21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Sine-i Millet mi Dediniz? DTP’nin biri eski iki eşbaşkanı Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile parlamenterlik haklarını da kaybetmiş oldular. Partinin öteki 19 milletvekilinin, kapatılma kararına tepki olarak TBMM üyeliğinden ayrılmak için birlikte hareket edeceklerini açıklamaları, iktidar medyası da dahil, yazılı ve görsel basının en güncel konusu oldu. İstifa. Yani, bir yasama dönemi içinde milletvekiline verilecek özlük haklardan yararlanmaktan kendi isteği ile vazgeçmek. Dokunulmazlık kalkanını bırakmak. Kırmızı pasaportunu, yeşil pasaportla değiştirmek. 19 DTP’li parlamenter, kendilerini seçmenlerinden ötekileştiren bu imtiyazları, partileri için süresiz kapatma kararı veren Anayasa Mahkemesi’ne tepki olarak bir anda terk ederek gerçekten sine-i millete mi dönecekler? İstifanın, bireylerin istedikleri zaman ve tek taraflı olarak kullanabilecekleri en doğal hakları arasında olduğunu düşünenler için, üst paragraftaki sorunun yanıtı, kocaman bir “evet”tir. Son karar Meclis çoğunluğunun Ancak, 12 Eylül darbesinden sonra yapılan anayasa, parlamenterlerin o hakkı tek taraflı kullanmalarını önlemek amacı ile istifa ettikleri takdirde, son kararı kendilerinin değil; Meclis genel kurulunun, bir dizi işlemin oluşturulmasından sonra, salt çoğunluk ile karar vermesini söylüyor. Kısacası, milletvekilliğinden ayrılma tasarrufunu, parlamenterin kendisine değil; önce başkanlık divanının kararına, daha sonra da o kararı gizli oy ile kesinleştirecek üyelerin salt çoğunluğu ile verecekleri oya bırakıyor. ...Daha doğrusu Başbakan’ın... Dolayısıyla, 19’ların niyet açıklamalarını öğrenince AKP Genel Başkanı’nın, bu konuda son sözün kendileri tarafından söyleneceğini açıklayan beyanı öne çıkıyor ve bu 19 kişinin parlamenterliklerinin devam edip etmeyeceği de çoğunluğun oylarını bir anonim şirketin CEO’su gibi cebinde taşıyan liderin iki dudağının arasından çıkacak söze bağlanıyor. 19 eski DTP’li parlamenter bu durumda, yani Başbakan Erdoğan istifalarına onay verdirtmezse, ciddi bir politikacı için son derecede sıkıntı yaratacak bir durumda kalacaklardır. O kalışın çoğunluk liderinin tutsağı denilebilecek görüntüsünü şöyle sıralamak olasıdır: TBMM üyesi sayılacakları için, özlük hakları yasama döneminin tamamlanmasına kadar Ziraat Bankası’ndaki hesaplarına yatırılacak, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki işlemleri de yürütülecektir. Genel kurul görüşmelerine katılmasalar da dokunulmazlıkları süreceği için, milletin sinesinde değil yasama meclisinin zırhları arasında olduklarını bilerek, konuşmalarından, eylemlerinden ötürü, milletin öteki bireyleri gibi yakalarına polisin yapışması, yargı önüne çıkartılmaları mümkün olmayacaktır. Kırmızı pasaportları ile vize gereği duymadan diledikleri yabancı ülkeye giderek, orada politik kimlikleri ile temaslarını, girişimlerini sürdürebileceklerdir. Erdoğan’ın, 19’ların milletvekilliğinden ayrılmalarını kabul ettirmemesinden beklentisi, öncelikle ve üye tamsayısında doğacak boşluğu karartma ve dolayısıyla bunalımın daha da fazla artmasını önlemeye yönelik olacaktır. Buna bir tür soğutma çalışması da denilebilir. Öylelikle Başbakan, açılımın onca tersine dönen işleri arasına, DTP’nin kapatılması ile boşalacak 21 sandalye için bir ara seçim yapılmasının getireceği gerginliği de önlemiş olacaktır. 19’lar bu çıkmaz sokak yolculuğunda, ya duvardan atlayarak gerçekten milletin sinesine dönmenin yöntemlerini oluşturacaklar ya da DTP’nin bıraktığı boşluğu doldurmak amacı ile kurulmakta olan yeni partinin Meclis grubunun ilk öncüleri olacaklardır. DTP’li 19’ların hangi yolu seçeceklerinin yanıtını hemen isteyenler için söyleyelim. Eski DTP’liler, dahası Demokratik Toplum Hareketi adı altında politik tavır belirleyeceklerin kararları, pazarlık olmamış olsaydı, 19’larla birlikte bölgedeki DTP’li belediye başkanları da makamlarını terk edeceklerini söylerler ve niyetlerini karara dönüştürürlerdi. Çünkü onların önünde anayasanın engelleyeceği hükümler bulunmuyor. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] İLHAN TAŞCI ANKARA - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda, her yurttaşõn kamuya açõk yer- lerde takip edilerek, ses ve görüntü kaydõ- nõn gizlice alõnmasõna olanak veren bir mah- keme kararõ alõndõğõ ortaya çõktõ. İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi, savcõlõğõn “henüz isimleri tespit edilemeyen şüphelilerin iz- lenmesi” istemini yerinde bularak, kimliği belli olmayan kişilerin “teknik araçla izle- nerek, gizli olarak ses ve görüntü kaydı alın- ması”na izin verdi. İsimleri bile henüz tespit edilemeyen kişilerin şüpheli olduklarõnõn na- sõl belirlendiği ise anlaşõlamadõ. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube- si, Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na 14 Ağustos 2008 ta- rihinde “Gizli izleme” konulu talep yazõsõ gön- derdi. Şube müdürü Selami Yıldız imzasõnõ ta- şõyan yazõda, “Ergenekon isimli terör örgütü yapılanmasına yönelik operasyonlardan son- ra Ergenekon terör örgütünün diğer hücre ya- pılanmalarının deşifresine yönelik çalışma- larımız devam etmiş, yine 1 Temmuz 2008 ta- rihinde Ergenekon terör örgütüne yönelik ola- rak şube müdürlüğümüz ve terörle mücade- le şube müdürlüğünün değişik illerde eşza- manlı olarak yapmış olduğu operasyonda bir- çok kişi gözaltına alınıp tutuklanmıştır” de- nildi. Devam eden çalõşmalarda Bedrettin Dalan, Coşkun Umur, Kemal Gürüz, Mus- tafa Dönmez, Necati Altıntaş, Sabih Kana- doğlu, Serdar Akinan, Seyhan Soylu, Ümit Bavmek, Yalçın Küçük, Yaşar Aktürk’ün ka- muya açõk yerler ile kullandõklarõ işyerlerinde- ki faaliyet ve hareketlerinin 4 hafta süre ile tek- nik araçlarla izlenerek, gizli olarak ses ve görüntü kaydõ alõnmasõ için izin istendi. Aynõ kapsamda “henüz isimleri tespit edi- lemeyen diğer şüpheliler”in de teknik araçlar- la izlenmesi izninin talep edilmesi dikkat çekti. İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi, savcõlõğõn da yerinde bulduğu emniyetin istemini, aynõ gün gö- rüşerek, karara bağladõ. Mahkeme, istemi yerinde bularak teknik izleme vizesi verdi. Mah- kemenin kararõnda, “şüphelinin kimliği” bölümünde istem yazõsõnda sõralanan 11 ki- şinin ismi dõşõnda “henüz kimliği tespit edilemeyen diğer şüpheliler” ifadesi de yer aldõ. İzleme yapacak birimin “İstanbul Em- niyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mü- cadele Şube Müdürlüğü” olduğu kayda ge- çirilen kararda, soruşturma konusu suç “suç işlemek için örgüt kurmak ve bu ör- güte üye olmak” olarak yazõldõ. Teknik araçla izleme yapõlacak süre ise mahkeme ka- rarõnda 4 hafta olarak belirlendi. Yasa ne diyor? Ceza Muhakemesi Kanunu uyarõnca hakkõnda dinleme ve teknik izleme yapõlacak kişilerle il- gili kararda, “kişinin kimliği”nin de açõkça be- lirtilmesi gerekiyor. Teknik araçlarla yapõlacak izlemenin düzenlendiği 140. maddede, “...suç- ların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe se- bepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi halinde, şüpheli veya sanığın ka- muya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri tek- nik araçlarla izlenebilir, ses ve görüntü kay- dı alınabilir” hükmünü taşõyor. Mahkeme kararõnda, “kimliği henüz tespit edilemeyen şüpheliler” hakkõnda izleme, ses ve görüntü kaydõ kararõ verilirken, ismi bile tespit edilemeyen kişilerin şüpheli olduklarõnõn nasõl belirlendiği ise anlaşõlamadõ. Ergenekon kapsamõnda ‘isimleri tespit edilemeyen’ şüphelilerle ilgili teknik izleme için mahkeme kararõ çõkarõldõ Savcõya ‘açõk izleme’ çeki Ergenekon davasõnda savunma yapan Birol Başaran, ‘CHP’ye, ADD’ye, USİAD’a üye olmak suç mu’ diye sordu Başaran: Balbay’ı sevmek suç mu? Hanefi Avcõ’dan Çolakkadõ’ya ziyaret İstanbul Haber Servisi - Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Sivil plakalõ araç ile dün saat 10.00’da Beşiktaş’taki İstanbul Adliye- si’ne gelen Avcõ, hâkim ve savcõlarõn kullan- dõğõ ön kapõdan içeri girerek, savcõlarõn bu- lunduğu kata çõktõ. Adliyede yaklaşõk 45 da- kika kalan Avcõ, adliye çõkõşõnda gazetecilerin sorularõ üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsav- cõvekili Turan Çolakkadı’yõ ziyaret amacõy- la geldiğini söyledi. Avcõ, “Başsavcıvekili hemşerim olur, arkadaşım olur. Zaman za- man görüşürüz. Bugün de kendisini ziyare- te geldim” dedi. Avcõ, 2 Ekim’de, Beşik- taş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek Emniyet Genel Müdür Yardõmcõsõ Arslan ve CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’õn kar- deşi Mustafa Fehmi Okay’õn da aralarõnda bulunduğu 14 kişinin tutuklandõğõ soruştur- maya ilişkin Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Berk’e “tanık” sõfatõyla ifade vermişti. İHD üyeleri, cezaevle- rindeki tecridin son bul- ması ve hasta tutuklula- rın serbest bırakılması istemiyle Taksim Mey- danı’ndan Galatasa- ray’a kadar kendilerini birbirlerine zincirleye- rek yürüdü. İHD yöneti- cisi Ümit Efe “Güler Ze- re’yi ölsün diye serbest bıraktılar. Cezaevlerin- de durumları ağır olan 40 hasta tutuklu bir an önce serbest bırakılma- lıdır” diye konuştu. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu sanõk eski USİAD Genel Sekreteri Birol Başaran, kamuoyun- da tutuklu olanlarõn suçlu olduğu inancõ olduğuna dikkat çekerek tek suçunun tutuklu olmasõndan kay- naklandõğõnõ söyledi. 2003-2004 yõllarõ arasõnda dar- be planlarõ yapõldõğõnõn iddia edildiğini anõmsatan Başaran, “27 Nisan 2007’de muhtırayı veren belli. Kendi eliyle yazdığını söylüyor. Eğer darbe plan- ları suçsa, açın davayı. Yaşar Büyükanõt orada du- rurken bize burada darbeci denilemez” dedi. İkinci Ergenekon davasõnõn 22. duruşmasõna hâ- kim Hasan Hüseyin Özese başkanlõk etti. Duruşma- da sanõk Başaran savunmasõnõ yaparken avukat Ce- lal Ülger’in müvekkilinin yanõnda bulunma talebi reddedildi. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’u ceza- evinde gördüğünü belirten Başaran, Şener Eruygur’u emekli olduktan sonra tanõdõğõnõ anlattõ. Başaran, 8 Şubat 2008’de Atatürkçü Düşünce Der- neği (ADD) Kadõköy Şubesi’nin düzenlediği “Hu- kuk ve Siyaset Okulu” panelinde konuştuğunu anõmsatarak, “Soru-cevap bölümüne gelindiğinde, ‘Arkadaşlar kõvõrtmaya gerek yok. Darbe mi, şeriat mõ kõsmõnda ben darbeyi tercih ediyorum’ dedim. Tabii ki demokrasiyi istiyoruz, ama tercih yap- mam gerekirse darbeyi tercih ederim. Darbe bir insanın kolunun kırılması ise şeriat kanser olma- sıdır. Böyle düşündüğüm için terör örgütü üyesi olacaksam olayım. Boşboğazlık yapıp çok konuş- muşum. Şener Eruygur’u zor duruma düşürdü- ğüm için üzüldüm. Eruygur başına bir şey gelir diye çekiniyordu, dikkatli davranıyordu. Telefon ettim, ‘Bir şey olursa üzerime alõrõm’ dedim.” ‘Jargon farklılığı’ Savcõlar ile “jargon” farklõlõğõ sorunu olduğunu ifade eden Başaran “Örneğin CHP’de ‘parti örgütü’ deriz. Savcının hemen tüyleri diken diken oluyor ‘terör örgütü’ anlıyor. Bu dava ile bu kadar siyase- te girdiklerine göre savcıların biraz siyaset öğren- melerini isterim” dedi. 2001’de CHP’de genel baş- kan adayõ olduğunu ve hazõrladõğõ özgeçmişine sev- diği yazarlarõn adlarõnõ da yazdõğõnõ anlatan Başaran “İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Bekir Coşkun, Erol Manisalõ’nın adları yazılıydı. CV’yi iddianameye koymuşlar. Bu nasıl terör örgütü? İlhan Selçuk’u, Mustafa Balbay’ı sevmek suç mudur” diye sordu. e-muhtıra 2003-2004 yõllarõ arasõnda darbe planlarõ yapõldõğõ iddialarõna ilişkin olarak Başaran şunlarõ söyledi: “27 Nisan 2007’de muhtırayı veren belli. Kendi eliyle yazdığını söylüyor. Eğer darbe planları suç- sa, açın davayı. Yaşar Büyükanõt orada dururken bize burada darbeci denilemez. Mehmet Ali (Pek- güzel) bey ‘bu işin özü’ diyor. Bu işin özü buysa sanık profili böyle olmamalı.” Gözaltõna alõnmadan kõsa süre önce Suudi Arabistan’a giderek Riyad- bank’ta danõşmanlõk yaptõğõnõ anlatan Başaran “Ora- da gerekebilir diye çalışanların telefon numarala- rını ve e-maillerini almıştım. Riyadbank’ta çalı- şan insanların iletişim numaraları da terör örgütü delili olarak dosyaya girmiş” diye konuştu. Kurultayda 6 oy CHP’li olduğunun altõnõ çizen Başaran, “AKP Türkiye’yi iyi yönetmiyor, iyiye gitmiyor” diye düşünmenin suç olmadõğõnõ ifade ederek “Bir pa- nelde konuşmak terörist faaliyetse, biz bu ana- yasayı niye yazdık? Yarın CHP iktidara geldi- ğinde AKP’lileri terörist diye içeri mi atalım” dedi. “Ergenekon örgütü tarafından CHP’yi ele geçirmekle görevlendirildiğinin” iddia edildiğine dikkat çeken Başaran, “Kurultayda aday olmak suç mu? Özgür irademle aday oldum. Genel başkan adayı olduğum 2001’de ben 6 oy, Ertuğ- rul Günay 384 oy aldı. O zaman Ertuğrul Günay da Ergenekoncu. Onu da getirelim” dedi. 12 Eylül darbesinden sonra Sıkıyönetim Mahkemesi’nce açılan davada karar çıktı HÜLYA KESKİN Devrimci Sol ana davasõnda 29 yõl sonra karar çõktõ, 39 kişiye “müebbet hapis cezası” verildi. Sanõk avukatlarõ, “kararın adil olmadığını” belirttiler. 12 Eylül askeri darbesinin ar- dõndan açõlan, ilk duruşmasõ 15 Mart 1982 tarihinde yapõlan ve 29 yõldõr süren Dev-Sol ana da- vasõnõn son duruşmasõnda sa- nõklar savunma hakkõ isteye- rek avukat talep ettiler. Bu ta- lepleri yõllardõr karşõlamayan mahkeme, 1243 sanõklõ davada 39 sanõk hakkõnda “müebbet” hapis cezasõ verdi. Üsküdar 1. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nde görülen karar du- ruşmasõna 2’si başka suçlardan tutuklu toplam 22 sanõk ve sanõk avukatlarõ katõldõ. Sanõklarõn çocuklarõ ve torunlarõ da duruş- ma salonunda izleyici olarak yer aldõ. Duruşmada son sözle- ri sorulan sanõklar, “yıllardır mahkeme kapılarında gelip giden müvekkillerinin değil, darbecilerin yargılanması ve cezalandırılmasını” istediler. Sanõk Hasan Doğruöz ise “30 yıldır bu savunmayı bek- liyorum. Bu nedenle çok he- yecanlıyım” diyerek devletin kendilerine özür borçlu olduğu- nu söyledi. Verilen aranõn ar- dõndan davayõ karara bağlayan mahkeme, haklarõnda daha ön- ce beraat verilen ve zamanaşõ- mõndan ve ölüm nedeniyle da- valarõ düşen sanõklar hakkõnda yine zamanaşõmõ ve beraat ve- rilmesine karar verdi. Mahkeme, 39 kişiye ise müebbet cezasõ verdi. Mahkemenin verdiği ka- rarõ değerlendiren sanõk avu- katlarõndan Barkın Timtik, ka- rarõn “12 Eylül hukukunun halen sürmekte olduğunun açıkça göstergesi” olduğunu ifade etti. Avukat Ömer Kavil- li ise “Sanıklar yıllarca aleyh- lerindeki delilleri görmek is- tediler ancak gösterilmedi. Ya- ni deliller tartışılmadı bile. Bu karar hiçbir şekilde hukuki de- ğildir” diye konuştu. Duruşma- nõn ardõndan, TAYAD’lõ üyeler ve sanõklarõn katõlõmõ ile adliye önünde basõn açõklamasõ yapõ- larak kararõ protesto etiler ve tüm sanõklar hakkõnda beraat kararõ verilmesini istediler. 29 yõl sonra 39 müebbet Hüseyin Solgun, Murat Karabulut, Tuğrul Özbek, Mehmet Mustafa Dalkıran, Celal Abbas Leşanoğlu, Alişan Yalçın, Hüseyin Hami Şakir Özsomar, Vehbi Ersan, Yaşar Yavuz, Hüseyin Albayrak, Mahmut Alp, Kenan Motor, Uğur Tuncel, Mustafa Kadir Gül, Saleh Odabaş, İlyas Arduç, Hasan Bektaş, Erdal Ketenci, Şemdin Şimşir, Özer Çetin Şenyurt, Şaban Taşçı, Mehmet Do- ğan, Mehmet Ünal, Cenap Özek, Abdülaziz Demirayak, Hacı Ramazan Işık, Selahi Ka- yadibi, Mehmet Koca, Orhan Avcı, Musta- fa Kamil Uzunel, Ersin Tezcanlı, Emrullah Çetin, Mehmet Kılıç, Aydın Açıkgöz, Fikret Gülbahar, Namık Kemal Cibaroğlu, Cemal Can, Ekrem Kılıç, Süleyman Özcan Bulgu. MÜEBBET HAPİS VERİLEN İSİMLER 1981’de açılan dava 10 yıl sürdü. Sıkıyö- netim Mahkemesi kararını Yargıtay boz- du. Yargıtay, hazırlık soruşturmasına ait çok sayıda belgenin, iddianame ve mütalaa asıllarıyla, duruşma tutanaklarının kayıp olduğunu tespit ederek yerel mahkemeden bunların bulunmasını istedi. Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi istemi yerine getire- meyince, dava yeniden yargılama kararıy- la bozuldu. Yargılamayı yeniden başlatan Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi, kayıp dosyalar bulunmamasına karşın ve sanık- ların hayatta olup olmadığını tespit bile edemeden, ilk duruşmada mütalaa verdi. Savcı, 163 kişi hakkında, 146/1’den ağır- laştırılmış müebbet hapis cezası istedi. BİTMEK BİLMEYEN DAVA Cezaevlerine zincirli protesto Hâkim Haşıloğlu: Sakarya’nın soyismini Atatürk verdi Üye hâkim Sedat Sami Haşõloğlu, ailesine ait 4 vak- fõn laiklik karşõtõ olduğuna ilişkin suçlamalar üzeri- ne bir açõklama yaptõ. Haşõloğlu, Başkan Özese’den izin isteyerek özetle şu açõklamalarda bulundu: “Bu- rada hâkimler olarak sanıkların dile getirdiği id- dialara karşı peygamber sabrı gösteriyoruz. Ergun Poyraz’ın suçlamaları Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nda görüşüldü. Poyraz’ın bahsettiği va- kıflar, Turgut Özakman’õn ‘Çõlgõn Türkler’ kita- bında adı geçen Durak Sakarya tarafından ku- rulmuş vakıflardır. Sakarya’nın soyismi Atatürk tarafından verilmiştir. Erzurum milletvekilidir ve benim de akrabamdı. ‘Üveys Vakfõ’ ve kastedilen diğer üç vakıf da bu insana aittir. Vakfın adında ‘Bin’ takısının geçmesi bu vakfın tarikat vakfı ol- duğunu göstermez. Diğer vakıf benim aileme ait- tir. 300 yılık bir vakıftır. Bir kadın vakfıdır. Kur- ban bayramlarında muhtaç insanlara vakfın ev- latları eliyle et dağıtırlar. Erzurum’da isem kendi elimle et dağıtımı faaliyetlerine katılırım.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle