Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2009 SALI
16 KÜLTÜR
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Leoparla Fare
Ayhan Görür avukat. Kasımpaşa’da doğup
büyümüş. Şimdi bir ayağı İstanbul’da, bir ayağı
Dalaman’da işini sürdürüyor. Kırk yıllık eşi,
çocukları, torunlarıyla, mutluluk yansıtan bir
tablonun ressamı!
Durağanlık, insanı günlük yaşamında ne
yapacağını bilemez duruma düşürür. Eylemsizlik
tuzağına düşmemek için kıl kadar yeteneği olan,
yapabileceğinin ardına düşmeli. Köşeye
çekilmektense oyalanmak bile “iş”tir.
Görür, yeteneklerini üretici alanlara yönelterek
emeğini insanların yararına sunuyor. Bunu gönüllü
yapması, kişiliğinin ayrı bir yanı.
Sitesine giren, geçmiş çağlardan bu yana
sağlam bilginin, gerçek sanatın, en özgün
edebiyat ürünlerinin örnekleriyle karşılaşacaktır.
Yalnız bu da değil; hemen her gün iletiler
göndererek, bulduğu güzellikleri, ibret alınacak
özdeyişleri, toplumsal olayların nabzını tutan
yazıları, sanatsallığına inandığı güzellikleri
dostlarıyla paylaşması az iş mi?..
Bunları yalnızca aktarmıyor, ilettiğine ilişkin
izlenimlerini yorumlayarak bir düşünce ortamı da
yaratıyor. Görür, çağdaş aydın olmanın gereğini
böylece yerine getirmiş oluyor.
Berlin’in ısırıcı soğuğu sonunda bu sabah
ürününü verdi. Sözde kar yağıyor! Oysa nerde
şimdi, Villon’un dediği “bıldır yağan karlar?”
Dışarıda kar diye kedilerin ak tüyleri uçuşuyor...
Bilgisayarımı kar düşünceleriyle açıp internete
girince, Görür’ün ilettiği birbirini tamamlayan
fotoğraf dizisinden gözümü alamadım.
Sinema, TV teknikleri ilerler de, ikisinin de atası
sayılan fotoğraf yerinde mi durur! Üstelik,
şimdinin fotoğrafları, belge gerçekçiliğinin
yanında sanatsallığıyla, özgünlüğüyle de ilgi
çekiyor. Çağımızda, kimi karikatürler gibi,
düşünceyle de beslenen ne değerli fotoğraflar
var!
Sözünü edeceğim fotoğraf dizisi böyle bir
nitelik taşıyor. Sunumun adı “Aç Fare”. Altta yer
alan esprili bir sözle fare uyarılıyor da: “Kaç, fare
kaç!” Sunumun düşünsel özünü ise, erdemle
söylenmiş şu Çin atasözünden çıkarıyoruz:
“Savaşmayanla savaşılmaz!”
Fotoğraflarda görülen şudur: Hayvanat
bahçesinde bir leopar barınağı. Bakımına özen
gösterildiği, leoparın duruşundan, yaşadığı
ortamın düzeninden belli. Leoparın önünde
yoksul sofralarının bayramlarda bile görmeyeceği
tazelikte kıpkırmızı lop et parçaları var.
Leopar, yiyeceğine ortak olacağı yanaşışından
anlaşılan, başparmağından da küçük bir fareye
uzun uzun bakıyor. Sonra burnunu yaklaştırıp
kokluyor onu. Ağzını açsa, fareyi soluğuyla yutar!
Farede hiçbir ürkeklik belirtisi yok. Leopar
koklamasını kısık gözlerle sürdürüyor.
Yırtıcıların gözü kısık mı, ondan korkmayın.
Kedilerden bilirim; kuş avlama pususunda fincan
gibi açılan gözleri, dişlerine göre bir yiyeceği
yerken hep kısıktır. Belki o sırada kendini
çevresine kapayan görünüşünden dolayı kediye
nankörlük yakıştırılıyor...
Çinli bilgenin “Savaşmayanla savaşılmaz” sözü
ise, dünyadaki gidişatın tam tersini yansıtıyor.
Çağımızda güçlünün savaşlar çıkararak milyonları
ölümcül açlıklara sürüklemediği gün yok!
Leoparla fareye yeniden bakıyorum. Acaba
insanlar leopar kadar paylaşımcı, bir paydan
yararlanmayı düşünecek fare kadar cesur
olsalardı Afrika’da, Asya’da, hatta Avrupa’da
onca çocuk, daha dünyaya gözünü açmadan
açlığın pençesinde can verir miydi hiç?..
binyazar@gmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
Arayõşlarvebulamayõşlar
2
009, özel topluluk ve tam-ödenekli ti-
yatro yapõmlarõnõn sayõsal olarak tavan
yaptõğõ yõllardan biri oldu. Seyirci
sayõsõndaki artõşõn ise aynõ oranda olmadõğõ
biliniyor. Çünkü en ünlü özel topluluklar bi-
le perdelerini yalnõzca hafta sonlarõ açmayõ
sürdürüyor ve yapõmlar dönem içinde de tur-
neye götürülüyor.
İstanbul’da 300’ü aşkõn özel topluluk olduğu
söyleniyor. 2009’da İstanbul’da erişkinler için
tiyatro yapan profesyonel topluluklardan
yaklaşõk 50’sine, İstanbullu çocuk tiyatrola-
rõnõn da onlarcasõna devlet desteği verildiği
göz önüne alõnõrsa, bu sayõnõn pek de abart-
ma olmadõğõ görülür. Dahasõ, 60. yõlõnõ
kutlayan Devlet Tiyatrolarõ, 2009-2010 dö-
neminin sonuna dek sahne sayõsõnõ 60’a çõ-
karmayõ hedefliyor. Ayrõca ülke düzeyinde
yerel tiyatrolarda da bir
canlanma söz konusu. Söz
gelimi, Bartõn’da da artõk
üç tiyatro olduğunu ba-
sõndan öğreniyoruz.
BİLETLER VE
YILDIZLAR
‘Ekonomik kriz’e karşõn
yaşanan bu hareketlilik, ön-
celikle DT ve Belediye ti-
yatrolarõnõn, bilet ücretleri-
ni düşük tutabilmeleriyle
açõklanabilir. Televizyonda
yõldõzlaşmõş oyuncularõn
kurduklarõ ya da içinde yer
aldõklarõ özel topluluklarõn
iyi iş yapabileceğini dü-
şünmek de yanlõş olmaz. Bu
saydõğõmõz iki tür topluluk
‘benimsenmiş’ bir anlayõş (klasikler, usta ya-
zarlarõmõzõn oyunlarõ, bulvar komedileri,
müzikaller, Batõ’da öne çõkmõş çağdaş oyun-
lar, popüler tiyatromuz doğrultusunda yerli-
leştirilmiş uyarlamalar) doğrul-
tusunda tiyatro yapõyorlar.
YENİ SEÇENEKLER
2000’li yõllarda tiyatromuz açõ-
sõndan çok daha ilginç olan bir ge-
lişme ise genellikle genç sanat-
çõlarla oluşturulan topluluklarõn
‘yeni seçenek’lere yönelmesi.
Ve Diğer Şeyler Topluluğu, Ti-
yatro Z gibi kendi topluluklarõn-
daki yazarlarõn metinlerini oy-
nayanlardan, Övül-Mustafa Av-
kıran’õn Garajistanbul’daki ça-
lõşmalarõ gibi ‘performans me-
tinleri’nin yazõlõ metinden daha
çok öne çõktõğõ; Oyunbaz Toplu-
luğu gibi bilinen metinlere yep-
yeni yorumlar getirmeyi hedef-
leyen, DOT gibi daha önce ti-
yatroda tartõşõlmaya ya da söylenmeye cesa-
ret edilmemiş olanõn seyircinin suratõna vu-
rulduğu; Semaver Kumpanya gibi farklõ
oyunculuk biçemlerinin denendiği, Mahşeri
Cümbüş, Ankara Mavi Sahne gibi gösteri ile
doğaçlamayõ buluşturan ya da dans tiyatrosu
yapan birçok tiyatronun varlõğõ; topluluklarõn,
yazarlõk, sahneleme, oyunculuk bağlamõnda
kendilerine özgü anlatõm biçimleri aradõkla-
rõnõ göstermektedir. Bu doğrultuda kullanõlan
tiyatro alanlarõ bir odadan, yer altõndaki bir de-
podan ya da garajdan dönüştürülebilmektedir.
AKM’NİN YOKLUĞU
Ne ki AKM’nin, İstanbul’un 2010’da Av-
rupa Kültür Başkenti unvanõnõ taşõyacak ol-
masõ nedeniyle bir ‘tadilat projesi’ doğrul-
tusunda kullanõma kapatõlmasõ, aynõ yõl ger-
çekleşecek olan Uluslararasõ İstanbul Tiyat-
ro Festivali’ne katõlabilecek kimi önemli ya-
bancõ topluluklarõn gereksinim duyduklarõ me-
kân koşullarõnõn sağlanamama sonucunu do-
ğurmuştur. Ne yazõk ki yõllar önce tasarlan-
mõş -çağdaş nitelikli tiyatro sahnelerini ba-
rõndõran- yapõlar kõsõr tartõşmalar nedeniyle
yaşama geçirilmemiştir.
2009, festivallerin tiyatroyu her yaştan se-
yirciyle buluşturmada başarõlõ olduğu bir yõl
sayõlmalõdõr. DT’nin çeşitli kentlerde gele-
nekleştirdiği ulusal ve uluslararasõ şenlikler
yanõnda, Uluslararasõ Ankara Tiyatro Festi-
vali ve kimi kentlerde belediyelerce ve baş-
ka kuruluşlarca yürütülen nitelikli festival-
ler yoluyla tiyatro coşkusu üretilmekte ve kit-
lelerle paylaşõlmaktadõr. 2009’da düzenlenen
Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği de
1960’lõ yõllardaki gençlik etkinliklerinin
coşkusuna yaklaşmõştõr.
ÇOCUK TİYATROSU
Festivallerin önemli bir bölümünün çocuk
tiyatrosu üstünde yo-
ğunlaşmõş olmasõ
önemlidir. Ama yeterli
değildir. Çocuklar için
yapõlan tiyatro, 2009
yõlõnda da önemli bir
konuma taşõnamamõş-
tõr. DT’nin Anado-
lu’daki sahnelerinde ça-
lõşan oyuncularõnõn,
eleştirmenlerce izlenip
değerlendirilmediği için
çocuk tiyatrosu yap-
makta isteksiz davran-
dõklarõ dile getirilmek-
tedir. Gerçekten de ço-
cuk tiyatrosu odaklõ ge-
lenekleşmiş ödüller bu-
lunmamaktadõr. İşte
tam da bu noktada, elli
yõlõ aşkõn bir süredir ül-
ke düzeyinde tiyatro
ödülleri vermekte olan,
dahasõ, bir süre ‘çocuk
tiyatrosu’ için de ödül
uygulamasõ başlatan Sa-
nat Kurumu’nun, 1994
yõlõndan bu yana bu-
lunduğu merkezinin,
Ankara Büyük Şehir Belediyesi’nce Genç-
lik Parkõ alanõnda uygulanan ‘tadilat projesi’
nedeniyle ‘mekânsız’ kaldõğõ anõmsanma-
lõdõr.
YÖNETMEN
SIKINTISI
2009, ‘oyun yazarlığı’nõ geliştirme adõna
düzenlenen yarõşmalarõn ve etkinliklerin
çoğaldõğõ bir yõl oldu. Mitos Boyut’un ge-
lenekleştirdiği oyun yarõşmasõndan DT’nin
60. yõlõnda 60 yerli oyunun sahnelenmesine
ilişkin düzenlemesine dek, bu yöndeki bir-
çok farklõ girişimin bir araya gelmesi se-
vindirici bir gelişme sayõlmalõ.
ÖZERKLİK VE ÖZGÜRLÜK
Öte yandan tiyatro üstündeki baskõlarõn
2000’li yõllarda da sürüp gittiği, turne sü-
reçlerinde yerel yönetimlerin çeşitli bağ-
lamlardaki engellemelerinden anlaşõlõyor.
2000’li yõllarõn ilk on yõlõnõn bitimine yak-
laşõlõrken, hem tam ödenekli hem de özel ti-
yatrolarõn bir çerçeve yasa içinde değerlen-
dirilmesi ve yasal konumlarõnõn çağdaş bir
yaklaşõmla yeniden düzenlenmesõ için bir kez
daha gündem oluşturulmalõdõr. Yõllardõr tar-
tõşõlsa da kesin sonuca ulaştõrõlamayan ‘ti-
yatro yasası’ düşüncesi, tam-ödenekli top-
luluklarõn ‘özerk’, özel topluluklarõn da
‘özgür’ olabilmesini, yönetimler karşõsõnda
sağlam bir duruş sergileyebilmelerini sağ-
layacak bir çözüm yolu olacaktõr.
2009 yõlõnda üretilen yapõmlarõn çoğundan,
‘yönetmen sıkıntısı’ nedeniyle istenen so-
nuç alõnamadõ. ‘En iyi’ olduğu düşünülen-
ler ödüllere değer bulundu. Hiç değerlendi-
rilemeyenler de oldu. Yerel basõnda eleştir-
menliğin yüreklendirilmesinin gerekliliği
bir kez daha ortaya çõktõ.
2009’un başõnda Gazanfer Özcan Usta ay-
rõldõ aramõzdan. Daha sonra Hepşen Akar’õ,
Aykut Oray’õ, Nihat Nikerel’i, birkaç gün
önce de tiyatroda en çok eksikliğini duydu-
ğumuz yönetmenlik alanõndaki bir parlak ada-
mõ, Ali Taygun’u yitirdik. Yüreklerde, bel-
gelerde izleri kaldõ her birinin...
Tiyatromuzu yaşatanlara sağlõklõ, umutlu,
başarõlõ bir yeni yõl dileğiyle...
Ergican Saydam’ı kaybettik
Kültür Servisi - Piyanist, müzisyen ve
akademisyen Prof. Ergican Saydam, yaşamõnõ
yitirdi. Saydam’õn cenazesi, bugün
Zincirlikuyu Camii’nde kõlõnacak öğle
namazõnõn ardõndan Zincirlikuyu
Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. 1943’te
İstanbul Belediye Konservatuvarõ’ndan
mezun olan Saydam, 1955-59 yõllarõ arasõnda
Münih Yüksek Müzik Akademisi’nde
eğitimini sürdürdü. Dünyanõn pek çok
yerinde konser veren sanatçõ, Jamaika,
Trinidad, Barbados, Guyana ve Surinam gibi
ülkelerde konser veren ilk Türk piyanisti
oldu. TRT’de 25 yõl görev yapan Saydam,
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet
Konservatuvarõ piyano bölümünden
emekliydi. Saydam’õn 60 yõlõk müzik
yaşamõnõn öyküsü anlattõğõ ‘Taburede 60 Yõl’
(Arma Yayõnlarõ) adlõ bir de anõ kitabõ vardõ.
Yiannis Moralis yaşamını yitirdi
Kültür Servisi - Yunan ressam Yiannis
Moralis 93 yaşõnda hayatõnõ kaybetti. Sanat
yaşamõna 15 yaşõnda Atina Güzel Sanatlar
Okulu’nda başlayan Moralis, sanat
eğitimine Paris ve Roma’da devam etti.
1940’ta Yunanistan’a dönen sanatçõ, resmin
yanõ sõra, tiyatro oyunlarõ için dekor ve
kostüm de tasarladõ. Başbakan George
Papandreou ve Kültür Bakanõ Pavlos
Geroulanos, sanatçõnõn ölüm haberinden
sonra Moralis’i modern Yunan sanatõnõn en
büyük sanatçõlarõndan biri olarak tanõmladõ.
Faşizme direniş öyküsü: Mefisto
Kültür Servisi - İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ’nõn yeni oyunu
“Mefisto”nun ilk gösterimi yarõn akşam saat
20.30’da Kâğõthane Sadabad Sahnesi’nde
yapõlacak. Alman yazar Klaus Mann’õn
romanõndan aynõ adla Ariane Mnouchkine’in
tiyatroya uyarladõğõ “Mefisto”, faşizmin
zorbalõğõna ve yaşamõ her yanõyla kontrol
etmesine karşõ, sanatçõlarõn duruşlarõnõ kişisel
bir hikâye üzerinden aktarõyor. Özdemir
İnce’nin çevirdiği, oyunu Ragõp Yavuz
yönetiyor. (0 212 321 73 95)
Kültür Servisi - Tiyatro ve si-
nema oyuncusu, yönetmen,
karikatürist Savaş Dinçel
ölümünün ikinci yõlõnda, Sa-
vaş Dinçel Sahnesi Oyun-
cularõ’nõn sahneye koydu-
ğu Dinçel oyunu “Uçurt-
manın Kuyruğu”nun ga-
lasõyla anõldõ. Kenter Tiyat-
rosu’ndaki anma gününde
oğlu Barış Dinçel, öğrenci-
leri ve yakõn arkadaşlarõ
Müjdat Gezen, Mustafa
Alabora, hocasõ Yıldız Ken-
ter de vardõ. Savaş Dinçel’in
oyun ve filmlerinden kesit-
lerle başlayan anma etkinli-
ğinde Müjdat Gezen’in me-
sajõ okundu, Barõş Dinçel,
babasõnõn çok severek yaz-
dõğõ, kendisinin dekor ve
kostümünü yaptõğõ “Uçurt-
manın Kuyruğu” oyununu
ve Müjdat Gezen Tiyatrosu
içinde açõlan Savaş Dinçel
Sahnesi’ni ve oyuncularõnõ
tanõttõ ve babasõ anõsõna ka-
deh kaldõrdõ. Çocukluğundan
beri disiplinle yetiştirilmiş ve
bu disiplini bir saplantõya
dönüştüren bir adamõn, ken-
dinden bile gizlemeye çalõş-
tõğõ duygularõyla yüzleşme-
sini anlatan iki kişilik oyun-
da İlker Ayrık ve Aykut
Taşkın rol aldõ. 20 Aralõk
2007’de 65 yaşõnda kaybet-
tiğimiz Dinçel, tiyatro eğiti-
mine İstanbul Belediyesi
Konservatuvarõ Tiyatro Bö-
lümü’nde başladõ. 1980 dar-
besi sonucu sõkõyönetim ila-
nõ ile uzaklaştõrõldõğõ dönem
dõşõnda İstanbul Büyükşe-
hir Belediyesi Şehir Tiyat-
rolarõ’nda oyunculuk ve yö-
netmenlik yaptõ. Amatör ola-
rak karikatür çizdi. Ziya Öz-
tan’õn yönettiği “Kurtuluş”
ve “Cumhuriyet” filmle-
rinde İsmet İnönü’yü can-
landõrdõ, birçok televizyon di-
zisinde rol aldõ. Kuruluşun-
dan itibaren MSM - Müjdat
Gezen Sanat Merkezi’nde
eğitmenlik yaptõ.
Kadın gözünden
hayata dair
Kültür Servisi - Türkiye Fotoğraf Sanatı
Federasyonu danışmanlığında Anadolu Hayat
Emeklilik tarafından bu yıl 4.’sü düzenlenen
kadınlara özel fotoğraf yarışması “Kadın
Gözüyle Hayattan Kareler” için başvurular 1
Ocak - 12 Mart 2010 tarihleri arasında
gerçekleşecek. Fotoğraf sanatına ilgi duyan
amatör-profesyonel tüm kadınlara açık olan
yarışmanın bu yılki konusu “Hayata Dair”.
Yarışmanın bu yılki jüri üyeleri arasında Kültür
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güler
Ertan, Fotoğrafevi Fotoğraf Eğitmeni Adnan
Sokol, Fotoğraf Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Ömer Serkan Bakır, fotoğraf sanatçısı Aramis
Kalay ve Anadolu Hayat Emeklilik İletişim
Müşaviri Betül Çığır yer alıyor. Yarışmaya
katılmak isteyenlerin “hayata dair” yakaladığı
en fazla 5 fotoğrafı sadece CD ile Anadolu
Hayat Emeklilik Genel Müdürlüğü’ne iletmesi
gerekiyor. (www.anadoluhayat.com.tr)
Savaş Dinçel
‘Uçurtmanõn
Kuyruğu’yla
anõldõ
ÖLÜMÜNÜN İKİNCİ YILI
Kültür Servisi - Akbank
Oda Orkestrasõ, daimi
şefi Cem Mansur yö-
netiminde ‘Her Konse-
rin Bir Öyküsü Var’ te-
masõyla hareket ederek,
her ay farklõ hikâyeleri
müzik aracõlõğõyla an-
latmaya devam ediyor.
Haydn ve Bloch yõlla-
rõna ilkbaharda kõsaca
değinen Akbank Oda
Orkestrasõ ve Cem Man-
sur, aralõk ayõnda Ba-
rok dönemin devlerinden
Handel’i 250. ölüm yõl-
dönümü ve gelmiş geç-
miş en yetenekli beste-
cilerden birisi kabul edi-
len Mendelssohn’u 200.
doğum yõlõnda bir araya
getiriyor. 23 Aralõk’ta
Caddebostan Kültür
Merkezi’nde saat
20.30’da ve 24 Aralõk’ta
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu’nda saat
20.30’daki konserlerden
yarõm saat önce, bu iki
renkli dehânõn yaşamõn-
dan anekdotlarla sahne-
de olacak olan Man-
sur’un şefliğindeki or-
kestraya, kemanda An-
drea Tyniec, piyanoda
Gloria Campaner eşlik
edecek. Programda Han-
del’den ‘Konçerto
Grosso op. 6 no.5’ ve
‘Largo’, Mendels-
sohn’dan ‘Keman ve
Piyano için Konçerto’
ve ‘Yaylı Sazlar Sen-
fonisi no.11’ ve Grain-
ger’den “Handel in the
Strand” yer alõyor. Ba-
har aylarõna dek devam
edecek konser serisin-
de yer alacak konuk so-
listler arasõnda, gitarist
Kostas Kotçiolis, ke-
man sanatçõsõ Elina Va-
hala, perküsyonist Colin
Currie ve piyanist
Christian Blackshaw
yer alõyor.
‘Her
Konserin
Bir Öyküsü
Var’
AKBANK ODA ORKESTRASI
Ekonomik krize
karşõn yaşanan
hareketlilik, öncelikle
Devlet ve Belediye
tiyatrolarõnõn bilet
ücretlerini düşük
tutmalarõyla
açõklanabilir. TV’de
yõldõzlaşmõş
oyuncularõn
kurduklarõ ya da yer
aldõklarõ özel
topluluklarõn iyi iş
yapabileceğini
düşünmek de yanlõş
olmaz.
Çok daha
ilginç bir
gelişme de,
genellikle genç
sanatçõlarla
oluşturulan
topluluklarõn
yeni seçeneklere
yönelmesi.
2009,
festivallerin
tiyatroyu her
yaştan
seyirciyle
buluşturmayõ
başardõğõ bir yõl
sayõlmalõ.
2009’da
topluluk sayõsõ
arttõ, çeşitlilik
çoğaldõ.
2 0 0 9 Y I L I N D A T Ü R K İ Y E ’ D E T İ Y A T R O Y A B İ R B A K I Ş
Tiyatro Z’nin ‘Hesap Lütfen’, Ve Diğer Şeyler Topluluğu’nun ‘Noter’ ve DOT’un oyunu ‘Pornografi’.
YARIŞMAYABAŞVURULAROCAKTA
TütenDağdaş’ınyapıtı2009’unbirincisi.