17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 22 ARALIK 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Ekonomik krizin etkilerinin kendini hissettirdiği 2009 yılı bilançoları kapanmak üzere. İşadamları bilançolarını okurken analizleri birçok açıdan yapmaları gerekiyor ki sağlıklı sonuçlara ulaşmada yanılma olmasın ve kriz haritası iyi çıksın. Aktifleri analiz ederken rasyolardan yararlanmak önemli yararlar sağlar. Öncelikle son 3 yılın cari oranları (dönen varlıklar/kısa vadeli yabancı kaynaklar-KVYK), likidite oranları (dönen varlıklar-stoklar/KVYK) ile nakit oranı (dönen varlıklar- alacaklar-stoklar/KVYK) karşılaştırmak gerekiyor. Eğer cari oran artıyorsa elde edilen kârla sabit yatırım yapılmamış veya işletme sermayesi için uzun vadeli borçlanma kullanılmış, kısa vadeli borçlar azalmış veya sermaye arttırılmıştır. Firma zarar etmişse veya kâr dağıtımı yapılmışsa cari oran düşer. Kıdem tazminatı için karşılık ayrılmışsa da cari oranı azaltan bir durumdur. Ancak bu oran stokları içerdiğinden likidite oranına bakmak kriz ortamlarında daha anlamlıdır. Bu oranın 1 olması, firma stoklardan satış yapmazsa dahi kısa vadeli borçlarını ödeyebilecek durumda olduğunu gösterir. Ama bu oran 1 olmasına rağmen alacak devir hızı (net satış tutarı/ortalama ticari alacaklar) yavaşsa bu durumda firma kısa vadeli borçlarını ödemekte zorlanıyor demektir. Likidite oranı 1’den düşükse ancak stoklar hızla paraya dönüştürülüyorsa az problem vardır. Eğer bilançoda alınan sipariş avansları varsa bu durumda firma kısa vadeli borçlarını stoklarla ödeyecek demektir. Kısa vadeli borçların hazır değerler dışında kapatılma süresine bakmak gerekir. Likidite oranı 1’den küçükse kısa vadeli borçlar ile hazır değerler arasındaki farkın ne kadar günde kapanacağı analiz edilmelidir. Bu (kısa vadeli borçlar-hazır değerler/faaliyet sonucunda yaratılan nakit) oranı ile hesaplanır. Faaliyet sonucu yaratılan kâr, vergi sonrası kâr-nakit girişi sağlamayan gelirler+para çıkışı sağlamayan amortisman, itfa payı, karşılıklar gibi ödemelerden oluşur. Kapatılma süresi kısa ise tehlike var demektir. Alacak devir hızı ve ortalama tahsil süreleri irdelenmelidir. Alacak devir hızı yüksekse daha düşük cari oran ve likidite oranı ile çalışmak mümkündür. Ancak ADH’nin müşterilere uygulanan katı tutumdan kaynaklanıp kaynaklanmadığına da bakmak gerekir. Şüpheli alacak artmışsa alacak devir hızı düşük çıkar. ADH düşükse tahsilat servisi iyi çalışmıyor demektir ve etkili tahsilat politikası uygulanmalıdır. Ortalama tahsil süresi (360/alacak devir hızı) uzarsa bu satış kârını azaltabilir. Ancak OTS uzamasına rağmen stok devir hızı ve satış kârı artıyorsa problem yoktur. Stok devir hızı ve stok tutma süresinin de hesaplanması ihmal edilmemelidir. Stok devir hızı (satışların maliyeti/ortalama stok) yüksekse şu durumlar söz konusu olabilir: Firma etkili rekabet olanağına sahiptir. Kâr marjı düşmüş, satışlar artmıştır. Mal alışları iyi planlanmaktadır. Malların sürüm yeteneği fazladır. Stoklar yetersizdir. Tedarik güçlükleri nedeniyle satılan malların yerine yenileri koyulamamaktadır. Aşırı ihtiyatlılık veya spekülatif beklentiler nedeniyle stoklar şişmişse stok devir hızı yavaşlar. Stok tutma süresi (ortalama stok tutarı x 360/net satışlar) tüm satışların peşin olması halinde stokların kaç günde paraya çevrildiğini veya kredili satışlarda stokların ne kadar sürede alacağa dönüştüğünü gösterir. Etkinlik süresine bakmak analizleri pekiştirir. Etkinlik süresi (ortalama tahsil süresi+stok tutma süresi) malın stoka girişinden paraya ve alacağa dönüşme süresini gösterir. Bu süre krizlerde uzar. Kaldıraç etkisinin firma için hangi sonuçlar doğurduğuna bakmak gerekir. Kaldıraç oranı (yabancı kaynaklar yani tüm borçlar/aktif) yüksekse firmanın spekülatif tarzda yönetildiğini, kredi verenler açısından emniyet marjının dar olduğunu, kredi ödeyememe olasılığının yüksek olduğu ve firmanın kaldıraç etkisinden nasıl yararlandığını gösterir. Eğer (faiz vergi öncesi kâr/borçlar toplamı) ortalama yabancı kaynak maliyetinden büyükse firma daha fazla kredi kullanacaktır. Bu oran eğer % 50’yi geçerse tehlike işaretidir. Ancak bu söylediklerimiz bilançolar reel ise, fiktif kalemler yoksa ve kayıt dışı işlemler söz konusu değilse firma hakkında sağlıklı sonuç verir. Aksi halde bilançoları okumanın anlamı da yoktur. Bu durumda Sultanhamam hesabı(!) yapmak en doğrusudur. 2009 Bilançolarını Doğru Okumak M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Hangisi Doğru? Kürt açılımının ne getirip ne götürdüğüne ilişkin dün bir diğeri ile yüzde yüz çelişen iki uç saptama vardı; Başbakan Erdoğan’ın Suriye gezisi bağlantılı yapılan açıklamalarda PKK’nin tasfiyesine ilişkin gelişmelerin değerlendirileceği bildiriliyordu. PKK bağlantılı uzun yıllar kötü giden iki ülke ilişkilerinde bayram havası yaşandığının altı çizilerek, Suriye vatandaşı PKK’lilerin Suriye’ye dönmelerinin iki ülkenin gündemindeki anlaşmalardan biri olduğu belirtiliyordu. Dışişleri Bakanı’nın son görüşmelerini içeren bir diğer haberde ise Irak yönetimleriyle PKK’nin tasfiyesi konusunda sürdürülmekte olan görüşmeler, atılan adımlardan söz ediliyordu... Oysa dünün gündeminde yer alan birden fazla haber ve değerlendirmeler tam tersine gidişin göstergeleri; DTP’nin kapatma kararı sonrası milletvekillerinin sine-i millete dönme kararlarından vazgeçmeleri, Ahmet Türk’ün birinci ağızdan, milletvekillerinin kararlarından dönmeleri, Meclis’te kalma kararını vermelerinde, halkın yanında, İmralı, Apo’nun da isteğinin etkili olmasını kamuoyuna ilan etmesiyle siyaseten çok net çok farklı bir noktaya gelindi. Sadece DTP için değil, Meclis’te kalıp siyasete devam edecek milletvekilleri, yeni tabelalı BDP’nin de, liderlik olarak İmralı, Apo ile bağı önceden duyurulmuş oldu... Doğal olarak önyargılarına, görüşlerine bağlı olarak bu tablonun şiddetle karşısında ya da yanında olanlar zıt pencerelerden de olsa Kürt açılımının sonucunda, Erdoğan hükümetinin karşısında kesinleşen muhatabın PKK ve liderliği olduğu görüşünde buluşuyorlar. Bir adım ileri, Apo’nun, hükümetin görüşmeleri yürütebilmesinde siyasi muhatap bulabilmesi için milletvekillerinin Meclis’te kalmalarını istediğini söylüyorlar. Sokak protesto eylemlerine konu olan Apo’nun yeni cezaevi koşullarında yapılan iyileştirmeler, görüntülü haberlerle, yalıtımlı duvar kâğıtlarının yenilenmesinden pencere, kapılardaki özene bezene değişikliklerin ayrıntılarına kadar kamuoyuna verilen bilgilendirmelerle destekleniyor. Apo’nun liderliğini pekiştiren hükümet jesti, DTP milletvekillerinin Meclis’te kalma jestleri ile birlikte bilinçaltımıza kazınıyor... Sanal ile gerçeğin tersyüz olması halleri, kafa, kavram kargaşası dönemin karakteri, yaşamımızın bir başka gerçeği, parçası oldu. Kürt açılımında bir tek değişen dünya dengeleri, en çok da ABD’nin Ortadoğu koşullarında yeni stratejilerinin, arayışlarının ürünü olarak gündeme geldiğinde tartışma yok. Bölge ülkeleri, halklarının biraz daha gerçekçi, kendi öznel koşullarında çözüm üretmek zorunda oldukları, aslında tüm açılım projelerinin bununla bağlantılı gündeme geldiğinde de buluşuluyor. Sonrası, ABD’nin tüm açılımlara dönük olarak neleri hedeflediğinden, tek tek ülkeler, tarafların nelere “evet” diyebileceklerine kadar uzanan halkada yukarıdaki örneğin tıpkısı iki zıt uçta haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Kafaların karıştıkça karışması, belirsizlik cepheleşmeyi ne kadar keskinleştirirse keskinleştirsin, en çok şaşkınlık, zamanında gereken tepkilerin verilememesi, her kafadan bir sesin çıkması bağlantılı en çok da kaosu üretiyor... Yıllardır gazeteci olarak satır arası bilgiler almak üzere kaçırmamaya çalıştığım ABD kaynaklı haber, yorum, projelerin birbirinin zıttı olmasını da bir güzel açıklıyor. Sahi Obama’nın en çok önemsediği projelerin başında olduğu, Ankara’daki Meclis konuşması ile de dünyaya ilan edilmiş Kürt açılımı projesinde, ABD’nin kalıcı barış dayatmasında “PKK’li mi, PKK’siz mi, çözüm reçetesi var”. Soğuk, sulu Amerikan şakaları, testlerinde çok sıkça görülen, sorunun cevap anahtarlarındaki her şıkkın doğru olabileceği izlenimi veren aldatmalar sanatı aynen bu sorunun yanıtı için de geçerli; beklentinize, mezhebinize göre, ABD kaynaklarını dayanak yaparak tam tersine sonuçlara ulaşabilirsiniz... ABD Ortadoğu’da sıkışınca güvenilir müttefiki Türkiye’nin önemini kavradı, Irak işgali sürecinde güç kazanmasına isteyerek ya da istemeyerek katkıda bulunduğu PKK’yi desteklemekten vazgeçti. Irak en çok da Kuzey Irak yönetimlerine, Barzani-Talabani cephelerine de bu gerçeği kabul ettirdi. Kürt açılımı projesinin gündeme geldiği günlerde “PKK, Kandil liderlerinin silah, eroin kaçakçılığı ile ilişkilendirilmeleri, tasfiye projelerinin gündeme gelmesi somut kanıtlar...” diyerek söyleminizi destekleyebilirsiniz... Ya da sessiz ve derinden gelişmelere, gelinen sonuçlara, hükümetin atmaya zorlandığı adımlara bakarak, hükümetin fiilen karşısına çıkan muhatabının PKK, Apo olduğu gerçeğinden yürüyerek.. ABD kaynaklı haritalarda giderek Türkiye’den toprak alınarak Büyük Kürdistan’ın daha çok yer aldığını gözeterek... [email protected] AKP, kamudaki birçok kârlõ kurumu satarken eldeki şeker fabrikalarõ ve elektrik dağõtõmõnõ 2010’da özelleştirecek Ekonomi Servisi - AKP hükümeti 2009’da özellikle elektrik dağõtõm ve şeker fabrikalarõ iha- leleriyle özelleştirmelere hõz verirken, 2010 so- nuna kadar elektrik dağõtõm özelleştirmelerinin büyük oranda tamamlanmasõnõ hedefliyor. AA’nõn haberine göre son çeyrekte Çoruh, Os- mangazi, Yeşilõrmak Elektrik Dağõtõm bölgele- ri ile şeker fabrikalarõnda da Portföy C’nin iha- lesi gerçekleştirildi. İhale ilanõnda bulunan 4 elek- trik dağõtõm bölgesi ile 52 akarsu santralõnõn özel- leştirme ihalesinde son teklifler 2010 Şubat’õn- da, B Grubu şeker fabrikalarõnda da ocak ayõn- da alõnacak. Türkşeker AŞ’ye ait Kastamonu, Kõrşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba Şeker Fabrikalarõ’nõn özelleştirme ihalesi bu ay gerçekleştirilirken, söz konusu ihalede en yük- sek teklif 606 milyon dolar olarak gerçekleşti. Malatya, Erzincan, Elazõğ ve Elbistan Şe- ker Fabrikalarõnõn özelleştirilmesi için 5 Ekim 2009 tarihinde ihale ilanõna çõkõlõrken, söz konusu ihale için son teklifler 21 Ocak 2010 tarihinde alõnacak. Bu arada, Başkent Elektrik Dağõtõm, Sakarya Elektrik Dağõtõm, Meram Elektrik Dağõtõm’õn devri 2009’da gerçekleşti. Aras Elektrik Dağõ- tõm ihalesi için Danõştay 13. Dairesi’nin 20 Mart 2009 kararõyla yürütmenin durdurulmasõna ka- rar verildi ve şu anda nihai karar bekleniyor. Öte yandan, onay ve sözleşme aşamasõnda bulunan özelleştirme işlemleri arasõnda İzmir, Derince, Bandõrma, Samsun limanlarõ ile TEKEL’e, TE- DAŞ’a ve Sümer Holding’e ait bazõ taşõnmaz- lar da bulunuyor. 7 Mayõs 2009’da gerçekleştirilen Milli Piyango şans oyunlarõnõn lisans verilmesi suretiyle özel- leştirilmesi ihalesi ise aynõ gün iptal edildi. Ye- ni yõlda ihalesi gerçekleştirilecek ve 1 Aralõk 2009’da ilana çõkõlan EÜAŞ’ye ait 52 adet akarsu santralõnõn nihai pazarlõk görüşmesi için ise son teklifler 19 Şubat 2010’da alõnacak. Bu yõl özellikle, elektrik dağõtõm ve şeker fabrikalarõ ihaleleriyle özelleştirmelere hõz verildi. 2010 sonuna kadar elektrik dağõtõm özelleştirmelerinin büyük oranda tamamlanmasõ öngörülüyor. Ekonomi Servisi - Çok katlõ ma- ğazalar zinciri YKM 2009’da askõya aldõğõ yatõrõmlarõ 2010’da gerçek- leştirerek yurtdõşõnda Suriye, Mõsõr ve Tunus’ta; yurtiçinde ise Ankara, Ma- latya ve İskenderun’da mağaza aç- mayõ planlõyor. YKM Genel Müdürü Jaklin Güner kriz nedeniyle 2009’da hedeflerinin yüzde 7 oranõnda şaştõğõnõ kaydede- rek 2010’a daha iyi hazõrlandõklarõnõ ve mağazacõlõk alanõnda hem yurtiçi hem de yurtdõşõ yatõrõmlarõnõn hõz ka- zanacağõnõ söyledi. Güner, “2010 bi- zim için yatırımların bol olacağı bir yıl olacak. Arap ülkelerine olduğu gibi yurtiçinde de mağazalar aça- cağız. Mevcut olan 4 bin çalışanı- mız yeni yatırımlarla birlikte 4 bin 600’e çıkacak” diye konuştu. Güner, mağazalarõn düzensiz fiyat indirimleriyle ilgili olarak da “Serbest piyasa ekonomisinde olduğumuz için isteyen istediği gibi fiyatlarını indirmekte özgürdür” dedi. Ekonomi Servisi - İstanbul Hazõr Giyim ve Konfeksiyon İhracatçõlarõ Bir- liği Başkanõ Hikmet Tanrıverdi, gerçek mal ve hizmet aldõklarõ alt firmalarõn ma- liye ile yaşadõğõ sorunlardan dolayõ “ka- ba yöntemlerle müteselsil sorumlu tutulmalarının ve yıllar sonra KDV borçlusu çıkarılmalarının hukuksuz- luk ve insafsızlık olduğunu” söyledi. Tanrõverdi, vergi dairelerinin gönder- dikleri yazõlarla, hizmet aldõklarõ firma- lara ait olan ve hiçbir sorumluluklarõ bu- lunmayan KDV alacaklarõnõ kendile- rinden talep ettiğini belirterek “Başka- sının borcunu ihracatçıya yıkıp ken- dilerine ‘ya kõrk katõrõ, ya kõrk satõrõ se- çin’ deniyor” diye konuştu. Tanrõverdi şunlarõ kaydetti: “Maliye, kara listede olan firmalardan kaynaklı KDV ia- delerini ihracatçıya yapmıyor, geri ödeyeceği toplam miktardan düşü- yordu. Şimdi firmalara ait KDV’yi tekrar bizden talep etmesi ihracatçı- yı iki kere mağdur ediyor.” Karalisteihracatçõnõn kâbusu oldu CHP 4-C kapsamõndakilerin kendi tercihleri ile memur ve işçi olarak çalõştõrõlmasõnõ teklif etti TEKEL işçisi için yasa önerisi TBMM Başkanlõğõ’na sunulan önerinin yasalaşmasõ durumunda, bu düzenlemeden eylemde olan TEKEL işçileri ile özelleştirme kapsamõndaki işyerlerinden ayrõlacak olan personel yararlanacak. ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - CHP’li Tekin Bingöl, 4-C kapsamõnda istih- dam edilen personelin kendi tercihleri doğrul- tusunda memur ve işçi olarak çalõştõrõlmasõna olanak sağlayan yasa önerisini TBMM Baş- kanlõğõ’na verdi. Öne- rinin yasalaşmasõ du- rumunda, bu düzenle- meden eylemde olan TEKEL işçileri ile özelleştirme kapsamõn- daki işyerlerinden ayrõ- lacak olan personel ya- rarlanacak. Parlamentoda basõn toplantõsõ düzenleyen Bingöl, önerisiyle özel- leştirme mağduru per- sonelin kendi tercihle- rine bakõlarak sürekli işçi kadrolarõna ya da memur statüsüne geçi- rilmelerinin amaçlan- dõğõnõ, memur statüsü- ne geçmeyi tercih eden personel için gerekli kadrolarõn ihdasõnõn da öngörüldüğünü anlattõ. Bingöl 4-C kapsamõnda 21 bin 193 kişinin ça- lõştõrõldõğõnõ, bunlarõn 10 ay çalõştõklarõnõ, yõl- lõk iznin 10 gün oldu- ğunu, 5 günden fazla ra- por alamadõklarõnõ, emeklilik hakkõ kazan- dõklarõnda hemen işlerine son verildiğini ifade ederken, “4-C’ye ‘kölelik yasasõ’ diyor- lar. Dedikleri kadar var” dedi. ‘İşçiden özür dile’ MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli ise yap- tõğõ açõklamada, sayõla- rõ 12 bini bulan TE- KEL işçilerine polis ve hükümet tarafõndan ya- põlan muameleyi “in- sanlık dışı” olarak ni- telendirdi. Bahçeli, Baş- bakan Tayyip Erdo- ğan’õ “yatarak para kazanıyorlar” diye suçladõğõ TEKEL işçi- lerinden özür dilemeye ve özlük haklarõyla bir- likte başka kuruluşlara nakli için harekete geç- meye çağõrdõ. Limon TBMM’de TBMM Genel Kuru- lu’nda bütçe görüşme- leri sõrasõnda kürsüye çõkan MHP Aydõn Mil- letvekili Ali Uzunır- mak, “TEKEL işçile- rinin direniş sembolü” haline gelen bir limonu kürsünün önüne bõrak- tõ. Başbakan Tayyip Erdoğan’n “Sıvas’ın doğusuna gidemeyen siyasetçilerden” söz ettiğini anõmsatan Uzu- nõrmak, “Ankara’nın ortasında, Sıhhıye’de TEKEL işçilerinin ya- nına gidebilen var mı” diye sordu. TEKEL işçileri Türk-İş Ge- nel Merkezi önünde bekleyiş- lerini, eylemlerinin 7. günü olan dün de sürdürdü. TEKEL işçilerine, siyasi partiler, de- mokratik kitle örgütleri, esnaf ve yurttaşlar da destek veriyor. Türkiye’nin dört bir yanõndan gelen işçilere her gün çeşitli illerden katõlõm sürüyor. Birçok sendika misafirhanesini açmasõna karşõn işçilerin barõnma sorunu devam ediyor. İşçiler koltuklarda, sandalyelerde uyumak zorunda kalõyor. Sağlõk sorunlarõ nedeniyle Türk- İş Genel Merkez binasõndaki revire başvurular art- tõ. İşçilerde bel ağrõsõ, boğaz enfeksiyonu ve ak- ciğer rahatsõzlõklarõ başladõ, soğuktan yüz felci de gelişmeye başladõ. Herşeye karşõn işçiler “Ölmek var, dönmek yok” diyorlar. Atatürk’e şikâyet ettiler TEKEL işçileri dün Anõtkabir’i ziyaret etti. Tek Gõda-İş Sendikasõ Genel Sekreteri Mecit Amaç başkanlõğõnda 7 otobüsle Anõt- kabir’e giden işçiler, Atatürk’ün mozolesine karanfil bõraktõlar, İstiklal Marşõ’nõ okudular. Amaç, Anõtkabir’i ziyaret nedenlerinin “Atatürk’ün ‘ekonomik ba- ğõmsõzlõğõ olmayan uluslarõn siyasi bağõmsõzlõğõ olamaz’ şiarından hareket ederek kurduğu ku- ruluşların, bugün tasfiye edilerek, uluslar- arası kuruluşlara peşkeş çekilmesini şikâyet et- mek olduğunu” belirtti. İşçiler, gruplar halinde siyasi partileri ziyaret etme kararõ da aldõ. İşçilerin eylemine polisin sert müdahalesine ilişkin Ankara Valiliği ve Ankara Emniyet Müdürlüğü hakkõnda da suç duyurusunda bulunulacak. Tek Gõda İş Sendikasõ Genel Yö- netim Kurulu’ndan yapõlan yazõlõ açõklamada da İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn istifasõ istendi. Samsun Emniyet Müdürü Muzaffer Erkan An- kara’ya giderek eylem yapan 700 TEKEL işçisi hakkõnda işlem yapacaklarõnõ belirtti. GÜNÜN İÇİNDEN Garanti’ye 147 milyon dolar kredi Garanti Bankasõ, 500’den az çalõşanõ olan KOBİ’lere sunulacak yatõrõm ve işletme kredilerinin finansmanõnda kullanmak üzere Avrupa Yatõrõm Bankasõ’ndan (AYB) 147.8 milyon dolar tutarõnda 12 yõl vadeli kredi aldõ. Fish’e sadakat ödülü verildi Akbank ve Boyner Holding işbirliğiyle piyasaya sunulan kredi kartõ Fish, Fransa’da yayõmlanan Publi News ga- zetesi tarafõndan düzenlenen En Yenilikçi Kartlar 2009 yarõşmasõnda, Avrupa - Sadakat ve Ödül Prog- ramõ dalõnda birincilik ödülü kazandõ. Hazine’nin alacağı 28.5 milyara ulaştı Hazine Müsteşarlõğõ’nõn alacaklarõ kasõm sonu itiba- rõyla 28.5 milyar TL olurken, bunun 8 milyar 996.3 mil- yon TL’sinin vadesinin geçtiği belirlendi. Hazine ala- cak stoku içerisinde en yüksek pay 14.5 milyar TL ile Mahalli İdareler’e ait. Dubai borç dondurmayı istemedi Dubai World sözcüsü, şirketin dün alacaklõlarõyla yaptõğõ toplantõda, borçlarõnõn dondurulmasõnõ iste- mediğini söyledi. Bu gelişme, haftalardõr açõklõğa ka- vuşmayan durumu daha da belirsizleştirdi. Satacak bir şey kalmadõFotoğraf:NECATİSAVAŞ ‘Ölmek var, dönmek yok’ WASHINGTON (AA) - Dünya Bankasõ, en son yaptõğõ anketlere göre, Türkiye’nin, Doğu Avrupa’da, küresel mali krizden en hõzlõ çõka- bilecek ülke olduğunu açõkladõ. Dünya Bankasõ ekibi tarafõndan gerçekleş- tirilen anket kapsamõnda, Haziran ve Temmuz 2009’da altõ Doğu Avrupa’nõn Bulgaristan, Ma- caristan, Letonya, Litvanya, Romanya ve Türkiye’yi de içeren bin 686 işletmeden veri- ler toplandõ. Birinci sõrada bulunan Türkiye’yi Macaristan ve Romanya takip ediyor. Anket, küresel mali krizin, Doğu Avrupa’daki eko- nomik büyüme üzerinde uzun süreli etkide bu- lunacağõ sonucuna vardõ. Verilere göre, şir- ketlerin yüzde 70’i krizin en önemli etkisi ola- rak talep düşüşünü gösterdi. Anket, nitelikli iş gücünün büyük bir kõsmõnõ istihdam eden genç, yenilikçi işletmelerin ve şirketlerin satõşlarõn- da ciddi düşüşler meydana geldiğini ortaya koy- du. Ankete göre şirketler, işletme sermayesi ih- tiyaçlarõnõ karşõlamak için iç kaynaklara daha fazla dayanarak, vergi ödemelerini geciktire- rek ve borçlarõnõ yeniden yapõlandõrmaya ça- lõşarak krize cevap verebildiler. Türk şirketlerinin, gerek borçluluk dü- zeylerinin düşük olmasõ, gerekse mali sis- temin nispi sağlam yapõsõnõn olumlu avan- tajlarõ olduğu kaydediliyor. Küresel krizin et- kilerine rağmen, Türkiye’deki beklentiler nis- peten iyimser olarak belirlendi. Türkiye krizden hõzlõ çõkacak Jaklin Güner YKM Arap ülkelerineaçõlacak Ali Uzunırmak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle