Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Oysa kimi değerlendirmeler, saptamalar AKP
iktidarı sayesinde Türkiye’nin onarımı giderek
güçleşen ulaştığı noktayı özetliyor.
Toplumsal bellek zafiyeti, bunları hafıza-ı
beşer nisyan ile maluldür deyip geçecek miyiz?
Yeni bir haftaya girerken; bir hafta geride
kalan, ne ki bugün de yarın da değerini
yitirmeyecek kimi söz ve değerlendirmeleri
anımsamak, anımsatmak yararlı olacak.
Örneğin şu değerlendirme; Başbakan’a ders
olacak nitelik ve içerikte:
“…Türkiye bugün huzursuz, sıkıntılı. Hiç de
bu huzursuzluğu hak etmedi.
Kurumlar birbirine girmiş, halkı her gün taciz
ediliyor. Bugünkü huzursuzluğun sebebi
Cumhuriyet ve demokrasi değil.
Ne noksan Türkiye’de, kanun noksan ise
yaparsınız. Eksik, noksan ne varsa bu insanları
birbirine düşürmeden tamamlayalım.
Gelin bu memleketin, milletin insanlarını rahat
bırakalım, sorunlarının çözümüne yardımcı
olalım…
…Ulus devletinin kökündeki ulusu
parçalamayalım. Kutuplaşmaktan kaçınalım.
Daha iyi sağlık, daha iyi eğitim, daha iyi sosyal
güvenlik, her şeyin daha iyisi için mücadele
edelim…
Hatırası sönmez bir meşale olan Atatürk’e
sahip çıktıkça, onun yolundan ayrılmadıkça, her
türlü sorunu aşalım…” (Süleyman Demirel -
MHP’deki konferansından)
Bir ekonomist Başbakan’ı analiz ediyor:
“…Başbakan ve politikacılar halkın arasına
neden karışır? Halk ile konuşmak, halkın derdini
ve beğenisini öğrenmek için karışır. Halk
beğenisini alkışlayarak ‘Yaşa… var ol… Allah
başımızdan eksik etmesin…’ diye ifade ederse
‘halk iyi’ de… Neden ‘açım’ dediğinde kötü?
Ben beklerdim ki Başbakan (hele cami
çıkışında-Rize’de) kendisine aç olduğunu
duyurmaya çalışan hemşerisiyle ilgilensin… Hiç
olmazsa gönlünü alsın.
Devletin rakamlarına göre ülkede 3.4 milyon
kayıtlı (resmi) işsiz var. Her 4 gencin 1’i işsiz…
Ne yazık ki bu konularla ilgilenen yok. Ne
yazık ki bu konuları ciddiye alan yok.
Toklar açın halinden anlamadıkları gibi açım
diyenlerin (dertlerini ne kadar nazik biçimde
anlatmaya çalışalar da) ağzını kapatıyorlar, açım
diyene dayak attırıyorlar…” (Prof. Güngör
Uras)
Hak arayan, aylık ücretleri bir milyardan 500
milyona inen, açlığa, sefalete mahkûm
olduklarını haykıran Tekel işçilerinin
başkentteki eylemlerine AKP yönetimi
yetkililerinin verdiği biber gazlı karşılık; Prof.
Güngör Uras’ı doğruluyor.
TBMM tutanaklarını izleyelim:
“- İçişleri bütçesinin görüşüldüğü sırada
kürsüde; Tekel işçilerini desteklemek için gittiği
mitingde biber gazı ile karşılanıp uğurlanan
CHP Milletvekili Çetin Soysal:
‘İçişleri Bakanı’na baktığımda şiddeti
görüyorum, biber gazı görüyorum.’
Mehmet Nil Hıdır (AKP): Bakma, bakma, sen
bu tarafa bak ağabeyciğim.
Ç. Soysal (CHP): ...ve gerçekten suya (Sağlık
Meydanı’ndaki havuza) atlamak zorunda kalan
işçi kardeşlerimi görüyorum. Bu yaklaşım kabul
edilemez. Bu bir devlet terörüdür, bu bir
faşizan yaklaşımdır.
Abdullah Çalışkan: (AKP): Ne işin vardı senin
orada?
Soysal: Bu yaklaşım kabul edilemez.
Düşününüz ki…
Çalışkan (AKP): Orada ne işin vardı senin?
Burada yasa çıkartıyoruz.
Soysal: Neden oradaydım biliyor musunuz?
Oradaki feryadı duymak için oradaydım.
Oradaki işçinin sesini duymak için
oradaydım. Sen neredesin? Sırça köşklerinde
oturuyorsun.
Çalışkan (AKP): Seni niye seçti millet? Orada
dolaşın diye mi seçti?
Soysal: …Buralarda oturmak kolay. Esas
sokağa kulağınızı verin, caddelere… Oralarda
neler oluyor?... Gelin de eksi 10 derecede
mücadele edin…
Halil Mazıcıoğlu (AKP): Sen kendini tarif et.
Soysal: Size Ahmed Arif’in dediği bir şeyi
söyleyeyim, madem öyle dediniz. ‘Sen doğdun
üç gün aç tuttuk / Üç gün meme vermedik
sana Adiloş Bebe / Hasta düşmeyesin diye,
töremiz böyle diye / Saldır şimdi memeye
saldır da büyü / Bunlar engerektir, bunlar
çıyandır / Bunlar ekmeğimize göz koyanlardır /
Tanı bunları tanı da büyü’.
Ve diyorum ki 19 tane maden işçimiz öldü.
Çocukları, tanı bunları, tanı da büyü. Karayolu,
demiryolu, Tekel işçilerimizin çocukları, tanı
bunları, tanı da büyü…
Bekir Bozdağ (AKP): Sayın Başkan, hatip
konuşurken şiir içerisinde grubumuza dönük
olarak ‘yılandır, çıyandır’ ifadelerini kullanıp
grubumuza hakaret etmiştir.
Başkan: Sayın Soysal… Ahmed Arif’in
şiirinde yılan çıyan diye AKP grubuna böyle bir
ithafta bulundunuz mu?
Soysal: Hayır bulunmadım….”
“…Böyle bir devlet yönetimi, demokrasi olur
mu? Geçmişin tecrübeleri ışığında bir ağabey
olarak sesleniyorum: Bu gidiş iyi gidiş değil…”
(DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk)
Başbakan dışında gidişe iyi diyen varsa
parmağını kaldırsın!
SAYFA 22 ARALIK 2009 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Aralık
Oslo K -7
Helsinki K 0
Stockholm K -1
Londra K -1
AmsterdamK 2
Brüksel K 0
Paris K 1
Bonn K 3
Münih K 2
Berlin K 5
Budapeşte K 4
Madrid Y 12
Viyana K 4
Belgrad K 3
Sofya B 4
Roma Y 14
Atina Y 16
Zürih K 2
Moskova K -12
Aşkabat PB 16
Taşkent Y 13
Bakû Y 8
Bişkek Y 8
Tiflis Y 10
Kahire B 18
Şam Y 16
İstanbul S 9
Edirne S 8
Kocaeli S 11
Çanakkale S 11
İzmir PB 13
Manisa PB 11
Denizli S 14
Zonguldak B 10
Sinop B 10
Samsun B 10
Trabzon Y 12
Giresun Y 12
Ankara S 5
Eskişehir S 5
Konya S 5
Sıvas B 2
Antalya PB 17
Adana B 17
Mersin B 17
Diyarbakır Y 13
Şanlıurfa Y 15
Mardin B 12
Siirt B 13
Hakkâri B 4
Van B 5
Kars K 2
Yurdun kuzey ve iç
kesimleri parçalı çok bu-
lutlu, Güneydoğu Ana-
dolu’nun batısı, Doğu
Anadolu’nun kuzey ve
batısı, Doğu Karadeniz
ile sabah saatlerinde
Osmaniye, Hatay ve
Kahramanmaraş çevre-
leri yağışlı, diğer yerler
az bulutlu geçecek. Ya-
ğışlar genellikle yağmur
ve sağanak, Doğu Ana-
dolu ile Doğu Karade-
niz’in iç kesimlerinin
yükseklerinde karla ka-
rışık yağmur ve kar şek-
linde olacak. Hava sı-
caklığı batı bölgelerinde
4 ila 6 derece artacak.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
geleneği uygulamış, davanın bir no’lu sanığının
adını söyleyip “ve arkadaşları” demiş. Daha sözünü
bitirmeden sanıkların arasından uğultu yükselmiş.
Kimi, “O nereden benim arkadaşım oluyormuş” diye
bağırmış, kimi “Ben bu salonda kimsenin arkadaşı
değilim” diye haykırıyormuş...
Çareyi şu seslenişte bulmuşlar:
“Tutuklu - tutuksuz sanıklar ve müdafileri.”
İkinci davada da benzer bir olumsuzluk
yaşanmaması için aynı tutum izlendi.
Salt bu durum bile Silivri davalarının sanık
yelpazesi hakkında fikir edinmeye yetiyor.
Çok sanıklı davalar, ceza hukukunun sanırım en
karmaşık, en çok özen isteyen, her türlü haksızlığa
açık, gerçek suçluyu bulmanın en zor olduğu
alanlarından biri...
Silivri davaları ise çok sanıklılığın ötesinde çok
soruşturmalı, çok kovuşturmalı, çok iddianameli,
çok “delilli”, çok sayfalı, çok medyalı, çok taraflı...
Bu kadar çokluktan ne çıkar, gerçekten
kestirmek zor.
Sanıkların kendi aralarında hemen hemen hiç
hukuk olmadığı için, hukuktan bir şey beklerken
ortak bir hukuk da geliştiremiyorlar. Bu durum da
kimsenin davayı bir bütün olarak üstüne
almamasını beraberinde getiriyor.
Benim de bu dava ile birlikte ister istemez
öğrenmek durumunda kaldığım hukuk alanlarından
biri şu oldu:
Delil hukuku...
Ceza davalarının temeli, kapısı...
Bu konuda özel çalışma yapmak isteyen hukuk
bilimcilerine Silivri’de çok veri olduğunu
düşünüyorum.
Delillerin toplanması, değerlendirilmesi, davada
kullanılabilir olup olmadığının netleştirilmesi, bir
sanığın aleyhindeki delillerin yanında, lehinde
olanların da dikkatte tutulması...
Bütün bunlar ceza davasının özü.
Hukuk biliminin “delil hukuku” aşamasına
gelmesi, kolay olmadı. Ortaçağ hukukunda, örneğin
100 kişinin içinde bir suçlu varsa, 100 kişiye birden
ceza veriliyordu ki, suç cezasız kalmasın. Çağdaş
hukuk anlayışında ise 100 kişiden 99’u suçluysa,
bir suçsuz varsa kimsenin ceza almaması esas...
Silivri, bütün bunların dışında seyrediyor.
Silivri davalarında “delillerin” temelini “iletişim”
oluşturuyor. İletişim bu kadar gelişmeden önce
sanıklar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan bir
temel unsur vardı. Ortak eylem, buluşma,
yazışma... Telefon da öylesine yaygın değildi.
Silivri’de bütün bunlardan öte, cep telefonundaki
kayıtlar, isteğin dışında ya da içinde gelen mesajlar,
bilgisayarındaki elektronik postalar, katıldığın bir e-
mail ağındaki listeler... Her şey delil...
Bilgisayar teknolojilerinden anlayanların söylediği
o ki, bilgisayar programlarıyla her türlü sanal
bağlantıyı kurmak da olası!
12 Mart günleri için anlatılır...
Sendikal çalışmaları olan bir öğretmenin ev
telefonu dinlenmektedir. Öğretmen bunu fark eder,
telefon faturasını ödemez. Hattın kapatılması
gerekir, ama yapamazlar. Birkaç ay sonra malum
görevliler öğretmenden rica eder:
“Şu faturayı ödeseniz...”
Geldik bugüne...
Teknoloji gelişti, delil toplamak kolaylaştı...
Hukuk mu?
O teknolojinin arkasından gelsin!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
AB’deAnkara’nõnönünükesenAlmanya,TürkiyeüzerindenIrak’agirmearayõşõnda
Merkel işbirliği istedi
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - AB’ye tam
üyelik konusunda Türkiye’nin
önünü kesen Almanya, Orta-
doğu’da Ankara ile işbirliği
yapmak için zemin aramaya
başladõ. Almanya, ilk aşama-
da Türkiye üzerinden Irak pa-
zarõna girmek için kollarõ sõ-
varken AKP hükümeti, Al-
manya Başbakanõ Angela
Merkel’in AB konusundaki
olumsuz tutumuna karşõn bu
işbirliğine sõcak bakõyor.
Saddam Hüseyin dönemin-
de ve özellikle 1991 yõlõndaki
Körfez Savaşõ öncesinde Irak’a
bugünün para birimiyle yakla-
şõk 4 milyar Avro’luk ihracat
yapan Almanya, Baas rejiminin
devrilmesinden sonra bu ülke-
ye yönelik ihracatõ 500 milyon
Avro’ya gerileyince harekete
geçti. Almanya’nõn Türkiye ile
Irak’ta özellikle ekonomik iliş-
kileri kapsayan işbirliğinin ay-
rõntõlarõ 10 Aralõk’ta yapõlan Dõş
Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun
(DEİK) “Irak’ta Türk-Alman
İşbirliği” konulu toplantõsõnda
ele alõndõ. Toplantõnõn ayrõntõ-
larõ, Almanya’nõn Türkiye’nin
Irak’ta oluşturduğu ve enerjiden
sanayiye, ulaştõrmadan ticare-
te kadar geniş bir yelpazeyi
kapsayan “stratejik işbirliği”
üzerinden bu ülkenin pazarõna
girmek istediğini gösterdi.
Edinilen bilgilere göre, Tür-
kiye ile Almanya özellikle
Irak’õn altyapõsõnõn geliştiril-
mesi için bir dizi projede or-
taklõk yürütecek.
Ortadoğu’ya açılma
Bu projeler arasõnda ulaşõm,
elektrik altyapõsõnõn düzeltil-
mesi, içme ve atõk su sisteminin
onarõmõ, gereken bölgelerde
yeniden yapõmõ, Irak’ta kara,
demiryolu ve liman inşasõ gibi
büyük yatõrõm gerektiren alan-
lar bulunuyor. Ayrõca Alman-
ya Irak’ta Türkiye üzerinden
yürütülecek işbirliğinin deva-
mõnda, yine Türkiye üzerin-
den Körfez ülkelerine de açõl-
mayõ hedefliyor.
Bunun yanõ sõra Irak ile kör-
fez ülkelerinin petrol ve do-
ğalgazõnõn Irak ve Türkiye gü-
zergâhõnõ izleyerek Avrupa ül-
kelerine ulaştõrõlmasõ da düşü-
nülüyor. Bunun için de Avrupa
ülkelerinin doğalgazda Rus-
ya’ya olan bağõmlõlõğõnõ ortadan
kaldõracak Nabucco temel bir
proje olarak düşünüyorlar. Bu
toplantõda alõnan karalar üze-
rinde gerekli çalõşmalarõn ya-
põlmasõ ve uygulama alanlarõ-
nõn saptanmasõnõn ardõndan,
ikinci toplantõ gelecek yõl Bağ-
dat’ta yapõlacak. Alman şir-
ketleri Irak’ta halen enerji, has-
tane inşaatõ ve telekomünikas-
yon alanlarõnda faaliyet göste-
riyor. Türkiye’nin Irak’la olan
ticaret hacmi ise 5 milyar ABD
Dolarõ civarõnda bulunuyor.
İSVEÇLİ BAKAN:
Türkiye
önemli
hamle yaptõ
LEYLA TAVŞANOĞLU
BRÜKSEL - “Yugoslavya hem
kuruluş hem de dağılış aşamasın-
da tam anlamıyla bir başarısızlık
örneğidir. Ülkenin dağılmasında
ekonomik zorluklar önemli rol oy-
nadı.” Bu sözler İsveç Dõşişleri Ba-
kanõ Carl Bildt’e ait. Bildt, Brük-
sel’de AB Genişleme Direktörü
Michael Leigh ve İsveç’in AB nez-
dindeki daimi temsilcisi Büyükelçi
Christian Danielsson tarafõndan dü-
zenlenen “Batı Balkanlar: Bölgesel
İşbirliğinden AB Üyeliğine Doğru
Ekonomik Krizin Üstesinden Gel-
mek” konulu konferansõn açõlõşõnda
konuşuyor. Bildt diyor ki: “Yirmi
yıl önce Batı Balkan ülkeleri, Do-
ğu Bloku’nun öbür ülkelerine kı-
yasla kişi başına gelir itibarıyla iyi
durumdaydılar. Ama bugün Po-
lonya’nın kişi başına geliri Sırbis-
tan’ınkinden yüzde 50 daha yük-
sek. Bütün bölgenin AB’ye enteg-
rasyonu önemli, ama bu bölge ül-
kelerinin tümünün AB’ye hemen
üye alınmaları zor.”
Esas olarak Batõ Balkanlar’dan
parçalanan Yugoslavya’nõn yerine
kurulan yedi yeni devletin kastedil-
diği konferasta ikinci konuşmacõ
AB’nin bir önceki genişleme sorum-
lusu Finlandõyalõ Ollie Rehn oluyor.
Rehn özellikle Makedonya’nõn da
artõk AB bünyesine alõnmasõ gerekti-
ğinin altõnõ çizerken Atina ve Üs-
küp’ün aralarõnda süren anlaşmazlõğõ
aşmalarõ gerektiğine işaret ediyor.
Sorularõ yanõtlayan Bildt, AB’nin
genişleme sürecinin üye ülkelerin
zõmni anlaşmalarõyla ileri bir tarihe
atõlacağõ duyumlarõ alõndõğõ sorusuna
şu yanõtõ veriyor: “Ben bu görüşlere
katılmıyorum. Ama kimi aday ül-
keler kriterleri hızla yerine getiri-
yor, kimileri de ağırdan alıyor.
Örneğin, Türkiye çok önemli
hamleler yaptı. Evet, kimi zaman
zorlukları aşması gecikiyor. Dışiş-
leri Bakanı Ahmet Davutoğlu, an-
cak 2023 yılında tam üyeliğin ger-
çekleşebileceğini söyledi. Ben buna
katılmıyorum. Davutoğlu’nu ka-
ramsar olmamakla tanırım. Bu
sözlerine doğrusu şaşırdım.”
Rehn ise bu noktada hafif bir gü-
lümsemeyle, genişleme sorumlusu
olduğu dönemde muhtemelen çekti-
ği baş ağrõlarõnõ kastederek, “Türki-
ye’nin müzakerelerinde yeni ge-
nişleme sorumlusu Stefan Füle’ye
kolaylıklar diliyorum” diyor.
Almanya, ilk aşamada Türkiye üzerinden Irak
pazarõna girmek için kollarõ sõvarken AKP hükümeti,
Almanya Başbakanõ Angela Merkel’in AB konusundaki
olumsuz tutumuna karşõn bu işbirliğine sõcak bakõyor.
Türkiye ile Almanya özellikle Irak’õn altyapõsõnõn
geliştirilmesi için bir dizi projede ortaklõk yürütecek.
IŞIL ÖZGENTÜRK
Sinemanın Kadim
Dostu: Zeki Ökten
Sonunda “At”ın montajı bitti, seslendirmesi için Ye-
şilçam kuyruk oldu ve filmin sonuna gelindi. Tam o sı-
rada Ali Özgentürk serbest bırakıldı ve ben o iki yönet-
menin Ali Özgentürk ve Zeki Ökten’in birbirlerine sarı-
lıp ağlamalarını hiç unutamam. Koskoca adamlar çocuklar
gibi hüngür hüngür ağlıyorlardı...
Ağlama Işıl, yazını yazmak zorundasın, çünkü sırada
“Düşman” filmi var. Yılmaz Güney’in senaryosunu
yazdığı bu film kıymeti bilinmemiş bir filmdir ve bana gö-
re Türk sinemasının ilk üç filminden biridir.
Ekonomik nedenlerin aile kurumunu nasıl parçaladı-
ğını anlatan “Düşman”, konusu gereği sert bir filmdir.
Ancak bu sertlik Zeki Ökten’in elinde müthiş bir şiirsel
gerçekliğe ulaşır. Zeki Ökten’in en güzel filmidir.
Ne yazık, “Düşman”ın ve daha pek çok dürüst ve gü-
zel filmin yönetmeni ve sinemanın kadim dostu Zeki Ök-
ten’i cumartesi günü yitirdik. Onun en yakın dostu, ha-
yat arkadaşı Güler’in (Ökten) acısını azaltmak için ne söy-
lenebilir bilmiyorum. Sözcüklerin bittiği bir an bu.
Güle güle Zeki Ökten, sen sadece sevdiğin filmleri yap-
tın. Setlerin en sevilen yönetmeniydin; senin setlerinde
yetişen insanlar hayata daha derin ve dostça bakmayı
öğrendiler. Sıradan insanların küçük hikâyelerini bize öy-
le sevgi dolu bir yürekle sundun ki, onlar hepimizin kah-
ramanları oldular.
Şimdi bu yazıyı okusaydın, bana kızardın, hafifçe boy-
nunu eğer, “çok abartmışsın” derdin. Hayır hiçbir şe-
yi abartmıyorum, Türk ve dünya sineması çok değerli bir
yönetmenini yitirdi. Bu böyle!
Hoşça kal sinemanın kadim dostu, Zeki Ökten…
isilozgenturk gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada
Eski DİSK ve Ge-
nel-İş Sendikası
başkanlarından
Abdullah Baştürk, ölümünün 18. yıldönümünde Zincirlikuyu’daki mezarı ba-
şında anıldı. Baştürk’ün anma töreni, dün soğuk havaya karşın işçilerin geniş
katılımıyla yapıldı. Nakliyat-İş Sendikası üyeleri, “İşçilerin birliği sermayeyi
yenecek”, “Cezaevleri yıldıramaz bizleri”, “Tutuklanan 10 işçi sınıfı önderi
serbest bırakılsın” dövizleri taşıyıp tutuklamaları protesto etti. Törende konu-
şan DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, “Abdullah Baştürk bugün hayatta olsay-
dı, işçileri birleştirir ve mücadele ederdi. Biz de sözde kalmayıp, mücadeleyi
işçilerin yanında her şartta yapmalıyız” dedi. Törende Genel-İş Sendikası Ge-
nel Başkanı Erol Ekici de bir konuşma yaptı. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)
İşçiler Baştürk’ü unutmadõ
MEB’den yeni düzenleme
Okullarda ‘engel’
kalmayacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu,
bakanlõğa bağlõ bütün eğitim yapõla-
rõnda fiziksel engelli öğrenciler için
yapõlmasõna ihtiyaç duyulan düzenle-
meleri genelgeyle açõkladõ.
“Fiziksel Engelliler İçin Okul Bina-
larında Yapılması Gereken Düzenle-
meler” konulu genelgeye göre bina
girişlerine rampalar inşa edilecek. Her
6 metrede bir dinlenme amaçlõ sahanlõk
yapõlacak. Giriş kapõlarõ menteşeli ve
normal açõlõr kanat olacak. Merdiven ve
rampalarda tutunma küpeşteleri ve ko-
ruma bordürü yapõlacak. Merdivenlerin
basamak yükseklikleri engelliler için
uygun seviyede olacak. Özel donanõm-
lõ fiziksel engelli asansörü yapõlacak.
Derslikler tekerlekli sandalyelerin
hareketlerine uygun inşa edilecek,
derslik kapõlarõ eşiksiz, dõşarõya açõ-
lõr ve 100 santimetre boşluklu ola-
cak. Kapõ kollarõ yerden belli yük-
seklikte, tek elle kavranabilecek ve
kullanõlabilecek biçimde olacak. Ya-
zõ tahtalarõ yerden 70 santimetre
yükseklikten itibaren monte edile-
cek. Fiziksel engelli tuvaletleri yapõ-
lacak ve iki yanõnda tutunma bantlarõ
bulunacak, özel lavabolar takõlacak.
İmamlar, baz istasyonuna karşı:
900’lü hat aranıyor
camiye kurulmasın!
DİYARBAKIR (Cumhuriyet) -
Diyanet ve Vakõf Emekçileri Sendi-
kasõ (DİVES) Genel Başkanõ Lok-
man Özdemir, cami minarelerinde
kurulan baz istasyonlarõnõn 900’lü
hatlara da hizmet vermesinden ra-
hatsõz olduklarõnõ söyledi.
Özdemir, sendika binasõnda dü-
zenlediği basõn toplantõsõnda, haber-
leşme şirketlerinin kâr hõrslarõ, apart-
man yönetimlerinin 3-5 kuruş karşõ-
lõğõnda izin vermesi ve yerel merke-
zi yönetimlerin umursamazlõklarõ ne-
deniyle baz istasyonlarõnõn hiçbir ku-
ral ve standarda bağlõ olmadõğõnõ söy-
ledi. Baz istasyonlarõnõn neredeyse her
10 metre aralõkla sõnõrsõzca yerleşti-
rildiğini belirten Özdemir, şöyle ko-
nuştu: “Baz istasyonları sağlığın ya-
nı sıra inanç yönünden zararlı ve sa-
kıncalıdır. Cami minarelerinde ku-
rulan baz istasyonu 900’lü hatlara
da hizmet vermektedir. Kötü niyetli
insanlar bu hatları arayarak cinsel
içerikli sohbet etmektedir. Cami
minarelerinde baz istasyonu aracı-
lığıyla 900’lü hattı kullanarak kötü
amaçlara hizmet etmiş bulunmak-
tadır. İstasyonlar iptal edilmediği
takdirde işin takipçisi olacağız.”