22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2009 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Evet, Bence de ‘Atatürk Galatasaraylıydı’ Sevgili, 6 Aralık Pazar günü, Galatasaray Lisesi Tevfik Fi- kret Salonu’nda, Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı bu okulun mümtaz evladı, İnan Kıraç’ın konuşmasını din- leyen Mine Sirmen ertesi günlerde gazeteleri açtığında kahkahadan kırıldı ve: - Yazık, dedi çok yazık! Hiçbir şey anlamamışlar. Ya- hu İnan Kıraç ne diyor, onlar ne anlamışlar? Gerçekten de, o günkü konuşmasında İnan Kıraç, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş ve çağdaşlaş- ma (ikisi de eşanlamlıdır ona göre) mücadelesinde ya- nında olan birçok Galatasaraylının adını vererek o mo- dernleşme savaşındaki silah ve ülkü arkadaşlığının al- tını çiziyordu, yoksa yeşil sahalarda zaman zaman fır- tına gibi esen ve yabancı diyarlarda bile Türkiye’nin adı- nı duyuran futbol takımını kastetmiyordu. Sakın yanlış anlaşılmasın! İnan Abi, olaya yukarıdan bakıp, Galatasaray Spor Kulübü’nü küçümser bir ha- va içinde değildi, tam tersine, kulübün önemini vur- guladı ve camiaya ne denli yararlı katkıları olduğunu belirtti, ama Atatürk’ün Galatasaraylılığını, başka bağlamda, modernleşme çabaları çerçevesinde dile getirdi. Mustafa Kemal’in, “fikri hür vicdanı hür, irfanı hür” şair Tevfik Fikret’e, hem şair hem de düşünür olarak yakınlığı çok iyi bilinir de, yine bir Galatasaraylı şair, bu kez aynı zamanda futbol takımının sol açığı Emin Bülent’i çok sevdiği pek bilinmez. Mustafa Kemal’in Emin Bülent’e sevgisinin Batı kül- türü ile yetişmiş bu delikanlının Batı emperyalizminin bize dönük girişimlerine karşı isyanını dile getirdiği “Kin” şiirinden kaynaklandığı, Mustafa Kemal’in bu şiirin ba- zı dizelerini ezbere bildiği söylenir. Galatasaray’ın Türkiye’nin modernleşme, demok- ratikleşme çabalarındaki katkısı Bernard Lewis’in “Modern Türkiye’nin Doğuşu” adlı kitabında da yer almıştır. Yazar, Damar Arıkoğlu’nun babasından dinlediği bir anısını okuldaki özgürlük tutkusunun bir örneği ola- rak zikretmektedir. Arıkoğlu’nun anlattığına göre, Adülhamit’in istibdat yıllarında hafta sonu törenlerinde, öğrencilerin “Padi- şahım çok yaşa” diye tezahürat yaptıkları sırada, ki- mi vezir çocukları, hatta baş mabeyincinin oğlu da hep bir ağızdan belli etmeden şöyle bağırırlarmış: - Padişahım baş aşağı!... Bernard Lewis yapıtının bir yerinde de şöyle der: Hukukçular Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay’õn neden hâlâ tutuklu olduğunu soruyor ‘Delillertoplandõ,tutuklulukyersiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mus- tafa Balbay’õn 9.5 aydõr tutuklu ol- masõnõn nedenini hukukçular da anla- makta güçlük çektiklerini vurguladõ. Prof. Dr. Süheyl Batum, “Bizim söy- lediğimiz, neden askerlerin tutuk- lanmadığı değil; Balbay’ın neden 10 aydır tutuklu bulundurulduğudur” dedi. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yargõlama bir an önce sonuca ulaştõ- rõlmazsa hüküm verilmeden bir kim- senin verilebilecek hükmü peşinen çekmesi gibi bir durumun ortaya çõ- kacağõ uyarõsõnda bulundu. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da delillerin ka- rartõlmasõ gibi bir olasõlõğõn artõk bu- lunmadõğõnõ, tutukluluğun cezaya dö- nüşebileceğine dikkat çekti. Ankara Temsilcimiz Mustafa Bal- bay, Ergenekon soruşturmasõ kapsa- mõnda 1 Temmuz 2008’de gözaltõna alõndõktan sonra serbest bõrakõlmõştõ. Aradan 8 ay geçtikten sonra 5 Mart 2009’da yeniden gözaltõna alõnõp tu- tuklanmasõnõn üzerinden ise 9.5 ay geç- ti. Balbay, hakkõndaki iddialara yanõt vermek ve kendisini savunabilmek için 259 gün bekledi. Kasõm ayõnda sa- vunmasõnõ yapmaya başlayan Bal- bay’a savcõ Mehmet Ali Pekgüzel’in “darbe çalışmalarında yer alıp al- madığını” sormasõ üzerine Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün, savcõlara “Bildiğim kadarı ile söylediğiniz darbe planları ile ilgili tahkikat bi- le yok, var mı?” diye müdahale et- mişti. Savcõlarõn bu yaklaşõmõ tartõş- malara neden olmuştu. Balbay’õn sor- gusu yarõn yeniden başlayacak. Hu- kukçular, Balbay’õn 9.5 aydõr tutuklu bulunmasõ, delillerin toparlanmasõ ve ilk gözaltõna alõnõp bõrakõldõktan son- ra kaçmadõğõ için de kaçma şüphesi- nin ortadan kalktõğõ gerekçesiyle tu- tuksuz yargõlanmasõ gerektiği görü- şünde birleştiler. Prof. Dr. Süheyl Batum, Erge- nekon savcõlõğõnõn, eski kuvvet ko- mutanlarõnõn serbest bõrakõlmasõnõn ardõndan “Paşaların salıverilmesi- nin suçsuz oldukları anlamına gel- meyeceği” açõklamasõnõ yaptõğõnõ anõmsatarak, “Yasadaki istisnai du- rumların varlığı halinde insan tu- tuklanabilir. Nedir bunlar: Makul şüphe, kaçma tehlikesi, delillerin karartılması şüphesi. Savcılık hak- lı olarak bu sebeplerden bir tanesi bile olmadığı için salıveriyor ko- mutanları, mahkemeye bile sevk etmiyor. Şimdi günlüklerde yazılı olan görüşmeleri sözüm ona izledi, not aldı diye Balbay’ın kaçacağını, delilleri karartma tehlikesi bulun- duğu nasıl söylenebilir. Zaten bizim söylediğimiz, neden askerlerin tu- tuklanmadığı değil, Balbay’ın neden 9.5 aydır tutuklu bulundurulduğu- dur” değerlendirmesini yaptõ. Prof. Dr. Batum, günlükleri yazdõğõ belirtilen eski Deniz Kuvvetleri Ko- mutanõ Özden Örnek açõsõndan bile yazõlanlarõn suç işlendiği şüphesini oluşturmadõğõnõ vurgulayarak, “Ama aynı davada, generalleri mahkeme- ye bile çıkarttırmayan deliller, Bal- bay’ı tutuklatıyor. Bu çelişkiyi an- lamak mümkün değil. Bunu soruş- turmanın gizliliğiyle de anlatabilmek olanaksız. Bunu hukukla anlatabil- mek mümkün değil” diye konuştu. Eski Adalet Bakanı, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, tutuklamanõn belli koşullarda yapõlmasõ gereken bir tedbir olduğuna dikkat çekerek, yargõ- lamanõn kõsa süre içinde sonuçlandõrõl- masõnõnadilyargõlanmailkesiningereği olduğunu kaydetti. Aylardõr tutuklu bu- lunan Balbay’õn davasõnõn sonuçlandõ- rõlmasõ gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Türk, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Balbay’ın konumunda olan baş- ka kimseler de var. Rektörler aynı şekilde aylardır tutuklu ve bir ka- rar verilmemiş. Balbay hakkında yargılamanın başlamış olması kısa sürede sonuca varılması umudunu güçlendirmektedir. Ama bu bek- lentinin somutlaştırılması gerekir. Aksi takdirde daha hüküm veril- meden, bir kimsenin verilebilecek hükmü peşin olarak çekmesi gibi bir durum ortaya çıkabilir. So- nuçta beraatle, aklanma ile sonuç- lanırsa o takdirde hiç hak etmedi- ği halde aylarca tutuklu kalmış olur. Çelişkiye meydan verme- mek için davanın olabildiğince kı- sa sürede sonuçlandırılması gerekir. Balbay’ın kaçması, delilleri yok etmesi, başkalaştırması söz konusu değil ki. Bu Prof. Dr. Haberal için de söylenebilir. Balbay Cumhuriyet’i bırakıp nereye kaçacak. Deliller dosyaya girmiş durumda. Elbette yargılanabilir ama tutuksuz yargı- lanma da var. Mutlaka tutuklama gerekmiyor.” Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da, Balbay’õn yerinin belli olduğunu, kaç- ma olasõlõğõnõn daha önce gözaltõna alõ- nõp bõrakõldõğõ için olmadõğõnõ belir- terek, “Delillerin karartılması olası- lığı artık yok gibi. Bu kişilerin kaç- ma olasılığı yok, yerleri belli. O za- man neden tutuluyor bunlar” dedi. Anayasanõn 19. maddesi ve Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi’nin 5 ve 6. maddesi ile AİHM’nin Türkiye hak- kõnda verdiği kararlara dikkat çeken Kaboğlu, “Tutukluluk süresinin çok uzun olmasının bir bakıma tutuk- luğu bir cezaya dönüştüren, tutuk- luluğun ceza mahkûmiyeti gibiymiş gibi bir sürece dönüşmesinin söz- leşmeye aykırı olduğuna ilişkin ka- rarlarını göz önüne aldığımız zaman bu durumun ciddi bir biçimde ir- delenmesi, değerlendirilmesi gerek- tiğini söyleyebiliriz” diye konuştu. Prof. Dr. Türk. Prof. Dr. Batum. Prof. Dr. Kaboğlu. Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay’õn 9.5 aydõr tutuklu kalmasõna hukukçular tepki gösterdi. Prof. Dr. Batum: Günlük paşalarõ bõraktõrõyor, Balbay’õ tutuklatõyor. Prof. Dr. Türk: Hüküm verilmeden cezalandõrõlmõş olabilir. Prof. Dr. Kaboğlu: Tutukluluk cezaya dönüşüyor. ERGENEKON DAVASI Atasagun’un tanıklığına izin verilmedi İstanbul Haber Servi- si - Danõştay’a silahlõ bas- kõn ve Cumhuriyet gaze- tesinin bombalanmasõ dosyasõ ile birleşik 1. Er- genekon davasõ 28 Aralõk tarihine ertelendi. İddia makamõ, gizli tanõk ol- duğunu açõklayan tutuklu sanõk Ümit Sayın’a ko- ruma tedbirlerinin uygu- lanmasõnõ ve tahliyesini talep etti. Gazetemiz An- kara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn tutuklu olarak yargõlandõğõ 2. Ergene- kon davasõnõn görülmesi- ne ise yarõn devam edile- cek. Davada Balbay’õn çapraz sorgusunun sür- dürülmesi bekleniyor. 1. Ergenekon davasõnõn önceki günkü duruşmasõ geç saatlerde tamamlandõ. Talepler konusunda iddia makamõnõn görüşlerini açõklayan savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, 7 Aralõk’ta yapõlan kapalõ oturumda “Gizli Tanık Anadolu” olduğunu açõklayan tu- tuklu sanõk Sayõn hakkõn- da Terörle Mücadele Ka- nunu kapsamõnda koru- ma tedbirlerinin uygulan- masõ ve tahliyesini istedi. Sayõn’õn 7 Aralõk’taki ifadesinde dava konusu suçu aydõnlatõcõ bilgiler verdiğini belirten Pekgü- zel, “Etkin pişmanlık hü- kümlerinin uygulanma ihtimali dikkate alına- rak tahliyesini” talep et- ti. Sayõn’õn “Gizli Tanık Anadolu” olduğunu ken- disinin açõkladõğõnõ belir- ten Şengün, Sayõn’õn giz- li tanõk ifadesinin 26 Ma- yõs’ta alõnmasõna karşõn, kimliğinin ortaya çõkma- masõ için tutanağa tarihin 11 Nisan 2009 şeklinde yazõldõğõna dikkat çekti. Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün, İP Genel Se- kreteri Nusret Senem, İP Basõn Sözcüsü Hikmet Çiçek, Doç. Dr. Emin Gürses, avukat Kemal Kerinçsiz, Muzaffer Şe- nocak, Hayrettin Erte- kin, Hüseyin Görüm, Er- kut Ersoy, Muhammet Yüce ve Selim Akkurt’un tahliye taleplerinin kabu- lü yönünde oy kullandõ. 10 sanõğõn tahliye talebi oy- çokluğuyla reddedildi. Başkan Şengün, tutuklu sanõk Mehmet Zekeriya Öztürk’ün talebi doğrul- tusunda, Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’nden is- tenilen terör örgütü eleba- şõ Abdullah Öcalan’õn dosyasõnõn mahkemeye ulaştõğõnõ açõkladõ. Tutuklu sanõk Doğu Pe- rinçek’in talebi doğrultu- sunda eski MİT Müsteşa- rõ Şenkal Atasagun’un tanõk olarak dinlenmesi için MİT’e yazõlan yazõya yanõt geldi. Yanõtta, MİT müsteşarlarõnõn dinlen- mesinin izne bağlõ olduğu belirtilerek, “Atasagun’un tanık olarak dinlenme- sinin uygun görülmedi- ği” kaydedildi. Balbay’ın sorgusu Balbay’õn da aralarõn- da bulunduğu 108 sa- nõklõ 2. Ergenekon dava- sõna ise yarõn devam edi- lecek. Savunmasõnõ 19 ve 20 Aralõk tarihlerinde veren Mustafa Balbay’õn çapraz sorgusuna geçil- mişti. Balbay’õn çapraz sorgusuna yarõn devam edilmesi bekleniyor. - Galatasaray Lisesi’nin büyük oyun alanları yoktu. Ama gerek imparatorluk, gerekse Cumhuriyet dö- nemlerinde Türkiye’nin mo- dernleşme savaşlarının ço- ğu bu okulun sınıflarında kazanılmıştı. Atatürk’ün, birincisi 2 Aralık 1928’de olmak üze- re okulu iki kez ziyaret et- miş olmasında, kurumun bu yapısının da etkisi olsa gerek. Okulun mezunu tarihçi Vahdettin Engin ise Gala- tasaray’ın Osmanlı yani Mekteb-i Sultani dönemini anlatan eserinde, kurumun kurulduğundaki amaçla- rından birinin de, bir Os- manlılık bilinci yaratmak olduğunu belirtir ama bunu başaramadığını söyledik- ten sonra ekler, “Ama cum- huriyet döneminde ulus bi- lincinin gelişmesine büyük katkısı olmuştur.” İnan Kıraç’ın okulun 528. yıldönümünde, söylediği sözler bu açıdan ele alı- nınca Atatürk’ün Galata- saraylılığının da neyin kas- tedildiği, maksadın, o kişi ile kurum arasındaki amaç birliğini vurgulamak oldu- ğu sanırım daha kolay an- laşılıyor. Mademki, konu buraya kadar geldi, bir de geçen hafta ellinci mezuniyet yılı- mı kutladığım Galatasa- ray’a yönelik bir başka hak- sız nitelemeyi de vurgula- yayım. Attilâ İlhan Hangi Gala- tasaray adlı yazısında, dev- letin kendi öz elemanlarını yetiştirmek için kurduğu bu liseyi misyoner okulla- rıyla karıştırır ve topluma ya- bancı olmakla suçlar. Oysa önünden birçok kez geçtiği okulun kapı- sından içeri süzülüp, öğ- renci girişindeki “vatan için şehitler” listelerini görsey- di, belki biraz daha insaflı olurdu. Topluma yabancılaşma- ya gelince: İddia edebilirim ki, Galatasaray kadar me- zunları yurdun dört bir ya- nına her meslek sanat, bi- lim dalına yayılmış bir okul daha azdır. 12 Eylül döneminde Sağ- malcılar Cezaevi C-13 Ka- çakçılar koğuşunda çeşit- li dönemlerde mezun üçü siyasi dört tutuklu birlikte yatıyorduk. Aynı koğuşta bizden önce abilerimiz Çe- tin Altan ile Doğan Ko- loğlu hükümlü olarak yat- mışlardı. Görüyorsun Sevgili, biz Galatasaraylılar Türkiye’nin her yerine her mesleğine dağılmışızdır ve Atatürk’ü de amaç birliği dolasıyla, velev ki, Fenerbahçe futbol takımını tutmuş bile olsa, bizden saymaktan vaz- geçmeyiz. asirmen@cumhuriyet.com.tr Birinci Ergenekon davasõnõn önceki gün geç saatlerde tamamlanan duruşmasõnda 10 tutuklu sanõğõn tahliye talebi oyçokluğuyla reddedildi. Gazetemiz Ankara Temsilcisi Balbay’õn yargõlandõğõ ikinci Ergenekon davasõna ise yarõn devam edilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle