Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
16 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Sine-i Millet mi Dediniz?
DTP’nin biri eski iki eşbaşkanı Ahmet Türk
ile Aysel Tuğluk, Anayasa Mahkemesi’nin
kararı ile parlamenterlik haklarını da kaybetmiş
oldular.
Partinin öteki 19 milletvekilinin, kapatılma
kararına tepki olarak TBMM üyeliğinden
ayrılmak için birlikte hareket edeceklerini
açıklamaları, iktidar medyası da dahil, yazılı ve
görsel basının en güncel konusu oldu.
İstifa. Yani, bir yasama dönemi içinde
milletvekiline verilecek özlük haklardan
yararlanmaktan kendi isteği ile vazgeçmek.
Dokunulmazlık kalkanını bırakmak. Kırmızı
pasaportunu, yeşil pasaportla değiştirmek.
19 DTP’li parlamenter, kendilerini
seçmenlerinden ötekileştiren bu imtiyazları,
partileri için süresiz kapatma kararı veren
Anayasa Mahkemesi’ne tepki olarak bir anda
terk ederek gerçekten sine-i millete mi
dönecekler?
İstifanın, bireylerin istedikleri zaman ve tek
taraflı olarak kullanabilecekleri en doğal hakları
arasında olduğunu düşünenler için, üst
paragraftaki sorunun yanıtı, kocaman bir
“evet”tir.
Son karar Meclis çoğunluğunun
Ancak, 12 Eylül darbesinden sonra yapılan
anayasa, parlamenterlerin o hakkı tek taraflı
kullanmalarını önlemek amacı ile istifa ettikleri
takdirde, son kararı kendilerinin değil; Meclis
genel kurulunun, bir dizi işlemin
oluşturulmasından sonra, salt çoğunluk ile
karar vermesini söylüyor.
Kısacası, milletvekilliğinden ayrılma
tasarrufunu, parlamenterin kendisine değil;
önce başkanlık divanının kararına, daha sonra
da o kararı gizli oy ile kesinleştirecek üyelerin
salt çoğunluğu ile verecekleri oya bırakıyor.
...Daha doğrusu Başbakan’ın...
Dolayısıyla, 19’ların niyet açıklamalarını
öğrenince AKP Genel Başkanı’nın, bu konuda
son sözün kendileri tarafından söyleneceğini
açıklayan beyanı öne çıkıyor ve bu 19 kişinin
parlamenterliklerinin devam edip etmeyeceği
de çoğunluğun oylarını bir anonim şirketin
CEO’su gibi cebinde taşıyan liderin iki
dudağının arasından çıkacak söze bağlanıyor.
19 eski DTP’li parlamenter bu durumda,
yani Başbakan Erdoğan istifalarına onay
verdirtmezse, ciddi bir politikacı için son
derecede sıkıntı yaratacak bir durumda
kalacaklardır.
O kalışın çoğunluk liderinin tutsağı
denilebilecek görüntüsünü şöyle sıralamak
olasıdır:
TBMM üyesi sayılacakları için, özlük hakları
yasama döneminin tamamlanmasına kadar
Ziraat Bankası’ndaki hesaplarına yatırılacak,
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki işlemleri de
yürütülecektir.
Genel kurul görüşmelerine katılmasalar da
dokunulmazlıkları süreceği için, milletin
sinesinde değil yasama meclisinin zırhları
arasında olduklarını bilerek, konuşmalarından,
eylemlerinden ötürü, milletin öteki bireyleri gibi
yakalarına polisin yapışması, yargı önüne
çıkartılmaları mümkün olmayacaktır.
Kırmızı pasaportları ile vize gereği duymadan
diledikleri yabancı ülkeye giderek, orada politik
kimlikleri ile temaslarını, girişimlerini
sürdürebileceklerdir.
Erdoğan’ın, 19’ların milletvekilliğinden
ayrılmalarını kabul ettirmemesinden beklentisi,
öncelikle ve üye tamsayısında doğacak
boşluğu karartma ve dolayısıyla bunalımın daha
da fazla artmasını önlemeye yönelik olacaktır.
Buna bir tür soğutma çalışması da denilebilir.
Öylelikle Başbakan, açılımın onca tersine
dönen işleri arasına, DTP’nin kapatılması ile
boşalacak 21 sandalye için bir ara seçim
yapılmasının getireceği gerginliği de önlemiş
olacaktır.
19’lar bu çıkmaz sokak yolculuğunda, ya
duvardan atlayarak gerçekten milletin sinesine
dönmenin yöntemlerini oluşturacaklar ya da
DTP’nin bıraktığı boşluğu doldurmak amacı ile
kurulmakta olan yeni partinin Meclis grubunun
ilk öncüleri olacaklardır.
DTP’li 19’ların hangi yolu seçeceklerinin
yanıtını hemen isteyenler için söyleyelim.
Eski DTP’liler, dahası Demokratik Toplum
Hareketi adı altında politik tavır
belirleyeceklerin kararları, pazarlık olmamış
olsaydı, 19’larla birlikte bölgedeki DTP’li
belediye başkanları da makamlarını terk
edeceklerini söylerler ve niyetlerini karara
dönüştürürlerdi.
Çünkü onların önünde anayasanın
engelleyeceği hükümler bulunmuyor.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Ergenekon soruşturmasõ
kapsamõnda, her yurttaşõn kamuya açõk yer-
lerde takip edilerek, ses ve görüntü kaydõ-
nõn gizlice alõnmasõna olanak veren bir mah-
keme kararõ alõndõğõ ortaya çõktõ. İstanbul 12.
Ağõr Ceza Mahkemesi, savcõlõğõn “henüz
isimleri tespit edilemeyen şüphelilerin iz-
lenmesi” istemini yerinde bularak, kimliği
belli olmayan kişilerin “teknik araçla izle-
nerek, gizli olarak ses ve görüntü kaydı alın-
ması”na izin verdi. İsimleri bile henüz tespit
edilemeyen kişilerin şüpheli olduklarõnõn na-
sõl belirlendiği ise anlaşõlamadõ.
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube-
si, Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na 14 Ağustos 2008 ta-
rihinde “Gizli izleme” konulu talep yazõsõ gön-
derdi. Şube müdürü Selami Yıldız imzasõnõ ta-
şõyan yazõda, “Ergenekon isimli terör örgütü
yapılanmasına yönelik operasyonlardan son-
ra Ergenekon terör örgütünün diğer hücre ya-
pılanmalarının deşifresine yönelik çalışma-
larımız devam etmiş, yine 1 Temmuz 2008 ta-
rihinde Ergenekon terör örgütüne yönelik ola-
rak şube müdürlüğümüz ve terörle mücade-
le şube müdürlüğünün değişik illerde eşza-
manlı olarak yapmış olduğu operasyonda bir-
çok kişi gözaltına alınıp tutuklanmıştır” de-
nildi. Devam eden çalõşmalarda Bedrettin
Dalan, Coşkun Umur, Kemal Gürüz, Mus-
tafa Dönmez, Necati Altıntaş, Sabih Kana-
doğlu, Serdar Akinan, Seyhan Soylu, Ümit
Bavmek, Yalçın Küçük, Yaşar Aktürk’ün ka-
muya açõk yerler ile kullandõklarõ işyerlerinde-
ki faaliyet ve hareketlerinin 4 hafta süre ile tek-
nik araçlarla izlenerek, gizli olarak ses ve görüntü
kaydõ alõnmasõ için izin istendi.
Aynõ kapsamda “henüz isimleri tespit edi-
lemeyen diğer şüpheliler”in de teknik araçlar-
la izlenmesi izninin talep edilmesi dikkat çekti.
İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi, savcõlõğõn da
yerinde bulduğu emniyetin istemini, aynõ gün gö-
rüşerek, karara bağladõ. Mahkeme, istemi yerinde
bularak teknik izleme vizesi verdi. Mah-
kemenin kararõnda, “şüphelinin kimliği”
bölümünde istem yazõsõnda sõralanan 11 ki-
şinin ismi dõşõnda “henüz kimliği tespit
edilemeyen diğer şüpheliler” ifadesi de yer
aldõ. İzleme yapacak birimin “İstanbul Em-
niyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mü-
cadele Şube Müdürlüğü” olduğu kayda ge-
çirilen kararda, soruşturma konusu suç
“suç işlemek için örgüt kurmak ve bu ör-
güte üye olmak” olarak yazõldõ. Teknik
araçla izleme yapõlacak süre ise mahkeme ka-
rarõnda 4 hafta olarak belirlendi.
Yasa ne diyor?
Ceza Muhakemesi Kanunu uyarõnca hakkõnda
dinleme ve teknik izleme yapõlacak kişilerle il-
gili kararda, “kişinin kimliği”nin de açõkça be-
lirtilmesi gerekiyor. Teknik araçlarla yapõlacak
izlemenin düzenlendiği 140. maddede, “...suç-
ların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe se-
bepleri bulunması ve başka suretle delil elde
edilememesi halinde, şüpheli veya sanığın ka-
muya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri tek-
nik araçlarla izlenebilir, ses ve görüntü kay-
dı alınabilir” hükmünü taşõyor.
Mahkeme kararõnda, “kimliği henüz tespit
edilemeyen şüpheliler” hakkõnda izleme, ses ve
görüntü kaydõ kararõ verilirken, ismi bile tespit
edilemeyen kişilerin şüpheli olduklarõnõn nasõl
belirlendiği ise anlaşõlamadõ.
Ergenekon kapsamõnda ‘isimleri tespit edilemeyen’ şüphelilerle ilgili teknik izleme için mahkeme kararõ çõkarõldõ
Savcõya ‘açõk izleme’ çeki
Ergenekon davasõnda savunma yapan Birol Başaran, ‘CHP’ye, ADD’ye, USİAD’a üye olmak suç mu’ diye sordu
Başaran: Balbay’ı sevmek suç mu?
Hanefi Avcõ’dan
Çolakkadõ’ya ziyaret
İstanbul Haber Servisi - Eskişehir Emniyet
Müdürü Hanefi Avcı, Beşiktaş’taki İstanbul
Adliyesi’ne geldi. Sivil plakalõ araç ile dün
saat 10.00’da Beşiktaş’taki İstanbul Adliye-
si’ne gelen Avcõ, hâkim ve savcõlarõn kullan-
dõğõ ön kapõdan içeri girerek, savcõlarõn bu-
lunduğu kata çõktõ. Adliyede yaklaşõk 45 da-
kika kalan Avcõ, adliye çõkõşõnda gazetecilerin
sorularõ üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsav-
cõvekili Turan Çolakkadı’yõ ziyaret amacõy-
la geldiğini söyledi. Avcõ, “Başsavcıvekili
hemşerim olur, arkadaşım olur. Zaman za-
man görüşürüz. Bugün de kendisini ziyare-
te geldim” dedi. Avcõ, 2 Ekim’de, Beşik-
taş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek Emniyet
Genel Müdür Yardõmcõsõ Arslan ve CHP
Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’õn kar-
deşi Mustafa Fehmi Okay’õn da aralarõnda
bulunduğu 14 kişinin tutuklandõğõ soruştur-
maya ilişkin Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet
Berk’e “tanık” sõfatõyla ifade vermişti.
İHD üyeleri, cezaevle-
rindeki tecridin son bul-
ması ve hasta tutuklula-
rın serbest bırakılması
istemiyle Taksim Mey-
danı’ndan Galatasa-
ray’a kadar kendilerini
birbirlerine zincirleye-
rek yürüdü. İHD yöneti-
cisi Ümit Efe “Güler Ze-
re’yi ölsün diye serbest
bıraktılar. Cezaevlerin-
de durumları ağır olan
40 hasta tutuklu bir an
önce serbest bırakılma-
lıdır” diye konuştu.
(Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu sanõk eski
USİAD Genel Sekreteri Birol Başaran, kamuoyun-
da tutuklu olanlarõn suçlu olduğu inancõ olduğuna
dikkat çekerek tek suçunun tutuklu olmasõndan kay-
naklandõğõnõ söyledi. 2003-2004 yõllarõ arasõnda dar-
be planlarõ yapõldõğõnõn iddia edildiğini anõmsatan
Başaran, “27 Nisan 2007’de muhtırayı veren belli.
Kendi eliyle yazdığını söylüyor. Eğer darbe plan-
ları suçsa, açın davayı. Yaşar Büyükanõt orada du-
rurken bize burada darbeci denilemez” dedi.
İkinci Ergenekon davasõnõn 22. duruşmasõna hâ-
kim Hasan Hüseyin Özese başkanlõk etti. Duruşma-
da sanõk Başaran savunmasõnõ yaparken avukat Ce-
lal Ülger’in müvekkilinin yanõnda bulunma talebi
reddedildi. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’u ceza-
evinde gördüğünü belirten Başaran, Şener
Eruygur’u emekli olduktan sonra tanõdõğõnõ anlattõ.
Başaran, 8 Şubat 2008’de Atatürkçü Düşünce Der-
neği (ADD) Kadõköy Şubesi’nin düzenlediği “Hu-
kuk ve Siyaset Okulu” panelinde konuştuğunu
anõmsatarak, “Soru-cevap bölümüne gelindiğinde,
‘Arkadaşlar kõvõrtmaya gerek yok. Darbe mi, şeriat
mõ kõsmõnda ben darbeyi tercih ediyorum’ dedim.
Tabii ki demokrasiyi istiyoruz, ama tercih yap-
mam gerekirse darbeyi tercih ederim. Darbe bir
insanın kolunun kırılması ise şeriat kanser olma-
sıdır. Böyle düşündüğüm için terör örgütü üyesi
olacaksam olayım. Boşboğazlık yapıp çok konuş-
muşum. Şener Eruygur’u zor duruma düşürdü-
ğüm için üzüldüm. Eruygur başına bir şey gelir
diye çekiniyordu, dikkatli davranıyordu. Telefon
ettim, ‘Bir şey olursa üzerime alõrõm’ dedim.”
‘Jargon farklılığı’
Savcõlar ile “jargon” farklõlõğõ sorunu olduğunu
ifade eden Başaran “Örneğin CHP’de ‘parti örgütü’
deriz. Savcının hemen tüyleri diken diken oluyor
‘terör örgütü’ anlıyor. Bu dava ile bu kadar siyase-
te girdiklerine göre savcıların biraz siyaset öğren-
melerini isterim” dedi. 2001’de CHP’de genel baş-
kan adayõ olduğunu ve hazõrladõğõ özgeçmişine sev-
diği yazarlarõn adlarõnõ da yazdõğõnõ anlatan Başaran
“İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Bekir Coşkun, Erol
Manisalõ’nın adları yazılıydı. CV’yi iddianameye
koymuşlar. Bu nasıl terör örgütü? İlhan Selçuk’u,
Mustafa Balbay’ı sevmek suç mudur” diye sordu.
e-muhtıra
2003-2004 yõllarõ arasõnda darbe planlarõ yapõldõğõ
iddialarõna ilişkin olarak Başaran şunlarõ söyledi:
“27 Nisan 2007’de muhtırayı veren belli. Kendi
eliyle yazdığını söylüyor. Eğer darbe planları suç-
sa, açın davayı. Yaşar Büyükanõt orada dururken
bize burada darbeci denilemez. Mehmet Ali (Pek-
güzel) bey ‘bu işin özü’ diyor. Bu işin özü buysa
sanık profili böyle olmamalı.” Gözaltõna alõnmadan
kõsa süre önce Suudi Arabistan’a giderek Riyad-
bank’ta danõşmanlõk yaptõğõnõ anlatan Başaran “Ora-
da gerekebilir diye çalışanların telefon numarala-
rını ve e-maillerini almıştım. Riyadbank’ta çalı-
şan insanların iletişim numaraları da terör örgütü
delili olarak dosyaya girmiş” diye konuştu.
Kurultayda 6 oy
CHP’li olduğunun altõnõ çizen Başaran, “AKP
Türkiye’yi iyi yönetmiyor, iyiye gitmiyor” diye
düşünmenin suç olmadõğõnõ ifade ederek “Bir pa-
nelde konuşmak terörist faaliyetse, biz bu ana-
yasayı niye yazdık? Yarın CHP iktidara geldi-
ğinde AKP’lileri terörist diye içeri mi atalım”
dedi. “Ergenekon örgütü tarafından CHP’yi ele
geçirmekle görevlendirildiğinin” iddia edildiğine
dikkat çeken Başaran, “Kurultayda aday olmak
suç mu? Özgür irademle aday oldum. Genel
başkan adayı olduğum 2001’de ben 6 oy, Ertuğ-
rul Günay 384 oy aldı. O zaman Ertuğrul Günay
da Ergenekoncu. Onu da getirelim” dedi.
12 Eylül darbesinden sonra Sıkıyönetim Mahkemesi’nce açılan davada karar çıktı
HÜLYA KESKİN
Devrimci Sol ana davasõnda 29
yõl sonra karar çõktõ, 39 kişiye
“müebbet hapis cezası” verildi.
Sanõk avukatlarõ, “kararın adil
olmadığını” belirttiler.
12 Eylül askeri darbesinin ar-
dõndan açõlan, ilk duruşmasõ 15
Mart 1982 tarihinde yapõlan ve
29 yõldõr süren Dev-Sol ana da-
vasõnõn son duruşmasõnda sa-
nõklar savunma hakkõ isteye-
rek avukat talep ettiler. Bu ta-
lepleri yõllardõr karşõlamayan
mahkeme, 1243 sanõklõ davada
39 sanõk hakkõnda “müebbet”
hapis cezasõ verdi.
Üsküdar 1. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nde görülen karar du-
ruşmasõna 2’si başka suçlardan
tutuklu toplam 22 sanõk ve sanõk
avukatlarõ katõldõ. Sanõklarõn
çocuklarõ ve torunlarõ da duruş-
ma salonunda izleyici olarak
yer aldõ. Duruşmada son sözle-
ri sorulan sanõklar, “yıllardır
mahkeme kapılarında gelip
giden müvekkillerinin değil,
darbecilerin yargılanması ve
cezalandırılmasını” istediler.
Sanõk Hasan Doğruöz ise
“30 yıldır bu savunmayı bek-
liyorum. Bu nedenle çok he-
yecanlıyım” diyerek devletin
kendilerine özür borçlu olduğu-
nu söyledi. Verilen aranõn ar-
dõndan davayõ karara bağlayan
mahkeme, haklarõnda daha ön-
ce beraat verilen ve zamanaşõ-
mõndan ve ölüm nedeniyle da-
valarõ düşen sanõklar hakkõnda
yine zamanaşõmõ ve beraat ve-
rilmesine karar verdi. Mahkeme,
39 kişiye ise müebbet cezasõ
verdi. Mahkemenin verdiği ka-
rarõ değerlendiren sanõk avu-
katlarõndan Barkın Timtik, ka-
rarõn “12 Eylül hukukunun
halen sürmekte olduğunun
açıkça göstergesi” olduğunu
ifade etti. Avukat Ömer Kavil-
li ise “Sanıklar yıllarca aleyh-
lerindeki delilleri görmek is-
tediler ancak gösterilmedi. Ya-
ni deliller tartışılmadı bile. Bu
karar hiçbir şekilde hukuki de-
ğildir” diye konuştu. Duruşma-
nõn ardõndan, TAYAD’lõ üyeler
ve sanõklarõn katõlõmõ ile adliye
önünde basõn açõklamasõ yapõ-
larak kararõ protesto etiler ve tüm
sanõklar hakkõnda beraat kararõ
verilmesini istediler.
29 yõl sonra 39 müebbet
Hüseyin Solgun, Murat Karabulut, Tuğrul
Özbek, Mehmet Mustafa Dalkıran, Celal
Abbas Leşanoğlu, Alişan Yalçın, Hüseyin
Hami Şakir Özsomar, Vehbi Ersan, Yaşar
Yavuz, Hüseyin Albayrak, Mahmut Alp,
Kenan Motor, Uğur Tuncel, Mustafa Kadir
Gül, Saleh Odabaş, İlyas Arduç, Hasan
Bektaş, Erdal Ketenci, Şemdin Şimşir, Özer
Çetin Şenyurt, Şaban Taşçı, Mehmet Do-
ğan, Mehmet Ünal, Cenap Özek, Abdülaziz
Demirayak, Hacı Ramazan Işık, Selahi Ka-
yadibi, Mehmet Koca, Orhan Avcı, Musta-
fa Kamil Uzunel, Ersin Tezcanlı, Emrullah
Çetin, Mehmet Kılıç, Aydın Açıkgöz, Fikret
Gülbahar, Namık Kemal Cibaroğlu, Cemal
Can, Ekrem Kılıç, Süleyman Özcan Bulgu.
MÜEBBET HAPİS VERİLEN İSİMLER
1981’de açılan dava 10 yıl sürdü. Sıkıyö-
netim Mahkemesi kararını Yargıtay boz-
du. Yargıtay, hazırlık soruşturmasına ait
çok sayıda belgenin, iddianame ve mütalaa
asıllarıyla, duruşma tutanaklarının kayıp
olduğunu tespit ederek yerel mahkemeden
bunların bulunmasını istedi. Üsküdar 1.
Ağır Ceza Mahkemesi istemi yerine getire-
meyince, dava yeniden yargılama kararıy-
la bozuldu. Yargılamayı yeniden başlatan
Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi, kayıp
dosyalar bulunmamasına karşın ve sanık-
ların hayatta olup olmadığını tespit bile
edemeden, ilk duruşmada mütalaa verdi.
Savcı, 163 kişi hakkında, 146/1’den ağır-
laştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
BİTMEK BİLMEYEN DAVA
Cezaevlerine
zincirli protesto
Hâkim
Haşıloğlu:
Sakarya’nın
soyismini
Atatürk verdi
Üye hâkim Sedat Sami Haşõloğlu, ailesine ait 4 vak-
fõn laiklik karşõtõ olduğuna ilişkin suçlamalar üzeri-
ne bir açõklama yaptõ. Haşõloğlu, Başkan Özese’den
izin isteyerek özetle şu açõklamalarda bulundu: “Bu-
rada hâkimler olarak sanıkların dile getirdiği id-
dialara karşı peygamber sabrı gösteriyoruz. Ergun
Poyraz’ın suçlamaları Hakimler Savcılar Yüksek
Kurulu’nda görüşüldü. Poyraz’ın bahsettiği va-
kıflar, Turgut Özakman’õn ‘Çõlgõn Türkler’ kita-
bında adı geçen Durak Sakarya tarafından ku-
rulmuş vakıflardır. Sakarya’nın soyismi Atatürk
tarafından verilmiştir. Erzurum milletvekilidir ve
benim de akrabamdı. ‘Üveys Vakfõ’ ve kastedilen
diğer üç vakıf da bu insana aittir. Vakfın adında
‘Bin’ takısının geçmesi bu vakfın tarikat vakfı ol-
duğunu göstermez. Diğer vakıf benim aileme ait-
tir. 300 yılık bir vakıftır. Bir kadın vakfıdır. Kur-
ban bayramlarında muhtaç insanlara vakfın ev-
latları eliyle et dağıtırlar. Erzurum’da isem kendi
elimle et dağıtımı faaliyetlerine katılırım.”