23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2009 SALI 16 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Leoparla Fare Ayhan Görür avukat. Kasımpaşa’da doğup büyümüş. Şimdi bir ayağı İstanbul’da, bir ayağı Dalaman’da işini sürdürüyor. Kırk yıllık eşi, çocukları, torunlarıyla, mutluluk yansıtan bir tablonun ressamı! Durağanlık, insanı günlük yaşamında ne yapacağını bilemez duruma düşürür. Eylemsizlik tuzağına düşmemek için kıl kadar yeteneği olan, yapabileceğinin ardına düşmeli. Köşeye çekilmektense oyalanmak bile “iş”tir. Görür, yeteneklerini üretici alanlara yönelterek emeğini insanların yararına sunuyor. Bunu gönüllü yapması, kişiliğinin ayrı bir yanı. Sitesine giren, geçmiş çağlardan bu yana sağlam bilginin, gerçek sanatın, en özgün edebiyat ürünlerinin örnekleriyle karşılaşacaktır. Yalnız bu da değil; hemen her gün iletiler göndererek, bulduğu güzellikleri, ibret alınacak özdeyişleri, toplumsal olayların nabzını tutan yazıları, sanatsallığına inandığı güzellikleri dostlarıyla paylaşması az iş mi?.. Bunları yalnızca aktarmıyor, ilettiğine ilişkin izlenimlerini yorumlayarak bir düşünce ortamı da yaratıyor. Görür, çağdaş aydın olmanın gereğini böylece yerine getirmiş oluyor. Berlin’in ısırıcı soğuğu sonunda bu sabah ürününü verdi. Sözde kar yağıyor! Oysa nerde şimdi, Villon’un dediği “bıldır yağan karlar?” Dışarıda kar diye kedilerin ak tüyleri uçuşuyor... Bilgisayarımı kar düşünceleriyle açıp internete girince, Görür’ün ilettiği birbirini tamamlayan fotoğraf dizisinden gözümü alamadım. Sinema, TV teknikleri ilerler de, ikisinin de atası sayılan fotoğraf yerinde mi durur! Üstelik, şimdinin fotoğrafları, belge gerçekçiliğinin yanında sanatsallığıyla, özgünlüğüyle de ilgi çekiyor. Çağımızda, kimi karikatürler gibi, düşünceyle de beslenen ne değerli fotoğraflar var! Sözünü edeceğim fotoğraf dizisi böyle bir nitelik taşıyor. Sunumun adı “Aç Fare”. Altta yer alan esprili bir sözle fare uyarılıyor da: “Kaç, fare kaç!” Sunumun düşünsel özünü ise, erdemle söylenmiş şu Çin atasözünden çıkarıyoruz: “Savaşmayanla savaşılmaz!” Fotoğraflarda görülen şudur: Hayvanat bahçesinde bir leopar barınağı. Bakımına özen gösterildiği, leoparın duruşundan, yaşadığı ortamın düzeninden belli. Leoparın önünde yoksul sofralarının bayramlarda bile görmeyeceği tazelikte kıpkırmızı lop et parçaları var. Leopar, yiyeceğine ortak olacağı yanaşışından anlaşılan, başparmağından da küçük bir fareye uzun uzun bakıyor. Sonra burnunu yaklaştırıp kokluyor onu. Ağzını açsa, fareyi soluğuyla yutar! Farede hiçbir ürkeklik belirtisi yok. Leopar koklamasını kısık gözlerle sürdürüyor. Yırtıcıların gözü kısık mı, ondan korkmayın. Kedilerden bilirim; kuş avlama pususunda fincan gibi açılan gözleri, dişlerine göre bir yiyeceği yerken hep kısıktır. Belki o sırada kendini çevresine kapayan görünüşünden dolayı kediye nankörlük yakıştırılıyor... Çinli bilgenin “Savaşmayanla savaşılmaz” sözü ise, dünyadaki gidişatın tam tersini yansıtıyor. Çağımızda güçlünün savaşlar çıkararak milyonları ölümcül açlıklara sürüklemediği gün yok! Leoparla fareye yeniden bakıyorum. Acaba insanlar leopar kadar paylaşımcı, bir paydan yararlanmayı düşünecek fare kadar cesur olsalardı Afrika’da, Asya’da, hatta Avrupa’da onca çocuk, daha dünyaya gözünü açmadan açlığın pençesinde can verir miydi hiç?.. binyazar@gmail.com kultur@cumhuriyet.com.tr Arayõşlarvebulamayõşlar 2 009, özel topluluk ve tam-ödenekli ti- yatro yapõmlarõnõn sayõsal olarak tavan yaptõğõ yõllardan biri oldu. Seyirci sayõsõndaki artõşõn ise aynõ oranda olmadõğõ biliniyor. Çünkü en ünlü özel topluluklar bi- le perdelerini yalnõzca hafta sonlarõ açmayõ sürdürüyor ve yapõmlar dönem içinde de tur- neye götürülüyor. İstanbul’da 300’ü aşkõn özel topluluk olduğu söyleniyor. 2009’da İstanbul’da erişkinler için tiyatro yapan profesyonel topluluklardan yaklaşõk 50’sine, İstanbullu çocuk tiyatrola- rõnõn da onlarcasõna devlet desteği verildiği göz önüne alõnõrsa, bu sayõnõn pek de abart- ma olmadõğõ görülür. Dahasõ, 60. yõlõnõ kutlayan Devlet Tiyatrolarõ, 2009-2010 dö- neminin sonuna dek sahne sayõsõnõ 60’a çõ- karmayõ hedefliyor. Ayrõca ülke düzeyinde yerel tiyatrolarda da bir canlanma söz konusu. Söz gelimi, Bartõn’da da artõk üç tiyatro olduğunu ba- sõndan öğreniyoruz. BİLETLER VE YILDIZLAR ‘Ekonomik kriz’e karşõn yaşanan bu hareketlilik, ön- celikle DT ve Belediye ti- yatrolarõnõn, bilet ücretleri- ni düşük tutabilmeleriyle açõklanabilir. Televizyonda yõldõzlaşmõş oyuncularõn kurduklarõ ya da içinde yer aldõklarõ özel topluluklarõn iyi iş yapabileceğini dü- şünmek de yanlõş olmaz. Bu saydõğõmõz iki tür topluluk ‘benimsenmiş’ bir anlayõş (klasikler, usta ya- zarlarõmõzõn oyunlarõ, bulvar komedileri, müzikaller, Batõ’da öne çõkmõş çağdaş oyun- lar, popüler tiyatromuz doğrultusunda yerli- leştirilmiş uyarlamalar) doğrul- tusunda tiyatro yapõyorlar. YENİ SEÇENEKLER 2000’li yõllarda tiyatromuz açõ- sõndan çok daha ilginç olan bir ge- lişme ise genellikle genç sanat- çõlarla oluşturulan topluluklarõn ‘yeni seçenek’lere yönelmesi. Ve Diğer Şeyler Topluluğu, Ti- yatro Z gibi kendi topluluklarõn- daki yazarlarõn metinlerini oy- nayanlardan, Övül-Mustafa Av- kıran’õn Garajistanbul’daki ça- lõşmalarõ gibi ‘performans me- tinleri’nin yazõlõ metinden daha çok öne çõktõğõ; Oyunbaz Toplu- luğu gibi bilinen metinlere yep- yeni yorumlar getirmeyi hedef- leyen, DOT gibi daha önce ti- yatroda tartõşõlmaya ya da söylenmeye cesa- ret edilmemiş olanõn seyircinin suratõna vu- rulduğu; Semaver Kumpanya gibi farklõ oyunculuk biçemlerinin denendiği, Mahşeri Cümbüş, Ankara Mavi Sahne gibi gösteri ile doğaçlamayõ buluşturan ya da dans tiyatrosu yapan birçok tiyatronun varlõğõ; topluluklarõn, yazarlõk, sahneleme, oyunculuk bağlamõnda kendilerine özgü anlatõm biçimleri aradõkla- rõnõ göstermektedir. Bu doğrultuda kullanõlan tiyatro alanlarõ bir odadan, yer altõndaki bir de- podan ya da garajdan dönüştürülebilmektedir. AKM’NİN YOKLUĞU Ne ki AKM’nin, İstanbul’un 2010’da Av- rupa Kültür Başkenti unvanõnõ taşõyacak ol- masõ nedeniyle bir ‘tadilat projesi’ doğrul- tusunda kullanõma kapatõlmasõ, aynõ yõl ger- çekleşecek olan Uluslararasõ İstanbul Tiyat- ro Festivali’ne katõlabilecek kimi önemli ya- bancõ topluluklarõn gereksinim duyduklarõ me- kân koşullarõnõn sağlanamama sonucunu do- ğurmuştur. Ne yazõk ki yõllar önce tasarlan- mõş -çağdaş nitelikli tiyatro sahnelerini ba- rõndõran- yapõlar kõsõr tartõşmalar nedeniyle yaşama geçirilmemiştir. 2009, festivallerin tiyatroyu her yaştan se- yirciyle buluşturmada başarõlõ olduğu bir yõl sayõlmalõdõr. DT’nin çeşitli kentlerde gele- nekleştirdiği ulusal ve uluslararasõ şenlikler yanõnda, Uluslararasõ Ankara Tiyatro Festi- vali ve kimi kentlerde belediyelerce ve baş- ka kuruluşlarca yürütülen nitelikli festival- ler yoluyla tiyatro coşkusu üretilmekte ve kit- lelerle paylaşõlmaktadõr. 2009’da düzenlenen Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği de 1960’lõ yõllardaki gençlik etkinliklerinin coşkusuna yaklaşmõştõr. ÇOCUK TİYATROSU Festivallerin önemli bir bölümünün çocuk tiyatrosu üstünde yo- ğunlaşmõş olmasõ önemlidir. Ama yeterli değildir. Çocuklar için yapõlan tiyatro, 2009 yõlõnda da önemli bir konuma taşõnamamõş- tõr. DT’nin Anado- lu’daki sahnelerinde ça- lõşan oyuncularõnõn, eleştirmenlerce izlenip değerlendirilmediği için çocuk tiyatrosu yap- makta isteksiz davran- dõklarõ dile getirilmek- tedir. Gerçekten de ço- cuk tiyatrosu odaklõ ge- lenekleşmiş ödüller bu- lunmamaktadõr. İşte tam da bu noktada, elli yõlõ aşkõn bir süredir ül- ke düzeyinde tiyatro ödülleri vermekte olan, dahasõ, bir süre ‘çocuk tiyatrosu’ için de ödül uygulamasõ başlatan Sa- nat Kurumu’nun, 1994 yõlõndan bu yana bu- lunduğu merkezinin, Ankara Büyük Şehir Belediyesi’nce Genç- lik Parkõ alanõnda uygulanan ‘tadilat projesi’ nedeniyle ‘mekânsız’ kaldõğõ anõmsanma- lõdõr. YÖNETMEN SIKINTISI 2009, ‘oyun yazarlığı’nõ geliştirme adõna düzenlenen yarõşmalarõn ve etkinliklerin çoğaldõğõ bir yõl oldu. Mitos Boyut’un ge- lenekleştirdiği oyun yarõşmasõndan DT’nin 60. yõlõnda 60 yerli oyunun sahnelenmesine ilişkin düzenlemesine dek, bu yöndeki bir- çok farklõ girişimin bir araya gelmesi se- vindirici bir gelişme sayõlmalõ. ÖZERKLİK VE ÖZGÜRLÜK Öte yandan tiyatro üstündeki baskõlarõn 2000’li yõllarda da sürüp gittiği, turne sü- reçlerinde yerel yönetimlerin çeşitli bağ- lamlardaki engellemelerinden anlaşõlõyor. 2000’li yõllarõn ilk on yõlõnõn bitimine yak- laşõlõrken, hem tam ödenekli hem de özel ti- yatrolarõn bir çerçeve yasa içinde değerlen- dirilmesi ve yasal konumlarõnõn çağdaş bir yaklaşõmla yeniden düzenlenmesõ için bir kez daha gündem oluşturulmalõdõr. Yõllardõr tar- tõşõlsa da kesin sonuca ulaştõrõlamayan ‘ti- yatro yasası’ düşüncesi, tam-ödenekli top- luluklarõn ‘özerk’, özel topluluklarõn da ‘özgür’ olabilmesini, yönetimler karşõsõnda sağlam bir duruş sergileyebilmelerini sağ- layacak bir çözüm yolu olacaktõr. 2009 yõlõnda üretilen yapõmlarõn çoğundan, ‘yönetmen sıkıntısı’ nedeniyle istenen so- nuç alõnamadõ. ‘En iyi’ olduğu düşünülen- ler ödüllere değer bulundu. Hiç değerlendi- rilemeyenler de oldu. Yerel basõnda eleştir- menliğin yüreklendirilmesinin gerekliliği bir kez daha ortaya çõktõ. 2009’un başõnda Gazanfer Özcan Usta ay- rõldõ aramõzdan. Daha sonra Hepşen Akar’õ, Aykut Oray’õ, Nihat Nikerel’i, birkaç gün önce de tiyatroda en çok eksikliğini duydu- ğumuz yönetmenlik alanõndaki bir parlak ada- mõ, Ali Taygun’u yitirdik. Yüreklerde, bel- gelerde izleri kaldõ her birinin... Tiyatromuzu yaşatanlara sağlõklõ, umutlu, başarõlõ bir yeni yõl dileğiyle... Ergican Saydam’ı kaybettik Kültür Servisi - Piyanist, müzisyen ve akademisyen Prof. Ergican Saydam, yaşamõnõ yitirdi. Saydam’õn cenazesi, bugün Zincirlikuyu Camii’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. 1943’te İstanbul Belediye Konservatuvarõ’ndan mezun olan Saydam, 1955-59 yõllarõ arasõnda Münih Yüksek Müzik Akademisi’nde eğitimini sürdürdü. Dünyanõn pek çok yerinde konser veren sanatçõ, Jamaika, Trinidad, Barbados, Guyana ve Surinam gibi ülkelerde konser veren ilk Türk piyanisti oldu. TRT’de 25 yõl görev yapan Saydam, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarõ piyano bölümünden emekliydi. Saydam’õn 60 yõlõk müzik yaşamõnõn öyküsü anlattõğõ ‘Taburede 60 Yõl’ (Arma Yayõnlarõ) adlõ bir de anõ kitabõ vardõ. Yiannis Moralis yaşamını yitirdi Kültür Servisi - Yunan ressam Yiannis Moralis 93 yaşõnda hayatõnõ kaybetti. Sanat yaşamõna 15 yaşõnda Atina Güzel Sanatlar Okulu’nda başlayan Moralis, sanat eğitimine Paris ve Roma’da devam etti. 1940’ta Yunanistan’a dönen sanatçõ, resmin yanõ sõra, tiyatro oyunlarõ için dekor ve kostüm de tasarladõ. Başbakan George Papandreou ve Kültür Bakanõ Pavlos Geroulanos, sanatçõnõn ölüm haberinden sonra Moralis’i modern Yunan sanatõnõn en büyük sanatçõlarõndan biri olarak tanõmladõ. Faşizme direniş öyküsü: Mefisto Kültür Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ’nõn yeni oyunu “Mefisto”nun ilk gösterimi yarõn akşam saat 20.30’da Kâğõthane Sadabad Sahnesi’nde yapõlacak. Alman yazar Klaus Mann’õn romanõndan aynõ adla Ariane Mnouchkine’in tiyatroya uyarladõğõ “Mefisto”, faşizmin zorbalõğõna ve yaşamõ her yanõyla kontrol etmesine karşõ, sanatçõlarõn duruşlarõnõ kişisel bir hikâye üzerinden aktarõyor. Özdemir İnce’nin çevirdiği, oyunu Ragõp Yavuz yönetiyor. (0 212 321 73 95) Kültür Servisi - Tiyatro ve si- nema oyuncusu, yönetmen, karikatürist Savaş Dinçel ölümünün ikinci yõlõnda, Sa- vaş Dinçel Sahnesi Oyun- cularõ’nõn sahneye koydu- ğu Dinçel oyunu “Uçurt- manın Kuyruğu”nun ga- lasõyla anõldõ. Kenter Tiyat- rosu’ndaki anma gününde oğlu Barış Dinçel, öğrenci- leri ve yakõn arkadaşlarõ Müjdat Gezen, Mustafa Alabora, hocasõ Yıldız Ken- ter de vardõ. Savaş Dinçel’in oyun ve filmlerinden kesit- lerle başlayan anma etkinli- ğinde Müjdat Gezen’in me- sajõ okundu, Barõş Dinçel, babasõnõn çok severek yaz- dõğõ, kendisinin dekor ve kostümünü yaptõğõ “Uçurt- manın Kuyruğu” oyununu ve Müjdat Gezen Tiyatrosu içinde açõlan Savaş Dinçel Sahnesi’ni ve oyuncularõnõ tanõttõ ve babasõ anõsõna ka- deh kaldõrdõ. Çocukluğundan beri disiplinle yetiştirilmiş ve bu disiplini bir saplantõya dönüştüren bir adamõn, ken- dinden bile gizlemeye çalõş- tõğõ duygularõyla yüzleşme- sini anlatan iki kişilik oyun- da İlker Ayrık ve Aykut Taşkın rol aldõ. 20 Aralõk 2007’de 65 yaşõnda kaybet- tiğimiz Dinçel, tiyatro eğiti- mine İstanbul Belediyesi Konservatuvarõ Tiyatro Bö- lümü’nde başladõ. 1980 dar- besi sonucu sõkõyönetim ila- nõ ile uzaklaştõrõldõğõ dönem dõşõnda İstanbul Büyükşe- hir Belediyesi Şehir Tiyat- rolarõ’nda oyunculuk ve yö- netmenlik yaptõ. Amatör ola- rak karikatür çizdi. Ziya Öz- tan’õn yönettiği “Kurtuluş” ve “Cumhuriyet” filmle- rinde İsmet İnönü’yü can- landõrdõ, birçok televizyon di- zisinde rol aldõ. Kuruluşun- dan itibaren MSM - Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eğitmenlik yaptõ. Kadın gözünden hayata dair Kültür Servisi - Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu danışmanlığında Anadolu Hayat Emeklilik tarafından bu yıl 4.’sü düzenlenen kadınlara özel fotoğraf yarışması “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler” için başvurular 1 Ocak - 12 Mart 2010 tarihleri arasında gerçekleşecek. Fotoğraf sanatına ilgi duyan amatör-profesyonel tüm kadınlara açık olan yarışmanın bu yılki konusu “Hayata Dair”. Yarışmanın bu yılki jüri üyeleri arasında Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güler Ertan, Fotoğrafevi Fotoğraf Eğitmeni Adnan Sokol, Fotoğraf Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Serkan Bakır, fotoğraf sanatçısı Aramis Kalay ve Anadolu Hayat Emeklilik İletişim Müşaviri Betül Çığır yer alıyor. Yarışmaya katılmak isteyenlerin “hayata dair” yakaladığı en fazla 5 fotoğrafı sadece CD ile Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürlüğü’ne iletmesi gerekiyor. (www.anadoluhayat.com.tr) Savaş Dinçel ‘Uçurtmanõn Kuyruğu’yla anõldõ ÖLÜMÜNÜN İKİNCİ YILI Kültür Servisi - Akbank Oda Orkestrasõ, daimi şefi Cem Mansur yö- netiminde ‘Her Konse- rin Bir Öyküsü Var’ te- masõyla hareket ederek, her ay farklõ hikâyeleri müzik aracõlõğõyla an- latmaya devam ediyor. Haydn ve Bloch yõlla- rõna ilkbaharda kõsaca değinen Akbank Oda Orkestrasõ ve Cem Man- sur, aralõk ayõnda Ba- rok dönemin devlerinden Handel’i 250. ölüm yõl- dönümü ve gelmiş geç- miş en yetenekli beste- cilerden birisi kabul edi- len Mendelssohn’u 200. doğum yõlõnda bir araya getiriyor. 23 Aralõk’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde saat 20.30’da ve 24 Aralõk’ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda saat 20.30’daki konserlerden yarõm saat önce, bu iki renkli dehânõn yaşamõn- dan anekdotlarla sahne- de olacak olan Man- sur’un şefliğindeki or- kestraya, kemanda An- drea Tyniec, piyanoda Gloria Campaner eşlik edecek. Programda Han- del’den ‘Konçerto Grosso op. 6 no.5’ ve ‘Largo’, Mendels- sohn’dan ‘Keman ve Piyano için Konçerto’ ve ‘Yaylı Sazlar Sen- fonisi no.11’ ve Grain- ger’den “Handel in the Strand” yer alõyor. Ba- har aylarõna dek devam edecek konser serisin- de yer alacak konuk so- listler arasõnda, gitarist Kostas Kotçiolis, ke- man sanatçõsõ Elina Va- hala, perküsyonist Colin Currie ve piyanist Christian Blackshaw yer alõyor. ‘Her Konserin Bir Öyküsü Var’ AKBANK ODA ORKESTRASI Ekonomik krize karşõn yaşanan hareketlilik, öncelikle Devlet ve Belediye tiyatrolarõnõn bilet ücretlerini düşük tutmalarõyla açõklanabilir. TV’de yõldõzlaşmõş oyuncularõn kurduklarõ ya da yer aldõklarõ özel topluluklarõn iyi iş yapabileceğini düşünmek de yanlõş olmaz. Çok daha ilginç bir gelişme de, genellikle genç sanatçõlarla oluşturulan topluluklarõn yeni seçeneklere yönelmesi. 2009, festivallerin tiyatroyu her yaştan seyirciyle buluşturmayõ başardõğõ bir yõl sayõlmalõ. 2009’da topluluk sayõsõ arttõ, çeşitlilik çoğaldõ. 2 0 0 9 Y I L I N D A T Ü R K İ Y E ’ D E T İ Y A T R O Y A B İ R B A K I Ş Tiyatro Z’nin ‘Hesap Lütfen’, Ve Diğer Şeyler Topluluğu’nun ‘Noter’ ve DOT’un oyunu ‘Pornografi’. YARIŞMAYABAŞVURULAROCAKTA TütenDağdaş’ınyapıtı2009’unbirincisi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle