21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2010 Türkiye’de Japonya yılı Asya’nın iki ucuna kurulan dostluk köprüsü SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2009 CUMARTESİ 18 KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B Özdemir Altan’dan 2010’un ilk sergisi Kültür Servisi - Modern Türk resminin önemli isimlerden Özdemir Altan’õn şimdiye kadar koleksiyonculara sunulmamõş yapõtlarõndan oluşturulmuş bir seçki, bugün Galeri Artist İstanbul’da sergilenmeye başlõyor. Yapõtlarõnda değişik doku, yapõsal eleman, malzeme, sanat görüşü, õşõk ve benzeri aykõrõlõklarõn rastlantõsal olarak bir araya gelmesiyle oluşan sanat anlayõşõnõ benimseyen Altan’õn yapõtlarõ 15 Ocak tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açõk olacak. Atilla Dorsay, yeni kitabını imzalıyor Kültür Servisi - Sinema eleştirmeni, yazar ve gazeteci Atilla Dorsay, Turkuvaz Kitap’tan çõkan yeni gezi kitabõ ‘Hindistan Sõcağõndan Norveç Buzuluna’yõ imzalamak için, bugün saat 14.00’te Beşiktaş Kabalcõ Kitabevi’nde olacak. “Gitmeyi hep isteyip asla başaramayacağõmõ sandõğõm” dediği coğrafyalara dair izlenimlerini okurlarõyla paylaştõğõ bu kitap, yazarõn ‘Yaşam ve Ölüm Kentleri’nden sonraki ikinci gezi kitabõ. Tarantino 2009’un en iyilerini seçti Kültür Servisi - Ünlü yönetmen Quentin Tarantino, Hollywood Reporter haber sitesi ile yaptõğõ röportajda 2009’da izlediği filmler arasõndan en iyilerini açõkladõ. James Cameron’õn ‘Avatar’, Peter Jackson’õn ‘Cennetimden Bakarken’ ve Clint Eastwood’un ‘Invictus’ adlõ filmlerini izlemediğini belirten Tarantino’nun 8 filmlik listesinde ilk üç sõrada ‘Star Trek’, ‘Kara Büyü’ (Drag Me to Hell) ve ‘Funny People’ yer alõyor. Listedeki diğer beş film ise, ‘Aklõ Havada’ (Up in the Air), ‘Chocolate’, ‘Observe and Report’, ‘Precious’ ve ‘An Education’. Arda Kanpolat Ödülü genç oyucuların ANKARA (AA) - Genç yaşta yaşamõnõ yitiren tiyatro oyuncusu Arda Kanpolat anõsõna bu yõl dördüncüsü verilen ‘Arda Kanpolat Oyunculuk Ödülü’nü, ‘Fareler ve İnsanlar’ adlõ oyundaki performanslarõyla genç oyuncular Sefa Tantoğlu ile Berk Yaygõn düzenlenen törenle aldõ. Ankara Akün Sahnesi’nde ‘Fosforlu Cevriye’ adlõ oyunun temsili öncesinde gerçekleştirilen ödül töreninde Kanpolat ailesi ve ödülü kazanan sanatçõlar konuşma yaptõ. Alin Taşçıyan FIPRESCI başkan yardımcılığına aday Kültür Servisi - Türkiye Sinema Platformu SİYAD temsilcisi, gazeteci yazar ve sinema eleştirmeni Alin Taşçõyan, 24-25 Ocak 2010 tarihlerinde İtalya’nõn Bari kentinde yapõlacak FIPRESCI (Uluslararasõ Film Eleştirmenleri Birliği) Genel Kurulu’ndaki seçimler için FIPRESCI Başkan Yardõmcõlõğõ’na aday gösterildi. Taşçõyan, Bari Film Festivali sõrasõnda yapõlacak olan genel kurulda başkan yardõmcõsõ seçildiği takdirde iki yõl boyunca bu görevi yürütecek. ERDEM ÖZTOP Tüm dünyada olduğu gibi Türki- ye’de de büyük bir artõş gösteren çiz- gi roman yayõncõlõğõ, şimdilerde klasik edebi metinlerden sõyrõlarak, siyasi alana yöneliyor. Geçen ay Türkiye’de Kapital ve Komünist Manifesto’nun yayõmlanmasõnõn ardõndan şimdi de Agora Kitaplõğõ tarafõndan okura dün- yada son yüzyõlõn en çok tanõnan, devrimci ikonu haline gelen Che Gue- vara’nõn biyografik çizgi romanõ tak- dim ediliyor. Yeraltõ çizgi romanõnõn en bilinen sanatçõsõ Spain Rodriguez tarafõndan çizilen kitap, Che’nin ha- yatõnõ, kavgasõnõ besleyen deneyimle- rini bir bütün halinde ortaya koyuyor. Kitabõn yayõncõsõ ve çevirmeni olan Os- man Akınhay’la, çizgi romanlarõn yayõncõlõğa, okura katkõsõ ve Che üze- rine konuştuk. -Dünyanın birçok yerinde ideali- ze edilmiş olan Che imgesinin çizgi bir hikâyede figürleştirilmesi de ka- çınılmaz bir sonuç mu? -Şimdi, her türde çalõşmalar, eğer iyi ve nitelikliyse, kendi başõna ayrõ bir eser olma özelliğine haizdir. O yüzden ge- rekli midir, kaçõnõlmaz mõdõr gibisin- den sorularõn fazla bir karşõlõğõ olduğu kanõsõnda değilim. Aslõnda Che Gue- vara’nõn çizgi romanõ ilk bizim ya- yõmladõğõmõz kitapla da yapõlmõyor. Zannediyorum biri yerli, diğeri çeviri olmak üzere daha önce de iki kitap var Che’ye dair. Bizim yayõmladõğõmõz Che’nin grafik romanõ ise, yurtdõşõnda Verso Books tarafõndan yayõmlanmõş olan, çizerinin de bu alanda deneyim- li bir isim olduğu, emin bir örnek. -Neticede, elimizdeki kitap kap- samlı bir metin değil. Belirli bir bil- gi veriyor bize Che hakkında. Hal böyle olunca, okura önden bir Che takdimi yapıyor, değil mi? -Bu bir biyografik çizgi roman. Do- layõsõyla, nesir türündeki bir biyogra- fiden farklõ bir yol izlemiyor. Doğu- mundan itibaren ve ömrünün önemli kavşaklarõna ağõrlõk verilecek hazõr- lanmõş bir kitap. Gerilla ve devrimci Che’nin yeryüzünün bütün ülkelerin- deki halklarõn, devrimci ve ilericilerin gönlünde ve zihninde tuttuğu yer se- bebiyle, burada doğru yorum ziyade- siyle önemli elbette. -Peki, risk görüyor musunuz? Ye- ni bir okuma serüvenine girmiş oku- run salt bu metinle işi noktalayabi- lecek olmasını? Malum, kitap oku- maya ayrılan vaktin, görselliğin de etkisiyle daha da kısıtlı zaman di- limlerine yayılıyor olması... -Bu enteresan bir soru, önemli de. Şöyle anlatayõm: Türkiye’de Sol ha- reket, herkesçe bilindiği üzere 1960’lar- dan sonra esas yükselişini sergiledi. 1980 faşist darbesine kadar olan dö- nemde bir tür ‘Sol Rönesans’ yaşan- dõ ve bu zaman diliminde, özellikle so- lun klasik eserleri denebilecek kap- samdaki kitaplarõ yutulurcasõna okun- du. Teorinin revaçta olduğu bir dö- nemdi. Fakat sonraki 30 yõl, gericiliğin karanlõğõndan itibaren, teorinin ve zi- hinsel donanõmõn yõldõzõnõn söndüğü bir dönem oldu. Şimdi öyle ki, Kapital, Komünist Manifesto ve Che grafik ki- taplarõnõn yanõ sõra, kapitalizmin girdiği yeni küresel krizin ardõndan Marx’õn belli ölçülerde geri dönüşüyle birlikte, sanki aradan geçen bu 40-50 yõlda hiç teorik birikim yaratõlamamõşçasõna, başlama noktasõna gelindi. Günümüzün genç kuşaklarõ Sol’un rönesansõnõn yaşandõğõ döneme o den- li uzaklaştõrõlmõş halde ki, meraklõ olanlar bile alfabeden başlõyorlar ancak. Üstelik o da, diyelim Marx’õn eserle- rinin kendisinden değil, Marx üzerine ve onun hayatõ hakkõnda yayõmlanan kitaplardan. Nitekim, son iki yõlõn ki- tap fuarlarõnda, Marx ilgisini canlõ tu- tan kitaplar “Marx’ın Kapital’i” gibi, “Marksizme Giriş” gibi çalõşmalar. İş- te bu çerçevede, Sol’a dair sima ve eser- lerin çizgi kitaplarõnõn çõkmasõ iyi. Olumlu bir katkõsõ olur, yani. Hatta, ha- cimli kitaplarõn vakit sõkõntõsõ sebebiyle daha az okunur olmasõna baktõğõmõz- da, artõ bir faydasõ görülecek. Yeraltõ çizgi romanõnõn ünlü sanatçõsõ Spain Rodriguez’in kitabõnõn metni Osman Akõnhay tarafõndan dilimize çevrildi. Akõnhay, kitabõn, Sol’un teorik birikiminden kopmuş genç kuşaklara olumlu bir katkõda bulunacağõ kanõsõnda. Gökçer, başkentten uğurlandõ Tiyatromuzun büyük ustasõ bugün İstanbul’da toprağa verilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk tiyatrosunun usta ismi, Devlet Tiyatrolarõ (DT) ile Devlet Opera ve Ba- lesi’nin (DOB) ilk genel müdürlerinden Cüneyt Gökçer, Ankara’dan karanfil- lerle İstanbul’a uğurlandõ. Gökçer’in ce- nazesi, İstanbul’da bugün Teşvikiye Camisi’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ar- dõndan Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda def- nedilecek. Gökçer için Ankara’daki ilk tören, 1989’da tiyatro bölümünün kuruluş çalõşmalarõnõ yürüttüğü ve bölüm başkanlõğõnõ yaptõğõ Bilkent Üniver- sitesi’nde düzenlendi. Daha sonra Gökçer’in cenazesi Hacettepe Üni- versitesi Ankara Devlet Konservatu- varõ’nõn önüne getirildi. Tabutunun önünde düzenlenen saygõ duruşundan sonra Ankara Opera Sahnesi’nde de bir tören düzenlendi. Törenlere, Gökçer’in eşi Ayten Gök- çer, kõzõ Aslı Gökçer, tiyatro sanatçõ- sõ Serap Sağlar ve eşi eski Kültür Ba- kanõ Fikri Sağlar, Bilkent Üniversite- si Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı, YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Öz- can, DT Genel Müdürü ve Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Lemi Bilgin, DOB Genel Müdürü Rengim Gök- men ile Kültür ve Turizm Bakanlõğõ Müsteşarõ İsmet Yılmaz, eski Kültür Bakanõ İstemihan Talay, eski Adalet Bakanõ Hikmet Sami Türk, sanatçõlar ve sevenleri katõldõ. İlk tören, Gökçer’in özgeçmişinin okunmasõ ile başladõ. DT Genel Mü- dürü Bilgin sözlerine, “Beş yıl öğ- renciliğini, 30 yıl asistanlığını yap- tığım, aynı sahneyi paylaşma onu- runu yaşadığım çok değerli hocam Cüneyt Gökçer ile böylesine bir birlikteliği yaşayacağımı tahmin bi- le edemediğimi şimdi anlıyorum” di- yerek başladõ. Bilgin, “Bazı insanlar için doğum ve ölüm ne bir başlangıç ne de bitiştir. Yaşadıkları döneme çok büyük izler bırakırlar” dedi. Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Doğramacõ da “Babam, Cüneyt Ho- camıza hem Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nı hem de Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü emanet etmişti” dedi. DOB Genel Müdürü Rengim Gök- men de Türk tiyatrosunun ulu çõnarõnõ kaybetmenin acõsõnõ derinden hisset- tiklerini söyledi. Gökmen, “Hangi say- fayı açsak, hangi programa baksak orada Cüneyt Hocamızı görürüz. Türk operası ona minnet borçlu- dur” diye konuştu. DT Başrejisörü Rüştü Asyalı ise Gökçer’in her yapõ- tõnda bir incelik süzmeye çalõştõğõnõ ve ondan çok şey öğrendiğini dile getire- rek “insana insanı insanca” sunmayõ başaran Gökçer’i saygõ ve hüzünle uğurladõklarõnõ belirtti. Daha sonra Cü- neyt Gökçer’in yaşamõnõ anlatan kõsa bir belgesel film gösterildi. Gökçer’in eşi tiyatro sanatçõsõ Ayten Gökçer de eşinin Türk tiyatrosunun temel direklerinden biri olduğunu vur- guladõ. Ayten Gökçer, “Onu yaşatmak için çok çaba sarf edildi. Desteğini esirgemeyen herkese çok teşekkür ederim” dedi. Gözyaşlarını tutamadı Ankara Opera Sahnesi’nde düzenle- nen törende, sinevizyon gösterisi sõra- sõnda Cüneyt Gökçer’in eşi Ayten Gök- çer ile kõzõ Deniz Gökçer gözyaşlarõnõ tutamadõ. Gökçer’in torunu Efe de duy- gusal anlar yaşadõ. Kültür Servisi - Japonya ile Türkiye’nin dostluğunun 120. yõldönümü nedeniyle gerçekleştirilecek olan “2010 Türkiye’de Japonya Yılı” ile ilgili bilgiler ve yõl boyunca yapõlmasõ planlanan etkinliklere ilişkin dün Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay ve Japonya Büyükelçisi Nobuaki Tanaka’nõn da katõldõğõ bir basõn toplantõsõ düzenlendi. İki ülke arasõndaki dostluğun temelleri Osmanlõ İmparatorluğu’na ait Ertuğrul Fõrkateyni’nin 1890’da Japonya’yõ ziyareti sonrasõnda, Kuşimoto yakõnlarõnda batmõş olmasõyla yaşanan felaketin ardõndan atõlmõştõ. İki ülke arasõndaki ilişkinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulanan toplantõda Günay, etkinlikler kapsamõnda Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde Japon kültür ve sanatõnõn seçkin örneklerini göreceğimizi belirterek “Biz Asya’nın iki ucunda, iki önemli medeniyeti temsil ediyoruz. Asyalı olmaktan kaynaklanan duygu beraberliklerimiz var” dedi. Toplantõda etkinliğin Yürütme Komitesi Başkanvekili Hideaki Ishida, “Dostluk Elçisi” olarak “Japonya Yılı”nõn tanõtõmõna katkõda bulunacak Japon oyuncu Ayumi Takano ve Turizm ve Dostluk Elçisi Hadise Açıkgöz de yer aldõ. Etkinliğin açõlõş töreni 4 Ocak’ta Ankara Türk-Japon Vakfõ Kültür Merkezi’nde Noh tiyatrosu, Japon davulu gösterisi ve Kimono defilesinin yer aldõğõ bir gösteriyle yapõlacak. Mayõs ayõnda ise İstanbul’da “Japon-Türk Dostluğunu Kutlama Töreni”, Temmuz 2010’da Japonya ve Türkiye’nin işbirliğiyle kurulmuş olan Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi’nin açõlõş töreni ve benzeri birçok etkinlik düzenlenecek. (www.japonya2010.org) Çizgi roman patlamasõ Agora Kitaplõğõ’ndan çõkan ‘Che Guevara’ ile sürüyor Çizgi romanda ‘Che’ açõlõmõ Cüneyt Gökçer için dün Bilkent Üniversitesi ve Ankara Opera Sahnesi’nde iki ayrı tören düzenlendi. Ayten Gökçer törende eşinin Türk tiyatrosunun temel direklerinden biri olduğunu vurguladı. (NECATİ SAVAŞ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle