21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Krizin Birinci Yılının Ardından İktisadi analizlerde verilerin değerlendirilmesi genellikle yıllık bazda yapılır. TÜİK geçen hafta 2009’un üçüncü çeyreğine ilişkin milli gelir istatistiklerini yayımladı. Böylelikle küresel krizin etkilerinin daha şiddetle hissedilmeye başlandığı Ekim 2008’den bu yana geçen bir yıllık sürenin toptan bir değerlendirmesini yapma olanağı doğdu. Bu yazıda böylesi bir özet çalışmayı sizlerle paylaşmak arzusundayım. Aşağıdaki tabloda Türkiye ekonomisinin 2008 ve 2009 Eylül ayı itibarıyla 12 aylık birikimli verileri sergilenmektedir. Kısaca değerlendirir isek; Türkiye’nin ulusal geliri 2008 Eylülü’nden bu yana reel olarak yüzde 7.9 daralmıştır. Fert başına değerlendirildiğinde, yıllık gelir kaybı dolar bazında yüzde 15’i aşmıştır. Kriz öncelikle işgücünü ve emekçi kesimleri etkilemiş ve istihdam düzeyi son bir senede sadece 218 bin kişi artış göstermiştir. Artan işgücü arzına koşut olarak açık (resmi) işsizlik oranı yüzde 10.7’den yüzde 13.4’e çıkmıştır. Küresel krizin milli gelir üzerindeki etkileri sadece geçmişte kalan bir olgu olmayıp, Türk ekonomisinin potansiyel büyümesine de olumsuz yansımıştır. Sabit sermaye yatırımları söz konusu dönemde reel olarak yüzde 22.2 oranında düşmüştür. Sabit sermaye yatırımlarındaki bu gerileme bir dereceye kadar kamu kaynaklarından karşılanmaya çalışılmışsa da, kamunun 1980’lerden bu yana ulusal ekonomideki ağırlığının geriletilmesi sonucunda, toplam yatırımları etkileme işlevi sınırlı kalmıştır. Türkiye 2001 sonrasında ucuz ithalat olanaklarından kaynaklanan ve çoğunlukla montaj (tornavida) sanayilerine dayalı bir ihracat genişlemesi içindeydi. Küresel krizde gerek ithalat, gerekse ihracat talebinin gerilemesiyle, dış ticaret hacmi daralmıştır. Bu arada Türk Lirası ABD Doları karşısında yaklaşık yüzde 20 oranında değer kaybetmiş durumdadır. Krizin dış ekonomik ilişkilere ilişkin en önemli etkisi Türkiye’ye yönelik ve çoğunlukla sıcak unsurlar içeren finansal sermaye akımlarında gözlenen daralmadır. Türkiye’ye akmakta olan portföy yatırımlarının daha 2008 Eylülü öncesinde yön değiştirmiş olduğu gözlenmektedir. Kriz altında geçen 12 ay, söz konusu sermaye çıkışının 2.9 milyar dolardan 4.8 milyar dolara yükseldiğini belgelemektedir. Ancak ilginçtir ki Türkiye finans sektörü bu tür döviz çıkışlarını karşılayacak yeni bir olanak yakalamış ve ödemeler dengesi istatistiklerinde net hata ve noksan diye anılan kayıt dışı yerli sıcak para akımlarıyla finanse etmiş gözükmektedir. Net hata noksan kalemi dahilinde Türk finans sektörünün kullanmış olduğu kaynaklar, Eylül 2008’den bu yana 12 milyar doları aşmış ve Türkiye’nin daha şiddetli bir döviz darboğazına girmesini engellemiştir. Krize karşı alınan önlemlerin tümü kamu bütçesi dengelerini bozucu niteliktedir. Krizin faturasının doğrudan doğruya kamu kesimine yıkılmasıyla bütçe açığı milli gelirin yüzde 6’sını aşmış, iç borç stoku da yüzde 17 artmıştır. Söz konusu borç yükü Türkiye’nin 2010 ve sonrasında daha yüksek faiz ve enflasyon ile karşı karşıya kalmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Türkiye’nin yükselen piyasa ekonomileri diye adlandırılan grup içerisinde krizden en şiddetli etkilenen ekonomilerden birisi olduğu görülmektedir. Krizin yansımalarının 2009 ile sınırlı kalmayacağı ve Türkiye ekonomisinin ne yazık ki 2010 yılına da büyük bir belirsizlik ve kırılganlık altında sürüklendiği açık olarak izlenmektedir. [email protected] Tüm dünya gündemini meşgul eden iki temel konu: Biri domuz gribi, diğeri küresel ekonomik kriz. İkisinde de rekor üstüne rekor kırıyoruz. Avrupa’da domuz gribinden ölen kişi sayısının yüksekliği açısından en öndeyiz, dünya genelinde ise ilk 6 ülke içindeyiz. Üstelik grip salgını en geç bizim ülkemize girdi. Başbakan Erdoğan hâlâ gülerek “kriz bizi teğet geçti” demeyi sürdürüyor ancak işsizlikte rekor kırıyoruz.... Sanayiciler dün İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından 8’incisi düzenlenen Sanayi Kongresi’nde Türkiye’nin Sürdürülebilir Rekabet Gücü’nü tartıştılar ve kriz sonrası yeni yön beklentilerini ortaya koydular. Tüm siyasetçiler gibi Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergin’in de çizdiği pembe tablonun aksine serzenişler ve çıkışlar hayli sertti. “Dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz; ancak bu büyüklük ne diğer küresel endekslere yansıyor ne de insanımıza. Faiz ve enflasyon düşüyor ama eskiden sevindirici olan bu göstergeler bize artık bir şey ifade etmiyor” diyen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu kamuda ve özel sektörde alışılagelmiş düşünce kalıplarının değişmesi gerektiğini vurguladı. Ben gerek Hisarcıklıoğlu’nun gerekse İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan’õn konuşmalarını hayli devrimci buldum. “Kapitalizmin bu çarpık anlayışının değişmesi” istemi iş dünyasının o alışılmış söyleminin epey dışında... Tabii bir de Hisarçıklıoğlu’nun kayıt dışı vurgusuna dikkat çekmek istiyorum. “Kayıt dışılık demokrasimizin güçlenmesine de engeldir. Birinin kayıt dışılığı onunla iş yapanı da etkilemekte ve hepsi defolu bireylerden oluşan bir toplum doğmaktadır. Kendi hesabını veremeyen hesap da soramaz...” Peki sanayici ne istiyor? Beklentiler ne yönde? TÜSİAD başkanı Erkut Yücaoğlu’nun anlattıkları aslında hepsini özetliyor: “Şirket ölçeklerimiz son derece küçük ve Ar-Ge’de geç kalmış bir ülkeyiz. GSMH’mizin yüzde 1’ini bile Ar- Ge’ye harcamıyoruz üstelik bunu geçen 30 yıl boyunda pek de tartışmamışız. 40 milyona yakın çalışabilir bir işgücüne sahibiz ancak bizde çalışma hayatına katılan insan sayısı 22-23 milyon. Bunların yüzde 10’u ise kemikleşmiş hatta kriz dolayısıyla yüzde 13-14’lere çıkmış bir işşsizlik... Demek ki belli bir üretim eksikliğimiz var. Yapısal sorunlar var diyoruz. Bozuk bir yapı var ve mevcut politikalarla çözemediğimiz sorunlarımız var, anlamına geliyor. Örneğin ihracat arttıkça ithalat da aynı hızla artıyor ve biz dış ticaret açığımızı asla kapatamıyoruz. Burada da bir yanlışlık var. Çünkü ekonomik kararlarımızda katma değer yaratılması konusuna odaklanmış değiliz.” Krizin özellikle sosyal boyutunun ağırlaşarak sürdüğü Türkiye’de sendikaları, halkı bir tarafa koyduğumuzu varsayalım; acaba sanayicinin isyanına hükümetin yanıtı ne olacak? Merak ediyorum... B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Eylül ayõnda ağustostaki gibi yüzde 13.4 olarak belirlendi. Gençler arasõndaki işsizlik oranõ yüzde 24.3’e çõktõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür- kiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre işsizlik oranõ eylül ayõnda geçen yõlõn aynõ dönemine göre 2.7 puanlõk artõşla yüz- de 13.4 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde işsiz sayõsõ geçen yõlõn aynõ dö- nemine göre 795 bin kişi artarak, 3 milyon 396 bin kişiye yükseldi. Kentsel yerlerde işsizlik oranõ 3.7 puanlõk ar- tõşla yüzde 16.2, kõrsal yerlerde 0.9 puanlõk ar- tõşla yüzde 7.8 oldu. Türkiye’de tarõm dõşõ işsizlik oranõ geçen yõlõn aynõ dönemine göre 3.5 puanlõk artõşla yüzde 16.9’a yükseldi. Bu oran erkeklerde geçen yõlõn aynõ dönemine göre 3 puanlõk artõşla yüzde 14.9, kadõnlarda ise 4.6 puanlõk artõşla yüzde 23.7 oldu. Eylül 2009 döneminde işgücüne katõlõm ora- nõ ise yüzde 49 olarak hesaplandõ. Kayõt dõşõ iş- sizlik oranõ 0.9 puanlõk artõşla yüzde 45.5 oldu. Eylülde istihdam edilenlerin sayõsõ, geçen yõlõn aynõ dönemine göre 218 bin kişi arta- rak, 22 milyon 20 bin kişiye yükseldi. Bu dö- nemde tarõm sektöründe çalõşan sayõsõ 302 bin kişi artarken, tarõm dõşõ sektörlerde çalõşan sayõsõ 84 bin kişi azaldõ. İşsizlerin yüzde 68’i erkek 15-24 yaş arasõndaki genç nüfusta işsizlik oranõ ise yüzde 20.6’dan yüzde 24.3’e çõk- tõ. İşsizlerin profiline bakõldõğõnda yüzde 68.6’sõ erkek nüfus, yüzde 54.3’ü lise altõ eği- timli, yüzde 27.5’i bir yõl ve daha uzun sü- redir iş arõyor. Yüzde 87.6’sõ da (2 milyon 976 bin kişi) daha önce bir işte çalõşmõş. Erdoğan’ın hesabı tutmuyor MURAT KIŞLALI ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün yaptõğõ bütçe konuşmasõnda reel faiz hesabõnõ, AKP’nin iktidara geldiği dönem için yüzde 9, bugün için ise yüzde 36 lehine çarpõttõ. Bir önceki iktidardaki daralmalara atõf- ta bulunan Erdoğan, AKP iktidarõnda son bir yõldaki tarihi daralmaya değinmedi. IMF ile ilgili de son koalisyonu “IMF politikalarını uygulamakla” suçlarken, kendilerinin de aynõ politikalarõ devam ettirdiğini görmezden geldi. Erdoğan’õn bütçe konuşmasõndaki söz- leri ile “atladığı” gerçekler şöyle: Türkiye’nin büyüme oranı 1999’da eksi 4.7 idi, 2001’de yine eksi 5.7 büyü- me gerçekleşti: Türkiye’nin son 12 ayda ya- şadõğõ daralma yüzde 7.8 ile yüzde 5.7’lik 2001 krizi daralmasõnõ da geçti. Reel olarak Türkiye’nin ödediği faiz, 2002 yılında yüzde 28 seviyesindeydi. En son, cu- ma günü itibarıyla söylüyorum, bu faiz ora- nı son işlemde yüzde 9.12 olarak gerçekleşti. Reel faizler ise yüzde 2.5’e kadar geriledi: Aralõk 2002’de yõllõk enflasyon yüzde 29.7 idi. Bu enflasyon üstünden reel faiz yüzde 28’e de- ğil, yüzde 25.4’e geliyor. Türkiye hâlâ dün- yanõn en yüksek reel faiz veren ülkeleri ara- sõnda. 2001’de IMF’nin politikalarıyla Tür- kiye’yi krizden çıkarmaya çalıştınız. 2 yıl- dır biz, IMF ile bu noktada evet demedik: Erdoğan da iktidar olduğunda, 2001’de IMF’yle yapõlan anlaşmanõn politikalarõnõ uyguladõ. Daha sonra IMF’yle bir kez daha an- laştõ. 20 Şubat 2001’de 9 banka mesai sa- atleri dışında Merkez Bankası’ndan 4 mil- yar doları hortumladı ve sadece bir günde 1 katrilyon 635 trilyon kazandı: Maliye Ba- kanlõğõ’nõn kararõyla yapõlan işlemle 23 Ara- lõk 2002’de sadece bir yabancõ bankanõn 3 mil- yar dolarlõk vergi borcu silindi. 26. sırada devraldığımız Türk ekono- misini 17. sıraya çıkarttık: Erdoğan gay- ri safi yurtiçi hasõla sõralamasõna bakõyor. Bu- na karşõn GSYH’nin büyüme hõzõnda AKP iktidarõnda Türkiye 149 ülke arasõnda 29.’luktan 136.’lõğa düştü. Başbakan Erdoğan bütçe konuşmasõnda, AKP iktidarõ döneminde yaşanan küçülme oranõnõ görmezden geldi, son bir yõldaki tarihi daralmaya değinmedi. Doğalgaza zam yolda ISO’nun düzenlediği Sanayi Kongresi’nde işsizliğin devam edeceği vurgusu yapõldõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükümetinin Rusya ile yaptõ- ğõ doğalgaz sözleşmeleri, Türkiye’nin ödeyeceği faturanõn giderek kabar- masõna neden oluyor. Rusya’nõn ulu- sal doğalgaz şirketi Gazprom, gelecek yõl Türkiye’nin ödeyeceği doğalgaz faturasõnda yüzde 20 civarõnda bir ar- tõş olacağõ hesabõnõ yaptõ. Rusya’da yayõmlanan The Moscow Ti- mes gazetesinde, küresel ekonomik kriz nedeniyle talebin düşmesine karşõn, Gazprom’un doğalgaz sattõğõ ülkelerle anlaşmalarõ yeniden gözden geçirmeyi kategorik olarak reddettiği ve Avrupalõ müşterilerden “al ya da öde” anlaşma- larõnõn koşullarõnõ yerine getirmelerini is- tediği bilgisi yer aldõ. Ekonomik kriz yü- zünden Avrupa’da gaz tüketiminin düş- mesi karşõsõnda zemin kaybetmesine karşõn Gazprom’un mevcut kontratlarda esnememekte kararlõ olduğu belirtilirken. 2010 yõlõ için ortalama fiyat tahmini de yapõldõ. Buna göre Gazprom seneye ih- racatta yüzde 10 civarõnda bir düşüş bek- liyor. Ancak, petrol fiyatlarõna bağlõ olarak hesaplanan gaz fiyatõnõn seneye yüzde 20 civarõnda artmasõ bekleniyor. Türkiye’nin de bulunduğu Avrupalõ alõ- cõlar, seneye bin metreküp gaz için or- talama 325 dolar ödeyecek. Bakan Ergün ve işadamlarõ, Türkiye’de istihdam sorununun çözülmesi için sanayi üretiminin istikrar kazanmasõnõn şart olduğunu dile getirdi. Ekonomi Servisi - İSO’nun düzenlediği 8. Sanayi Kongresi’nde konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanõ Nihat Ergün, işsizlik rakamlarõnda 2010-2011 ve 2012 yõllarõnda çok büyük azalmalar bekleme- diklerini belirterek, “Yüzde 10-13 bandında sey- redecek bir işsizliği bir müddet daha görmeye devam edeceğiz” dedi. İstanbul Sanayi Odasõ’nõn (İSO) düzenlediği ‘Sür- dürülebilir Rekabet Gücü; Kriz Sonrasõ Yeni Yön’ temalõ 8. Sanayi Kongresi’nin açõlõşõnda ko- nuşan Ergün, Türkiye ekonomik anlamda kalkõ- nacaksa bunu özel sektör eliyle ve özel sektör ya- tõrõmlarõyla başaracağõnõ kaydederek “İhracat artsın, yatırımlar artsın, istihdam, büyüme artsın diyorsak, özel sektörümüzü güçlendirmek, yollarını açmak, engelleri kaldırmak duru- mundayız” dedi. İSO Yönetim Kurulu Başkanõ Tanıl Küçük de, kü- resel kriz sonrasõnda iyileşme işaretleriyle ilgili ola- rak, aşõrõ iyimserliğin yanlõş olacağõnõ, sanayi üretiminin henüz istikrar kazanamadõğõnõ söyledi. Küçük, küresel krizin Türkiye ekonomisinde ma- li kesimden çok reel sektörü, özellikle de sanayi- yi olumsuz etkilediğini, sanayi üretiminde ve is- tihdamõnda büyük kayõplar ortaya çõktõğõnõ kaydetti. Tablo kaygı verici “İşler düzeldi havasına girmek yanlış olacaktır” diyen Küçük, ekonomik programda sanayi sektö- rü katma değerinin 2009 sonunda yüzde 8.5 ora- nõnda küçüleceği tahmini yapõldõğõnõ, üretimin öte- sinde, kârlõlõk göstergelerinin de sanayinin adõna kaygõ verici bir tablo ortaya koyduğunu anlattõ. Son büyüme verilerindeki en dikkat çekici olumsuz- luğun, özel sektör yatõrõm harcamalarõndaki kü- çülmenin hâlâ yüzde 19.4 gibi yüksek bir oranda devam etmesi olduğuna işaret eden Küçük, “Unut- mayalım ki ekonomide dinamizmin göstergesi yatırımlardır. Yeterince yatırım yoksa ekono- miyi durgun bir seyir bekliyor demektir. Yatı- rım yoksa toparlanma istediğimiz hızda olma- yacak demektir. Sanayi üretiminde artıya ge- çişle krizden çıkış sürecinde önemli bir zemin kazanılmıştır. Şimdi hedef, üretim artışına is- tikrar kazandırmak olmalıdır. Buralarda elde edilecek başarı kanayan yaramız işsizliğe de bir ölçüde de olsa çare olacaktır” diye konuştu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanõ Ri- fat Hisarcıklıoğlu ise, “Türkiye geleceği ıs- kalamak istemiyorsa, aklın mezarlığından kurtulmak zorundadır” dedi. Haber Merkezi - İlk olarak 2007’de Ümraniye’de açõlan, teknolojik market zinciri Media Markt, ye- ni mağazasõnõ Fulya’da yarõn açõyor. Beşiktaş, Me- dia Markt, toplam 4800 metrekare alanda. Media Markt Operasyonlardan Sorumlu Türkiye Genel Mü- dürü Nuri Topatan düzenlediği toplantõda krize rağmen, 2009 sonuna kadar toplam 15 Media Markt’a ulaştõklarõnõ belirterek “Müşterinin men- faatini gözeten fiyat politikasõndan ödün vermeye- ceklerini” söyledi. Nuri Topatan, “Avrupa’nõn en hõz- lõ büyüyen Media Markt zinciri, Türkiye’deki Me- dia Markt’lar oldu. Biz, bu harika sonucu ‘bakma- dan almayan’ müşterilerimize borçluyuz. 17 Aralõk 2009’daki Beşiktaş açõlõşõmõzda da toplam 50.000 ürün sergileyeceğiz” dedi. Yarõn sabah saat 06.00’da açõlacak olan Fulya’daki Media Markt’ta olasõ bir iz- dihama karşõ 600 güvenlik görevlisi görev yapacak. Eylül 2008 Eylül 2009Değişim (%) Reel GSYİH (*) 103.9 95.6 -7.92 Kişi Başına GSYİH ($) 10.339 8.735 -15.51 İstihdam (1,000 kişi) 21.802 22.020 1.0 İşsizlik Oranı (%) 10.7 13.4 33.0 Reel Yatırımlar (*) 25.572.9 19,887.4 -22.23 Reel İhracat (*) 26.421.8 24.181.0 -8.48 Reel İthalat (*) 30.700.5 24.009.0 -21.80 Dış Borç Stoku (milyar $) (Haziran verisi) 286.901 268.559 -6.39 ABD $ kuru ortalama 1.30 1.55 19.23 Yurtdışı net portföy yatırımları (milyar $) -2.901 -4.851 -67.22 Net hata noksan (yerli sıcak para) (milyar $) -0.584 12.646 2265.41 Kamu İç Borç Stoku (Milyar TL) 320.63 266.324 16.94 Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi / GSYİH (%) -1.8 -6.1 -238.89 (*) (1 yıllık birikimli toplam. Sabit 1998 fiyatlarıyla, milyar TL) Kaynak: TÜİK, TCMB evds. GAZPROM ARTTIRIYOR Media Markt Fulya’da İşsizlik rekora demir attõ Sanayicinin İsyanı... Kimi insanlar öldükten sonra da yaşamayı sürdürürler. 6 Şubat’ta yitirdiğimiz Sevgili Türkel Minibaş da işte o bir avuç “ölümsüz”lerden. Dün doğum günüydü. Ve her 14 Aralık’ta olduğu gibi bu kez de evinde toplandık onun. Aylar boyu kapalı kalan Cihangir’deki ev onun doğum günü için açıldı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da, sanki o aramızdan hiç ayrılmamış gibi, herkes yaptığı bir yemekten getirdi. Şarap içtik ve sevgili dostumuzu andık. Ailesi, dostları, öğrencileri, meslektaşları, kitap okuma grubu, dava arkadaşları... Hayattayken el attığı toplumsal sorunlar etrafında birleştirdikleri insanlar... ÇYDD Başkan Yardımcısı Ayşe Yüksel de Van’dan telefonla aramıza katıldı. O küçük şirin ev doldu taştı. Evet tutkusu, enerjisi, duyarlılığı hâlâ o kadar canlı ki dostları o olmadan da onun etrafında. Ancak bunun da ötesinde belki durup düşünmemiz gereken bir önemli konu daha var. O da Türkiye’nin, özellikle bugün içinde yaşadığımız dönemin Türkiyesi’nin Türkel gibilerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor olması. İster kadınların özgürleşmesi olsun, ister kız çocuklarının okutulması, ister emeğin sömürüsüne karşı çıkış, ister çevre duyarlılığını Türkel gibi savunacak birilerine... Bırakın birden fazlasını, tek bir konuya odaklanarak hem fikirlerini sonuna kadar savunacak hem de o fikrin gerektirdiği eylemin içinde yer alabilecek duruşu sergileyebilecek birilerine. İşte Türkel bunun için özeldi... Onun için daima özel olacak... Türkel Minibaş’õn doğum günü... Kimse umut vermiyor İSO’nun düzenlediği 8. Sanayi Kongresi bünyesinde yapılan Inovasyon Sergisi İstanbul WOW otelde açıldı. Açılışa katılan Bakan Ergün ve TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu standları gezdi. İşsizlik oranõ da 2.7 puan artarken “İş aramayõp çalõşmaya hazõr olan” 1 milyon 850 bin kişi ile birlikte işsiz sayõsõ 5 milyon 246 bin kişiye, işsizlik oranõ ise yüzde 19.2’ye çõktõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle