21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Yargõ- tay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Ka- nadoğlu, Türkiye’de her şeyden önce yargõ ba- ğõmsõzlõğõnõ sağlayabilmek için halkõn yargõya sahip çõkmasõ gerektiğini söyledi. İzmir Barosu tarafõndan düzenlenen “Yargı Bağımsızlığı” konulu panel, dün İzmir Adli- yesi Sosyal Tesisleri Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Etkinlikte, eski Anayasa Mah- kemesi Başkanõ Yekta Güngör Özden, Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Yargõtay Onursal Cum- huriyet Başsavcõsõ Kanadoğlu, YARSAV Ku- rucu Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, DEÜ Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Meltem Dik- men Canikoğlu ve İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Fatih Ülkü söz aldõ. Panelde konuşan Kanadoğlu, yasasõ olmayan, yasanõn imkân tanõmadõğõ bir dinleme olayõnõn yönetmeliğe dayandõrõlarak gerçekleştirilebildiği- ni belirterek bunun iptal edilmesi için açõlan davanõn hâlâ sonuçlanmadõğõnõ kaydetti. Kanadoğlu şöyle devam etti: “Eğer konu günde- me gelmeseydi bu böylece devam edip gidecekti. Bu yasa hükmü iptal edildi, yani başkanın Baş- bakan tarafından seçilmesi anayasaya aykırı bulundu. Anayasa Mahkemesi’nin vermiş ol- duğu karar sadece, edebi, etik bir tespitten ibaret kalacaksa herhalde bu ülkede yargı ba- ğımsızlığından bahsetmemize zaten gerek yok- tur.” Toplumun, yargõ bağõmsõzlõğõnõ içine sindi- remediğini öne süren Kanadoğlu, “Bugün Tür- kiye, laik Cumhuriyet aleyhine eylemlerin odağı olduğu tespit ve tescil edilmiş bir iktidar tarafından yönetilmektedir. Bu iktidar, çeşitli örnekleri verildiği gibi yargıyı kendi sultası al- tına alma çabası içerisindedir” dedi. Kanadoğ- lu, toplumun gücünü kullanarak yargõya sahip çõkmasõ gerektiğini vurguladõ. Eminağaoğlu, sõkõyönetimin yazõlõ kurallarõ ol- masõna rağmen, bugün yazõlõ olmayan kurallarla Türkiye’nin tek bir noktadan soruşturulduğunu söyledi. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanõ Özden de, “Devletin başındaki Cumhur- başkanı, Başbakan, Meclis Başkanı ve ba- kanların yargı kararlarını geçersiz kılma peşinde olduklarını” savundu. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2009 PAZAR 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Hoca’yı Dinlerken! Kulaklarıma inanamadım, karşımda devrimci gençlik döneminden bir parti lideri konuşuyor sanki! Ahalisine, devrimci dönemin pek gözde söylemlerinden biri olan “proleterleşme” öğütlerinde bulunuyor: Malın mülkün ne önemi var! Emekleriyle kazandıklarını sanıyorlar edindikleri mal ve mülkü! Bilmiyorlar ki onlar kendilerine Allah’ın lütfudur! Hele bazıları “kızıma da oğluma da karıma da birer daire alayım” diyor! Bunlar Fethullah Hoca’dan cemaat üyelerine nağmelerden seçmeler! Böylece bildik bir sırrı, bizzat dinleyerek çözüyorum yeniden! Mürit ne, inanmışlık ne, biat ne… Okullar, bankalar, gazeteler, televizyonlar... Paraların nasıl cemaat hedeflerine akıtıldığını görüyorsunuz. Karşımda, insanların varını yoğunu seferber ettiği, bir “cennet-cehennem”, “tanrı” elçisi var! Diyor ki ayrıca, açık ve net: “Ne kadar yüksek hedefiniz varsa, ona ulaşmak için çektiğiniz eziyet de o kadar büyük olur!” Hoca’nın hedefleri Kaf Dağı, tanrı katı gibi ulaşılmaz olunca, tabii ki cemaatine seslenişi de o derece ağır, amansız, kıskıvrak, yüksek perdeden oluyor!.. Hoca, iktidar işinin büyük paralarla kotarılabileceğini biliyor. Bu paralar kaçak vermeden hedeflere akıtılmalı! Bu din ve tanrı buyruğu olarak müritlerinin kafalarına çakılmalı durmadan! Cemaat zenginleri arasında kaçamak yapanlar var! “Kızımın, oğlumun, karımın geleceği için” diyen ve onlara da birer kat – ev edinmeye kalkanlar! Hoca, devreye giriyor!!! Devrimciler arasında mal mülk edinme ve para kazanma (fazlası) ayıplanırdı! Bunlar “küçük burjuva eğilimler” olarak görülürdü! Almanya’da okurken üniversiteden aldığım bursun bir kısmını “devrimci örgüte” verirdim! Sonra parasız kalınca üniversiteye gelen kısa süreli öğrenci iş tekliflerine bakar, yardımcı eleman olarak saat ücretiyle çalışmaya giderdik! İnşaat işiymiş, Coca Cola dağıtımı veya ev taşımaymış, hiç fark etmezdi! Hiçbir “burjuva eğilime” kapılmamalıydık! İşçi gibi, köylü gibi yaşamalıydık! Kütüphanelerimizi bile bağışladık! Herkesin evde kütüphane kurması gereksizdi ve masraftı! Ancak toplum için, halk için bunu yapardık. Ortada ne cehennem ne cennet korkusu, ne tanrı ne din emri vardı! Pek çoğumuz yoksulduk, zengin çocukları da vardı aramızda… Onların pek çoğu tez elden “asıllarına” dönmüştü! Ve bugün, vaktiyle mücadele ettikleri düzen ve kişilerin gardiyanlığını yapmaya vardırdılar işi… Acı olan: Kendilerinin efendileri bile olamadılar! Hoca efendiyi dinliyorum. Çok inandırıcı bir üslupla, başında beyaz takkesi, el kol hareketleriyle vaaz ediyor, müritlerine kurdurduğu televizyonda. “O mal mülk sizin değil. Onları emeğinizle kazandığınızı sanmayın, tanrının lütfudur onlar sizlere… Tabii ki tanrı yolunda harcayacaksınız… “Mürid”ler birer köle düzeyinde, ne kimsenin yaratıcılığı var ne yeteneği ne alın teri ve emeği… Sahip olduklarının hepsi kendilerine tanrı tarafından verildi! Ve karşılıklarını da Hoca efendiye verecekler. Hoca’nın iktidar hedefleri için. Tanrı ile Hoca efendi arasında, böylece pratik bir yol kurulmuş! Bu dünya yok, kazancın senin değil, dünya zevklerine kapılmak yok, burada geçiciyiz, hepiniz öbür dünyaya hazırlanın… Cenneti düşünün.. Cehennemden korkun! Hiçbirinin aklına, Hoca efendi acaba neden bu dünyaya doğduk, diye sormak geliyor mu? Ama yanıt hazırdır: Burada test ediliyoruz! Neye layıksak, oraya gitmek için doğduk!!! Peki madem burada test ediliyoruz ve geçiciyiz: Nedir sende bu iktidar hırsı, egemenlik hırsı, insanları gütme hırsı, bütün insanları kendi iktidarın için sıradan kalabalıklar haline dönüştürme çaban! Nedir bu para ve güç imparatorluğun! Tanrı ile cemaat arasında bu kestirme köprünün, tanrısal belgesi, kaydı kuydu var mı! Cemaatin baş gazetesi Zaman’ın evlere dağıtılan “tiraj” rakamlarını inceliyorum geriye doğru, 600’lere doğru inmeye başlıyor bazen. O zaman anlıyorum ki, hımmmmmm, cemaatte kaçak var! Müridlerden bazıları, gazete dağıtımından kaytarıyor, karısına çocuğuna malk mülk derdine düşüyor.. Veya biraz da dünya zevklerine vuruyor kendini! Hoca efendi de ekrana çıkıyor tam zamanında, “bana bak ey fani, o paralar babanın değil!..” Ve Zaman’ın tirajı yine 800’lere tırmanıyor! Başka neler oluyor, kapalı kutunun içine bakma olanağımız yok ki bilelim! Zaman’a bakıyoruz; bize yetiyor! Yurt Haberleri Servisi - Bur- sa’nõn Mustafakemalpaşa ilçe- sindeki maden ocağõnda göçük al- tõnda kalan içilerden 3’ünün da- ha cesedine ulaşõldõ. Ocakta 700- 800 lira aylõkla çalõşan işçilere gaz maskesi verilmediği, belirlenen miktarda kömür çõkaramazlarsa yevmiyelerinin kesildiği, facia günü ölçüm yapõlmadan dinamit patlatõldõğõ öğrenildi. Maden işçisi Yusuf Kara- ca’nõn cesedi dün ocaktan çõka- rõlõrken 9 işçiye ulaşmak için ça- lõşmalar gün boyu sürdü. Gece saatlerinde ise açõklama yapan Enerji ve Tabi Kaynaklar Baka- nõ Taner Yıldız, iki işçinin da- ha cesedine ulaşõldõğõnõ bildirdi. Ölen işçilerden henüz buluna- mayan Ramazan Baştepe’nin ağabeyi Yaşar Baştepe, made- nin yatakhanesindeki kardeşine ait yatakta, cesede ulaşõlmasõnõ bekledi. Göçük altõnda kalan Murat Aydın’õn eşi Fatma Ay- dın ve yakõnlarõ da maden saha- sõnda sinir krizleri geçirdi. Fatma Aydõn, göçük altõndaki eşine “Gel artık, yolunu gözlüyo- ruz” diye seslendi. İşçilerden Murat Hanay (42) için Yamanlõ köyünde tören dü- zenlenen törene katõlan Devlet Bakanõ Faruk Çelik, işletme sahibinin de yükümlülükleri ol- duğunu vurgulayarak “İşletme sahibi olan kişi de işçisini ma- dene indirmeden önce gerekli önlemleri almalı. Kendisi ini- yormuş gibi bakması lazım, hatta inmesi lazım” dedi. Çalõşmalarõ yakõndan takip eden Bakan Yıldız, bir gazete- cinin “Gerekli cihazların ol- madığı, ölçümler yapılmadığı ileri sürülüyor. İhmal iddiala- rı var” sözleri üzerine “Hem Maden İşleri Genel Müdürlü- ğü hem TKİ ile yapılan değer- lendirmeler bitmeden sonuç cümlesini söylemek erken. An- cak özellikle metan gazıyla ve ölçümüyle ilgili cihazların ol- duğunu belirledik. Manuel ci- hazlar. Bununla ilgili bilirkişi oluşturduk” diye konuştu. Göz göre göre facia Maden ocağõnda çalõşan işçi- lerin açõklamalarõ ise facianõn göz göre göre geldiğini gösteriyor. Maden ocağõnda 6 yõldõr çalõşan Güngör Güre, olay günü 08.00- 16.00 vardiyasõnda gaz oluştuğu için patlama yapõlmadõğõnõ be- lirterek şunlarõ söyledi: “Vardiyada metan gazı oluş- tuğu için dinamit patlatılmadı. Onun yerine vantilatörlerle havalandırma yapıyorduk. Ga- zın çok olduğunu duyduk. Nor- malde bu durumda ikinci var- diyada da dinamit patlatılma- ması gerekirdi. Hatta ikinci vardiyaya gelen bazı arkadaş- ların dinamit patlatılmaması için dinamitçiyi uyardığını duy- duk. Patlatma işini ve gaz öl- çümünü dinamitçi yapıyor. İkinci vardiyanın dinamitçisi ölçüm cihazını almamış.” ‘Gel artõk, bekliyoruz’ Göçük altõnda kalan üç işçinin daha cesedine ulaşõldõ. Yaşamõnõ yitiren ve henüz bulunamayan işçilerden Murat Aydõn’õn eşi sinir krizi geçirdi Ocakta 700-800 lira aylıkla çalışan işçilere gaz maskesi verilmediği iddia edildi. (Fotoğraf: AA) Halk yargıya sahip çıkmalı [email protected] Maden işçilerine son veda Göçükte yaşamını yitiren 6 işçi dün memle- ketlerinde düzenlenen törenlerle gözyaşları arasında toprağa verildi. İşçilerden Mehmet Kuşoğlu Bükköy’de, Erol İkiz (25) ise Yaylaça- yır köyünde toprağa verildi. Ağabey İbrahim İkiz, “Erol, uzun süredir madenlerde çalışıyor- du. Fakat bu mesleği hiç yapmak istemiyordu. Zaman zaman çeşitli işler denedi ama olmadı. İstemeye istemeye ekmek parası için son olarak 2 ay önce bu madende çalışmaya başladı” dedi. Emir Ali Turhan’ın (23) cenazesi ise Alpagut köyünde toprağa verildi. Turhan’ın askerden döndükten sonra çalışmaya başladığı ve 1 yıldır bu işi yaptığı, aldığı maaşla nişanlı olan ağabe- yi Mehmet’in (26) evlilik hazırlıklarına maddi destekte bulunduğu öğrenildi. İşçilerden Ahmet ve amcaoğlu Mehmet Çetin ile Muammer Ak- taş’ın cenazeleri, Kütahya’nın Gediz ilçesinde toprağa verildi. İşçilerden Murat Hanay (42) için de Yamanlı köyünde tören düzenlendi. SABİH KANADOĞLU: Sabih Kanadoğlu. ‘Darbe yapanlar da yargılanacak’: 78’liler Girişimi, 17 yaşõndaki Erdal Eren’in idam edilişinin 29. yõlõ nedeniyle yap- tõğõ açõklamada “Elbet bu ülkede sadece darbe yapmayõ tasarlayanlar değil, darbe yapanlarõn da yargõlanacağõ günler de gelecektir” dedi. İP’ten Aydınlık tepkisi: İşçi Partisi (İP), Aydõnlõk dergisi- ne verilen bir ay süreli yayõn durdurma cezasõ- nõ partinin Beyoğ- lu’ndaki İstanbul İl Başkanlõğõ binasõnõn önünde protesto etti. İP Genel Başkan Yardõm- cõsõ Erkan Önsel, der- ginin gelecek ay “Ay- dõnlõk Türkiye” adõyla çõkacağõnõ kaydetti. TUDEF’ten ‘Der- sim’ mitingi: Tun- celi Dernekleri Fede- rasyonu (TUDEF), “Dersim 38 katliamdõr. Arşivler açõlsõn. Hesa- bõ verilsin” sloganõyla miting düzenleyecek. Miting, bugün saat 12.00’de Kadõköy İs- kele Meydanõ’nda ger- çekleşecek. Bosnalı Bakan İs- tanbul’da: Bosna- Hersek Enerji Bakanõ Vahid Heco, Kadõ- köy’deki Aydõn İş Merkezi’nde avukat Rufayi Taştan önderli- ğinde kurulan Global Hukuk ve Danõşmanlõk Ofisi’nin açõlõşõna ka- tõldõ. Heco, ofisin iki ülke arasõnda ilişkileri geliştireceğini söyledi. Bilgi güvenliği: İstanbul Bilgi Üniver- sitesi Bilişim Teknolo- jisi Hukuku Uygulama ve Araştõrma Merkezi, İstanbul Barosu ve Bil- gi Güvenliği Derneği işbirliğiyle “2. İstanbul Bilgi Güvenliği Konfe- ransõ” yapõldõ. KISA KISA...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle