
dığını” açõkladõ.
Avukat Tezel, yarbayõn artõk yar-
gõlanõp aklanma şansõ kalmadõğõna,
bazõ basõn organlarõnda suçlu gibi
gösterilmek istendiğine işaret ede-
rek, Yarbay Tatar’a, savcõlõkta,
‘amirallere suikast’ iddiasõnõn so-
rulmadõğõnõ, 15-20 sayfalõk fişleme
niteliğindeki bir belgenin soruldu-
ğunu belirtti. Avukat Tezel, “Bu
belgenin altına ‘dağõtõm Yarbay Ali
Tatar’ notu düşülmüş. Belgenin
Ali Tatar’a verileceği havası ya-
ratılmış. Yazışma kurallarında
birden fazla kişiye yazı yazılı-
yorsa, en son sayfasına dağıtım
hanesi açılıp, gereği ve bilgi iba-
resi kullanılır. Bir kişiye hitaben
yazılan yazı söz konusu ise isim
belgenin en üstüne yazılıp gön-
derilir. En altına dağıtım açmaya
gerek yoktur” dedi. Fişleme bel-
gesinde ismi yer alan 150-200 teğ-
menden 15-20’sinin karşõsõnda ‘Ali
Tatar’ın referansı’ notunun yer al-
dõğõnõ belirten Tezel, “Bu kişiler-
den en azından üçünü dinleyin, bi-
zi tanıyorlarsa savunma yapma-
yacağız, suçlamaları kabul ede-
ceğiz dedik. Bu kişilerin hiçbiri ta-
nık olarak dinlenmedi. Üstelik
belgenin içeriği suç unsuru taşı-
mıyor” diye konuştu.
Tezel, Beylerbeyi Deniz Eğitim ve
Öğretim Komutanlõğõ’nda 2008 Ma-
yõs ayõnda bir toplantõ yapõldõğõnõn,
İşçi Partisi Genel Başkanõ Doğu
Perinçek ve Orgeneral Şener Eruy-
gur’un da katõldõğõ söylenen bu top-
lantõda Yarbay Ali Tatar’a Perinçek
ile ilişki kuracak ‘köprü eleman’
görevinin verildiğinin iddia edildiğini
kaydetti. Doğu Perinçek’in toplan-
tõnõn yapõldõğõ iddia edilen tarihte ce-
zaevinde olduğuna dikkat çeken Te-
zel, “Bu ayrıntıyı yarbay tutuk-
landıktan sonra fark etmiştik. Bu
ayrıntı da bu belgenin içeriğinin
tamamen gerçekdışı olduğunu
gösterince, yarbay hakkında tah-
liye kararı çıkmıştı” dedi.
‘Savcı mektupların
gerçekdışı olduğunu biliyordu’
Yarbay Tatar hakkõndaki ihbar
mektuplarõnõn delil olamayacağõnõ,
mektuplardaki somut isim, tarih ve
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda dün
çapraz sorgusu yapõlan gazeteci
Tuncay Özkan, Cumhuriyet gaze-
tesi ile ilişkileri konusundaki soru-
larõ, “Cumhuriyet benim ruhum.
Bunun için ceza verecekseniz ke-
sin cezayı” diye yanõtladõ. Davada
tutuklu yargõlanan gazetemiz Ankara
Temsilcisi Mustafa Balbay, Öz-
kan’a kendisiyle ilgili sorular so-
rulmasõ üzerine, “Burada bizim ha-
yatımız sorgulandı” diye konuştu.
2. Ergenekon davasõnõn dünkü
duruşmasõnda Tuncay Özkan, ön-
ceki gün kendisine soru yöneltilen
Jandarma Genel Komutanlõğõ İs-
tihbarat Daire Başkanõ Levent Er-
söz ile 16 Aralõk 2003’te yapõldõğõ
iddia edilen görüşmenin tutanakla-
rõ olduğu ileri sürülen belgenin
gerçek olmadõğõnõ, böyle bir gö-
rüşme yapmadõğõnõ söyledi.
‘Tayyar beni hedef gösterdi’
Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel’in so-
rularõ üzerine Özkan, Hurşit Tolon
ile emekli olduktan sonra “Yeşil
Vadi” adlõ yerde Erdal Şenel’in de
bulunduğu bir yemekte bulundukla-
rõnõ, ancak yemeğe geç kaldõğõnõ
söyledi. Özkan, Pekgüzel’in sorula-
rõ üzerine Mart 2008’de İlhan Sel-
çuk’un gözaltõna alõnmasõndan son-
ra gazeteci Şamil Tayyar’õn “Göz-
altına alınacak biri daha var” diye
kendisini hedef gösterdiğini anlattõ.
“İlhan Selçuk ile ART, Kanal B,
Kanaltürk ile ilgili görüştünüz
mü” sorusunu, “İlhan Ağabey ile
bu televizyonlar konusunda hiçbir
konuşma geçmedi” diye yanõtlayan
Özkan şöyle devam etti: “Geçse ne
olur. Arayıp ‘geçmiş olsun’ dedim.
Bizim altyapımızla Cumhuriyet’in
ismiyle bir televizyon teklifini İl-
han Ağabey reddetti, ‘finansmanõ
ayarlayamayõz’ dedi.”
Özkan, Savcõ Pekgüzel’in “Siz
yalan söylemediğinizi söylüyor-
sunuz ama Mustafa Balbay, İlhan
Selçuk ile bir görüşmesinde sizin
için ‘Aynõ konuyu 3 kişiye farklõ an-
latmõş’ diyor” sözlerine tepki gös-
terdi. “Ben yalan söylemem” diyen
Özkan şunlarõ söyledi:
“Dedikoduları getirip ‘yalan
söylüyorsun’ diyorsunuz. Sayın
Savcı beni Mustafa’nın (Balbay)
beyanıyla yalancı olmakla suçla-
dı. Tanımadığım insanların be-
nim hakkımdaki beyanlarını bu-
rada bana söyleyip, yalancı de-
mek size yakışıyor mu?”
Balbay yalanladı
Çapraz sorgu sõrasõnda söz alan
Balbay, “Özkan’ın yalancı oldu-
ğuna ilişkin bir beyanı olmadığı-
nı” söyledi. Kanaltürk ve Cumhu-
riyet gazetesinin terör örgütünün
merkeziymiş gibi gösterildiğini ifa-
de eden Balbay, “Burada gerçek-
ten hayatımız sorgulandı” dedi.
Balbay şu konulara açõklõk getirdi:
“Benim kafamda edebiyat ala-
nında, onun kafasında da siyasette
ilerlemek vardı. Özkan Cumhu-
riyet gazetesinden ayrıldıktan
sonra yollarımız birleşmedi. İddia
makamı benim de siyaset yolunu
seçtiğimi düşünüyor. Biz Özkan
ile yan yana gelmedik.”
Duruşmanõn talepler bölümünde
de söz alan Balbay, “Tuncay Öz-
kan’a savcıların sorularından bu-
rada mesleğimiz nedeniyle yargı-
landığımızı bir kez daha gördüm”
dedi. Kendisinin “Örgütün medya
koordinasyonu” ile suçlandõğõnõ an-
latan Balbay “Ben medya koordine
edeceksem Yeni Şafak, Zaman gi-
bi gazetelerle değil, düşüncelerimiz
daha yakın olan Özkan ile yapar-
dım. Ama hiçbir diyaloğumuz ol-
madı” diye konuştu. Balbay “Hü-
kümle ‘iki kere iki kaç eder’ kararını
verecekseniz tutuksuz yargılanma
hakkımızı Türkiye’nin karşı kar-
şıya kaldığı tablo açısından da de-
ğerlendirerek verin” dedi.
Çapan ‘me’ledi
Eski Esenyurt Belediye Başkanõ
Gürbüz Çapan ise “Cumhuri-
yet’e yardım etmek istediğim için
yargılanıyorum. Esas adamları
alamıyorsunuz” diye konuştu. Ça-
pan “Duruşma manyağı olduk.
Cezaevinden duruşma salonuna
her gün koyun gibi getirilip gö-
türülüyoruz” sözlerinin ardõndan
“Mee” şeklinde ses çõkardõ.
Daha sonra söz alan Balbay’õn
avukatõ Aydõn Metin, tahliye tale-
bini yineledi. Metin, “Balbay’ın tu-
tukluluk halinin gerekçesi kal-
mamıştır” dedi.
CMYB
C M Y B
26 ARALIK 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Saatlik Gündem...
Erdoğan Hükümeti’nin 2010 yılı bütçe
tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
tartışılıyor.
Daha doğrusu tartışıldı. Ben bu yazıyı
yazarkenki saati kastediyorum. İktidar
çoğunluğu nedeniyle bütçenin reddedilmesi
olasılığı söz konusu değil. Bütçe, belirlenmiş
programa göre oylanacak ve siz bu satırları
okurken de kabul edilmiş olacak.
Aslında bütçe, Bütçe ve Plan Komisyonu
aşamasını da dikkate alırsak uzunca bir süredir
görüşülüyor.
Bütçeden söz etme nedenim, 2010
Türkiyesi’ni etkileyecek çok önemli belge ile
ilgili haberlerin medyada yer almamakta oluşu.
Birkaç küçük haber dışında muhalefet
sözcülerinin söylediklerinden, eleştirilerinden
haberimiz bile olmuyor. TBMM Televizyonu’nu
izlemiyorsanız, bilgilenme hakkını kullanma
olanağınız da yok.
Gençliğimizde şubat ayları gazete yöneticileri
için en verimli ay sayılırdı.
Çünkü özellikle yatırımların illere dağılımı
bütçeden öğrenilirdi. Devlet Planlama Teşkilatı
kurulduktan sonra 5 yıllık ve yıllık planların
görüşülmesi bu önemi azalttı.
Ama bütçe açığı siyasal iktidarların korkusu
olmaktan çıkmamıştı.
Muhalefetin “Bu bütçe açık verecek” iddiası
iktidarı kızdırmaya yeter de artardı. Önce DPT
uykuya yatırıldı. Ardından da hükümetler
bütçenin açık vereceğini kendileri söylemeye
başladılar.
Belki de 2010 bütçesinin ciddiye
alınmamasının bir nedeni de bundan
kaynaklanıyor.
Öteki nedenleri de yok saymayalım.
Çünkü Türkiye’nin gündemi, haftalık hatta
günlük değil, saatlik değişimlere açık duruma
geldi.
Bu furya nedeniyle neler olup bittiğini anlama
olanağı da kalmadı.
Halk deyişiyle her kafadan bir ses çıkar oldu.
Belgeler ortalarda dolaşıyor, kulaklara
fısıldanan ve kimisi dedikodu düzeyindeki
söylemlerden geçilmiyor.
Doğal olarak yorumlar da benzer düzeyde.
Kişisel kızgınlıklardan, ideolojik nedenlerden
kaynaklanan yorumlar ortalığı sarmış durumda.
Seçilmişler-atanmışlar tartışmaları da
gündemden düşmüyor.
Atanmışlığı sadece Türk Silahlı Kuvvetleri ile
sınırlama anlayışı ağır bastığı için siyasal
iktidarın belirlediği atanmışların neler
yaptığından nedense söz edilmiyor.
“Asker karışmazsa demokratik oluruz” gibi
eksik bir demokrasi anlayışından
kurtulabileceğimize ilişkin bir ışık da
görünmüyor.
Çünkü günümüzün ağır basan yaklaşımı,
“Yetki kimde ise istediğini yapabilir” anlayışını
körüklemekle sınırlı.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
İkinci kez gözaltõ kararõ çõkarõldõktan sonra intihar eden Yarbay Tatar’õn avukatõ sorguyu anlattõ
‘Suikast iddiasõ sorulmadõ’
yerlerin hepsinin yanlõş olduğunu
vurgulayan Tezel, “Savcılık da bu
mektupların gerçekdışı olduğunu
biliyordu. Bize kasıtlı olarak so-
rulduğunu düşünüyorum. Belge-
lerin içeriklerinin çok açık bi-
çimde sahte olduğunu söylediği-
mizde, bize ‘Ama adõnõz çok geçi-
yor’ dendi. Bizim irademiz dışın-
da gelen ihbar mektuplarında is-
mimiz geçiyor ama iddialar ger-
çekdışı... Öncelikle mektupların
doğruluğunun araştırılması ge-
rekmiyor mu? Benim hakkımda
da 7- 8 tane ihbar mektubu ya-
zıldığında tutuklanmamam için
neden yok” diye konuştu.
‘Majör depresyon geçirdi’
Yarbayõn tutuklanõp Hasdal Ce-
zaevi’ne gönderildiğinde orada “Bir
belgede adım geçiyor, 26 aydır bu-
radayım” diyen subaylarla karşõ-
laştõğõnõ ve majör depresyon geçir-
meye başladõğõnõ anlatan Tezel,
şöyle devam etti: “Yarbayı önce-
sinden de tanırım. Eski görüntü-
süyle paralel olmayan sıkıntı içe-
risine düştü. Tahliye ettiler iki gün
sonra yeniden tutuklanınca ‘Mah-
kemede bizim söylediklerimiz bo-
şuna gitti. Bizi kurban seçmişler ben
kurtulamayacağõm galiba’ diye psi-
kolojik sıkıntı içine girdi. Kendi-
sini tüm dünyaya kapattı. Son da-
kikalarında ‘Beni oraya koymayõn’
diyordu.”
‘Cezaevi ölümle bir’
İnsanlarõn birçok kişiye göre ‘ko-
mik’ sebeplerden intihar ettiğini, tu-
tuklanmanõn birçok insan için bu de-
rece önemli olmayabileceğine de-
ğinen Tezel, şöyle devam etti:
“Ama herkes aynı yapıda değil.
Yarbay için cezaevi ve ölüm aynı
şeylerdi. Cezaevine asılsız isnat-
larla suçsuz yere giriyor olmak
onurunu daha da kırıyordu. Onun
için böyle bir şey yaptığını düşü-
nüyorum. Yarbay son gün çok kö-
tüydü, kendisini iletişime kapat-
tı. Böyle bir şey yapabileceğini dü-
şündük. O kadar kötüydü ki her
şey aklımıza geldi. Hastaneye gö-
türülüp bir iğne vurulsaydı, dü-
şünmesi engellenseydi kurtula-
caktı. Yalnız bırakmadık ama
ayrı odada oturdu. Yanımıza gel-
medi. Banyoya girmek istediğini
söyledi. Tabancayı banyoya sak-
lamış herhalde bir şey yapamadık.
Beylik silahı evdeydi.”
Telefonları dinlendi
Yarbayõn temmuzdaki operas-
yonda tutuklanan Gölcük Donanma
Komutanlõğõ’nda görevli teğmenleri
himaye etmesinin mümkün olma-
dõğõnõ, yarbayõn Gölcük’e iki yõldõr
bir kez, komutanlarõyla denetleme
için gittiğini anlatan Tezel, aralõk
ayõna kadar yarbayõn ifadeye çağ-
rõlmadõğõnõ, telefonlarõnõn dinlen-
diğini ancak suç unsuru taşõyan ko-
nuşmasõnõn tespit edilmediğini be-
lirtti. Gölcük’teki operasyonun İs-
tanbul polisince yürütülmesinin dik-
kat çekici olduğunu kaydeden Tezel,
“Operasyonun Karargâh Evleri
yapılanması içerisinde değerlen-
dirildiğini düşündük. Bize her-
hangi bir örgüt ismi söylenmedi.
Amirallere yönelik suikast iddia-
sı da bize sorulmadı” dedi.
Ankara Divriği Kültür Derneği Başkanı
Muharrem Höbek ve beraberindeki heyet,
gazetemizi ziyaret ederek tutuklu bulunan
Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay’ın ya-
nında olduklarını vurguladı. Balbay’ın, ken-
dileri dahil bütün demokratik kitle örgütle-
riyle iç içe olduğuna dikkat çeken Höbek,
“Kendisini Ankara’daki Divriğililerin bütün
etkinliklerinde yanımızda görüyorduk. Fakat
son zamanlarda Atatürkçü demokratik in-
sanlar nedenini bile bilmeden içeride yatıyor-
lar. ‘Hukuk devleti’ diyoruz fakat hukukun
bu kadar yok edildiği, bu kadar ayaklar altı-
na alındığı bir dönem hiçbir zaman olmadı.
Balbay’ın yanındayız” dedi. Höbek, “sosyal
devletin sadaka devletine, laik devletin orta-
çağ zihniyetine, demokratik devletin iktida-
rın keyfiyetine terk edildiğini” vurguladı.
Divriğililerden Balbay’a destek
‘Hayatımız sorgulandı’
Savcõlõğa Tatar aleyhinde üç ihbar mektu-
bunun gönderildiğini belirten Tezel, şöyle
devam etti: “Mektupta ‘Ali Tatar’õn amcasõ
Hüseyin Tatar’ deniyor. Nüfus kayıtlarına ba-
kıldığında yarbayın Hüseyin adında bir am-
cası yok. Babasının adı Hüseyin ama o da
ölü. Ali Tatar’ın DHKP/C’li olduğu, amcası
Hüseyin Tatar’ın PKK’li olduğu, Süleyman
isimli akrabasının PKK sempatizanı olduğu
iddia ediliyor. Birinci ve ikinci dereceli akra-
baları arasında Süleyman isimli birisi yok.
Bunları savcılık da biliyor. UYAP’tan hak-
kında soruşturma yürütülen kişinin yedi sü-
lalesinin dökümünü alabiliyorsunuz. Asker-
ler hakkında MİT tarafından belli aralıklar-
la güvenlik soruşturması yapılır. Belli aralık-
larla güvenlik soruşturmasından geçen bir
kişinin terör örgütüyle bağı olabilir mi? Bu
kişiler askeriyede barınabilir mi?”
İhbar mektuplarõnõn iki tanesinin on yõl öncesine ait inter-
net sitelerinde yer alan iddialarla dolu olduğunu anlatan
Tezel, “Tatar’ın Alevi olması nedeniyle hakkında ‘yol-
suzluk.com.tr’ adlı sitede bazı iddialar ortaya atılmış.
Deniz Kuvvetleri’ne Alevi subayların alınmasında ön-
ayak olduğu ileri sürülmüş. O tarihte zaten yüzbaşı. Bu
iddialar Deniz Kuvvetleri’nce de araştırılıp soruşturul-
muş” dedi. Bu iddialarõn yer aldõğõ yazõnõn Ergenekon da-
vasõ tutuklu sanõğõ emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün
evinde bulunduğunu ve birinci iddianamenin 47. klasörüne
konulduğunu ifade eden Tezel, “Yarbay Ali Tatar, bunu
öğrendiğinden beri huzursuzdu. Öncesinde bir sorunu
yoktu. İnternetten çıktısı alınmış, içinde Alevi subayla-
rın isimlerinin yer aldığı bir yazı. On sene önce araştı-
rılmış, soruşturulmuş iddialar yeni gibi sunulmuştu ve
Yarbay, ‘Niye bizim adõmõz geçiyor’ demişti. Ben de bu
soruşturmanın çok sağlıklı yürümediğini, kimi niye tu-
tuklayacaklarının belli olmadığını, bize isnat edilecek
bir şeyin olmadığını ona anlattım” diye konuştu.
‘ON YIL ÖNCEKİ İDDİALAR’
Mustafa Balbay, Özkan’a kendisiyle ilgili sorular sorulmasõna tepki gösterdi
‘YANLIŞLARLA DOLU’
Ali Tatar.
MİT’TEN DARBE YANITI
‘Planlardan
haberimiz yok’
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davala-
rõna bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne
MİT’ten gönderilen yazõda “Darbe planlarıyla
ilgili olarak teşkilatımızda bilgiye rastlanıl-
mamıştır” denildi.
1. Ergenekon davasõnõn tutuklu sanõklarõndan
Hayrettin Ertekin’in talebini 1 Ekim 2009’da ka-
bul eden mahkeme heyeti, MİT’e yazõ yazarak, Ayõ-
şõğõ, Yakamoz, Sarõkõz darbe planlarõ iddiasõna iliş-
kin kurumun bilgisi olup olmadõğõnõ sordu. MİT’in
mahkemeye 12 Kasõm’da MİT Hukuk Müşaviri Ve-
kili Asuman Bozoklu imzasõyla gönderdiği yazõ-
da şu ifadeler yer aldõ: “Ayışığı, Sarıkız, Yaka-
moz olarak adlandırılan darbe planlarıyla iliş-
kili olarak açık kaynaklarda yer alan hususlar
dışında teşkilatımızda bilgiye rastlanmamış-
tır.” Mahkemeye Emniyet Genel Müdürlüğü’nden
gönderilen 3 Kasõm 2009 tarihli yazõda da, “dar-
be planları ile ilgili olarak 2008’e kadar herhangi
bir bilginin intikal etmediği” kaydedilmişti.
ÜMRANİYE’DEKİ EL BOMBALARI
İmhaya dava talebi
Haber Merkezi - Ergenekon soruşturmasõnõ
başlatan Ümraniye’deki el bomlabalarõnõn im-
hasõna karar veren hâkim Ahmet Civelek’in yar-
gõlanmasõ istendi.
NTV’nin haberine göre, Adalet Bakanlõğõ 27 el
bombasõnõn imha edilmesi kararõnõ veren Civelek’in
yargõlanmasõna izin vermedi. Kararõn iptali için An-
kara İdare Mahkemesi’nde açõlan davanõn dilek-
çesinde ise Ümraniye’deki el bombalarõ 24 saat için-
de imha edilirken gazetemize atõlan ancak patla-
mayan 2 el bombasõnõn polisin isteğine karşõn im-
ha edilmediğine dikkat çekildi. Bakanlõğõn mah-
kemeye gönderdiği dilekçede ise “Davada veri-
lecek olan karar, İstanbul Cumhuriyet Savcıları
Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taş-
kın’ı etkileyeceğinden, davanın bu savcılara ih-
bar edilmesini talep ediyoruz” denildi.
Şikâyetçi avukat Vural Ergül, bakanlõğõn
talebini, “yargılamayı etkileme teşebbüsü”,
“davanın içinden çıkılmaz hale getirilmesi is-
teği” olarak yorumladõ.
MESLEKTAŞLARA SİTEM
“Tuncay Özkan’a Kanaltürk’ü sattığı için kızdım, kusura bak-
masın” diyen Balbay, “Şu an medyada en az 5 köşe yazarı kapış-
mış durumda. Taraf’tan Alper Görmüş ile Star’dan Şamil Tay-
yar, Sabah’ta Mehmet Barlas ise Engin Ardıç ile kendi köşele-
rinde kapışıyorlar. Ben de eleştirilerimi televizyondan, radyodan
yapmışım” dedi. İddianamede bütün suçlamaların mesleğiyle il-
gili yöneltildiğini ifade eden Balbay “Gazetecilikle ilgili bu suç-
lamaları senaryoda görsem abartılmış derdim” şeklinde konuştu.
“Medyadaki meslektaşlarıma da buradan sitem gönderiyorum” di-
yen Balbay, “Ucu gelmez soruşturmalar herkese dokunur. Mes-
lektaşlarım Mehmet Baransu ve Şamil Tayyar’a geçmiş olsun di-
yorum. Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle nasıl en ağır suçlamalar-
la karşı karşıya kalınabileceği bizimle ortaya çıktı” diye konuştu.
MEVLANA’DAN ŞİİR
Cezaevinde her gün bin sayfa kitap okuduğunu anlatan Balbay, bu
hafta Mevlana’ya ilişkin kitaplar okuduğunu söyledi. Mevlana’nın 736
yıl önce yazdığı “Hapisteler Ama” şiirinden “Diken içindeler, ama gül
gibiler/Hapisteler, ama şarap gibiler/ Gece içindeler, ama sabah gi-
biler” dizelerini okuyan Balbay “Kendimi buluyorum burada” dedi.
Prof. Dr. Mustafa Kanar’ın “Mevlana’nın eserlerinde bulu-
nan sözcüklerin anlamlarını açıkladığı” kitabından alıntılar ya-
pan Mustafa Balbay şöyle devam etti: “Adalet ‘Bir şeyi layık olduğu
yere koymak’, zulüm ‘bir şeyi layık olmadığı yere koymak’ olarak an-
latılıyor. Biz buraya layık değiliz. Yargılanmadan kaçmıyoruz ama en
azından tutuksuz yargılanma hakkımızı verin. Duruşma salonuna ge-
lirken 12, cezaevinin içinde 12, çıktıktan sonra da 4 demir kapıdan
geçiyoruz. Cezaevinde 12 demir kapı arkasında adalet bekliyoruz.”
Fotoğraf:NECATİSAVAŞ